Bitkilerin Gelişimini Önleyen Faktörler
Gönderim Zamanı: 16 Mart 2019 00:16
AKVARYUM BİTKİLERİNİN GELİŞİMİNİ ÖNLEYEN FAKTÖRLER
Bitkili akvaryum hobisinin en zor kısmı şüphesiz ki gübreleme yapmaktır. Hobiciler tarafından genelde Nitrat, Fosfat, Potasyum, Demir ve Mikroelement gübreleri ile gübreleme yapılmaktadır. Su değerleriniz uygun olduktan sonra hiçbir sorun yaşanmaz ancak çeşme suyunun sertliği, yüksek ph ya da fazla gübreleme nedeniyle sorun yaşanmaya başladıysa hobiciler için kâbus dolu günler kapıda demektir.
Akvaryumda kullanıma uygun olarak satılan ve belli başlı değerleri ölçebilen test kitleri olsa bile su kimyası oldukça karışık olduğu için profesyonel laboratuvarlarda test etmeden akvaryumlarımızda hangi elementin ne oranda bulunduğunu anlamamız mümkün değil. Bu nedenle bitkilerin durumunu sürekli gözlemlemek ve oluşan sorunların nedenleri hakkında fikir yürütebilmek gerekiyor. Bitkilerin besinleri nasıl aldıkları konusunda ayrıntılı bir şekilde bilgi sahibi olmadan sorunların kaynağını tespit edemeyiz. Bu nedenle ilk önce bitkilerin hangi besinleri aldığına bakalım.
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/174334/160320190055331.jpg[/IMG]
Bitkilerin gelişebilmesi için yukarıda sayılan 20 elementin akvaryumlarımızda kesinlikle bulunması gerekiyor. Makro elementler çok miktarda tüketildiği için akvaryum suyunda yüksek oranlarda bulunması gerekirken mikro elementler çok az miktarda tüketildiği için düşük düzeylerde bulunması yeterli gelecektir. Akvaryumlarımızda makro elementleri ve demiri N, P, K ve Fe olarak ayrı ayrı kullanırken mikro elementleri hepsi bir arada şeklinde kullanıyoruz. Birçok firma uzun arge çalışmaları neticesinde akvaryumlarda kullanmaya uygun mikro elementler üretmiş olduğundan tek yapmamız gereken güvenilir bir mikro element gübresi alıp üzerinde yazan talimatlara göre kullanmak.
Çeşme sularımızda Kalsiyum, Magnezyum, Hidrojen, Oksijen ve Silisyum doğal olarak bulunduğu için bu besinleri ayrıca eklemeye ihtiyaç duyulmaz. Kükürt ise Potasyum Sülfat bazlı potasyum gübresinde bulunduğu için ayrıca dozlanmaz.
Yeni kurulan akvaryumlarda bitkiler adaptasyon sürecini atlatıp gelişmeye başlayınca ilk önce çeşme suyundan gelen kısıtlı miktardaki besini tüketirler. Suda besin kalmayınca kendi bünyelerinde depoladıkları besinleri tüketirler. Buraya kadar hobiciler için herşey yolunda gitmektedir. Ancak uygun zamanda gübreleme yapmaya başlanmazsa bitkilerde farklı besin eksikliği belirtileri gözükmeye başlar. Genellikle önce eski yapraklar delinip dökülür. Ardından yeni yapraklar ufalmaya başlar ve gübreleme yapılmazsa bitki yavaş yavaş eriyerek yok olur.
İlk önce eski yaprakların delinmesinin ve dökülmesinin nedeni bitkinin bazı besinleri eski yapraklardan alarak taze sürgünlere taşıması nedeniyle olur. Bitki bünyesinde eski yapraklardan yeni yapraklara taşınabilen besinlere mobil, taşınamayan besinlere immobil besinler denir. Bitkideki sorun alt yapraklarda ise mobil besin eksikliği, sorun üst yapraklarda ise immobil besin eksikliği yaşandığı anlaşılır.
Yeterli miktarda gübreleme yapıldığı takdirde bitkilerimiz sorunsuz bir şekilde gelişmeye devam edecektir. Peki bu gübrelemede aşırıya kaçılırsa ne olur?
FAZLA GÜBRELEME
Bitki için gerekli elementler uygun seviyelerde olduğu sürece bitki bu besinleri sorunsuzca alabilir. Ancak bir ya da birden fazla element olması gerekenden fazla miktarda bulunuyorsa fazla miktarda bulunan elementler antagonistik etki yaratarak bazı besinlerin alımını azaltabilir ya da tamamen engelleyebilir.
Bitkilerdeki minimum kuralı gereği bir bitki ortamdaki en az olan element kadar gelişebilir. Ortamda bir element az ise diğer elementlerin bol miktarda olması bitkinin gelişimi üzerinde herhangi bir yarar sağlamaz. Yani bir besin eksik ise bitkinin diğer elementleri alımı da ancak en az olan element oranında olur. Tam tersini düşünürsek bir element antagonistik etki yapacak kadar fazla ise başka bir besinin alımını sınırlandıracağı için bitki ancak en az alabildiği element kadar gelişim sağlayabilir. Yani bir elementin olması gerekenden az veya çok olması bitki gelişimini olumsuz etkileyecektir.
Eğer bir element olması gerektiğinden fazla birikip farklı bir element üzerinde antagonistik etki yaratıyorsa sadece bitkideki semptomlara bakarak eksik olduğunu düşündüğünüz besini daha çok vermeye başladığınızda ikincil sorunlar oluşabilir. Örnek vermek gerekirse Nitratımız olması gereken sınırın çok üzerinde ise potasyumu baskılamaya başlar ve bitkide potasyum eksikliği belirtileri gözükebilir. Potasyum dozlamasını artırıp birikim meydana getirirsek bu seferde olması gerekenden kat kat fazla miktarda eklediğimiz Potasyum elementi, Magnezyum, Kalsiyum ya da Bor üzerinde antagonistik etki yaratabilir.
Bu nedenle oturmuş akvaryumunuzda düzenli gübreleme yaptığınız halde bitkilerde birden bire besin eksikliği belirtileri gözlenmeye başladıysa ilk olarak büyük su değişimleri yapılmalıdır. Su değişimlerinden sonra durum düzelme eğilimi gösteriyorsa yapmış olduğunuz gübrelemenin bitkilerinize fazla geldiğinden bahsedilebilir.
FOSFOR FİKSASYONU
Fosfat bitkiler tarafından yalnızca inorganik formda alınabilir. Biyolojik faaliyetler sonucu ortaya çıkan organik fosfat ile fosfatın farklı elementler ile bileşik oluşturması sonucu ortaya çıkan fosfatlı bileşiklerin çoğu bitkiler tarafından kullanılamaz. Fosfat düşük Ph altında Fe, Al ve Mn ile yüksek Ph altında Ca ve Mg ile bileşik oluşturarak bitki tarafından alınamaz ya da zor alınır bir hale gelebilir. Gübreleme ile akvaryuma eklediğimiz inorganik fosfatın Ph düzeyine bağlı olarak farklı elementler ile bileşikler oluşturup bitkiler için yarayışsız hale gelmesine fosfor fiksasyonu denir.
Fosfat ve Demir etkileşime girdiği takdirde hızla büyümekte olan bitkilerinizin gelişimi bir anda duracaktır. Böyle bir durumda daha fazla fosfat ya da demir gübresi vermeniz mevcut durumu düzeltmeyeceği gibi durumu daha kötüye götürecektir. Böyle bir olay ile karşılaştığınız zaman yapmanız gereken gübrelemeyi tamamen kesip %50-70 arası bir ya da iki su değişimi yapmak olmalıdır. Bitkileriniz tekrar gelişmeye başladığında gübrelemenizi bir miktar azaltarak kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.
BESİN ALIMINI ENGELLEYEN DİĞER FAKTÖRLER
Su Sertliği
Suyun sertliği bitkilerin besin alımını, Ph seviyesini ve çözünmüş haldeki CO2 miktarını birebir ilgilendirdiği için bitkilerin gelişiminde önemli bir faktördür. Su sertliği kalıcı ve geçici sertlik olarak ikiye ayrılır. Kalıcı su sertliği GH, geçici su sertliği ise KH ölçü birimleri ile ifade edilir.
GH
GH(toplam sertlik) sudaki Kalsiyum ile Magnezyum iyonlarının toplamından oluşuyor.
Su sertliği Alman ve Amerikan normlarına göre şu şekilde ifade ediliyor.
Alman ---------Amerikan
0 - 4 dH,------0 - 70 ppm : Çok yumuşak
4 - 8 dH,-----70 - 140 ppm : Yumuşak
8 - 12 dH,---140 - 210 ppm : Orta sert
12 - 18 dH,--210 - 320 ppm : Oldukça sert
18 - 30 dH,--320 - 530 ppm : Çok sert
Bitkili akvaryumda önerilen gh düzeyi 4-8 dH arasındadır. Yüksek Gh (Sert su) bitkilerin besin alımını önemli oranda sınırlandırmaktadır. Genel sertliğin büyük bir kısmını kalsiyum teşkil eder. Bir önceki tabloya tekrar bakacak olursak yüksek Ca miktarının birçok elemente antagonistik etki yaratarak farklı besinlerin alımını engelleyebildiği gözüküyor. Eğer çeşme suyunuzun sertliği bitkilerin gelişmesi için uygun değerler arasında değilse Reverse Osmos su arıtma sistemi ile suyunuzu seyreltip gh seviyesini tavsiye edilen sınırlar içerisine düşürebilirsiniz.
PH
Ph seviyesi akvaryum bitkilerinin besin alımı için büyük öneme sahiptir. Demir ve Mikro elementler su içinde bozulmadan kalabilmesi için üretici tarafından şelatlanır. Kullanılan şelatlar Ph 7.0 üzerinde bozulmaya başladığı için yüksek ph altında şelatı bozulan elementler farklı elementler ile bileşikler oluşturarak bitkiler tarafından kullanılamaz hale gelirler.
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/174334/160320190048221.jpg[/IMG]
Bitkilerin besine daha rahat ulaşabilmesi için şelatların görevini iyi bir şekilde yapabilmesi gerekir. Bu da akvaryumumuzdaki ph seviyesini 7.0 altında tutmamıza bağlı. Aşağıdaki tabloda Ph seviyesine göre elementlerin bitkiler tarafından kullanılabilirlik düzeyleri gözükmektedir.
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/174334/160320190050131.jpg[/IMG]
Bitki tarafından Mangan ve Demir alımı Ph 7.0 üzerinde azalmaya başlarken tam tersi Molibden ve Magnezyumun alımı Ph 7.0 altında azalmaya başlar. Her iki tabloyu inceleyecek olursak akvaryumlarımız için optimum Ph değerinin 6.5 ile 7.0 arasında olduğu anlaşılıyor.
KH
Kh ise sudaki karbonat (HCO3) sertliğini ifade eder. Kh sertliği arttıkça sudaki Ph'ın ani dalgalanmasını engeller. Yani yüksek Kh miktarları Ph'ın daha sabit kaldığı, düşük Kh miktarları Ph'ın daha değişken olduğu değerlerdir. Akvaryumlarımız için önerilen kh düzeyi 4 ile 8 kh arasındadır. Eğer suyunuzun Kh sertliği yüksek ise dışarıdan CO2 vererek Ph seviyesini uygun değerlere düşüremezsiniz. Bu nedenle Ph seviyesini düşürmek için ilk önce suyun Kh sertliğini düşürmelisiniz. Kh sertliğini düşürmek için Reverse Osmos su arıtma sistemi ile suyunuzu seyrelterek azaltabileceğiniz gibi kimyasal yöntemler de kullanabilirsiniz.
CO2
Dışarıdan CO2 eklenen yüksek destekli akvaryumlarda bitkilerin gelişimindeki önemli faktörlerden biriside çözünmüş haldeki CO2 miktarının bitkiler ve akvaryumda yaşayan canlılar açısından uygun seviyede olmasıdır. CO2’nin suyun içinde çözünmüş yani bitkiler tarafından alınabilir haldeki miktarını Ph ve Kh değerleri belirler. Aşağıdaki tabloya bakacak olursak bitkiler açısından uygun CO2 miktarının sağlanması için gerekli Kh-Ph değerlerini görebiliriz.
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/174334/160320190050471.jpg[/IMG]
Kh değeri düştükçe Ph seviyesini düşürmek kolaylaşır ve daha az CO2 gazı vererek sudaki çözünmüş haldeki CO2 miktarını uygun seviyelere çekebilirsiniz. Kh değeri arttıkça suyun Ph seviyesini düşürmek için ihtiyaç duyulan CO2 miktarı artar ve çözünmüş haldeki CO2’nin uygun seviyeye gelebilmesi için akvaryuma çok daha fazla CO2 gazı vermemiz gerekir.
SONUÇ
Bitkilerin sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi için birçok etmenin bir araya gelmesi gerekiyor. Parametrelerden bir ya da bir kaçı bozulursa çok farklı sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Ortada bir sorun varsa hobicinin ani müdahalelerde bulunmadan önce sorunun kaynağını doğru bir şekilde tespit etmesi lazım. Birçok hobici bitkilerinde herhangi bir sorun gördüğünde bunu sadece besin eksikliğine bağlıyor. Ancak her sorunu besin eksikliğine bağlamak sorunu çözmek yerine daha da büyütebilir. Bu nedenle belli başlı değerleri ölçen test kitlerinin elinizin altında bulunması oldukça yararlı olacaktır.
forumakvaryumda.com sitesinden Bitkici nickli kullanıcıdan alıntı yapılmıştır.[EDIT]İsmail Eratik,2019-03-16 00:57:17[/EDIT]
Bitkili akvaryum hobisinin en zor kısmı şüphesiz ki gübreleme yapmaktır. Hobiciler tarafından genelde Nitrat, Fosfat, Potasyum, Demir ve Mikroelement gübreleri ile gübreleme yapılmaktadır. Su değerleriniz uygun olduktan sonra hiçbir sorun yaşanmaz ancak çeşme suyunun sertliği, yüksek ph ya da fazla gübreleme nedeniyle sorun yaşanmaya başladıysa hobiciler için kâbus dolu günler kapıda demektir.
Akvaryumda kullanıma uygun olarak satılan ve belli başlı değerleri ölçebilen test kitleri olsa bile su kimyası oldukça karışık olduğu için profesyonel laboratuvarlarda test etmeden akvaryumlarımızda hangi elementin ne oranda bulunduğunu anlamamız mümkün değil. Bu nedenle bitkilerin durumunu sürekli gözlemlemek ve oluşan sorunların nedenleri hakkında fikir yürütebilmek gerekiyor. Bitkilerin besinleri nasıl aldıkları konusunda ayrıntılı bir şekilde bilgi sahibi olmadan sorunların kaynağını tespit edemeyiz. Bu nedenle ilk önce bitkilerin hangi besinleri aldığına bakalım.
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/174334/160320190055331.jpg[/IMG]
Bitkilerin gelişebilmesi için yukarıda sayılan 20 elementin akvaryumlarımızda kesinlikle bulunması gerekiyor. Makro elementler çok miktarda tüketildiği için akvaryum suyunda yüksek oranlarda bulunması gerekirken mikro elementler çok az miktarda tüketildiği için düşük düzeylerde bulunması yeterli gelecektir. Akvaryumlarımızda makro elementleri ve demiri N, P, K ve Fe olarak ayrı ayrı kullanırken mikro elementleri hepsi bir arada şeklinde kullanıyoruz. Birçok firma uzun arge çalışmaları neticesinde akvaryumlarda kullanmaya uygun mikro elementler üretmiş olduğundan tek yapmamız gereken güvenilir bir mikro element gübresi alıp üzerinde yazan talimatlara göre kullanmak.
Çeşme sularımızda Kalsiyum, Magnezyum, Hidrojen, Oksijen ve Silisyum doğal olarak bulunduğu için bu besinleri ayrıca eklemeye ihtiyaç duyulmaz. Kükürt ise Potasyum Sülfat bazlı potasyum gübresinde bulunduğu için ayrıca dozlanmaz.
Yeni kurulan akvaryumlarda bitkiler adaptasyon sürecini atlatıp gelişmeye başlayınca ilk önce çeşme suyundan gelen kısıtlı miktardaki besini tüketirler. Suda besin kalmayınca kendi bünyelerinde depoladıkları besinleri tüketirler. Buraya kadar hobiciler için herşey yolunda gitmektedir. Ancak uygun zamanda gübreleme yapmaya başlanmazsa bitkilerde farklı besin eksikliği belirtileri gözükmeye başlar. Genellikle önce eski yapraklar delinip dökülür. Ardından yeni yapraklar ufalmaya başlar ve gübreleme yapılmazsa bitki yavaş yavaş eriyerek yok olur.
İlk önce eski yaprakların delinmesinin ve dökülmesinin nedeni bitkinin bazı besinleri eski yapraklardan alarak taze sürgünlere taşıması nedeniyle olur. Bitki bünyesinde eski yapraklardan yeni yapraklara taşınabilen besinlere mobil, taşınamayan besinlere immobil besinler denir. Bitkideki sorun alt yapraklarda ise mobil besin eksikliği, sorun üst yapraklarda ise immobil besin eksikliği yaşandığı anlaşılır.
Yeterli miktarda gübreleme yapıldığı takdirde bitkilerimiz sorunsuz bir şekilde gelişmeye devam edecektir. Peki bu gübrelemede aşırıya kaçılırsa ne olur?
FAZLA GÜBRELEME
Bitki için gerekli elementler uygun seviyelerde olduğu sürece bitki bu besinleri sorunsuzca alabilir. Ancak bir ya da birden fazla element olması gerekenden fazla miktarda bulunuyorsa fazla miktarda bulunan elementler antagonistik etki yaratarak bazı besinlerin alımını azaltabilir ya da tamamen engelleyebilir.
Bitkilerdeki minimum kuralı gereği bir bitki ortamdaki en az olan element kadar gelişebilir. Ortamda bir element az ise diğer elementlerin bol miktarda olması bitkinin gelişimi üzerinde herhangi bir yarar sağlamaz. Yani bir besin eksik ise bitkinin diğer elementleri alımı da ancak en az olan element oranında olur. Tam tersini düşünürsek bir element antagonistik etki yapacak kadar fazla ise başka bir besinin alımını sınırlandıracağı için bitki ancak en az alabildiği element kadar gelişim sağlayabilir. Yani bir elementin olması gerekenden az veya çok olması bitki gelişimini olumsuz etkileyecektir.
Eğer bir element olması gerektiğinden fazla birikip farklı bir element üzerinde antagonistik etki yaratıyorsa sadece bitkideki semptomlara bakarak eksik olduğunu düşündüğünüz besini daha çok vermeye başladığınızda ikincil sorunlar oluşabilir. Örnek vermek gerekirse Nitratımız olması gereken sınırın çok üzerinde ise potasyumu baskılamaya başlar ve bitkide potasyum eksikliği belirtileri gözükebilir. Potasyum dozlamasını artırıp birikim meydana getirirsek bu seferde olması gerekenden kat kat fazla miktarda eklediğimiz Potasyum elementi, Magnezyum, Kalsiyum ya da Bor üzerinde antagonistik etki yaratabilir.
Bu nedenle oturmuş akvaryumunuzda düzenli gübreleme yaptığınız halde bitkilerde birden bire besin eksikliği belirtileri gözlenmeye başladıysa ilk olarak büyük su değişimleri yapılmalıdır. Su değişimlerinden sonra durum düzelme eğilimi gösteriyorsa yapmış olduğunuz gübrelemenin bitkilerinize fazla geldiğinden bahsedilebilir.
FOSFOR FİKSASYONU
Fosfat bitkiler tarafından yalnızca inorganik formda alınabilir. Biyolojik faaliyetler sonucu ortaya çıkan organik fosfat ile fosfatın farklı elementler ile bileşik oluşturması sonucu ortaya çıkan fosfatlı bileşiklerin çoğu bitkiler tarafından kullanılamaz. Fosfat düşük Ph altında Fe, Al ve Mn ile yüksek Ph altında Ca ve Mg ile bileşik oluşturarak bitki tarafından alınamaz ya da zor alınır bir hale gelebilir. Gübreleme ile akvaryuma eklediğimiz inorganik fosfatın Ph düzeyine bağlı olarak farklı elementler ile bileşikler oluşturup bitkiler için yarayışsız hale gelmesine fosfor fiksasyonu denir.
Fosfat ve Demir etkileşime girdiği takdirde hızla büyümekte olan bitkilerinizin gelişimi bir anda duracaktır. Böyle bir durumda daha fazla fosfat ya da demir gübresi vermeniz mevcut durumu düzeltmeyeceği gibi durumu daha kötüye götürecektir. Böyle bir olay ile karşılaştığınız zaman yapmanız gereken gübrelemeyi tamamen kesip %50-70 arası bir ya da iki su değişimi yapmak olmalıdır. Bitkileriniz tekrar gelişmeye başladığında gübrelemenizi bir miktar azaltarak kaldığınız yerden devam edebilirsiniz.
BESİN ALIMINI ENGELLEYEN DİĞER FAKTÖRLER
Su Sertliği
Suyun sertliği bitkilerin besin alımını, Ph seviyesini ve çözünmüş haldeki CO2 miktarını birebir ilgilendirdiği için bitkilerin gelişiminde önemli bir faktördür. Su sertliği kalıcı ve geçici sertlik olarak ikiye ayrılır. Kalıcı su sertliği GH, geçici su sertliği ise KH ölçü birimleri ile ifade edilir.
GH
GH(toplam sertlik) sudaki Kalsiyum ile Magnezyum iyonlarının toplamından oluşuyor.
Su sertliği Alman ve Amerikan normlarına göre şu şekilde ifade ediliyor.
Alman ---------Amerikan
0 - 4 dH,------0 - 70 ppm : Çok yumuşak
4 - 8 dH,-----70 - 140 ppm : Yumuşak
8 - 12 dH,---140 - 210 ppm : Orta sert
12 - 18 dH,--210 - 320 ppm : Oldukça sert
18 - 30 dH,--320 - 530 ppm : Çok sert
Bitkili akvaryumda önerilen gh düzeyi 4-8 dH arasındadır. Yüksek Gh (Sert su) bitkilerin besin alımını önemli oranda sınırlandırmaktadır. Genel sertliğin büyük bir kısmını kalsiyum teşkil eder. Bir önceki tabloya tekrar bakacak olursak yüksek Ca miktarının birçok elemente antagonistik etki yaratarak farklı besinlerin alımını engelleyebildiği gözüküyor. Eğer çeşme suyunuzun sertliği bitkilerin gelişmesi için uygun değerler arasında değilse Reverse Osmos su arıtma sistemi ile suyunuzu seyreltip gh seviyesini tavsiye edilen sınırlar içerisine düşürebilirsiniz.
PH
Ph seviyesi akvaryum bitkilerinin besin alımı için büyük öneme sahiptir. Demir ve Mikro elementler su içinde bozulmadan kalabilmesi için üretici tarafından şelatlanır. Kullanılan şelatlar Ph 7.0 üzerinde bozulmaya başladığı için yüksek ph altında şelatı bozulan elementler farklı elementler ile bileşikler oluşturarak bitkiler tarafından kullanılamaz hale gelirler.
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/174334/160320190048221.jpg[/IMG]
Bitkilerin besine daha rahat ulaşabilmesi için şelatların görevini iyi bir şekilde yapabilmesi gerekir. Bu da akvaryumumuzdaki ph seviyesini 7.0 altında tutmamıza bağlı. Aşağıdaki tabloda Ph seviyesine göre elementlerin bitkiler tarafından kullanılabilirlik düzeyleri gözükmektedir.
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/174334/160320190050131.jpg[/IMG]
Bitki tarafından Mangan ve Demir alımı Ph 7.0 üzerinde azalmaya başlarken tam tersi Molibden ve Magnezyumun alımı Ph 7.0 altında azalmaya başlar. Her iki tabloyu inceleyecek olursak akvaryumlarımız için optimum Ph değerinin 6.5 ile 7.0 arasında olduğu anlaşılıyor.
KH
Kh ise sudaki karbonat (HCO3) sertliğini ifade eder. Kh sertliği arttıkça sudaki Ph'ın ani dalgalanmasını engeller. Yani yüksek Kh miktarları Ph'ın daha sabit kaldığı, düşük Kh miktarları Ph'ın daha değişken olduğu değerlerdir. Akvaryumlarımız için önerilen kh düzeyi 4 ile 8 kh arasındadır. Eğer suyunuzun Kh sertliği yüksek ise dışarıdan CO2 vererek Ph seviyesini uygun değerlere düşüremezsiniz. Bu nedenle Ph seviyesini düşürmek için ilk önce suyun Kh sertliğini düşürmelisiniz. Kh sertliğini düşürmek için Reverse Osmos su arıtma sistemi ile suyunuzu seyrelterek azaltabileceğiniz gibi kimyasal yöntemler de kullanabilirsiniz.
CO2
Dışarıdan CO2 eklenen yüksek destekli akvaryumlarda bitkilerin gelişimindeki önemli faktörlerden biriside çözünmüş haldeki CO2 miktarının bitkiler ve akvaryumda yaşayan canlılar açısından uygun seviyede olmasıdır. CO2’nin suyun içinde çözünmüş yani bitkiler tarafından alınabilir haldeki miktarını Ph ve Kh değerleri belirler. Aşağıdaki tabloya bakacak olursak bitkiler açısından uygun CO2 miktarının sağlanması için gerekli Kh-Ph değerlerini görebiliriz.
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/174334/160320190050471.jpg[/IMG]
Kh değeri düştükçe Ph seviyesini düşürmek kolaylaşır ve daha az CO2 gazı vererek sudaki çözünmüş haldeki CO2 miktarını uygun seviyelere çekebilirsiniz. Kh değeri arttıkça suyun Ph seviyesini düşürmek için ihtiyaç duyulan CO2 miktarı artar ve çözünmüş haldeki CO2’nin uygun seviyeye gelebilmesi için akvaryuma çok daha fazla CO2 gazı vermemiz gerekir.
SONUÇ
Bitkilerin sağlıklı bir şekilde gelişebilmesi için birçok etmenin bir araya gelmesi gerekiyor. Parametrelerden bir ya da bir kaçı bozulursa çok farklı sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Ortada bir sorun varsa hobicinin ani müdahalelerde bulunmadan önce sorunun kaynağını doğru bir şekilde tespit etmesi lazım. Birçok hobici bitkilerinde herhangi bir sorun gördüğünde bunu sadece besin eksikliğine bağlıyor. Ancak her sorunu besin eksikliğine bağlamak sorunu çözmek yerine daha da büyütebilir. Bu nedenle belli başlı değerleri ölçen test kitlerinin elinizin altında bulunması oldukça yararlı olacaktır.
forumakvaryumda.com sitesinden Bitkici nickli kullanıcıdan alıntı yapılmıştır.[EDIT]İsmail Eratik,2019-03-16 00:57:17[/EDIT]
Beğenenler: [T]183017,Aslanserdarkepez[/T][T]202394,ErdiKaptan[/T][T]157646,ETHICET[/T]
+1: [T]157646,ETHICET[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 16 Mart 2019 03:22
Benim bir sorum olacaktı 4tane katil salyangozum vardı galiba biri ölmüş diğerleri kayıp ne olmuş olabilir.
Beğenenler: [T]113544,Arkun[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir