Yokluğunuzda Akvaryumunuzda Neler Oluyor?

Herkese öncelikle sağlıklı hobiler dileyerek başlamak istiyorum [:)]
Akıl ve vicdan sahibi her insan kendi kurduğu akvaryumuna oluşturduğu düzene canlılarına karşı görece bir bağ besler, yaz ayları yaklaşıyor belki birçoğumuz 1hafta - 2hafta tatile çıkarak iş hayatına, şehir yaşantısına ara vereceğiz. Peki döndüğümüzde nasıl bir Akvaryumla karşılaşacağız[:)]
Akvaryumumuz, göz bebeği canlılarımız...

Amonyak patlaması? Beslenemediği için Zayıf düşen canlılar? zaman ayarlı yemlikler, prizler? Ölen canlılar? Suda uzun süre beklemiş ölü bedenler?....
Onlar İçin Ne Yapabiliriz?
Yokluğumuzda Onları Neler Bekliyor ?

Kıymetli forum üyeleri bu konuyu açmamın amacı birçoğumuzun belki tatil sebebi ile belki iş sebebi ile şehir dışına çıkmak zorunda kalan, canlılarını kimseye emanet etmek istemeyen veya edecek kimseyi bulamayan hobicilerin bu seyehat sonrası evlerine geldiklerinde karşılaştıkları olumlu-olumsuz manzaraları, bunların olumsuzlarının gerçekleşmemesi için ne önlem aldıklarını bu önlemlerin ne kadar başarılı olup olmadığını bir konu başlığı altında toplayalım istedim.

Deneyimleyen herkesin bu konuda yaşadıklarını tüm forum ile paylaşabilmesi, tecrübe ettiğiniz hikayeleriniz ile izlenmesi gereken en doğru adımları birlikte sohbet eşliğinde işleyebileceğimiz bir alan açmak istedim[:)]
Umarım sizlerden kabul görür ve geridönüşlerinizi eksik etmezsiniz [:)]

Balıklarımı şimdiye kadar sadece bir kez tatile giderken emanet ettim, 2 hafta sonunda döndüğümde bettamda kuyruk erimesi ve kabızlık vardı. Ana tankımın yarısı ölü, yarısı ise mantar, bloat , dropsy gibi hastalıklar nedeni ile can çekişir haldeydi. Emanet bıraktığım son sefer oldu. En son balıklarıma gözüm gibi baktığım için 42 tane balığımı taşınırken kaybettiğimden beri Balıklarıma biraz "kaba saba" bakarım. Yeni aldığım balığı suya alıştırmam, Su değişimlerini ara sıra unutur, asla dinlenmiş su kullanmam. Kafama eser, tüm dekoru değiştiririm Yavruları çoğu zaman filtresiz tanklarda yetiştiririm. Bunun karşılığında da balıklarım haftalar sürecek elektrik kesintilerine, açlıklara ve kötü su şartlarına dayanıklı olur.
Balıklar doğada pek çok kez kötü koşullara maruz kalabiliyor, zaten kırılgan olanlar ölüyor, türün en dayanıklısı yaşıyor. Biz ise sakat, hata zayıf demeden bütün yavruları olabildiğince hayatta tutuyor, biri yetmezmiş gibi 2 filtre ile sabit su değerleri ile el bebek gül bebek yetiştiriyoruz. Hayatında bir lokma mikroba, havasız ortama denk gelmemiş balık 2 saatlik elektrik kesintisinde ve en ufak bir bakteri çakışmasında ölüyor. Sonra diyorlar ki "millet nasıl hor bakıyor da bir şey olmuyor, bizimkiler en ufak hatada ölüyor" Belki yöntemlerim bazılarına ters düşüyor olabilir, ancak bu balıklarımı ölmekten alıkoyuyor ise uygundur.

[QUOTE=BadWolf]Balıklarımı şimdiye kadar sadece bir kez tatile giderken emanet ettim, 2 hafta sonunda döndüğümde bettamda kuyruk erimesi ve kabızlık vardı. Ana tankımın yarısı ölü, yarısı ise mantar, bloat , dropsy gibi hastalıklar nedeni ile can çekişir haldeydi. Emanet bıraktığım son sefer oldu. En son balıklarıma gözüm gibi baktığım için 42 tane balığımı taşınırken kaybettiğimden beri Balıklarıma biraz "kaba saba" bakarım. Yeni aldığım balığı suya alıştırmam, Su değişimlerini ara sıra unutur, asla dinlenmiş su kullanmam. Kafama eser, tüm dekoru değiştiririm Yavruları çoğu zaman filtresiz tanklarda yetiştiririm. Bunun karşılığında da balıklarım haftalar sürecek elektrik kesintilerine, açlıklara ve kötü su şartlarına dayanıklı olur.
Balıklar doğada pek çok kez kötü koşullara maruz kalabiliyor, zaten kırılgan olanlar ölüyor, türün en dayanıklısı yaşıyor. Biz ise sakat, hata zayıf demeden bütün yavruları olabildiğince hayatta tutuyor, biri yetmezmiş gibi 2 filtre ile sabit su değerleri ile el bebek gül bebek yetiştiriyoruz. Hayatında bir lokma mikroba, havasız ortama denk gelmemiş balık 2 saatlik elektrik kesintisinde ve en ufak bir bakteri çakışmasında ölüyor. Sonra diyorlar ki "millet nasıl hor bakıyor da bir şey olmuyor, bizimkiler en ufak hatada ölüyor" Belki yöntemlerim bazılarına ters düşüyor olabilir, ancak bu balıklarımı ölmekten alıkoyuyor ise uygundur. [/QUOTE]

Konuya ilgi gösterdiğiniz için teşekkür ederim.
Kesinlikle balıkları tabiri caizse açlıkla, hep stabil olmayan arasıra dalgalanna gösteren su şartları ile terbiye etmek gerekiyor benimde kanaatimce [:)]
Çoğu zaman bir hobici ilk emanetinden sonra ikinci kez emanet etmeye yanaşmaması bundan olsa gerek acı bir tecrübe olmuş gerçekten.
Peki Zeynep hanım yeniden iki hafta ayrılmak zorunda kalsanız emanet bırakmayacağınız aşikar :) Size göre oturmuş bir akvaryumda balıklar iki hafta boyunca sudaki mikroskobik canlılar sayesinde hayatta kalabilirler mi? Yoksa otomatik yemleme cihazı mı kullanmayı tercih ederdiniz

Bir kere japon emanet ettim boş akvaryum teslim aldım.

İki sene önce yemleme makinası aldım. Akvaryum buharından diye tahmin ediyorum cihaz pil akıtmış. Malawi tankı perişan olmuş.

Geçen sene anneme kapaklı bir akvaryum emanet ettim. Çok güzel baktığını söyledi ancak suyun yüzeyine çıkmış ölü balıktan bile haberi yok.

Yine geçen sene bitkili tankı babama emanet ettim. 1,5 aylığına şehir dışına gittim. Ben gittim 2 hafta sonra babam balıkları poşete doldurup gelmiş. Plastik saklama kabından geçici bir tank kurduk. Neyseki hiç balık kaybetmeden atlattık bu vakayı.

İnşaAllah bu seneyi faciasın atlatırız.

Tatilcilerin dikkat etmesi gereken konulardan biri de zamanlayıcı prizin kendini resetlemesi. Başıma gelmedi ama dikkat edilmesi gereken konulardan biri.

Akvaryumlarını emanet edenler için elin eşeğinin türkü çağırarak aranmadığı bir tatil olması dileği ile.

[QUOTE=Bekir Can]

Konuya ilgi gösterdiğiniz için teşekkür ederim.
Kesinlikle balıkları tabiri caizse açlıkla, hep stabil olmayan arasıra dalgalanna gösteren su şartları ile terbiye etmek gerekiyor benimde kanaatimce [:)]
Çoğu zaman bir hobici ilk emanetinden sonra ikinci kez emanet etmeye yanaşmaması bundan olsa gerek acı bir tecrübe olmuş gerçekten.
Peki Zeynep hanım yeniden iki hafta ayrılmak zorunda kalsanız emanet bırakmayacağınız aşikar :) Size göre oturmuş bir akvaryumda balıklar iki hafta boyunca sudaki mikroskobik canlılar sayesinde hayatta kalabilirler mi? Yoksa otomatik yemleme cihazı mı kullanmayı tercih ederdiniz [/QUOTE]

* Endlerlerim için , Bol bitkili bir tankta yaşıyorlar ve camlarda oluşan yosunlar ile beslenmelerini beklerim ve hepsi kendi üretimim olduğundan 2 hafta boyunca elektrik olmasa dahi başlarının çaresine sıkıntısızca bakarlar.

*Bettalarımın hepsi üretime hazır olacak şekilde formda tutuluyor, yani 2 hafta başıboş bırakıldıklarında belki biraz göbeklerini eritmiş olarak bulabilirim ancak yine elektrik olmasa dahi bir sıkıntı çıkmaz. Gelir gelmez su değişimi yaparak su düzenini toparlarım.

*Barb tankımdaki 4.5 yaşına gelmiş eski topraklarımda kayıp yaşamam mümkün olabilir, çünkü zaten ömürlerinin sonuna geldikleri için (ortalama 4-5 sene) gençler kadar dayanıklı değiller, ancak gençler için konuşmak gerekirse diyetin çoğu canlı yemden oluştuğu ve nadiren kuru yem yedikleri için bettalar gibi onlar da haftalar sürecek bir açlığa hazır durumda olacaklardır, tek sıkıntı elektrik kesintisi sonucu filtrenin devreden çıkmasından dolayı oluşur diye düşünüyorum. Olabildiğince havasızlığa alıştırmaya çalıştım ancak birkaç günlük kesinti ile 2 haftalık bir kesintinin bir olmayacağının da farkındayım. Şimdiye kadar filtre problemleri ve yaşlılık hariç hiç tetrazon kaybı vermedim. o nedenle ne bulurdum orası şüpheli.

*Japonları ise normalde bol olarak beslediğim için sindirimi kolaylaştırmak adına zaten birkaç gün aç bıraktığım oluyor. O nedenle çok sıkıntı olacağını sanmıyorum, muhtemelen sakat olan ufaklık tek risk altında olan olurdu, çünkü yüzebilmek için diğerlerine oranla daha çok enerji sarf etmesi gerekiyor.

Açıkçası otomatik yemleme makinesi almazdım. Çünkü evimde irili ufaklı 7 akvaryum var, bahsi geçen makineler çok masraflı ve bir öğrenci olduğum için her birine makineyi alabilmem imkansız olurdu. Ve açıkçası birisi beslenmeye devam edip keyfini çıkartırken ötekilerin dönüşümü beklemeleri bana göre adaletsiz bir yaklaşım olur. Hepsi benim sorumluluğumda ve hepsi eşit oranda "iyi" bakılıp aynı oranda seviliyorlar, eğer birini kayırırsam, ötekilere de aynı fırsatları sunmam gerekir.
Ben seyahate çıkarken asıl telaşı diğer hayvanlarımda yaşıyorum :)

[QUOTE=kutlu01]Bir kere japon emanet ettim boş akvaryum teslim aldım.

İki sene önce yemleme makinası aldım. Akvaryum buharından diye tahmin ediyorum cihaz pil akıtmış. Malawi tankı perişan olmuş.

Geçen sene anneme kapaklı bir akvaryum emanet ettim. Çok güzel baktığını söyledi ancak suyun yüzeyine çıkmış ölü balıktan bile haberi yok.

Yine geçen sene bitkili tankı babama emanet ettim. 1,5 aylığına şehir dışına gittim. Ben gittim 2 hafta sonra babam balıkları poşete doldurup gelmiş. Plastik saklama kabından geçici bir tank kurduk. Neyseki hiç balık kaybetmeden atlattık bu vakayı.

İnşaAllah bu seneyi faciasın atlatırız.

Tatilcilerin dikkat etmesi gereken konulardan biri de zamanlayıcı prizin kendini resetlemesi. Başıma gelmedi ama dikkat edilmesi gereken konulardan biri.

Akvaryumlarını emanet edenler için elin eşeğinin türkü çağırarak aranmadığı bir tatil olması dileği ile.
[/QUOTE]

Kayıplarınız üzücü cidden insanı hobiden soğutur resmen bu durum :) kışın beslediğiniz yetiştirdişiniz canlıları yaz ayları arka arkaya kaybetmek.. Kendi kendilerine bırakmak, pek fikir sahibi olmayan insanlara emanet etmekten daha mantıklı gözüküyor bu durumda zararın şiddeti açısından [:)]
Zaman ayarlı prizlerin kendilerini resetlemesini ilk defa duydum bunu araştıracağım her cihazda mı meydana geliyor yoksa teknik bir sıkıntı mı, doğru kaynaklardan bilgi edinebilirsem yine burada paylaşmaya çalışırım. Dediğiniz gibi umarım faciasız bir sene olur herkese[:)]

[QUOTE=BadWolf]

* Endlerlerim için , Bol bitkili bir tankta yaşıyorlar ve camlarda oluşan yosunlar ile beslenmelerini beklerim ve hepsi kendi üretimim olduğundan 2 hafta boyunca elektrik olmasa dahi başlarının çaresine sıkıntısızca bakarlar.

*Bettalarımın hepsi üretime hazır olacak şekilde formda tutuluyor, yani 2 hafta başıboş bırakıldıklarında belki biraz göbeklerini eritmiş olarak bulabilirim ancak yine elektrik olmasa dahi bir sıkıntı çıkmaz. Gelir gelmez su değişimi yaparak su düzenini toparlarım.

*Barb tankımdaki 4.5 yaşına gelmiş eski topraklarımda kayıp yaşamam mümkün olabilir, çünkü zaten ömürlerinin sonuna geldikleri için (ortalama 4-5 sene) gençler kadar dayanıklı değiller, ancak gençler için konuşmak gerekirse diyetin çoğu canlı yemden oluştuğu ve nadiren kuru yem yedikleri için bettalar gibi onlar da haftalar sürecek bir açlığa hazır durumda olacaklardır, tek sıkıntı elektrik kesintisi sonucu filtrenin devreden çıkmasından dolayı oluşur diye düşünüyorum. Olabildiğince havasızlığa alıştırmaya çalıştım ancak birkaç günlük kesinti ile 2 haftalık bir kesintinin bir olmayacağının da farkındayım. Şimdiye kadar filtre problemleri ve yaşlılık hariç hiç tetrazon kaybı vermedim. o nedenle ne bulurdum orası şüpheli.

*Japonları ise normalde bol olarak beslediğim için sindirimi kolaylaştırmak adına zaten birkaç gün aç bıraktığım oluyor. O nedenle çok sıkıntı olacağını sanmıyorum, muhtemelen sakat olan ufaklık tek risk altında olan olurdu, çünkü yüzebilmek için diğerlerine oranla daha çok enerji sarf etmesi gerekiyor.

Açıkçası otomatik yemleme makinesi almazdım. Çünkü evimde irili ufaklı 7 akvaryum var, bahsi geçen makineler çok masraflı ve bir öğrenci olduğum için her birine makineyi alabilmem imkansız olurdu. Ve açıkçası birisi beslenmeye devam edip keyfini çıkartırken ötekilerin dönüşümü beklemeleri bana göre adaletsiz bir yaklaşım olur. Hepsi benim sorumluluğumda ve hepsi eşit oranda "iyi" bakılıp aynı oranda seviliyorlar, eğer birini kayırırsam, ötekilere de aynı fırsatları sunmam gerekir.
Ben seyahate çıkarken asıl telaşı diğer hayvanlarımda yaşıyorum :) [/QUOTE]

Anladığım kadarıyla evinizde küçük bir Yaban oluşturmuşsunuz :) imrendim diyebilirim Allah nazardan saklasın maşallah [:)]
7 akvaryum olunca dediğiniz doğru o maliyete katlanılamaz. Tanka oranlar balık sayısı arttıkca sudan beslenme kıtlığıda oluşacaktır.
Fakat sizin dediğinize göre oturmuş tanklarda sert şartlara alışmış balıklar bir iki hafta arası kendi hallerinde hayatta kalabilir(ihtiyar tetrazonlar hariç) bu genellemeyi yapmak zor bir karar aslında diğer tüm durumlar gibi risk barındırıyor ki bana göre en büyük risk dip balıkları için olucaktır bu durumda. Dip balıklarının sahiplerine olan ihtiyacının serbest yüzen balıklara göre daha çok olduğu kanaatindeyim.
7 akvaryumum var dediniz ve hatta diğer canlılar; Timer priz kullanıyor musunuz belli saatlerde ışık gibi rutin açma kapama işleri için?

Canlı doğuran tankım kuruluyken sene 2016 ve 15 günlük bir tatile çıkmamız gerekiyordu, tabi ki bir düşünce bir telaş olduk balıklara bir şey olur mu diye, çözümü ancak fazladan bir hava motoru + 2 hava taşı bağlayarak ve oto yemleme cihazı takarak bulduk. Uzun süreli elektik kesintisi olmasın diye de bol bol dua ettik[:)]. Sonuç, geri döndüğümüzde birkaç litre buharlaşan su dışında her şey bıraktığımız gibiydi[:)]

Bu kadar olumlu bir cevap beklemiyordum açıkcası Eren bey maşallah[:)] o zamanki akvaryumunuz hakkında bilgi verir misiniz haciminiz ve canlı sayınız ne durumdaydı yemlemeyi su kalitesini bozmaması için azar azar mı yaptınız yoksa her zamanki bir oran mı belirlediniz

Yakın zamanda iki haftalık şehir dışına çıktım. Yemleme Makinesi almak için bir fırsatım olmadı çünkü gecenin bir yarısı öğrendim şehir dışına çıkacağımı.

Tabi doğal olarak kara kara düşünmeye başladım. Emanet edebilecek kimse de yoktu.

Hem lepistes hem de büyütmek için çaba emek ve de o kadar para sarfedip ortaya çıkardığım bitkilerim tam güzel gelişme gösterdiği zamanlarda ölecek düşüncesi baya stres yaptırdı.

O zamana kadar zamanlı prizim bile yoktu (bu hobiyle ilgilenen kişilerde olmazsa olmazlarından bence)

Bitkilerden vazgeçmek zorunda kaldım.
Işığın fişini çektim. Co2 tüpünü kapattım. Co2 tüpünü kapatınca sanki kendi dünyamı yıkmış gibi hissetmiştim ya neyse :)

Hava motorunu taktım. Sürekli çalışır halde bıraktım.

Suda hemen dağılmayan tuhaf bir yemim vardı granül olanlarından.

Son çare olarak yavruluğumu taktım akvaryuma ve en dibe kadar indirdim içine de paketin yarısını boşalttım. Sonra sıkıntı çıkmaması için dua ettim ki çıkmadı çok şükür.
Sadece dipte yem kalıntıları vardı o kadar. Bitkiler de iyi sayılırdı.

10günlğk bakımdan sonra eskisinden daha iyi hale geldiler çok şükür.

Şimdi olsa nasıl mı olacak peki?

Zaman ayarlı priz aldım iki tane. Biri armatür için. Diğeri de yola çıkacak olursam hava motoruna takmak için. Tabi otomatik yemleme Makinesi de aldım. Tedbir bizden takdir Allah’tan [8)]

[QUOTE=Bekir Can]Bu kadar olumlu bir cevap beklemiyordum açıkcası Eren bey maşallah[:)] o zamanki akvaryumunuz hakkında bilgi verir misiniz haciminiz ve canlı sayınız ne durumdaydı yemlemeyi su kalitesini bozmaması için azar azar mı yaptınız yoksa her zamanki bir oran mı belirlediniz [/QUOTE]

Ortalama net olarak 90 litre bir low tech bitkili tank idi , içesinde ortalama irili ufaklı 30 canlı vardır muhtemelen.Oto yemleme Eheim 3581 günde 4 sefere ayarlıydı, saat 9-12-15-19 saat 9 da çift dönüyordu makine, 12 ve 15 de tek 19 da yine çift , her bir dönüşünde balıkların 1 dakika içerisinde tüketecekleri kadar yem dökmesini ayarlamıştım ve yem artığı vs kalmamış su olumsuz etkilenmemişti. Yem olarak AHM guppy granul kullandım. Ekstra hava motorunu da mevcut motor olur da bozulursa diye takmıştım ama birşey olmamış[:)] Evet katılıyorum size bende beklemiyordum, endişeliydim olmuştur bir şey kesin diye ama çok şükür sonuç ortada sanki hiç gitmemiş gibi bir manzara vardı [:)]

[QUOTE=Sui3452]Yakın zamanda iki haftalık şehir dışına çıktım. Yemleme Makinesi almak için bir fırsatım olmadı çünkü gecenin bir yarısı öğrendim şehir dışına çıkacağımı.

Tabi doğal olarak kara kara düşünmeye başladım. Emanet edebilecek kimse de yoktu.

Hem lepistes hem de büyütmek için çaba emek ve de o kadar para sarfedip ortaya çıkardığım bitkilerim tam güzel gelişme gösterdiği zamanlarda ölecek düşüncesi baya stres yaptırdı.

O zamana kadar zamanlı prizim bile yoktu (bu hobiyle ilgilenen kişilerde olmazsa olmazlarından bence)

Bitkilerden vazgeçmek zorunda kaldım.
Işığın fişini çektim. Co2 tüpünü kapattım. Co2 tüpünü kapatınca sanki kendi dünyamı yıkmış gibi hissetmiştim ya neyse :)

Hava motorunu taktım. Sürekli çalışır halde bıraktım.

Suda hemen dağılmayan tuhaf bir yemim vardı granül olanlarından.

Son çare olarak yavruluğumu taktım akvaryuma ve en dibe kadar indirdim içine de paketin yarısını boşalttım. Sonra sıkıntı çıkmaması için dua ettim ki çıkmadı çok şükür.
Sadece dipte yem kalıntıları vardı o kadar. Bitkiler de iyi sayılırdı.

10günlğk bakımdan sonra eskisinden daha iyi hale geldiler çok şükür.

Şimdi olsa nasıl mı olacak peki?

Zaman ayarlı priz aldım iki tane. Biri armatür için. Diğeri de yola çıkacak olursam hava motoruna takmak için. Tabi otomatik yemleme Makinesi de aldım. Tedbir bizden takdir Allah’tan [8)][/QUOTE]

Bana en ilginç gelen sizinki oldu Suat bey [:)))] o kadar yem suyunuzu bozmadı mı Allahaşkına zor dağılanda olsa onbeş gün dile kolay. Vallahi maşallah :) Bir başkasına emanet eden arkadaşlar döndüklerinde büyük bir fatura ile karşılaşırken sizin zararınızın daha az olması bu işin bilmeyen birine emanet edilerek olmayacağının en iyi göstergesi oldu. Paylaştığınız için çok teşekkür ederim.
Bu arada vatani bir görev icraediyordunuz sanırım yanlışsa af buyurun Allah hem yardımcınız olsun hem razı olsun dualarımız her zaman sizlerle.

Eren bey tebrik ederim gerçekten ayrıca tecrübenizi paylaştığınız içinde teşekkür ederim :) hacime göre canlı yükünüzde gözardı edilmeyecek kadar olmasına rağmen demekki fazla telaşa kapılmamak gerekiyor bu gibi durumlarda doğru teknolojiyi kullandığımız takdirde bir çok olumsuzluğu önleyebiliyoruz[:)]

[QUOTE=Bekir Can]

Bana en ilginç gelen sizinki oldu Suat bey [:)))] o kadar yem suyunuzu bozmadı mı Allahaşkına zor dağılanda olsa onbeş gün dile kolay. Vallahi maşallah :) Bir başkasına emanet eden arkadaşlar döndüklerinde büyük bir fatura ile karşılaşırken sizin zararınızın daha az olması bu işin bilmeyen birine emanet edilerek olmayacağının en iyi göstergesi oldu. Paylaştığınız için çok teşekkür ederim.
Bu arada vatani bir görev icraediyordunuz sanırım yanlışsa af buyurun Allah hem yardımcınız olsun hem razı olsun dualarımız her zaman sizlerle.[/QUOTE]

İlk akvaryumum ve şu an 40tane yavrum var. Normalde iki ay boyunca su değişimi yapmayın deniyor (sonradan edindiğim bir bilgi) ama ben daha bir haftalık iken bir o kaba, o kaptan diğer kaba derken sürekli değişiklik yaptım. Dinlenmiş su olayına da hiç dikkat etmedim. Belki de farkında olmadan balıklarıma bağışıklık kazandırmış oldum.

O kadar saçma bir yemdi ki geldiğimde hala daha bozulmamış yemler mevcuttu. Attığım yemlerde küflenme vardı. Kimisi de montelere yapışmış orayı küfletip çürütmüştü. Ben de çok şaşırdım ama yine de kayıpsız olduğu için ayrıca mutlu oldum [:)]

İyi dilekleirniz ve de dualarınız için de ayrıca teşekkür ederim. Dualarınız, destekleriniz için sayenizde işimiz çok daha kolay oluyor. Allah razı olsun.

Her tankın durumu, her balık türünün suyu kirletmesi,zor koşullara adaptasyonu farklı olduğundan ‘ben yaptım oldu’ mantığı sağlıklı sonuç vermez.
Bol bitkili,100litrelik epistes tankının kirlenmesi ile 500 litrelik afrika cichlid tankı aynı kefeye konulamaz.

Bazı balıkların zor şartlara dayanma kabiliyeti olması onları uygunsuz şartlarda besleme nedeni olmamalı. Ayrıca uygun şartlarda gelişen balık ile sınırlarda yaşayan balığın formu,sağlığı aynı olmaz.

Uzun tatillerde ben güvendiğim bir tanıdığıma emanet ediyorum, özellikle fazla sayıda tankı olan varsa tek mantıklı yöntem bu. Otomatik yem makinesine güvenemem açıkçası.

[QUOTE=Foai]Her tankın durumu, her balık türünün suyu kirletmesi,zor koşullara adaptasyonu farklı olduğundan ‘ben yaptım oldu’ mantığı sağlıklı sonuç vermez.
Bol bitkili,100litrelik epistes tankının kirlenmesi ile 500 litrelik afrika cichlid tankı aynı kefeye konulamaz.

Bazı balıkların zor şartlara dayanma kabiliyeti olması onları uygunsuz şartlarda besleme nedeni olmamalı. Ayrıca uygun şartlarda gelişen balık ile sınırlarda yaşayan balığın formu,sağlığı aynı olmaz.

Uzun tatillerde ben güvendiğim bir tanıdığıma emanet ediyorum, özellikle fazla sayıda tankı olan varsa tek mantıklı yöntem bu. Otomatik yem makinesine güvenemem açıkçası.

[/QUOTE]


En absürt olan benim yaptığım olduğu için yazınızı üzerime alındım ve de cevap verme gereksinimi duydum.

“Ben yaptım,oldu. “
Evet, gerçekten oldu.
Ama bu doğru muydu?
Her seferinde aynı sonucu alacak mıyım?
Herkese tavsiye eder miyim?
Bir daha yapacak mıyım?
Hepsini geçtim bu konuda bilgim ve tecrübem var mıydı?

Ben uzatmadan hepsine cevap vereyim.
Koskoca bir HAYIR!

Siz şimdi hobiye başladığınız andan itibaren her şeyi kusursuz hatasız mı yaptınız? Tabiki de Hayır. Anlatmaya başlasanız belki de sizden çok daha absürt gülünç hikayeler çıkacak ortaya ya neyse.

“Ben yaptım,oldu.” mantığıyla hareket eden biri olsam forumda bilgi alışverişi araştırma yapmazdım. Onu geçtim yazımda da yaptığımın yanlış olduğunu ve de sonradan edindiğim bilgiler olduğunu belirten ibareler de var. Direk yapılan işe odaklandığınız ve de canlılara eziyet eden biri olarak canlandırdığınız için zihninizde bunlar gözünüzden kaçmış olsa gerek.

Siz nasıl ki canlılarınız için en iyi ortamı oluşturmaya çalışıyorsanız emin olun ki ben dahil bir çok arkadaş da aynı şeyi yapmaya çalışıyor. Ondan yana şüpheniz olmasın.

İyi hobiler dilerim.