Negro’nun Bir Kolu/Aiuana Deresi Biyotopu

[QUOTE=ArifhbsAquatics]

Teşekkür ederim Kerem. Sadece apistolar değil, diğer türlerden de bol çeşit olsa ve rahatça dilediğimiz bölgenin biyotopunu yapabilsek.

H2SO4 suda 2H2O ve 2H3O olarak tamamen çözünür. İletkenliği artırır. Ro su kullandığım için ve değişim suyunu (10 litre ro su) ayarladığım için 15-20 ppm seviyelerine getiriyor suyu. Hiçbir zararını görmedim. Neredeyse üç yıldır su hazırlamak için kullanıyorum. Su kimyası ile ilgili bilgisi ve ekipmanı olmayan kimsenin asit kullanmasını tavsiye etmediğimi not düşeyim.

80 litreye çok rahat yettiğini söyleyeyim. Filtre içerisinde de yeterli alan mevcut.[/QUOTE]Asit hakkında bilgi verdiğiniz için teşekkürler ne zamandır apistolarda kullansam mı diye aklıma takılıyordu, dediğiniz gibi balık türleri konusunda zaten bulamıyorduk iyice zayıfladık eskiye göre çeşitlilik bile daha fazlaydı 2019 başlarında n. marginatus, a. agassizi alenquer, a. erythrura gibi çok nadir türler gelirdi bir çift apisto 200 taş çatlasın 400 idi artık çekyadan apisto ithalatı bile gelmiyor dolar kuru yüzünden 350-400 lira oldu bir çift kakadu bile en iyisi yurt dışına çıkan yakınlardan, akrabalardan almak gibi görünüyor.[EDIT]K3r3m ,2022-04-03 20:23:18[/EDIT]

[QUOTE=K3r3m ]Asit hakkında bilgi verdiğiniz için teşekkürler ne zamandır apistolarda kullansam mı diye aklıma takılıyordu, dediğiniz gibi balık türleri konusunda zaten bulamıyorduk iyice zayıfladık eskiye göre çeşitlilik bile daha fazlaydı 2019 başlarında n. marginatus, a. agassizi alenquer, a. erythrura gibi çok nadir türler gelirdi bir çift apisto 200 taş çatlasın 400 idi artık çekyadan apisto ithalatı bile gelmiyor dolar kuru yüzünden 350-400 lira oldu bir çift kakadu bile en iyisi yurt dışına çıkan yakınlardan, akrabalardan almak gibi görünüyor.[/QUOTE]

İthal edecek firmanın canlı adedini istediği miktarda yapamaması (En az 20 adet gibi) çeşitliliğin zayıf kalmasında büyük etken.
Bu sebeple Harun gibi üreticiler çok değerli bizler için.

[QUOTE=ArifhbsAquatics]

Teşekkür ederim Kerem. Sadece apistolar değil, diğer türlerden de bol çeşit olsa ve rahatça dilediğimiz bölgenin biyotopunu yapabilsek.

H2SO4 suda 2H2O ve 2H3O olarak tamamen çözünür. İletkenliği artırır. Ro su kullandığım için ve değişim suyunu (10 litre ro su) ayarladığım için 15-20 ppm seviyelerine getiriyor suyu. Hiçbir zararını görmedim. Neredeyse üç yıldır su hazırlamak için kullanıyorum. Su kimyası ile ilgili bilgisi ve ekipmanı olmayan kimsenin asit kullanmasını tavsiye etmediğimi not düşeyim.

80 litreye çok rahat yettiğini söyleyeyim. Filtre içerisinde de yeterli alan mevcut.[/QUOTE]

10 litre değişim suyuna (ro) kaç ml H2SO4 kullanıyorsunuz acaba?
Ve ph ı ne düzeyde düşürüyor?

[QUOTE=yigitksm]

10 litre değişim suyuna (ro) kaç ml H2SO4 kullanıyorsunuz acaba?
Ve ph ı ne düzeyde düşürüyor? [/QUOTE]

03 ml ekleyince 4.0-4.2 ph değeri elde ediyorum. Cihazdan çıkan su 6.2 pH değerinde. Değişkenler sadece bunlar değil. Akvaryumdaki suyun istediğim pH aralığına gelmesi için ortalama 1-1,5 ay geçmesi gerek. Dekorasyondaki malzemeler (kum, kaya, ahşap vb) ve filtredeki medyalar ya hiç ya da çok az kH salınımı yapmalı. Bu bir aylık süreçte tanktaki suda pH salınımı olacaktır. Suyu eskitmek (oksijene doyurmak ve kH salınımını sıfırlamak) lazım ki bir noktadan sonra pH istenen seviyelere çekilebilsin. Tank stabilize olana dek (1-1,5 ay) pH ve kH takibi yapılmalı düzenli aralıklarla ve gerektiğinde asit dozlaması yapılmalı. Bunun için sağlıklı test kitleri ve oldukça iyi bir deneyim şart. Tekrar ediyorum; deneysel araçları ve su kimyası hakkında önemli bilgi ve deneyimi olmayan arkadaşlara kesinlikle önermiyorum ve sorumluluk almadığımı belirtmek istiyorum.

Mendezi çifti ve sağ kalan dört yavruyu bu tanka taşımıştım. Bundan önce de bir başka tankta takıldılar iki-üç ay kadar. O tankın pH’ ını hiç ayarlamadım. Dişi orada bir kere yavru dizmişti ama ikinci güne hepsi yenmişti; muhtemelen yumurtalar mantarlaşmıştı. Bu biyotopa geçtiklerinde ilk ay yine yumurta dizdiler ama onları da göremedim. Bu defa her şey yavru verecekleri düzeydeydi (5.8 pH-28 ppm Tds). Tabandaki ince bir dalın altını oyup yumurta dizmişti. Bu son iki denemede de nispeten korunaklı bir alanda yumurta dizdiği için daha stresli bir tavır sergileyip yumurta yediğini düşündüm. Bunu düşünmeme sebep olan şey, hindistan cevizi kabuğu gibi daha güvende olacağı bir alan olmaması ihtimaliydi. Tabandaki yapraklar da çabuk çürümüştü ve bu durumda her yer daha açık bir konumda kalıyordu. Yetişkin boyuta gelen yavruları tanktan ayırdıktan sonra bu düşüncemi test etmek için hindistan cevizi kabuğunu hem de uluorta bir alana yerleştirdim. Çok sürmedi ki (1-2 hafta içinde) çift kabuk içerisine yumurta dizdi. Ve şu an yavrular serbest yüzüşteler; üç günlükler. Aynı durumu borelli tankında da gözlemliyorum. İlk yavruların ardından bir kez daha yumurta dizen dişi o yumurtaları yedi. İlk yavruladığında bitkilerle çevreli bir alanda, bir kök altına yumurta dizmişti; sonraki yumurta dizdiği alan da aynı olmasına rağmen bu defa alan daha açıktı ve yumurtalar yenmişti. Daha korunaklı bir alan oluşturup yani hindistan cevizi kabuğu yerleştirip bu savı orada da test edeceğim ve kuvvetle muhtemel aynı senaryoyu orada da görmeyi umuyorum. Ne kadar korunaklı alan, o kadar az stres ve güven duygusu oluşturuyor. Bu da üremeyi olumlu etkiliyor anlaşılan.

Mendezilerin yumurta dizme ve koruma anlarına ait, bir de tankın genel görüntüsünü sunan videomuz;

[VID]https://youtu.be/cTUmL0THdyg[/VID]

Görüldüğü üzere ceviz kabuğunun hemen önündeki alanda ve ön camdaki alanda cyano bakteri oluşumu mevcut. Daha önce iki kez macrol uygulamıştım ve baskılamıştım. Üçüncü uygulamayı doz artırarak yapmaya hazırlandığımda mendezi çiftinin yumurta dizdiklerini gördüm; vazgeçtim. Şu an daha da artmış durumda 😊. Ceviz kabuğunun hemen önünde bulunan dalın üzerini tül gibi kaplayıp 5-6 cm2’ lik alanı örttüler. Bu örtüde bir kaç delik de olunca mendezi yavruları bu örtüyü çadır gibi kullanıp bu örtünün altında zaman geçiriyor. Dişi için de bir avantaj sayılır bu durum; kardinal tetralara karşı daha az efor sarfediyor 😊.

[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/205902/070420220027071.jpg[/IMG]

Fotoğrafta görüldüğü üzere…Şimdilik sayabildiğim 10-15 yavru var; çok çok ufaklar. Tankta bahsettiğim sıkıntı bu cyano oluşumu idi. Günde bir kere ve tüketecekleri kadar yemleme yaparım. Aşırıya asla kaçmam. Sanırım cyano oluşumuna sebep olan şey nitratın 0-10 mg çıkması. Nitrat çok az ve fosfat da bir tık üzerinde olunca bu dengesizlik cyanoya davetiye çıkarıyor. Olsun; nitrat az olsun da varsın cyano ile uğraşalım. Şimdilik kontrol edilir düzeyde ve lokal yayılım gösteriyorlar. Toksik etki edebileceği yönünde bir kaç yorum var ama araştırdığım kadarıyla akvaryum şartlarında oluşan cyano popülasyonlarında bu etkiyi gözlemlemek zor gibi görünüyor. Üstelik tecrübe etmişliğim de var. Şöyle ki, bozmaya niyetlendiğim bir tankı tamamen kaderine terk ettiğim bir zaman olmuştu. Tank içerisinde 9 serpae tetra, 4 borki (mavi kral) tetra mevcuttu; ha bu gün ha yarın tankı dağıtırım diye diye üç ay geçti; bu süreçte sadece buharlaşan suyu tamamlamıştım iki kez ve oluşan cyano bakteri yüzünden tüm camlar ve dekor cyano bakteri kaplanmıştı. Balıklarda herhangi bir deformasyon ve hastalık belirtisi gözlemlememiştim. Velhasıl hem kokusu hem görüntüsü hoş olmuyor cyanoların. Şimdilik el mecbur dokunmuyorum. Yavrular biraz daha büyüyüp yem olmayacak hale gelirlerse o zaman eritromisin dozlayacağım; tam doz. Şöyle bir not eklemek uygun olacak; herhangi bir tankta ufak bir cyano oluşumu olduğunda, o tankta kullanılan bir cımbız, makas vb aparat başka bir tankta da kullanılırsa cyanolar oraya da taşınıyor. Domino etkisi..

Kardinal tetraları da videolarda görmüşsünüzdür. Gayet sağlıklı ve keyifliler. Çok sevdiğim tetra türlerinden biridir. Üç yılın ardından yeniden beslemek büyük keyif veriyor. Mendezi yavrularına karşı bir atakları yok; gece uyumuyorlarsa ne yaparlar bilemem. Mendezi erkeği de yuvayı ve yavruları aşırı sahipleniyor. En az dişi kadar agresif davranıyor kardinal tetralara. Şimdilik keyifler yerinde bakalım. İyi geceler, keyifli hobiler 😊.[EDIT]ArifhbsAquatics,2022-04-07 00:52:48[/EDIT]

"Eyyy Mendezi,Eyyy kardinal ben 3 milyar yaşındayım siz kimsiniz yaaa" diyor Cyanobacteria :)
Yavrular sağlıkla büyüsün kardeşim.Dediğin gibi cyano tanklarda zehirleyici etki oluşturacak ortamı bulamıyor lakin high olsun,low olsun,biyotop olsun asla görmek istemiyorum,uzak dursun[:)]
İyi geceler.

[QUOTE=Cem Altay]"Eyyy Mendezi,Eyyy kardinal ben 3 milyar yaşındayım siz kimsiniz yaaa" diyor Cyanobacteria :)
Yavrular sağlıkla büyüsün kardeşim.Dediğin gibi cyano tanklarda zehirleyici etki oluşturacak ortamı bulamıyor lakin high olsun,low olsun,biyotop olsun asla görmek istemiyorum,uzak dursun[:)]
İyi geceler.
[/QUOTE]

😂😂😂 tabi ya, canlılığın ilk ataları bunlar. Lokal kalsalar ve kokmasalar ben de dert etmem ama o koku çok fena..

Ufak bir (tatsız) güncelleme;

Hepi topu 10-15 kadar olan yavrular dördüncü güne 3-5 adet olarak çıkmışlardı. Kardinallerin yemesi ya da annenin kardinallerle baş edebilme stresi sebebiyle yavrular sağa sola dağılmış, anne yavru bakmayı resmen bırakmıştı. Erkek baskı kuruyor, anne kaçacak yer arıyordu. Halbuki tanka dağılmış yavrular varken! Yıllarını, apistonun her türlüsünü besleyip yavru alan bir kaç kişiye danıştım (Frank, Mike Wise, Darrel); kardinallerin yemediğini düşündüğümü, anne ve babanın birlikte koruduğunu gözlemlediğimi söyledim. İlk kez böyle bir olay yaşadığımı belirtip sizce neden olmuştur diye sordum. Kardinal baskısı ve annenin yeteri kadar enerjisinin olamama ihtimali, tankta yeteri kadar optik engel ve gizlenme alanı eksikliği, veya hiçbiri gibisinden cevaplar aldım. Önceki tanklarında alınan yavruları koruyup gözeten dişi, benzer şartlarda, hatta optik engelin daha az olduğu, tankın daha küçük olduğu (32 litre) bir ortamda yavru bakmayı bırakmamıştı; dither yoktu tabi. Ortam ve su şartları hemen hemen aynı ama bu sefer dither, üstelik predatör bir dither değişkeni buna sebep olabilir diye düşündüm. Şu da var; belki optik engel ve taban materyali bolluğu bu durumu engelleyebilirdi. Konunun başında hindistan cevizinin önemine değinmiştim. Saklanma alanlarının çokluğu güven duygusu ve stres yönetimini güçlendiryor. Sebep her ne ise dişinin güven duygusu yitmişti. Şimdi bebelerin yerinde yeller esiyor 😊. Tabandaki duruma bir çeki-düzen vermeyi düşünmüyorum. Hobi odamı başka bir odaya taşıyacağımdan, bu tankı bozup muhtemelen çifte üreme odaklı bir tank yapacağım. Biraz da tür özelinde gözlem yapmayı planlıyorum; biraz da yavru üretmeyi..

Arif bey kurulumunuzu ve yarışma videonuzu çok beğendim, öncelikle emeğinize sağlık diyeyim. Daha önce de buna benzer düz ağaç parçalarının kullanıldığı bir apistogramma inca akvaryumu görmüştüm(biyotop). Tank çok ferah görünüyor bu tür tasarımlarda, aydınlık bir havası var. Kendimde benzer yapıda düz parçalardan oluşan bir tasarım için başlamıştım bir ara ama yine sonunda eğri büğrü kütüklerle dolmuştu her yer[:)]

Cyano benim en sevmediğim oluşum belki de; gerek kokusu , gerek dokusu, yayılım hızı... Tank bozduracak kadar ileri gidebiliyor zaman zaman. Nitrat az olması balıklar için iyi belki ama en azından cyano olusmayacak kadar ortamda bulunsa, 10 ppm altına düşmese bakımı daha keyifli olabilir tankın bence. Sonuçta bitkileriniz de var. Hep beraber düşünüldüğünde sıkıntı olmaz diye düşünüyorum. Çok daha yoğun gübrelediğim kurulumlarımda cacadu, inca , agasizi, borelli çiftlerimi ve yavrularını sağlıklı bir şekilde büyütmüştüm.

Şimdi tekrar baktım daha önce görüp beğendim dediğim inca biyotopu (Huallaga), o da size aitmiş [:)))]
Çok güzel bir kurulum[:iyi:]

Teşekkür ederim Erol bey çok sağolun 😊. Evet o tank da benimdi. O tank (Huallaga) biraz aceleye ve malzeme sıkıntısına denk gelmişti; bu da aceleye geldi. Malzemem vardı halbuki. Bu tankın peyzajını değiştirip daha doğal bir görünüm verdim; tabana da hayli uğraştım bu sefer. Buna benzer taşkın yatağı simulasyonlarında dikine yerleştirilen dallar kadar, hatta ondan daha da önemlisi tabandaki kök hareketleri. Bu tankı Uaupes nehrine evirdim. Bir görsel atayım şöyle;

[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/205902/020820221847181.jpg[/IMG]

Geri kalan kısmı ve detaylarını güncelleyeceğim bu başlık altında.

Cyano konusuna gelince, nitrat girmek hiç istemiyorum; az nitrat olsun varsın cyano olsun. Antibiyotik pek kar etmiyor, H2O2 ile çok daha iyi sonuç aldım; şu an neredeyse hiç yok.
[QUOTE=Akmanbey]Arif bey kurulumunuzu ve yarışma videonuzu çok beğendim, öncelikle emeğinize sağlık diyeyim. Daha önce de buna benzer düz ağaç parçalarının kullanıldığı bir apistogramma inca akvaryumu görmüştüm(biyotop). Tank çok ferah görünüyor bu tür tasarımlarda, aydınlık bir havası var. Kendimde benzer yapıda düz parçalardan oluşan bir tasarım için başlamıştım bir ara ama yine sonunda eğri büğrü kütüklerle dolmuştu her yer[:)]

Cyano benim en sevmediğim oluşum belki de; gerek kokusu , gerek dokusu, yayılım hızı... Tank bozduracak kadar ileri gidebiliyor zaman zaman. Nitrat az olması balıklar için iyi belki ama en azından cyano olusmayacak kadar ortamda bulunsa, 10 ppm altına düşmese bakımı daha keyifli olabilir tankın bence. Sonuçta bitkileriniz de var. Hep beraber düşünüldüğünde sıkıntı olmaz diye düşünüyorum. Çok daha yoğun gübrelediğim kurulumlarımda cacadu, inca , agasizi, borelli çiftlerimi ve yavrularını sağlıklı bir şekilde büyütmüştüm.

Şimdi tekrar baktım daha önce görüp beğendim dediğim inca biyotopu (Huallaga), o da size aitmiş [:)))]
Çok güzel bir kurulum[:iyi:][/QUOTE]

H2O2 benim de kurtarıcım cyano ve diğer tüm algler için , sadece bitkisiz kurulumlarda. Ama H2O2 cılız bitkilere değerse tam bir katliam oluyor. Benim kurulumu biliyorsunuz, sıkmaya cesaret edemem.[EDIT]Akmanbey,2022-08-02 20:08:10[/EDIT]

Merhaba söğüt ve kavak dalı kullandığınızı yazmışsınız bir sorun yaşadınız mı?Ayrıca kurulum çok güzel olmuş [:nazar:]

[QUOTE=Aquaworld07]Merhaba söğüt ve kavak dalı kullandığınızı yazmışsınız bir sorun yaşadınız mı?Ayrıca kurulum çok güzel olmuş [:nazar:][/QUOTE]

Merhaba, dallar tam kurumuştu, bir sorun gözlemlemedim. Teşekkürler.