ÖZELLİKLER

Kullanıcı Adı:
akvaryumcumurat
Kullanıcı Grubu:
Forum Üyesi
Geri Bildirimleri:
Aldığı Beğeni:
5
Hesap Durumu:
Aktif
Durumu:
Çevrim Dışı
Üyelik Tarihi:
03 Ağustos 2007 02:16
Son Ziyaret:
15 Aralık 2008 13:29
Toplam Mesaj:
37 [0.01 Gün Ortalaması]
Paylaşım Sayisı:
0 (Son 6 Ay)
İlan Sayisı:

BİLGİLER

Ad Soyad:
Murat Sağdıç
Doğum Tarihi:
22 Haziran 1973
Yaş:
51
İl:
Burdur
Meslek:
Emniyet Teşkilatı Mensubu
Özel Mesaj:
Sohbet Talebi:
Üye Favorile:
Sosyal Medya:

İMZA

Murat SAĞDIÇ
Kötü insan yoktur, kötün niyetli insan vardır.

SON 10 MESAJI

Salda Gölü ve Aphanius Splendens
Beğeni ve övgüleriniz için sonsuz teşekkür ederim. Eksik olmayınız.
 
[QUOTE=rastlantisal]Merhabalar.
Her yazınızda / araştırmanızda olduğu gibi buda oldukça teferruatlı ve muhteşem bir araştırma. Tüm satırları zevkle okudum. Size çokça teşekkür ederim.
Türünü bilmediğiniz balık, ülkemizin çeşitli yerlerinde görünen loachlardan bir tanesi.

Sevgi ve saygılarımla.
[/QUOTE]
 
Ümit Bey eksik olmayın. Loach yani  cobitic olan balığımızın tam türünü tespit edebilmiş değilim. Taksonomik bilgiler çelişmekte, burada takıldım.
 
Saygılarımla...
 
[QUOTE=enginkoc34]Anlatım tarzınız harika.Çok güzel bilgiler verdiniz emeğinize sağlık.Burduricusa azda olsa benziyor.Aphanius familyasında sadece mento diğerlerine benzemiyor sanki.Favorilerime ekledim.Umarım yazının devamıda gelir.
Saygılar.
[/QUOTE]
 
Engin Bey sağolun. Evet mento gerek renk özellikleri, gerekse cazibesi ile çoğu türden ayrılıyor. Elimde şuan vücut formu daha kaslı olan apadus'a benzeyen Chantrei türü mevcut. Kontrollü olarak çaprazlama denemeleri yapıyorum.  
 
[QUOTE=sergun]Ya arkadaslar kimse degerini bilmiyo şu türkiyenin o balıkların ticaretini yapsa milyonları kaldırır.Hem cografi hem iklim hem konum hem adaları ve 3 yani denizlerle çevrili olması yani milyonlarca güzellik var.Saygılar,[/QUOTE]
 
Serkan Bey öncelikle değerleri ortaya çıkarmak gerekir. Benimkisi sadece amatör bir uğraş, ancak kurum ve kuruluşların bu konuda daha donanımlı olmasını beklemek sanırım yanlış olmaz. Yine bir ticari girişim olacaksa bu resmi kurumların kontrolünde olmalıdır. Yurtdışı forumlarında burduricusları tanıttığımda, bana Salda Gölü ve splendensleri sordular. O zamanlar bölgemize ne kadar hakim olduklarını anladım. Oysa biz burnumuzun dibini göremiyoruz.   
 
 
[QUOTE=eeremre]

Murat bey,

Sizin sayenizde emekliliğimde Burdur'a yerleşmeyi düşünmeye başladım. Birbirinden değerli paylaşımlarınız için bir kez daha teşekkür ederim.
[/QUOTE]
 
Emre Bey buyrun gelin. Allah sevdiği sucul severi, göller bölgesinin ortasına bırakırmış.:)
 
Saygılar...
 
Türkiye Su Yılanı ( Natrix Tessellata )
Beğenileriniz için hepinize teşekkür ederim.
 
[QUOTE=enginkoc34]Çok güzel video.Bu yılandan en son antalyada küçük bir nehirde görmüştüm.Kurbağa avlıyordu.Balığı avlama anını görebilseydik keşke.Türkiyedeki tatlı ve acı su canlılarını anlatan bir çok bilgi veriyorsunuz,benim merak ettiğim belgesel tarzında bir şey hazırlamayı hiç düşündünüzmü?Burduricusda bunu yaptınızda genelde varmı böyle bir çalışma?Elinize sağlık.Bunuda favorilerime ekledim.
Saygılar.
[/QUOTE]
 
Engin Bey merhabalar, belgesel yapımı bambaşka bir olay. Bilinmesi gerekeni ifade edebilmek, görülmesi gerekeni yakalamak ve bunu bir sanat çerçevesinde ekranlara taşımak gerekir. İşin teknik kısmı ise bambaşka birşey. Nakit imkanının yanı sıra çok daha önemlisi zamana ihtiyaç vardır. Benimkisi sadece amatör ruhla yapılan girişimlerdir. 300-400 liralık bir makina ve boşta kalan zamanlarımla ancak bu kadar olur. Fakat her gözlem, her video benim için tecrübe oluyor. İlerde yakalayacağım geniş bir zaman diliminde neden ciddi bir çalışma olmasın demeden de edemiyorum. 
 
Saygılar...  
 
 
[QUOTE=sergun]Hayvanın görünüz onda sıfır ama oda kendi kafasına göre göldeki veya denizdeki balıkların artışlarını engelleyip onların yediklerinin türünün bitmesini engelliyo.Bide onu yiyen canlıyı yaşatıyo.Bu yılanı bana göre hangi hayvan yıkabilir.Big%20smileSaygılar,[/QUOTE]
 
Serkan Bey, deveden büyük fil var derler. Ben de diyorum ki yılandan büyük kuş var.:)
 
Saygılar...
Türkiye Su Yılanı ( Natrix Tessellata )
Tilapia zillileri ve potamon yengeçleri 2 ay kadar  önce yuvalarına geri bırakmıştım. Bu dönüşümde güzel görüntüler yakalama şansım oldu. Ülkemizde her habitatta görülebilen su yılanı tessellata için küçük bir klip hazırladım. Belkide ağzındaki balık benim bıraktıklarımdan biriydi. Kim bilir... Av ağızdayken diğer balıkların hareketleride hayli ilginç bir görüntü oluşturuyor. Türkiye'de su yılanının iki türü vardır. Bunlar natrix tessellata ve natrix natrix...
 
 
Video süresi: 1 Dk. 55 Sn.
 

 
Salda Gölü ve Aphanius Splendens
 
Son olarak videomuz, süre 2 dakika 46 saniye...
 
Salda Gölü-Aphanius Splendens
 
[http://video.google.com/videoplay?docid=1415777450753697978&hl=en
Salda Gölü ve Aphanius Splendens

Bir sonraki keşif günümüze tepelerden başladık. Ne yaptığımızın farkına varmak, plan proje çizmek için de iyi bir mekandı. Hedefimizde elbetteki splendensler vardı. Splendens, aphanius yelpazesinin uçtan ikinci canlısıdır. Doğa derneği ansiklopedilerinde Türkiye'ye endemik, fakat Salda Gölü'ne endemik olmayan bir tür olarak görünmekte... Fakat diğer mekanını biliyorum ki, bu canlı kuvvetle muhtemel orada bulunmuyor. Yani şahsi görüşüm artık Salda Gölü'ne endemik bir tür olarak karşımıza çıkıyor.

Kendi çapında küçük bir deltada önce kuşlar karşılıyor bizi...  Yalıçapkını, balıkçıllar bizim sahile inişimizle daha güvenli bölgelere gittiler. Tatlı su ve gölün birleştiği noktada bir acı su bölgesi oluşmuş ve burada splendensleri yüzerken görmek çok heyecan vericiydi. Tabi salt balık ve tam örnek için amacımız göl içerisinden örnek almaktı. Ne varki çok uzun yürüyüşlere rağmen buna vakıf olamadık.

Aslında su girişinden örnek almak bir avantaj oldu bizim için... Göl içerisinden alacağımız balıklarla birlikte ciddi bir su kütlesinide taşımamız gerekmekteydi. Kafamdaki tüm planlara rağmen biraz da rahattım. Çünkü sıcak-soğuk su akıntıları arasında, tatlı suyun iç bölgelerine kadar giden splendensleri adaptasyon için çok güçlü görüyordum.

Dere girişinden görüntüler;

Kepçeyi her atışımda onlarcasını yakalamak mümkün oldu. Her boydan örnek alacak olmama rağmen, iri boy bulmak biraz zaman aldı.

Sıcağı sıcağına yaptığım gözlemlerde, dişilerin renk yapısının chantreiye daha çok benzediğini gördüm. Erkekler anaç dişilere oranla oldukça küçüktü ve vücudundaki bant sayısı yakın akrabası burduricustan daha fazlaydı.

Splendesler dışında efsane sazanların yavrularıda ağlarımıza takıldı.

Bu bölge aslında fauna olarak oldukça zengin... Potamon yengeçler, natrix su yılanları, kurbağalar ve su böcekleri ayrı birer güzellik olarak karşımıza çıktı. Ve birde bu yavru balık... Türünün tam olarak ne olduğunu anlayamadım. Akvaryum ortamına aldığımda sadece iki sefer görebildim. Gördüğüm birinde yaptığı hareket çok ilginçti. Hani derlerya balıklama atlamak diye işte aynen öyle... Fakat bu suya değil, kuma atladı.:) Anlık bir zamanda tüm vücudunu kumun altına alarak kayboldu. Halen kendini gizlemekte...

 

Ve bir adet corixidae familyasından kürekçeken...

 

Bölge değerleri;

Sıcaklık: 22 C derece
pH: 8,5- 8,8
Kh: 18
Gh: 22

 

Salda Gölü ve Aphanius Splendens

Yüksekçe bölgelerden göle baktığınız zaman beyazdan koyu maviye doğru giden renk ahengini görebilirsiniz. Yeşilova Kasabasının hemen eteklerinde tesisler bölgesinden yaklaşıyoruz. Yol arkadaşım Süleyman ile birlikte göle doğru ilerliyoruz. O kadar hikayesini dinlediğim, yazılarını okuduğum suya doğru gidiyoruz. Gönlümde binbir tılsımla dolu bu mekana gitmesem, hep aklımda böyle mi kalsa demeden edemiyorum.

Hemen sol tarafımızda dalgaların sürüklediği belli olan kozalak parçaları ilişiyor. Ormandan gelen sel efsanesini doğrular gibi, oldukça uzak bir mesafe olmasına rağmen böyle bir yığın oluşturmuş.

Bu bölge oldukça sığ 8-10 metre dahi gitseniz su belinize ancak gelir. Ama yine de dikkat! Gölde her yıl üzücü boğulma olayları oluyor. Bunun sebebine ise birazdan değineceğim.

Sahil toprağının rengi beyaz, aslında göl içinde beyaz toprağa rastlamak pek mümkün değil. Bu magnezyumun etkisi, neyse teknik konulara girmeden devam edelim. Suyun berraklığı insanı büyülüyor. Aşağıdaki fotoğrafın su içi fotoğraf olduğunu söylersem buna şahit olmuş olursunuz.

Su içerisinde bizlere taş gibi görünen parçalar sizi aldatmasın. Aslında yumak haline gelmiş, taşlaşmaya doğru giden parçalar bunlar. Aşağıda bir numuneyi sizler için parçalıyorum.

Sahil şeridine paralel olarak giden beyaz oluşumda bunun bir benzeri, yani sert değil ve üzerine basıldığı zaman balçık kıvamında içine batıyorsunuz. Gölün değişik bölümlerindeki boğulma sebeplerinden biri budur. Yani su içinde kaya gibi gördüğünüz bir bölgenin altı bu kıvamda olabiliyor. Bir başka sebepte göl içinde dipten gelen küçük kaynak çıkışları üzeri tortu kaplı boş alanlar oluşturuyor. Sahile çok yakın bölgelerde bile bu çıkışlara şahit olduk. Bu boşluklar üzerine basıldığında beklenmedik şekilde su içinde kalıyorsunuz.

Ve Süleyman Kardeşim iş başında. Sahildeki bitki parçacıklarından yola çıkarak incelemeye devam ediyoruz.

Bullduğumuz bitkiler biraz önce bahsettiğim taşlaşmaya başlayan oluşumların hemen üzerinde, bakdığım zaman ilk aklıma bonsailer geldi. Çünkü o kadar minyatür bir güzellikli, bir ormana bir çimenliğe benziyor. Normal kum üzerinde bu bitkileri görmek mümkün değil.

Kopmuş bir parça su dışına çıktığı zaman çok kısa sürede ölüyorlar. Yani bu bizim bildiğimiz bitkilerin dışında bir olay, 3-5 dakika içinde boyunlarını büküyorlar.

Süleyman bulduğu parçaları öyle bir inceledi ki, su dışında bulunan kara bitkileri ile bile kıyasladı. Sıcak, uzak dinlemedi 100 metre gitti geldi.
Bu bitkilerin akvaryumda yaşayamayacak kadar hassas ve narin olduklarını düşünüyorum.

Salda resifinden bir görüntü.

Sahil boyunca incelemeye devam ediyoruz. Dışarıda bulduğumuz bir taş parçası, buna benzer oldukça fazla sayıda bulmak mümkün. Hayal gücünüzü zorlayın, ben Alaaddinin sihirli lambasını buldum.:) Bu magnezyum kayaçları su dışında sertleşmiş durumda, yine de elle parçalamak mümkün.

Bu sahilde herşey beyaz oluyor. Kimbilir belkide esmer olupta bronzlaşmak yerine beyazlaşmak isteyenler Salda kumsalına gelmeli.:) Aşağıda ölmüş bir bitki parçası, kahverengi olması gerekirken o da beyazlamış.

Ve ilk splendensleri görüyorum. Biri fosil olma yolunda, diğeri ise maalesef ölmüş. Ölüm sebebi nedir bilmiyorum ama doğal yollardan bir ölüm olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bundan başka ölü balık görmedim. Netten gördüğüm fotoğraflarından daha farklı görünüyor. Bu bir erkek ve daha ince bir yapıda olduğunu düşünüyordum. Genel yapısı ince farklarla akrabası burduricusa çok benziyor. Vücut formu ölü oluşu sebebiyle değişmişte olabilir. Canlısını görmeden birşey söylemek doğru olmaz.

İlerleyen günlerde canlılarınıda görmek nasip olur inşallah diyelim.

Değişik canlıların sahilde bıraktığı izler, kuşlar, toprak altı canlıları...

Son bir görüntü bir başka canlının bıraktığı iz... Umuyorum ki insanoğlunun buraya bıraktığı iz bundan öteye geçemez. Bu kumsala bir sevda yazılmış. İlk dalga, ilk fırtına alıp götürecek, yeni sevdalar, yeni umutlar kazıncak bu kumsala...

Saygılar...

Salda Gölü ve Aphanius Splendens
Burduricuslardan sonra projelerimden biri Aphanius splendenslerdi. Araya tilapia zilli ve aphanius chantrei girdi. Ama olsun onlarlada geçte olsa tanıştım. Sizlerle Salda Gölü ve splendensler için hazırladığım yazı, fotoğraf ve videomu paylaşmak istedim. Umarım hoşunuza gider.
 
Salda Efsaneleri
 
Salda Gölü, rengini topraktan, sudan ve gökyüzünden alan müthiş bir doğa harikası. Burada sizlere Dünyanın ikinci temiz suyundan, Mars ile toprak yapısının örtüşmesinden ve Türkiye’nin ikinci derin gölü olduğundan bahsetmeyeceğim. Tepelerden çekilmiş balık gözü fotoğrafları sergilemeyeceğim. Sizlere söylenegelen efsaneleri anlatıp, birlikte göle gireceğiz. 
 
Zaman zaman sohbetlerde anlatılan gizemli hikayeler... Kime sorsam normal bir şey söylemiyor. Kahveci Osman Usta şöyle diyor; Yağmurla karışık fırtınalı bir gündü. Sığındığımız bir kuytuda göle yamaçtan bakıyorduk. Yağmur o kadar uzun zamandır yağıyordu ki, tepelerden aşağılara seller oluşmuştu. Karşı yamaçta toprağı yararak gelen sel suları önüne ne katmışsa alıp getirmişti. Hatta bazı küçük ağaçları kökünden sökmüştü. Koca koca kütükler selle birlikte göle doğru akıyordu. Gölün ortası hep karanlıktır zaten, o gün daha bir karanlıktı. Sürüklenen kütükler gölün ortasına doğru geliyor. Birden dikiliyor ve girdap adam kalınlığındaki o kütükleri hüp içine çekiyordu. Bu girdaptan zaten hep söz edilirdi. Gözlerimle de görmüştüm yuttukları nereye gider, neden geri çıkmaz bilinmez.
 
Göl kenarında çocuklar için trambolin kuran, deve kiralayan Mahir Usta şöyle diyor; Yaz dönemi gelir göl kenarına çadır kurar burada kalırım. Bazı geceler bir uğultu ile uyanırım. Çıkarım dışarı ortada insan eseri ne bir yapı ne bir makine, çok yükseklerden akan bir şelale gibi uğuldayan bu ses beni uyutmaz. Fakat öyle her gün olmaz, ara sıra duyarım bu sesi, gölden bana doğru gelen bu ses neyin nesidir, hiç bilemedim.
 
Bir başka efsanede dev sazan balıklarıdır. Kimisi bir adam boyunda kimisi 100-150 kg... Sorarım var mı? Söylerler evet var. Sorarım gördün mü? Söylerler görmedim, duydum. Duyan çok ama görene henüz rastlamış değilim. Fakat daha mantıklı şöyle 30-40 kg lık sazan gördüğünü söyleyenlere de, adam boyundan sonra rahatlıkla inanabiliriz. Söylenene göre onlar koyu maviden asla gelmezler, sandalla açılmadan yakalamak ise mümkün değildir.
 
Gölün derinliği şöyle böyle değil. Tam 190 metre... Bu güne kadar tabana yaklaşmış bir dalgıç bulunmuyor. En fazla inen 30-40 metre. Soruyorum niye. Biri diyor ki, gölün tabanı bilek kalınlığında bir çeşit ağaç dalları ile kaplı, aralardan geçmeden dibe inemezsin, geçit vermiyor yani, kimsede o dolambaçlı yollarda yüzmeye cesaret edemiyor. Bir başkası elbette inemez, dibe indikçe su öyle soğuk oluyor ki, dayanmak imkansız. Yurt dışı araştırma ekipleri de dahil çok gelen, dalan olmuş. Fakat efsanede tabanını gören hiç olmamış. Nasıl ki Mars’a kimse ayak basamamış, Salda’da işte öyle...
 
Ve Yeşilovalı kuyumcu abimiz. İsmini hatırlayamadım. Diyorum gölde balık var mı? Ooo olmaz mı, dev gibi sazanlar var. Hiç gördün mü? Yok görmedim ama duydum. Peki ya küçük balıklar. Haa onlar mı, onlar büyümüyor, gölün her tarafında var, boz bir balık. Şöyle bir duraksıyor. Ama küçükken onlardan çok yedik diyor. Nasıl yani? Örme sepetlerle dolu dolu yakalardık. Sonra duru sudan bolca geçirir, sacın üstüne atardık. Temizlemeden mi? Ee tabi küçücük balık nasıl temizleyecen, cısır cısır kızartır sonra kaşıkla yerdik. Kendisine başka soru sormadım.
 
Diyorlar ki göl bir sıcak, bir soğuk... Bu mevsimsel veya gün ışığına bağlı bir değişim değil. Gölün kıyısında su ateş gibi, hamam suyu gibi, fakat ilerledikçe su tam tersi buz kesiyor. Ben pek ilerlemedim. Ama söylenen o ki, su iki adım soğuk, iki adım sıcak. Mantıken dipten gelen kaynak akıntıları buna sebep olabilir. Peki efsane bunun neresinde... Biz akvaryumlarda 1-2 derece ısı farkını aman balıklarım şok olmasın diye hesap ederken, o koca splendens sürüleri hangi yoldan gidip geliyor da şok olmuyor. Efsane bu işte...
 
Daha anlatacaklar var ama bu kadar kafa şişirdiğim yeter, göl kenarında buluşmak üzere...
 
 
 
akvaryumcumurat2008-10-11 03:37:04
Binlerce Burduricus ölerek kıyıya vurdu
Bunca kötü haberden sonra bazı olumlu gelişmeleri bildirmek isterim. Kanatlar Altında Sulak Alanlar projesi kapsamında ildeki tüm ilköğretim okullarında bir dizi çalışmalar yapılacak. Bu sadece bir gösterim ve anlatım değil kapsamlı sürekli bir çalışma olacak. Okuldaki görev alan öğretmenler, önce bu konuda eğitilecek ve bir nevi ders formatında işlenecek. Geleceğe bundan daha güzel bir yatırım olamaz diye düşünüyorum.
 
Ayrıca yıllardır sürümcemede kalan kanalizasyon arıtma tesisi hizmete girmiştir. Burdur Gölü için çok önemli bir atılım olduğunu düşünüyorum.
 
 
 
Burdur Belediyesi Atık Su Arıtma Tesisleri projesi tamamlanması üzerine, projeyi incelemeye gelen Belediye Başkanı Sebahattin Akkaya, "Vatandaşların gönül rahatlığıyla göle girebileceklerini” söyledi.

Burdur'un uzun yıllardır özlemini çektiği ve Burdur Belediyesi tarafından projelendirilen Burdur Belediyesi Atık Su Arıtma Tesisleri bugün tamamlandı ve artık su tutmaya başladı. Bugün tamamlanan "Atık Su Arıtma Tesisleri"nde incelemelerde bulunan Belediye Başkanı Sebahattin Akkaya, "9 havuzlu ve 380 metrekarelik alanı kapsayan Atık Su Arıtma tesisinin yapımında 7-8 aylık bir gecikme yaşandığını söyledi.

Bu gecikmelerin nedeni ise müteahhitle, iller bankasının anlaşmazlığı ve Plaj tarafından gelecek hattın pompalama sistemiyle getirilmesi yerine doğrudan getirilmesine karar verilmesi olduğunu belirten Akkaya, fakat bütün bunlara rağmen Arıtma Tesisimiz su tutmaya başladı. Artık herhangi bir sıkıntı yoktur. Atık sular havuzlara boşaltılıyor. Havuzların dolması 1-2 ay mutlak sürecektir" diye konuştu.
Arıtma tesisinin gelecekte nüfus artışı olma ihtimalini de göz önünde bulundurarak projelendirdiklerini kaydeden Akkaya, "Bu nedenle arıtma tesisimiz ileriye dönük 2010 yılında 1267 Lt/sn su tutacak şekilde inşa edildi. Fakat şu anda yeni su tutması nedeniyle 1-2 ay sonra 528 Lt/sn su tutacaktır. Projenin maliyeti ise 2002 fiyatlarına göre 10 trilyonluk bir projedir' dedi.

Başkan Akkaya, sözlerini şöyle sürdürdü: "Arıtma Tesisimiz tamamlandı. Burdur Gölü'ne atık suyu akmayacağına göre vatandaşlarımız gönül rahatlığı ile göle girebilirler. Göl zamanla kendiliğinden temizlenecektir. Projemiz memleketimize hayırlı olsun".

 Kaynak: kenthaber.com
Yerel Türümüz Potamon potamios Yengeci
Mesajım oldukça gecikti, kusura bakmayın. Beğenileriniz için hepinize teşekkür ederim.
 
 
[QUOTE=Batuaydin]benim akvaryumumda melek gurami ve tetrazon var 72 lt akvaryumda yaşar bu yengeç veya başka bir tür özel mesaj atarsa sevinirim [/QUOTE]
 
Hayır, özellikle habitatında olmayan klasik akvaryum balıkları ile birlikte bakılamaz. Avını yakalamak için saatlerce aynı pozisyonda kalabilirler. Potamonları tanımayan balıklar ise maalesef yem olur.
 
[QUOTE=-Parliamo-]Yengeçler çok güzel, çalan şarkı ondanda güzel:) şarkının ismini söylerseniz sevinirim. Lululop diye birşey söylediler fakat bulamadım, alem fm matrax'ın favori parçası.[/QUOTE]
 
Matrax'ı zaman zaman dinlerim. Hatta birinde programa katılmıştım. Videonun kurgusunu programı dinlerken yapmıştım. Videonun son jeneriğinde eklendiği gibi ismi "Holly dolly song"...
 
Saygılar...
 
 
 
 
akvaryumcumurat2008-10-11 02:52:14
Yerel Türümüz Potamon potamios Yengeci

Beğenileriniz için teşekkür ederim.

Başlık potamios ama tilapialarda konuya dahil oldu son gelişmeleri aktarmak isterim.
 
Tilapialar artık birer akvaryum balığı kıvamına geldi. İlk geldikleri dönemde yem konusundaki acemiliklerini artık atmış durumdalar. Ve akvaryuma yaklaştığım zaman kaçmak yerine artık gelecek yemleri kolluyorlar. Çok obur olduklarını söyleyebilirim. Akvaryumda gözden çıkardığım bir miktar bitkiyi bile köküne kadar bitirdiler. Sayıyı henüz azaltamadım. Popülasyonun çokluğu ve yuva hazırlanacak yerin azlığı, bariz bir eş tutma olayına müsade etmiyor. Kaldı ki üretmek gibi ciddi bir niyetimde bulunmuyor. Bir kaç fotoğrafı paylaşmak isterim.

Fotoğraflarda da görüldüğü gibi doğal alanındaki, farklı renk formları akvaryum ortamında da görülebiliyor.

Asıl ilgi odağım olan potamioslar gayet sağlıklılar. Gözüm hep dişilerin üzerinde ve bir tanesi farklı bir davranış sergilemeye başladı. Sabit bir yer tutma hevesi daha önce hiçbirinde yokken, iri olan dişi bir kayanın altını sahiplendi ve yemleme dışında bölgesini terketmiyor, su yüzeyine çıkmıyor. Bu beni biraz endişelendirdi aslında. Yani dışarı çıkmaması acaba hastalık olabilir mi sorusunu aklıma getirdi. Fakat saklandığı kadar, yeme olan ilgiside inanılmaz derecede kuvvetli. Dip yeminin iniş anında hemen kaya altından çıkıyor ve başlıyor toplamaya, hatta yemlerin üzerinde bir alan oluşturarak tilapialardan daha fazla pay almak için mücadele ediyor. Verdiğim balık etlerini ise kaptığı gibi yine yerini alıyor. Yaptığım araştırmalarda yumurta tutmuş dişilerin karasal alan ve su arasında gidiş geliş yapması gerekiyor. Fakat akvaryum ortamında belkide bu şekilde bir korunmayı seçti diyerek aklımdan geçiririyorum. Karın kapakçığının hafif açık vaziyet almış olmasıda yine yumurta tutmuş olabileceğini düşündürüyor. Şekil yumurtalar geliştikçe 1,5 ayın sonuna doğru şöyle olmalı;

Yengeçlere bilgilerim doğrultusunda uygun zemin hazırlamaktan başka bir şey yapamadım ve neler yapmam gerektiği konusunu araştırıyorum. En azından bir yumurta tutma hadisesi varsa süreçleri gözlemek ve sonucu görmek çok güzel olacak.

Saygılarımla...

SON MESAJLAR

GÜNCEL 100 TANITIM

SON İLANLAR

KULLANICILAR

  • 20 Online Kullanıcı, 11 Üye

Online Kullanıcılar

FORUM İSTATİSTİKLERİ

  • 3,797,668 Mesaj
  • 408,613 Konu
  • 91 Forum
  • 145,128 Forum Üyesi
  • 1,466 Özel Forum Üyesi
  • 29 Kıdemli Akvarist
  • 1,941 Dün Giriş Yapan Üye

Şu ana kadar en fazla 1365 kişi 27.03.2012 23:21 tarih ve saatinde çevrim içi oldu.