Balık Boy Islahıla İlgili Çalışmalar Yapmak?
Gönderim Zamanı: 25 Ekim 2018 22:52
Başlığın zor anlaşılabilir olduğunun ben de farkındayım. Şöyle açıklayayım:
Bir balık farz edelim boyu 25 cm kadar olsun ve tavsiye edilen tank litresi de bir çift için 300 litre olsun.
Bu çifti aldık yavrulattık ve elimizdeki yavruları tüm hayatı boyunca 100 litrelik bir tankta tutmaya karar verdik diyelim. Bunlar eş tuttuktan sonra tüm nesilleri, nesilden nesle küçük akvaryumlarda yetiştirip baktık. Sonra da diyelim ki 6-7 nesil sonra yavrulardan birini aldık ve büyükçe bir tanka koyduk. Bu tank 300 litre olsun ve gerekli koşullar sağlanmış olsun. Bu balık 25 cm yi görür mü?
Yani özetle [U]biyolojik[/U] olarak şunu soruyorum: 6-7 nesil cüceleşme [B]adaptasyonu[/B] için yeterli midir? Denenmiş midir? Denemeyi düşünen var mı?
Şimdi akıllara hemen şu soru gelebilir?
- Öyleyse lepistesler de büyük akvaryumlarda çok büyük boyutlara ulaşabilir? Dolayısıyla dediğiniz mantıksız, diyebilirsiniz fakat nesilden nesile aktarımlarda organ köreltmesi daha mümkündür. Fakat bir bakıma her nesilden boyu en uzun en gelişkin balıklar seçildiğinde de bu pekala mümkün olabilecektir.
Fikirleriniz önemli.
Düzeltme/ekleme: 10 cm'lik lepistesler, 10 cm'lik flowerhornlar ilginç olmaz mıydı?
[EDIT]DwightSchrute,2018-10-25 22:56:30[/EDIT]
Bir balık farz edelim boyu 25 cm kadar olsun ve tavsiye edilen tank litresi de bir çift için 300 litre olsun.
Bu çifti aldık yavrulattık ve elimizdeki yavruları tüm hayatı boyunca 100 litrelik bir tankta tutmaya karar verdik diyelim. Bunlar eş tuttuktan sonra tüm nesilleri, nesilden nesle küçük akvaryumlarda yetiştirip baktık. Sonra da diyelim ki 6-7 nesil sonra yavrulardan birini aldık ve büyükçe bir tanka koyduk. Bu tank 300 litre olsun ve gerekli koşullar sağlanmış olsun. Bu balık 25 cm yi görür mü?
Yani özetle [U]biyolojik[/U] olarak şunu soruyorum: 6-7 nesil cüceleşme [B]adaptasyonu[/B] için yeterli midir? Denenmiş midir? Denemeyi düşünen var mı?
Şimdi akıllara hemen şu soru gelebilir?
- Öyleyse lepistesler de büyük akvaryumlarda çok büyük boyutlara ulaşabilir? Dolayısıyla dediğiniz mantıksız, diyebilirsiniz fakat nesilden nesile aktarımlarda organ köreltmesi daha mümkündür. Fakat bir bakıma her nesilden boyu en uzun en gelişkin balıklar seçildiğinde de bu pekala mümkün olabilecektir.
Fikirleriniz önemli.
Düzeltme/ekleme: 10 cm'lik lepistesler, 10 cm'lik flowerhornlar ilginç olmaz mıydı?
[EDIT]DwightSchrute,2018-10-25 22:56:30[/EDIT]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Ekim 2018 23:00
Büyüklük genlerini 5-6 nesilde değiştirebileceğini zannetmem.
Neticede örneklemek gerekirse, yavru aldığım super redler ufak akvaryumda tıfıl kaldılar ama ana tanka alınca direk bıyıklanık aşırı hızlı büyüdüler.
Gene başka örnekleme, karides tankına aldığım lepistes yavruları tıfıl kalmışken ana tanktaki lepistesler dana gibi oldular.
Neticede örneklemek gerekirse, yavru aldığım super redler ufak akvaryumda tıfıl kaldılar ama ana tanka alınca direk bıyıklanık aşırı hızlı büyüdüler.
Gene başka örnekleme, karides tankına aldığım lepistes yavruları tıfıl kalmışken ana tanktaki lepistesler dana gibi oldular.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Ekim 2018 23:28
Konu ilginç özellikle flowerhorn'un lepistes boyutlarında olmasını düşünmek oldukça komik[:)]
Bilimsel bir çalışma (labaratuvar balıkları gibi) yapılmadıktan sonra bu pek mümkün gözükmüyor. Şöyleki balığın vücut gelisimi ayrı vücuttaki besin eksikligi ve hacimden dolayı oluşabilecek deformasyonlar farklıdır.
Örneğin büyük amerikanları ele alacak olursak. 5 nesil sonrasını gördüğüm balıklar var etrafımdaki üretici ve hobicilerden. Eğer balık yavruyken iyi bakılmazsa (yemleme, hacim, su degişim sıklığı) vücut gelişimi hem yavaş oluyor hem de çoğu bir süre sonra ölüyor. İyi bakılan yavrularda ise gelişim güzel olmasına rağmen canavarlaşıyor bir kaç nesilden sonra. Ateş kafa diye tabir edilen balık evet o ancak renkler sönükleşiyor, balık annesinin annesi gibi bakmıyor. Kısacası gen havuzu daraldıkça çirkinleşiyor.
Fil kulak lepistesi düşünün 5 sene boyunca en iyi olanları seçmeyip tankta kendi hallerine bırakıldıkları zaman, yavaş yavaş vahşi forma dönüş oluyor. Bu da yine gen havuzu daralmasından kaynaklı. Ancak bu verdiğim örneklerin hiçbirinde balığın boyutları değişmiyor[:)]
Bu konuda Refet beyin görüşlerini merak ediyorum açıkçası
Bilimsel bir çalışma (labaratuvar balıkları gibi) yapılmadıktan sonra bu pek mümkün gözükmüyor. Şöyleki balığın vücut gelisimi ayrı vücuttaki besin eksikligi ve hacimden dolayı oluşabilecek deformasyonlar farklıdır.
Örneğin büyük amerikanları ele alacak olursak. 5 nesil sonrasını gördüğüm balıklar var etrafımdaki üretici ve hobicilerden. Eğer balık yavruyken iyi bakılmazsa (yemleme, hacim, su degişim sıklığı) vücut gelişimi hem yavaş oluyor hem de çoğu bir süre sonra ölüyor. İyi bakılan yavrularda ise gelişim güzel olmasına rağmen canavarlaşıyor bir kaç nesilden sonra. Ateş kafa diye tabir edilen balık evet o ancak renkler sönükleşiyor, balık annesinin annesi gibi bakmıyor. Kısacası gen havuzu daraldıkça çirkinleşiyor.
Fil kulak lepistesi düşünün 5 sene boyunca en iyi olanları seçmeyip tankta kendi hallerine bırakıldıkları zaman, yavaş yavaş vahşi forma dönüş oluyor. Bu da yine gen havuzu daralmasından kaynaklı. Ancak bu verdiğim örneklerin hiçbirinde balığın boyutları değişmiyor[:)]
Bu konuda Refet beyin görüşlerini merak ediyorum açıkçası
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Ekim 2018 00:12
Evrim/adaptasyon bu kadar hızlı ve basit değil. Adaptasyonun ucu kördür, nereye gideceğini yada bir yere gideceğini bilemezsiniz. Sizin dediğiniz gibi gerçekleşseydi 100 bin yıl önceki balina ile bu gün yaşayan balınalar arasında metrelerce ve tonlarca fark olurdu. Okyanuslarda neredeyse doğal düşmanı olmayan bir balık, zaman ilerledikçe uzaması yada kilo alması gerekirdi. Adaptasyon yönü bilinemediğinden dolayı başka farklılıklar olabilir. Adaptasyon daha çok canlının ortama ayak uydurmasından çok ortama uygun olan canlının hayatta kalması. Milyonlarca yıl önce kutuplarda buzullar iken kahve ve beyaz ayılar var iken buzullar çoğaldı, kahveler kamufle olamadı avcılık yapamadı ve tükendi, beyazlar kamufle olduğu gibi buz kırmayı öğrendi gibi.
Fikriniz teoride de pratikte de olası değil maalesef.
Fikriniz teoride de pratikte de olası değil maalesef.
Teşekkür Edenler: [T]209513,DwightSchrute[/T]
+1: [T]202876,AmazonDream[/T][T]203728,menesc[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Ekim 2018 00:38
Kaç nesildir sünnet oluyoruz ancak çocuklarımız sünnetli doğmuyor. Küçük akvaryum nedeniyle olan ve genden kaynaklanmayan gelişememenin tıpkı sünnetteki gibi seleksiyonda etkisi yok, bilakis seleksiyon için en iyi şartlarda, en kaliteli yemlerle balıkları büyütmeniz gerekiyor ve sonra da o gruptan küçük kalanları üretime almanız lazım, tabi amacınız küçük yapay varyete elde etmekse.
Gen havuzu dar olacak bu nedenle istenen bir özelliği ortaya çıkarırken istenmeyen özelliklerden de kaçınamama durumu olacak ve o balıklar muhtemelen bazı hastalıklara çok kolay yakalanacak (EBJD'lerin çok kolay göz mantarı kapması gibi)
Bu konuya özel bir dezavantaj da şu, eğer sadece renk pigmentiyle uğraşsanız sorun yok ancak boy çok fazla şeyi etkiliyor, omurgayı kısa yapıyorsunuz ancak bu sefer damarlar, sinirler mide küçük kalmayınca canlıda büyük problemler ortaya çıkıyor.
Büyüme hormonunu baskıladığınızda bu sefer cinsel olgunluk sıkıntıya giriyor balık üreyemeyebiliyor, doğal olarak istediğinizi elde etseniz de sonraki nesillere aktaramıyorsunuz.
Doğa rolünü oynamak çok iddialı. Yüzgeç uzatma ve renk değiştirme dışındakiler genelde canlılara acı çektiriyor, yüzgeç uzatma da balığı ekstra yoruyor.
Bu arada konusu açılmışken söyleyeyim, yapay balıkların hemen hemen hiçbiri lab ortamında üretilmiyor. Bilim insanı çalıştırmak ve bu amaçla araştırma yapmak çok pahalı. Bir firma onbinlerce dolar harcayıp bir balık ürettirecek, başka bir firma da üzerine konup o balığı 10 dolara alıp üretecek. Kimse böyle bi işe yatırım yapmaz. Labda üretilen balık transgenik parlak zebralardır. Onlar da akvaryumseverler için değil, bilimsel araştırmalar için yapılmışlardır. Beyinin çalışma mekanizmalarını, genlerin işlevlerini araştırıp öğrenilirken denek hayvan olarak kullanılmaktadırlar. Piyasada gördüğünüz balon, long fin gibi ucubeler labdan değil çoğu uzakdoğulu tüccar zihniyetli insanların yapay seleksiyonla çıkarttıkları, yavrular arasındaki en uzun kuyruklusunu, en yamuk kaburgalısını seçerek ürettikleri balıklardır.
Gen havuzu dar olacak bu nedenle istenen bir özelliği ortaya çıkarırken istenmeyen özelliklerden de kaçınamama durumu olacak ve o balıklar muhtemelen bazı hastalıklara çok kolay yakalanacak (EBJD'lerin çok kolay göz mantarı kapması gibi)
Bu konuya özel bir dezavantaj da şu, eğer sadece renk pigmentiyle uğraşsanız sorun yok ancak boy çok fazla şeyi etkiliyor, omurgayı kısa yapıyorsunuz ancak bu sefer damarlar, sinirler mide küçük kalmayınca canlıda büyük problemler ortaya çıkıyor.
Büyüme hormonunu baskıladığınızda bu sefer cinsel olgunluk sıkıntıya giriyor balık üreyemeyebiliyor, doğal olarak istediğinizi elde etseniz de sonraki nesillere aktaramıyorsunuz.
Doğa rolünü oynamak çok iddialı. Yüzgeç uzatma ve renk değiştirme dışındakiler genelde canlılara acı çektiriyor, yüzgeç uzatma da balığı ekstra yoruyor.
Bu arada konusu açılmışken söyleyeyim, yapay balıkların hemen hemen hiçbiri lab ortamında üretilmiyor. Bilim insanı çalıştırmak ve bu amaçla araştırma yapmak çok pahalı. Bir firma onbinlerce dolar harcayıp bir balık ürettirecek, başka bir firma da üzerine konup o balığı 10 dolara alıp üretecek. Kimse böyle bi işe yatırım yapmaz. Labda üretilen balık transgenik parlak zebralardır. Onlar da akvaryumseverler için değil, bilimsel araştırmalar için yapılmışlardır. Beyinin çalışma mekanizmalarını, genlerin işlevlerini araştırıp öğrenilirken denek hayvan olarak kullanılmaktadırlar. Piyasada gördüğünüz balon, long fin gibi ucubeler labdan değil çoğu uzakdoğulu tüccar zihniyetli insanların yapay seleksiyonla çıkarttıkları, yavrular arasındaki en uzun kuyruklusunu, en yamuk kaburgalısını seçerek ürettikleri balıklardır.
Beğenenler: [T]202876,AmazonDream[/T][T]203728,menesc[/T][T]152069,Notilus[/T]
Teşekkür Edenler: [T]202876,AmazonDream[/T][T]152069,Notilus[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Ekim 2018 00:51
Flowerhorn, balon ram, papağan gibi balıkların lab deney sonucu balıklar olduğunu biliyordum. Yeni bir şey daha öğrendim ancak dediğiniz gibi ucube balık olduğu gerçeğini değiştirmiyor hiçbir şekilde[:iyi:]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Ekim 2018 08:58
[QUOTE=bjkalley][B]Kaç nesildir sünnet oluyoruz ancak çocuklarımız sünnetli doğmuyor. Küçük akvaryum nedeniyle olan ve genden kaynaklanmayan gelişememenin tıpkı sünnetteki gibi seleksiyonda etkisi yok.[/B][/QUOTE]
Bu cümleye itiraz edebilirim. Çünkü uzuv veya uzuv parçası kesmekle uzvun körelmesi çok ayrı bir durum. Seleksiyon da az kaynak içerisinde yaşamı sürdürebilme kabiliyeti. Dar hacimde yaşayabilme becerisini kastetmiyorsanız yine biraz tartışmaya açık. Diğer fikirleriniz için de teşekkürler.[EDIT]DwightSchrute,2018-10-26 08:59:22[/EDIT]
Bu cümleye itiraz edebilirim. Çünkü uzuv veya uzuv parçası kesmekle uzvun körelmesi çok ayrı bir durum. Seleksiyon da az kaynak içerisinde yaşamı sürdürebilme kabiliyeti. Dar hacimde yaşayabilme becerisini kastetmiyorsanız yine biraz tartışmaya açık. Diğer fikirleriniz için de teşekkürler.[EDIT]DwightSchrute,2018-10-26 08:59:22[/EDIT]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Ekim 2018 09:57
Yapay seleksiyon belirli özellikleri gösteren canlıların üretici tarafından ayrılarak kendi içerisinde üremeye devam ettirilmesidir. Böylece diger genler zamanla elenerek istenilen özellikleri gösteren bir kan elde edilir. Doğal seleksiyon çevre baskısı altında en güçlünün soyunu devam ettirdiği zayıfın ise ölerek gen havuzundan silinmesidir. Öncelikle adaptasyon canlıda olur evrim popülasyonda. 6 7 nesil sonra balıkları ADAPTE etmezsiniz. Balıkları yapay seleksiyon ile belirli bir yönde evrilmeye istersiniz.
Beğenenler: [T]1,bjkalley[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Ekim 2018 11:05
Muhteşem renkleri olan killifishlerin astronot boyuna geldiğini düşünsenize muhteşem olurdu. Discus ya da deniz balıklarını sollardı eminim. Ancak bir hayalden öteye gidemeyecek gibi görünüyor.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Ekim 2018 14:42
[QUOTE=DwightSchrute]
Bu cümleye itiraz edebilirim. Çünkü uzuv veya uzuv parçası kesmekle uzvun körelmesi çok ayrı bir durum. Seleksiyon da az kaynak içerisinde yaşamı sürdürebilme kabiliyeti. Dar hacimde yaşayabilme becerisini kastetmiyorsanız yine biraz tartışmaya açık. Diğer fikirleriniz için de teşekkürler.[/QUOTE]
Kesmekle körelme ayrı bir durum ben de onu anlatmaya çalışıyorum, biliyorsanız örneği daha derinleştireyim. Küçük akvaryumda büyüyüp küçük kalan balıklar genetiğinden değil, sünnet gibi çevresel faktörden etkileniyor ancak siz en iyi şartlarda büyütür ve küçük olanı sçeerseniz o zaman normal dağılımdaki en ufak popülasyonu alıp bir sonraki dağılımı daha ufağa doğru değiştirme yoluna gidersiniz. O yüzden bu amaçta kritik olan; beklediğiniz sonuç olan küçük akvaryumda balık bakmak değil, aksine iri akvaryumda balıkları çok iyi yetiştirip, en küçüklerini seçmek ki, çevresel faktörleri olabildiğince elemine edesiniz.
[QUOTE=swordfishhhh]Muhteşem renkleri olan killifishlerin astronot boyuna geldiğini düşünsenize muhteşem olurdu. Discus ya da deniz balıklarını sollardı eminim. Ancak bir hayalden öteye gidemeyecek gibi görünüyor. [/QUOTE]
Bir önceki mesajımda bahsettiğim damarların boyu, sinirlerin boyu vb konusu burada önemli. Şu an %21 civarı olan havadaki oksijen yüzdesi 300 milyon yıl önce %30'un üzerindeyken kanat açıklığı 75 cm yusufçuklar, yine 70 cm'i aşan akrep gibi böcekler görmek mümkündü çünkü trake ile taşınan oksijen daha konsantre olduğu için vücut içine daha çok girebiliyor ve böcekler daha kocaman olabiliyordu. Siz bir balığı küt diye büyüttüğünüzde onu besleyen damarlar, saran sinir, lenfler vb nin de buna uyum sağlaması lazım bu da ancak zaman içinde doğanın yapabileceği bir şey, aksi büyük sorunlar getirir.
Bu cümleye itiraz edebilirim. Çünkü uzuv veya uzuv parçası kesmekle uzvun körelmesi çok ayrı bir durum. Seleksiyon da az kaynak içerisinde yaşamı sürdürebilme kabiliyeti. Dar hacimde yaşayabilme becerisini kastetmiyorsanız yine biraz tartışmaya açık. Diğer fikirleriniz için de teşekkürler.[/QUOTE]
Kesmekle körelme ayrı bir durum ben de onu anlatmaya çalışıyorum, biliyorsanız örneği daha derinleştireyim. Küçük akvaryumda büyüyüp küçük kalan balıklar genetiğinden değil, sünnet gibi çevresel faktörden etkileniyor ancak siz en iyi şartlarda büyütür ve küçük olanı sçeerseniz o zaman normal dağılımdaki en ufak popülasyonu alıp bir sonraki dağılımı daha ufağa doğru değiştirme yoluna gidersiniz. O yüzden bu amaçta kritik olan; beklediğiniz sonuç olan küçük akvaryumda balık bakmak değil, aksine iri akvaryumda balıkları çok iyi yetiştirip, en küçüklerini seçmek ki, çevresel faktörleri olabildiğince elemine edesiniz.
[QUOTE=swordfishhhh]Muhteşem renkleri olan killifishlerin astronot boyuna geldiğini düşünsenize muhteşem olurdu. Discus ya da deniz balıklarını sollardı eminim. Ancak bir hayalden öteye gidemeyecek gibi görünüyor. [/QUOTE]
Bir önceki mesajımda bahsettiğim damarların boyu, sinirlerin boyu vb konusu burada önemli. Şu an %21 civarı olan havadaki oksijen yüzdesi 300 milyon yıl önce %30'un üzerindeyken kanat açıklığı 75 cm yusufçuklar, yine 70 cm'i aşan akrep gibi böcekler görmek mümkündü çünkü trake ile taşınan oksijen daha konsantre olduğu için vücut içine daha çok girebiliyor ve böcekler daha kocaman olabiliyordu. Siz bir balığı küt diye büyüttüğünüzde onu besleyen damarlar, saran sinir, lenfler vb nin de buna uyum sağlaması lazım bu da ancak zaman içinde doğanın yapabileceği bir şey, aksi büyük sorunlar getirir.
Beğenenler: [T]208858,JangoFettus[/T][T]209513,DwightSchrute[/T][T]152069,Notilus[/T]
Teşekkür Edenler: [T]152069,Notilus[/T]
+1: [T]208858,JangoFettus[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Ekim 2018 15:25
Işin içinde metabolizma hızı da var. Canlının cüssesi büyüdükçe metabolizma yavaşlar. Şuanda bir lepistesi flowerhorn boyutuna getirirseniz büyük ihtimalle kendi üreteceği iç ısısı kendini öldürmeye yeter. Yuzey alani x in karesi hacım kübü olarak arttığı için gitgide daha büyük cüsseli ama yuzey alani daha az olduğu için dışarıya daha az ısı verebilen canlılar elde edersiniz.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Ekim 2018 16:19
[QUOTE=bjkalley]
Kesmekle körelme ayrı bir durum ben de onu anlatmaya çalışıyorum, biliyorsanız örneği daha derinleştireyim. Küçük akvaryumda büyüyüp küçük kalan balıklar genetiğinden değil, sünnet gibi çevresel faktörden etkileniyor ancak siz en iyi şartlarda büyütür ve [B]küçük olanı sçeerseniz[/B] o zaman normal dağılımdaki en ufak popülasyonu alıp bir sonraki dağılımı daha ufağa doğru değiştirme yoluna gidersiniz. O yüzden bu amaçta kritik olan; beklediğiniz sonuç olan küçük akvaryumda balık bakmak değil, aksine iri akvaryumda balıkları çok iyi yetiştirip, en küçüklerini seçmek ki, çevresel faktörleri olabildiğince elemine edesiniz.[/QUOTE]
Evet küçük olandan gitmek daha mantıklı. Pekala da mümkün.
Kesmekle körelme ayrı bir durum ben de onu anlatmaya çalışıyorum, biliyorsanız örneği daha derinleştireyim. Küçük akvaryumda büyüyüp küçük kalan balıklar genetiğinden değil, sünnet gibi çevresel faktörden etkileniyor ancak siz en iyi şartlarda büyütür ve [B]küçük olanı sçeerseniz[/B] o zaman normal dağılımdaki en ufak popülasyonu alıp bir sonraki dağılımı daha ufağa doğru değiştirme yoluna gidersiniz. O yüzden bu amaçta kritik olan; beklediğiniz sonuç olan küçük akvaryumda balık bakmak değil, aksine iri akvaryumda balıkları çok iyi yetiştirip, en küçüklerini seçmek ki, çevresel faktörleri olabildiğince elemine edesiniz.[/QUOTE]
Evet küçük olandan gitmek daha mantıklı. Pekala da mümkün.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir