Dikkat Dikkat Melek Dünyasına Girdiniz." E_C_N--rcall--gozturk"

Maşallah Sübhanallah, tebrik eder sağlıklarının devamlı yerinde olmasını dilerim...

Saygılar.

Ercan hocam,

Abdurahman kardeşim,  elimizin erdiği dilimizin döndüğünce her aşamada yardımcı olmaya çalışırız.

Ercan hocamın isteği ile kendisine ÖM ile ilettiğim sorularımı bu başlık altına taşıyorum.

Abdurrahman hocam merhabalar,
En kısa sürede bir çok fotoğrafla desteklenen dişi erkek ayrımı mevzusunu açıklığa kavuşturalım.
Bunun yanı sıra yanık kalma durumunu da, yanık kalmamaları için neler yapılmalı onlarıda konuşuruz.

[QUOTE=rcall]Abdurrahman hocam merhabalar,
En kısa sürede bir çok fotoğrafla desteklenen dişi erkek ayrımı mevzusunu açıklığa kavuşturalım.
Bunun yanı sıra yanık kalma durumunu da, yanık kalmamaları için neler yapılmalı onlarıda konuşuruz.[/QUOTE]
Bende merakla takip edeceğim.
murat.elmamali2011-04-27 13:43:30

[QUOTE=rcall]Abdurrahman hocam merhabalar,
En kısa sürede bir çok fotoğrafla desteklenen dişi erkek ayrımı mevzusunu açıklığa kavuşturalım.
Bunun yanı sıra yanık kalma durumunu da, yanık kalmamaları için neler yapılmalı onlarıda konuşuruz.[/QUOTE]

Abdurahman bey, biraz sabırlı olursanız, Ramazan hocam ile birlikte akılda soru kalmayacak şekilde açıklamalarımız olacak. Güzel konulara değinmişsiniz, paylaşımlardan diğer melek severlerde istifade etmesi açısından, konunun buradan devam etmesi isabet olur.

[QUOTE=wertasd]
[/QUOTE]
Bir meleğin yanık kalması göz-vücut orantısıyla anlaşılır Abdurrahman hocam. Meleklerinize daha önce yorum yapıldımı bilmiyorum ama malasef yanık kalmışlar. Büyük olanların durumuda çok iç açıcı değil. Haa kötülermi hayır o kadarda değil, ama istenildiği standart durumda da değiller.
Özellikle yavru zamanından beri elimizdeyse bu balıklar, akvaryum hacmi, su değişimi, ısı, yemleme vs. bunlar çok önemli unsurlar. İş balık büyütmekse, zamanında standart ölçülere getirmekse su değişimlerinde çok gaddar  olunmalı, boylandırma mutlaka yapılmalıdır. Bu boylandırma işlemi o kadarda önemli değil deyip geçiştiriliyor. Ama aradan bir kaç hafta geçtiğinde her şey ortaya çıkıyor. Aynı batın yavrulardan %25'i almış başını gitmiş, kardeşlerinden neredeyse iki kat büyükler. İşte bu hızla gelişenleri başka bir tanka ayırıp önleri açılmalı daha hızlı büyümeli, diğer kardeşleri ise zamanında diğerleri yüzünden aç kaldığı karınlarını doyurmalı daha fazla hacme sahip olmalılarki onlarında gelişmeleri hızlanmalıdır.
Doğal ortamında balıklar günde iki defa 2-3 dakikada bitirebilecekleri kadar yemlenmiyorlar. Güzel bir besin geldiğinde burun kıvırmıyorlar. Özellikle melekçiler olarak bu günde şu defa şu kadar mevzularını bence unutun. Diyetlerinde protein ağırlıklı yemler kullanın, bitkisel yemlemeyi arada yapın. Tıka basa karınlarını doyurarak değilde, gün içersine (3-4-5-6 vs) farketmez verin. Yavru büyütürkende aynı durumlar söz konusu, artı olarak gece ışıklarını açmayın. Melek yavrularıda diğer canlıların yavrularıda aynı, bebek uyuya uyuya büyür bunu unutmayın.
Şebeke suyunuza güveniyorsanız (güvenmiyorsanız lütfen ölçüm kiti kullanın) günlük %10'dan başlayın, yavrular serpildikçe %20-30 su değişimleri yapın. İlk bir ay olmazsa olmazımız artemiayı eksik etmeyin. Ne kadar sık su değişimi, o kadar bol oksijen, bir o kadar hızla gelişen yavru demektir.
Cinsiyet

Siz melek severler için hayatımda yapmadığım bir şeyi yaptım. Fotoğraf makinasını elime aldım. Önce erkek meleğimii ardından dişiyi bu gece uykularında rahatsız ettim. Ama olsun değer, akıllarda soru işareti kalmamış olur. Hani malawı cichlidlerinde anüs vent kontrolü yapılırya bende sizler için onu yaptım. Aslında burdaki amaç anüs vent değil, erkek ve dişi meleğin karın yapısını incelemektir.
Dikkatlice bakarsanız erkek meleğin karın yapısı çok incedir. Ön finlerden alt arka yüzgece doğru aynı bıçak sırtını andırır. Ama bu dişide böyle değildir. Daha etli ve kalındır. Üreme tüplerinin bulunduğu kısım dişide daha geniş, erkekte ise daha ufaktır.


Şimdi ise erkek ve dişiye yan profillerden bakalım. Daha önce bazı fiziki özellikleri saymıştık.
Erkekte alın geniş, hörgüçlü- dişide ise alın düz üçgen gibi.
Aynı yaştalarsa erkek vücut olarak daha heybetlidir.
Üreme zamanında ise çıkan tüpçükler işimizi daha çok kolaylaştırır.
Erkeğin üreme tüpü ince, sivri ve kısadır- dişide ise üreme tüpü kalın, oval uçlu ve uzundur.
Geçelim fotoğraflara.



Fiziki özelliklere göre bazen cinsiyet ayrımı yapmak zordur. İşte o zaman şuna dikkat edeceğiz. Erkeklerde ön finden arka alt yüzgece doğru karın kısmı eğimlidir. Karın ön fin kısımdan yüzgece doğru giderken eğim alır ve bu bariz bellidir. Ama dişilerde karın kısmı düzdür. Kırmızı çizgilerde bunu doğrulamaktadır.
İlgili fotoğraf.



Yumurtalarda mantarlaşma, mantarlaşan yumurtaların diğer sağlamlara zararı konusunuda hazırlayıp fotoğraf destekli olarak sunulacaktır.

Not: Bu konuda kullanacağım fotoğrafların tamamı kendime aittir.
Saygılar,

Ramazan hocam, eline sağlık cinsiyet konusu ancak bu kadar net ve anlaşılır anlatılabilir. Yanık kalma konusunu zaten izah etmişsin. Maddeler halinde toparlayacak olursak;

[QUOTE=E_C_N]Ramazan hocam, eline sağlık cinsiyet konusu ancak bu kadar net ve anlaşılır anlatılabilir. Yanık kalma konusunu zaten izah etmişsin. Maddeler halinde toparlayacak olursak; [/QUOTE]

Ercan Hocam; melekler benim de çok ilgimi çeken canlılardır, konuyu da baştan sona okudum. Yalnız konuda öyle güzel bilgiler yer alıyor ki benim ekleyebileceğim pek bir şey yok. Hakikaten çok güzel bir konu olmuş, mesaj yazan herkese teşekkür ederim.

Benim ilgi alanım belli, genellikle akvaryumda ne neden olur diye uğraşırım. Canlıların üretimi falan pek anladığım şeyler değil bu sebeple ben de bu bahsettiğiniz yanık kalma sebeplerinin birkaçına değinmek istiyorum.

2-Döngüyü sağlayacak yeteri kadar ekibmanın olmaması
6-Su da amonyak artışı

Bu üçü aslında tamamen birbiri ile çok yakından alakalı olan bağlantılı maddeler. Amonyağın etkileri ile ilgili forumda yeterince bilgi olduğundan kalabalık etmeyeyim.

3-Kalitesiz yemleme

Balıkların gelişiminde kaliteli yemin önemi herkesçe malum. Yalnız genellikle sadece protein oranı önemseniyor, yemin içinde yeterince protein varsa gerisi önemsiz gibi görülüyor. Bir yemin içinde yeterince protein olsa bile balıkta gelişim bozukluğu görülebilir. Mesela çinko açısından yetersiz beslenerek gelişen balığın ileride yavru verimi azalır, kısırlık riski artar. Bu ve buna benzer elementlerin yeterli olup olmadığını ise anlamamız pek mümkün değil. Bu sebeple yem konusunda ar-ge'ye para ayırabilecek büyüklükteki firmalardan şaşmamak gerekir diye düşünüyorum. Yemlerin arasındaki fiyat farkları tabii marka etkisinden de kaynaklanır ama en önemli sebep genellikle arge vb. faaliyetlere ve hammaddeye para harcanmasıdır.

4-Aşırı yemleme

En basidinden aşırı yağlanan balıkta başta cinsel gelişim olmak üzere pek çok gelişim bozukluğu görülür. Sindirim sistemi sorunlarından dolayı iç parazit sorunu görülebilir. Karaciğer sorunları da cabası. Aşırı beslenen balıkların genellikle strese karşı daha kırılgan olduklarını gözlemledim. Açıkçası
balığı aşırı beslemek bence yetersiz beslemekten daha vahim sonuçlar doğuruyor.

 5- Su değişimlerinin zamanın da yapılmaması

Nitrat birikiminin temel sebebidir. Nitrat konsantrasyonu yükselirse ortamda yeterince oksijen olsa bile balık bunu verimli kullanamaz. Bu uzun vadede sağlığı ciddi şekilde bozar. Buna ek olarak yüksek nitratın yüzlerce zararı sayılabilir. Balığın bağışıklık sisteminin baskılanmasından tutun da mukozanın kendini onarmasının zorlaşmasına kadar, oradan tutun kanser riskinin katlanarak artmasına kadar pek çok şey söylenebilir.

Nitrata ek olarak akvaryumda binlerce kimyasal da birikir. En önemlisi sudaki atıklar sayesinde nüfusu artan küflerin yaydıkları toksinlerdir ki bunlar gayet tehlikeli kimyasallardır. Uzun süre maruz kalınması küfün kendisi hariç her şeye ciddi hasar verir. Bunlar suda az da olsa birikim yapabilmektedirler. Su değişimi ile bu tip kimyasallardan kurtulduğumuz gibi küf nüfusunu da azaltma şansımız olur. (Küf nüfusunu arttıran en büyük etken aşırı yemleme ile yenmemiş yemlerin birikmesi vb. sebepler sayılabilr.)

Buna ek olarak suda biriken envai çeşit kimyasalın çoğundan bihaberiz. Bunların içinde illa balıkların sağlığını bozan kimyasallar da vardır. Kısacası balıkların yanık kalmasını, sağlıklarının bozulmasını istemiyorsanız su değişiminden önemli bir şey düşünemiyorum.

8-Gereğinden fazla ışıklandırma yapılması.

Başlangıçta çok manntıksız gelebilir. Fakat ciddi ciddi balık gelişimini etkiler. Hatta bitki gelişimini de olumsuz etkileyebiliyor. 

Omurgalıların neredeyse hepsinde büyüme hormonu uyurken fazla salgılanır. Ayrıca uyku durumu vücudun kendisini en hızlı onardığı durumdur. Bu bizim için de balıklar için de geçerlidir. Hatta gece uykusu uyumadığınız taktirde de vücut çevrenin karanlık olmadığının farkında olup belirli hormonları salgılamamaktadır.(Gece uykusunun yerini hiç bir şey tutmaz diye boşuna denmiyor.)

Hepimizin bildiği üzere balıkların göz kapakları yok ve bu onları ışığa karşı daha savunmasız bırakıyor. Devamlı ışığı açık bir akvaryumda yaşayan balık eninde sonnunda uyuyacaktır, hatta belki düzenli bile uyuyabilir(pek mümkün görnmese de). Fakat bu uyku tam karanlık ortamdaki uykunun yerini tutar mı? Bence tutmaz. Pek çok omurgalıda beyinde salgılanan çok temel işlevlere özgü hormonlar paralel etki gösterdiğine göre balıkların da ortamda ışık varken büyüme hormonunu yeterince salgılayamayacağı tahmin edilebilir.

Buna ek olarak karanlık ortam olmadığı taktirde stres hormonlarının devamlı olarak yüksek miktarda salgılandığı bilinen bir gerçek. Esasen bu hormonlar canlı sadece tehlikede iken salgılanmalıdır ve etkisini hormonuna göre birkaç dakika veya saat içerisinde yitirmelidir. Böylece tehlike anında vücut doğal tepkisini verip kendini koruma şansı yakalar. Fakat bu stres hormonlarının uzun süre yüksek oranda salgılanması metabolizmayı ciddi şekilde bozabilmektedir. Stres hormonlarındaki bu düzensizlik genellikle dolaşım sorunları, bağışıklık sisteminin baskılanması, sinir sistemindeki etkilere bağlı davranış bozuklukları(yemden kesilme vb.) olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu durum uzun süre devam edince doğal olarak baalığın sağlığı bozulmaktadır.(İnsan için de aynısı geçerli.)

Stres tüm omurgalılarda temel bir tepki mekanizmasıdır. Balıkta da insanda da birkaç küçük ayrıntı hariç tamamen aynıdır. Nasıl "Dağ gibi adam stresten yıkıldı gitti.", "Çağımızın hastalığı stres her derdin başı." gibi sözler duyup kendimiz için bunu büyük bir tehdit olarak görüyorsak balıklar için de aynısı geçerli.
onuruygun2011-04-28 11:32:25

Öncelikle Ramazan hocama bu büyük emeğinden dolayı Allah razı olsun.

Onur bey açıklamalarınız için teşekkür ederim. Böylece yanık kalma konusu geniş bir şekilde ele alınmış oldu. Teknik konular da desteğinizi mutlaka bekliyoruz.

[QUOTE=wertasd] Öncelikle Ramazan hocama bu büyük emeğinden dolayı Allah razı olsun. [/QUOTE]   E_C_N2011-04-28 14:24:50

Çok teşekkür ederim Ercan Hocam.