Palmiyeli Ölüm Havuzu

Evet, bu kaygılar yerinde fakat biraz da şuna benziyor: Kedi köpek besliyorum, kuduz olacağım, tenya olacağım, çivi battı tetanoz olacağım, peynir yedim brusella olacağım, balıktan verem kapacağım... gibi. Tedavisi ve önlemi olan hastalıklardan korkmamak lazım. Baksanıza koruna aşısını bile 1 yılda buluverdiler. [:)]

Merak etmeyin o hastalığın tedavisi var zaten siz dikkatli olun yeter sakın elinize almayın kıyafetlerinize falan koymayın tırmandırtmayın ve gerekli olan durumlar hariç dokunmayın

[QUOTE=lemur]Evet, bu kaygılar yerinde fakat biraz da şuna benziyor: Kedi köpek besliyorum, kuduz olacağım, tenya olacağım, çivi battı tetanoz olacağım, peynir yedim brusella olacağım, balıktan verem kapacağım... gibi. Tedavisi ve önlemi olan hastalıklardan korkmamak lazım. Baksanıza koruna aşısını bile 1 yılda buluverdiler. [:)][/QUOTE]

Hocam tamam da, uyarı yapmasa mıydım? Mesajı yazan 15 yaşında bir kardeşimiz.

Bu hayvanın ABD'de satışı yasak, Türkiye'de yasak değil. Bir arkadaş Türkiye'de kötü şartlarda beslendiği için yasaklandı diye yazmış, o doğru değil. ABD'de yasak. Muhtemelen AB'de de yasaktır. Onlar çocuklarını koruyor. Bizde ise "bize bişey olmazcılık" var.

Neyse. Bu hayvan yıllardır Türkiye'de satılıyor, ben de çocukken alıp beslemiştim. İlla ki hasta olacaksınız diye bir şey yok ama dikkatli olmak lazım. Özellikle 15 yaşında genç bir kardeşimiz ve onun kardeşi söz konusu olunca, uyarıyı yapmayı görev bildim.

[QUOTE=lemur]Evet, bu kaygılar yerinde fakat biraz da şuna benziyor: Kedi köpek besliyorum, kuduz olacağım, tenya olacağım, çivi battı tetanoz olacağım, peynir yedim brusella olacağım, balıktan verem kapacağım... gibi. Tedavisi ve önlemi olan hastalıklardan korkmamak lazım. Baksanıza koruna aşısını bile 1 yılda buluverdiler. [:)][/QUOTE]

Fikirlerinize saygı duymakla birlikte bir Veteriner Hekim olarak yukarıda bahsettiğiniz hastalıklar tedavi açısından o kadar da kolay ve korkulmayacak hastalıklar değildir. Tabi ki de sizin de dediğiniz gibi korkarak hayat yaşanmaz fakat inanın coronavirus yukarıda bahsini geçirdiğiniz bizim zoonoz dediğimiz hayvandan insana geçen hastalıkların yanında grip kadar hafif kalır, verem ve tenya zamanımızda görece kolay tedavi edilebilen hastalıklar olsa da tetenoz ve kuduz eğer doğru zamanda aşı olmazsanız tedavisi ve geri dönüşü olmayan hastalıklardır. Keza brucella her ne kadar tedavisi olsa da hem beşeri hekimler tarafından geç teşhis edilmesi hem de kan-testis bariyeri denen yapıyı aşabildiği için uzun süren tedavi ve nüks riski taşımaktadır. Bu yüzden evet korkarak hayat geçmez ama lütfen bu hastalıkları da hafife almayalım saygılarım ile.

[QUOTE=Beta_balik]Su kaplumbağaları ilk baştan beri ilgimi çeken ama imkanlar doğrultusunda hiç girişemediğim canlılar. Bu yüzden derin bir araştırmaya da girmemiştir. Ama yüzey konular hakkında birkaç bilgim var.
(bu arada uvb hakkında kafam çok karışıyordu, Arda Bey ve Erkut Bey güzelce açıklamış. Bu yüzden onlara teşekkür ediyorum. [:)))])

YouTube de sürüngen dostları adlı bir kanal var. Ben oranın anlatımını çok seviyorum, sahibi foruma da üye yanılmıyorsam. Kaplumbağa ile ilgili bir videosunu da bıraktım. Birisi kendisi ucuz, bakımı pahalı bir canlı demiş. Tamamen katılıyorum. Bunu videodan da rahatça anlayabilirsiniz. Çok yüzeyden anlatılmış gerçi ama hemen hemen tüm ihtiyaçları saymış. Onlar üzerinden gidebilirsiniz en azından.
[VID]https://youtu.be/55o41_hyxdA[/VID]
Uvb nin çok konusu geçince yine ayn ikanalim denk geldiğim bir videosunu bırakmak istiyorum,
[VID]https://youtu.be/Q7EK0pz_FYE[/VID]
Kum konusunu sormuşsunuz. Silis kum alıp kullanmanız iyi olur. Sindirim içindi galiba, kum kullanılması tavsiye ediliyor kaplumbağalarda. Ama çok iri boyutlu değil tabi. Bu tamına en iyi silis kum giriyor.
Yine dekor olarak çok bir seçenek yok aslında. Bitkileri vs yiyorlar. Kaya da olur, mangrow kökü alabilirsiniz. Kabuklarını sürtmesi için bu tarz sert dekorlar iyi olur. Kuru alan olabildiğince yüksekte olsun, su kaplumbağanın üç dört katı yükseliğinde olsun. Boyutu muhtemelen küçüktür ama yine de aklınızda bulunsun, ilk başta 80-100 litreden küçük bir akvaryum iyi olmaz. Bu hacimli bir akvaryum da büyüdüklerinde yine yetmeyecek. İleride (yine bir iki yıl oluyor sanırım) büyütmeniz gerekecek.
Beslenme konusunda çok fazla bilgim yok. Ama kaplumbağalar için kuru yemler var. Onlardan alabilirsiniz birkaç çeşit. Ek olarak yavrular protein ağırlıklı besinler de yer. Biraz araştırın özellikle bir şey çok kullanılıyordu, kuru un kurdu yada karides tarzı birşeydir hatırlıyorum şu anda. Büyüdükçe bitkisel beslenmeye başlıyorlar. Bu yüzden eğer şu anda henüz yavruya sebze meyve yetmeyebilir ama yinede bir deneyebilirsiniz. [/QUOTE]

Teşekkürler dediğiniz videoları izledim konuyu açtıktan sonra.Bir de "su kaplumbağası" diye bir kanal varmış onu da izledim şimdi.İnternette uvb lambalar en az 150 tl falan.Birkaç gün gözlemleyeceğim ölmezse o lambadan da alacağım cidden şu an köpek de bakıyorum akvaryumlarım da var kuşlarım da var ama bakımı en zor olan su kaplumbağası maalesef ve dediğiniz gibi aşırı masraflı...Kesinlikle denetim yapılmalı yasaklanmalı gaziantepteyim her 4 petshoptan birinde var hem hayvana eziyet hem de sahiplenen insana eziyet...Tabi profesyonelleşmiş abilerim ablalarım vardır onlar işini biliyordur.Benim babam cafe işletiyor her şey için denetim yapılıyor.Petshoplara da denetim yapılmıy mı?Hiç mi imza kampanyası falan yapılmadı bu hayvanların satışıyla ilgili?Büyüyen kablumbağaları dereye göle bırakınca ekosistemi de bozuyorlar.Kesinlikle petshoplara denetim yapılmalı satana ceza yazılmalı bence.

[QUOTE=OrhunKadir]

Fikirlerinize saygı duymakla birlikte bir Veteriner Hekim olarak yukarıda bahsettiğiniz hastalıklar tedavi açısından o kadar da kolay ve korkulmayacak hastalıklar değildir. Tabi ki de sizin de dediğiniz gibi korkarak hayat yaşanmaz fakat inanın coronavirus yukarıda bahsini geçirdiğiniz bizim zoonoz dediğimiz hayvandan insana geçen hastalıkların yanında grip kadar hafif kalır, verem ve tenya zamanımızda görece kolay tedavi edilebilen hastalıklar olsa da tetenoz ve kuduz eğer doğru zamanda aşı olmazsanız tedavisi ve geri dönüşü olmayan hastalıklardır. Keza brucella her ne kadar tedavisi olsa da hem beşeri hekimler tarafından geç teşhis edilmesi hem de kan-testis bariyeri denen yapıyı aşabildiği için uzun süren tedavi ve nüks riski taşımaktadır. Bu yüzden evet korkarak hayat geçmez ama lütfen bu hastalıkları da hafife almayalım saygılarım ile.[/QUOTE]

Teşekkürler akvaryum kardeşimin odasında çok küçük değil 3.Sınıfa gidiyor gerekli uyarıyı yaptık kesinlikle dokunmayacak.Babam su değişimini falan ben yaparım dedi çünkü okuduğum kaynaklarda sudan da bulaşabildiği yazıyordu.Ayrıca büyüklerden ziyade, yaşlılar ve çocuklar için tehlikeliymiş daha çok.

Peki akvaryumun kardeşimin odasında olduğu için suya ve kaplumbağaya temas etmese bile havadan bulaşabilme ihtimali var mı?[:?]

[QUOTE=amasyalakvarist]Merak etmeyin o hastalığın tedavisi var zaten siz dikkatli olun yeter sakın elinize almayın kıyafetlerinize falan koymayın tırmandırtmayın ve gerekli olan durumlar hariç dokunmayın[/QUOTE][QUOTE=amasyalakvarist]Merak etmeyin o hastalığın tedavisi var zaten siz dikkatli olun yeter sakın elinize almayın kıyafetlerinize falan koymayın tırmandırtmayın ve gerekli olan durumlar hariç dokunmayın[/QUOTE]

Tedavisi olsa bile dikkat etmemiz lazım çünkü her insanın bağışıklığı farklıdır kimininki dayanıklıdır kimi kolay hastalanır o yüzden tedavi herkeste işe yarayacak diye birşey yok.

Ben tedbirsizlikten ve bu hastalıkları hafife almaktan söz etmedim. Elbette ki ortalama bir hekimin zoonozlarla ilgili bilgisi sınırlıdır. Eğer zoonozlarla ilgili endişelerimiz abartılırsa hiç bir şekilde hayvan besleyemeyiz. Evcil hayvanlarla hiç bir temasımız olmasa bile doğadaki vahşi hayvanlardan bu hastalıkları kapabiliriz.

Kuduzun ana kaynağı doğadaki vahşi hayvanlardır. Mikrobun sinir uçlarındaki yavaş yayılımı sayesinde aşı bu ölümcül hastalığın neredeyse tek tedavisidir. Neyse ki yüz yıldan fazla bir zamandır aşısı var.

Tetanoz da ölümcül bir hastalıktır. Mikropları toprakta yani her yerde bulunur. Günümüzde hala her yıl bir kaç can almaktadır. Yoğun bakım şartlarında tedavisi vardır fakat daha fazla detaya girmek istemiyorum. Hatırladığım kadarıyla ülkemizde 1986'dan beri doğan her bebek tam doz aşılanmakta, okul çağında, askerde ve gebelikte tekrarlanmaktadır. 10 yılda bir tekrar önerilmektedir. Kirli açık yaralarla gelen kişilere gerektiğinde acil servislerde aşı geçmişine bakılmaksızın tek doz uygulanmaktadır.

Esas burda bizim için söz konusu olan Salmonella ise öncelikle insanlar tarafından taşınır. Ve salgın yapma potansiyeli yüzünden tehlikelidir. Kaplumbağadaki risk kadar tavukta da var. Bilemediğim başka canlılarda da olabilir.

Zaten bu pandemi sürecinde kişisel hijyen uygulamaları biraz da kafamıza vura vura toplumumuza öğretildi. Ben yetişen kuşağın her konuda daha bilinçli olduğunu düşünüyorum. Hayvanlarla ne şekilde olursa olsun temas eden kişiler bu konularda kendilerini bilinçlendirerek gereken önlemleri de almakla yükümlüdürler. Hem kendileri hem toplum sağlığı için. Önlem aldıktan sonra kaygılarımızı ve paranoyalarımızı bir yana bırakabiliriz. "Önce eşeği sağlam kazığa bağla, sonra Allah'a dua et" dedikleri gibi.

Bu kaplumbağanın durumunu ben kafaya taksam ne yapardım mesela? Önce bir veterinere danışırdım. Büyük olasılıkla basit laboratuvar tahlilleriyle hayvanda bulaşıcı bir hastalık olup olmadığı anlaşılırdı. Burda da bir açmaz var. Piyasa veterinerlerinde tamamıyla ticari olduğunu gördüğüm garip bir iş bölümü var. Her biri genellikle farklı bir canlı grubu üzerinde çalışıyor. Örneğin, biz köpeklerimiz için ayrı veterinere, koyunlarımız için ayrı veterinere gidiyoruz, balıklarımızı da kendimiz tedavi etmeye çalışıyoruz. Tavukları da komşulara soruyoruz. Bu da işleri karıştırıyor. Kaplumbağadan anlayan veteriner bulmak zor olabilir.

Güncelleme:
Bugün akşam petshopa gidip "Palmiyeli Ölüm Havuzu"nu iade ettim.Yerine ısıtıcı alacaktım ama kaliteli marka yoktu ellerinde onun yerine dip çekim sifonu denilen aletten aldım.Normalde hortumla ağzıma hüpletim dip çekimi yapıyordum arada bir su yutuyordum.Kablumbağanın suyunda da hastalık olma ihtimali olduğu için artık dip çekimini bu aletle yapacağım.Isıtıcı olarak tetranın ısıtıcısından alacağım atakan petshoptan bir de kaliteli yemler sipariş edeceğim orda ahm marka yem vermişlerdi.Japonlarıma ahm marka yem kullanmadım daha önce Tetra,Tropical,Sera,Dajana,JBL marka yemler veriyorum japonlarıma,kablumbağama da bu markalardan iki tanesinin yemini alacağım yine atakan petshoptan.Dekorasyon olarak şuanlık bir şey düşünmüyorum amacım balığı sağlıklı büyütmek

[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/228875/190320212312561.jpg[/IMG][IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/228875/190320212313061.jpg[/IMG][IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/228875/190320212313121.jpg[/IMG][IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/228875/190320212313191.jpg[/IMG]

Hastalık konusunda önemli olan tedbirli olup, canlıya en iyi ve sağlıklı ortamı sağlamaktır. Evet dediğiniz gibi Türkiye'de sürüngenlere bakan çok az sayıda veteriner var, ileride umarım artar.
[QUOTE=erkanmazici]

Hocam tamam da, uyarı yapmasa mıydım? Mesajı yazan 15 yaşında bir kardeşimiz.

Bu hayvanın ABD'de satışı yasak, Türkiye'de yasak değil. Bir arkadaş Türkiye'de kötü şartlarda beslendiği için yasaklandı diye yazmış, o doğru değil. ABD'de yasak. Muhtemelen AB'de de yasaktır. Onlar çocuklarını koruyor. Bizde ise "bize bişey olmazcılık" var.

Neyse. Bu hayvan yıllardır Türkiye'de satılıyor, ben de çocukken alıp beslemiştim. İlla ki hasta olacaksınız diye bir şey yok ama dikkatli olmak lazım. Özellikle 15 yaşında genç bir kardeşimiz ve onun kardeşi söz konusu olunca, uyarıyı yapmayı görev bildim.[/QUOTE]
Evet dedikleriniz doğru her ihtimale karşı uyarı yapmakta fayda var. Türkiye'de kırmızı yanaklı su kaplumbağası ve diğer adıyla singapur kaplumbağası yasak diye biliyordum şimdide araştırıp baktım ve yasakmış. Çoğu insan eskiden 5-10 tlye yavru kaplumbağa alıp küçücük sağlıksız ortamda bakmaya çalışıyorlardı bu da salmonellaya davetiye çıkartıyordu. Yasak olmasının bir diğer nedeni de evde bakamayınca insanlar kaplumbağaları göllere, derelere bırakıyor. Çoğu gölde kırmızı yanaklı kaplumbağa görebilirsiniz bunun nedeni istilacı olmalarından kaynaklı.

[QUOTE=lemur]Ben tedbirsizlikten ve bu hastalıkları hafife almaktan söz etmedim. Elbette ki ortalama bir hekimin zoonozlarla ilgili bilgisi sınırlıdır. Eğer zoonozlarla ilgili endişelerimiz abartılırsa hiç bir şekilde hayvan besleyemeyiz. Evcil hayvanlarla hiç bir temasımız olmasa bile doğadaki vahşi hayvanlardan bu hastalıkları kapabiliriz.

Kuduzun ana kaynağı doğadaki vahşi hayvanlardır. Mikrobun sinir uçlarındaki yavaş yayılımı sayesinde aşı bu ölümcül hastalığın neredeyse tek tedavisidir. Neyse ki yüz yıldan fazla bir zamandır aşısı var.

Tetanoz da ölümcül bir hastalıktır. Mikropları toprakta yani her yerde bulunur. Günümüzde hala her yıl bir kaç can almaktadır. Yoğun bakım şartlarında tedavisi vardır fakat daha fazla detaya girmek istemiyorum. Hatırladığım kadarıyla ülkemizde 1986'dan beri doğan her bebek tam doz aşılanmakta, okul çağında, askerde ve gebelikte tekrarlanmaktadır. 10 yılda bir tekrar önerilmektedir. Kirli açık yaralarla gelen kişilere gerektiğinde acil servislerde aşı geçmişine bakılmaksızın tek doz uygulanmaktadır.

Esas burda bizim için söz konusu olan Salmonella ise öncelikle insanlar tarafından taşınır. Ve salgın yapma potansiyeli yüzünden tehlikelidir. Kaplumbağadaki risk kadar tavukta da var. Bilemediğim başka canlılarda da olabilir.

Zaten bu pandemi sürecinde kişisel hijyen uygulamaları biraz da kafamıza vura vura toplumumuza öğretildi. Ben yetişen kuşağın her konuda daha bilinçli olduğunu düşünüyorum. Hayvanlarla ne şekilde olursa olsun temas eden kişiler bu konularda kendilerini bilinçlendirerek gereken önlemleri de almakla yükümlüdürler. Hem kendileri hem toplum sağlığı için. Önlem aldıktan sonra kaygılarımızı ve paranoyalarımızı bir yana bırakabiliriz. "Önce eşeği sağlam kazığa bağla, sonra Allah'a dua et" dedikleri gibi.

Bu kaplumbağanın durumunu ben kafaya taksam ne yapardım mesela? Önce bir veterinere danışırdım. Büyük olasılıkla basit laboratuvar tahlilleriyle hayvanda bulaşıcı bir hastalık olup olmadığı anlaşılırdı. Burda da bir açmaz var. Piyasa veterinerlerinde tamamıyla ticari olduğunu gördüğüm garip bir iş bölümü var. Her biri genellikle farklı bir canlı grubu üzerinde çalışıyor. Örneğin, biz köpeklerimiz için ayrı veterinere, koyunlarımız için ayrı veterinere gidiyoruz, balıklarımızı da kendimiz tedavi etmeye çalışıyoruz. Tavukları da komşulara soruyoruz. Bu da işleri karıştırıyor. Kaplumbağadan anlayan veteriner bulmak zor olabilir.[/QUOTE]

Kesinlikle veterinerler ticari amaçlılar.Benim maltese terrier köpeğim var,onun için bile adamakllı işini severek yapan veteriner zar zor buldum.Kaldı ki kaplumbağaya bulacağım

[QUOTE=XPlot]Hastalık konusunda önemli olan tedbirli olup, canlıya en iyi ve sağlıklı ortamı sağlamaktır. Evet dediğiniz gibi Türkiye'de sürüngenlere bakan çok az sayıda veteriner var, ileride umarım artar.

Evet dedikleriniz doğru her ihtimale karşı uyarı yapmakta fayda var. Türkiye'de kırmızı yanaklı su kaplumbağası ve diğer adıyla singapur kaplumbağası yasak diye biliyordum şimdide araştırıp baktım ve yasakmış. Çoğu insan eskiden 5-10 tlye yavru kaplumbağa alıp küçücük sağlıksız ortamda bakmaya çalışıyorlardı bu da salmonellaya davetiye çıkartıyordu. Yasak olmasının bir diğer nedeni de evde bakamayınca insanlar kaplumbağaları göllere, derelere bırakıyor. Çoğu gölde kırmızı yanaklı kaplumbağa görebilirsiniz bunun nedeni istilacı olmalarından kaynaklı.
[/QUOTE]

Valla bence eskiden demeyin ben 1 yıldır akvaryum hobisiyle uğraşıyorum ondan önce de köpeğim için kaç kere petshop a gittim son 1-2 yıldır her gittiğimde kablumbağa görüyorum.Tabi kuytu köşelerde "palmiyeli ölüm havuzlarında" 10 -15 tane kaplumbağa oluyor.

Sıra gelip söyleme fırsatı bulamadım fakat ben, başından beri hayvanı bu derece benimseyip "palmiyeli ölüm havuzu" ndan kurtarma çabanıza hayran oldum. Sağlıklı ve keyifli bakmanızı dilerim.

[QUOTE=lemur]Sıra gelip söyleme fırsatı bulamadım fakat ben, başından beri hayvanı bu derece benimseyip "palmiyeli ölüm havuzu" ndan kurtarma çabanıza hayran oldum. Sağlıklı ve keyifli bakmanızı dilerim.[/QUOTE]

Teşekkürler..Maalesef ülkemizde hatta dünyada hayvanlara bu kadar eziyet edilirken,yaşadıkları habitatlar yok edilirken biz sessiz kalıyoruz.Ben göz yumamadım elimden geldiğince güzel bir ortam oluşturmaya çalıştım,ama orada daha 10-15 tane kablumbağa ölüm havuzunda yeni sahiplerini bekliyorlardı,ben kendiminkini kurtardım.Ama o diğerlerinin yolu belli maalesef,"palmiyeli ölüm havuzlarında"küçük çocukların elinde oyuncak olacaklar maalesef,ya da genç birisi tarafından sevgilisine hediye olarak alınacak...

[QUOTE=uygar27] Peki akvaryumun kardeşimin odasında olduğu için suya ve kaplumbağaya temas etmese bile havadan bulaşabilme ihtimali var mı?[:? ][/QUOTE]
Havadan bulaş ihtimali çok çok düşük. Temas ya da sindirim yolu ile mikrop alınması gerekli.

[QUOTE=lemur]Ben tedbirsizlikten ve bu hastalıkları hafife almaktan söz etmedim. Elbette ki ortalama bir hekimin zoonozlarla ilgili bilgisi sınırlıdır. Eğer zoonozlarla ilgili endişelerimiz abartılırsa hiç bir şekilde hayvan besleyemeyiz. Evcil hayvanlarla hiç bir temasımız olmasa bile doğadaki vahşi hayvanlardan bu hastalıkları kapabiliriz.

Kuduzun ana kaynağı doğadaki vahşi hayvanlardır. Mikrobun sinir uçlarındaki yavaş yayılımı sayesinde aşı bu ölümcül hastalığın neredeyse tek tedavisidir. Neyse ki yüz yıldan fazla bir zamandır aşısı var.

Tetanoz da ölümcül bir hastalıktır. Mikropları toprakta yani her yerde bulunur. Günümüzde hala her yıl bir kaç can almaktadır. Yoğun bakım şartlarında tedavisi vardır fakat daha fazla detaya girmek istemiyorum. Hatırladığım kadarıyla ülkemizde 1986'dan beri doğan her bebek tam doz aşılanmakta, okul çağında, askerde ve gebelikte tekrarlanmaktadır. 10 yılda bir tekrar önerilmektedir. Kirli açık yaralarla gelen kişilere gerektiğinde acil servislerde aşı geçmişine bakılmaksızın tek doz uygulanmaktadır.

Esas burda bizim için söz konusu olan Salmonella ise öncelikle insanlar tarafından taşınır. Ve salgın yapma potansiyeli yüzünden tehlikelidir. Kaplumbağadaki risk kadar tavukta da var. Bilemediğim başka canlılarda da olabilir.

Zaten bu pandemi sürecinde kişisel hijyen uygulamaları biraz da kafamıza vura vura toplumumuza öğretildi. Ben yetişen kuşağın her konuda daha bilinçli olduğunu düşünüyorum. Hayvanlarla ne şekilde olursa olsun temas eden kişiler bu konularda kendilerini bilinçlendirerek gereken önlemleri de almakla yükümlüdürler. Hem kendileri hem toplum sağlığı için. Önlem aldıktan sonra kaygılarımızı ve paranoyalarımızı bir yana bırakabiliriz. "Önce eşeği sağlam kazığa bağla, sonra Allah'a dua et" dedikleri gibi.

Bu kaplumbağanın durumunu ben kafaya taksam ne yapardım mesela? Önce bir veterinere danışırdım. Büyük olasılıkla basit laboratuvar tahlilleriyle hayvanda bulaşıcı bir hastalık olup olmadığı anlaşılırdı. Burda da bir açmaz var. Piyasa veterinerlerinde tamamıyla ticari olduğunu gördüğüm garip bir iş bölümü var. Her biri genellikle farklı bir canlı grubu üzerinde çalışıyor. Örneğin, biz köpeklerimiz için ayrı veterinere, koyunlarımız için ayrı veterinere gidiyoruz, balıklarımızı da kendimiz tedavi etmeye çalışıyoruz. Tavukları da komşulara soruyoruz. Bu da işleri karıştırıyor. Kaplumbağadan anlayan veteriner bulmak zor olabilir.[/QUOTE]
*Ben sizi gayet iyi bir şekilde anladım hafife almak ya da tedbirsizlik amacı ile yazmadığınızı biliyorum genelde forumda bu konularda duyarlı olduğunuz gözüme çarptı her ne kadar görece yeni üye olsam da ama yaşça genç insanlar olduğu için forumda bilgilendirme amacı ile sizin yazdıklarınıza ilave yapmak istedim umarım yanlış anlaşılmaya sebep olup sizi kırmamışımdır. [:)]
*Kaplumbağa yeni alındığı için tahmini ufak boyutlardadır ve salmonella bakterisi bünyesinde bulunmaktadır çünkü sindirim için sürüngenlerde salmonella bakterisi yararlı bakteri konumundadır bağırsaklarında bulunması elzemdir. İnsanlarda ki pro/pre biotikler gibi düşünülebilir.
*Evet haklısınız şimdi insanlar Veteriner Hekim denilince bütün hayvanlar hakkında tam donanım bekliyor ama maalesef bilimsel olarak bu mümkün değil sadece bir canlı ile uğraşan Beşeri Hekimlikte bile bir sürü anadal ve yandal bulunması gibi bizde de bir alana yatkınlaşmak eğilmek zaman ile elzem oluyor. Tabi ki de kaplumbağa hakkında bir Veteriner Hekime uğrasanız eğer hobi veya çalışma alanı değilse alacağınız bilgi kısıtlı olacaktır. Fakat yaşadığınız İlde varsa Veteriner Fakültesi ve bunlara bağlı hastaneler yardımı ile egzotik hayvanlar ve bunların tedavisi hakkında bilgi edinebilirsiniz.

Bir Gastronomi mezunu ve gıda mikrobiyolojisi, güvenliği, mevzuatı üzerine 5 ders almış birisi olarak konuya farklı bir noktadan yorumumu koymak isterim.
İnsanları hasta eden mikrobiyolojik varlıktan korunmak için hayvansal hiçbir ürüne bırakın tüketmeyi temas etmemeli veya diğer gıdalarınıza temas ettirmemelisiniz. Türk gıda kodeksi bu konuda onlarca önlemi olmasına rağmen sektörde gördüğüm kadarıyla bunlara uyan gıda işletme sayısı maalesef çok az.
Doktorların önünde konuşmakta çekiniyorum fakat aldığım derslerden anladığım kadarıyla hayvansal gıda tüketmek en azından hayvana temas kadar risklidir.
Özellikle çapraz bulaşma konusunda maalesef pek çok işletme kaliteli bir iş çıkarmıyor.