Göle balık salmak
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Kimsenin aklına gelmeyecek bir olay olur ve geri dönüşü olmayan zararlar doğurabilir.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Kimsenin aklına gelmeyecek bir olay olur ve geri dönüşü olmayan zararlar doğurabilir.
[/QUOTE]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Endemik olmayan balıkların sulara bırakılmasına da karşıyım. Ama devlet eliylede, bilinçsiz insanlar tarafından da yapılıyor ne yazıkki. (Gerçi yazdığınız balıkların bazıları Türkiyede doğal olarak bulunan balıklar galiba)
Doğa kendisini düzenler diyerek doğanın dengesini bozabilecek hareketler yapılmasıda bana pek akıllıca gelmiyor. Ayrıca bunun doğaya karşı saygısızlık olacağını düşünüyorum.
Zaten yaşamını sürdüremeyecek bir balığı alıp, tamamen yabancı olduğu bir ortama koymakta balık için hiç hoş olmasa gerek. Zaten başarısız bir girişim olacağını bile bile işkence çektirmeye gerek yok.
Yabancı bir türün çevrede yaratacağı tahmin edilemeyen zararlarda muhtemeldir. Tarihte örnekleri var.
Dediğim gibi bunlar gereksiz ve riskli işler.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Arkadaşlar benim bildiğim kadarıyla Türkiyede doğal akvaryum balığı çok az daha doğrusu araştırmadım.....Yanlız ben AFYON - DİNAR lı olarak 12-13 yaşlarında dinarda bol olan doğal geniş su kanalından akvaryum balığı yakalıyorduk ve şu anda o balıklar var lepites büyüklüğünde renkli idiler tabi biz yakalayıp su bardağına koyuyorduk akvaryum dan bi haberdik çocuktuk....Dinara gittiğimde o balıkları yakalamaya çalışacağım ama aklıma şu soru geldi bu balıklar kışın neden ölmüyor yada donmuyor....Benim demasoniden yazın sallsam eminim büyür ama kışın ne olur bilmem....
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
[QUOTE=ahbeabi]
Çok haklısınız Murat Bey. Bir önceki sayfada Cem Bey de bu türlere dikkat çekmişti. Çok tehlikeli bir istilacı gerçekten. Stuttgart'taki Tropikal Akvaryum Müzesi aracılığıyla Avrupa'ya giriş yapan bu yosun türü iki yıl sonra Monaco Okyanus Müzesi'ne üretim amacıyla ulaştırılmış. Daha sonra buradan Akdeniz'e karışarak kısa sürede büyük bir yayılım göstermiş.
Ve bugünkü Hürriyet Gazetesi'nin haberi.
Bahsi geçen bölge, benim çocukluğumu geçirdiğim, karadan kerteriz alarak elimle koymuş gibi bulabildiğim Mercan, Çupra, Mırmır, Karagöz, Sargoz, İzmarit, Sarpa, hatta Grida, Lagos, Orfoz gibi çok değerli balıkların meralarını içermekte. Şu anda bu bölgeler katilin istilası altında...
Bu yayılış önlenemeyeceğine göre sırada Antalya Körfezi açıklarındaki yüzlerce mera bulunuyor. Bunu Beldibi, Kemer, Tekirova, Adrasan, Karaöz gibi eşsiz sualtı güzelliklerini, canlı çeşitliliğini barındıran sahillerimiz izleyecektir.
Ardından Demre, Kaş ve Güneybatı Akdeniz bölgesindeki paha biçilemez sualtı yaşam alanları ve yurdumuzun tartışmasız en önemli dalış noktaları istilanın sonraki durakları olacak.
Buradan sonra katilin ısı ve su şartları toleransına bağlı olarak ilerleyişi yavaşlayacak ve bir noktada duracaktır. Şimdilik.
- Peki sorumlu kim?
- Monaco Okyanus Müzesi'ndeki bir veya birkaç dikkatsiz çalışan.
- Yani İnsan...
Görülen o ki geçen yıl yazdığım felaket senaryosunun tarihini erkene çekmem gerekecek.
Ve benim gördüğüm güzellikleri çocuklarımın belki de göremeyecek olması beni tarifsiz derecede üzüyor...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Katil yosuna tek silah: salyangoz
Bu tabii sevindirici bir haber. En azından karasularımızdaki bir canlı türü bu işgalci yosunu tüketebiliyor ve toksik etkisinden zarar görmüyor.
Yalnız şöyle bir ironi bulunmakta; Süveyş Kanalı yoluyla ülkemiz sularına giriş yapmış ve yayılım göstermiş bir İran Körfezi canlısı, Monaco Okyanus Müzesi yoluyla ülkemiz sularına giriş yapmış ve yayılım gösteren bir Pasifik Okyanusu türünü yiyor.
Ve bu olay Antalya sahillerinde oluyor.
Her ikisi de bu bölgede endemik olmayan bu canlıların savaşı mutlaka sonunda bir şekilde zarar getirecek.
Bu çok çeşitli şekillerde gerçekleşebilir. Örneğin katil yosunla beslenmeyen fakat bu salyangozu beğenerek tüketen bazı endemik türlerimiz salyangozun bu değişim gösteren beslenme alışkanlığı nedeniyle zehirlenmeler, popülasyonunda kırımlar yaşayabilir.
Ya da örneğin kısıtlı besin kaynakları nedeniyle popülasyonu kontrol altında olan bu salyangoz, böyle hızlı yayılım gösteren bir besin maddesiyle buluşması nedeniyle kısa sürede çok yüksek bir hızla çoğalabilir. Bu kez katil yosun değil çok yüksek rakamlara ulaşmış ve yerel bitkilere saldırmış salyangozla mücadele yolları aramaya başlarız.
Öyle veya böyle, bu doğal bir süreç değil ve sonucu doğamızı etkileyecek.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Ben balıktan ziyade salyangoz bırakmayı düşündüm ama tabi önce araştırmak lazım. Mesela tankta önüne geçilmesi zor bir şekilde çoğalan ramshornları toplayıp bırakayım diye düşündüm. Sazlibosna barajının kendine has bir tabiatı olmadığından dışarıdan müdahale etmek istedim sadece. Yoksa diğer göller ve akarsulara müdahale etme niyetim yok.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir