Discus bir efsane mi
Gönderim Zamanı: 23 Aralık 2010 14:30
[QUOTE=rastlantısal]Merhabalar.
Abidin abi hoş geldin.
Çok başlıkta çok kere aynı konuları seninle tartıştığımızdan tecrübe ettim artık. Sen denilenin doğru olduğunu bilsende sırf inattan doğrudur demezsin.
Örnek şu bu konusuna gelince azıcık aratalım forumda. Daha çok yeni resimler paylaştım. Amerikan rüyasında da var.
Bu konuda da, başka konularda da dana yüreği vs gibi yemlerin neden olamayacağını da yazdı(k)m. Bir kere daha aynı şeyleri yazdırma bir zahmet. Ve madem vardı böyle 4-5 yaşında dana yüreği ile bakılan diskuslar neden hala bir örneğini görmedik...
Gene tutmuş üreticilerden örnek vermişsin. Burası hobi sitesi Abidin abi! Ne işimiz olur üreticinin ticari kaygıları ile?! Sen kaygılı mısın yine Abidin Abi?
Saygılarımla.
[/QUOTE]
onurdemirbala 2010-12-23 14:41:31
Abidin abi hoş geldin.
Çok başlıkta çok kere aynı konuları seninle tartıştığımızdan tecrübe ettim artık. Sen denilenin doğru olduğunu bilsende sırf inattan doğrudur demezsin.
Örnek şu bu konusuna gelince azıcık aratalım forumda. Daha çok yeni resimler paylaştım. Amerikan rüyasında da var.
Bu konuda da, başka konularda da dana yüreği vs gibi yemlerin neden olamayacağını da yazdı(k)m. Bir kere daha aynı şeyleri yazdırma bir zahmet. Ve madem vardı böyle 4-5 yaşında dana yüreği ile bakılan diskuslar neden hala bir örneğini görmedik...
Gene tutmuş üreticilerden örnek vermişsin. Burası hobi sitesi Abidin abi! Ne işimiz olur üreticinin ticari kaygıları ile?! Sen kaygılı mısın yine Abidin Abi?
Saygılarımla.
[/QUOTE]
Ümit bey, hoş bulduk 2006 dan beri burdayım Doğru bildiğimi kim olursa olsun söylerim, forum yöneticisi olsada, ona ters düşsemde yine söylerim, bundan kuşkunuz olmasın. Benim amacım burda bu işi daha yukarı seviylelere nasıl çıkarılır ona sebebiyet vermektir. Burda birçok arkadaşımız kendi fikirlerini ve doğrularını yazıyor, yazılanalar doğru veya yanlışta olabilir, insanlar zamanla tecrübe ederek kendilerine en yakın doğruyu bedelini ödeyerek anlayacaklardır.
Yine tekrarlıyorum Ankara'da 4-5 yaşında discus görmek isteyen varsa gelip görebilir, çayı şekersiz içerse promosyonlu 1 adet fazla ikram ediyorum Sizin kabul gördüğünüz yöntemle 4-5 yaşına getiren varsa, Ankara şart değil Türkiye olsun görelim, hani nerde?
http://www.akvaryum.com/Forum/discuslarim_k387987.asp burdada tanıtım yapmıştım, renk kırmızı ve balıklar sağlıklı, akvaryumda kumsuz olunca dikkat çekmedi, armut ve zayıf kalsaydı dikkat çekebilirdi.
Balık üreticilerinden örnek veriyorum doğru, kaygım yok ve hiç olamazda, neden balık üreticilerini örnek veriyorum, onlar yıllardır bu işlerin içindeler, onların bu işi bizden daha iyi bileceklerini düşünüyorum. Unutmayalımki çok büyük bir yüzdeyle aldığımız, evlerimize koyduğumuz balıklar bu üreticilerden geliyor.( ben üretici değilim 1 adet 150 cm ithal akvaryumum var)
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 23 Aralık 2010 19:42
Discus'la alakalı bu ve bundan önce açılan ama içeriği buna benzeyen onlarca başlık okudum,sonuç;karşılıklı laf sokmalar, tahammülsüz insanlar, başkalarının tecrübelerine saygı göstermeden sadece benim dediğim doğrudur tarzı yaklaşımlar.Bunları üzülerek okuyorum. Bu başlığı dün akşam gördüm ve içimden bakalım ne zaman kilitlenir diye geçirdim, önyargı değil inanın bunun adı tecrübe....
Kusura bakmayın arkadaşlar, başlık içinde karşılıklı atışmalar, laf sokmalar devam edince mecburen hobiyle alakası olmayan mesajları silmek zorunda kaldım.
Sizlerden ricam konuyu kişisel atışmalarınız için değil hobiye hobiciye faydalı olmak amacı ile kullanmanızdır.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Aralık 2010 00:47
Öncelıkle selamlar kım ne derse desın dıscus dıger balıklara gore beslenmesı zor balıkdır helekı yenı baslayanlar ıcın ,Eger dıscus beslemek ıstıyorsanız bıraz ugrastıracak kusura bakmazsınız heralde tabı amaçda önemlı hangı amacla beslıyecen dıscusu uretecen mı seyretmek ıcın mı ona gore ekıpmanlarını sıstemını kurmalısın yanı benım kısısel gorusum dıscus öbür balıklara göre beslenmesı zor bır balıkdır.İmkansız degil bazen bezdirecek kadar zor.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Aralık 2010 03:35
[QUOTE=fikret06]Öncelıkle selamlar kım ne derse desın dıscus dıger balıklara gore beslenmesı zor balıkdır helekı yenı baslayanlar ıcın ,Eger dıscus beslemek ıstıyorsanız bıraz ugrastıracak kusura bakmazsınız heralde tabı amaçda önemlı hangı amacla beslıyecen dıscusu uretecen mı seyretmek ıcın mı ona gore ekıpmanlarını sıstemını kurmalısın yanı benım kısısel gorusum dıscus öbür balıklara göre beslenmesı zor bır balıkdır.İmkansız degil bazen bezdirecek kadar zor.
[/QUOTE]
Fikret Bey, doğru dersiniz, ama discusu fenomen yapmaya da gerek yok, pek çok "kıl" balık var sağlıklı yaşatabilmek adına, iyi geliştirebilmek adına.
Örnek vereyim; kardinal neon tetra. Pek çok besleyen var, ama diyen yok ki; "aga, ben kardinalleri 5 cm yaptım su değişerek, şunu bunu yaparak". O yüzden kardinal ufak kalmamış, 1 sene yaşayıp ölmemiş gibi duruyor uzaktan bakınca. Maksat türünün en iyisi yapmak ve/veya sınıra zorlamaksa en çok zorlanan balık discus, en çok eleştirilen de o. Çünkü tatlı su akvaryum dünyasının kralı. Ama ne prensler var; iyi şartta beslenmeyince potansiyelini gösteremeyen, fark olayın dillenmemesinde.
Bir çöpçü kadar boylanıp enlenmiş kaç kardinal neon gösterebilir bana hobiciler? Gösteremezler %99 oranında, neden? Umursayan yok da ondan. Bir kardinal neon hastalanır ve siz tedaviye karar verene kadar ölür ayrıca, discus gibi şans vermez size... Böyle pek çok faktör etkendir, discus zorlu balıklardan birisi değildir, öyle görünür, çünkü 1 tetra veya lepistes ölünce umrunuzda olmaz (genele konuşuyorum size değil), 1 tl verip yenisini alırsınız, ama discusun en kötüsü 50 tl dir...
Olay bunlardan ibaret benim ufkuma göre...
Fikret Bey, doğru dersiniz, ama discusu fenomen yapmaya da gerek yok, pek çok "kıl" balık var sağlıklı yaşatabilmek adına, iyi geliştirebilmek adına.
Örnek vereyim; kardinal neon tetra. Pek çok besleyen var, ama diyen yok ki; "aga, ben kardinalleri 5 cm yaptım su değişerek, şunu bunu yaparak". O yüzden kardinal ufak kalmamış, 1 sene yaşayıp ölmemiş gibi duruyor uzaktan bakınca. Maksat türünün en iyisi yapmak ve/veya sınıra zorlamaksa en çok zorlanan balık discus, en çok eleştirilen de o. Çünkü tatlı su akvaryum dünyasının kralı. Ama ne prensler var; iyi şartta beslenmeyince potansiyelini gösteremeyen, fark olayın dillenmemesinde.
Bir çöpçü kadar boylanıp enlenmiş kaç kardinal neon gösterebilir bana hobiciler? Gösteremezler %99 oranında, neden? Umursayan yok da ondan. Bir kardinal neon hastalanır ve siz tedaviye karar verene kadar ölür ayrıca, discus gibi şans vermez size... Böyle pek çok faktör etkendir, discus zorlu balıklardan birisi değildir, öyle görünür, çünkü 1 tetra veya lepistes ölünce umrunuzda olmaz (genele konuşuyorum size değil), 1 tl verip yenisini alırsınız, ama discusun en kötüsü 50 tl dir...
Olay bunlardan ibaret benim ufkuma göre...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Aralık 2010 08:12
Bu forumda yeni sayılırım ve diyebilirim ki burada internetteki diğer forumlardan çok farklı bir saygı ortamı ve bilinç var. Fakat bu başlıktaki değerli ve foruma çok katkıda bulunmuş bazı kullanıcıların olayı kişiselleştiren ve nezaket sınırlarını aşan mesajları beni şaşırttı. Sanıyorum bunun altındaki faktör yerleşik bazı kurallara duyulan birikim hatta öfke.
Sahinn 2010-12-24 08:28:10
Forumda cidden çok zaman geçiriyorum ve bunun çok da faydasını gördüm. Öte yandan diskusun zor balık olduğu sadece bu foruma ait bir kanı değil. Yurtdışındaki forumlarda ve kitaplarda da bu yaygın düşünceye rastlamak mümkün. Fakat neye göre, kime, hangi şartlara göre zor kısmı biraz çetrefilli. Her halükarda olay diskustan ne beklediğiniz daha doğrusu nasıl bir diskus büyütmek istediğiniz sorusuna takılıp kalıyor. Hepimiz doğanın bir parçasını evimize taşımak için balık beslediğimize göre referansımız doğanın kendisi. Dolayısıyla olayı "çeşme suyunda yavru aldım" boyutunda değil bilimsel bir yaklaşım ve tekrarlanabilir deneyimler çerçevesinde ele almak gerek diye düşünüyorum.
Dikkatlerden kaçmaması gereken bir nokta da, ister hobici ister profesyonel yetiştirici olsun, diskusa ve bu foruma emek veren herkesin bu balığa ciddi bir sevgi beslediği. Profesyonel yetiştiriciler bu işten para kazanıyor evet fakat bu durum onları diskusu daha az seven ya da sömüren insanlar yapmaz. Ha böyle insanlar yok mudur elbette vardır fakat bunlara forumda yeni başlayan birine sabırla kim bilir kaçıncı defa aynı cevapları verirken rastlayamazsınız. Herkese sakin günler diliyorum.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Aralık 2010 09:50
Öncelikle artık şu hayranlık duyma olayından vazgeçelim.Üreticiler bu işi bizden daha iyi biliyor kısmına ise hiç katılmıyorum,kimse kusura kalmasın.He gayet tabi üreticiler hızlı boylandırıp,boy boy fotoğraflayıp,sonra da bir güzel isim yapıp satmayı bizden çok iyi biliyorlar.Biz o konuda hayli beceriksiziz.Sağlık konusunda eğitim almamış bir üretici bu işi bizlerden nasıl daha iyi bilebilir?Bunu açıklar mısınız?Konuya bilgi vererek devam etmiyorum,çünkü kulağını kapatıyor herkes.Kimsenin umrunda değil.Ama şuraya ne idüğü belirsiz bir Hans yazsa hemen hayranlık duyuyoruz,nasıl iştir anlamıyorum.Yine aynı Hans şu çay olayını bulsaydı koşulsuz herkes inanırdı ve hayranlık duyardı.Lakin siz de haklısınız.Hata bizde,boy boy yayınlayıp 2 gün sonra ilana koymadığımız için.Bundan sonra sözlerimizin değer kazanması için ufaktan ticari olma yoluna girmeliyiz demek ki.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Aralık 2010 10:10
Hayranlık duyma durumu söz konusu değil. Burada rock yıldızlarından bahsetmiyoruz. Fakat bu hobinin yaygınlaşmasına katkıda bulunan kişilere tabii ki hakkını teslim etmek gerek. Bilgi internet sayesinde daha hızlı ve ne yazık ki daha hoyratça yayılıyor. Bilgiye duyulan saygı da bu erozyondan nasibini alıyor ne yazık ki. Eğer bu saygıyı hayranlık olarak algılıyorsanız burada bir yanlış anlama söz konusu.
Onur bey çay konusundaki katkılarınızı duymak için bu forumda biraz zaman geçirmek yeterli. Yollanan mesajlardan görebildiğim kadarıyla hakettiğiniz takdiri de zaten görmektesiniz. Hal böyleyken insanları inandırmak gibi bir zorunluluğunuz olmadığı gibi daha inandırıcı olmak adına işi ticaret boyutuna geçirmek durumunda da değilsiniz. İnsanlara bilgi vermek tabii ki güzel. Fakat herkes verdiğiniz bilgileri sizin "belirlediğiniz" şartname ile kullanmak zorunda değil. Zira farklı kaynaklardan herkes sürekli bilgi ediniyor. İnternet ortamında birini ikna etmek sizin de bizzat yaşadığınız gibi kolay bir iş değildir. Aksini düşünen boşuna kendini yıpratır.
Herkese sakin günler diliyorum.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Aralık 2010 10:11
Sadece discus'da değil, her balıkta "ben yaptım oldu", "bu balıkla baktım oldu", "20 litrede yaşattım" cinsinden mesajlar var. Discus olunca olay biraz daha hırsa biniyor sanırım çünkü zor balık olarak bilindiğinden dolayı herkes zoru başardım diyebilmek için hırs yapıyor. Ben discus cinsini çok beğeniyorum, ama sırf bu zor denen yorumlardan dolayı yanına bile yaklaşmadım. Şimdi bitkili tanklarda gördükçe içim gidiyor, keşke deneseydim diyorum.
Zor denen 6 neon tetralarımdan önce 20 litrede daha sonra 50 litrede hiç kayıp vermedim. Yaklaşık 7 aydır bendeler. Hata yaptığımı kabul ederek belirteyim ki frontosalarımla tropheuslara yavru hallerinden beri aynı akvaryumda baktım ve kayıp vermeden ergenliğe ulaştırdım, akvaryumda yer açmak için tropheusları verdim ve verdiğim akvaryumcu sen bunlara nasıl baktın, nasıl bu boya ulaştırabildin dedi. Önemli olan balıklarınızı sevmeniz ve gerçekten ilgilenmeniz.
Bazı arkadaşlar cama cam olmazsa olmaz demiş ama birçok yerde mükemmel formlara sahip discuslari bitkili tanklarda gördüm ve 2 seneden fazla oldu hala sapasağlamlar. Siz su değerlerini ölçüp ona göre su değişimi yapar yada müdahale ederseniz herşey olur arkadaşlar. İnsanlar resiflerde yaşayan okyanus balıklarını 50 cm'lik akvaryumda besliyor, discus bitkili tankta mi beslenmeyecek ?
Zor denen 6 neon tetralarımdan önce 20 litrede daha sonra 50 litrede hiç kayıp vermedim. Yaklaşık 7 aydır bendeler. Hata yaptığımı kabul ederek belirteyim ki frontosalarımla tropheuslara yavru hallerinden beri aynı akvaryumda baktım ve kayıp vermeden ergenliğe ulaştırdım, akvaryumda yer açmak için tropheusları verdim ve verdiğim akvaryumcu sen bunlara nasıl baktın, nasıl bu boya ulaştırabildin dedi. Önemli olan balıklarınızı sevmeniz ve gerçekten ilgilenmeniz.
Bazı arkadaşlar cama cam olmazsa olmaz demiş ama birçok yerde mükemmel formlara sahip discuslari bitkili tanklarda gördüm ve 2 seneden fazla oldu hala sapasağlamlar. Siz su değerlerini ölçüp ona göre su değişimi yapar yada müdahale ederseniz herşey olur arkadaşlar. İnsanlar resiflerde yaşayan okyanus balıklarını 50 cm'lik akvaryumda besliyor, discus bitkili tankta mi beslenmeyecek ?
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Aralık 2010 10:35
Merhaba;
Ben ithal ve yerli üretim discusları bitkili ve camacam akvaryumlarda yıllarca baktım. Bu forumda da bitkili discus akvaryumu tartışmaları çok yapıldı ve ben hepsine aynı şeyleri yazdım: Lütfen kişisel algılanmasın, şahsi olarak discusta camacam akvaryumdan, dana yüreğinden, her gün 100% dip çekmekten, RO su kullanmaktan, yerli üretim discustan (RO suyla üretilmiş ve anaçlardan mukoza emdirilmeden daha yumurtayken ayrı yere konup türlü icat yapay yemlerle büyütülmeye çalışılan yerli üretimlerden bahsediyorum) nefret ediyorum diyebilirim. Çok doğal olmayan şeyler bunlar. Yerli profesyonel üreticiler anaçlar yorulmasın, bol verim alalım diye yavrulara anaçlardan mukoza emdirtmiyorlar ilk 15 gün. Bu da ana sütü emmeyen bebek gibi sakat balıklar çıkartıyor ortaya.
Şuan 450lt bol bitkili discus akvaryumumu bozup tatlı sudan tamamen tuzlu suya döndüm ama bitkili discus yapmak için aklımın ve tecrübelerimin erdiğince aşağıdaki tavsiyelerde bulunmak isterim:
* Bitkili discus akvaryumu bence tatlı suda yapabileceğiniz en güzel akvaryumdur
* Kum olarak sakın siyah kum kullanmayın, balıklar renk uyumu sağlamak için siyah pigment yapıp karartıyorlar kendilerini. Salınım yapmayan beyaz veya sarımtrak kum kullanın.
* Arka fonu siyah yapmayın, yine kendini karartıyor balıklar. Belki yapay olacak ama şu yeşillikli resimli arka fonlardan alın daha iyi.
* Discusu tercihen ithal, belki wild, ama bulabileceğiniz en iyi balıklardan alın. Boyları en az 15cm olsun. Yeterli gelişimi yurt dışında çok daha doğal koşullarda yapan balıklar buraya gelince, hele bir de 15cm gibi erişkine yakın boydalarsalar, çok fazla bozulmuyorlar.
* Mangrow kökü mutlaka koyun bol bol. Tabana bulabilirseniz Terminalia Catappa yaprağı döşeyin. Hem suya tanen katar, hem faydalı bakteri popülasyonu için ortam sağlar, hem de doğal görünüm sağlar.
* Dana yüreği vereceğinize Tetra Discus Bits veya NLS Discus verin daha iyi. Bayıla bayıla yiyorlar hem de dip çekmek gerekmiyor. İlla dana yürekli yem yapacaksanız akvaryuma bol Elma Salyangozu koyun ki fazla kalanları yesinler. Ben bol bol canlı Tubifex verdim ama bunları 3-5gün akar su altında bekletmeniz lazım içlerindeki bakterileri vb. boşaltsınlar diye. Vermeden 3-5 saat önce suyu kesip içine azcık eczaneden alacağınız iç parazit ilacı Flagyl eritip koyarsanız çok iyi olur. Su piresi ve büyütülmüş karides süper yemdir. Keşke imkan olsa da sadece canlı yemle beslesek un kurdu, Tubifex, büyütülmüş Artemia ve su piresi gibi...
* Balıkları 20cm üstü gibi düşünüp her birine en az 40-50lt su planlamakta fayda var bence.
* Eskiden olan mahalle çeşmelerinden sizin oralarda varsa ne güzel, su değişimini oradan yapabilirsiniz ama haftada 25% i geçmeyin derim ben. Temiz bir dere veya gölden bile su çekilebilir imkan varsa.
* Discusların yanına çok hareketli başka balık koymayın, ürküyorlar. 50' li bir Neon veya Kardinal Neon sürüsü bence koyabileceğiniz en güzel şey.
Saygılarımla
Eser Atalas
Ben ithal ve yerli üretim discusları bitkili ve camacam akvaryumlarda yıllarca baktım. Bu forumda da bitkili discus akvaryumu tartışmaları çok yapıldı ve ben hepsine aynı şeyleri yazdım: Lütfen kişisel algılanmasın, şahsi olarak discusta camacam akvaryumdan, dana yüreğinden, her gün 100% dip çekmekten, RO su kullanmaktan, yerli üretim discustan (RO suyla üretilmiş ve anaçlardan mukoza emdirilmeden daha yumurtayken ayrı yere konup türlü icat yapay yemlerle büyütülmeye çalışılan yerli üretimlerden bahsediyorum) nefret ediyorum diyebilirim. Çok doğal olmayan şeyler bunlar. Yerli profesyonel üreticiler anaçlar yorulmasın, bol verim alalım diye yavrulara anaçlardan mukoza emdirtmiyorlar ilk 15 gün. Bu da ana sütü emmeyen bebek gibi sakat balıklar çıkartıyor ortaya.
Şuan 450lt bol bitkili discus akvaryumumu bozup tatlı sudan tamamen tuzlu suya döndüm ama bitkili discus yapmak için aklımın ve tecrübelerimin erdiğince aşağıdaki tavsiyelerde bulunmak isterim:
* Bitkili discus akvaryumu bence tatlı suda yapabileceğiniz en güzel akvaryumdur
* Kum olarak sakın siyah kum kullanmayın, balıklar renk uyumu sağlamak için siyah pigment yapıp karartıyorlar kendilerini. Salınım yapmayan beyaz veya sarımtrak kum kullanın.
* Arka fonu siyah yapmayın, yine kendini karartıyor balıklar. Belki yapay olacak ama şu yeşillikli resimli arka fonlardan alın daha iyi.
* Discusu tercihen ithal, belki wild, ama bulabileceğiniz en iyi balıklardan alın. Boyları en az 15cm olsun. Yeterli gelişimi yurt dışında çok daha doğal koşullarda yapan balıklar buraya gelince, hele bir de 15cm gibi erişkine yakın boydalarsalar, çok fazla bozulmuyorlar.
* Mangrow kökü mutlaka koyun bol bol. Tabana bulabilirseniz Terminalia Catappa yaprağı döşeyin. Hem suya tanen katar, hem faydalı bakteri popülasyonu için ortam sağlar, hem de doğal görünüm sağlar.
* Dana yüreği vereceğinize Tetra Discus Bits veya NLS Discus verin daha iyi. Bayıla bayıla yiyorlar hem de dip çekmek gerekmiyor. İlla dana yürekli yem yapacaksanız akvaryuma bol Elma Salyangozu koyun ki fazla kalanları yesinler. Ben bol bol canlı Tubifex verdim ama bunları 3-5gün akar su altında bekletmeniz lazım içlerindeki bakterileri vb. boşaltsınlar diye. Vermeden 3-5 saat önce suyu kesip içine azcık eczaneden alacağınız iç parazit ilacı Flagyl eritip koyarsanız çok iyi olur. Su piresi ve büyütülmüş karides süper yemdir. Keşke imkan olsa da sadece canlı yemle beslesek un kurdu, Tubifex, büyütülmüş Artemia ve su piresi gibi...
* Balıkları 20cm üstü gibi düşünüp her birine en az 40-50lt su planlamakta fayda var bence.
* Eskiden olan mahalle çeşmelerinden sizin oralarda varsa ne güzel, su değişimini oradan yapabilirsiniz ama haftada 25% i geçmeyin derim ben. Temiz bir dere veya gölden bile su çekilebilir imkan varsa.
* Discusların yanına çok hareketli başka balık koymayın, ürküyorlar. 50' li bir Neon veya Kardinal Neon sürüsü bence koyabileceğiniz en güzel şey.
Saygılarımla
Eser Atalas
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Aralık 2010 10:50
Konuyu bir arkadaşımın bildirmesi üzerine gördüm. Başından sonuna bu aşamada okudum. Yani arada silinen atışmalara denk gelmedim. Ama başından içerisinde olsaydım muhtemelen aradaki uyarılardan ve silinen mesajlardan ben de sebeplenirdim.
Sıklıkla konuşulan, konu boyunca dile gelen, herkesin tartıştığı ve mutabık kalınamayan çok temel bazı uygulamalar ve konular var.
* Cama cam mı? Bitkili mi?
* Dana yüreği verilmeli mi? Verilmemeli mi?
* En iyi üreticiler mi bilir? Hobiciler mi bilir?
* Cama cam dışında üretim mümkün mü?
* Bitkilide yeterli boylandırma olur mu?
Bu soruların cevapları genelde discusla ilgilenenleri hep iki ayrı uca taşır. Bir grup bir ucu savunurken diğer grup tam tersini savunur. Dolayısıyla da belli bir aşamada sanal anlamda derbi maçı sonrası döner bıçaklarıyla birbirine giren taraftarlar gibi bir durumla karşılaşılır.
Konuda bir çok kere geçen, başka yerlerde de süreli dile getirilen "amazonda 100.000 litre su akışı" nehrin merkezi için geçerlidir. Ancak discus için kesinlikle doğru değildir. Azıcık discusla uğraşmış birisi bile discusun akıntı sevmediğini bilir. O zaman bu kadar akış ifadesini kullanmak nedendir? Discuslar nehrin sakin ve az akıntılı kısımlarında veya gölete dönüşmüş durgun bölümlerinde yaşamıyor mu? 100.000 litre su akışı olan kısımda çekilmiş bir discus videosu bir tane bile görmedim. Olsa bunca yıldır çekmezler miydi?
Bu olaya yanlış açıdan bir başka yaklaşım ise sanki akvaryumda hiç su hareketi olmadığı, ancak su değişimi yapılırsa hareketin sağlanacağı düşüncesidir. Akvaryumdaki dış filtreler veya sump genellikle akvaryum hacminin ortalama 3 katı oranında su hareketi sağlamakta ve temizlemektedir. Göreceli ufak bir hacim için saatte 3 katı su hareketi neden gözardı edilir? Filtre kullanılmıyorsa buna diyecek lafım yok. Ama filtreleme yapmayıp sadece su değişimi ile işi götürmeye çalışan kişiler de lütfen buraya yorum yazmasın.
Beslediğimiz discusların neredeyse hiçbiri doğal balıklar değiller. %95'i hibrit türlerden oluşuyor. Başka bir balıkta hibrit tür hobicinin karşısına çıktığında hemen "bu hibrit, ben beslemem" tepkisi olabiliyor. Anck konu discus olunca hibrit olayının dik alasını özellikle arar hale gelebiliyorlar.
Bilgi konusu da çoğu kişide sınırlı veya yok. Cichlid sevmem, amerikandan nefret ederim hatta ona balık bile demem, vb yorum yapan ama discus besleyen bir çok kişi var. Halbuki discusun hem amerikan hem de cichlid olduğu gerçeğini unutabiliyorlar. "Güney amerika cichlidleri" sınıfında değil "discus" sınıfında yer aldığını düşünüyorlar.
Bitkili akvaryumlarda düzgün şekilde büyüten ve/veya yavru alan kişi sayısı azdır. Bu durum çok büyük kriter gibi ortaya konulur. Oysaki kendi kısır döngüsünü yaratmış bir durum olduğu için sayı azdır. İnsanlara eksik bilgi verilerek, ezberler dayatılarak, gözleri korkutularak oldurulmamış, deneyip başarısız olanlar sürekli ön plana çıkarılırken başarılı olanlar hep göz ardı edilmiş, böylece referans olay sayısı az kalmıştır.
Yazacak çok fazla şey var. Ama bir noktada bağlamak lazım...
Aşağıda yakın zamanda açtığım bir konunun linkini paylaşıyorum.
Çok sayıda kişinin katılımı ile etkili bir biyotop oluşturmak için gerekli referansları oluşturmaya çalışıyoruz. Bu sayede "olmaz" denen ne varsa "olurunun nasıl olacağını bulmayı" hedefliyoruz.
Buradaki bir çok tartışmaya yorum katabilecek, aynı zamanda videolarla desteklenmiş olan konuya bilgi ve deneyimleriniz katkı sağlayabilir, oradan edineceğiniz fikirlerle hem orada hem de burada yorum yazabilirsiniz.
http://www.akvaryum.com/forum/vahsi_discus_&_biyotop_olusturma_k420259.asp
Sonucu bir yere varmayacak tatsız tartışmalardan uzak, paylaşımı yüksek ve herkese katkı sağlayan sohbetlerle devam etmeyi umarak katkı sağlayan herkese teşekkür ederim.
Sıklıkla konuşulan, konu boyunca dile gelen, herkesin tartıştığı ve mutabık kalınamayan çok temel bazı uygulamalar ve konular var.
* Cama cam mı? Bitkili mi?
* Dana yüreği verilmeli mi? Verilmemeli mi?
* En iyi üreticiler mi bilir? Hobiciler mi bilir?
* Cama cam dışında üretim mümkün mü?
* Bitkilide yeterli boylandırma olur mu?
Bu soruların cevapları genelde discusla ilgilenenleri hep iki ayrı uca taşır. Bir grup bir ucu savunurken diğer grup tam tersini savunur. Dolayısıyla da belli bir aşamada sanal anlamda derbi maçı sonrası döner bıçaklarıyla birbirine giren taraftarlar gibi bir durumla karşılaşılır.
Konuda bir çok kere geçen, başka yerlerde de süreli dile getirilen "amazonda 100.000 litre su akışı" nehrin merkezi için geçerlidir. Ancak discus için kesinlikle doğru değildir. Azıcık discusla uğraşmış birisi bile discusun akıntı sevmediğini bilir. O zaman bu kadar akış ifadesini kullanmak nedendir? Discuslar nehrin sakin ve az akıntılı kısımlarında veya gölete dönüşmüş durgun bölümlerinde yaşamıyor mu? 100.000 litre su akışı olan kısımda çekilmiş bir discus videosu bir tane bile görmedim. Olsa bunca yıldır çekmezler miydi?
Bu olaya yanlış açıdan bir başka yaklaşım ise sanki akvaryumda hiç su hareketi olmadığı, ancak su değişimi yapılırsa hareketin sağlanacağı düşüncesidir. Akvaryumdaki dış filtreler veya sump genellikle akvaryum hacminin ortalama 3 katı oranında su hareketi sağlamakta ve temizlemektedir. Göreceli ufak bir hacim için saatte 3 katı su hareketi neden gözardı edilir? Filtre kullanılmıyorsa buna diyecek lafım yok. Ama filtreleme yapmayıp sadece su değişimi ile işi götürmeye çalışan kişiler de lütfen buraya yorum yazmasın.
Beslediğimiz discusların neredeyse hiçbiri doğal balıklar değiller. %95'i hibrit türlerden oluşuyor. Başka bir balıkta hibrit tür hobicinin karşısına çıktığında hemen "bu hibrit, ben beslemem" tepkisi olabiliyor. Anck konu discus olunca hibrit olayının dik alasını özellikle arar hale gelebiliyorlar.
Bilgi konusu da çoğu kişide sınırlı veya yok. Cichlid sevmem, amerikandan nefret ederim hatta ona balık bile demem, vb yorum yapan ama discus besleyen bir çok kişi var. Halbuki discusun hem amerikan hem de cichlid olduğu gerçeğini unutabiliyorlar. "Güney amerika cichlidleri" sınıfında değil "discus" sınıfında yer aldığını düşünüyorlar.
Bitkili akvaryumlarda düzgün şekilde büyüten ve/veya yavru alan kişi sayısı azdır. Bu durum çok büyük kriter gibi ortaya konulur. Oysaki kendi kısır döngüsünü yaratmış bir durum olduğu için sayı azdır. İnsanlara eksik bilgi verilerek, ezberler dayatılarak, gözleri korkutularak oldurulmamış, deneyip başarısız olanlar sürekli ön plana çıkarılırken başarılı olanlar hep göz ardı edilmiş, böylece referans olay sayısı az kalmıştır.
Yazacak çok fazla şey var. Ama bir noktada bağlamak lazım...
Aşağıda yakın zamanda açtığım bir konunun linkini paylaşıyorum.
Çok sayıda kişinin katılımı ile etkili bir biyotop oluşturmak için gerekli referansları oluşturmaya çalışıyoruz. Bu sayede "olmaz" denen ne varsa "olurunun nasıl olacağını bulmayı" hedefliyoruz.
Buradaki bir çok tartışmaya yorum katabilecek, aynı zamanda videolarla desteklenmiş olan konuya bilgi ve deneyimleriniz katkı sağlayabilir, oradan edineceğiniz fikirlerle hem orada hem de burada yorum yazabilirsiniz.
http://www.akvaryum.com/forum/vahsi_discus_&_biyotop_olusturma_k420259.asp
Sonucu bir yere varmayacak tatsız tartışmalardan uzak, paylaşımı yüksek ve herkese katkı sağlayan sohbetlerle devam etmeyi umarak katkı sağlayan herkese teşekkür ederim.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Aralık 2010 14:29
[QUOTE=Sahinn]Hayranlık duyma durumu söz konusu değil. Burada rock yıldızlarından bahsetmiyoruz. Fakat bu hobinin yaygınlaşmasına katkıda bulunan kişilere tabii ki hakkını teslim etmek gerek. Bilgi internet sayesinde daha hızlı ve ne yazık ki daha hoyratça yayılıyor. Bilgiye duyulan saygı da bu erozyondan nasibini alıyor ne yazık ki. Eğer bu saygıyı hayranlık olarak algılıyorsanız burada bir yanlış anlama söz konusu.
unotim123 2010-12-24 14:41:19
Onur bey çay konusundaki katkılarınızı duymak için bu forumda biraz zaman geçirmek yeterli. Yollanan mesajlardan görebildiğim kadarıyla hakettiğiniz takdiri de zaten görmektesiniz. Hal böyleyken insanları inandırmak gibi bir zorunluluğunuz olmadığı gibi daha inandırıcı olmak adına işi ticaret boyutuna geçirmek durumunda da değilsiniz. İnsanlara bilgi vermek tabii ki güzel. Fakat herkes verdiğiniz bilgileri sizin "belirlediğiniz" şartname ile kullanmak zorunda değil. Zira farklı kaynaklardan herkes sürekli bilgi ediniyor. İnternet ortamında birini ikna etmek sizin de bizzat yaşadığınız gibi kolay bir iş değildir. Aksini düşünen boşuna kendini yıpratır.
Herkese sakin günler diliyorum.
[/QUOTE]
O bilgileri takdir görmek yükseklere çıkarılmak gibi amaçlarla paylaşmış değilim.Sadece ve sadece yabancı kaynaklara olan bu derin ve şüphesiz inancı sindiremiyorum hepsi bu.Kimseyi ikna etme gibi bir inancım da yok.Yapmaya çalıştığım şey olmazlarla dolu olan bu efsaneyi yıkmak ve bu korkuların yenilip herkesin diskus beslemeye karşı duyduğu güvensizliği azaltmak.Şartnameyi hazırlayıp hobicilere sunanlar malesef ki klasik yöntemlerle besleyenler.Bizler alternatifleri sunup sergilemeye çalışıyoruz hepsi bu.
Bahsettiğim hayranlık tabiri herkesi kapsamıyor.Bir kesim sadece böyle,şartsız koşulsuz yabancı makaleleri kopyalayıp doğruluğuna inanıyorlar.Bizler bir şeyler yaptığımızda ise yaptıklarımızı tanıtırken dahi söylenen sözlerle yıpratılıyoruz.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Aralık 2010 14:34
Akvaryumculuk tabii ki de çok kolay birşey değil ama abartıldığı kadar da zor değil hiçbirşey. Sene olmuş 2010, bilgi bedava ve heryerde, akvaryum.com var her türlü bilgi ve bağlantıya ulaşabileceğimiz :-) Korkmamak lazım. Ben senelerce bitkili discus yaptım ve deniz akvaryumundan hep korktum. Çok zor ve pahalı diye hiç araştırmadım bile. Şimdi ise komple daldım tuzlu suya, hiç de zor ve pahalı değilmiş...
Korkmayın ;-) Sevgi ve ilgi olduktan sonra bu hobide hiçbir şey imkansız değil...
Saygılarımla
Eser Atalas
Korkmayın ;-) Sevgi ve ilgi olduktan sonra bu hobide hiçbir şey imkansız değil...
Saygılarımla
Eser Atalas
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Aralık 2010 14:46
Konuya bende bir iki cümle ekleyeyim;
Discus çok zor balık, bakımı çok zor, osmos gerekiyor, şu gerekiyor bu gerekiyor diyen arkadaşların bir çoğu discuslara ticari boyutta baktığı için böyle düşünüyor diye düşünüyorum. Çünkü; çok kolay, sizde discus bakabilirsiniz hatta yardımcı olayım şunları alın bunları yapın gibi bilgilerle discus beslemeyi düşünen arkadaşlara yardımcı olurlarsa pazarları daralacak ve uçuk discus fiyatları aşağılara inecek. Onlarda böyle 100 liraya 300 liraya discus satamayacaklar.
Bir de geçenlerde Ankara Kızılay'da ismini vermeyeceğim bir petshop'a girdim su değişimi yapıyorlardı, su değişimi yaptıkları akvaryumda farklı boylarda discuslar vardı ve su değişimi direk çeşmeden gelen hortumla yapılıyordu, bu şekilde rahatlıkla bakabilen insanları da çok duyuyoruz.
Her balığın bakım zorluğu vardır elbette ama discusların o kadar abartıldığı gibi zor olduğunu da düşünmüyorum.
Saygılar.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Aralık 2010 14:47
Herkesin merak ettiği ve öğrenmek istediği konular mutlaka vardır. Bir kısmını aşağıdaki konuda paylaştım. Sanırım üretime odaklı ve sanal anlamda at gözlüğü takmış gibi duran kişilerin ilgisini çekmedi. Diğerleri de farketmedi. Konuyla ilgilenenlere bir başka referans daha olmuş olur.
http://www.akvaryum.com/forum/discusla_ilgili_genel_kultur_sorulari_k379178.asp
[QUOTE=harunresitz]Konuya bende bir iki cümle ekleyeyim;
Buradaki kritik bir detayı düzeltmekte fayda olabilir. Petshopların büyük çoğunluğunda minimum 1-2 tonluk dinlendirme tankı bulunur. Musluk bu tanka bağlıdır. Su değişimini yaparken tanktan gelen dinlenmiş suyu basar. Dışarıdan bakınca "direk çeşme suyu" olarak algılanır veya lanse edilebilir. Aynı zamanda dinlendirme tankının girişine de üçlü kartuş filtre gibi çok temel bir filtreleme de koyarlar ki tankta tortu oluşmasın veya içeriğindeki maddeler de temizlensin.
Bir başka yanlış algılanan nokta da çeşme suyunun değerlerinin her yerde aynı olduğudur. Bu değerler, bırakın farklı illeri, farklı semtlerde bile değişkenlik gösterebilir. Hatta boru sistemi eski olan binanın paslı borularından geçen su ile yanında yer alan yeni yapılmış binanın özel plastik borularından geçen suyun çıkış kalitesi ve değerleri birbirinden çok farklı olacaktır. Damacanalar bile farklıyken bunların farklı olması çok doğaldır. Bundan dolayı, "çeşme suyu" bana hiç bir zaman bir şey ifade etmemiştir. Köyde dağdan gelen ve gürül gürül akan çeşme suyu da bu kategoridedir. Birini kana kana içerken diğerinde dişini bile fırçalamayı düşünebiliriz.
[QUOTE=unotim123] [QUOTE=Sahinn]...Bilgi internet sayesinde daha hızlı ve ne yazık ki daha hoyratça yayılıyor. Bilgiye duyulan saygı da bu erozyondan nasibini alıyor ne yazık ki...[/QUOTE]
Bilgi artık her yerde ve çok kolay erişilebilir bir konumda... İster yerli ister yabancı olsun bir çok veri var. Kimin yazdığı kadar ne yazıldığına da bakmak gerekir.
Bu iş yerli-yabancı olayı veya hoyratlık-saygısızlık gibi konularla direk bağlantılı değil...
İş bilgi kadar bu bilgiye ulaşmak ve onu nasıl kullandığımızla alakalıdır.
En basit örnekle, ister evlerdeki kitaplarda, ister günlük gazeteler ve eklerinde, ister internette veya bir yakınımızın sözlü tarifi ile yemeklerin içeriğini ve nasıl pişirleceğini görürüz, okuruz, duyarız. Kaç kişi o yemekleri yapabilir? Hadi yaptı diyelim, ne kadarının tadı beklediğimiz lezzeti verir?
İstenildiği kadar bilgi olsun. İş yine dönüp dolaşıp kişinin bu bilgiyi nasıl kullandığı ve hayata geçirdiğine gelip dayanıyor. En doğru ve tutarlı bilgi bile yanlış şekilde hayata geçerse felaketle sonuçlanabilir.
Her yiğidin bir yoğurt yeyişi vardır. Ama kimse yoğurdun ne yoğurdu olduğunu sorgulamaz. Koyun yoğurdu mu? İnek sütü mü? Yoksa süt tozu ile mi yapılmış? Hiç bir zaman dile gelmez. Herkes "yiğit" ile uğraşır, "yoğurt" konusunu merak eden olmaz.
Tartışma yaratmak amacıyla değil, tamamen farklı bir bakış açısını paylaşmak üzere yazdım.
http://www.akvaryum.com/forum/discusla_ilgili_genel_kultur_sorulari_k379178.asp
[QUOTE=harunresitz]Konuya bende bir iki cümle ekleyeyim;
Discus çok zor balık, bakımı çok zor, osmos gerekiyor, şu gerekiyor bu gerekiyor diyen arkadaşların bir çoğu discuslara ticari boyutta baktığı için böyle düşünüyor diye düşünüyorum. Çünkü; çok kolay, sizde discus bakabilirsiniz hatta yardımcı olayım şunları alın bunları yapın gibi bilgilerle discus beslemeyi düşünen arkadaşlara yardımcı olurlarsa pazarları daralacak ve uçuk discus fiyatları aşağılara inecek. Onlarda böyle 100 liraya 300 liraya discus satamayacaklar.
Bir de geçenlerde Ankara Kızılay'da ismini vermeyeceğim bir petshop'a girdim su değişimi yapıyorlardı, su değişimi yaptıkları akvaryumda farklı boylarda discuslar vardı ve su değişimi direk çeşmeden gelen hortumla yapılıyordu, bu şekilde rahatlıkla bakabilen insanları da çok duyuyoruz.
Her balığın bakım zorluğu vardır elbette ama discusların o kadar abartıldığı gibi zor olduğunu da düşünmüyorum.
Saygılar.
[/QUOTE]Buradaki kritik bir detayı düzeltmekte fayda olabilir. Petshopların büyük çoğunluğunda minimum 1-2 tonluk dinlendirme tankı bulunur. Musluk bu tanka bağlıdır. Su değişimini yaparken tanktan gelen dinlenmiş suyu basar. Dışarıdan bakınca "direk çeşme suyu" olarak algılanır veya lanse edilebilir. Aynı zamanda dinlendirme tankının girişine de üçlü kartuş filtre gibi çok temel bir filtreleme de koyarlar ki tankta tortu oluşmasın veya içeriğindeki maddeler de temizlensin.
Bir başka yanlış algılanan nokta da çeşme suyunun değerlerinin her yerde aynı olduğudur. Bu değerler, bırakın farklı illeri, farklı semtlerde bile değişkenlik gösterebilir. Hatta boru sistemi eski olan binanın paslı borularından geçen su ile yanında yer alan yeni yapılmış binanın özel plastik borularından geçen suyun çıkış kalitesi ve değerleri birbirinden çok farklı olacaktır. Damacanalar bile farklıyken bunların farklı olması çok doğaldır. Bundan dolayı, "çeşme suyu" bana hiç bir zaman bir şey ifade etmemiştir. Köyde dağdan gelen ve gürül gürül akan çeşme suyu da bu kategoridedir. Birini kana kana içerken diğerinde dişini bile fırçalamayı düşünebiliriz.
[QUOTE=unotim123] [QUOTE=Sahinn]...Bilgi internet sayesinde daha hızlı ve ne yazık ki daha hoyratça yayılıyor. Bilgiye duyulan saygı da bu erozyondan nasibini alıyor ne yazık ki...[/QUOTE]
...yabancı kaynaklara olan bu derin ve şüphesiz inancı sindiremiyorum...
Bir kesim sadece böyle,şartsız koşulsuz yabancı makaleleri kopyalayıp doğruluğuna inanıyorlar. Bizler bir şeyler yaptığımızda ise yaptıklarımızı tanıtırken dahi söylenen sözlerle yıpratılıyoruz...
[/QUOTE]Bir kesim sadece böyle,şartsız koşulsuz yabancı makaleleri kopyalayıp doğruluğuna inanıyorlar. Bizler bir şeyler yaptığımızda ise yaptıklarımızı tanıtırken dahi söylenen sözlerle yıpratılıyoruz...
Bilgi artık her yerde ve çok kolay erişilebilir bir konumda... İster yerli ister yabancı olsun bir çok veri var. Kimin yazdığı kadar ne yazıldığına da bakmak gerekir.
Bu iş yerli-yabancı olayı veya hoyratlık-saygısızlık gibi konularla direk bağlantılı değil...
İş bilgi kadar bu bilgiye ulaşmak ve onu nasıl kullandığımızla alakalıdır.
En basit örnekle, ister evlerdeki kitaplarda, ister günlük gazeteler ve eklerinde, ister internette veya bir yakınımızın sözlü tarifi ile yemeklerin içeriğini ve nasıl pişirleceğini görürüz, okuruz, duyarız. Kaç kişi o yemekleri yapabilir? Hadi yaptı diyelim, ne kadarının tadı beklediğimiz lezzeti verir?
İstenildiği kadar bilgi olsun. İş yine dönüp dolaşıp kişinin bu bilgiyi nasıl kullandığı ve hayata geçirdiğine gelip dayanıyor. En doğru ve tutarlı bilgi bile yanlış şekilde hayata geçerse felaketle sonuçlanabilir.
Her yiğidin bir yoğurt yeyişi vardır. Ama kimse yoğurdun ne yoğurdu olduğunu sorgulamaz. Koyun yoğurdu mu? İnek sütü mü? Yoksa süt tozu ile mi yapılmış? Hiç bir zaman dile gelmez. Herkes "yiğit" ile uğraşır, "yoğurt" konusunu merak eden olmaz.
Tartışma yaratmak amacıyla değil, tamamen farklı bir bakış açısını paylaşmak üzere yazdım.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir