100x45x45 10mm - Filtre
Gönderim Zamanı: 19 Aralık 2015 23:41
Yukarıdaki yazı, yazarının birçok konudaki seviyesi hakkında bilgiler içerdiğinden ibretlik olarak kalsın diye tarafımca silinmemiştir.
Öncelikle hem kişisel olarak hem forum olarak, akvaryum ve akvaryum bağlantılı hususlar üzerinde, üyelerimizin düşüncelerini rahatlıkla ve özgürce ifade edebilmelerini hususunda hassasiyetimiz bulunduğunu ifade edeyim. Ben dahil herhalde herkesin kendi deneyimini, kendi tecrübe ve düşüncesini özgürce yazabilmesi gerekir, kimseye sen niye öyle yazdın denmez, karşımızdakinin düşüncesini beğenebilir, beğenmeyebilir, katılabilir veya katılmayabiliriz. Elbette karşılıklı yazışmanın bir edebi adabı bulunur, ortalama vicdan sahibi insanlar bunun ne olduğunu zaten bilirler değinmeye gerek bulunmamaktadır.
Forum kamuya açık bir forumdur, forumda her yaş, her bilgi düzeyinden üyeler bulunurlar, konulara belki üç beş kişi yazı yazmış olsa da konular yüzlerce kişi tarafından hem bugün hem yarın hem belki seneler sonra başka hobiciler tarafından okunurlar. Her türlü paylaşım türünden, başka üyeler ve okurlar birçok şekilde faydalanabilirler, kimin hangi tür bilgi veya paylaşımdan ne şekilde faydalanabileceğini kestirebilmek zordur. Forumda farklı görgü ve bilgi düzeyinde üyeler bulunur, yazılan her bilgiyi algılama ve alabilme durumu, yine okurun bilgi ve algı kapasitesiyle ilgilidir. Siz ne kadar anlatırsanız anlatın, anlatabildiğiniz şey karşınızdakinin anlayabileceği kadardır. Bilgi aynı zamanda taşınabilen aktarılabilen ve öğrenilebilen bir şeydir. Öğrenebilmemin tek bir şartı vardır o da merak etmektir. Merak edenlerin sorup sorgulayan üyelerin hertürlü bilgiyi öğrenebilme şansları bulunur. Zaman zaman cevapları bulmak zordur, bazen cevaba yaklaşan üyeler bulunur, bazı üylerin cevapları her tür okur türü hesaplanarak yazılmış olabilir. Kısacası bazı yazılar her tür üye dikkate alınarak yazılır çok fazla üzerinize alınmanız gerekmeyebilir.
Bir üslubu bulunmayan gereksiz tartışmalar kimseye fayda vermez, karşınızdaki kişi kötüniyetli olması durumlarında özellikle tartışmadan kaçınmak gerekir. Yazılı ortamda bile yazdığınız şeyleri çarpıtmaya çalışan, kötüniyetli ve üstelik zır cahil insanlar bulunabilirler, normalde bu tür insanlara karşı cevap verme alışkanlığım yoktur. Fakat bu konuyu okuyup yeni ufuklar kazanabilecek üyelerin varlığı olabileceği düşünülerek ilk iki mesajda yazdığım bazı hususları biraz daha açayım.
Konuya yazdığım önceki iki mesajımda, konuya açan Burak beye, dış filtre tavsiye ettim, kendisi kullanmak istemediğini ikinci defa yazması üzerine başka alternatifler olabileceğinden bahsederek şelale filtre ile veya hatta filtresiz olarak akvaryum idame ettirilebileceğini ifade etmiştim. Bu ifade kimseyi yönlendirici bir ifade olmadığı gibi, görüleceği üzere ille de böyle yapın gibi bir icbar edici bir tutumda içermemektedir.
Yine de filtresiz bir akvaryumu merak eden arkadaşlarımız olabilir. Nasıl olabileceği hususunda aşağıda linkini vereceğim sayın Tunç Ali Kütüçoğlu’nun yazısını okuyabilirsiniz. Okumanızı tavsiye ederim akıcı ve zevkli bir yazıdır.
http://www.bilyap.com/article/odamdaki-biyotop/52
Bu tür bir akvaryumun çalışma mantığını yukarıda kısaca anlatmıştım, bu bilgi bana çok kısa geldi, ben yabancı akuakukumaka sitesinde iki yazı okuyup youtube de iki video seyrettim, bu tür bilgiler edinemedim diyorsanız, daha kapsamlı bilgiler edinebilmek için,
http://eng.harran.edu.tr/moodle/moodledata/26/Cevre_mikrobiyolojisi_2_erkan_sahinkaya.pdf
Linkini verdiğim bu yazıdan başlayabilirsiniz.
Bu tür makalelerden yüz tane kadarını iyice kavrayana kadar okuyup, üzerine Limnoloji, onun üzerine biraz Bio kimya, onun da üzrine biraz Organik Kimya çalışılınca biraz da Su Artımı ayrıca Çevre ve Ekoloji gibi konulardan da çalışırsanız kapsamlı bilgiye ulaşacaksınız, tabii Mikro Biyolojiyi iyi çalışmanız gerekir. Yani bilgi edinmek için yabancı akuakukumaka sitesini okumanız yetmez. İngilizce kelimeler kullanmak da bir şey bildiğinizi göstermez. Akvaryumları camdan atarken kimsenin kafasına düşüp düşmediğine dikkat ediniz, çünkü şahıs yukarı çıkıp kafanızı kırabilir.
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/41753/IMG_0407.JPG[/IMG]
Yukarıda gördüğünüz gölette aşağı yukarı 3-5 ton su bulunmaktadır, hiçbir filtresi yoktur, seneler önce içine atılan 3-5 japon balığı 300-500 tane kadardır. Zaman zaman su buharlaşıp yok olma noktasına gelmesine rağmen bu balıkların orada çok sağlıklı olarak nasıl kalabildiğini merak eden hobiciler de bulunabilir. Hem konuya cevap olabilmesi hem hobi açısından hem filtrasyonun genel anlamını kısaca açıklayayım.
Filtrasyon kavramı özellikle hobi açısından oldukça geniş bir kavramdır. Bu kavramın mekanik, kimyasal, biyolojik filtrasyon gibi alt başlıkları bulunur.
Mekanik filtrasyonun az çok ne olduğu belli, kimyasal olanı da konumuz ile ilgili değil. Biyolojik filtrasyona gelelim, bu filtrasyon çeşidindeki filtre kelimesi biraz kafa karıştırır, bu daha teknik olarak biyolojik giderim ve dönüşüm faaliyetidir.
Peki biyolojik filtrasyon veya giderim nedir,
biyolojik canlıların faaliyet gösterdiği bir giderim veya dönüşüm-dönüştürme türüdür (yani esasen bir filtreleme işlemi değildir) ve yine biyolojik giderim de oldukça geniş bir konudur ve bunun da azot döngüsünü ilgilendiren veya karbon, fosfor vesair madde döngüsünü ilgilendiren alt başlıkları vardır.
Bir hobiciye kısaca anlatılan şey sudaki azot döngüsüdür. Bu biyolojik filtrasyon içinde esasen ufak bir konudur ve bu da ikiye bölünerek anlatılır. Bunlardan biri nitrifikasyon, diğeri denitrifikasyondur.
Nitrifikasyon kısaca oksijenle soluyan bazı bakteri türlerinin amonyağı (nh3), önce nitrite (no2),sonra başka bir bakteri gurubunun bu nitriti, nitrata (no3) dönüştürme işlemidir. Denitirifikasyona girmeye gerek yok.
Çünkü bugünkü anlayışla ortalama bir hobicinin akvaryumu işletim tarzı açısından biyolojik filtrasyon demek, nitrifikasyon demektir. Nitrifikasyon aşamasının faaliyet göstermesi sebebiyle oluşan nitrat, su değişimi metoduyla seyreltilir. (denitrifikasyon yavaş çalışan bir döngüdür, mevcut canlı yükü, filtre temizleme taban vakumlama vesair gibi akvaryum işletim tarzları sebebiyle çalışmaz. Diğer taraftan mevcut anlayıştaki fazla canlı yükü ve fazla yemleme anlayışıyla hem denitrifiksayon hem geniş anlamda biyolojik filtrasyon çalıştırılırsa fazla organik yük giderilirken oluşan yan ürünler balıkları öldürür, yani mecburen su değiştirilir. Düşük canlı yükü ve düşük organik yük başka.) (giderimin hızını belirleyen en önemli faktörlerden biri konsantrasyon yoğunluğu)
Demek ki standart bir kullanımda bir dış filtre, 1- mekanik temizlik yapar, 2- nitrifikasyon yapıp amonyağı nitrata dönüştürür. Peki bu filtre dış filtre değil de başka bir filtre olsa veya filtresiz olsa, nitrifikasyon olmaz mı, tabiî ki olur. Nitrifikasyonun oluşabilmesinin iki yeter şartı vardır, biri oksijenli bir ortam diğeri bakterilerin besinin olması durumudur. Amonyok birincil tür bakteri grubunun besinidir, yani ortama amonyak ve oksijen varsa bu besin kaynağı o bakterilerce giderilir onların artığını ise bir başka grup giderir. Bu böylece onlarca micro canlı arasında sürer gider. (amonyağın oluşturulma sürecinde de balık harici başka canlılar da vardır.)
Bir akvaryuma bir tutam yem atılıp, bir birim amonyak oluşturulup nihayetinde de bu 10mg nitrata dönüşüyorsa, filtre çeşidini değiştirerek oluşacak nihayi ürünün miktarını kural olarak değiştiremezseniz. Sumpta kullansanız, dış filtre de kullansanız, pipo filtre de kullansanız, akvaryum filtresiz de olsa veya suyu kumun içinden takla attırıp da geçirseniz nihayetinde 10mg nitrat olacaktır. (tabii bu bu kadar basit bir şey değil de temel anlaşılsın.) Peki fark nedir, fark mekanik filtrasyon farkıdır. (tabii mekanik filtrasyonla da kimi organik yükü tutup akvaryumdan deşarj etmek mümkün.) Diğer taraftan şöyle bir şey sorabilirsiniz, yahu ben suyu filtreden hızla geçirince daha hızlı dönüşüm yapmış olmazmıyım? İlk başta bu size mantıklı görünebilir, fakat oturmuş bir akvaryumda sirkülasyon çok çok az olsa veya hiç olmasa bile bakteriler amonyağa ulaşmakta zorluk çekmezler (difüzyon) , diğer taraftan olay bu kadar basit de değildir, asimilasyon süreçleri vardır, yani attığınız yem hemen amonyak ve nitrat haline gelecek değildir, algler, salyangozlar daha küçük bir sürü micro canlı devreye girerek organik azotun,amonyak ve nitrit azotlarının önemli bir kısmını absorbe ederler. Bu canlılar arasında da dengeler vardır, oturmuş tabanlarda, tabanda biriken hümik madde içinde çok özel ve dengeli ilişkiler yürütüldüğünde bakteriler ve sistem gerçek performansı ile çalışır. Kaldı ki bahis konusu olan, ve az canlı yüküne az yem atılan bir akvaryumda dönüşüm hızından endişe edilmez. Çok detaylar var da, bu çok daha uzun bir konudur ancak temelini görmüş olduk. Şimdi gelelim sonuçlara.
Eğer bir kimse, yukarıda ilk iki mesajda değindiğim hususa itiraz edip “filtresiz akvaryumda filtrasyon olabilmesi için derin kum yatağı olması gerekir” diye bir cümle kuruyorsa bu cümle onun zaten zır cahil olduğunu gösterir. Birincisi kişi, ne nitirfikasyonu biliyordur, ne denitrifikasyonu biliyordur, ne de aralarındaki farkı biliyordur. Azot döngüsünü bilmediği gibi gerçek anlamdaki bir biyolojik filtrasyonu da elbet hiç bilmemektedir. Şahıs hasbelkader nette rastladığı bir yazıyı okumuş, üstelik okuduğu şeyi de tam anlayamamış ancak önemli bir bilgi edindiğini düşünüp sazanlamasına üstelik arsızca ve saldırı niteliğinde mesaj yazmıştır. Yapılan şeyin adı cahil cesaretidir. Üstelik yazdığım şeyleri çarpıtmaya çalışmış, yazmadığım şeyleri yazmışım gibi cevaplar vererek konuyu rayından çıkartıp aklı sıra şark kurnazlığı ile ne kadar bilgili olduğunu ispatlamaya çalışmıştır. Halbuki bilmemektedir ki, tecrübeli hobiciler kendisinin hem ne bildiğini hem ne bilmediğini zaten ilk bakışta görmektedirler. İşin en tuhaf tarafı iki yazı okuyup uzman rolü yapabilmesidir.
Normal şartlarda edebimiz adabımız gereği kimsenin bilgi düzeyini sorgulama gibi bir adet ve misyonumuz bulunmaz, bilgi açısında son derece hatalı mesajlara da tarafımca müdahale edilmez. Forumdaki konular medenice tartışılırken kimi konularda arada kendi bakış açımı da ifade edebilirim. Saygı çerçevesinde beğenebilir veya beğenmeyebilir, katılabilir veya katılmayabilirsiniz, yazdığım bildiğim bir hususta üstelemem, birkere yazıp geçerim, anlatmak için kendimi zorlamam, diğer taraftan hatalı bildiğim bir husus düzeltilirse bilgiyi verene teşekkür eder ve son derece mutlu olurum, çünkü derinlemesine bilgiyi öğrenmek zordur. Canlılık biyoloji akvaryum balık vesair hususlarda milyon tane detay vardır, balık dersin çok genel bir kavramdır, bir tür balık onmilyon yıldır aynı çok stabil bir ortamda yaşar o şarta göre evrimleşir, başka biri çok daha değişken bir ortama göre evrimleşir. Kimsi tatlı dan tuzluya tuzludan talıya geçebilir, kimisinin hiç toleransı olmaz. Kimi bilgiler ifade edilirken, forumlarda kısa cevaplar verilir ve özel ayrıntılara girilemez. Kötü niyetli değilseniz karşınızdaki kişinin ne ifade ettiğini anlayabilirsiniz, tuzlu su başkadır tatlı su başkadır, tatlı suda denitrifikasyon başkadır tuzluda başkadır. Başkadır derken hobici işletim metodları bakımından farklılıklar vardır anlamında, ancak temel mantıkları aynıdır, o da oksijensiz ortamdır. Mesela eğer çok temiz saklanan bir ortam olur, nitrat konsantrasyonu artamazsa sistemlerin çalışması daha zordur. Konuda reef akvaryumu kuracak birine sanki ince kum kullanma demişçesine abuk subuk mesajlar yazmanın ne anlamı olabilir. Üstelik bir insan itiraz ederken bu kadar mı çelişkiye düşer, hem derin kum olursa filtrasyon olur deyip üzerine başka örnek verip, otuz santim kumda dış filtre kullanılıyor dermi.
Hepimiz hobiyle ilk tanıştığımızda filtrelerin akvaryumu temizlediğini zannederdik, onun için akvaryumu kurup hergün filtrelerimizi temizleyip tertemiz bir su ürettiğimizi düşünürdük. Sonra okumaya başladıkça öğrendik ki bu hatalı bir şeymiş. Bu temel ilk düşündüğümüz mantığı hala üzerinden atamamış hobiciler var, filtre kelimesi bunların kafalarını karıştırıyor. Biyolojik filtrasyon bir filtreleme işlemi değildir, bir giderim ve dönüştürme işlemidir, bunun çalışabilmesi için ise ille filtre gerekmez. Filtre olursa daha iyi mi olur elbet daha iyi olur, kimi organik askıda katı maddeyi tutup zaman zaman yapılan temizlikle uzaklaştırabilirsiniz, sudaki rengi tutabilirsiniz vesair birsürü ayrıntı husus var. Ancak biz ne demişiz, düşük canlı yükü düşük organik yük yani yem ile şelale filtre ile veya filtresiz duruma göre su değişimsiz kullanmak mümkün. Kimseye ille böyle yap da demiyoruz, özel alıcıları bulunan üyeler için ayrıntı bilgi verip, tabanda biriken o kahverengi tortunun aslında başka nasıl fonksiyonlar gördüğünü, kum taneceğinin avagadro sayısı ile pi sayısı arasında bir büyüklükte olması gerekmediğini de izah ettik. Kimse beğenmek katılmak zorunda değil, cevap bir tek kişiye de yazılmıyor, kimse anlamak zorunda da değil, ancak hepimiz birbirimizin fikir hürriyetine saygı duymak zorundayız.
Öncelikle hem kişisel olarak hem forum olarak, akvaryum ve akvaryum bağlantılı hususlar üzerinde, üyelerimizin düşüncelerini rahatlıkla ve özgürce ifade edebilmelerini hususunda hassasiyetimiz bulunduğunu ifade edeyim. Ben dahil herhalde herkesin kendi deneyimini, kendi tecrübe ve düşüncesini özgürce yazabilmesi gerekir, kimseye sen niye öyle yazdın denmez, karşımızdakinin düşüncesini beğenebilir, beğenmeyebilir, katılabilir veya katılmayabiliriz. Elbette karşılıklı yazışmanın bir edebi adabı bulunur, ortalama vicdan sahibi insanlar bunun ne olduğunu zaten bilirler değinmeye gerek bulunmamaktadır.
Forum kamuya açık bir forumdur, forumda her yaş, her bilgi düzeyinden üyeler bulunurlar, konulara belki üç beş kişi yazı yazmış olsa da konular yüzlerce kişi tarafından hem bugün hem yarın hem belki seneler sonra başka hobiciler tarafından okunurlar. Her türlü paylaşım türünden, başka üyeler ve okurlar birçok şekilde faydalanabilirler, kimin hangi tür bilgi veya paylaşımdan ne şekilde faydalanabileceğini kestirebilmek zordur. Forumda farklı görgü ve bilgi düzeyinde üyeler bulunur, yazılan her bilgiyi algılama ve alabilme durumu, yine okurun bilgi ve algı kapasitesiyle ilgilidir. Siz ne kadar anlatırsanız anlatın, anlatabildiğiniz şey karşınızdakinin anlayabileceği kadardır. Bilgi aynı zamanda taşınabilen aktarılabilen ve öğrenilebilen bir şeydir. Öğrenebilmemin tek bir şartı vardır o da merak etmektir. Merak edenlerin sorup sorgulayan üyelerin hertürlü bilgiyi öğrenebilme şansları bulunur. Zaman zaman cevapları bulmak zordur, bazen cevaba yaklaşan üyeler bulunur, bazı üylerin cevapları her tür okur türü hesaplanarak yazılmış olabilir. Kısacası bazı yazılar her tür üye dikkate alınarak yazılır çok fazla üzerinize alınmanız gerekmeyebilir.
Bir üslubu bulunmayan gereksiz tartışmalar kimseye fayda vermez, karşınızdaki kişi kötüniyetli olması durumlarında özellikle tartışmadan kaçınmak gerekir. Yazılı ortamda bile yazdığınız şeyleri çarpıtmaya çalışan, kötüniyetli ve üstelik zır cahil insanlar bulunabilirler, normalde bu tür insanlara karşı cevap verme alışkanlığım yoktur. Fakat bu konuyu okuyup yeni ufuklar kazanabilecek üyelerin varlığı olabileceği düşünülerek ilk iki mesajda yazdığım bazı hususları biraz daha açayım.
Konuya yazdığım önceki iki mesajımda, konuya açan Burak beye, dış filtre tavsiye ettim, kendisi kullanmak istemediğini ikinci defa yazması üzerine başka alternatifler olabileceğinden bahsederek şelale filtre ile veya hatta filtresiz olarak akvaryum idame ettirilebileceğini ifade etmiştim. Bu ifade kimseyi yönlendirici bir ifade olmadığı gibi, görüleceği üzere ille de böyle yapın gibi bir icbar edici bir tutumda içermemektedir.
Yine de filtresiz bir akvaryumu merak eden arkadaşlarımız olabilir. Nasıl olabileceği hususunda aşağıda linkini vereceğim sayın Tunç Ali Kütüçoğlu’nun yazısını okuyabilirsiniz. Okumanızı tavsiye ederim akıcı ve zevkli bir yazıdır.
http://www.bilyap.com/article/odamdaki-biyotop/52
Bu tür bir akvaryumun çalışma mantığını yukarıda kısaca anlatmıştım, bu bilgi bana çok kısa geldi, ben yabancı akuakukumaka sitesinde iki yazı okuyup youtube de iki video seyrettim, bu tür bilgiler edinemedim diyorsanız, daha kapsamlı bilgiler edinebilmek için,
http://eng.harran.edu.tr/moodle/moodledata/26/Cevre_mikrobiyolojisi_2_erkan_sahinkaya.pdf
Linkini verdiğim bu yazıdan başlayabilirsiniz.
Bu tür makalelerden yüz tane kadarını iyice kavrayana kadar okuyup, üzerine Limnoloji, onun üzerine biraz Bio kimya, onun da üzrine biraz Organik Kimya çalışılınca biraz da Su Artımı ayrıca Çevre ve Ekoloji gibi konulardan da çalışırsanız kapsamlı bilgiye ulaşacaksınız, tabii Mikro Biyolojiyi iyi çalışmanız gerekir. Yani bilgi edinmek için yabancı akuakukumaka sitesini okumanız yetmez. İngilizce kelimeler kullanmak da bir şey bildiğinizi göstermez. Akvaryumları camdan atarken kimsenin kafasına düşüp düşmediğine dikkat ediniz, çünkü şahıs yukarı çıkıp kafanızı kırabilir.
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/41753/IMG_0407.JPG[/IMG]
Yukarıda gördüğünüz gölette aşağı yukarı 3-5 ton su bulunmaktadır, hiçbir filtresi yoktur, seneler önce içine atılan 3-5 japon balığı 300-500 tane kadardır. Zaman zaman su buharlaşıp yok olma noktasına gelmesine rağmen bu balıkların orada çok sağlıklı olarak nasıl kalabildiğini merak eden hobiciler de bulunabilir. Hem konuya cevap olabilmesi hem hobi açısından hem filtrasyonun genel anlamını kısaca açıklayayım.
Filtrasyon kavramı özellikle hobi açısından oldukça geniş bir kavramdır. Bu kavramın mekanik, kimyasal, biyolojik filtrasyon gibi alt başlıkları bulunur.
Mekanik filtrasyonun az çok ne olduğu belli, kimyasal olanı da konumuz ile ilgili değil. Biyolojik filtrasyona gelelim, bu filtrasyon çeşidindeki filtre kelimesi biraz kafa karıştırır, bu daha teknik olarak biyolojik giderim ve dönüşüm faaliyetidir.
Peki biyolojik filtrasyon veya giderim nedir,
biyolojik canlıların faaliyet gösterdiği bir giderim veya dönüşüm-dönüştürme türüdür (yani esasen bir filtreleme işlemi değildir) ve yine biyolojik giderim de oldukça geniş bir konudur ve bunun da azot döngüsünü ilgilendiren veya karbon, fosfor vesair madde döngüsünü ilgilendiren alt başlıkları vardır.
Bir hobiciye kısaca anlatılan şey sudaki azot döngüsüdür. Bu biyolojik filtrasyon içinde esasen ufak bir konudur ve bu da ikiye bölünerek anlatılır. Bunlardan biri nitrifikasyon, diğeri denitrifikasyondur.
Nitrifikasyon kısaca oksijenle soluyan bazı bakteri türlerinin amonyağı (nh3), önce nitrite (no2),sonra başka bir bakteri gurubunun bu nitriti, nitrata (no3) dönüştürme işlemidir. Denitirifikasyona girmeye gerek yok.
Çünkü bugünkü anlayışla ortalama bir hobicinin akvaryumu işletim tarzı açısından biyolojik filtrasyon demek, nitrifikasyon demektir. Nitrifikasyon aşamasının faaliyet göstermesi sebebiyle oluşan nitrat, su değişimi metoduyla seyreltilir. (denitrifikasyon yavaş çalışan bir döngüdür, mevcut canlı yükü, filtre temizleme taban vakumlama vesair gibi akvaryum işletim tarzları sebebiyle çalışmaz. Diğer taraftan mevcut anlayıştaki fazla canlı yükü ve fazla yemleme anlayışıyla hem denitrifiksayon hem geniş anlamda biyolojik filtrasyon çalıştırılırsa fazla organik yük giderilirken oluşan yan ürünler balıkları öldürür, yani mecburen su değiştirilir. Düşük canlı yükü ve düşük organik yük başka.) (giderimin hızını belirleyen en önemli faktörlerden biri konsantrasyon yoğunluğu)
Demek ki standart bir kullanımda bir dış filtre, 1- mekanik temizlik yapar, 2- nitrifikasyon yapıp amonyağı nitrata dönüştürür. Peki bu filtre dış filtre değil de başka bir filtre olsa veya filtresiz olsa, nitrifikasyon olmaz mı, tabiî ki olur. Nitrifikasyonun oluşabilmesinin iki yeter şartı vardır, biri oksijenli bir ortam diğeri bakterilerin besinin olması durumudur. Amonyok birincil tür bakteri grubunun besinidir, yani ortama amonyak ve oksijen varsa bu besin kaynağı o bakterilerce giderilir onların artığını ise bir başka grup giderir. Bu böylece onlarca micro canlı arasında sürer gider. (amonyağın oluşturulma sürecinde de balık harici başka canlılar da vardır.)
Bir akvaryuma bir tutam yem atılıp, bir birim amonyak oluşturulup nihayetinde de bu 10mg nitrata dönüşüyorsa, filtre çeşidini değiştirerek oluşacak nihayi ürünün miktarını kural olarak değiştiremezseniz. Sumpta kullansanız, dış filtre de kullansanız, pipo filtre de kullansanız, akvaryum filtresiz de olsa veya suyu kumun içinden takla attırıp da geçirseniz nihayetinde 10mg nitrat olacaktır. (tabii bu bu kadar basit bir şey değil de temel anlaşılsın.) Peki fark nedir, fark mekanik filtrasyon farkıdır. (tabii mekanik filtrasyonla da kimi organik yükü tutup akvaryumdan deşarj etmek mümkün.) Diğer taraftan şöyle bir şey sorabilirsiniz, yahu ben suyu filtreden hızla geçirince daha hızlı dönüşüm yapmış olmazmıyım? İlk başta bu size mantıklı görünebilir, fakat oturmuş bir akvaryumda sirkülasyon çok çok az olsa veya hiç olmasa bile bakteriler amonyağa ulaşmakta zorluk çekmezler (difüzyon) , diğer taraftan olay bu kadar basit de değildir, asimilasyon süreçleri vardır, yani attığınız yem hemen amonyak ve nitrat haline gelecek değildir, algler, salyangozlar daha küçük bir sürü micro canlı devreye girerek organik azotun,amonyak ve nitrit azotlarının önemli bir kısmını absorbe ederler. Bu canlılar arasında da dengeler vardır, oturmuş tabanlarda, tabanda biriken hümik madde içinde çok özel ve dengeli ilişkiler yürütüldüğünde bakteriler ve sistem gerçek performansı ile çalışır. Kaldı ki bahis konusu olan, ve az canlı yüküne az yem atılan bir akvaryumda dönüşüm hızından endişe edilmez. Çok detaylar var da, bu çok daha uzun bir konudur ancak temelini görmüş olduk. Şimdi gelelim sonuçlara.
Eğer bir kimse, yukarıda ilk iki mesajda değindiğim hususa itiraz edip “filtresiz akvaryumda filtrasyon olabilmesi için derin kum yatağı olması gerekir” diye bir cümle kuruyorsa bu cümle onun zaten zır cahil olduğunu gösterir. Birincisi kişi, ne nitirfikasyonu biliyordur, ne denitrifikasyonu biliyordur, ne de aralarındaki farkı biliyordur. Azot döngüsünü bilmediği gibi gerçek anlamdaki bir biyolojik filtrasyonu da elbet hiç bilmemektedir. Şahıs hasbelkader nette rastladığı bir yazıyı okumuş, üstelik okuduğu şeyi de tam anlayamamış ancak önemli bir bilgi edindiğini düşünüp sazanlamasına üstelik arsızca ve saldırı niteliğinde mesaj yazmıştır. Yapılan şeyin adı cahil cesaretidir. Üstelik yazdığım şeyleri çarpıtmaya çalışmış, yazmadığım şeyleri yazmışım gibi cevaplar vererek konuyu rayından çıkartıp aklı sıra şark kurnazlığı ile ne kadar bilgili olduğunu ispatlamaya çalışmıştır. Halbuki bilmemektedir ki, tecrübeli hobiciler kendisinin hem ne bildiğini hem ne bilmediğini zaten ilk bakışta görmektedirler. İşin en tuhaf tarafı iki yazı okuyup uzman rolü yapabilmesidir.
Normal şartlarda edebimiz adabımız gereği kimsenin bilgi düzeyini sorgulama gibi bir adet ve misyonumuz bulunmaz, bilgi açısında son derece hatalı mesajlara da tarafımca müdahale edilmez. Forumdaki konular medenice tartışılırken kimi konularda arada kendi bakış açımı da ifade edebilirim. Saygı çerçevesinde beğenebilir veya beğenmeyebilir, katılabilir veya katılmayabilirsiniz, yazdığım bildiğim bir hususta üstelemem, birkere yazıp geçerim, anlatmak için kendimi zorlamam, diğer taraftan hatalı bildiğim bir husus düzeltilirse bilgiyi verene teşekkür eder ve son derece mutlu olurum, çünkü derinlemesine bilgiyi öğrenmek zordur. Canlılık biyoloji akvaryum balık vesair hususlarda milyon tane detay vardır, balık dersin çok genel bir kavramdır, bir tür balık onmilyon yıldır aynı çok stabil bir ortamda yaşar o şarta göre evrimleşir, başka biri çok daha değişken bir ortama göre evrimleşir. Kimsi tatlı dan tuzluya tuzludan talıya geçebilir, kimisinin hiç toleransı olmaz. Kimi bilgiler ifade edilirken, forumlarda kısa cevaplar verilir ve özel ayrıntılara girilemez. Kötü niyetli değilseniz karşınızdaki kişinin ne ifade ettiğini anlayabilirsiniz, tuzlu su başkadır tatlı su başkadır, tatlı suda denitrifikasyon başkadır tuzluda başkadır. Başkadır derken hobici işletim metodları bakımından farklılıklar vardır anlamında, ancak temel mantıkları aynıdır, o da oksijensiz ortamdır. Mesela eğer çok temiz saklanan bir ortam olur, nitrat konsantrasyonu artamazsa sistemlerin çalışması daha zordur. Konuda reef akvaryumu kuracak birine sanki ince kum kullanma demişçesine abuk subuk mesajlar yazmanın ne anlamı olabilir. Üstelik bir insan itiraz ederken bu kadar mı çelişkiye düşer, hem derin kum olursa filtrasyon olur deyip üzerine başka örnek verip, otuz santim kumda dış filtre kullanılıyor dermi.
Hepimiz hobiyle ilk tanıştığımızda filtrelerin akvaryumu temizlediğini zannederdik, onun için akvaryumu kurup hergün filtrelerimizi temizleyip tertemiz bir su ürettiğimizi düşünürdük. Sonra okumaya başladıkça öğrendik ki bu hatalı bir şeymiş. Bu temel ilk düşündüğümüz mantığı hala üzerinden atamamış hobiciler var, filtre kelimesi bunların kafalarını karıştırıyor. Biyolojik filtrasyon bir filtreleme işlemi değildir, bir giderim ve dönüştürme işlemidir, bunun çalışabilmesi için ise ille filtre gerekmez. Filtre olursa daha iyi mi olur elbet daha iyi olur, kimi organik askıda katı maddeyi tutup zaman zaman yapılan temizlikle uzaklaştırabilirsiniz, sudaki rengi tutabilirsiniz vesair birsürü ayrıntı husus var. Ancak biz ne demişiz, düşük canlı yükü düşük organik yük yani yem ile şelale filtre ile veya filtresiz duruma göre su değişimsiz kullanmak mümkün. Kimseye ille böyle yap da demiyoruz, özel alıcıları bulunan üyeler için ayrıntı bilgi verip, tabanda biriken o kahverengi tortunun aslında başka nasıl fonksiyonlar gördüğünü, kum taneceğinin avagadro sayısı ile pi sayısı arasında bir büyüklükte olması gerekmediğini de izah ettik. Kimse beğenmek katılmak zorunda değil, cevap bir tek kişiye de yazılmıyor, kimse anlamak zorunda da değil, ancak hepimiz birbirimizin fikir hürriyetine saygı duymak zorundayız.
Beğenenler: [T]144918,MSA[/T][T]159309,görkem_[/T][T]150859,Akvarist Görkem[/T][T]182834,Ugur79[/T][T]122560,okty[/T]
Teşekkür Edenler: [T]131312,loving[/T][T]150859,Akvarist Görkem[/T][T]182834,Ugur79[/T]
+1: [T]144918,MSA[/T][T]159309,görkem_[/T][T]116909,Nikoism[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 22 Aralık 2015 13:18
İlyas bey birde benim tam emin olamadığım bir konu var. Tankın hacmi ne kadar büyürse, daha güçlü ve daha pahalı filtre kullanılması gerektiği söyleniyor. E hacim ne kadar fazla olursa, tankın içindeki suyun dönme hızının o kadar önemini kaybetmesi gerekmiyor mu?
Teşekkür Edenler: [T]41753,ringo[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 23 Aralık 2015 11:15
Görkem bey, haklısınız, normalde öneminin azalması gerekiyor,
Ancak hacmi fazlalaştıran hobici, canlı yükü ve dolayısıyla attığı yem miktarını da fazlalaştırıyor. Daha sonra bakıyor ki, su biraz sarı kalıyor, suda birtakım partiküller yüzüyor bunu rahatsız edici buluyor ve dolayısıyla filtreler güçlenmek durumunda kalınıyor.
Yukarıda buna değinmiştim, esasen elde edilen fark bir mekanik filtrasyon farkı oluyor. Yoksa canlı yükü makul olmak kaydıyla büyük bir akvaryuma iç filtre takıp da amonyak zehirlenmesinden balık öldürebilmek mümkün değil. (oturmuş olmak kaydıyla) . Filtrelerin karmaşıklaşıp büyümelerinin temel nedeni aslında görsel nedenler oluyor. Tabii sump vesair bazı filtre türleri kullanım kolaylığı sağlayıp, kısa sürelerde elyafları falan değiştirilip, elyaflar sayesinde hem sudaki renk veya bazı organik maddeler kısa sürelerde uzaklaştırılabilme imkanları sağlıyor. Normalde filtre suyu saatte dört kere çevirsin gibi hususlar tatmin edici bir mekanik filtrasyonun aşağı yukarı hobiciyi tatmin eden kullanım sınırlarını belirliyor.
Yoksa denemiş olanlar bilirler ki, uzun süreler 1-2 sene dış filtreyi açmayınca bırakın dört kere su çevirmeyi, dış filtreler adeta damla damla su vermeye başlarlar, ancak kimsenin balığı da amonyak zehirlenmesinden ölmez.
Fazla canlı yükü olduğu durumlarda görsel olarak daha titiz olan hobiciler suyu ne kadar hızlı çevirirlerse o kadar karlı çıkarlar, suda tabanda kumda birikecek organik maddeler hızla filtrelerin içine çekilip, zaman zaman yapılacak temizlikle bunları deşarj edebilirler. Fakat bu durum suyun biyolojik olarak iyi temizlendiğinin göstergesi değildir. Ancak kimi avantajları vardır. Mesela aşırı yem atılan bir akvaryum var diyelim, bu tür bir akvaryumda su ne kadar hızlı çevrilirse o kadar iyi olur, suda askıdaki organik katı maddeler hızla filtrelerin içine çekilebilir ve kısa sürelerde filtre de temizlenerek, sistemde biriken organik yük, tam sistem dönüşümüne sokulmadan ortamdan uzaklaştırılabilir. Zaten böyle yapılmazsa yani canlı yükü fazla, atılan yem fazla ise su ne kadar hızlı dönerse dönsün, belli sürelerde filtreler içinde biriktirilen organik yük uzaklaştırılmazsa bu tür bir akvaryumda sonuçlar gittikçe kötüleşir.
Diğer taraftan hacim büyük tutulup az canlı yükü ve az organik yük oluşturulursa, sistem kendini dönüştürebilme imkanlarını kullanabilir bu takdirde yapılması zorunlu olan müdahale miktarı orantısal olarak değilde geometrik olarak azalacaktır.
Yani fazla canlı yüklü bir akvaryumda fitre biyolojik filtrasyona yaradığı gibi aslında bir nevi skimmer gibi çalışır, tutulan belli bir organik yükün deşaj edilebilme imkanını tanır.
Şöyle bir örnekle tamamlayayım, 100 litre akvaryumda saatte 400 litre çeviren bir dış filtreyi 500 litre akvaryuma takınca aa bu dört kere çevirmiyor demek ki biyolojik filtrasyon yaptırmayacak diyemeyiz. Neticede filtrenin içinden geçen su her iki akvaryumda da aynı, yaptıramadığı şey mekanik olarak yeterli olamaması durumu diyebiliriz.
Ancak hacmi fazlalaştıran hobici, canlı yükü ve dolayısıyla attığı yem miktarını da fazlalaştırıyor. Daha sonra bakıyor ki, su biraz sarı kalıyor, suda birtakım partiküller yüzüyor bunu rahatsız edici buluyor ve dolayısıyla filtreler güçlenmek durumunda kalınıyor.
Yukarıda buna değinmiştim, esasen elde edilen fark bir mekanik filtrasyon farkı oluyor. Yoksa canlı yükü makul olmak kaydıyla büyük bir akvaryuma iç filtre takıp da amonyak zehirlenmesinden balık öldürebilmek mümkün değil. (oturmuş olmak kaydıyla) . Filtrelerin karmaşıklaşıp büyümelerinin temel nedeni aslında görsel nedenler oluyor. Tabii sump vesair bazı filtre türleri kullanım kolaylığı sağlayıp, kısa sürelerde elyafları falan değiştirilip, elyaflar sayesinde hem sudaki renk veya bazı organik maddeler kısa sürelerde uzaklaştırılabilme imkanları sağlıyor. Normalde filtre suyu saatte dört kere çevirsin gibi hususlar tatmin edici bir mekanik filtrasyonun aşağı yukarı hobiciyi tatmin eden kullanım sınırlarını belirliyor.
Yoksa denemiş olanlar bilirler ki, uzun süreler 1-2 sene dış filtreyi açmayınca bırakın dört kere su çevirmeyi, dış filtreler adeta damla damla su vermeye başlarlar, ancak kimsenin balığı da amonyak zehirlenmesinden ölmez.
Fazla canlı yükü olduğu durumlarda görsel olarak daha titiz olan hobiciler suyu ne kadar hızlı çevirirlerse o kadar karlı çıkarlar, suda tabanda kumda birikecek organik maddeler hızla filtrelerin içine çekilip, zaman zaman yapılacak temizlikle bunları deşarj edebilirler. Fakat bu durum suyun biyolojik olarak iyi temizlendiğinin göstergesi değildir. Ancak kimi avantajları vardır. Mesela aşırı yem atılan bir akvaryum var diyelim, bu tür bir akvaryumda su ne kadar hızlı çevrilirse o kadar iyi olur, suda askıdaki organik katı maddeler hızla filtrelerin içine çekilebilir ve kısa sürelerde filtre de temizlenerek, sistemde biriken organik yük, tam sistem dönüşümüne sokulmadan ortamdan uzaklaştırılabilir. Zaten böyle yapılmazsa yani canlı yükü fazla, atılan yem fazla ise su ne kadar hızlı dönerse dönsün, belli sürelerde filtreler içinde biriktirilen organik yük uzaklaştırılmazsa bu tür bir akvaryumda sonuçlar gittikçe kötüleşir.
Diğer taraftan hacim büyük tutulup az canlı yükü ve az organik yük oluşturulursa, sistem kendini dönüştürebilme imkanlarını kullanabilir bu takdirde yapılması zorunlu olan müdahale miktarı orantısal olarak değilde geometrik olarak azalacaktır.
Yani fazla canlı yüklü bir akvaryumda fitre biyolojik filtrasyona yaradığı gibi aslında bir nevi skimmer gibi çalışır, tutulan belli bir organik yükün deşaj edilebilme imkanını tanır.
Şöyle bir örnekle tamamlayayım, 100 litre akvaryumda saatte 400 litre çeviren bir dış filtreyi 500 litre akvaryuma takınca aa bu dört kere çevirmiyor demek ki biyolojik filtrasyon yaptırmayacak diyemeyiz. Neticede filtrenin içinden geçen su her iki akvaryumda da aynı, yaptıramadığı şey mekanik olarak yeterli olamaması durumu diyebiliriz.
Beğenenler: [T]182834,Ugur79[/T][T]122560,okty[/T]
Teşekkür Edenler: [T]159309,görkem_[/T][T]182834,Ugur79[/T][T]122560,okty[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir