Discusa geçiş,onları yaşatma isteği(Foto 11.sayfa)
Gönderim Zamanı: 27 Aralık 2009 01:43
[QUOTE=Cihat Arslan]
Yabancı sitelerden birinci ağızdan yazılanları çevirecek kadar ingilizceye sahip değilim. İngilizce bilen forum üyeleri gerekli araştırmayı yaparlarsa hepimiz için iyi olur.
Konu ile doğrudan alakasız ama beslenme için iyi örnek teşkil edecek bir gözlemimi yazacağım.
Elma salyangozu olan bir akvaryum ile elma salyangozu olmayan bir akvaryumda zebra yavrularının büyüme hızı büyük farklılıklar gösteriyor. Yapı itibari ile omnivor olduklarından alglerden yem kalıntılarına herşeyi yerler zebra yavruları. Elma salyangozu varsa zebranın hakkını o yediği için büyümeleri daha yavaş oluyor.
Tabi melek ve diskusta bu durum geçerli değil. Yavru boyda zebra gibi alglerle uğraşmaya, kumların / çakılların arasında yem aramaya pek müsait değil. O yüzden sık yem vermemiz gerekiyor. Doğada da oldukça hızlı büyümek zorunda. Ne kadar hızlı büyürse avcı sayısı azaldığından yaşama ihtimali o kadar artıyor çünkü.
Saygılarımla.
Tamam beslenme bu işin bir ayağı diğeri de taze sudur. Tek başına biri yeterli olmaz. Aynı fikirdeyiz burda. Bu bizim büyütmek istediğimiz hıza bağlı. Balıkların doğadaki yaş ve boy oranlarını kesin olarak bilsek akvaryumlarımızda doğal hızlarında mı büyüyorlar bilirdik. Saygılarımla.
[/QUOTE]Yabancı sitelerden birinci ağızdan yazılanları çevirecek kadar ingilizceye sahip değilim. İngilizce bilen forum üyeleri gerekli araştırmayı yaparlarsa hepimiz için iyi olur.
Konu ile doğrudan alakasız ama beslenme için iyi örnek teşkil edecek bir gözlemimi yazacağım.
Elma salyangozu olan bir akvaryum ile elma salyangozu olmayan bir akvaryumda zebra yavrularının büyüme hızı büyük farklılıklar gösteriyor. Yapı itibari ile omnivor olduklarından alglerden yem kalıntılarına herşeyi yerler zebra yavruları. Elma salyangozu varsa zebranın hakkını o yediği için büyümeleri daha yavaş oluyor.
Tabi melek ve diskusta bu durum geçerli değil. Yavru boyda zebra gibi alglerle uğraşmaya, kumların / çakılların arasında yem aramaya pek müsait değil. O yüzden sık yem vermemiz gerekiyor. Doğada da oldukça hızlı büyümek zorunda. Ne kadar hızlı büyürse avcı sayısı azaldığından yaşama ihtimali o kadar artıyor çünkü.
Saygılarımla.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Aralık 2009 08:57
Cihat abi bitkilide balık büyümez diye bir şey yok.Bu bitkilinin dengesine güvenip su değiştirmemekle alakalı bir olay.Adam su değiştirmeyip yem atarsa sadece gayet normal bir durum.Yalnız ben bahsi geçen sıradan bitkili akvaryumlar için konuşuyorum.Benim dizayn ettiğim bitkili ve tortulu akvaryumlarda ise durum böyle değil.Su değişmeden de o yavrular büyür,büyüyor.Lakin bunun dengesini tutturmak gerçekten zor olabilir ve değişimleri fark edip ona göre müdahale etmek gerekir.Ekosistem konusunda kendini geliştirmeyen insanlar birkaç defa tökezleyebilirler ancak belirli basit mantıkları var bu işin.Onları kafanıza yerleştirdiğiniz zaman her şey çözülüyor zaten.
Ben diskus akvaryumu kurduğum zaman suyun üstü bitkiden geçilmiyordu.Her yer mercimek ve ricciaydı.Üstüne bir de karasal alanda yetişen bitkilerim vardı, ki kara bitkileri su bitkilerinden daha hızlı büyür genelde.Zeminde de muhteşem bir tortu tabakası vardı.İşte bu iki şey sayesinde ben hiç nitratın arttığına şahit olamadım.Aksine bazen bitkilerimde azot eksiklikleri gözlemledim.Tabi olay sadece o değil.Hep mineralden filan bahsediliyor.Mineraller canlılar tarafından eser miktarda depolanan ve sürekli değişimi olan maddeler.Hiçbir balık aman aman mineral almaz sudan.Hele ki bu balık diskussa mineral yoğunluğu daha da az önem kazanıyor.Ancak yavruyken,tüm balıklarda olduğu gibi hızlı büyüme olduğu için her şeyin daha fazlasına ihtiyaç duyuluyor.Yine bitkilerin topladığı mineralleri su değişimi yaparak değil suya meşe özü katarak kazandırıyordum.Kurumuş yapraklarda oldukça iyi dengelenmiş mineraller bulunur genelde.
Şuna da değineyim.Balığın günlük bir protein ihtiyacı vardır.Eğer bunun üstüne çıkılırsa balık bunu kullanmayıp fazlasını dışarı atma eğilimi gösterecektir.Çünkü,vücudun toplamda belirli bir protein oranı vardır.Bunun fazlası olduğu takdirde canlıda sorunlar ortaya çıkmaya başlar.Vücut bunu azot metabolizması sayesinde kontrol altında tutar.Fazla proteini uzaklaştırır.Peki aminoasitlerimizin NH3 ayağı koptu,geride kalan organik kısma ne olacak?Canlı tarafından ya enerji olarak kullanılır.Veyahut yağlara dönüştürülür.Obez balık nasıl olur demişsin bir önceki sayfada.İşte mantığı bu.Verilen fazla proteinler yüzünden balık amonyağını uzaklaştırmaya çalışırken kalanı yağ şeklinde depolama eğilimi gösteriyor.
Limon tetra konumu forumdaki çoğu kişi görmüştür sanırım.Orda 15 gün yem vermememe rağmen oldukça hızlı büyüdüler.Şu an henüz 3 aylıklar ancak 3 cm boyundalar,zaten anaçları etse etse 5.5-6 cm eder.Bense onlara hala aklıma geldikçe yem veriyorum.Çünkü büyümenin temel anahtarlarından biri suyun özelliğidir.Besleme de önemlidir ancak yeterli beslendiği sürece fazlasına gerek yoktur.Az besle ama suyu temiz tut mantığıyla balıklar daha kaslı,daha sağlıklı ve daha az yağ biriktirerek büyüyorlar.Zaten doğada da böyledir.Düşünsenize balıklar sürekli sürekli böcek şu bu nerden bulacaklar.Eğer bizim verdiğimiz miktarlarda besin tüketiyor olsalardı,diğer canlıların vay haline.
Ayrıca aşırı derecede amonyak atımı yapılıp sudaki kirliliğin artması durumunda balıklar amonyağı suya geçirmekte zorlanır.Hal böyle olunca amonyak atımı tersine işler ve canlı enerji kaybeder.Bu çok gereksiz bir şeydir canlı için.Boş yere enerji kaybıdır ve vücudundaki protein oranını artırması da cabası.İşte bu olaya da yanma deniliyor.Yani yanık kalmış,şu balığa bak dediğiniz balıklar,bu mekanizmadan dolayı küçüklüğünde üretmesi gereken enerjiyi üretemeyip,enerjisini büyümeye değil daha çok yaşamaya harcadığı için bu hale gelmiştir.Ayrıca şekil bozukluklarının bir diğer sebebi de vücudundaki protein oranının artmasıdır.Oysa ki biz protein dolduruyorduk balığa ama olmuyor işte.Eğer suyun durumu iyi değilse balık kana verdiği amonyağı vücuduna zarar vermemesi için geri toplar.Bu da vücudundaki protein oranını artırır.Biyolojide dengeler çok önemlidir.Hemen hemen her şeyin fazlası bir soruna sebep olur.
[QUOTE=Cihat Arslan]
Tamam beslenme bu işin bir ayağı diğeri de taze sudur. Tek başına biri yeterli olmaz. Aynı fikirdeyiz burda. Bu bizim büyütmek istediğimiz hıza bağlı. Balıkların doğadaki yaş ve boy oranlarını kesin olarak bilsek akvaryumlarımızda doğal hızlarında mı büyüyorlar bilirdik. Saygılarımla.
[/QUOTE]
En azından kedibalıkları için bu oranları az çok biliyorum.Sağolsun sevgili catfish study group üyeleri araştırıp bizlerle paylaşıyorlar.Sn.Ian Fuller'ın çok kabaca da olsa verdiği bir oran var. Bir balığın yetişkin boyuna ulaşma süresi genelde ömrünün 10 da biridir.Bu oran balığım yaşam süresi kısaldıkça azalır,yaşam süresi uzadıkça artar deniyor.Yani mesela yıllık bir killifishin ergin olması ömrünün hemen hemen 1/2 si ya da 2/3 üne tekavül eder.Ancak 100 yıl yaşayan bir kedibalığının ergin olma dönemi genelde 5 yaş ve üzeridir.Yani ömrünün 20 de biri.
Diskusun da kaydedilen ömrü 20+ yıl olduğuna göre takriben 2 yılda maksimum boya ulaşmasını bekleyebiliriz.Daha sonra yine büyür ancak çok az büyür.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Aralık 2009 12:37
Onur maşallah A'dan Z' ye herşeyi açıklamışsın, tüm sebepleriyle herşeyi açık bir şekilde neden sonuç ilişkisine dayanarak açıklamışsın her yapılana doğru diye körü körüne inanıp ardından gitmektense böyle neden sonuç ilişkisi ile bilime dayanarak açıklanan sonuçlara inanmayı uygulayarak görmeyi yeğlerim sana bunca şeyi araştırıp bizleride bilgilendirdiğin için çok teşekkürederim.Saygılar...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Aralık 2009 13:03
Açıklama için teşekkürler Onur. Hiç su değiştirmeden bitkili tankta cama camdaki gibi balık büyür mü ? Yavrular bir boya kadar büyüyor tabi ama sonrası ? Büyüme akvaryumun büyüklüğüyle doğru orantılıdır ama akvaryum küçük de olsa balığın orda da belli bir boya gelmesi lazım. Çok bitkili de olsa ben su değişiminin % 10 da olsa yapılası gerektiğini düşünüyorum. % 10 günlük değer. Bu konuştuklarım balıktan balığa değişir tabi,japon ve canlı doğuranlarda fazla su değişimesek de olur. Ben melek ve discus için konuşuyorum. Saygılarımla.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Aralık 2009 13:07
Evet ben de büyüyeceğini söylüyorum Cihat abi.Dediğim gibi çoğu kişi su değiştirmeden idare edemez.Bu gerçekten zor ve çok dikkat gerektiren bir uygulamadır.Su değiştirilse kötü mü olur?Hayır iyi de olur.Ama değiştirmeden de aynı başarı yakalanır.En azından ben yakalıyorum.Heiko Bleher'in de 1 yıldır su değişimi yapmadığı tankları olduğundan bahsetmişti hatırlarsanız.Ortada büyümemesi için bir problem yok.Büyüyebilir ama bu tamamen kişiye kalmış.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Aralık 2009 13:16
Bir mesajımda örnek vermiştim. Benim gördüğüm tank ufak bir tank değildi. 150 litre vardı,içinde de 3 tane melek vardı. Bu balıklarda 4 ayda 1-2 cm arası büyümüşlerdi,aldığında da 2-3 aylık desen 6-7 aylık melekler 4 cmdi. Burda da büyüme var ama ben o boya 3-3.5 ay civarında getiriyorum. Bu hızda bir büyüme olur mu dediğin sistemde. Yoksa su değişmeden de tanklar kuruluyor. Alırsın damızlık boy balık atarsın içine sağlıklı şekilde kurarsın dediğin sistemi balıkların da sağlıklı bir şekilde yaşar. Büyütme derdin yoktur o zaman.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Aralık 2009 13:24
Balığın büyümesini kısıtlayan bazı şeyler var.Bunu üst mesajımda da açıkladım.Beslenme ve suyun temiz olması ön planda.Hep hacim deniyor ancak hacmin direk olarak etkisi yok.Fazla hacimde su kütlesi daha fazla olduğu için kirliliğin derişimi daha düşük oluyor.Ayrıca geniş akvaryum ve yüzme alanı daha az stres demektir.Bu da bir etken.
Kısacası bitkili akvaryumlarda büyümeyi kısıtlayan bir şey yok.Var diyorsan düşündüklerini madde madde şeklinde yazarsan tek tek konular üstünde konuşmak daha sağlıklı olacaktır Cihat abi.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Aralık 2009 13:40
Ben bitkili akvaryumlarda da su değişimine ihtiyaç var diyorum. Bu ihtiyaç cama camdakine göre daha düşük olur ama olması gerekir bence. Sen de su değişilse daha iyi olur dedin zaten. Hacimde dediğine katılıyorum,büyük hacimde su daha yavaş kirlenir. Küçük hacimde de balık büyütülür su değişimini daha fazla yaparsın olur. 120 litrede 200-250 arası jack dempsey i 3-4 cm boya getirdim. Üst mesajımda büyümede,beslenme ve su değişimi en önemli 2 unsurdur dedim,burda da hemfikiriz Senin dediğin sistemle aynı başarıyı yakalar mıyız burda şüpheliyim,test etmemiz lazım
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Aralık 2009 13:41
Valla ben önceleri çok test ettim.İsteyen varsa test etsin.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Aralık 2009 13:53
Tetra ve corydoraslar da test ettiysen onlar ufak balık,istediğin boylara gelirler. Meleklerde test edelim Görselliği ön planda tutuyorsak kesinlikle bitkili tankları öneririm,bitki olmazsa da en azından kum,kütük vs. Balıklar renklerini çok güzel sergiliyorlar,stresleri daha az oluyor. Artıları daha çok. Uygun oranda su değişimi de bu sistemi tamamlar.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Aralık 2009 14:05
Bahsettiğin ikisinde de test ettim.Prensip olarak cichlid beslemem ama arkadaşta melek de üretip büyütmüştük.Onlar da sonra damızlık olup yavru vermişti.Arkadaş en sonunda dıdısının bıdısını almaktan sıkıldığı için hepsini vermişti.Diskusta da büyüttüm.3 ayda yaklaşık 3-4 cm civarı olmuşlardı.Daha sonra da vermiştim onları zaten.
Balığın büyüklüğü önemli değil ki,sonuçta ölçüm yapınca düşük çıkıyordu rakamlar.Tanklarımda nitratın 5 i aştığını görmedim.Artık tanklarımda test yapmaktan sıkıldım ben.5 ppmin üstünü göremiyorum.O kadar bitki ve bakteri yoğunluğunun olduğu yerde artıkların işi olamaz zaten.Bunu ifade etmeye çalışıyorum.Derseniz ki eksilen mineraller ne olacak,yaprak özleri veya çay ekliyorum.Oldukça yeterli geliyor.Başka eksik var mı?
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Aralık 2009 14:13
Sürekli 5 ppm nitrat birşey değil. Senin şimdi balık yoğunluğun azdır,sana 5 tane melek yollayayım da değerlerini görelim Balığın büyüklüğü şurda önemli misal melek 15 cm boya gelir. Bu balığı maksimum boya getirmek ciddi mesele. Tetra cory vs buna göre çok ufak balıklar.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Aralık 2009 14:32
[QUOTE=unotim123]5 ppmin üstünü göremiyorum.O kadar bitki ve bakteri yoğunluğunun olduğu yerde artıkların işi olamaz zaten.Bunu ifade etmeye çalışıyorum.Derseniz ki eksilen mineraller ne olacak,yaprak özleri veya çay ekliyorum.Oldukça yeterli geliyor.Başka eksik var mı?
[/QUOTE]
[/QUOTE]
Bı kısım diğer pek çok şeyin özeti işte. Uygun koşullar yakalanıp sadece eksilen suyun tamamlanması veya oldukça az su değişimlerinin arkasında bu neden yatıyor. Bazı arkadaşlarımız az su değişiminden bahsettiğimizde balıkları tanka doldurup kolayımıza gittiğinden az su değişimi yaptığımızı anlıyor. Halbuki olay, çok bilinmeyenli bir matematik denklemi gibi ve bizler mantığımızı kullanarak az değişimiyle bozulan dengeleri yerine koymaya çalışıyoruz. Onur'un dediği gibi bu denklemi çözmek başlangıçta biraz zor olabilir ama sonrasında çocuk oyuncağı. Sistemi oturttuktan sonra ufak gözlemlerle sistem tıkır tıkır işliyor ve müdahaleye gereksinim çok düşüyor.
Bu bilinmeyenlerse şunlar örneğin:
- Su değişimini az yapınca artan organik kirlilik, bitkilerin besini oluyor. Burada cama cama göre sisteme dahil edilmesi gerekenler; bitkiler için ışık sistemi, CO2 sistemi ve gübreler.
- Gelişmekte olan discuslarımız varsa diğer her balık yavrusu gibi artan mineral ihtiyaçları olacağından Onur'un demin anlattığı şekilde suya bu mineralleri bırakan türden kurumuş yapraklar veya ticari mineral katkılarını kullanırız. Ve de diyelim sadece eksilen suyu tamamlayacağımıza, bir süreliğine her gün veya gün aşırı %10 su değişimi yaparız. Balıkların tepkilerine göre bu oranları ayarlamak bizim işimiz.
Yani herşey bir gözlem işi. Tankı kurarken de sürdürürken de hiç bitmeyen bir gözlem-deneme-düzeltme üçlüsü...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Aralık 2009 14:37
Balık yoğunluğum çoktur benim Cihat abi.50 litre tankta 200 corydoras az mı?Hem de baya büyüklerdi.Tabi daha önceki senelerde.Şu an okul sebebiyle kalmadı onlar.Taban İstanbul trafiği gibiydi.Benim tabanımdan gaz kabarcıkları yükselir her zaman.Bu kabarcıklar ise N2O ve azot kabarcıkları.Bakteriyel aktivitem çok çok yüksek.Tortularda o kadar çok bakteri var ki tahmin bile edemezsiniz.Mikrobiyolojide yapılan testlerde filtre medyalarından 10 kat daha yoğun bakteri kolonizasyonu tespit edildi.Haliyle bir de buna su üstü bitkilerinin çekim gücü eklenince kirlilik kalmıyor.
Tabi az suya düşen balık,yani sıkışıklık demek kısmen daha fazla stres demektir.Bu da büyümede önemli bir etken olarak sayılabilir.Ama sen bana değil 5 melek 15 melek de versen ben onu çok iyi dengede tutarım.Çünkü çok daha kalabalıklarını dengede tuttum.He bi de farkım,ben sizler kadar çok beslemiyorum.Az ama sık besliyorum.Bu da büyümede oldukça avantajlı bir şey.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir