Ad Konings Semineri 20 Haziran Pazar
Gönderim Zamanı: 17 Nisan 2010 01:11
Her durumda,herzaman geleceğim için açımdan tarih,zaman ve yer konusunda sıkıntı olmaz.Hele ad konings gibi bir üstadı canlı dinlemek,steve mccurry i canlı dinlemek ile aynıdır.
Sekreter bayanada allah sabır versin
Saygılar..
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 17 Nisan 2010 10:53
Bu sabah aradılar seminerin iptal edildiğini soylediler ama ne zamana dediğim de belli değil dediler. Kendimi hazırlamıştım ama olsun sağlık olsun diğer illerden gelmayi planlayan arkadaşlar adına sevindim.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
onurdemirbalaÇevrim Dışı
Özel Üye
[C]2,1,36187[/C] [B]4861,3[/B]
Kayıt: 05/11/2007
İl: Istanbul
Mesaj: 1983
Özel Üye
[C]2,1,36187[/C] [B]4861,3[/B]
Kayıt: 05/11/2007
İl: Istanbul
Mesaj: 1983
Gönderim Zamanı: 17 Nisan 2010 10:59
Tam bi karmaşa oldu,ama yinede güzel bir seminer olacak,ellerinden geleni yapmaya çalışıyorlar allah kolaylık versin.Saygılar.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 19 Nisan 2010 21:09
[QUOTE=ahbeabi]Konuyu yeni farkettim. Ve ciğerime birşey oturdu, nefes alamıyorum.
Ad Konings'in ansiklopedik boyutlarda 4 kitabını yalayıp yutmuş, hala zaman zaman referans olarak inceleyen biri olarak, bu seminere katılamamak beni çok derinden üzdü.
Eğer Türkiye'de yaşıyor olsam iki elim kanda olsa gelirdim.
Yıllardır tanışmayı en çok istediğim insan kendisi.
Kendi adıma üzüntümü ne kadar anlatsam boş. Siz sevgili dostlarım içinse çok sevindim. Gözlerinizi kırpmadan izleyin bu büyük araştırmacıyı. İnanılmaz biri gerçekten.
Çok şanslısınız......
[/QUOTE]
Bu erteleme benim için belki de bir fırsat olur.
Daha erken haberim olur da işlerimi ayarlayabilirsem belirlenen tarihte o salonda ben de bulunabilirim.
İnşallah gelmek isteyen herkes için uygun bir tarih belirlenir ve orada tam kadro birarada oluruz.
Görüşmek üzere.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Nisan 2010 09:37
Arkadaşlar bu sabah aradılar seminer 20 Haziran saat 14:00 Swiss otel de olacakmış. Saat 13:300 da orda olmamı soylediler kayıt için şimdi haziranın gelmesini bekleyeceğiz. wildmalawi 2010-04-27 12:31:46
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Nisan 2010 13:22
[QUOTE=wildmalawi]Arkadaşlar bu sabah aradılar seminer 20 Haziran saat 14:00 Swiss otel de olacakmış. Saat 13:300 da orda olmamı soylediler kayıt için şimdi haziranın gelmesini bekleyeceğiz. [/QUOTE]
Erken gitmenin amacı orada kayıt olmaktır. 13:30 gibi orada olursanız kayıt işlemleri de yapılır denildi. Zaten ellerinde önceden bir liste var. Olmasa geri dönemezlerdi.
Ayrıca arayan kişiden burada resmi bir yazı eklemelerini de rica ettim.
Bugün için erken ama 20 Haziran öncesindeki hafta katılımcılar için yine burada topluca liste oluştururuz. Kendi içimizde geleni gelmeyeni görürüz.
Erken gitmenin amacı orada kayıt olmaktır. 13:30 gibi orada olursanız kayıt işlemleri de yapılır denildi. Zaten ellerinde önceden bir liste var. Olmasa geri dönemezlerdi.
Ayrıca arayan kişiden burada resmi bir yazı eklemelerini de rica ettim.
Bugün için erken ama 20 Haziran öncesindeki hafta katılımcılar için yine burada topluca liste oluştururuz. Kendi içimizde geleni gelmeyeni görürüz.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 28 Nisan 2010 12:16
Bugün beni arayarak seminerin 20 Haziran pazar günü saat 14:00 da Swiss Otel'de olacağı bilgisini verdiler. Kayıt işlemlerinin yapılabilmesi için saat 13:30 da otelde olmam gerekiyormuş.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 28 Nisan 2010 12:37
[QUOTE=bahtiyar]Bugün beni arayarak seminerin 20 Haziran pazar günü saat 14:00 da Swiss Otel'de olacağı bilgisini verdiler. Kayıt işlemlerinin yapılabilmesi için saat 13:30 da otelde olmam gerekiyormuş.[/QUOTE]
Bahtiyar Bey,
Siz bu yazacağımdan üzerinize alınmayın. Son mesaj sizin diye örnek göstermek için alıntı yaptım. Yoksa örnekler maalesef çok var.
Önceki mesajlarda da şimdi de aynı şey oluyor.
Ben kayıt oldum. Ben de oldum. Tebrikler. Ben de... Sana da tebrikler...
Beni aradılar. Beni de aradılar. Aa beni aramadılar. Sonunda aradılar. Beni aramayacaklar mı?
Konuda mesaj içeriklerinin çoğu maalesef bu yönde...
Acaba bunun bir çözümünü bulamaz mıyız?
Herkes nasılsa aranıyor veya aranacak.
Şu an 27 sayfa olmuş. Baştan sona bakacak olsak yarım saat geçer.
Önerim böyle bir konu açıldığında o toplantıda neler konuşulacağının, neler sorulması gerektiğinin, kaynağından temin edilmesi gereken bilgilerin adının konması, gidildiğinde de birilerinin bunları sorup hepimiz adına kayıt altına alıp paylaşmasıdır.
Katılımcı listesi son aşamada topluca oluşturulur.
Sorular da filtrelenip net hale getirilir. Gerekirse bu liste topluca verilip cevap istenebilir. Bir kısmı zaten anlatılacaktır. Geride kalanlar da özel cevap alınarak elde edilir.
Ben bizlerin kapasitesinin ve kalitesinin bu yönde olduğuna inanıyorum.
Herkese sevgiler, saygılar.
Bahtiyar Bey,
Siz bu yazacağımdan üzerinize alınmayın. Son mesaj sizin diye örnek göstermek için alıntı yaptım. Yoksa örnekler maalesef çok var.
Önceki mesajlarda da şimdi de aynı şey oluyor.
Ben kayıt oldum. Ben de oldum. Tebrikler. Ben de... Sana da tebrikler...
Beni aradılar. Beni de aradılar. Aa beni aramadılar. Sonunda aradılar. Beni aramayacaklar mı?
Konuda mesaj içeriklerinin çoğu maalesef bu yönde...
Acaba bunun bir çözümünü bulamaz mıyız?
Herkes nasılsa aranıyor veya aranacak.
Şu an 27 sayfa olmuş. Baştan sona bakacak olsak yarım saat geçer.
Önerim böyle bir konu açıldığında o toplantıda neler konuşulacağının, neler sorulması gerektiğinin, kaynağından temin edilmesi gereken bilgilerin adının konması, gidildiğinde de birilerinin bunları sorup hepimiz adına kayıt altına alıp paylaşmasıdır.
Katılımcı listesi son aşamada topluca oluşturulur.
Sorular da filtrelenip net hale getirilir. Gerekirse bu liste topluca verilip cevap istenebilir. Bir kısmı zaten anlatılacaktır. Geride kalanlar da özel cevap alınarak elde edilir.
Ben bizlerin kapasitesinin ve kalitesinin bu yönde olduğuna inanıyorum.
Herkese sevgiler, saygılar.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 28 Nisan 2010 12:57
[QUOTE=kgurkan] [QUOTE=bahtiyar]Bugün beni arayarak seminerin 20 Haziran pazar günü saat 14:00 da Swiss Otel'de olacağı bilgisini verdiler. Kayıt işlemlerinin yapılabilmesi için saat 13:30 da otelde olmam gerekiyormuş.[/QUOTE]
Bahtiyar Bey,
Siz bu yazacağımdan üzerinize alınmayın. Son mesaj sizin diye örnek göstermek için alıntı yaptım. Yoksa örnekler maalesef çok var.
Önceki mesajlarda da şimdi de aynı şey oluyor.
Ben kayıt oldum. Ben de oldum. Tebrikler. Ben de... Sana da tebrikler...
Beni aradılar. Beni de aradılar. Aa beni aramadılar. Sonunda aradılar. Beni aramayacaklar mı?
Konuda mesaj içeriklerinin çoğu maalesef bu yönde...
Acaba bunun bir çözümünü bulamaz mıyız?
Herkes nasılsa aranıyor veya aranacak.
Şu an 27 sayfa olmuş. Baştan sona bakacak olsak yarım saat geçer.
Önerim böyle bir konu açıldığında o toplantıda neler konuşulacağının, neler sorulması gerektiğinin, kaynağından temin edilmesi gereken bilgilerin adının konması, gidildiğinde de birilerinin bunları sorup hepimiz adına kayıt altına alıp paylaşmasıdır.
Katılımcı listesi son aşamada topluca oluşturulur.
Sorular da filtrelenip net hale getirilir. Gerekirse bu liste topluca verilip cevap istenebilir. Bir kısmı zaten anlatılacaktır. Geride kalanlar da özel cevap alınarak elde edilir.
Ben bizlerin kapasitesinin ve kalitesinin bu yönde olduğuna inanıyorum.
Herkese sevgiler, saygılar.
[/QUOTE]
Bahtiyar Bey,
Siz bu yazacağımdan üzerinize alınmayın. Son mesaj sizin diye örnek göstermek için alıntı yaptım. Yoksa örnekler maalesef çok var.
Önceki mesajlarda da şimdi de aynı şey oluyor.
Ben kayıt oldum. Ben de oldum. Tebrikler. Ben de... Sana da tebrikler...
Beni aradılar. Beni de aradılar. Aa beni aramadılar. Sonunda aradılar. Beni aramayacaklar mı?
Konuda mesaj içeriklerinin çoğu maalesef bu yönde...
Acaba bunun bir çözümünü bulamaz mıyız?
Herkes nasılsa aranıyor veya aranacak.
Şu an 27 sayfa olmuş. Baştan sona bakacak olsak yarım saat geçer.
Önerim böyle bir konu açıldığında o toplantıda neler konuşulacağının, neler sorulması gerektiğinin, kaynağından temin edilmesi gereken bilgilerin adının konması, gidildiğinde de birilerinin bunları sorup hepimiz adına kayıt altına alıp paylaşmasıdır.
Katılımcı listesi son aşamada topluca oluşturulur.
Sorular da filtrelenip net hale getirilir. Gerekirse bu liste topluca verilip cevap istenebilir. Bir kısmı zaten anlatılacaktır. Geride kalanlar da özel cevap alınarak elde edilir.
Ben bizlerin kapasitesinin ve kalitesinin bu yönde olduğuna inanıyorum.
Herkese sevgiler, saygılar.
[/QUOTE]
Ad Konings semineri ülkemizde ilk defa olacağından ve çoğumuzun ilk defa böylesine güzel bir organizasyona katılacağından burada paylaşmamız iç güdüsel bir sevinç bence.
Sizin yazdıklarınızda çok önemli tabiki. Seminerde zamanı doğru kullanmak çok önemli. Gerçekten bilmediğimiz, bize ışık tutacak sorular sormalıyız. Gölün PH'ı Gh'ı kaç gibi bilindik sorular sadece zamanı kötüye kullanmak olur. Benimde herkez gibi Ad Konings'e sormak istediğim bir çok soru var, ama belkide ben sormadan o benim sormak istediğim sorulara ışık tutar.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 28 Nisan 2010 13:05
[QUOTE=bahtiyar]...Seminerde zamanı doğru kullanmak çok önemli. Gerçekten bilmediğimiz, bize ışık tutacak sorular sormalıyız. Gölün PH'ı Gh'ı kaç gibi bilindik sorular sadece zamanı kötüye kullanmak olur. Benimde herkez gibi Ad Konings'e sormak istediğim bir çok soru var, ama belkide ben sormadan o benim sormak istediğim sorulara ışık tutar. [/QUOTE]
Benim de bahsettiğim bu zaten... Eğer sorular oluşturulup önceden paylaşılırsa ve seminer öncesinde Ad Konings'e verilirse beklentileri görür. Anlatırken soruları cevaplayacak şekilde konulara değinir. Dediğiniz gibi soruların cevaplarının bir kısmı anlatacağının içinde yer alıyor bile olabilir.
Hala havada kalan soru olursa veya seminer sırasında başka sorular oluşursa onlar da seminer sonunda soru-cevap kısmında ayrıca sorulur.
Benim de bahsettiğim bu zaten... Eğer sorular oluşturulup önceden paylaşılırsa ve seminer öncesinde Ad Konings'e verilirse beklentileri görür. Anlatırken soruları cevaplayacak şekilde konulara değinir. Dediğiniz gibi soruların cevaplarının bir kısmı anlatacağının içinde yer alıyor bile olabilir.
Hala havada kalan soru olursa veya seminer sırasında başka sorular oluşursa onlar da seminer sonunda soru-cevap kısmında ayrıca sorulur.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 28 Nisan 2010 15:05
Köksal Bey bu konuda çok haklı. Zaten artık seminerin yeni tarihi aşağı yukarı belli. Önümüzde de iki aya yakın bir süre var. Bu süre içinde rahatlıkla hepimizin merak ettiği, kendi aramızda tartışarak ya da forumlarda, internette araştırarak sonuca varamadığımız, üst düzey soruları belirleyip kendisinin görüşlerini almalıyız.
Geçen sayfalarda Refet Bey'in bir yazısı vardı, şimdi aklıma geldi buldum tekrar, genel olarak nelerden bahsedebileceğini yazmış;
Bir örnek vermek gerekirse; Malawi Gölü'nün kirlenmesi, bu nedenle balıkların birbirinin rengini zor ayırt etmesi ve eş seçiminde başarısız olmaları sonucu gölde kırma balıkların doğması. F0 balıkların yakalanması, faydası zararları, göl etrafında yetiştiricilik vb. konularda bizim tecrübe etmemizin çok zor olduğu, forumlarda tartışılan ancak birinin çıkıp nokta koyamadığı bu gibi konuları Ad Konings noktalar :) Yeter ki isteyeceğimiz şeyleri bilip soruları hazırlayalım.
Bu konular bizim yorum yapamadığımız ya da ancak varsayımlar ürettiğimiz konular olduğu için yıllarını gölün bizzat içinde geçirmiş Konings gibi bir araştırmacıdan dinlemek oldukça keyifli ve doyurucu olacaktır.
Fakat işin bir de diğer yüzü var, ki açıkçası endişeliyim.
Konings ilk kez ülkemize geliyor, belki bu teklifi ilk aldığında şaşırmış bile olabilir.
Ve ilk kez seminer yapacağı için büyük ihtimalle kafasında şablonu zaten yıllardır hazır olan, ilk kez gittiği ve hobide nispeten geri gördüğü ülkelerde yaptığı seminer konuşmasını aynen yapmak isteyecektir, ya da en azından bu düşünceyle karşımıza gelecektir. Açıkçası ben, bizim bu grubu oluşturan akvaristler olarak onun beklediği kadar da cahil olmadığımızı düşünüyorum.
Giriş konuşması olarak zaten hazır olan sunumunu yapacaktır. Fakat ilerleyen bölümlerde önceden hazırlayacağımız üst düzey sorularımızı kendisine yöneltebilirsek en azından seviyemizi anlamasını sağlar, daha detay ve doyurucu cevaplar alır, aynı zamanda biraz da ülkemizdeki hobi düzeyinin hangi seviyede olduğunu kendisine göstererek bir nevi reklamımızı yapmış oluruz. Mutlaka o da bu durumdan çok keyif alacaktır.
Şimdiden herkesi uyarmak isterim ki eğer orada sadece dinleyici olur, soru-cevap kısmında bile başarılı sorular soramazsak ne biz öyle süper bilgiler alırız, ne de onun için beklentisinin dışında, kendisi için hatırlanacak bir seminer olur.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 28 Nisan 2010 21:31
[QUOTE=kgurkan]
[QUOTE=bahtiyar]...Seminerde zamanı doğru kullanmak çok önemli. Gerçekten bilmediğimiz, bize ışık tutacak sorular sormalıyız. Gölün PH'ı Gh'ı kaç gibi bilindik sorular sadece zamanı kötüye kullanmak olur. Benimde herkez gibi Ad Konings'e sormak istediğim bir çok soru var, ama belkide ben sormadan o benim sormak istediğim sorulara ışık tutar. [/QUOTE]
Benim de bahsettiğim bu zaten... Eğer sorular oluşturulup önceden paylaşılırsa ve seminer öncesinde Ad Konings'e verilirse beklentileri görür. Anlatırken soruları cevaplayacak şekilde konulara değinir. Dediğiniz gibi soruların cevaplarının bir kısmı anlatacağının içinde yer alıyor bile olabilir.
Hala havada kalan soru olursa veya seminer sırasında başka sorular oluşursa onlar da seminer sonunda soru-cevap kısmında ayrıca sorulur.
[/QUOTE]
Benim de bahsettiğim bu zaten... Eğer sorular oluşturulup önceden paylaşılırsa ve seminer öncesinde Ad Konings'e verilirse beklentileri görür. Anlatırken soruları cevaplayacak şekilde konulara değinir. Dediğiniz gibi soruların cevaplarının bir kısmı anlatacağının içinde yer alıyor bile olabilir.
Hala havada kalan soru olursa veya seminer sırasında başka sorular oluşursa onlar da seminer sonunda soru-cevap kısmında ayrıca sorulur.
[/QUOTE]
Herkese Merhaba..
Böylesine heyecan duyulan, üzerine kafa patlatılan bir organizasyona öncülük eden şirketin bir yetkilisi olarak hem bu mutluluğu yaşıyor hemde en az sizler kadar heyecanlanıyorum. Bu sebeple ilgi gösteren tüm üyelere sonsuz teşekkür ederim.
Bu yorum oldukça ilgimi çekti. Ve sanırım ortak soruların daha önce Ad Konings'e ulaştırılması görevini üstlenebilirim. Konu ile ilgilenen üye dostlarımız sorularını bir araya getirirse bunu yapacağıma emin olabilirsiniz.
Çalışmalarınızı heyecanla bekliyorum..
Saygılar!!
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 29 Nisan 2010 01:52
Peki. Adam hem balık bilimci, hem de üniversitede parazitolojide çalışmış, o yüzden soruları acımadan soruyorum
Enantiopus sp Kilesa'nın ömrü kitabında belirttiği gibi 3 yıl mı? Büyük bir cichlidin bu kadar az bir ömrünün olması garip değil mi?
Tropheus ve pek çok mbuna gibi aktif olarak gün boyunca beslenen otçul balıkların akvaryumlarda nasıl beslenmesi gerekir?
Malawi mbuna ve tropheus türlerinin beslenmesi yaşlarına göre değişir mi?
Malawi Gölü'ndeki balıkların rengi neden genelde pastel parlakken, Tanganyika balıkları metalik parlaklıkta?
Tanganyika Gölü'ndeki canlı çeşitliliği Malawi Gölü'nde niye yok?
Aulonocara ve mbunalarda hatta genel olarak tür ve varyete ayrımı neye göre yapılmakta? İskelet yapısı aynı olan 2 balığın farklı 2 türe rengine bakılarak ayrılması mümkün mü?
Bu sene ülkemizde üniversiteye giriş sınavında da sorulduğu üzere, biyolojide türün tanımı için verimli döller verebilen 2 birey aynı tür olarak tanımlanıyor. Yani yavruları papağan cichlid gibi kısır değil de verimli döl verebiliyorsa 2 balık aynı türdür diyebiliyoruz. Ancak balıklar arasında bunun böyle olmadığını da açıkça görebiliyoruz. Balıklarda tür tanımında bir farklılık söz konusu mu?
Genel olarak otçul balıklar daha agresif, fazla şiddetli olmayan ama sık darbe yapan ve hareketli balıklar oluyorlar, bunun yanında etçiller daha hareketsiz, daha az agresif ancak daha ölümcül darbeler yapıyorlar. Bunun nedeni nedir?
Dropsy ve malawi bloat arasındaki fark nedir? Bunu etkileyen sebepleri önemliden önemsize nasıl sıralanır? Parazit kaynaklı mıdırlar, bakteri kaynaklı mı? Tedavileri nasıl yapılır? Durumun ağırlığına göre tedavi tipi değişir mi? Neden etçil balıklar kolay kolay bu hastalıklara yakalanmazken otçullar daha sık yakalanıyor, hastalığın çalışma mekanizması nedir?
Yabancı dergilerden takip ettiğimiz kadarıyla Malawi'de de, Tanganyika'da da ciddi bir melezlenme problemi var. Bunun nedenleri önemliden önemsize sıralanırsa nelerdir? Bize etkileri ne olacaktır. Bu melezlenme olursa ve ileride melezlenmeye neden olan etkiler kaldırılırsa, elimizde ürettiğimiz cichlidlerle gölü tekrar ayağa kaldırabilir miyiz, yoksa melez türler buna izin vermez mi?
Şimdi vahşi türler şüphesiz saf olarak görülürken, ileride tank üretimi jenerasyonların vahşilerden daha saf olarak görüleceklerini tahmin ediyorum. Buna katılıyor musunuz? Durumda bir düzelme olmaz bu şekilde seyrederse bunun kaç sene sonra gerçekleşeceğini söyleyebiliriz?
Neden Malawi gölünün hemen hemen tüm balıklarında ağızda kuluçka varken, Tanganyika'da 2 tür kuluçka biçimi de mevcut? Bu göllerin yapısındaki farklılıktan mı kaynaklanıyor? Bir diğer ihtimal olarak; Malawi'deki çoğu türün Tropehus'un ortak atasından evrimleştiğine dair bir teori var, böyle bir durum varsa, ağızda kuluçkanın nedeni göllerin farklılığı değil de bu olabilir mi?
Kayalık balıklarının (örneğin Neolamprologuslar) hem belirli küçük bir alanda yaşadıkları için hem de kayalık ve kıyılardaki su şartları daha değişken olduğu için akvaryumdaki küçük ve değişken şartlara daha iyi adepte olabileceklerini, ancak Furcifer ve Cyrotocara moorii gibi açık su balıklarının hem geniş yüzme alanı hem de kayalık balıklarına göre daha temiz su ve stabil su istediklerini ve aşırı büyük olmayan ve filitrasyonu çok iyi olmayan akvaryumlarda strese girip uygun şekilde beslenemeyeceğini düşünüyorum. Sizce durum böyle mi? Yoksa açık su balıklarının abartılacak kadar talepleri yok mu?
Neden Tanganyika cichlidleri daha narin ve su şartlarından daha kolay etkileniyorken, Malawi cichlidleri genel olarak daha sağlam. Örneğin yavru bir calvusu su değiştirince sular arasında sıcaklık, pH, kH gibi farklar fazlaysa, balık bayılarak ölüyor. Bu ölümlere veya etkilemelere neden olan su değerlerini önemliden önemsize sıralayabilir misiniz? Balığı bayıltıp, şoka sokup öldüren mekanizma nedir?
F0 balık almayı tavsiye eder misiniz?
F0 türleri alırken, alıştırırken, beslerken nelere dikkat etmeliyiz?
F0 balığı beslemenin zorluğu türüne göre değişim gösterir mi? Gösterirse hangi balıkları F0 olarak besemek zordur, hangilerini kolaydır?
Göl içinde, göl suyunda insan elinde üretilip beslenen balıklar F0 olarak gönderiliyor mu? Böyle bir durum varsa, yüzlerce yavrudan şansı, doğasına adaptesi ve becerisiyle sivrilip büyümüş bir balıkla, gölde insan elinde doğan 100 yavrudan büyüyen 90'ının bir tutulup satılması yanıltıcı değil mi?
Neden özellikle tatlı suda yeşil renkli balık çok nadir, kırmızı ise yine nispeten nadir :)
Poligami görünen türlerde genellikle dişiler renksiz oluyor bunu anlayabiliyorum ancak neden birbirine çok yakın türlerde, örneğin pseudotropheus polit de bariz bir seksüel dimorfizm görülürken, pseudotropheus demasonide aynı ölçüde gözlenmiyor.
Daha sorarım ama adam gelmez diye korkuyorum
Saygılar,
bjkalley 2010-04-29 01:56:15
Enantiopus sp Kilesa'nın ömrü kitabında belirttiği gibi 3 yıl mı? Büyük bir cichlidin bu kadar az bir ömrünün olması garip değil mi?
Tropheus ve pek çok mbuna gibi aktif olarak gün boyunca beslenen otçul balıkların akvaryumlarda nasıl beslenmesi gerekir?
Malawi mbuna ve tropheus türlerinin beslenmesi yaşlarına göre değişir mi?
Malawi Gölü'ndeki balıkların rengi neden genelde pastel parlakken, Tanganyika balıkları metalik parlaklıkta?
Tanganyika Gölü'ndeki canlı çeşitliliği Malawi Gölü'nde niye yok?
Aulonocara ve mbunalarda hatta genel olarak tür ve varyete ayrımı neye göre yapılmakta? İskelet yapısı aynı olan 2 balığın farklı 2 türe rengine bakılarak ayrılması mümkün mü?
Bu sene ülkemizde üniversiteye giriş sınavında da sorulduğu üzere, biyolojide türün tanımı için verimli döller verebilen 2 birey aynı tür olarak tanımlanıyor. Yani yavruları papağan cichlid gibi kısır değil de verimli döl verebiliyorsa 2 balık aynı türdür diyebiliyoruz. Ancak balıklar arasında bunun böyle olmadığını da açıkça görebiliyoruz. Balıklarda tür tanımında bir farklılık söz konusu mu?
Genel olarak otçul balıklar daha agresif, fazla şiddetli olmayan ama sık darbe yapan ve hareketli balıklar oluyorlar, bunun yanında etçiller daha hareketsiz, daha az agresif ancak daha ölümcül darbeler yapıyorlar. Bunun nedeni nedir?
Dropsy ve malawi bloat arasındaki fark nedir? Bunu etkileyen sebepleri önemliden önemsize nasıl sıralanır? Parazit kaynaklı mıdırlar, bakteri kaynaklı mı? Tedavileri nasıl yapılır? Durumun ağırlığına göre tedavi tipi değişir mi? Neden etçil balıklar kolay kolay bu hastalıklara yakalanmazken otçullar daha sık yakalanıyor, hastalığın çalışma mekanizması nedir?
Yabancı dergilerden takip ettiğimiz kadarıyla Malawi'de de, Tanganyika'da da ciddi bir melezlenme problemi var. Bunun nedenleri önemliden önemsize sıralanırsa nelerdir? Bize etkileri ne olacaktır. Bu melezlenme olursa ve ileride melezlenmeye neden olan etkiler kaldırılırsa, elimizde ürettiğimiz cichlidlerle gölü tekrar ayağa kaldırabilir miyiz, yoksa melez türler buna izin vermez mi?
Şimdi vahşi türler şüphesiz saf olarak görülürken, ileride tank üretimi jenerasyonların vahşilerden daha saf olarak görüleceklerini tahmin ediyorum. Buna katılıyor musunuz? Durumda bir düzelme olmaz bu şekilde seyrederse bunun kaç sene sonra gerçekleşeceğini söyleyebiliriz?
Neden Malawi gölünün hemen hemen tüm balıklarında ağızda kuluçka varken, Tanganyika'da 2 tür kuluçka biçimi de mevcut? Bu göllerin yapısındaki farklılıktan mı kaynaklanıyor? Bir diğer ihtimal olarak; Malawi'deki çoğu türün Tropehus'un ortak atasından evrimleştiğine dair bir teori var, böyle bir durum varsa, ağızda kuluçkanın nedeni göllerin farklılığı değil de bu olabilir mi?
Kayalık balıklarının (örneğin Neolamprologuslar) hem belirli küçük bir alanda yaşadıkları için hem de kayalık ve kıyılardaki su şartları daha değişken olduğu için akvaryumdaki küçük ve değişken şartlara daha iyi adepte olabileceklerini, ancak Furcifer ve Cyrotocara moorii gibi açık su balıklarının hem geniş yüzme alanı hem de kayalık balıklarına göre daha temiz su ve stabil su istediklerini ve aşırı büyük olmayan ve filitrasyonu çok iyi olmayan akvaryumlarda strese girip uygun şekilde beslenemeyeceğini düşünüyorum. Sizce durum böyle mi? Yoksa açık su balıklarının abartılacak kadar talepleri yok mu?
Neden Tanganyika cichlidleri daha narin ve su şartlarından daha kolay etkileniyorken, Malawi cichlidleri genel olarak daha sağlam. Örneğin yavru bir calvusu su değiştirince sular arasında sıcaklık, pH, kH gibi farklar fazlaysa, balık bayılarak ölüyor. Bu ölümlere veya etkilemelere neden olan su değerlerini önemliden önemsize sıralayabilir misiniz? Balığı bayıltıp, şoka sokup öldüren mekanizma nedir?
F0 balık almayı tavsiye eder misiniz?
F0 türleri alırken, alıştırırken, beslerken nelere dikkat etmeliyiz?
F0 balığı beslemenin zorluğu türüne göre değişim gösterir mi? Gösterirse hangi balıkları F0 olarak besemek zordur, hangilerini kolaydır?
Göl içinde, göl suyunda insan elinde üretilip beslenen balıklar F0 olarak gönderiliyor mu? Böyle bir durum varsa, yüzlerce yavrudan şansı, doğasına adaptesi ve becerisiyle sivrilip büyümüş bir balıkla, gölde insan elinde doğan 100 yavrudan büyüyen 90'ının bir tutulup satılması yanıltıcı değil mi?
Neden özellikle tatlı suda yeşil renkli balık çok nadir, kırmızı ise yine nispeten nadir :)
Poligami görünen türlerde genellikle dişiler renksiz oluyor bunu anlayabiliyorum ancak neden birbirine çok yakın türlerde, örneğin pseudotropheus polit de bariz bir seksüel dimorfizm görülürken, pseudotropheus demasonide aynı ölçüde gözlenmiyor.
Daha sorarım ama adam gelmez diye korkuyorum
Saygılar,
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir