Günlük mü Haftalık mı Su değişimi?
Gönderim Zamanı: 21 Ocak 2009 13:39
Evet, denildiği gibi dışkılar çok fazla azot içermez, yemlerdeki azotun çok büyük bir kısmı balıkların bağırsaklarında emilir. Kana geçmeyen azotun bir kısmı sindirimin son aşamasında bağırsak faunasındaki bakterilerce kullanılır. Bundan geriye kalanı ise dışkı ile atılır. Dışkı ile atılan azot çok çok düşük bir orandadır.
Dışkı genelde azottan çok sindirim sisteminde yavaş emilen fosfor ve sülfür bileşiklerini içerir. Ayrıca özellikle bitkisel beslenme aşamasında selülozik maddeler gibi pek çok sindirimi mümkün olmayan karbon temelli maddeyi içerir.
Dışkılar dipte biriktikçe özellikle kemosentez bakterileri başta olmak üzere pek çok karbon ihtiyacı olan canlıya karbon kaynağı oluştururlar. (bitkielr dahil)
Yalnız burada önemli olan bazı şeyler de vardır. Mesela bitkiniz yoksa, taban filtrede büyük önem taşımıyorsa, tabanda özellikle oksijensiz ortam oluşturmadıysanız o zaman dışkıların bırakılması sorun da çıkartabilir.
Olası sorunlar arasında küf mantarlarının nüfusunun çoğalmasına bağlı su değerlerinde bozulma örnek verilebilir. Eğer çok kalablaık bir tankınız varsa bu büyük bir sorun haline gelebilir.
Dış filtre içindeki tortulara gelince; bunların temizlenmesi filtrenin debisinin düşmemesi için önemlidir. Ayrıca sünger vb. malzemelerin gözeneklerinin tıkanmasına sebep olduklarından filtrasyon kapasitenizi ciddi oranda düşürebilirler. Ben dış filtrenin yeterli periyotlarda temizlenemsi taraftarıyım.
Dip çekimine gelince; Onur Bey'in dediklerine büyük bir oranda katılıyorum.
--Dışkıların nitratı ciddi oranda arttırmayacağı doğrudur.
--Yoğun bitkili bir akvaryumunuz yoksa hiç dip çekimi yapmamak da doğru değildir. Bitkii bol olmayan veya hiç olmayan bir akvaryumun sağlıklı olması için bence mutlaka dip çekimi yapılmalıdır. (balık nüfusunun çok az olduğu nadir durumlarda gerek yoktur)
--Dip çekimini abartıp kumların arasında hiç artık kalamyacak şekilde bir temizlik de iyi değildir. Dışkıların büyük bölümünü almanız yeterlidir. Bir kısmının kum içinde kalması bakteriler için mükemmel olacaktır ve kumun etkin bir filtre olarak iş yapmasını sağlayacaktır.
Dışkı genelde azottan çok sindirim sisteminde yavaş emilen fosfor ve sülfür bileşiklerini içerir. Ayrıca özellikle bitkisel beslenme aşamasında selülozik maddeler gibi pek çok sindirimi mümkün olmayan karbon temelli maddeyi içerir.
Dışkılar dipte biriktikçe özellikle kemosentez bakterileri başta olmak üzere pek çok karbon ihtiyacı olan canlıya karbon kaynağı oluştururlar. (bitkielr dahil)
Yalnız burada önemli olan bazı şeyler de vardır. Mesela bitkiniz yoksa, taban filtrede büyük önem taşımıyorsa, tabanda özellikle oksijensiz ortam oluşturmadıysanız o zaman dışkıların bırakılması sorun da çıkartabilir.
Olası sorunlar arasında küf mantarlarının nüfusunun çoğalmasına bağlı su değerlerinde bozulma örnek verilebilir. Eğer çok kalablaık bir tankınız varsa bu büyük bir sorun haline gelebilir.
Dış filtre içindeki tortulara gelince; bunların temizlenmesi filtrenin debisinin düşmemesi için önemlidir. Ayrıca sünger vb. malzemelerin gözeneklerinin tıkanmasına sebep olduklarından filtrasyon kapasitenizi ciddi oranda düşürebilirler. Ben dış filtrenin yeterli periyotlarda temizlenemsi taraftarıyım.
Dip çekimine gelince; Onur Bey'in dediklerine büyük bir oranda katılıyorum.
--Dışkıların nitratı ciddi oranda arttırmayacağı doğrudur.
--Yoğun bitkili bir akvaryumunuz yoksa hiç dip çekimi yapmamak da doğru değildir. Bitkii bol olmayan veya hiç olmayan bir akvaryumun sağlıklı olması için bence mutlaka dip çekimi yapılmalıdır. (balık nüfusunun çok az olduğu nadir durumlarda gerek yoktur)
--Dip çekimini abartıp kumların arasında hiç artık kalamyacak şekilde bir temizlik de iyi değildir. Dışkıların büyük bölümünü almanız yeterlidir. Bir kısmının kum içinde kalması bakteriler için mükemmel olacaktır ve kumun etkin bir filtre olarak iş yapmasını sağlayacaktır.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 21 Ocak 2009 14:25
Onur bey , Akvaryumdaki amonyak/amoyumun kaynağını anlaşılır bilde izah ederseniz ayrıca memun kalacam.
Dış filtrelerin mekanik temizliğe katkı yaptırılmasını sakıncalı görülmesi debi düşüşü olur diye değildi. Yazılanlardan dışkının nitratı tetiklemediğini anlıyorum. Çekilen dışkılarla, dış filtrenin nitrat deposu haline gelmiyeceğini anlıyorum. Ayrıca 3 aylık periyotlarla dış filtrenin temizliğini yapıyorum. Zaten iç filtre kadar pisliği çekmesi mümkün değil. Çektiği düşünülen dışkının filtre içerisinde bakteriye yarar sağlar mı? ben bunu da merak ediyorum.
Saygılar,
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 21 Ocak 2009 15:29
[QUOTE=E_C_N]Onur bey , Akvaryumdaki amonyak/amoyumun kaynağını anlaşılır bilde izah ederseniz ayrıca memun kalacam.
Akvaryumda temel azot girdisi olan amonyak(NH3)/amonyum(NH4) genelde yemler ile ortama taşınır. Yemler içinde azot kaynağı olarak da en yüksek pay aminoasitlerdedir. (protein, enzim, glikoprotein, polipeptit vb. maddelerin yapıtaşları)
Balık yemleri yedikten sonra olanlar:
Yemler sindirildiğinde bu maddeler parçalanır ve aminoasit ortaya çıkar. Aminoasitlerin ise çok büyük bir kısmı emilip kana karışır.(emilmeyenler de genelde sindirim sistemindeki canlılarca kullanılır)
Kana karıştıktan sonra pek çoğu hücresel işlemlerde kullanılır.(yine sindirilmeden önceki gibi maddelere döner.) Artanları ise çeşitli işlemler sonucu genelde parçalanır ve azotlu parçaları genelde amonyum olarak kana karışır. Kandaki amonyumun ise kan pH'ına göre bir kısmı veya çoğu amonyağa dönüşür. Solungaçlar vasıtası ile de bu amonyum/amonyak suya aktarılır.
Daha sonra suya aktarılan bu NH3/NH4 filtrede nitrata dönmek, bitkilerce kullanılmak, denitrifikasyon sonucu azot gazına(N2) dönüşmek gibi hadiselerde rol oynar.
Kaynağı ve başına gelenler bunlar.
Dış filtreye gelirsek:
Evet, filtreye çekilen dışkı bir miktarda bakterilere yarar sağlayacaktır ama debiyi düşürmesi ve malzemeyi tıkaması çok büyük etkenlerdir. Nitrifikasyona katılan bakteriler(filtredekiler) amonyak, nitrit gibi azot kaynaklarına muhtaç olduğu gibi karbona da muhtaçtırlar. Bu karbonun en önemli iki kaynakları karbonatlar, bikarbonatlar, metan, CO2 gibi maddelerdir.
Karbonat ve bikarbonatlar genelde suda yeterince mevcutturlar.
Dışkılardaki karbon parçalanırken ortaya çıkan en önemli karbon temelli maddelerden biri metandır. Metanın üretimi ise redox değeri çok yüksek olduğundan filtrede zordur, genelde tabanda üretilir. Metan oksidasyonu ise redox değeri daha yüksek olduğundan kumun üst katmanları gibi yerlerde olup bu şekilde yemdeki karbon karbondioksit ve bikarbonatlara dönüşür. Yani bu işlemler için dışkının tabanda birikmesi filtrede birikmesinden daha önemlidir. Tabandaki bu işlemler sonucu suya aktarılacak CO2 ve HCO3 filtredeki bakterilerce rahatça kullanılabilir. Filtrede birikecek dışkının bu sebeple yararı pek yoktur.(zellikle tıkanma gibi zararlarıyla kıyaslanınca)
CO2'ye gelince; gerek metan oksidasyonu gerekse su yüzeyinden, balıklardan, bakterilerden gelen CO2 temel kaynaktır.
Tüm bunları göz önüne alınca tabanda dışkı birikimi karbon döngüsünde filtrede biriken dışkıdan daha önemlidir ve filtrede biriken dışkı getirecei fayda ile zararını amorti etmez.
Dış filtrelerin mekanik temizliğe katkı yaptırılmasını sakıncalı görülmesi debi düşüşü olur diye değildi. Yazılanlardan dışkının nitratı tetiklemediğini anlıyorum. Çekilen dışkılarla, dış filtrenin nitrat deposu haline gelmiyeceğini anlıyorum. Ayrıca 3 aylık periyotlarla dış filtrenin temizliğini yapıyorum. Zaten iç filtre kadar pisliği çekmesi mümkün değil. Çektiği düşünülen dışkının filtre içerisinde bakteriye yarar sağlar mı? ben bunu da merak ediyorum.
Saygılar,
[/QUOTE]Akvaryumda temel azot girdisi olan amonyak(NH3)/amonyum(NH4) genelde yemler ile ortama taşınır. Yemler içinde azot kaynağı olarak da en yüksek pay aminoasitlerdedir. (protein, enzim, glikoprotein, polipeptit vb. maddelerin yapıtaşları)
Balık yemleri yedikten sonra olanlar:
Yemler sindirildiğinde bu maddeler parçalanır ve aminoasit ortaya çıkar. Aminoasitlerin ise çok büyük bir kısmı emilip kana karışır.(emilmeyenler de genelde sindirim sistemindeki canlılarca kullanılır)
Kana karıştıktan sonra pek çoğu hücresel işlemlerde kullanılır.(yine sindirilmeden önceki gibi maddelere döner.) Artanları ise çeşitli işlemler sonucu genelde parçalanır ve azotlu parçaları genelde amonyum olarak kana karışır. Kandaki amonyumun ise kan pH'ına göre bir kısmı veya çoğu amonyağa dönüşür. Solungaçlar vasıtası ile de bu amonyum/amonyak suya aktarılır.
Daha sonra suya aktarılan bu NH3/NH4 filtrede nitrata dönmek, bitkilerce kullanılmak, denitrifikasyon sonucu azot gazına(N2) dönüşmek gibi hadiselerde rol oynar.
Kaynağı ve başına gelenler bunlar.
Dış filtreye gelirsek:
Evet, filtreye çekilen dışkı bir miktarda bakterilere yarar sağlayacaktır ama debiyi düşürmesi ve malzemeyi tıkaması çok büyük etkenlerdir. Nitrifikasyona katılan bakteriler(filtredekiler) amonyak, nitrit gibi azot kaynaklarına muhtaç olduğu gibi karbona da muhtaçtırlar. Bu karbonun en önemli iki kaynakları karbonatlar, bikarbonatlar, metan, CO2 gibi maddelerdir.
Karbonat ve bikarbonatlar genelde suda yeterince mevcutturlar.
Dışkılardaki karbon parçalanırken ortaya çıkan en önemli karbon temelli maddelerden biri metandır. Metanın üretimi ise redox değeri çok yüksek olduğundan filtrede zordur, genelde tabanda üretilir. Metan oksidasyonu ise redox değeri daha yüksek olduğundan kumun üst katmanları gibi yerlerde olup bu şekilde yemdeki karbon karbondioksit ve bikarbonatlara dönüşür. Yani bu işlemler için dışkının tabanda birikmesi filtrede birikmesinden daha önemlidir. Tabandaki bu işlemler sonucu suya aktarılacak CO2 ve HCO3 filtredeki bakterilerce rahatça kullanılabilir. Filtrede birikecek dışkının bu sebeple yararı pek yoktur.(zellikle tıkanma gibi zararlarıyla kıyaslanınca)
CO2'ye gelince; gerek metan oksidasyonu gerekse su yüzeyinden, balıklardan, bakterilerden gelen CO2 temel kaynaktır.
Tüm bunları göz önüne alınca tabanda dışkı birikimi karbon döngüsünde filtrede biriken dışkıdan daha önemlidir ve filtrede biriken dışkı getirecei fayda ile zararını amorti etmez.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 29 Ocak 2009 11:23
Bilgiler gerçekten süper en azından işin kimyası hakkında fikir veriyor teşekkürler.
karakhan 2009-01-29 11:26:43
Ancak merak ettiğim nokta su değişimi yapmamızın amacı sadece nitrat fazlasından kurtulmak mıdır? Yoksa kurtulmamız gereken başka maddeler (dışkılar hariç) var mıdır?
Eğer sadece nitrat sorun teşkil ediyorsa bitki ekliyerek kurtulabiliriz sanırım. Büyüyen kısımlarını budayıp çöpe atmak ile sudaki fazla nitratı su değişimi yoluyla atmak aynı mantık gibi
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 29 Ocak 2009 17:37
Özgür Bey; temel sebep nitrattan kurtulmaktır. Fakat beslenen canlılara göre iletkenliği düşürmek gibi olaylar da işin içine giriyor. Mesela çok çok düşük iletkenlik isteyen bir canlı besleniyorsa akvaryumdaki su çekiip yerine saf su eklenir.
Bitki konusunda haklısınız ama bitkiler ile nitrattan kurtulmak bitki üzerine bir akvaryum kurmayı gerektirir. Bunun için az sayıda balık beslenmeli, çok iyi aydınlatma yapılmalı, CO2 ve eser element gübresi takviyeleri düzenli olmalıdır. Aksi halde bitkiler hızlı büyümez, dolayısıyla yine su değiştirmeniz gerekir.
Ayrıca bitkili akvaryumda da tuzluluğu düşürmek için su değişimi yapılır, aksi halde bitki gelişimi olumsuz etkilenir.
onuruygun 2009-01-29 17:39:08
Bitki konusunda haklısınız ama bitkiler ile nitrattan kurtulmak bitki üzerine bir akvaryum kurmayı gerektirir. Bunun için az sayıda balık beslenmeli, çok iyi aydınlatma yapılmalı, CO2 ve eser element gübresi takviyeleri düzenli olmalıdır. Aksi halde bitkiler hızlı büyümez, dolayısıyla yine su değiştirmeniz gerekir.
Ayrıca bitkili akvaryumda da tuzluluğu düşürmek için su değişimi yapılır, aksi halde bitki gelişimi olumsuz etkilenir.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 29 Ocak 2009 17:54
Ben üretimhanemde haftalık değil günlük %10 su değişimi yapmaktayım,balıkların gelişimde çok olumlu rolü var birden fazlada değiştirmediğimden biyolojik dengede zarar görmüyor ve suda çok berrak oluyor.Ben günlük %10 dip çekimini tavsiye ederim,deneyin faydasını göreceksiniz.Saygılar...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 29 Ocak 2009 18:46
Oranı düşük olmak kaydıyla Mehmet Bey'in dediği şekilde günlük değişim çok daha faydalıdır. Yalnız oranın Mehmet Bey'in dediği oranlarda olması lazım, fazlası iyi sonuçlar doğurmayabilir.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 30 Ocak 2009 10:36
Onur Şahin beyin yazısında "4 aydır su değiştirmedim" cümlesini kulladığı için böyle bir çabanın içerisindeyim. Biraz araştırma yaptım bu forumda. Çok Çok değerli bilgiler var. Örneğin halk arasında su mercimeği ve su sümbülü olarakta bilinen bitkilerin sudaki fazla mineralleri difizyon yoluyla da bünyasine aldığını öğrendim bu demek oluyorki tuzunda küçük bir miktarını sudan çekiyor. Ancak balıkların ve biktilerin ihtiyacı olan miktardan çok daha azını süzüyor. Ayrıca bu iki bitkinin inanılmaz hızlarda çoğaldığı anlatılmış. Sonuçta Onur Uygun beyin dediği olaya çıkıyoruz sanırım saf su eklemek.
Şimdi bu saf su konusunu araştırıcam. Bu ilgimin sebebi bende ilk başta görüntü biçimsellik gibi sebeplerden bu hobiye başladım. Ama daha sonra farkettimki doğa, minicik yapay tanklarda bile bir ekosistem oluşturma eğilimi gösteriyor. Çok pahalı filitreler, su katkıları, dekorasyon mat. gibi kalemlere inanılmaz para ve emek harcanıyo ama işin özünde neler olduğunu umursayan çok fazla insan yok.
Bilmemek değil öğrenmemek ayıptır bence :Dkarakhan 2009-01-30 10:39:50
Şimdi bu saf su konusunu araştırıcam. Bu ilgimin sebebi bende ilk başta görüntü biçimsellik gibi sebeplerden bu hobiye başladım. Ama daha sonra farkettimki doğa, minicik yapay tanklarda bile bir ekosistem oluşturma eğilimi gösteriyor. Çok pahalı filitreler, su katkıları, dekorasyon mat. gibi kalemlere inanılmaz para ve emek harcanıyo ama işin özünde neler olduğunu umursayan çok fazla insan yok.
Bilmemek değil öğrenmemek ayıptır bence :D
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 01 Şubat 2009 18:27
[QUOTE=onuruygun]Oranı düşük olmak kaydıyla Mehmet Bey'in dediği şekilde günlük değişim çok daha faydalıdır. Yalnız oranın Mehmet Bey'in dediği oranlarda olması lazım, fazlası iyi sonuçlar doğurmayabilir. [/QUOTE]
Yukarıdaki bilgilendirmeler ışığında günlük 20 litre su değişimine devam ediyorum ancak artık kumu eskisi kadar karıştırmıyorum. Sadece kumun üzerindeki artıkları çekip, yerine 1 gün havalandırarak dinlendirdiğim suyu ekliyorum. Yardımcı olan herkese çok teşekkürler.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 07 Şubat 2009 19:49
[QUOTE=AdamGibi][QUOTE=onuruygun]Oranı düşük olmak kaydıyla Mehmet Bey'in dediği şekilde günlük değişim çok daha faydalıdır. Yalnız oranın Mehmet Bey'in dediği oranlarda olması lazım, fazlası iyi sonuçlar doğurmayabilir. [/QUOTE]
Kumu zaten karıştırmayın. Eğer balık sayısı aşırı değilse kuma hiç dokunmamak lazım, balık sayısı fazla ise zaten azaltmak lazım.
Yukarıdaki bilgilendirmeler ışığında günlük 20 litre su değişimine devam ediyorum ancak artık kumu eskisi kadar karıştırmıyorum. Sadece kumun üzerindeki artıkları çekip, yerine 1 gün havalandırarak dinlendirdiğim suyu ekliyorum. Yardımcı olan herkese çok teşekkürler.
[/QUOTE]Kumu zaten karıştırmayın. Eğer balık sayısı aşırı değilse kuma hiç dokunmamak lazım, balık sayısı fazla ise zaten azaltmak lazım.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 08 Şubat 2009 15:13
Onur Bey, 280 litrede 15 tane 4-5 cm boyunda tropheus beliyorum. Akvaryumumun boyutları 130*43*50. Kriz olmasa 150*60*60'lık bir akvaryum alacaktım ancak bir süre ertelemek durumunda kaldım.
Saygılar.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 09 Şubat 2009 19:57
Söylediklerimi benim de bizzat uyguladığımı görün diye bahsettiğim gibi 2 tane fotoğraf çektim evde,onları koyuyorum.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 09 Şubat 2009 22:26
Merhabalar.
Sonunda birilerinin kumla fazla oynanmaması gerektiğini söylediğini gördüm ya çok mutlu oldum.
Kendimce Orta - Güney Amerikan cichlidi karma tankımda dip çekimi ile ilgili bir deney yaptım. Yaklaşık 5 ay hiç dip çekmedim. Sadece eksilen suyu günlük tamamlayıp haftada 1 %20 yüzeyden su alarak su değişimi yaptım. 4 ayın sonunda balıklarda ne bir yüzgeç erimesi, ne mukoza incelmesi ve ne de herhangi bir parazitsel hastalığa rastladım. Üstelik bildiğiniz üzere amerikan cichlidleri kumu hiç rahat bırakmazlar. 4 ayın sonunda tankın yavruluğuna (ana tanktan sadece bir bölme ile ayrılıyor) görece daha hassas olduğunu bildiğim canlı doğuran türlerini ekledim. Hiç kayıp olmadı. Sonrasında melek cichlidlerini ekledim ve yine hiç kayıp olmadı. En son adım olarak amonyak/amonyum/nitrit/nitrat dayanımı nerede ise hiç olmayan neon tetradan sadece 1 tane ekledim. Bildiğiniz gibi sürü balığıdır ve tek başına strese girme ihtimali yüksektir. Diğer yandan camdan yemeye çalışan iri amerikanlar vardı. Yani balık stres altında iken eğer suda en ufak bir amonyak / nitrit / nitrat fazlalığı olsa idi yaşamazdı.
Ha dez avantajı hiç mi yok bu sistemin? Elbette var. Sonucu görmek için tüm kayaları çıkardım ve kumu karıştırdım. Korkunç tortu birikimi vardı. Eğer bu tortular sindirilmemiş ham halde olsa idi eminim o durumda muhakkak balık kayıplarım olurdu. Ama hiç olmadı.
Ben inanıyorum ki kumla sürekli uğraşmak hiç doğru değil. Biraz kendi haline bırakmalı ve denge oluşmasına müsade edilmelidir. Eksilen mineralleri tamamlama, tuz oranını düşürme vs vs gibi nice nedenlerden haftada bir yüzeyden su değişimi gayet iyidir. Günlük su değişimine gelince, ben sanmıyorum ki doğada balığın suyu bir günde %10 değişsin. Yağmur mantığı ile azami %4 - %5 bence daha verimli olacaktır.
Saygılarımla.
Sonunda birilerinin kumla fazla oynanmaması gerektiğini söylediğini gördüm ya çok mutlu oldum.
Kendimce Orta - Güney Amerikan cichlidi karma tankımda dip çekimi ile ilgili bir deney yaptım. Yaklaşık 5 ay hiç dip çekmedim. Sadece eksilen suyu günlük tamamlayıp haftada 1 %20 yüzeyden su alarak su değişimi yaptım. 4 ayın sonunda balıklarda ne bir yüzgeç erimesi, ne mukoza incelmesi ve ne de herhangi bir parazitsel hastalığa rastladım. Üstelik bildiğiniz üzere amerikan cichlidleri kumu hiç rahat bırakmazlar. 4 ayın sonunda tankın yavruluğuna (ana tanktan sadece bir bölme ile ayrılıyor) görece daha hassas olduğunu bildiğim canlı doğuran türlerini ekledim. Hiç kayıp olmadı. Sonrasında melek cichlidlerini ekledim ve yine hiç kayıp olmadı. En son adım olarak amonyak/amonyum/nitrit/nitrat dayanımı nerede ise hiç olmayan neon tetradan sadece 1 tane ekledim. Bildiğiniz gibi sürü balığıdır ve tek başına strese girme ihtimali yüksektir. Diğer yandan camdan yemeye çalışan iri amerikanlar vardı. Yani balık stres altında iken eğer suda en ufak bir amonyak / nitrit / nitrat fazlalığı olsa idi yaşamazdı.
Ha dez avantajı hiç mi yok bu sistemin? Elbette var. Sonucu görmek için tüm kayaları çıkardım ve kumu karıştırdım. Korkunç tortu birikimi vardı. Eğer bu tortular sindirilmemiş ham halde olsa idi eminim o durumda muhakkak balık kayıplarım olurdu. Ama hiç olmadı.
Ben inanıyorum ki kumla sürekli uğraşmak hiç doğru değil. Biraz kendi haline bırakmalı ve denge oluşmasına müsade edilmelidir. Eksilen mineralleri tamamlama, tuz oranını düşürme vs vs gibi nice nedenlerden haftada bir yüzeyden su değişimi gayet iyidir. Günlük su değişimine gelince, ben sanmıyorum ki doğada balığın suyu bir günde %10 değişsin. Yağmur mantığı ile azami %4 - %5 bence daha verimli olacaktır.
Saygılarımla.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir