Forumda En Çok Yapılan Dİl Yanlışları
[QUOTE=Realknight]Erdal Bey;duyarlılığınız için bende teşekkür etmek istedim.Arkadaşların saydığı nedenler doğru olmasına karşın genede bahane olmamalıdır.Bütün imla kurallarına uyarak yazarsak en fazla 3-5 saniye geç bitiririz...Ben kendi adıma elimden geldiğince dikkat etmeye çalışıyorum.Annem ve babamda sizin gibi Türk Dili ve Edebiyatı öğretmeni olduğundan dolayı yılların verdiği bir alışkanlık olsa gerek...[/QUOTE]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Saygılar
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Sayın erdal bey bu ince düşünceniz ve mesleki yaklaşımınız takdire deger.Yanlız şunu unutmamak lazımki bu site hobby amacı ile kişilerin paylaşımına açılmış bir site kişiler sanki aile meclisi veya arkadaş meclisindeki gibi rahat huzurlu olmalıki hoşça vakit geçirebilsinler belli kurallara uyarak tabiki keza her yazdıgımız kompozisyon ödevi hazırlar gibi düşündüklerimizden çok yazdıklarımızın hataları üzerinde yogunlaşırsak sıkıcı olmaya başlar ve kişileride bunaltır hale getirebiliriz diye düşünüyorum.
Ortayaş bir kardeşiniz olarak benim okul yıllarım ve malesef halen daha devam etmekte olan kalıplar ve kurallarla sınırlandırdıgımız egitim sistemimizden dışa kapalı,hoşgörüsüz,iletişim kurmaktan aciz,karşı bir fikre sertlik veya sözle tacizde bulunarak karşılık veren dilimizi yanlızca amaçı için kullanan insanlar haline geldik.Halbuki ikili veya çoklu iletişimi hoşgörü ile sorgulayarak, araştırmacı,düşündüklerini yazılı veya sözlü hayata geçiren iyi iletişim kurmak içinde dilimizi araç oldugunu ve dilini nekadar iyi ögrenirse kendini birokadar iyi derecede ifade edecegini ögretebilseydik.Bugun ingilizce , fransızca , arapçadan,argodan dilimize geçen birçok kelimenin türkçe karşılıgı olurdu.Mesela '' kontür,sms,copy,paste,hadiyaa,baksennn,oldu koçum,ne iş,benkaçtım,işim olmaz '' ve daha niceleri ve hatta birçok programlar türkçe kullanıma çevrilemiyor çünki kelimenin tam karşılıgını bulamıyor.Hata dilimizde degil bizde ? 2006 da kaçtane kelime üzerinde araştırma yapıldıda türk dil kurumu türk diline kazandırdı hadi yeni kelimeler türetildide nerede ne zaman yayınlandı.Bu senin problemin araştırsaydınız bulsaydınız diye düşünebilirsiniz.hadi ben siz araştırdık ya geriye kalan milyonlar '' herkesin evinde bilgisayar varda TDK sitesinden veya yayınlarından nasıl istifade edecek '' Toparlarsak asıl insanlara kendini daha iyi ifade edebilmeleri daha iyi anlaşılır olabilmeleri için dilinizi iyi kullanın geliştirin diyebilmemiz lazım.teşekkürler
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Yani anlatmak istediğimin özeti; dilimiz bizi biz yapandır. Örf ve adetler ise biz olduktan sonra biz olarak yaşamamızı sağlayan olgulardır.
Şevket Bey; sadece 2006'da değil son 50 yıl içerisinde dilimizi geliştirmek amaçlı herhangi bir çalışmanın -en azından ciddiyetle- yapılmadığına eminim.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
saygılar
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Yukarıda bahsettiğim gibi suçun varlığı gayet normaldir. Fakat toplumsal yozlaşma noktasına gelindiği taktirde bu toplum kurallarının sıkça hiçe sayıldığı ve bir şekilde toplum olma sınırının aşılmaya başlandığını, bir toplumsal çözünme veya daha açık olarak bireysel ayrışmayı göstermektedir. Bu ayrışmanın temelini de bireysel ayrışmanın sebebi olan toplumsal sorumluluk, ahlaki çöküntü ve ulusal bilinçte azalma ile rahatça açıklayabiliriz. Dikkat ediniz, artık aileler çocuklarını büyük adam olsun da vatana, millete hayrı dokunsun diyerek yetiştirmiyor. Zengin olsun, rahat etsin, hatta ülke dışına kaçsın diyerek yetiştiriyor. Toplumun menfaatinin kendi menfaati olduğunu bilmeyen, köşeyi dönmek için çabalayan insanlar serseri mayın gibi geziniyor.
Bireyselliğe dönme sonucu toplumsal çözünmenin en iyi ilaçlarından birinin de diline sahip çıkmak olduğunu düşünüyorum. Çünkü dil bizim birbirimizi anlamamızı sağlamak ile beraber benzer şekilde düşünme, toplum halinde birbirimize sıkı sıkıya bağlı kalma gibi özellikleri de getirir. Genel olarak dünyaya baktığımızda refah düzeyi yüksek toplumlarda dile önem verildiği görülmektedir. Ayrıca dil insanın düşünme kapasitesini de geliştirir, kısıtlar. Eğer diliniz zenginse o zaman düşünceleriniz daha akıcı olur, fakir ise veya fakirleşmiş ise düşünme kapasiteniz azalır, olayları kavrama konusunda zorluk yaşarsınız.
Eyüp Bey; sanırım aynı sorunlardan farklı yollar kullanarak bahsetmiş olduk. Bu konu hakkında düşüncelerimi daha açık olarak anlatmak isterdim fakat onlarca sayfa yazı yazmam gerekir. Forumda boşuna kalabalık yapmayayım. Umarım bir gün karşılaşırız da ben sizi dinlerim, siz de beni... Rahatça konuşabiliriz.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Saygılarımla...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Sayın onurbey ahlaki çöküntü bugün her toplumda,ailede,bireylerde olmasıda aynı suç örneginiz gibi dogaldır.
Asıl herkonuda dil,örf,adet,ahlak vs zamanın ve içinde bulundugunuz ortamın ihtiyaçına göre araştıran sorgulayan kurallarını kendisi belirleyen konuşmaktan dinlemekten çekinmeyen esnek , höşgörülü ,samimi nesiller yetiştirebilmek lazımki dünya insanı olabilsin. gelişmiş ülke insanları ile tek aramızdaki fark bu?
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Ortak ahlak değerleri ve ortak kurallar bir toplumun varlığının temel unsurudur. Eğer suç toplumun her kesimine şiddetle yayılmış, hakimiyet göstermiş ise burada iki seçenek vardır:
1) Toplumun kurallarının suç öğelerinden oluşması... Bu bir bakıma imkansızdır çünkü suçun suç olabilmesi için toplumsal kurallara ve toplum tarafından benimsenmiş ortak değerlere karşıt olması gerekir ki bu mantıken imkansızdır.
2) Toplumdaki kişilerin çoğunun toplumsal değerler ve kuralları ihlali sonucu toplum içerisinde genel kuralların yok olması... Bu toplumun temel unsuru olan toplumsal değerlerin ve kuralların yok olması anlamına gelir ki böyle bir ortamda kişilerin beraber yaşasa bile toplum olma vasfını koruması olası değildir. İşte bu toplumsal ayrışmadır.
Her ne olursa olsun ortak değerlere sahip olunmayan, suçun normal sayıldığı, kuralların hiçe sayılmasının normal görüldüğü bir toplumda hoşgörülü, samimi nesiller yetiştirilmesi pek mümkün görünmemektedir. Mesela devamlı köşeyi dönmeye çalışan, toplumsal faydayı göz önünde bulundurmayan, bir an önce zengin olmaya çalışan bir insanın hoşgörülü ve vicdanlı olma ihtimali nedir? İstenbul'da yaşayan bir kişi olarak bunu gece 3'ten sonra dışarıda gezerek gözlemleyebilirsiniz.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Şevket Bey; ahlaki çöküntünün kişisel durumdan çıkıp toplumu etkileyecek boyutlara gelmesi doğal değildir. Aynen yukarıda suçun belli bir sınırı geçmesinden bahsettiğim gibi... Zaten suç ile ahlak arasında kesin bir bağ olduğunu da söylemeliyim.
Herhalde iletişim kopuklugu oldu ben neden olan sebeblerde çok olması gereken sonuç üzerinde duruyorum.Onurbey herşey heran degişiyor.Her nesil bir sonrakini begenmiyor? İstanbulda zamanı önemli degil gittiginiz yeri bilmezseniz günün herhangi bir saatinde bile sizi soyarlar, dograrlar birde bulundugunuz il in nufusu ile istanbulun nufusu arasındaki suç oranını kıyaslayın.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Son 2 yıl 5 ay haricinde hayatımın neredeyse tamamını İstanbul'da geçirdim. Sabah saati sigarasını vermediği için Kadıköy ortasında arkadaşımın bıçaklandığı da oldu, gecenin bir yarısı Kayışdağı tipi yerlerde dolaştığım da... Suç oranları bakımından nüfus ile kıyaslanınca İstanbul ve Kocaeli pek o kadar farklı değildir.
Neyse, konu Türkçe'den epey bir uzaklaştı. Konuşmak isterseniz başka bir başlık altında veya ÖM ile konuşabiliriz. Erdal Bey'in başlığını da meşgul etmeyelim. (Özellikle benim sayemde meşgul olduğu için Erdal Bey'den özür dilerim.)
Saygılarımla;
Düzeltme: Önceki mesajımda suçun normal sayıldığı derken, bunun sosyolojik açıdan değil kişilerin bakış açısından normal sayılmasını kastediyordum.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Bende yaparım zaman zaman bu tür yanlış harfler veya kelimler. İşlerimizden çaldığımız zamanla siteye yazı yazmaya çalışmamız, aceleci davranmak, bilgisayarda yazılan yazılar artık göz aşinalığı kazandığından bakmamıza rağmen görememiz gibi bir çok nedenlerden dolayı yanlış yazışmalara meydan veriyoruz. Ancak yanlış biz insalara mahsus. Ancak her zaman kendi dilimize yapabileceğimizin en üst düzeyde sahip çıkmalı ve anlaşılmaz yabancı kelimeleri kullanmamaktan başlayarak bir kampanya bile açabiliriz.
Saygılarımla.
http://www.akvaryum.com/forum/forum_posts.asp?TID=51155& PN=1
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Tüm arkadaşların dikkat etmesini isteyeceğim bir konuda ''resim'' ve '' fotoğraf'' arasındaki farkdır.
Örn: '' Şu resmi nasıl ekleyebilirim'' '' Şu resimdeki balığın cinsiyeti nedir?''
Olması gereken: '' Şu fotoğrafı nasıl ekleyebilirim'' '' Şu fotoğrafdaki balığın cinsiyeti nedir?''
Saygılar.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir