ÖZELLİKLER

Kullanıcı Adı:
ikproduction
Kullanıcı Grubu:
Forum Üyesi
Geri Bildirimleri:
Aldığı Beğeni:
0
Hesap Durumu:
Aktif
Durumu:
Çevrim Dışı
Üyelik Tarihi:
24 Ekim 2009 13:04
Son Ziyaret:
04 Kasım 2009 01:05
Toplam Mesaj:
8 [0.00 Gün Ortalaması]
Paylaşım Sayisı:
0 (Son 6 Ay)
İlan Sayisı:

BİLGİLER

Ad Soyad:
ibrahim kocaoğlu
Doğum Tarihi:
27 Mart 1977
Yaş:
47
İl:
Kayseri
Meslek:
Fizik/Fen Bilgisi öğretmeni
Özel Mesaj:
Sohbet Talebi:
Üye Favorile:
Sosyal Medya:

İMZA



İnsan birşeyler yapmadan ölürse hem boşuna yaşamış hem de boşuna ölmüştür.

SON 8 MESAJI

Manyetik Alan
İşin bu yönünü hiç düşünmemiştim. Sanırım çok haklısınız.
Yeni sloganım balıklar için yaşasın dış filtre:)
Manyetik Alan
Elektrik kablolarından yayılan elektriksel alan ancak 2 cm gibi uzağı etkileyebiliyor diye hatırlıyorum 220 V elektrik geçen hatlarda. Balast ve flouresan lambalar hakkında ise pek bir bilgim yok. Ama mesafenin karesi ile doğru orantılı olarak azalacaktır.
Yani..
2 cm de 10 birimse
4 cm de 2,5 birime düşecektir bu etki.

Elektriksel manyetik alan benim bildiğim kadarıyla en azından çok zararlı etrafınızı kablolarla doldurursanız tabi.

Kablosuz ağ, ve Cep telefonu teknolojileri ise kablolardan kat be kat zararlı. Fakat balıklar bizlerden daha şanslı çünki su bu dalgaları absorbe eden unsur. Bu dalgalar ya akvaryumdaki suyu kaynatacak yada vücudunuzdaki.
Sabit yaşadığım alanlarda su dolu kütleler ile etrafımızı sarabilirsek bizim,komşularımızın yada telekominikasyon şirketlerinin zararlı etkilerini ciddi oranda azaltmış oluruz. 6 tarafı sularla çevrili bir odamız olsa keşke.
Akvaryum içindeki canlılara bu etkinin ulaşması çok zor diye düşünüyorum. Balık olasım geldi:)
Manyetik Alan
1,5 Nobel almış gibi oldum. Teşekkürler. Tüm tereddütlerim kayboldu. Bitkili akvaryum kurup bitkilerdeki etkilerini de deneyeceğim ilk fırsatta. Biraz vakit meselesi...

muratg beyefendinin insanda meydana gelen statik elektrik konusundaki söylemleri çok haklıdır. Akvaryumda statik elektrik birikmesi konusundaki çekincelerimi de izaha çalışacağım ilk fırsatta (yanlış düşünüyor olabilirim).
---------
muratg beyinde dediği gibi akvaryum gerçekten iyi izole bir malzeme. İçinde oluşabilecek statik elektriğin oradan ayrılması da imkansız.
Katı sıvı gazlar birbirlerine sürtündükçe statik elektrik üretecektir.

Akvaryum içindeki atomlardan kopan elektronlar yine az da olsa iletken olan suda tekrar koptuğu atomla buluşabilir büyük ihtimalle dolayısıyla kendi kendini nötürler tekrardan.

Doğada bulutlar buna bir örnektir. Bulutlarda elektron alan su molekülleri (-) bulutların üstünde (+) yüklü elektron vermiş su molekülleri de bulutların alt kısmındadır (Durum böyle iken oluşumun nasıl meydana geldiği ile ilgili farklı görüşler vardır). Yani bir atomdan kopan elektronlar diğer atoma geçecektir. Bir bulut kütlesinde (+) ve (-) yüklü atomların sayısı (yaklaşık olarak) aynıdır.Yalnız akvaryum gibi bulutların hacmi ile kıyaslanmayacak bir su kütlesinde elektron veren bir atom sonra tekrar verdiği atomdan alacaktır(birebir aynı atomu kastetmedim tabiki). Akvaryumda ölçmememle birlikte bana göre bulutlardaki gibi bir elektriksel yük meydana gelmeyeceği kanaati bende yüksektir. Çünki akvaryumdaki atomlar sürekli birbirleri ile haşır neşir olup bulutlarda meydana gelen durum gibi bir (+) ve (-) yüklü atomların ayrı ayrı bölgelerde yoğunlaşması mümkün değildir.

Tabiki diğer unsurlarlada statik elektrik birikecektir ama önemsenmeye değermi değmezmi bundan sonrası kişisel yorumlar.(akvaryum üzerindeki hava akımından bile)
Zaten akvaryumda (+) ve (-) yüklü atomlar vardır herzaman. Akvaryumun asidik ve bazik olma durumuna göre (+) yük fazlası bir sisteme (+) yük, (-) yük fazlası bir sistemede (-) yük tatbiki gerekirki statik elektriği artıralım. (elektron almış bir sisteme daha fazla elektron vermek elektron vermiş ve elektron ihtiyacı olan bir sistemden elektron koparmak).

Akvaryumda statik elektrikten kurtulmak için topraklama yapmak zor değildir ama topraklama yapmakla birlikte bunun ph üzerinde bir etki yapıp yapmayacağını bilmiyorum (Bazen olumlu bazen olumsuz). Olumsuz etkileri olabileceğini düşünüyorum.

Artık doğal mıknatısları akvaryumlarımda kullanmayıda düşünebilirim.

Akvaryum ortamı ile insan vücudu aynı dinamiklere sahip değildir. Her ne kadar insan vücudunun çoğunluğu su olsada.
İki yıldan fazladır akvaryulardan uzağım. Akvaryumlarımı kurduktan sonra bu konularda deneyimlerimi de sizlerle paylaşmayı umut ediyorum.
Bazı şeylerin olduğunu görüyoruz ama nasıl olduğunu izaha gücümüz yetmiyor maalesef.
Akrilik Akvaryumlar
Akrilik özkütle olarak suya çok yakın Cam gibi değil.
Az yoğun ortamdan gelen ışığın çok yoğun ortamdan geçerken kırılması bozulması. Yani akriliğin daha net olduğu bilimsel bir gerçek. Ayrıca bir arkadaşımız avantajlarını sitede çok güzel açıklamış sağolsun.

Kalın camda birkaç örneğine baktım görüntü yeşilimsi bir hal almış. 2 X 10 mm Lamine cama baktım.

Akrilik alıp temizlerken vs herhangi bir nedenle zamanla çokça çizik oluşup çok çirkin bir görüntü meydana gelebilirmi?

Çirkin bir görüntü meydana gelse bu çiziklerin durumu çok mu kötü olur?

Çizikleri kaybeden malzemelerin etkisi azmı çokmu?

Temizlerken falan çok mu itina ister?

Bir defa alıp Akrilik almak istiyorum ama... Hiç akrilik bir akvaryumu uzun süre kullanan bir tanıdığım yok çevremde. Sadece kullanan yada kullananları bilen arkadaşların ifadeleriyle bir karara varmayı düşünücem.

Kaygılarım bunlar aşağı yukarı.

Vakit ayırıp yorum yazan tüm arkadaşlara teşekkür ederim.
Manyetik Alan

Hücreler genellikle belli bir hacme ulaşınca bölünme eğilimindedir.
Bana çok mantılı gelmesede Canlı vücudunda bulunan Demir, mıknatıs ile ile çekilerek hücrelerde genleşme sağlanıyor olabilirmi. Hücrelerin çoğu su zaten. Hücre normal büyüme seyrinden önce genleşip maksimum büyümeyi aşmış olabilirlermi bilemiyorum.
Bir canlıya büyümek için ihtiyaç duyacağı tüm maddeleri çok çok fazla da verseniz belirli bir miktardan daha hızlı o canlıyı büyütemeyiz. (Bitkileri hızlı büyütmek isteyenler bu engele hep takılır;) ) Bu deneyde maksimum büyüme aşılmış olabilirmi?
Evet gerçektende çok haklısınız okul sadece yaptığını söylemiş olabilir.
Denemek ve hiçbir etki gözlemlememek de münkün ama ilk fırsatta denemeyi düşünüyorum. (Çok Olumlu bir sonuç alamayacağımı düşünmekle birlikte.) Üniversiteler yapmış olmak için bir çok tez çalışması yapmakta. Dogal mıknatısın Canlılar üzerindeki etkilerini araştırsalar hiç hiç fena olmaz aslında. Su ürünleri, biyoloji, Ziraat Fakültelerinde(Bitkidede demir var yazmasam küserler:) ) tanıdıklarımıza bu soruları yöneltirsek onlarında kafalarında bir şimşek çakabilirsek birileri mutlaka araştıracaktır. Ben elimden birşey gelirse yapmaya çalışacağım.
Yapay manyetik alanlarınsa kesin zararı var zaten. (Bobinlere elektrik akımı vererek) Bunların zarar fayda mukayesesi herzaman yapılabilir o ayrı bir konu tabi.

Bu arada suda biriken statik elektrik ile ilgili bir arkadaşımızın yazdıklarını okudum. Gerçekten güzel bir bakış açısı. Lakin...
Şimdi o konu şöyle. (Asit+Baz=Tuz şeklinde gerçekleşen asit baz tepkimeleri dediğimiz tepkimelerin nasıl olduğuna dair birçok kaynağa rahatça ulaşılacağı için anlatmayacağım. Sitede olabilir. yoksa da bir makale olarak ekleyebiliriz.)
Su asidikse H+ iyonlari suda serbesttir.
Su bazikse OH- iyonları suda serbesttir.
Asit ve Baz birleşince Tuz+Su meydana gelir(Nötr). Fakat maalesef Tuzda suda çözününce iyonlarına ayrılır böylece elektriği iletir.
PH 7 nötr olmakla birlikte Akvaryum canlılarının geneli bu seviyeyi pek sevmez:) Dolayısıyla ya su (+) yüklüdür yada (-) yüklü.


Örneğin asit suda çözüldüğünde ne kadar fazla iyon oluşuyorsa,iletkenlik o kadar fazla olur .Kuvvetli asitlerde iletkenlik fazla zayıf asitlerde ise azdır.

PH 5 de PH 6 dakine oranla çok daha fazla serbest (+) yüklü iyon vardır.

Bir Discus için olmazsa olmazdır (+) yüklü akvaryumlar. Bu sebeple akvaryumda biriken statik elektirikten çekinmemize gerek yoktur. Zihin jimnastiğine açık olmakla birlikte şimdilik bu konudaki düşüncem bu yönde.
Manyetik Alan
Jüpiterin 14 uydusu bulunmaktadır.
Bu uydulardan yakın olanların birisinin manyetik alanı ile jüpiter gezegeninin manyetik alanı birbiriyle kesişiyor. Bu nedenle bu uydunun çekirdeği sürekli magma halinde.
Teknik detaya girmeden --bu ısıya sadece manyetik alanların kesişmesi ve bu manyetik alana sahip parçaların hareketi neden oluyor. (Bunlar bilimsel verilerdir konuyu uzatmamak için yazmıyorum kendi fikirlerim değildir.)

Konuyla ne alakası var dediğinizi hissediyor gibiyim.

Balıklar (insan da dahil çoğu canlı) sıcaklığın yüksek olduğu iklimlerde cinsel olgunluğa (yumurtlama vb.) daha kısa sürede erişir. örneğin soğuk bir ırmakta yaşayan bir balık 3-3,5 yılda yumurtlamaya başlayabilirken aynı balık türü daha sıcak bir su koşulunda 2 yılda bile yumurtlayabiliyor. Yani ısı gelişimi bu denli etkiliyebiliyor.

Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olunmayacağı düşüncesiyle bu bilgileri verme gereğini hissettim. Yalnız bundan sonrakiler sadece benim kendi yorumum olup kesin kanaatim de değildir.

Bu manyetik alandan dolayı balıkların vücut ısıları bir miktar yükselip balık gelişimini hızlandırıyor olabilirmi?

Denemek için zaman eşit örneğin 5 adet mıknatıslı 5 adeti de mıknatıssız akvaryum ve aynı balık türlerinden mümkün en fazla sayıyı mümkünse aynı anne baba ve aynı zamanda doğmuş bir batında birkaç bin veya daha fazla yavru veren bir balık türü kullanılır ise sağlıklı sonuş alınabilir ve de kesin bir yargıya varabiliriz.
Bir lise vb gibi bir okulda bu deney ne kadar ciddi yapıldı? Yani örnek sayısı, akvaryum sayısı, balık sayısı, deneme sayısında ne kadar hangi sonuca ulaşıldı bunları da bilmiyoruz?

Bu deneyi ciddi anlamda Su ürünleri fakültelerimiz vb. daha akademik anlamda yapabilirler (Yada yapıldı çünki bu deneyi lise çocukları biraz zor akıl eder o öğrencilere yol gösterenlerle konuşmak gerekli). Çünki bu gerçekten etkili ise balık üreticileri (Buna alabalık vb üretenler dahil) açısından çok ciddi bir fayda da getirebilir.

Sonuçta benim anlatmaya çalıştığım yada benim bilmediğim başka bilimsel nedenlerle bu deneyin yapılmış olduğu ortada. Bu tezi ortaya atan insanlarıda takdir ederim çünki bu bir alandaki ciddi bilgi birikiminin çok alakasız bir alanda uygulanması meselesi.

Konuyu açan arkadaşımız deneye rehberlik eden öğretmenle görüşme imkanı varsa deneyi yapma gerekçelerini öğrenmeli.
Deney daha önce başka yerde yapılmadı ise de mutlaka yapılmalı ciddi bir akademik ekip ile üniversitelerde yada bizler.
Edison'un öğrencisine göre lamba teli yapmak içi binlerce malzemeyi boşuna denemişler ve bir şey bulamamışlardır. Edison ise o binlerce şeyin lamba teli yapmak için uygun olmadığını bulduğunun farkındadır.
Newton Newton olmadan önce kafasına bir elme değil elma ağacıda atılsa idi yerçekimini idrak edemezdi. Yerçekimini idrak edebilmesi için önce Newton olması (Ciddi bir eğitim almıştır.) sonra da elmanın düşmesi gerekli idi.

Hobiye tekrar dönüyorum. O nedenle şu an hiç akvaryum ve balığım yok. Eğer deneyi yapanlarla görüşme şansınız varsa deneyin gerekçelerini mutlaka öğreniniz. Mümkünse akademik anlamda bu deney yapılmışmı bunu da sorunuz size zahmet.
Başkaları bu deneyi yapmışsa (Tekrar denemenin bir zararı olmamakla birlikte) tekrar yapmayı düşünmem uygulamaya geçirebilirim.
Yok eğer deney ciddi bir ekip tarafından yapılmamışsa gerekli malzemesi olan (Akvaryum, balık vb. Alabalık çiftliğim olsa ben yapardım. çok balık, çok denek ve çok sayıda ölçüm yapabilme kabiliyet ve imkanları bizlerden fazla ) birileri yapmalıdır derim.

Bende kendi yağımda birkaç Çiklit yada canlı doğuranla bu deneyi yapabilirim. Eğer balıkların büyümesine etkileri çok az ise sonuçlar çok güvenilir olmaz. (Düşünsenize iki lepistesten hangisinin fazla büyüdüğünü ölçmekle iki alabalığın arasındaki kütle, boy ve ergenlik yaşını ölçmek nasıl olur!)
Çünki mıknatısın etkisinin hiç olmayabileceği gibi (yada ciddi bir etkisi) küçük olmasıda mümkündür.

Ya manyetik alanın balık büyümesine etkisi -o- -bu- ya da -şu- sebeple çok fazla olursa?

Peki canlılara çok ciddi zararlar verirse?

Araştırmak gerekli ama şartlar maalesef...

Sizi mutlu eden tüm canlılar sizinle olsun.
Akrilik Akvaryumlar
Büyük bir akvaryum için 40mm akrilik almayı düşünüyorum 1-çizildiğinde gerçekten onarılabiliyormu?
2-cam kalınlaşınca görüntü netliği zayıflıyor. Akrilikte böyle bir sorun olurmu?
2-üretici firmaya göre kalite çok fazla farkedermi? farkedermi?
3-Güncel kullanımda camdan sağlammıdır? mesela 40mm cam yerine 30mm akrilik kullanılabilirmi? bunun bir ölçütü varmı?
Tecrübeleriniz bana yol gösterici olacak. Fikirlerinizi paylaşırsanız memnun olurum. Biraz pahalı bir harcama olacak.
Cam Kalınlığı ve Güvenlik Faktörü
Mühendisliğin altın kuralı bir yapıyı imal ederken en olumsuz duruma dayanıklı imal etmek olmalıdır.

Aklım yettiğince bazı meseleleri açıklamaya çalışayım.

Basınç nedir? -Birim yüzeye etki eden dik kuvvete denir.

Sıvı bacıncı daha farklı olup içinde bulunduğu kabın yan yüzeylerinede sıvılar basınç uygular. Sıvı (Bu su olacak bizde:)) seviyesi yükseldikçe hem tabana hemde yan yüzeylere düşen sıvı basıncı artar.

Madde mukavemetine gelince şöyle bir örnek vermek isterim.
Elimizde eşit kalınlıkta 1m 2m ve atıyorum 25 metrelik bir kalas olsun. Birinci kalası kırmak ikinci kalası kırmaktan daha zordur. Bu kalasları kırmak için uygulamak zorunda olduğumuz kuvvet boyla ARİTMETİK DEĞİL GEOMETRİK olarak artacaktır. yani 2 metrelik kalası kırmak için 5 birimlik bir kuvvet yetiyorsa 1 metrelik kalası yine ortasından kurmak istediğimizde iki katından çok fazla bir kuvvet uygulamamız gerekir. 25 metrelik kalası kırmak içinse belkide bir kuvvet uygulamaya gerek kalmaz. kalası iki ucundan tutup kaldırdığımızda bile kalas kendi ağırlığıyla kırılacaktır.

100 X 100 X 50(h) bir akvaryum 100 X 50 X 50(h) olan bir akvaryum su hacmi olarak iki katı farklı olduğu halde 100 cm genişliğindeki camlar en problemli camlarımız olup tedbirimizi ona göre almalıyız. yani iki akvaryumun cam kalınlıkları aynı olmalıdır. (su salınımları önemsenmedi)

yüksekliği iki kat artırınca cam kalınlığını iki kat artırmanız yetmeyecektir. bu artış geometrik olacağı için iki katın çok üstünde bir cam kalınlığı gerekecek ve bu durumda cebimiz yanacaktır.

Cam malzeme bilgisi ve teknik detaylarla ilgili bilgiye sahip arkadaşlar güzel bir yazılım oluşturmuşlar. GÜVENLİ-ÇOK GÜVENLİ den kasıt nedir bende anlamadım ama yaparsam çok güvenli yapmayı düşünürdüm herhalde. (ben biraz evhamlıyım da:))

Ucuz ve en olumsuz şartlarda bile kırılmamaycak ve de büyük bir akvaryum nasıl yaparız sorusunun cevabı ise bana göre şunlar olabilir.

400 X 400 X 200(h) bir akvaryum yapmak istersek (kendime ait bir bodrum alınca ilk yapmayı düşündüğüm şey bu olacak.) akvaryumun ben sadece görünen kısmını cam yapmayı düşünürdüm. diğer kısımları metal aksamla çevirip polyester ve cam elyafı ile (polyester boya gibi bir malzemedir boyacılar kullanımını tarif ederler sertleştirici falan.) hem akvaryumun çevresini U şeklinde kapatmak hemde metal ve beton zeminle akvaryum suyunu izole etmek için balıklarıma bir küvet yapmış olurum.(polyester camla kıyaslanmayacak çok sağlam bir malzemedir.)

Gelelim izleme alanımızı yapmaya. (kalas örneğindeki gibi) İzleme alanımızdaki camı birkaç parça yaparsak daha ince bir cam kullanmaya başlarız. Dikey olarak ben izleme alanımı 4 parçaya bölersem yatay olarak da 3 parçaya bölersem en alt sıra camları cok kalın, orta sıra camları daha ince ve üst sıradaki camlarıda en ince olacak şekilde yerleştirirsem cam kalınlıklarım hatrı sayılır oranda azalacaktır.

Camların yerleştirileceği çerçeve köşebentleri yeterince kalın olduğunda esnemeden dolayı kırılmalar da olmayacaktır. Ayrıca camlardan biri kırıldığında onarım masrafıda az onarım işide zahmetsiz olacaktır.

Yani 400X200 tek cam yerine (sitede güvenlik=2.5 olarak hesapladım tek cam yaparsak 8600 kg cam ağırlığı ve 58 mm cam kalınlığı çıktı) akvaryum camını dikey dörde ve enine 2 ye böldüğümüzde alt sıraya 4 adet 100X100 30mm cam yetecek üst sıraya ise yine 4 adet 100X100 15mm cam yetecektir.

yatay bölmede alt bölme yüksekliği ne kadar kısa olursa o kadar iyidir. Ben yatay bölmeyi 3 sıra ve yukarıdan aşağıya 85+70+45 = 200 cm net yükseklik ve cam kalınlıklarıda artırarak yapmayı düşünüyorum. Kısaca suni BARAJ yapmış oluyoruz.

Ozetle alt sırada cam kalınlığı yarıya 58mm den 30mm ye
üst sırada ise 58mm den 15mm düşmektedir. Hatta yapı daha güvenli olur fazla uzatmamak için girmiyorum.

Asıl soru ise şu olmalı bana göre?

1-Balıkların (ve diğer canlıların) mutluluğuna ne kadar önem vermeliyiz?
2-Güvenliğe ne kadar önem vermeliyiz?
3-Maliyete ne kadar önem vermeliyiz?
4-Estetiğe ne kadar önem vermeliyiz?

Benim sıralamamda duruma göre 3 ve 4 yer değiştirebilir başkaları bu sıralamayı nasıl yapar o onların takdiridir.

Umarım konuyu uzatarak sizlerin fazla vaktini almamışımdır


SON MESAJLAR

GÜNCEL 100 TANITIM

SON İLANLAR

FORUM İSTATİSTİKLERİ

  • 3,797,668 Mesaj
  • 408,613 Konu
  • 91 Forum
  • 145,128 Forum Üyesi
  • 1,466 Özel Forum Üyesi
  • 29 Kıdemli Akvarist
  • 1,941 Dün Giriş Yapan Üye

Şu ana kadar en fazla 1365 kişi 27.03.2012 23:21 tarih ve saatinde çevrim içi oldu.