sonsuz enerji elektiriksiz filtre, ısıtıcı


meciogÇevrim Dışı

Kayıt: 21/04/2010
İl: Kayseri
Mesaj: 19
meciogÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 25 Ocak 2012 12:05
[QUOTE=onuruygun] [QUOTE=TROPHEUS34][QUOTE=onuruygun] [QUOTE=Elegans]
Pek bir bilgim yok ama konu ilgimi çekti bir kaç soru sormak istedim, yanıtlayabilirseniz sevinirim. :)
Peki suyu yukarı doğru mıknatıslarla çıkartmamız mümkün mü ?
Bir mıknatıs çekim özelliğini kaybeder mi? Bu özelliğin bir süresi var mıdır?
Örneğin silindirik iki mıknatısın ters etkiyle dönmesini sağlayarak(böyle konumladığımızda sürekli döndüğünü varsayıyorum :) ) ve bu dönen kısma büyük bir dişli koysak,dişlileri ufaltarak gittiğimizde en ufak dişliye de pervane koysak :)
[/QUOTE]

Suyu mıknatısla çekme şansımız yok, su mıknatısa pek tepki vermez.

Doğal mıknatısların mıknatıslık özelliklerinin süresi yoktur. Curie sıcaklığı denen bir sıcaklığın üzerine çıkılmadıkça mıknatıslık özelliklerini kaybetmezler.  Dış manteyik alanın etkisi ile mıknatıslık özelliği kazanmış bir malzeme ise(mesela mıknatısa sürülmüş demir parçası) sıcalık ile veya şok ile(çekiçle vurmak gibi) mıknatıslık özelliğini kaybedebilir.

Eğer su ferromanyetik olsaydı yani mıknatısın manyetik alanından kolayca etkilenseydi bile yine iş-güç-enerji yasaları yürürlükte olurdu ki mıknatıs tarafından çekilen suyu mıknatıstan ayırmak için daha fazla enerji harcamak gerekirdi. Yani yine enerji harcamadan iş yapamazsınız, devamlı yaptığınız işten daha fazla enerji harcarsınız.

Anıl kardeşim güzel şeyler bulmuşsun da konuyla alakası yok.
[/QUOTE]
 
Selam üstat bu ana kadar hep olmazlar konuşuldu, şimdiden sonra olurları konuşalım.Bilgilerinizi bekliyorum nasıl enerjiden kısabiliriz.yani enerji derken cebimizden en az para nasıl çıkar .walt ı düşük güçlü motorlar az elektrik harcayan aletlerin dışında.
[/QUOTE]

Akvaryumda en büyük enerji harcaması genellikle filtre değildir, ısıtıcıdır. Bir de güçlü aydınlatması olan akvaryumlarda aydınlatmadır.

300 W'lık ısıtıcının günde 6 saat çalışacağı ortamdaki akvaryumda 30W'lık filtre var diyelim. Bu gibi ısıtma açısından  iyimser bir akvaryumda bile fark ortaya çıkar.

Filtrelerde tasarruf zor ve maliyetlidir. Aynı debide ama biri 30W, diğeri 18 W olan iki filtre arasında dağlar kadar fiyat farkı vardır.

Isıtıcılar akvaryumun kaybettiği ısı enerjisi kadar elektrik enerjisi harcarlar. Isıtmada enerji kaybı iki şekilde olur. Birincisi doğrudan doğruya camdan veya su yüzeyinden ortama verilen ısı enerjisidir. İkincisi ise akvaryumdaki suyun buharlaşması ile kaybedilen enerjidir ki en önemlilerinden biri budur. Akvaryumun altından, arka ve yan camlarından yalıtım ile ısı kaybını engeller ve buhar camı gibi yöntemlerle buharlaşmaya engel olursanız çok ciddi tasarruf edersiniz. Hatta kimi büyük akvaryumlarda filtre ve aydınlatmanın harcadığı enerjiye yakın tasarruf sağlanabilir.

Buharlaşan 1 litre su için hesap yaparsak:

18 gram(1 mol) suyun buhar haline geçerken ortamdan çektiği enerji 25 derecelik suda: 43,99 KJ/mol

1 litrede 2,44 MJ enerji eder.

1 kW * saat (faturada kullanılan enerji birimi) cinsine çevirirsek 0,68 kW * saat eder. (300 W ısıtıcının 2 saatten fazla çalışması demektir.) Bu da kW*saat birimi başına vergi falan dahil 30 kuruş desek yaklaşık 20 kuruş eder. Bu buharlaşan 1 litrenin maliyetidir, akvaryumun doğrudan kaybettiği ısıyı hesaba katmadık. Ayda 10 litre su buharlaşsa 2 lira eder ki minicik akvaryumlarda bile ayda 10 litre çok rahat buharlaşır. Tahmini olarak kendi akvaryumunuza göre buharlaşmanın maliyetini hesaplarsınız. Bunu bile engelleseniz maliyetiniz ciddi anlamda düşer.


[QUOTE=Elegans]Onur abi cevapların icin teşekkür ederim :)
Bir kısmı anlatamadım sanırım suyun mıknatısa tepki vermeyecegini biliyorum sadece örnek verdiğim sistem isler mi diye sormustum. Neyse konuyu ve tartışmayı bölmeyeyim :) tekrar teşekkür ederim.
(telefondan girdigim icin imla hataları için ozur dilerim )[/QUOTE]

Rica ederim Anıl. Suyun manyetik alana cevap vermeyeceğiniz biliyorsun, farkındayım ama bu konuda bir de sebep belirtmeden su mıknatıs tarafından çekilirmiş gibi anlatsam bir de mıknatısın suyu çekmediğini 8 sayfa daha konuşurduk. Senin dediğine zaten cevabım su ferromanyetik olsa diye başlayan kısım. Açık yazdığımı düşünüyorum ama karışık bir şekle soktuysam seve seve uzun ve açık halini de anlatırım, sorun değil. (tabii istersen)

[/QUOTE]
 
Öncelikle bilimsel kanıtlarınızdan dolayı teşekkür ederim. Şunuda eklemek isterim ki; akvaryumu sıcak bir ortamda olanlar veya sıcak havalarda  ısıtıcıya az ihtiyaç duyulacağı için en büyük enerji gideri ısıtıcılar olmaktan çıkar. Filtreler ve aydınlatmalar öncelikli hedef haline gelir. Aydınlatmada çözüm belli; tasarruflu aydınlatma seçenekleri(led). Filtrede ise ,özellikle alttan sumplı sistemlerde, motor belli bir basınç farkına karşı çalışmak zorunda kaldığı için fazlaca enerji tüketeceğini düşünüyorum. Alttan sumplı sisteme sahip olan arkadaşlar tassarruf etmek isterlerse yandan veya arkadan sumplı sistemlere geçmeleri tavsiye olunur. Zira suyu yüksekliğe karşı pompalamadan, aynı yükseklikte çevirdiği için daha az enerji harcayan motorlarla aynı filtrasyonu sağlarlar. Saygılar...

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

bettafunÇevrim Dışı

Kayıt: 02/10/2011
İl: Tekirdag
Mesaj: 532
bettafunÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 25 Ocak 2012 12:17
[QUOTE=emre_yaman]

Evet arkadaşlar ilk önce kendimi tanıtayım ben sağlıkcı bir babannın makine mühendisi oğluyum
foruma uzun süredir kaydımın olmasına rağmen pek aktif değildim artık elimden geldiğince aktif olmaya çalışacağım
neyse konumuza dönelim ilk önce aranızdan yalan, hikaye, inanmayın vb. Diyenler çıkacaktır ama önce okuyun. Nerden geldi diyecek olursanız bu fikir önceden açılmış olan diy konularını incelerken benzer konuları okudum ve herkes yalan, inanmayımn vb. Konular açıyordu ve buda beni kızdırıyordu bunun olabileceğine en başta inanan bendim
herşey ilim ve bilim ışığındadır
ilk önce vereceğim linki izleyin
http://www.youtube.com/watch?v=287qd4uI7-E&feature=player_embedded
videodaki ilk uygulama ki bizi ilgilendiren odur renkli sıvı kılcallıktan dolayı hortumun ucuna kadar ulaşır ve hortumun ucundaki sıvının enerjisi yükseklik farkı olduğu için deney kabına yani bizim akvaryumumuza akacaktır ve akarken bir basınc uygulayacağından dolayı sıvının dolanımı devam edecektir gelelim ısıtma işine eğer kullanacağınız hortum siyah renkli olur ve güneş alan bir yerden geçerse hortum ve içindeki sıvı ısınacaktır suyun akacağı yere dinamik yapıda bir pervane vede pervane miline dinamo bağlanacak olursa led vb. Aydınlatmalar çalıştırılır az bir ışık verecektir ama kabarık elk. Faturası ödemekten iyidir elme geçtikçe benzeri video resim yayınlayacağım ve öğrenci olduğum için uyğulamasını ancak yaz tatili yapabilirim
tekrar söylüyorum herşey ilim ve bilim ışığında tarafımca açıklanmıştır sonsuz enerjiye bende gerçek hayatta inanmam çünkü sürtünme vb. Kayıplar her zaman olacaktır ama asonsuza yaklaşmak kendi elimizde
bir yorumu esirgemeyin.
[/QUOTE]


Bir makine mühendisi adayının böyle bir konuya inanması ve yapılabilirliğinde ısrar etmesi çok abesle iştigal etti açıkçası. Hiç bilmiyorsanız hocalarınıza sorun ve okuldan mezun olma ihtimalinizi de ortadan kaldırın :)  Söylenilen şey tamamen fizik kurallarına aykırı. Zaten hiç birşey bilmesenizde bu zamana kadar yapılamamış olmasıda mı sizi kuşkuya düşürmedi? Fizikte güçten kazanırsın yoldan kaybedersin yoldan kazanırsın güçten kaybedersin. Hiç birşey karşılıksız değildir. Fakat özel düzeneklerle bazı olumsuzluklara katlanıp güçten kazanabilirsiniz örnek petrol kuyuları. Petrol kuyularında da güçten kazanırsınız ama yoldan kaybedersiniz. Yani basitçe işlem uzun sürer daha az güçle uzun sürede yaparsınız.

Alttaki linkte bu sistemlerin nasıl çalıştırıldığı görünüyor.

http://www.youtube.com/watch?v=20hiKmdJ0u0&feature=related

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mgaziÇevrim Dışı

Kayıt: 04/11/2006
İl: Adiyaman
Mesaj: 51
mgaziÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 25 Ocak 2012 12:56
Tartışma güzel gidiyor. Olay manyetik alana, mıknatısa gelmiş ama biraz yanlış noktadan gelmiş. Su ile mıknatısın etkileşimi söz konusu olmuş ve onur bey gerekli açıklamayı yapmış.

Madem konu mıknatıs, sonsuz enerji ve ucuz akvaryum. Öyleyse aşağıdaki videoyu da izleyelim.

[VID]http://www.youtube.com/watch?v=4qFGiLr78pc[/VID]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ElegansÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 11/07/2007
İl: Yurtdisi
Mesaj: 588
ElegansÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 25 Ocak 2012 13:07
[QUOTE=onuruygun]
Rica ederim Anıl. Suyun manyetik alana cevap vermeyeceğiniz biliyorsun, farkındayım ama bu konuda bir de sebep belirtmeden su mıknatıs tarafından çekilirmiş gibi anlatsam bir de mıknatısın suyu çekmediğini 8 sayfa daha konuşurduk. Senin dediğine zaten cevabım su ferromanyetik olsa diye başlayan kısım. Açık yazdığımı düşünüyorum ama karışık bir şekle soktuysam seve seve uzun ve açık halini de anlatırım, sorun değil. (tabii istersen)

[/QUOTE]
Ben kafamdakini çizime dökmeye çalıştım.Umarım anlatabilmişimdir. :) Böyle bir sistem çalışır mı ki :) 


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ekulluÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 07/10/2010
İl: Istanbul
Mesaj: 981
ekulluÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 25 Ocak 2012 13:20
Tahriği ne verecek burada?

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ColakogluÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 02/10/2009
İl: Ankara
Mesaj: 347
ColakogluÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 25 Ocak 2012 13:29
8 Yıllık zorunlu eğitimin sonucu bu mu?
Keşke 16 yıla çıkarsaydık, belki o zaman olurdu.
Nerede hata yapıyoruz, ilköğretim 3 veya 4. sınıfta öğrenilmesi gerekenler ezberlenmiş ancak anlaşılmamış.
Yoksa piyango gibi; otururken bir keşif yapıp bir anda köşeyi dönmek, meşhur olmak peşinde miyiz?
Bazı yorumları hayretle ve ibretle okuyorum.
Suyu yakmaya çalışanlar, yer çekimini "yer itimine" çevirmeye çalışanlar. Temel bilim kurallarını bildikleri halde "elin gâvuru olmaz dedi diye olmayacak bir şey yok, denemek lazım" diyenler.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmuşuz.
Bir de samimiyetle bilimi savunan, asla öğrenmeye niyeti olmayanlara öğretmeye çalışan kardeşlerim var, bence emeğinize yazık ediyorsunuz.
Galiba biz önce öğrenmeyi öğrenmeliyiz.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

onuruygunÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 30/07/2006
İl: Kocaeli
Mesaj: 7768
onuruygunÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 25 Ocak 2012 13:49
[QUOTE=meciog]
 
Öncelikle bilimsel kanıtlarınızdan dolayı teşekkür ederim. Şunuda eklemek isterim ki; akvaryumu sıcak bir ortamda olanlar veya sıcak havalarda  ısıtıcıya az ihtiyaç duyulacağı için en büyük enerji gideri ısıtıcılar olmaktan çıkar. Filtreler ve aydınlatmalar öncelikli hedef haline gelir. Aydınlatmada çözüm belli; tasarruflu aydınlatma seçenekleri(led). Filtrede ise ,özellikle alttan sumplı sistemlerde, motor belli bir basınç farkına karşı çalışmak zorunda kaldığı için fazlaca enerji tüketeceğini düşünüyorum. Alttan sumplı sisteme sahip olan arkadaşlar tassarruf etmek isterlerse yandan veya arkadan sumplı sistemlere geçmeleri tavsiye olunur. Zira suyu yüksekliğe karşı pompalamadan, aynı yükseklikte çevirdiği için daha az enerji harcayan motorlarla aynı filtrasyonu sağlarlar. Saygılar...
[/QUOTE]

Mehmet Bey; ısıtıcı dışında temelde iki çeşit enerji sarfiyatımız var. Filtrelerde önceki mesajımda dediğim gibi az biraz tasarruf için akıl almak fiyat farkları ödemek gerekiyor.(Aynı debili kafa motorunun harcadığı enerji bakımından, toplam iş değil) Aydınlatmada ise tasarruf mevcut sistemler dışında pek olası değil. (T5, T8, Led arasında gidip geliyoruz)

Dediğiniz gibi alttan sumplı sistemlerde sump'ın su seviyesi ile akvaryumun su seviyesi arasındaki farkı azaltıp daha küçük debili ve daha az enerji harcayan kafa motoru ile aynı verim alınabilir. Bu yüzden yan sump büyük bir enerji tasarrufu sağlar. Fakat hobide genel olarak sump kullanan çok fazla değil, yine de kullananlar için bu yöntem çok iyi iş görür. Ben sırf bu özelliğinden dolayı pek çok arkadaşımın kanına girip yan sump kurdurdum. İnanır mısınız alt sump ile 6000'lik motorun yaptığı içi 2000'lik motorla çok rahat yapabiliyoruz, hatta daha yüksek debinin alındığı durumlar da oluyor.

Isıtma ise kışları pek çok kişi için ciddi bir yük oluşturuyor. Hatta bu sene forumda ısıtıcıyı çıkartsak nasıl olur konuları açılmaya başladı, yakında balıklarım neden verem oldu konuları ile cebelleşeceğiz anlaşılan.

[QUOTE=memink]8 Yıllık zorunlu eğitimin sonucu bu mu?
Keşke 16 yıla çıkarsaydık, belki o zaman olurdu.
Nerede hata yapıyoruz, ilköğretim 3 veya 4. sınıfta öğrenilmesi gerekenler ezberlenmiş ancak anlaşılmamış.
Yoksa piyango gibi; otururken bir keşif yapıp bir anda köşeyi dönmek, meşhur olmak peşinde miyiz?
Bazı yorumları hayretle ve ibretle okuyorum.
Suyu yakmaya çalışanlar, yer çekimini "yer itimine" çevirmeye çalışanlar. Temel bilim kurallarını bildikleri halde "elin gâvuru olmaz dedi diye olmayacak bir şey yok, denemek lazım" diyenler.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olmuşuz.
Bir de samimiyetle bilimi savunan, asla öğrenmeye niyeti olmayanlara öğretmeye çalışan kardeşlerim var, bence emeğinize yazık ediyorsunuz.
Galiba biz önce öğrenmeyi öğrenmeliyiz.
[/QUOTE]

Mükremin Bey; mesajınızdan payıma düşene cevap vermek istiyorum. Aslında öğrenmeye niyeti olmayan kimseye öğretme amacım falan yok. Sadece konuyu okuyan ilköğretim-lise düzeyindeki kardeşlerimiz boş bilgileri gerçek zannetmesin diye uğraşıyorum. Bu internetteki bilgi kirliliği ve Türkçe bilgi eksikliğinin acısını öğretmen arkadaşlar çekiyor. Sonra çocuklara neyin ne olduğunu anlatamıyorlar. Fizik öğretmeni bir arkadaşımın derste öğrenciye bir şey anlatmaya çalıştığı ama öğrencinin inatla "Hocam netten baktım öyle değil" ısrarı ile karşılaştığı bir olayı dinledikten sonra bazı şeyler dank etti... Bari bizim forum bu tip bir yanlış bilgi kaynağı örneği oluşturmasın diye çabalıyorum. Zaten üniversitede fen/mühendislik dallarında okuyan kişiler enerji korunumunu bilmiyorsa ben bu saatten sonra onlara bir şey anlatsam ne olacak, anlatmasam ne olacak...

8 yıllık zorunlu eğitimi 16'ya çıkartmak yerine öğretmenlerin hayat kalitesini arttırıp eğitimin de kalitesini yükseltsek 8 yılın sonunda canavar gibi gençler yetişir. Bir de okulda öğrenme ve araştırma disiplini verip gençlerin kendi kendine öğrenmesi sağlanmalı. O da merakla olacak şey, bizim eğitim sistemi de merakı öldürüyor.

onuruygun2012-01-25 14:04:02

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

fzkdevilÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 19/01/2012
İl: Manisa
Mesaj: 624
fzkdevilÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 25 Ocak 2012 17:04
             Birşey daha eklemek istiyorum yazarken unutmuşum Basit ilüzyonistlik numaraların olduğu sistemin kararlı çalışmadığı düzeneklerin sitede videolarını paylaşıpta "BAK BÖYLE OLUYORMUŞ" deyip Mars'ı yeniden keşfeden arkadaşlara çağrım, deneyipte çalıştırabilirsek ozaman  "BEN YAPTIM OLDU" diyelim.

            Nükleer santraller için söylediğim bir avuç uranyum kelimesi yanlış anlaşıldı sanırım varil olsun fıcı olsun yada kamyon olsun tır dolusu olsun ne kadar olabilirki ayrıca japonyadaki nükleer santral problemini dile getirmiş o depremin bir yan etkisi o ana kadar mükemmel çalışıyordu :)


Ha son bir şey evinde gürültü istemeyen herkez hazır elektriği kullanmak zorunda :)

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

blue nightÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 15/08/2011
İl: Ankara
Mesaj: 1149
blue nightÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 25 Ocak 2012 21:37
[QUOTE=ekullu]" Tulumba usulü suya basınç uygulayarak suyu belirli bir seviye yükseğe aktarabiliriz. "


Doğrudur, ancak o tulumba nasıl çalışacak bir fikriniz varmı? 7/24 tulumbayı basma pek akılcı olmasa gerek.


" Fiziğin temelinde bilim vardır ancak olmaz diye bişey yoktur.  "


"Bilim" in tanımı nedir peki sizce? Bir başka soru daha sorayım sizce bilimde katı kurallara yer yokmudur?


" Hava ile su aktarımı yapılırmı?  "

Bakınız bu sorunuza yapılmaz denilse, siz bu kadar kesin konuşmayın diyebilirsiniz. Bunun ne olacağı bilinmez. Ancak iş temel fizik kurallarına geldiğinde işler değişir. Termodinamik kanunları kullanılabilirlikte istisnaya pek yer vermez.

Elektrik yerine başka bir şey kullanılabilir ancak temelde enerji gerekliliği sabittir.

[/QUOTE]


Bilimde katı kurallar diye bişey yoktur. (Bu benim düşüncem) Olsa idi taş devrinde yaşıyor olurduk. Her gün bilinenin üstüne birşeyler katılabiliyorsa katı kuraldan bahsedilemez.

Tulumbayı 7/24 elle müdahale edilmesini anlayabiliyorsanız size helal olsun diyorum.  Bilimden bahsederken birazda mantıktan yararlanır isek iyi olacaktır.

Enerji elbet gereklidir, bu sözlerimi inkar ettiğim anlamına gelmiyor, yanlış anlaşılıyor. Elektrik enerjisi yerine başka enerji kullanmak amaç. Sürtünmeden, rüzgardan, basınçdan, suyun kaldırma kuvvetinden vs.. Hepsinde enerji vardır ancak elektrik enerjisi alternatifi tartışılıyor.


Açıklamalarım şahsa yönelik değildir. Fikir tartışması yapıyoruz kişi değil bunuda belirtmek isterim.



[QUOTE=onuruygun] [QUOTE=blue night]
Öncelikle tartışmanın şekli ile ilgili tşk ederim. Birbirimize saygı duymak zorundayız. Uzun uzun açıklama yapmak yerine kısaca özetleme yapmak istiyorum.
Enerji olmadan (enerjiden kastım elektrik enerjisi) suyun aktarım yöntemi olur diye düşünüyorum. Bunun için malzeme, deney ve en önemliside akıl ve bilim lazım.
 
 
Mesela; dün arka fondan yaptığım straforu tankımdan çıkartırken yaptığı basınçtan yola çıkar isek; tulumba usulü suya basınç uygulayarak suyu belirli bir seviye yükseğe aktarabiliriz. Bu yüksekliğin boyutu çok önemli. 1-2 cm ile işimizi görmeyebilir ancak 10-15 cm olursa atıyorum tepe sump için mükemmel olur.
 
İmkanım olsa inanın deneme yapacağım. Aklıma bi çok şey geliyor ve elde malzeme yok diye denemiyorum. (Eğitim alanım fizik veya yakın alanlar değil ancak ilgi alanıma girdiği için yapmak isterim)
 
Ayrıca fiziğin temelinde bilim vardır ancak olmaz diye bişey yoktur.
 
Birde işin uzmanları arkadaşlara soruyorum, deneyen veya bilen arkadaşlara; hava ile su aktarımı yapılırmı? (Amaç, elektrikden tasarruf)
[/QUOTE]

Ben de teşekkür ederim Nihat Bey.

Enerji verilmeyen veya var olan enerjisini harcamadan cisim durağan halden hareketli hale geçmez. Fizik yasalarının en temellerinden biridir. Lütfen kusuruma bakmayın ama sizin ne düşündüğünüz hiç ama hiç önemli değil, o sıvı enerji almadan yerinen kıpırdamaz, hakkımda ne düşünürler demez. Enerji harcamadan iş yapılmaz.

"Bunun için malzeme, deney ve en önemliside akıl ve bilim lazım." cümleniz tamam da sizin dedikleriniz bilimsel açıdan kesinlikle mümkün değil.

Suyun basıncını suyu yüzey seviyesinden yukarı çıkartmakta kullanamazsınız. Bu işlem yerçekimine karşı iş yapılması demektir ve dediğim gibi enerji harcamadan iş yapılmaz. (İşin birmi de aynı zamanda enerjidir)

Fizik bir bilim dalıdır ve dediğinizin aksine olmaz diye anılan pek çok şeyi içerir. Eğitim alanım fizik, ondan biliyorum. Bize neyin olacağını nelerin olmayacağını açıklayarak anlatırlar.


[/QUOTE]


Hocam öncelikle şu konuda hemfikir olduğumu belirteyim. Enerji olmadan olmaz bunu kabul ediyorum. Anlatmak istediğim elektrik enerjisi yerine alternatif enerjiler. Elimizi  oynatırken bile sonuc da enerji harcanıyor en basitinden.

Ayrıldığım noktaya geleyim; suyun basıncıyla su kendi seviyesinden yukarı çıkabilir. Paintte basit bir resim çizebilirdim aslında ama üşeniyorum. Örnekle açıklayım; 400 litrelik bir akvaryumda 5 litrelik bir kabı (zemini geniş olmak şartıyla) akvaryumun içine daldırsak içene su dolduğunda bile suyun üzerine çıkar ve su seviyesini geçer. (Bu noktada şunu diyebilirsiniz; akvaryuma batırmak için harcanan enerji karşılığında su seviyesini geçecek su miktarı ne kadar olur ve değer mi? daha fazla enerji harcanır diye düşünüyorum atıyorum kafa motoruna göre) 

Konuda uzman olabilirsiniz ve açıklamalarınızla beni tatmin edebilirsiniz bu gayet normaldir. Ben veya bir başkası da fikir ve bilgi sahibi olmuş oluruz. 

Ayrıca Üniversitelerdeki hocalarla işlerimiz olabiliyor, bi gün nasip olursa Prof. hocalarımızdan biriyle bu konu hakkında bilgi edinmek amaçlı sohbet imkanım olur inşallah. Bunu çok istiyorum. (Eski komisyon hocamız fizikçiydi, keşke devam etse diyorum şu an içimden) 

Saygılar.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ekulluÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 07/10/2010
İl: Istanbul
Mesaj: 981
ekulluÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 25 Ocak 2012 22:03
[QUOTE=blue night] [QUOTE=ekullu]" Tulumba usulü suya basınç uygulayarak suyu belirli bir seviye yükseğe aktarabiliriz. "

Doğrudur, ancak o tulumba nasıl çalışacak bir fikriniz varmı? 7/24 tulumbayı basma pek akılcı olmasa gerek.

" Fiziğin temelinde bilim vardır ancak olmaz diye bişey yoktur.  "

"Bilim" in tanımı nedir peki sizce? Bir başka soru daha sorayım sizce bilimde katı kurallara yer yokmudur?

" Hava ile su aktarımı yapılırmı?  "

Bakınız bu sorunuza yapılmaz denilse, siz bu kadar kesin konuşmayın diyebilirsiniz. Bunun ne olacağı bilinmez. Ancak iş temel fizik kurallarına geldiğinde işler değişir. Termodinamik kanunları kullanılabilirlikte istisnaya pek yer vermez.

Elektrik yerine başka bir şey kullanılabilir ancak temelde enerji gerekliliği sabittir.

[/QUOTE]


Bilimde katı kurallar diye bişey yoktur. (Bu benim düşüncem) Olsa idi taş devrinde yaşıyor olurduk. Her gün bilinenin üstüne birşeyler katılabiliyorsa katı kuraldan bahsedilemez.

Tulumbayı 7/24 elle müdahale edilmesini anlayabiliyorsanız size helal olsun diyorum.  Bilimden bahsederken birazda mantıktan yararlanır isek iyi olacaktır.

Enerji elbet gereklidir, bu sözlerimi inkar ettiğim anlamına gelmiyor, yanlış anlaşılıyor. Elektrik enerjisi yerine başka enerji kullanmak amaç. Sürtünmeden, rüzgardan, basınçdan, suyun kaldırma kuvvetinden vs.. Hepsinde enerji vardır ancak elektrik enerjisi alternatifi tartışılıyor.


Açıklamalarım şahsa yönelik değildir. Fikir tartışması yapıyoruz kişi değil bunuda belirtmek isterim.

[/QUOTE]

Öncelikle sizi tanımam etmem kişisel bir durum içinde bir forum sitesine bir şey yazmam. Şikayet dahil.

Bilimde hipotezden başlayıp kanuna giden bir hiyararşi vardır Kanun için katı olmadığını söyleyemezsiniz ki bunun taş devri ile alakası hiç yoktur.


Bakınız ben elektirik kullanımını düşüremezsiniz demedim, benim görüşüm elektirik masrafını düşürmek için yapacağınız şeylerin daha iyi düşünülmesi gerektiği yönünde. Yalıtım yapılabilir, aydınlatmada led sistem kullanılabilir (ilk yatırım maliyetleri yüksektir farkındayım), verimi daha yüksek filtreler kullanılabilir. Isıtma için kalorifer sistemi kullanılabilir. Yani sizin söylediğiniz tulumba sistemi içinde bir şey geliştirilebilir bunun bilimle alakası yoktur ama iş 1 verip 2 almaya gelince orada koşullar bellidir. Bilim içinde koşullar bellidir.

Saygılar.


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

onuruygunÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 30/07/2006
İl: Kocaeli
Mesaj: 7768
onuruygunÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 25 Ocak 2012 23:32
[QUOTE=blue night]

Bilimde katı kurallar diye bişey yoktur. (Bu benim düşüncem) Olsa idi taş devrinde yaşıyor olurduk. Her gün bilinenin üstüne birşeyler katılabiliyorsa katı kuraldan bahsedilemez.

Tulumbayı 7/24 elle müdahale edilmesini anlayabiliyorsanız size helal olsun diyorum.  Bilimden bahsederken birazda mantıktan yararlanır isek iyi olacaktır.

Enerji elbet gereklidir, bu sözlerimi inkar ettiğim anlamına gelmiyor, yanlış anlaşılıyor. Elektrik enerjisi yerine başka enerji kullanmak amaç. Sürtünmeden, rüzgardan, basınçdan, suyun kaldırma kuvvetinden vs.. Hepsinde enerji vardır ancak elektrik enerjisi alternatifi tartışılıyor.


Açıklamalarım şahsa yönelik değildir. Fikir tartışması yapıyoruz kişi değil bunuda belirtmek isterim.[/quote]

Bilimde katı kurallar yoktur diyemeyiz. Bugün kesin olarak biliyoruz ki enerji korunumu vardır, termodinamik kanunları bellidir. Metamalzemelerdeki yine bu kurallara uyan ama uymuyormuş gibi özel koşullar gösteren durumlar haricinde bu kurallarda esneklik beklememek lazım. Bilimin üzerine bir şeyler katılıyor da bu temel ve ispatlanmış bilgileri gözardı ederek yapılmıyor.

Basınç bir kuvvet veya enerji değildir, potansiyeldir. Yani Volt'tan yararlanalım gibi bir durum var, bunu es geçelim. Diğer şekillerde enerji üretimi yapılabilir ama baştan söyleyeyim çok iyi bir yer bulamazsanız mesela rüzgardan enerji üretmeniz, üretseniz bile ucuza getirmeniz mümkün olmaz.(Depolama da başka dert) Suyun kaldırma kuvveti ve deniz dalgalar kullanılarak pek çok uygulama dünya genelinde uygulanmaya başladı, deniz kenarındaysanız uygulayabilirsiniz ama zorluklarını önceden araştırmanız lazım. Çok büyük bir düzenek yapılmayacaksa kurulum ve bakım masrafları her sistemde şebeke elektriğinden pahalıya gelme riski taşır.

 [QUOTE=blue night]
Hocam öncelikle şu konuda hemfikir olduğumu belirteyim. Enerji olmadan olmaz bunu kabul ediyorum. Anlatmak istediğim elektrik enerjisi yerine alternatif enerjiler. Elimizi  oynatırken bile sonuc da enerji harcanıyor en basitinden.

Ayrıldığım noktaya geleyim; suyun basıncıyla su kendi seviyesinden yukarı çıkabilir. Paintte basit bir resim çizebilirdim aslında ama üşeniyorum. Örnekle açıklayım; 400 litrelik bir akvaryumda 5 litrelik bir kabı (zemini geniş olmak şartıyla) akvaryumun içine daldırsak içene su dolduğunda bile suyun üzerine çıkar ve su seviyesini geçer. (Bu noktada şunu diyebilirsiniz; akvaryuma batırmak için harcanan enerji karşılığında su seviyesini geçecek su miktarı ne kadar olur ve değer mi? daha fazla enerji harcanır diye düşünüyorum atıyorum kafa motoruna göre) 

Konuda uzman olabilirsiniz ve açıklamalarınızla beni tatmin edebilirsiniz bu gayet normaldir. Ben veya bir başkası da fikir ve bilgi sahibi olmuş oluruz. 

Ayrıca Üniversitelerdeki hocalarla işlerimiz olabiliyor, bi gün nasip olursa Prof. hocalarımızdan biriyle bu konu hakkında bilgi edinmek amaçlı sohbet imkanım olur inşallah. Bunu çok istiyorum. (Eski komisyon hocamız fizikçiydi, keşke devam etse diyorum şu an içimden) 

Saygılar.
[/QUOTE]
Bahsettiğiniz şişe batırma işleminde hiç bir sürtünme vb. kayıp olmasa bile ancak harcadığınız kadar enerjiyi geri alırsınız.

Elektrik elde edecekseniz bir yerlerde başka formda depolanmış enerjiyi elektrik enerjisine çevirmeniz gerekir.

Mesela benzinle çalışan bir jeneratör düşünelim. Siz benzini yaktığınızda benzini oluşturan kimyasalların bağlarındaki enerjiyi elektriğe çevirirsiniz. Barajlarda buharlaşan su yükselip potansiyel enerji kazanır, sonra yağmur olarak yüksek bir yere iner. Siz yer çekimi ile potansiyel enerjisi hareket yani kinetik enerjiye dönüşen enerjiyi türbinleri döndürmek ve elektrik elde etmekte kullanırsınız. Bisikletin tekerleğine takılan dinamo szin bacaklarınızdaki kasların harcadığı enerjiyi elektrik enerjiye çevirir. Bacaklarınız o enerjiyi glikodan yani kan şekerinden alır, o şeker bitkiden gelir, bitki de güneş ışığından o enerjiyi elde eder. Yani hep bir yerlerdeki enerjiyi elektrik enerjisine çeviriyoruz. Siz elektrik üretecekseniz bu tip bir kaynaktan içinizde bulunduğunuz koşullar ve üreteceğiniz elektrik enerjisine göre en uygununu seçmelisiniz.

Yani biz insanoğlu enerji üretmiyoruz, var olan bir enerji çeşidini başka bir çeşide elektrik enerjisine çeviriyoruz.

Uzman değilim, bu konularda yegane uzmanlar akademisyenlerdir. Onlar varken bana veya başkasına uzman demek komik olur. Sadece bu konularda biraz bilgim var diyelim.
onuruygun2012-01-25 23:32:51

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

mgaziÇevrim Dışı

Kayıt: 04/11/2006
İl: Adiyaman
Mesaj: 51
mgaziÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 26 Ocak 2012 01:10
Onur bey sizi tebrik ediyorum. Israrla doğru olana yanlış diyenlere, doğru olanı anlatmaya çalışıyorsunuz. Bu gerçekten sabır isteyen bir meziyet. Tahammülsüz birisi olarak okurken bile gerilmeye başladım ben. Bu nedenle tartışmaya katılmıyorum.

Size şunu sormak istiyorum. Mıknatıs konusunda ne düşündüğünüzü merak ettim. Biz biliyoruz ki her madde bir iç enerjiye(entropiye) sahiptir. Mıknatıslarda var olan enerji bizim termodinamik konusunda bahsettiğimiz entropi ile alakalı bir durum mu yoksa manyetik alanla alakalı bir durum mu? Eğer entropi durumu varsa ortada o da tükenen birşey sonuç olarak. Fakat doğal mıknatıslar, mıknatıslık özelliğini kaybetmiyor benim bildiğim kadarıyla.

Bu soruları size soruyorum ama mıknatıs ile yapılan magnet motor ya da mıknatıs motoru denen motorun gerçek ya da verimli olamayacağını da biliyorum. Neden mi? Çünkü gerçekten böyle birşey olsa daha öncede dediğim gibi nükleer enerji yerine bu enerjiyi kullanırlardı:) Sormamda ki amaç sadece fikir teatisinde bulunmak.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

onuruygunÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 30/07/2006
İl: Kocaeli
Mesaj: 7768
onuruygunÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 26 Ocak 2012 04:34
[QUOTE=mgazi]Onur bey sizi tebrik ediyorum. Israrla doğru olana yanlış diyenlere, doğru olanı anlatmaya çalışıyorsunuz. Bu gerçekten sabır isteyen bir meziyet. Tahammülsüz birisi olarak okurken bile gerilmeye başladım ben. Bu nedenle tartışmaya katılmıyorum.

Size şunu sormak istiyorum. Mıknatıs konusunda ne düşündüğünüzü merak ettim. Biz biliyoruz ki her madde bir iç enerjiye(entropiye) sahiptir. Mıknatıslarda var olan enerji bizim termodinamik konusunda bahsettiğimiz entropi ile alakalı bir durum mu yoksa manyetik alanla alakalı bir durum mu? Eğer entropi durumu varsa ortada o da tükenen birşey sonuç olarak. Fakat doğal mıknatıslar, mıknatıslık özelliğini kaybetmiyor benim bildiğim kadarıyla.

Bu soruları size soruyorum ama mıknatıs ile yapılan magnet motor ya da mıknatıs motoru denen motorun gerçek ya da verimli olamayacağını da biliyorum. Neden mi? Çünkü gerçekten böyle birşey olsa daha öncede dediğim gibi nükleer enerji yerine bu enerjiyi kullanırlardı:) Sormamda ki amaç sadece fikir teatisinde bulunmak.
[/QUOTE]

Kalıcı mıknatısların özellikleri temelde mıknatıslanacak malzemenin manyetik alan içine konduğunda rastgele yönlenmiş domen denilen bölgelerinin(dış yörünge elektronlarının dipol momentlerinin eşyönlü olduğu bölgeler) aynı yöne dönmeye zorlanması ile oluyor. Dipollere magnetik alan tarafından tork uygulanırken dipoller buna karşı direnirler.(eşyönlü olma eğiliminden dolayı) Domen sınırlarındaki manyetik alan yönüne en küçük açıyla yönelimli dipoller diğerlerini de dönmeye zorluyor ve bu şekilde domen duvarlarının sınırları değişerek manyetik alanla eşyönlü domenler büyüyor, diğer domenler küçülüyor. Bu değişim belirli bir orana gelince kalıcı mıknatıslanma oluyor. Magnetik alan yeterince büyük olursa tüm malzeme içindeki dipoller eşyönlü oluyor ve malzeme doyum noktasına ulaşıyor.(Yani maksimum mıknatıslanma denilebilir.) Malzemenin büyük kısmında veya tamamında dipollerin eşyönlü olması da mıknatıslanma sonucunu doğuruyor. (Magnetik alan kalksa bile dipollerin eşyönlü kalma eğiliminden kaynaklanan histerezis nedeniyle eski domen dizilişine dönülmüyor)

Şimdi bu süreçte malzemeye enerji aktarılıyor mu? Aktarılmıyorsa mıknatıslanmış malzeme ile mıknatıslanmamış malzeme arasında entropi farkı olmaması lazım, enerji aktarımı oluyorsa bu sefer de entropi farkının olması lazım. (belki de yanılıyorumdur ve bu sorular yanlıştır) Enerji verilerek bir şeyler yapıldıysa iş yapılmış demektir. Burada da magnetik alan iş yapar mı diye sormak lazım.(Kuvvet var da iş var mı?) Acaba burada olaya dipollerin dış magnetik alanla etkileşmesi gibi mi bakmamız lazım yoksa magnetik alan sebebiyle dipoller arası mı etkileşme var? Olayda etkileşme dipoller arasında olan bir olaysa entropi devreye sokulmalı mı?(Sonuçta böyleyse tüm işlem madde içinde gerçekleşiyor demektir. Dışarıyla bağlantı kalmaz gibi) Dipollerin magnetik alan ile etkileşmesi olarak bakacaksak tüm dipoller üzerine uygulanan torkları topladığımızda (ve dipollerin birbiriyle etkileşmesini) malzeme üzerinde vektörel toplam sıfır çıkabilir mi? (bağlı akımların toplamının sıfır çıkması gibi)

Açıkçası bu konuda zayıfım, o yüzden işin entropi kısmına girince çıkamayabilirim. Ferromagnetiklerin yapısal özellikleri makro boyutta ve dışarı ile etkileşmelerinde klasik elektromagnetik teorinin konusu olsa da iç yapıları ve kalıcı mıknatıslanma olayının incelikleri başka dalları kapsıyor. Katıhal, kuantum gibi konularda lisans düzeyinde pek anlatılan konular değil. Kalıcı mıknatısların iç yapısı ve entropi konusuna daha derine izninizle girmeyeyim, şimdi bir şey derim yarım yamalak saçma bir şey olur. Önceki paragrafta küçük bir mantık yürütmesi ile aklıma gelen soruları sordum, cevaplarını bu işin erbabı kişiler verirse çok memnun olurum. (göründüğü üzere kesinlikle o kişilerden biri değilim)


not: Mantık yürütürken saçma hatalarım olduysa affola. Bu saatte bu yorgunluk ile beynimin klavyede tuşlara yazma komutu vermesine bile şaşırıyorum.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

SarumanÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 12/02/2007
İl: Ankara
Mesaj: 869
SarumanÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 28 Ocak 2012 08:47
Halen havanda su dövüyorsunuz farkında değilsiniz.Bahsettiğiniz tüm şeyler zaten yıllardır elin gavurunun bulduğu şeyler, bazıları ise yüzyıllardır bilinen teoremler.
Bu tür eğlencelik kuramları sadece oyuncaklarda kullanabilirsiniz, asla gerçek hayata aktaramazsınız. Gerçek hayata aktarabilmeniz için ya -273 derecede yapacaksınız, yada uzay ortamını sağlayacaksınız. 

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir