Discus Tecrübeleri( Alıntı )
Discus, Discus, Discus
Bu yazıyı 15 senelik discus bakım tecrübesi süresince yaşadığım çoklu ölümlere yönelik problemler hakkında bilgi vermek maksatlı yazıyorum. İlk defa discus beslemeye başladığımda bir çok profesyonel akvaryumcu bana bu balıkların çok hassas oldukları ve en ufak hatamda öleceklerini söyledi. Discus öncesi 15 yıl bir çok cichlid, bazı tetra türleri ve japon balığı bakmış biri olarak bu macera bana çekici geldi ve başlamaya karar verdim.
Balıklarımı barındırdığım odamda halihazırda melek ve çöpçü balıklarım vardı. Yeni aldığım 9 adet discusu, her hafta düzenli olarak balık getirdiğini bildiğim güvenilir bir akvaryumcudan aldım. Discuslar için büyükçe bir tank hazırladım. Oda sıcaklığı yıl boyunca 32 derecenin altına düşmediği için bu manada kaygılanacak bir durum yoktu (tankı yüksek sıcaklıkta tutmanın ekonomik külfeti kastedilmiş, Çeviren Notu:F.B.).
Yarı erişkin boydaki discuslarım erişkin boya gelene kadar pek tedavi gerektirecek bir durum olmadı. Bir sabah tankın dışına sıçramış ve kurumuş olarak bulduğum bir balık dışında kaybım da olmadı. Aynı sabah iki discusun diğerlerini tankım bir tarafında tuttuğunu fark ettim ki bu dışarı atlama nedenini de açıklayabilirdi.
Bu iki balığı diğerlerinden ayırarak üretim tankıma geçirdim. Bu tank yaklaşık 65x45x45 cm ölçülerinde, içinde sünger filtre tabanı çıplak ve yumurta dökmeleri için seramik yüzey yerleştirilmiş bir tanktı. Balıklar bir iki gün sonra seramik yüzeyle ilgilenmeye ve temizlemeye başladılar. Su değerlerini ölçtüm; ph 7.6 ve sertlik 7 idi (birimin dgh olması gerekir,Ç.N.:FB.). Bu değerler discuslar için pek de uygun değerler değildi. Üretim için uygun değerlerin 6.5-7 ph, ve 4-6 sertlik olması gerekirdi.
Su değerleriyle oynamayı pek sevmediğimden bu şekilde bırakıp ne olacağını görmeye karar verdim. Kısa süre sonra çift 300 civarında yumurta döktü. İki buçuk gün sonra yumurtaların çoğu bozuldu. Yirmi civarında kuyruk sallayan karartı görebiliyordum. Çiftim yaklaşık 12-14 aylıktı ve bu balıkları üretmeyi başarmıştım… Ama ertesi gün ebeveynler yavruları yediler, ne hayal kırıklığı… Bir dahaki sefere daha şanslı olabilirdim. Çiftim zaten kendisi daha çok genç ve tecrübesizdi. Bu merakla discus hakkında bulabildiğim bütün kaynaklara başvurarak yazılanları okudum. Yazılar yurt dışı kaynaklıydı ve benim yaşadığım Avustralya suları ile ilintili bilgi içermiyordu.
Durum zordu ve yapabileceğim deneyip görmekten ibaretti. Fakat bu deneme yanılma yöntemi hatalarla dolu olacaktı. 6 gün sonra çift tekrar yumurta döktü ama bir gün sonra hepsini yediler. Bu böyle devam etti. Ta ki yedinci yumurtalara kadar. Bu sefer 7 kadar yavru elde ettim ve bunları 14. gün ebeveynlerinin yanından ayırarak yumurtadan yeni çıkmış artemia ile beslemeye başladım. Fakat yavrularda problem vardı. Sanki üst yüzgeçleri ısırılarak kopartılmış gibi görünüyordu. Sonradan anladım ki yavrular deforme olmuştu. Çiftin bozuk yavrular verdiğini düşündüm. Zaman ilerledikçe bir değişiklik olmadı. Çiftin yumurtaları bozulmaya devam etti. Döllenme problemi olabileceğini düşünerek çiftin beslenmesini kuvvetlendirecek besin takviyeleri yaptım. Sonuç değişmedi. Ve artık suyun kimyası ile oynamaya karar verdim. İlk yaptığım ph’ı 6.5, sertlik değerini 4’e getirmek oldu. Bir sonraki yumurtalarda durum farklı oldu. Sadece 10-15 yumurta bozulurken diğer yavrular karıncalar gibi ebeveynlerinin etrafında kaynaşıyordu. İzlemesi gerçekten mükemmeldi.
Şimdi bir sürü yavrum olmuştu. Sağlıklı ve kalabalıktılar. Fakat hala beslenmedeki eklemelerin mi, su değerlerinin mi bunu başardığına emin değildim. Yavruları 14 gün sonra ayırdıktan ve tankı temizledikten sonra bir denenme yapmaya karar verdim. Tekrar musluk suyu kullanarak çifti üreme tankına aldım. Değerler ph 7.6-7.8, sertlik 8 di. Sonraki yumurtalar gene bozuldu. Böylece su değerlerinin önemine emin oldum.
Konu hakkında kitapları incelemek yararlı oluyor. Bir kitapta yüksek ph ve sertliğin yumurtaların dış yüzeylerini sertleştirerek döllenmeye engel teşkil ettiğini okudum. Fiziksel deformasyonun sebebi de sudaki düşük oksijen seviyesi olabilirdi.
Avustralya Adelai’de oturuyordum. Bölgenin suyu yüksek ph ve sertlik değerleri ile Afrika cichlidleri için mükemmelse de Amerika cichlidleri için durum maalesef farklıydı. Akvaryumunuzda beslediğiniz balığı üretmeyi planladığınızda şunu unutmamalısınız ki balığın geldiği yaşam şartlarını küçük ekosisteminiz olan tankınızda sağlamanız başarınızdaki en önemli etkendir.
Discuslara dönersek artık suyu nötral-asidik dengede ve yumuşak tutmam gerektiğine karar kılmıştım. Çok geçmeden iki discus daha eş tuttu. Bunları da diğerlerinin bulunduğu tankın yanında başka bir üreme tankına aldım. Sonra bir çiftim daha oldu. Kalan iki balık dişi gibi görünüyordu. Bunların eş tutmaları için yeni balıklar almam lazımdı. En nihayetinde elimde 8 çift discus ve 12 çift melek ve çöpçülerim oldu.
Balıklar sürekli yavruluyordu ve elimde binlerce ticari boya yaklaşan balık olmaya başlamıştı ki, felaket geldi. Discuslarım ve meleklerim ölmeye başladı. Neredeyse her gün bir düzine discus ve kırkın üzerinde melek ölüyordu. Çaresizlik içinde veterinerleri aramaya karar verdim. 75 dolarlık telefon ve 100 doların üstünde ilaç parası harcadıktan sonra hiçbir şey elde etmeksizin yaklaşık 500 genç discus ve 1000 melek kaybettim. En azından erişkinlere yönünden şanslıydım. Yalnızca bir tane kaybettim. Bir daha yavru elde edene kadar geçen süre acıyla doluydu.
Artık balıklarını daha iyi incelemeye karar verdim. Bu yöntem iş işten geçmeden önce balıkları kurtarmak için daha uygun ve tedavi etmeye çalışmaktan daha kolaydı. Ölümlerin sebebi discus veya melek hastalığı olarak bilinen hastalıktı. Balıkların işini 24 saatte bitiriyordu. İlk önce yüzgeçler ve kuyruk kararmaya başlıyor ve vücut gevşek görünüyordu. Çok nahoş bir görüntü oluşturuyordu. Balığın ölümü 3 gün içinde gerçekleşiyordu. Bu hastalığın kaynağı bir virüs olduğundan mutlak bir tedavi yoktu. Sadece balığın kuvvetli olup bununla mücadele edebilmesi gerekiyordu. İnsanların soğuk algınlığı gibi… O zamanlar okuduğum kaynaklarda bu hastalığın tedavisine yönelik bir ilaca veya mucizevi bir tedavi yöntemine rastlamamıştım. Hastalık diğer balıkları etkilemiyor, sadece discus ve melekleri vuruyordu. Sonraki zamanlarda birkaç kez daha bu sorunla karşılaştım. Ta ki bir gün tedaviye yönelik bir makale okuyup fevkalade sonuçlar alana kadar.
İlacın ismi Metronidazol’dü. Herhangi bir eczaneden “Flagy” ismi altında tablet olarak bulabilir. Hala sonuç alabilmek için hızlı olmak şarttı. Hastalık başlar başlamaz tedaviye geçilmesi ve yüksek dozlarda (20 mg/lt) kullanılması gerekiyordu. İlacın hiçbir yan etkisi yoktu ve hatta discuslar için başka faydaları da vardı. Kötü günler geride kalıyordu. Şimdi tankımda bir çiftimden elde ettiğim 150 kadar yavru yavaşça ticari boya geliyordu.
Fakat bir kez daha başım belaya girdi. Yeni bir hastalık balıkları öldürüyordu; genç discuslar iştahlarını kaybedip bir köşeye gidiyor, karararak ölüyordu. Her gün bir iki balık kaybediyordum. Fakat bu discus hastalığı değildi. Sonradan anladım ki bu solungaç parazitiydi. Balıkların solungaçlarına yerleşiyor ve oksijen yetersizliği sonucu zayıf düşerek yavaşça ölmelerine sebep oluyordu.
Bu parazitten kurtulmak için bir çok ilaç denedim. İçlerinden “paraziquantel” veya “droncit” diye adlandırılanı hem suya hem yemlere katarak kullandım. (Bu ilaç hemen hemen bütün parazit türlerinde işe yarıyor. Etki etmediği parazitlerden birini kendi tecrübemle buldum. Saç gibi solucansı bir parazit olan camallanus’a karşı sonuç vermiyor.) Formalin banyoları ve nice başka denemelerden pek netice elde edemedim. En iyi neticeyi ise akvaryumculardan bulabileceğiniz “fluke” tabletleri ile elde ettim. Bunun bir tabletini 50 lt suda eriterek kullanmanızı ve 48 saat sonra %30 su değişimi yapmanızı öneririm. Tedaviyi bir hafta sonra tekrarlamak akıllıca olur. Genelde 24 saatte sonuç veren etkili bir yöntemdir.
Genç discuslar parazitten etkilendiklerinde çok kolay ölebiliyorlar. Tankın bir köşesine gidiyor, kararıyor ve ölüyorlar. Günlük su değişimleri ve iyi su şartlarına rağmen parazitler sorun yaratabiliyor.
Kısa bir süre sonra önce küçük meleklerin sonrada discusların ölmeye başlaması ile korkularım geri geldi. Hemen discus hastalığı ve parazit tedavileri uygulamama rağmen sonuç alamadım. İşin ilginci hiçbir fiziksel belirti vermeden öylece ölüyorlardı. Hemen her gün ölü balıklarla karşılaşıyordum. Gene veterinerleri aramaya başladım ama manasız bir çaba olmaktan öteye gidemedi.
Su testleri yaptım. Genç balıkları gelişimleri açısından ph 7.2 olan su değerlerinde tutuyordum. Amonyak ve nitrat değerleri vb.. diğer değerler normaldi. Su arıtma işletmesini aradım. Onlara son zamanlarda rutinden farklı bir uygulama yapıp yapmadıklarını sordum. Ve sorunun cevabını orada buldum. Bana mavi yeşil alglerle mücadele için suya bakır solüsyonları ilave ettiklerini söylediler. Yüksek oranda bakır balıklar için de zehirleyicidir. Uzun süre yüksek bakır dozuna maruz kalmaları sakıncalıdır.
Hatta mavi bakır kristallerinden 4 gramı iki litre suda çözerek ve 50 lt suya bu çözeltiden 1 mg olacak şekilde “hydra” adı verilen ve tuzlu su anemonunun akrabası olan bir algden kurtulmak maksadıyla kullanmıştım. Uygulama esnasında balıklar akvaryumda idi. Ama “hydra” ölüp de akvaryumdan çıkarttığımda (yarım saat içinde) suyu 2/3 oranında değiştirdim.
Discuslar önceleri çok pahalı olduklarından ve haklarında fazlaca bilgi olmadığından kendini discus yetiştiriciliğine adamış kişiler de buldukları veya tecrübe ettikleri bilgileri sır olarak saklarlardı. Bu bahsettiğim 80’li yıllardaydı.
Sonraları taşındığım kasaba denizden uzak yüksek rakımlı bir yerdi. Buradaki su şartları discuslar için çok uygundu. Su nötral, sertlik ise neredeyse tespit edilemeyecek kadar düşük seviyedeydi. Suyun karbonat sertliği tamponlama yapamayacak kadar düşüktü. Özellikle yoğun yağış aldığımız bir dönem, yağmur suları etkisiyle suyun ph’ı iyice düştü. Bu Afrika cichlidleri yetiştirenler için tabi ki pek hoş olmadı. Ama burası discus beleyenler için cennetti.
Townsvillede (şimdi yaşadığım yer) o zamanlar 6-8 akvaryum dükkanı vardı. Bunlardan yalnızca birinde discus mevcuttu. Bunlarda kötü şartlarda yaşayan renkleri koyulaşmış balıklardı. Bulundukları tankta ısıtıcı yoktu ve dükkanda klima açıktı. Tank sıcaklığı 24 derece civarındaydı. O zamanlar hangi akvaryumcu ile konuşsam hep aynı şeyi duyardım; “kusura bakma dostum, discuslar pahalı ve narin balıklar, bunlarla uğraşamıyoruz” . (bu sözler size de tanıdık geldi mi? Ç.N:F.B) Ve bu sözleri diğer balık meraklılarına da söyleyip onları da etkiliyorlardı. Sattıkları hakkında fikirleri olmayan bu insanların akvaryumculuk yapması ne kötü bir durumdu. Bu insanları bilgilendirmeye karar verdim.
Bu zorlu bir uğraş oldu. Ama uzun vadede sonuç verdi. Akvaryumcuları benim tanklarımı görmeye ikna ettiğimde bir discusun böyle büyüyeceğine ve nasıl renkleri olduğuna inanamadılar. Şimdilerde Townsvillede discus besleyen bir çok akvaryum sever var.
Getirttiğim discusların renkleri şöyleydi. Kırmızı turkuaz, mavi turkuaz, yedi renk mavi, marlbora kırmızısı, toz mavi, kırmızı inci vs… Geçen noelde elime geçen “sunrise” türü discuslarda ilginç bir şey oldu. Balıklar bir iki hafta içinde canlı renklerini kaybederek daha solgun bir hal aldılar. Bunlar için çok pahalı renklendiriciler kullanarak eski renklerine kavuşmasını sağlayabildim.
Bu arada belirtmeyi unuttuğum bir şey daha var. Şimdi yaşadığım yerde de discus hastalığı problemini yaşadım. Burada denediğim bir ilaç metronidazol’den daha etkili sonuç verdi. İlacın ismi “Linco-spekritin”dir. Sıvı halde 1ml / 100 lt, toz formunda olan ise 1 gr/ 100 lt dozlarında kullanılmalıdır. Aşırı doz tehlikeli olabilir ve düzenli su değişimi ihmal edilmemelidir.
Discus beslemeye yeni başlamayı düşünenler için 90-120 cm’lik bir tank yeterlidir. İyi bir filtre sisteminiz ve ısıtıcınız olmalıdır. Tankınızı kurun, 31 C dereceye ayarlayarak uzun bir süre bekleyin. Discus satın alırken de dikkat edeceğiniz bir çok incelik olduğunu unutmayın. Özellikle balığın yaş ve büyüme dengesi düzgün olmalıdır.
Bunu anlamak için şunlar faydalı olabilir. Bir çok discus üzerinde siyah bantlara sahiptir. Bu banlar kafa boyunca yukarıdan aşağıya uzanır. Balığın bu bandı göz büyüklüğünün yaklaşık 7 katı olmalıdır. Şekil olarak ovalleşmiş balıkları satın almayın. Bu yetersiz beslenme ve sağlık sorunlarının işaretidir. Tankın arka kısımlarında çok çekingen duran balıklarda sakıncalıdır. Rengi kararmış balıklar içinde aynı şeyler geçerlidir. Discuslar üzerinde 7 adet bant bulunur. Bu bantlar kesikli veya birbirine girmiş olmamalıdır. Akvaryumcunun söylediklerini fazla dikkate almayın. Balığı emin olana kadar birkaç gün izleyin. Yem verilirken çekinik duran balıkları tercih etmeyin.
90-120 cm’lik bir tank için 5 cm’lik 9-15 discus veya daha büyük 6 discus alabilirsiniz. Bu sizin bütçenize kalmış bir şeydir. (Bu sayılar biraz kalabalık olabilir. ÇN:F.B) Balıklarınızı günde iki defa ve en fazla 10 dakika içinde yiyebilecekleri kadar yemleyin. Fazlalık yemleri sifon çekerek uzaklaştırın. Tankın temizliğine azami özen gösterin. Uzun periyotlarla büyük su değişimleri yerine kısa periyotlarda daha az oranlarla su değişimi yapın. Örneğin çok meşgul biriyseniz en azından haftada iki su değişimi yapın.
Üretmek için balık satın alırken eğer imkanınız varsa ebeveynlerini bildiğiniz balıkları tercih edin. Direk üreticiden alma şansınız varsa seçme imkanı ve balığın atalarını görme yönünden biraz daha paraya kıymak iyi olabilir ve aldığınız balığın renginden emin olabilirsiniz. Satın alırken “diomond blue” olan bir balık tankta geçen birkaç hafta sonra turkuaz mavisine dönüşmesi gibi bir sürprizle karşılaşmazsınız.
Balık fiyatlarının yüksekliği dikkate alındığında erişkin bir balığa yüksek fiyat vermek yerine bir çok küçük balık almanın ve bazılarını kaybetseniz bile elinizde sağlıklı çiftler kalmasını sağlamanın daha akıllıca olduğu açıktır. Küçük balıklar daha hassastır. Yem ve su şartları daha fazla dikkat gerektirir. Ama aldığınız büyük balığı kaybettiğinizde bütün paranız uçup gider.
Özellikle genç balıkların yetiştirilmesi esnasında dikkatli bir gözleme ihtiyaç vardır. Kolayca parazitlerden etkilenirler. Hızlı teşhis ve tedavi şarttır. Bu maksatla bahsedilen “fluke” tabletlerinden edinin ve elinizin altında bulunsun. Zehirli etki gösterebilecek tedavileri uygulamak son çare olmalıdır. Su şartları, beslenme ve dikkatli gözlemle iyi sonuçlar alabilirsiniz.
NOT :Michael Baumann’ın aşağıda linki verilen makalesinden kısaltılarak derlenmiştir. Çeviren: F. BAYAR
http://article.discusnews.com/cat-02/discusdiscus.shtml
Saygılarımla...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir