Cichlid Davranışları ve Farklı Kültürleri
Tarih konularına, eski kültürlere ilgi duyanların şu tip hayalleri vardır: Eski zamanları gösteren bir alet icat edilse de eski Mısırlıların veya eski Osmanlıların nasıl yaşadıklarını, neler yaptıklarını, ne yiyip ne içtiklerini bir görebilsek... Daha da eski jeolojik doğa tarihine ilgi duyanlar gerçek dinozorları görmeyi hayal edebilirler.
Uzaya ilgi duyanlar şunları düşünebilir: Uzayda hayat var mıdır acaba, varsa nasıl canlılar, kültürleri ve yaşam tarzları neye benzer?
Nobel ödüllü davranış bilimcisi doktor-biyolog* Konrad Lorenz gibi (bkz. kendi otobiyografisi) bilim adamlarının ön ayak olduğu araştırmalar, bizlere çok farklı ve ilginç kültürleri görebilmek için çok uzaklara veya çok eskilere gitmeye gerek olmadığını gösterdi. Aynı dünyayı paylaştığımız, çevre kirliliği ve aç gözlülük nedeniyle her yıl onlarcasının soyunu tükettiğimiz binlerce farklı kültürün çoğunun daha farkında bile değiliz.
Başlangıçta daha gelişmiş canlılar olduğu kabul edilen memeliler ve kuşlara, sonradan da ağırlıklı olarak balıklara, özellikle de cichlid türlerine yöneltilen araştırmalar, hayvanların sadece yiyip içip çiftleşen canlılar olmadığını, tersine, evrimin yaratıcılığının ürünleri olarak hayallerin ötesinde akıl almaz biçim ve çeşitlilikte sosyal düzenler kurabilen ve çok farklı kültürler yaratabilen yaratıklar olduğunu ortaya koydu.
1900'ün başlarında, biyolojinin modern bir kolu olan davranış bilimleri (etoloji) henüz emekleme dönemindeyken kimse balıklardan bu derece bir davranış ve kültür zenginliği beklemiyordu. Bakışlar yukarıda da belirttiğim gibi, daha çok kuşlara ve memelilere yöneltilmişti. Kurtların, sırtlanların, Afrika av köpeklerinin ve fillerin karmaşık sosyal düzenleri büyük ilgi toplamiştı. Sonradan, akvaryumculuğun da gelişmesiyle balıkların ve özellikle çiklit türlerinin davranışları gözlenmeye başlandı ve çiklitlerin davranış biçimleri açısından zenginliği tahminleri aşan bir cevher olduğu anlaşıldı. Konrad Lorenz de bir akvaryum meraklısıydı ve uzun bir dönem cichlidlerin davranışlarını araştırmıştı. Bu araştırmalara Viyana'daki Konrad Lorenz vakfı halen devam ediyor.
Çiklitler hakkında yapılan araştırmalar, çok ilginç yaşam biçimlerinin ve sosyal düzenlerin varlığını ortaya koydu. Fakat bu arada akvaryumların kısıtlayıcı ortamında yapılan gözlemlerin çok eksik ve bazen de hatalı bilgiler verdiği, bu yüzden balıkları mutlaka doğal ortamlarında da gözlemek gerektiği anlaşıldı. Ve gerçekten de, ilginç kültürlerin varlığını çoğu zaman akvaryumlarda değil doğal habitatlarda yapılan gözlemler ortaya çıkardı. Biyolog McKaye'in Nikaragua Gölü'nde yaptığı gözlemlerde farkına vardığı ilginç bir dayanışma stratejisine bu magazindeki bir yazımızda yer verdik, okumanızı tavsiye ederim.
Doğal ortamlarda yapılan gözlemler, özellikle Afrika'daki Tanganyika Gölü'nün farklı kültürler arayışında olan davranış bilimcileri için bir cennet olduğunu ortaya çıkardı. Salyangoz kabuklarından çok katlı şehirler kuranlar; kabuk yokluğunda başka şehirlerden ev çalanlar, bakıp koruması için kendi yavrularını sabah erkenden dev bir kedi balığına teslim edip akşamları geri alanlar, anne-babasının yanında kalıp daha genç kardeşlerin bakımına yardım eden hayırlı evlatlar, zamanla balık sarrafı kesilip çevredeki bütün balık türlerini tanıyarak adamına göre muamele yapanlar... Tanganyika Gölü'nde ne ararsanız var, yeter ki hayal edin. Neden özellikle Tanganyika Gölü'nde bu kadar çok sayıda farklı kültürün ortaya çıktığı evrimcileri de çok meşgul eden bir konudur. Birçoğu bunu Tanganyika Gölü'nün çok sayıda ekolojik nişin (niche) ortaya çıkmasına izin verecek kadar eski (Malawi Gölü Tanganyika Gölü'nden çok daha sonra oluşmuş) ve biyolojik denge açısından adeta bir deniz kadar stabil olmasına bağlıyor. Tanganyika çiklitleri bu nedenle akvaryumlarda da en ufak su şartları ve sıcaklık değişimlerine karşı çok hassaslar.
Birçok akvaryum meraklısı "bunlar iyi güzel de bana ne yararı var? Bana artemia'yı nasıl çıkarmalıyım, diskusun kalp ezmesine ne kadar ıspanak, ne kadar kırmızı biber katmalıyım, suyun pH'ını nasıl düşüreceğim?" türü pratik bilgiler lazım diyebilir.
Ben, balıkların doğasını ve davranış biçimlerini tanımanın biz akvaristler için iki yönden önemli olduğunu düşünüyorum.
Birincisi etik açıdan: Akvaryumda yaşattığımız canlıları ne kadar kısıtladığımızı, ne kadar esaret altına aldığımızı, doğal kültürlerini yaşamalarına ne kadar engel olduğumuzu anlayabilmek için. Bunları bildiğimiz zaman belki akvaryumları gerektiği gibi kuracağız, doğru türleri bir arada yaşatacağız veya belirli türleri akvaryumda tutup kısıtlamaktan tamamen vazgeçeceğiz.
İkincisi, bu uğraşın zevkini tam anlamıyla çıkarabilmek için. Öyle tahmin ediyorum ki bu hobiyi ilerletenlerin çoğunun esas zevki balıkların güzelliğinin yanında doğal davranış biçimlerini de gözleyebilmek. Bunu yapabilmek için de balıkların doğal davranış repertuarlarını ve bu davranışları sergileyebilmek için nasıl bir ortam gerektirdiklerini az çok bilmek gerekiyor.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir