Balık solunumu - Sudaki çözünmüş oksijen miktarı
Kemikli balıkların solungaçları başın iki yanında solungaç boşluklarında bulunur. Solungaç boşluklarının ön tarafı ağza, arka tarafı yutağa bağlıdır. Üzerleri de kemikten yapılmış, açılıp kapanabilen solungaç kapaklarıyla (operkulum) örtülüdür. Her solungaç boşluğunda dörder tane solungaç yayı bulunur. Bu yayların içi kısmında bulunan solungaç dikenleri yutulan sert cisimlerin ve besinlerin solungaç yapraklarına girmesini önler.
Her bir solungaç yayı ikişer sıra halinde dizilmiş solungaç yaprağından oluşur. Bir solungaç yaprığı ise, geniş yüzeyler oluşturmak amacıyla, tek sıralı epitel hücreleriyle çevrilmiş, bir atar damar, bir toplar damar ve aralarındaki bol miktarda kılcal damardan oluşur. Solungaçlar bu yüzden kımızı görünür.
Balık solunum yaparken ağız açılır ve solungaç kapakları kapanır. Bu bir çeşit su pompalama işlemidir. İçinde çözünmüş oksijen bulunan su, ağızdan girip solungaç yaprakları arasından geçer. Bu sırada suda çözünmüş olarak bulunan oksijen, solungaç yaprağındaki epitele, oradan da kılcallara difüzyonla geçer. Aynı şekilde, kılcallardaki kanda bulunan karbondioksit solungaç yaprağındaki epitele ve oradan da suya geçer. En son olarak, çözünmüş oksijeni azalmış ve karbondioksit içeriği artmış olan su, balığın ağzının kapanıp solungaç kapaklarının açılmasıyla dışarı verilir.
Bazı balıkların bu şekilde verimli bir pompalama sistemleri yoktur. Bu yüzden ağızları açık biçimde sürekli yüzmeleri gerekir.
Havadaki %21'lik oksijene karşılık sudaki oksijen oranı %2-3'tür. Balıklar bu az miktardaki oksijenden en etkin biçimde faydalanabilmek için, "ters akım alışverişi" olarak bilinen bir mekanizma geliştirmişlerdir. Bu mekanizmada kılcaldamarlar içindeki kanın akış yönü ile dışarıdaki suyun akış yönü birbirine zıttır. Bu sayede oksijen bakımından zengin olan su, her zaman oksijen bakımından fakir olan kanla karşılaşır. Bu durum da, çözünmüş gazın kan ve su arasındaki değişim hızını artırır. Balık, bu mekanizma sayesinde suda bulunan oksijenin %85'ini alabilir.
Oksijenin soğuk sudaki çözünürlüğü daha yüksek olduğundan, soğuk sularda yaşayan balıklar daha fazla oksijen alırlar. Bu nedenle de, daha fazla enerji üretebilirler ve daha hareketli olurlar.
Sudaki oksijen miktarını değiştirecek herhangi bir durum, balığın solumasını zorlaştıracaktır. Solunum sistemlerinin verimliliğine karşılık, her balığın uyum sağladığı ortam farklıdır ve farklı miktarda oksijene gereksinimleri vardır. Örneğin alabalık soğuk suları tercih eder, çünkü oldukça aktif bir balıktır ve daha fazla oksijene ihtiyacı vardır. Evde beslenen kimi balık türlerinin suya oksijen sağlayan hava motorlarının bulunmadığı akvaryumlarda yaşadıklarını görürüz. Bu tip balıklar zamanlarının çoğunu, oksijenin bol bulunduğu, yüzeye yakın bölgelerde geçirirler. Hava motorlarından çıkan hava kabarcıkları suyla sürtünerek suya hareket vererek, suya çözünmüş oksijen sağlamaktadırlar.
Çok fazla yüzey hareketi, bitkilerin gereksinim duyduğu karbondioksitin daha hızlı havaya uçmasına neden olarak bitkilerin sağlıklı gelişmesini engeller. Bu yüzden eskiden çok kullanılan hava motorları bitkili tanklar için artık pek önerilmez hale gelmiştir.
Balıklar için sağlıklı oksijen kaynaklarından biride canlı bitkileridir. Bitkiler fotosentez sırasında açığa çıkardıkları oksijenin çok azını solunumda kullanırlar. Balıkların oksijen sıkıntısı çekmemeleri için akvaryum nüfus olarak kalabalık olmamalı ve yeteri kadar bitki ve bitkileri olumsuz etkilemeyecek kadar da yüzey hareketi olmalıdır. Genelde düzenli su değişimi yapılan, sağlıklı ve bol bitkili akvaryumlarda oksijen sıkıntısı çekilmez.
Yazın özellikle hava motoru çok önemli ısı 30 lara çıkar, sıcak sularda oksijen en alt seviyelere iner, su sırada akvrayumda kuvvetice çalışan hava motoru size büyük yardımcı olacaktır.
http://www.akvaryum.com/forum/suyun_ustu_hareket_ettikce_oksijen_saglar_diyenler_k741676.asp
Beğenenler: [T]225055,Cengizhan06[/T][T]214919,omerali06[/T][T]81103,Kınayu[/T][T]216885,MertKurtoglu[/T][T]232795,yiitferhat[/T][T]90391,-İbrahim-[/T]
Teşekkür Edenler: [T]225055,Cengizhan06[/T][T]214919,omerali06[/T][T]216885,MertKurtoglu[/T][T]125030,lemur[/T][T]90391,-İbrahim-[/T]
+1: [T]225055,Cengizhan06[/T][T]81103,Kınayu[/T][T]216885,MertKurtoglu[/T][T]90391,-İbrahim-[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Bende ilk defa gördüm.Forumda artık bilinmesi gereken standartların bilinmemesi sebebiyle o kadar vakit harcanıyorki bu gibi konular gün yüzüne çıkamayabiliyor.Mesut abinin foruma kazandırdığı kıymetli konularından birtanesi.
Beğenenler: [T]81103,Kınayu[/T]
+1: [T]214919,omerali06[/T][T]81103,Kınayu[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Baktığınız canlılar için detaylı teknik ölçümlere gerek yoktur. Türü tanımak, gözlemlemek, temel bakım koşullarına uymak yeterlidir. Forumda işinize yarayacak birçok makalenin yanında ansiklopedi kısmında her bir canlı için sorduğunuz bilgiler büyük oranda bulunmaktadır. Daha fazlası için google'da detaylı araştırma yaparak üniversitelerin bilimsel yayınlarına bile ulaşabilirsiniz.
"Canlılarınızın yaşam alanlarını profesyonel şekilde kontrol altında tutmak isteği" hobiden alacağınız zevki azaltacaktır. Evcil hayvanlarımıza laboratuvar deneği muamelesi yapılmaması gerektiği düşüncesindeyim. Bunu kastetmediğinizi umuyorum.
Beğenenler: [T]34913,Tesseract[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir