Pet Show 2011 fuarı
Koray kardeşim hoş geldin. Fuar'daki yoğunluk sebebiyle pek ilgilenemedim. Ziyaretinde kısa oldu sanki. Ayrıca tatlın için teşekkür ederim. Ümit Abi (reis ) ile Refet eve varıp tatlıyı açtıklarında ne diyeceklerini çok merak ediyorum. Onlar PS3 oynarken Kadir ile çaktırmadan götürdük biraz
[/QUOTE]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Kim ne kıran kırana oldu reismi zauhauhua pardon gülerken biraz abartı oldu sanırım :)
Efendi şimdi orda olamak vardı omuzunu ensse kökünden sökerdim :))
kebodiscus dan ahmet abinin resimini görebilir miyim bana çok yardımı oldu herşey için teşekür ederim ahmet abi .
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Kim ne kıran kırana oldu reismi zauhauhua pardon gülerken biraz abartı oldu sanırım :)
Efendi şimdi orda olamak vardı omuzunu ensse kökünden sökerdim :))
kebodiscus dan ahmet abinin resimini görebilir miyim bana çok yardımı oldu herşey için teşekür ederim ahmet abi .
[/QUOTE]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Bunun dışında İzmir'den ve Türkiye'nin farklı yerlerinden ziyaretimize gelen tüm hobidaşlarımıza da ne kadar teşekkür etsem az.
İsim özellikle zikretmiyorum, zira o kadar çok kalabalıktık ki unuttuğum isim muhakkak olacaktır. Onların gönlünü kırmak istemem.
Fuar süresince 20'den fazla hobidaşımızın da Akvaristler Derneği üyesi olması emeklerimizin boş olmadığını bizlere bir kez daha gösterdi. Yeni Dernek üyesi arkadaşlarıma da Derneğimize hoşgeldiniz diyorum.
Saygılarımla...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Merhaba değerli forum arkadaşlarım...
Geçmiş zamanda arkadaşlık ve dostluk ile ilgili olarak bir konuya istinaden aşağıdaki yazımı bir forumda paylaşmıştım...
''İnsan hep işlerinin yolunda gitmesini ister. Öngördüğümüz dışında, beklenmedik bir durumla karşılaşırsak kafamızdaki “acaba ne olacak” soruları artar. Yaşanılan her başarısızlık insanı daha da mutsuz hale getirebilir. Ve beraberinde gelen kaygı, endişe stres… İşte bu anda insanın imtihanı başlamaktadır. Acaba şikayet mi edilecek, yoksa zihin olumsuz gibi görünen durumdan yeni fırsatlar oluşturmak için mi yorulacak. Zihni hareket geçirmek ise yorucu bir iştir. Bu yüzden insan genelde nefsine daha kolay gelen yolu; yani zihni yerine duygularının hareket geçirme yolunu seçer.
Bir gün, bir çiftçinin eşeği kuyuya düşer. Adam ne yapacağını düşünürken, hayvan saatlerce anırır. En sonunda çiftçi, hayvanın yaşlı olduğunu ve kuyunun da zaten kapanması gerektiğini düşünür ve eşeği çıkartmaya değmeyeceğine karar verir. Bütün komşularını yardıma çağırır. Her biri birer kürek alarak kuyuya toprak atmaya başlarlar. Eşek ne olduğunu fark edince, önce daha beter bağırmaya başlar. Sonra, herkesin şaşkınlığına, sesini keser.
Birkaç kürek toprak daha attıktan sonra, çiftçi kuyuya bakar. Gözlerine inanamaz. Eşek, sırtına düşen her kürek toprakla müthiş bir şey yapmakta, toprağı aşağıya silkeleyerek yukarı çıkmasına basamak hazırlamaktadır. Bir süre sonra, komşular toprak atmaya devam edince, herkesin şaşkınlığı altında eşek, kuyunun kenarından dışarı bir adım atıp, koşarak uzaklaşır! Hayat üzerinize hep toprak atacaktır; kuyudan çıkmanın sırrı, bu pisliği silkeleyip bir adım yükselmektir.
Eğer dibe vurmuşsak yapacağımız iki şey var: ya beklenmedik, canımızı sıkan durum karşısında moralimiz bozulacak, üzüntüden kahrolacak ve suçu başkalarına atacağız ya da olay karşında sağlam bir duruş sergileyip, sağlıklı bir şekilde muhasebe yaparak benzeri bir olayla karşılaşmamak için ne tür önlemler almamız gerektiğini tespit edeceğiz.
Bugüne kadar yaşanmış tecrübeler gösteriyor ki, olayların işleyişine etki eden şartlar bizim kontrolümüz dışında olduğunda istediğimiz başarıya ne zaman kavuşulacağı belli olmuyor. Belki de sayısız denemeden sonra hiç ummadığımız bir anda beklediğimizi elde edebiliriz. Ancak bu bizim isteğimizle değil, irade gücümüzle ilgili bir durum… Bizi en derin kuyulardan çıkaracak bu anlayışın sağlam bir iradeyle hayata geçmesi mümkün…
Aşk şiddetli bir sevgidir sevilene karşı , muhabbet etmektir sevgiliyle..Muhabbet ise her şeyini bağışlamaktır , kendine de sende olan hiçbir şeyi bırakmamandır..Muhabbetin üç hali vardır: Birincisi; bu fiili bir sevgidir.Allahın kendilerine ihsan ettiği nimetlere karşı duyulan bir teşekkurdur.İkincisi; kalbin Allah’ın cemaline ,azametine,kudretine ilmine duyulan bir muhabbettir.üçüncüsü: Allah’ı sevmenin kadîm olduğunu bilmekten ve anlamaktan doğar, işte bu şekilde Allah’ı bir sebebe bağlı olmaksızın, sevmek. Bu şekildeki sevgi sıddîkler ve âriflerinkidir."
“Muhabbetten Muhammed oldu hasıl
Muhammedisiz muhabbetten ne hasıl.”.
Aşk ehli böyle söylemiş..onsuz ne muhabbetin adı ne de tadı var.Muhabbeti Muhammed’den öğrenenler ölmemenin sırrını da öğrenmiş oldular. İşte onlardan biri, bu sırrı şu dizelerle açığa vurdu:
Âşık öldü diye salâ verirler
Ölen ten imiş âşıklar ölmez .
Muhabbetin merkezi dilden ziyade gönüldür.Çünkü gönül öyle yüce bir makam ki, kendisine ilişen alçaklığı bile elinden tutup katına yüceltir..Gönül ki Allah’ın evidir, aşkın her çeşidine itibar eder.Gönlüyle değilde gözüyle birşeyleri görmeye çalışan aşkı bilir mi acep? Bir kuru yakınlaşmayı, ilgiyi, arzuyu aşk sanarak avutur sadece..aşk bu mu sizce? ya da bir Cemal’ e kul , bir Ahmed’e köle , bir Leyla’ya deli, bir ışığa pervane olmayan için aşk nedir acaba?
Dağı seven ve dağ tarafından sevildiğini farkeden bir yürek nasıl bir yürektir? Bu insanı yürekten sarsan muhabbet dersinin, bizim özlemeyen, sızlamayan, yanmayan, inlemeyen, sevmeyen, duyarsız, taşlaşmış ve hatta taştan daha da katılaşmış yüreklerimizde yaptığı yankı nedir?
Mecnun, Leyla’ya sevgisinden deli-divane olur. Çöllere düşer. Gözleri Leyla’ya benziyor diye, çölde ceylanlarla arkadaş olur. Bir gün bulunduğu yere bir köpek gelir. Kimse ilgilenmezken, Mecnun köpeğe büyük ilgi gösterir. Niye böyle yaptığını sorarlar, "Siz bilmiyorsunuz, bu köpek Leyla’nın diyarından gelmiştir" der. Neticede, Leyla’yla bir araya geldiğinde, hayır, der, Leyla sen değilsin. "Sen yürü Leyla ki ben Mevla’yı buldum." Der. Böylece kendisindeki mecazî aşk, gerçek aşka inkılap eder.
ne varlığa sevinirim
ne yokluğa yerinirim
aşkın ile avunurum
bana seni gerek seni
Yunus Emre’ye böyle dedirten aşkta aynı ilahi aşktır..
Aşkın beşerilikten, ilahilik ifade etmesi için ve yahut o makama yükselmesi için ;bir insanIn eşine ve yahut da bir başkasına beslediği aşk-i mecazi var. Daha sonra bu insan Aşk-i İlahi‘ye yükseliyor. Bu hal ailesine karşı olan aşkında bir düşme göstermeyecektir. İlahi aşkın içerisinde beşeri aşkın cüzleri zaten mevcuttur. İlahi aşka vasıl olmak bilakis beşeri aşkların temelini sağlamlaştırır. Denizin içinde damla vardır; ama deniz damladan ibaret değildir. Bugün aşkla ibadet edebilen bir insan, yarin ibadet eder gibi aşık olabilir. Bugünkü isini aşkla yapan da, ayni isi yarin aşk ile yapamayabilir.
Her şeyden evvel "aşk" fikrî bir mesele değildir; hâlî ve vicdanîdir. Yani, matematiğin, kimyanın meseleleri gibi, net ifadelerle anlatılması ve anlaşılması mümkün olmayıp, ancak halen ve vicdanen bilinir. Bu noktada aşk, sübjektif bir karakter arz eder. Mevlâna, bunu şöyle dile getirir: Biri "Aşıklık nedir?" diye sordu. "Benim gibi olursan anlarsın" dedim. Kalem ki, çarçabuk yazıp gidiyordu. Aşkın tefsîri bahsine gelince, tahammül edemeyerek yarıldı. Akıl, aşkın şerhinde çamura batmış merkep gibi aciz kaldı.
Muhabbet iki taraflı, muhatap tek taraflı bir ilişkidir. Muhabbet “karşılıklı” olduğu müddetçe devam eder. Mevlana’nın Şems’e söylediği gibi sevilen sevmeyi sürdürmediği müddetçe seven sevgisini ebediyen sürdüremez. Muhabbet bir yerde kırılır. Ama muhatap olma karşılık alma beklentisi içermediğinden karşısındaki ona muhabbet etmese de muhatabiyet devam edebilir. Bir şeye “muhatap olmak” aklın, bir şeye “muhabbet etmek” ise kalbin eylemidir. Akılda ilim, kalpte feyz vardır. Nasıl ki kalb aklı, akıl da kalbi beslerse, muhatap olmak da muhabbet etmeyi, keza muhabbet etmek de muhatap olmayı besler. Buna göre muhatap olmayı “birini anlamaya, tanımaya, siret güzelliğini tatmaya, tartmaya ve tarttırmaya çalışmak”; muhabbet etmeyi ise “birini veya bir şeyi sevmek” olarak tarif edebiliriz.
Muhabbet etmek her şeyden önce bir teşekkür halidir. Kişi sevdiğine daha başlangıçta muhabbetle bağlanarak gerekli-gereksiz ona teşekkür eder bir hale girer. Çoğu kere onda olmayan güzellikleri bile onda varmış gibi telakki eder. Zira muhabbet ehli muhabbet ettiği şeyde bahaneler aramaz ve kusurlarını görmek istemez. Kemaline işaret eden zayıf emareleri kuvvetli hüccetler hükmünde görür. Daima sevdiği tarafındadır.
Biz hakiki aşkı ve dostluğu anlamadığımızdan bize muhatap olarak bizi sevecek kişileri yanımızdan uzaklaştırıyor, bize muhatap olmadan muhabbet edip, gururumuzu okşayan kişileri yanımızda tutuyoruz. Hal böyle olunca bizi anlamadan seven kişilerin aslında bize adavet ettiklerini anlayamıyoruz. Bunun için muhabbet ve muhatabiyet anlamında öyle açmazlar yaşıyoruz ki çoğu kere muhatap bile alamayacağımız kişilere muhabbet besleyip aşık oluyoruz. O muhabbet duygusuyla sevdiğimizi değiştirmeye, dönüştürmeye, onu kendimize muhatap etmeye çalışıyoruz. Bunu ne kadar başarabiliyoruz tartışılır. Gerçekte hem muhatap olacağımız, hem de muhabbet edeceğimiz insan sayısı şu dünyada o kadar az ki. Ama biz çoğu kere bunun farkına varamıyoruz..''
Yalnız insan her daim hata yapmaya müsaitdir.Ve bundanda ziyade yaşam paylaşınca anlamlandığından değer noktasında arkadaşlık inanılmaz önem kesbetmekte....
Fuar etkinliği vesilesi ile yaşadığımız anları kelimelerle ifade etmeye kalkarsam forumda serverda sıkıntı olur düşüncesiyle konuyu uzatmıyım :-) Allaha şükürler olsunki Akvaristler derneği standında yaşanan kardeşlikler arkadaşlıklar insan misyonuna örnek teşkil edecek kalite ve nitelikteydi...
Sevgili Forum abisi Ümit Tunç(reis) ;abim sarıldım sana elim kolum doldu,sarıldım gönlüm doldu,sarıldım...Taşın altına elini koymak tabiri vardır ya her anlamda her noktada terinin damlaları dahi var abi gönlüne sağlık.İşini aileni şehrini bırakıp kilometrelerce uzaklardan gelip arkadaşlık şerbetimizi anlamlandırdığın için teşekkür ederim.İstanbuldaki hobici kardeşlerimiz çok şanslı...
Sevgili Refet Ali Yalçın(bjkalley) ;kardeşim maşallah diyorum sana.Geçirdiğimiz tüm zaman dilimlerinde huzurla mutluyduk.Sakin,akılcı,huzursal kardeşliğin ve yorulmadan standta gelen her hobiciye hobi noktasındaki emeğin için teşekkür ederim.Bütünleyicilik noktasında inancım bambaşka ufukta sende...Demokrasi ve fikre verdiğin değerle her şeyde birlik ruhunu koruman çok güzel bir duygu eğer bulaştırabiliyorsan her insana yay kardeşim.Ülkemizde gerekli değer yargısını hayat tarzı yapmanıda takdir ediyorum nacizane...
Çok sevdiğim Disclerimin cici babası ,değerli dostum, can arkadaşım Discusclubtr kurucularından Adil Özçelik ;Aylar öncesinde planlamalar yapmıştık çok isteyince sınav olduk bu noktada.Çocuğunun havale geçirmesi ve hastahanede yatması nedeni ile aramızda bulunamasanda gerek hastahaneden sürekli telefonla bizlere eşlik etmenden dolayı sana yürekten teşekkür ederim...Discusclubtr de fuar etkinliğinin tanıtılması ve her daim İzmirde yaşayan akvaristlerle olan arkadaşlık sıcaklığın içinde teşekkürler...
Sevgili değerli can dostum arkadaşım Discusclubtr kurucularından Mert Taşkıran ; Fuarda akvaristler derneği için bizler için kilometrelerce öteden işini ,aileni ,disclerini :-) bırakıp yanımızda olmandan dolayı, Fuarda standa gelerek akvaristlere destek olmandan ötürü ,discus alemindeki temiz bakış açınla akvaristlere ışıldamandan ötürü, disc arkadaşım dediğimde içimin açıldığı arkadaşım ,dostum ,canım iyiki aramızdaydın. Siteden verilen tanıtımsal destekler içinde ayrıca teşekkür ederim. Gene doyamadım hocam akan zamana...
Sevgili değerli can dostum kardeşim Discusclubtr yöneticilerinden Bülent Demirkök ; Sesini duymak beraber olmak adına işini dükkanını bırakıpta kilometrelerce öteden fuara gelmen noktasında dostluğun arkadaşlığın ve bunu İzmirli akvaristlerle paylaşman adına teşekkür ederim.İnşallah daha geniş zaman dilimlerinde beraber olalım...
Sevgili abimiz Cüneyt Birol hocamız yurtdışında discus yarışmasında jüri olmanız açısıyla belirttiğiniz üzre aramızda istemenize rağmen bulunamadınız. Ama biz sizi kalbimizde hissettik. Ülkemizin yurtdışında tanıtılmasında olsun,disc besleyicilerinin kalite sorgulamasının oluşabilmesi adına verdiğiniz
Sevgili Celaleddin Aksoy hocamız; İnşallah seneye beraber oluruz. Bu sene ile ilgili dilekleriniz için teşekkür ediyorum.
Fuar öncesinde ve yapıldığı süre boyunca çok yorulan Sevgili Ümit Raşit Birkol kardeşim emeklerine sağlık...Tüm paylaşımların için hem akvarist ,hem İzmirde yaşayan bir insan,hemde dostun olarak teşekkür ederim...
İzmirdeki toplantılarda hep belirttiğim tebessüm hakimliği fuar boyunca yer yer kahkalarla pekişti...
Sevgili Reeflowers firmasının sahibi Muammer abi; Standdaki arkadaşlığın candanlığın için teşekkürler.Seneye sensiz olmaz abi sağlıkla buluşalım inşallah...
Sevgili Birol Ustaya akvaryumların ulaştırılması adına yardımcı emeğin için teşekkürler.İyiki sektörde varsın...
Sevgili kardeşlerim ,abilerim fuar boyunca beraber olduk ve yaşadık. Haklarınızı helal edin...
Gönülden bir discsever olaraktan discus balığının zor gösterildiğini ve bunun yanlış bir düşünce olduğunu disclerin anlatmasına fırsat verildiği için discler adınada Akvaristler Derneğine teşekkürlerimi sunuyorum...
Tüm gönül dostlarıyla her daim sağlık ,huzur, mutlulukla beraber olabilmeyi umuyor ve diliyorum...
Sevgi ve saygılarımla...
Muhabbetle kalınız...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Saygılar :)
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir