Yeşil Su Çözümü - Azoo Green Water Remover


doctorecÇevrim Dışı

Kayıt: 15/11/2015
İl: Gaziantep
Mesaj: 1457
doctorecÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 01 Aralık 2016 18:46
[QUOTE=KaanE][K]Arkadaşlar hiç böyle şeylerle uğraşmayın. azoo 20-25 lira, seracem 10-20 lira, harcadığınız zamanı, kargo paralarını ve stressi de düşünerek, yeşil su sorunu yaşadığınız anda direk UV filtre alın. Bir kere para verin, kurtulun gitsin... Ben kömürdü, kedi kumuydu, azooydu, püsürdü derken, bir UV filtre parası harcadım. Şuan piyasada 80-90 liraya UV filtreler var. Alın gitsin.[/K] Canlı yükü az, düzenli su değişimi yapılan akvaryumda, mekanik ve biolojik filtrelemeden bile daha önemli UV. Azoo sorunu çözmüyor, çözse bile sorun tekrar ettiğinde yine kullanmak gerekiyor ve ölen yeşil su artıklarını akvaryumdan ve bitkilerden temizlemek çok büyük bir iş. 2-3 ayda bir bunla uğraşmak gerekir tekrar eden yeşil suda (ki UV olmazsa edecektir tekrar) Ama uvde bir kere ölenleri temizleyin, sürekli açık kalsın bir daha yeşil olmaz :) Yeşil su yüzünden ince eleyip sık dokuyarak kurduğum (fakat az da olsa gelen gün ışığını hesap etmedik :) ) christmass moss + anubias ve betalı tankım şuan salonda pislik kaynağı olarak durmakta. Kaldırıp çöpe atmaya üşeniyorum. Ha bitkilerim azdı, mosslar inanılmaz hızlı büyüyor, yeşil su ölüleri gübre oluyor, yaşamaz denen anubias kökü 2 ayda 2 yaprak vermişti, şimdi 2 haftada 10-12 yaprak saydım. moss hızında büyüyor resmen. ama bitkileri bulanıklıktan göremedikten sonra bir önemi yok... [/QUOTE]

+1 Yaptığım için bu söz bana da gelmiş oluyor haliyle. Yukarıdaki kırmızı içine alınmış cümlelere katıldığımı belirtmek isterim...

[QUOTE=Tunc Berk]

Bu noktada bu konuyu kaldırın çöpe atın demek gibi bir şey oluyor. "Ben kullandım işe yaramadı" diyebilirsiniz fakat bu şekilde sorunu çözmüyor dediğiniz zaman etik olmuyor.

[/QUOTE][EDIT]doctorec,2016-12-01 18:47:34[/EDIT]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Tunc BerkÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 05/04/2015
İl: Antalya
Mesaj: 14428
Tunc BerkÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 01 Aralık 2016 19:05
[QUOTE=doctorec]

+1 Yaptığım için bu söz bana da gelmiş oluyor haliyle. Yukarıdaki kırmızı içine alınmış cümlelere katıldığımı belirtmek isterim...

[/QUOTE]

+1' görmedim.


Uv kullanmadım, azoo ile üç günde kurtuldum. Şimdi "Azoo işe yaramıyor" cümlesini kuran hobici bunu açıklamalı.

UV'yi sürekli kullanmayı uygun bulmuyorum. Suda yüzer ne varsa yok ediyor. Sürekli kullanımında balıkların bağışıklığı tembelleşiyor. Ucuz UV'lerin lambasının ne zaman değişeceğine doğru karar vermek zor. Her hangi bir balığın kolayca atlatabileceği bir hastalığı uzun sure UV ile sterilize edilmiş bir balık kaldıramayabilir ki bu büyük olasılık. Bu tür sorunlarda kullanırım sadece düşüncesi ile tercihen alınabilir. Filtre medyalarınız iyi ise yeşil su sorunu bir daha yaşamanız çok düşük bir ihtimal hatta yaşamazsınız. Çünkü sizin tutunan bakterileriniz mavi-yeşil alglere besin bırakmazlar.


[K]"ölen yeşil su artıklarını akvaryumdan ve bitkilerden temizlemek çok büyük bir iş. 2-3 ayda bir bunla uğraşmak gerekir tekrar eden yeşil suda (ki UV olmazsa edecektir tekrar) Ama uvde bir kere ölenleri temizleyin, sürekli açık kalsın bir daha yeşil olmaz :)"[/K]

Eğer alg oluşumu var ise UV'nin atığı Azoo'dan daha çok olacaktır. Sürekli yeşil su sorunu yaşanıyorsa yada yaşanacağı düşünülüyorsa "sistemi oturmayan bir tankta sistemi düzene koymaktansa Uv ile kısa yoldan çözmek" çözüm değildir. UV kullanıldıktan sonra kapatılmalı ve filtrasyon sistemindeki bakteri sistemi oturtulmalı. Bu durumda mantıklı işler yapılan tanklarda yeşil su sorunu yaşamak çok olası değil.


Herkesin tercihi başkadır tabi.

Beğenenler: [T]70376,KaanE[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

KaanEÇevrimiçi

Kayıt: 06/03/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 1325
KaanEÇevrimiçi
Gönderim Zamanı: 01 Aralık 2016 19:16
O zaman şöyle ifade edeyim; Sorun kronik değilse, azoo işe yarar. Örneğin akvaryum yanlış yere kurulmuştur, yeşil su oluşmuştur. Yeri değiştirilir ama yeşil su, akvaryum ışığı ile beslenmeye devam eder. Azooyu kullanırsınız sorun çözülür. (Azoo yerine 3-4 gün tam karartmada denenebilir ilaç almadan). Ama kullanılan çeşme suyunda problem varsa, akvaryum bir şekilde güneş ışığı alıyor ve yeri değiştirilemiyorsa, Azoo ya hiç işe yaramaz, ya da kısa süreli etkili olup, tekrarlamayı engellemez. Her seferinde işe yarasa bile, sürekli yeşil su temizlik sonucu akvaryum tortu içinde kalır. Bu yüzden hiç bunlarla uğraşmayın UV alın dedim. Akvaryumun görselliği önemli değilse, canlı yoksa, mesela sadece bitki büyütme tankıysa, sürekli yeşil su oluşumuna izin verip, sonra bunları azoo ile öldürmek gübre açısından iyi olur. (bendeki durumda böyle oldu sanırım*).

Ya da yeşil suyun farklı türleri ve formları olabilir. İnternette bazı yeşil su sorunu olan tanklar, koyu yeşil ve "0" görüş halindeyken, kimisi limoni yeşil buğulu şekilde. Benim tankımda böyle. Yeşil su ilerleyince böyle koyulaşıyor diyicem ama haftalardır aynı durumda.

Yeşil su için en basit ve ucuzundan başlayarak çözüm olabilecekler;

Karartma
Diatomit
Aktif kömür
Sera vb. firmaların ürettiği farklı filtre malzemeleri
Yosun ilacı, azoo gibi ilaçlar
ve nihayet UV filtre.

*aylardır ancak 2 yaprak anubias kökü, 10-12 tane yaprak vermiş durumda, her yerinden yaprak fırlamış. Aylardır en fazla 2 misli artan christmass mosslar, boy olarak 5-6 katı artmış durumda. (ölü yeşil su artıkları yüzünden üstleride baya tortu ile kaplıydı birde) öyleki şuan uzamış dallarını kesip, file ile akvaryum tabanımı komple kaplayabilirim. Ama yeşil su yüzünden akvaryuma herhangi birşey yapmak gelmiyor içimden. Haftada %30-%40 su değiştiriyorum o kadar.

[QUOTE=Tunc Berk]

+1' görmedim.


Uv kullanmadım, azoo ile üç günde kurtuldum. Şimdi "Azoo işe yaramıyor" cümlesini kuran hobici bunu açıklamalı.

UV'yi sürekli kullanmayı uygun bulmuyorum. Suda yüzer ne varsa yok ediyor. Sürekli kullanımında balıkların bağışıklığı tembelleşiyor. Ucuz UV'lerin lambasının ne zaman değişeceğine doğru karar vermek zor. Her hangi bir balığın kolayca atlatabileceği bir hastalığı uzun sure UV ile sterilize edilmiş bir balık kaldıramayabilir ki bu büyük olasılık. Bu tür sorunlarda kullanırım sadece düşüncesi ile tercihen alınabilir. Filtre medyalarınız iyi ise yeşil su sorunu bir daha yaşamanız çok düşük bir ihtimal hatta yaşamazsınız. Çünkü sizin tutunan bakterileriniz mavi-yeşil alglere besin bırakmazlar.


[K]"ölen yeşil su artıklarını akvaryumdan ve bitkilerden temizlemek çok büyük bir iş. 2-3 ayda bir bunla uğraşmak gerekir tekrar eden yeşil suda (ki UV olmazsa edecektir tekrar) Ama uvde bir kere ölenleri temizleyin, sürekli açık kalsın bir daha yeşil olmaz :)"[/K]

Eğer alg oluşumu var ise UV'nin atığı Azoo'dan daha çok olacaktır. Sürekli yeşil su sorunu yaşanıyorsa yada yaşanacağı düşünülüyorsa "sistemi oturmayan bir tankta sistemi düzene koymaktansa Uv ile kısa yoldan çözmek" çözüm değildir. UV kullanıldıktan sonra kapatılmalı ve filtrasyon sistemindeki bakteri sistemi oturtulmalı. Bu durumda mantıklı işler yapılan tanklarda yeşil su sorunu yaşamak çok olası değil.


Herkesin tercihi başkadır tabi.[/QUOTE]

Ölen yeşil su artıkları UVde bir kere olacaktır. Temizlendikten sonra, UV sürekli açık olduğunda bir daha yeşil su oluşamaz. Benim durumumda UVden başka yapacak birşey kalmadı. Tankın canlı yükü 36lt ye bir adet beta, bol moss ise yük değil tersine filtre olarak çalışıyor. Birde her hafta %30-40 su değişiyor. Bu durumda tankta amonyak nitrit veya nitrat sorunu olduğunu sanmıyorum. Öyleki iç filtrem var çalışıyor ama burdaki hobiciler ve benim ortak görüşüm, bu iç filtreye gerek bile olmadığı. Şu canlı yükü, bitki, su değişimi ile, kumdaki bakterilerin fazlasıyla yeterli olması gerekir tanka. Ki sorun zaten akvaryumun günün belirli saatlerinde gün ışığı alması. Maalesef, kurarken güneş ışığının belirli saatlerde içeri bu kadar gelebileceğini hesap etmedim. Yerinide değiştiremiyorum, yer kalmadı. Olan yerlerde gözden uzak.

Normalde bi kapaktan çok daha az bir miktar azoo konuyor doz olarak. Bugün 3-4 kapak kadar koyucam, hacme göre olan dozun 10 katı kadar. sonucu yarın yazarım :)

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

GLOSTERKANARYAÇevrim Dışı

Kayıt: 20/06/2006
İl: Istanbul
Mesaj: 10
GLOSTERKANARYAÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 03 Ocak 2017 16:49
Sonuç nasıl düzeldimi acaba ?

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

captainblack106Çevrim Dışı

Kayıt: 29/01/2014
İl: Izmir
Mesaj: 21
captainblack106Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 05 Ocak 2017 00:27
Arkadaşlar akvaryumum tam olarak 2 aydır bu şekilde bulanık... çözüm bulamadım. Akvaryum yaklaşık 3 yıllık, kum ve taşlar yeni konmadı. tetra 700 kullanıyorum. İlave olarak biolife da kullandım. Su sıcaklığı 26 derece

Düzenli olarak dip çekimi yapıyordum. Ancak bu hale gelince 1/3 su değişimini haftada 1 bazen 2 defa dinlenmiş su ile tekrarladım. Zaten toplam 8 maswa mevcut fazla kirletmiyorlardı.

Dış filtrenin elyafını değiştirdim ve içindeki karbonun özelliğini yitirmiş olabileceği için çıkarıp sera 250 ml siporax koydum ve 1/3 su değişimine devam ettim.

Yine sudaki bulanıklık gitmedi ve iyi bakteri olduğunu düşündüğüm güvendiğim bi akvaryumdan 30 litre kadar su ilave ettim yine olmadı.

Farkettimki benim problemimle sanırım aynı bu konu ... ama bitki yok akvaryumumda ve tropeusa zararı olurmu
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/157243/050120170027001.jpg[/IMG]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Engin_35Çevrim Dışı

Kayıt: 04/09/2016
İl: Izmir
Mesaj: 57
Engin_35Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 05 Ocak 2017 00:42
[QUOTE=captainblack106]Arkadaşlar akvaryumum tam olarak 2 aydır bu şekilde bulanık... çözüm bulamadım. Akvaryum yaklaşık 3 yıllık, kum ve taşlar yeni konmadı. tetra 700 kullanıyorum. İlave olarak biolife da kullandım. Su sıcaklığı 26 derece

Düzenli olarak dip çekimi yapıyordum. Ancak bu hale gelince 1/3 su değişimini haftada 1 bazen 2 defa dinlenmiş su ile tekrarladım. Zaten toplam 8 maswa mevcut fazla kirletmiyorlardı.

Dış filtrenin elyafını değiştirdim ve içindeki karbonun özelliğini yitirmiş olabileceği için çıkarıp sera 250 ml siporax koydum ve 1/3 su değişimine devam ettim.

Yine sudaki bulanıklık gitmedi ve iyi bakteri olduğunu düşündüğüm güvendiğim bi akvaryumdan 30 litre kadar su ilave ettim yine olmadı.

Farkettimki benim problemimle sanırım aynı bu konu ... ama bitki yok akvaryumumda ve tropeusa zararı olurmu
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/157243/050120170027001.jpg[/IMG][/QUOTE]
Ben uv filtre ile kurtuldum.Ama önce azoo green water remover deneyebilirsiniz.Yeşil su sorunu olduğunu varsayıyorum.

Beğenenler: [T]157243,captainblack106[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

GLOSTERKANARYAÇevrim Dışı

Kayıt: 20/06/2006
İl: Istanbul
Mesaj: 10
GLOSTERKANARYAÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 11 Ocak 2017 14:07
azoo green water remover kullandım. Suyu çok berrak yapıyor. Fakat 1 hafta sonra aynı . Yeşillenmeye devam ediyor. En azından bende böyle. Görüş mesafesi nerdeyse 5 CM. Bende de tropheus var. Anubias ve amazon var. Aktif karbon kömürü koydum gene aynı. Resimdeki iyi hali.
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/12097/110120171406311.jpg[/IMG][EDIT]GLOSTERKANARYA,2017-01-11 14:08:48[/EDIT]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Engin_35Çevrim Dışı

Kayıt: 04/09/2016
İl: Izmir
Mesaj: 57
Engin_35Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 11 Ocak 2017 21:05
[QUOTE=GLOSTERKANARYA] azoo green water remover kullandım. Suyu çok berrak yapıyor. Fakat 1 hafta sonra aynı . Yeşillenmeye devam ediyor. En azından bende böyle. Görüş mesafesi nerdeyse 5 CM. Bende de tropheus var. Anubias ve amazon var. Aktif karbon kömürü koydum gene aynı. Resimdeki iyi hali.
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/12097/110120171406311.jpg[/IMG][/QUOTE]
Hocam tekrar ediyorsa[QUOTE=GLOSTERKANARYA] azoo green water remover kullandım. Suyu çok berrak yapıyor. Fakat 1 hafta sonra aynı . Yeşillenmeye devam ediyor. En azından bende böyle. Görüş mesafesi nerdeyse 5 CM. Bende de tropheus var. Anubias ve amazon var. Aktif karbon kömürü koydum gene aynı. Resimdeki iyi hali.
[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/12097/110120171406311.jpg[/IMG][/QUOTE]
Hocam tekrar ediyorsa kesin çözüm için uv filtre kullanmalısınız.

Beğenenler: [T]12097,GLOSTERKANARYA[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

sercanincelerÇevrim Dışı

Kayıt: 16/03/2015
İl: Ankara
Mesaj: 5
sercanincelerÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 11 Ocak 2017 21:30
Size yardımcı olabilmek için 3 yıl önceki akvaryumu mu arşivden buldum. benim akvaryumum da resimdeki gibiydi. Komple su değiştim kullanmadığım ilaç kalmadı ama çare olmadı. Daha sonra Uv aldım ışıkları kapattım 1 haftada çözüm buldum ve asla bir daha böyle bir şey olmadı 3 yıldır uv kullanıyorum. [IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/172514/110120172128521.jpg[/IMG]

Beğenenler: [T]12097,GLOSTERKANARYA[/T]
+1: [T]188740,Engin_35[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

captainblack106Çevrim Dışı

Kayıt: 29/01/2014
İl: Izmir
Mesaj: 21
captainblack106Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 13 Ocak 2017 01:41
Bu akşam azoo yeşil su gidericiyi denedim 3-4 saat içinde etkisi belli oldu[IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/157243/130120170139511.jpg[/IMG][IMG]https://foto.akvaryum.com/fotolar/157243/130120170140041.jpg[/IMG]

Beğenenler: [T]173168,Tunc Berk[/T][T]179624,doctorec[/T][T]49423,sinan m.d[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

BozkurtGokturkÇevrim Dışı

Kayıt: 28/09/2016
İl: Antalya
Mesaj: 187
BozkurtGokturkÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 13 Ocak 2017 15:06
Öncelikle filtre medyalarının görevleri, neye yaradıkları iyi bilinmeli ve buna göre kullanılmalıdır.
Aktif karbondan başlayalım; Asla sürekli kullanılmaması gereken bir filtre medyasıdır. Yararlı, zararlı, vitamin, mineral, eser element vs. yakaladığı herşeyi bağlar ve belli bir noktada doyuma ulaşır. İlk elektrik kesintisi, diltrasyonun durması ya da ani ısı değişikliklerinde kusma yapar. Yani her halûkarda normal şartlarda asla kullanılmaması gerekir. Normal şartlarda kullanılması yararından çok zarar getirecektir. Bakteri popülasyonunun oluşmasını engelleyecektir.

Yeşil su sorunlarının birkaç nedeni vardır; Yanlış ve fazla (gereksiz) ışıklandırma, fazla yem, kalitesiz yem vs. Önce sebep bulunup çözülmelidir!.. Bilinmesi gereken ince bir detay var!.. Suyu oturduğu düşünülen akvaryumlardan su almak, bakteri popülsyonuna beklenen etkiyi asla sağlayamaz. Çünkü yararlı bakteriler, planktonlar gibi suda yüzmezler ve muhakkak tutunacak bir yüzeye ihtiyaç duyarlar. Yani aşlama yaptığınız suda yararlı bakteri yerine olsa olsa ancak suda yüzen zararlı planktonik bakteri ve canlıları akvaryumunuza kendi ellerinizle taşımış olursunuz!..

Gelelim UV-C filtrelerin çalışma prensibi ve nasıl kullanılması gerektiğine;
UV-C Sterilizatör filtreler, yararlı bakterilere zarar vermez. Suda yüzen asalak planktonik canlıları öldürerek suyunuzun sağlıklı kalmasını sağlar. Yeşil sorununu kısa sürede çözecektir. Ayrıca su piresi veya artemia da sorunun çözülmesinde yardımcı olacaktır. [K][B](Ancak bitkisel beslenen trop tanklarında su piresi ve artemia kullanımı yanlış olur!..)[/B][/K]

UV-C Sterilizatör filtrelerin sürekli kullanımı doğrudur. Bir süre kullanıp kapatmak yanlış bir uygulamadır. Lamba olarak da marka ve güce göre 10 bin saat ile 50 bin saat arasında ömrü vardır.

UV sterilizatörlerle ilgili olarak çeşitli bilimsel makale ve kaynaklardan toparlayabildiğim bilgiler neticesinde, aşağıda isimleri geçen bakteri ve mantarları yok ettiğini öğrendim. Bu bakteri ve mantarların ne olduğunu da merak edip araştırmaya başladım ve ilginç şeylerle karşılaştım!.. Merakım daha da artmaya başlayınca, bir laborant arkadaşıma konuyu açıp bilgi istedim. Arkadaşım sayesinde bir kimyagerle tanışma ve bilgi alma şansım oldu. Merak ve ilgi arttıkça bir su ürünleri mühendisi ile tanıştık.

Üçünden aldığım bilgiler tamamen birbiri ile örtüşüyordu. İçme suyu kaynaklarında, arıtma tesislerinde ve şehir şebekesinde, tüm arıtma ve kimyasal müdahalelere rağmen bakterilerin bulunabileceği ihtimali olduğunu öğrendim. Aslında nerde yaşarsanız yaşayın, evinizde arıtma cihazı kullanılmasının en doğru seçenek olduğunu söylüyorlardı.

Peki ama arıtma cihazları güvenli miydi? Kartuşları ve membranları ne kadar sağlıklı arıtma yapıyorlardı? Bu sorunun cevabını da, arıtma sistemleri üretiminde çalışan birinden alabilirdim.

Arıtma sistemleri üretip satan birilerine böyle bir soru sormak ne kadar mantıklı diye düşünebilirsiniz. Ama sonunda beklediğim cevabı bir itiraf gibi aldım!..

Tüm arıtma sistemine ve kullanılan tüm membran ve filtrelere rağmen, bir bakterinin tüm sistemi atlatabileceği ihtimalinin her zaman bulunduğunu, bu nedenle aslında arıtma cihazlarında UV lambaların da entegre olarak kullanılmasının, bu ihtimali de ortadan kaldıracağı, konuştuğum bu insanların genel ve ortak kanısıydı.

Hele, musluklardan direkt olarak su içmenin veya ne kadar dinlenmiş olursa olsun, direkt çeşme suyunun akvaryumlarda kullanılmasının, her zaman kayıplara neden olabileceğinin hiç de yadsınabilecek kadar zayıf bir ihtimal olmadığını da öğrendim.

Sterilizasyon ve dezenfeksiyon amaçlı olarak kullanılan, 200 nm (nanometre) ile 280 nm arasında, UV-C bandında ışınım yapan, kısa dalga boylu UltraViyole ışığından oluşan UV filtreler hakkında kendi çapımda yaptığım araştırmayı ve karşılaştığım sonuçları, insanlara yararlı olabilmek adına paylaşmak istedim. Buyurun; Bunlar benim ulaştığım bilgiler:

[K][B]Ultra Viyole Filtre Sistemi[/B][/K]

[B]Ultraviyole ne demektir?[/B]
Basit bir tabirle, görünür ışınlar ve görünmeyen ışınlar arasında kalan ışın tipine ultraviyole ışın denir.

[B]NASIL ÇALIŞIR?[/B]
Suya herhangi bir kimyevi madde katılmaksızın, ultraviyole ışınları ile suda bulunması muhtemel bakteri, mantar, virüs vb. mikroorganizmaların etkisiz hale gelmesini sağlar.

Ultraviyole sistemlerde 254 nm dalga boyunda UV ışını mikroorganizmaların hücre zarlarından geçer ve DNA yapılarını tahrip ederek zararsız hale gelmelerini sağlar. Mikrobiyolojik arıtmada Ultraviyole (UV) Dezenfeksiyon fiziksel ve doğal bir prosesle, özellikle sıvılarda üstün bir arıtma gerçekleştirir.

[B]Ultraviyole sistemlerini diğer arıtım tiplerinden farklı kılan önemli özellikler şunlardır:[/B]
Suyun tadını ve yararlı minarelleri değiştirmeden içme suyu elde etmenizi sağlar.
Diğer arıtım üniteleri ile uyumlu çalışabilmektedir.
Minimum elektrik tüketimi.
Minimum bakım ve onarım masrafı.
Herhangi bir kimyasal kullanmadan arıtım sağlar.
Güvenilir, etkili ve insan sağlığı için en uygun sterilizasyon tipidir.
Ultraviyole sistemlerinde 254 nm dalga boyunda UV ışını sağlayan Ultraviyole lamba kullanılmaktadır.
Ultraviyole lambanın su ile temasını önlemek için UV ışını en iyi şekilde geçiren Quartz tüp kullanılmaktadır. Tüm bu ekipman 304 kalite paslanmaz çelikten bir gövdede toplanmıştır.
Bu sistem içerisinden geçirilen suyu bakterilerinden % 99,99 oranında arındırılmaktadır.
Bu sistemlerin bakım maliyeti ve elektrik sarfiyatları yok denecek kadar azdır. UV lambanın ömrü 8000 saattir ve bu süre dolduktan sonra sadece lambayı değiştirerek sistem yeniden aktif hale gelebilmektedir.

[B][K]Ultra Viyole Lamba (Filtrelerin) öldürdüğü Bakteriler:[/K][/B]

[B]Bacillus Bakteri Familyasına Genel Bakış[/B]

[B]Bacillus Cinsi Bakterilerin Antimikrobiyal Aktiviteleri, [/B]
PHB Üretimleri ve Plazmid DNA ’lar

[B]Bacillus Cinsi Hakkında Genel Bilgi [/B]
Çubuk şeklinde düz ya da düze yakın hücrelerdir. Çoğu kötü şartlara dirençlidir. Genelde gram pozitiftirler. Peritrik flagellalı ve flagellaları hareketlidir. Aerobik ve fakültatif anaerobturlar. Çoğunda oksijen terminal elektron alıcısıdır. Endospor oluştururlar.

Vejetatif hücreler 0.5X1.2 μm ile 2.5X10 μm çapındadır. Bacillus genusunun koloni morfolojisi çeşitlilik gösterir. Geneli beyaz veya krem renkli kolonilere sahiptir. Bazı türlerinde sarı, pembe, portakal rengi ve siyah renklerde pigmentli kolonilere de rastlanır. B.my coides'in kolonileri ise rizoid şekilde agarlı besi ortamı üzerine yayılır(1).

Bacillus'ların termofilik, mezofilik ve psikrofilik türleri bulunur. Çok yüksek sıcaklık derecelerinde bile canlı kalırlar. Genellikle 35-37 ºC da ve pH 7 civarında ürerler.

Bütün türleri Nutrient Agar, Trypticase Soy Agar, Brain Heart İnfusion ve Kanlı Agar gibi besi yerlerinde oldukça iyi ürerler.

Karbon kaynağı olarak organik asit, şeker ve alkol içeren; nitrojen kaynağı olarak da amonyum bulunduran sentetik ortamlarda çok iyi gelişirler.

Bacillus genusu uygun olmayan şartlarda spor oluşturma yeteneğindedir. Oluşturduğu endospor ise; silindirik, oval, yuvarlak veya böbrek şeklinde olabilir. Buna ilaveten sporlar hücre içerisinde sentral ya da subterminal olarak yerleşebilir.

Bacillus'ların hücre duvarı, hücre yüzeyini tamamıyla örten yüzey katmanı parakristalin oluşturur.
Bacillus'lar genellikle karbonhidrat kapsülü bulundururlar. Tipik habitatları toprak olmasına rağmen doğada geniş olarak, süt ve süt ürünlerinden hava su ve yiyecek gibi birçok ortamdan elde edilebilirler (3).

Bacillus anthracis insan ve hayvanlarda antraks, şarbon, çoban çıbanı denilen hastalığın etkenidir. Hastalık B. anthracis sporlarının zedelenmiş deri, mukozalar ve seyrek olarak solunum yolu ile akciğerlerden organizmaya girmeleri sonucunda oluşur. B. anthracis'ler bulundukları yerden lenfa yolu ile kana yayılma ve orada çoğalma eğilimindedirler. B. anthracis giriş kapısına göre deri şarbonu, akciğer şarbonu, bağırsak şarbonu ve septisemiye sebep olur.

Nitrojen kaynağı, karbon kaynağı, oksijen düzeyi, süt kompanentleri gibi etkenler sütte B.cereus'un gelişimini etkiler. Aynı zamanda B.cereus'un gelişimi sütün işlenmesi sırasındaki pH ve sıcaklığa da bağlıdır. Sporları pastörize sütte canlı olarak kaldıklarından, sütlerin oda sıcaklığında bozulmasına yol açar. B.cereus diyare, bulantı – kusma olmak üzere, iki türlü gıda zehirlenmesi yapar (7). B.brevis, B.lichen iformis, B.subtilis ve B.sphaericus'un besin zehirlenmesine sebep olduğu belirtilmiştir (Buchanan etal.1974).

Bu genus içindeki bakterilerin çoğu patojen değildir. İki adedi insan ve hayvanlarda hastalık oluşturan basillerdir.

Bu makale Gazi Üniversitesi Fen Bilimleri Enstitüsü Biyoloji Bölümü'nde Prof. Dr. Yavuz Beyatlı Danışmanlığı altında Ebru Kalaylı tarafından yapılan ve 2002 yılında tamamlanan "Süt ve Fermente Ürünlerden İzole Edilen Bazı Bacillus Bakterilerinin Antimikrobiyal Aktivite, PHB Üretim ve Plazmid DNA’larının İncelenmesi" adlı Yüksek Lisans Tezinden hazırlanmıştır.

Yüksek Lisans Öğrencisi, 3 Prof. Dr. Gazi Üniversitesi Fen ve Edebiyat Fakültesi Biyoloji Bölümü, Beşevler Ankara. Yazışmalardan sorumlu yazarın e-posta adresi
beyatli@gazi.edu.tr

[B]Bacillus anthracis (Şarbon bakterisi);[/B]
Bacillaceae familyasına ait olup çubuk şeklinde, gram-pozitif, oksijenli solunum yapan, hareketsiz ve sporla çoğalan bir bakteri cinsidir. Kapsül yapısının poli-D-Glutamik asit olması bacillus antracis'i diğer kapsüllü bakterilerden ayırır.
Bu bakteri "şarbon" hastalığına yol açar. Dayanıklı sporları, deri, solunum yolları ve sindirim sistemine yerleşerek enfeksiyon yapar. İnsanlarda şarbon olgularının %95'i deri şarbonu, %5'i ise akciğer şarbonu olarak görülür. Sindirim sisteminde görülen şarbon ise çok nadirdir. Deri şarbonunda lokal lezyonlar ile karşılaşılır ve bu olguların %20'sinde sistemik enfeksiyon, sepsis ve ölüm meydana gelebilir. Akciğer şarbonu ise doğrudan mediastendeki hemorajik nekroz ve ölümle ilişkilidir.
Aşıyla koruma sağlanır. Antibiyotikle tedavisi mümkündür.

[B]Bacillus megatherium
Bacillus parathyphosus

Bacillus suptilis:[/B]
Oksijenli solunum veya geçici oksijenli solunum yapan, 20-30 derecede üreyen bir bakteri cinsidir. Vejetatif şekilleri dayanıksız olup, sporları bazen kaynama derecelerinde birkaç saat dayanabilirler. Gram pozitiftir. Doğada çok yaygın olarak bulunur. Panoftalmi ve Irıdosiklit gibi göz enfeksiyonlarına neden olur.
Bulaşma kaynağı: Toz, toprak, su gibi temel alanlarda yerleştiklerinden besin maddelerine kolaylıkla bulaşırlar.
Ekmeğin iç kısmı pişerken 100 °C derece olur. Bu sıcaklıkta ölmezse bu bakteri, ekmekteki karbonhidratı kullanarak ekmeğin içinde lifli bir yapı oluştururlar.
Özellikle sütte çoğaldıkları zaman kazeini parçalayarak zehirli maddeler açığa çıkarırlar. Diğer besin maddelerinde üredikleri zaman toksin oluştururlar.
Kuluçka süresi: 2-18 saat
Sürfaktin sentezini yapar.

[B]Clostridium tetani;[/B]
Clostridiaceae familyasına ait bir bakteridir.
Çubuk şeklindedir. Gram pozitif bakterilerdendir. Gram boyasında tenis raketine veya davul tokmağına benzer. Oksijensiz solunum yapar, hareketlidir, sporlarla ürer. Tetanospazmin adı verilen biyolojik toksini üretir.
Normalde bağırsaklarda asalak olarak yaşar, ancak vücuda yaralar aracılığıyla girerse tetanoza yol açar. Salgıladığı zehirli madde, yara yakınından ve yüzden başlayarak tüm vücudu saran kasılmalara yol açar. Aşıyla koruma sağlanır.
[B]
Corynebacterium diphtheriae:[/B]
Corynebacteriaceae familyasına ait bir bakteri türü.
Çubuk şeklindedir. Gram pozitiftir. Seçici olarak, oksijenli ya da oksijensiz solunum yapabilir. Hareketsizdir, spor üretmez. Hücre duvarında mikolik asit bulundurur. Ancak aside dirençli boyanmaz. Ayrıca metakromatik cisimcikleri vardır.
Boğaza yerleşen bu bakteri, "difteri"ye neden olur. İnkübasyon süresi en kısa bakteri hastalıklarından biridir (2-3 gün). Solunum güçlüğü yapar, Salgıladığı zehirli madde, kan dolaşımına geçerse, kalp ve sinir sistemine zarar verir. Boğazda membranlara neden olur ve bunlar kaldırlılınca kanar. Bulaşıcıdır, kontrol edilmediğinde salgınlar görülür. Aşıyla koruma sağlanır.
Löffler besiyerinde veya KI Tellürit agarda protein varlığında ürer. Yaymalarda çin harfleri şeklinde dizilimler gösterir. Boyamada metakromatik görünen polimerize polifosfattan oluşan noktacıklar vardır, bunlara Babes-Ernst cisimcikleri denir.

[B]Eberthella typhosa

Escherichia coli[/B]
Genelde E. coli kısaltması ile veya koli basili olarak bilinen Escherichia coli (okunuşu Eşerihiya koli), memeli hayvanların kalın bağırsağında yaşayan bakteri türlerinden biridir. Normalde bağırsakta yaşadığı için, E. coli 'nin çevresel sularda varlığı dışkı kirlenmesinin bir belirtisidir.
E. coli, pediyatrist ve bakteriyolog olan Theodor Escherich tarafından bebek dışkılarında keşfedilmiştir ve adını ondan alır; coli, "kalın bağırsaktan" demektir. E. coli, genel olarak bakteri biyolojisinin anlaşılması amacıyla üzerinde sıkça çalışılmış bir model organizma olmuştur. Canlılar arasında hakkında en fazla şey bilinen organizma olduğu söylenebilir.
İnsanın bir günde dışkı yoluyla vücudundan geçen E. coli bakteri sayısı 100 milyar ila 10 trilyon arasındadır. Dışkıyı oluşturan bakteriler başlıca anerobik bakterilerdir, seçmeli anerobik E. coli hücrelerinin sayısı diğer bakteri türlerinin binde biri dolayındadır. Başka hayvanlarda etkisiz olan bazı E. coli tipleri insana bulaştıklarında hastalık yapabilirler. Bunların en ünlüsü sayılan O157:H7 adlı serotip kanlı ishale ve ölüme yol açabilir.
E. coli, normal bağırsak florasına aittir, biyolojik sınıflandırmada da bağırsaklarda yaşayan bakterilerden oluşan enterik bakteriler ailesinde yer alır. Bakteri çubuk şeklinde olup, boyutları 1-2 µm uzunluğunda ve 0.1-0.5 µm çapındadır.
E. coli Gram-negatif bir bakteri olduğundan endospor oluşturmaz, pastörizasyon veya kaynatma ile ölür. Memeli hayvanların bağırsaklarında büyümeye adapte olmuş olduğu için en iyi vücut sıcaklığında çoğalır.

[B]Legiphelia pneumophilia[/B]
Ağır metallerden civa cromat olduğu yönünde bir bilgiye ulaşabildim.

[B]Micrococcus candidus
Micrococcus sphaeroides[/B]

[B]Mytobacterium tuberculosis[/B]
Verem (tüberküloz) hastalığına yol açan bakteridir.
İlk defa 24 Mart 1882 yılında Robert Koch tarafından tanımlanmıştır. Koch bu keşfi için 1905 yılında tıp alanında Nobel Ödülünü almıştır. Mycobacterium tuberculosisin genomu 1999 yılında çözülmüştür.
[B]Özellikleri:[/B]
Yavaş büyüyen bir bakteridir. Her 18 satte bir bölünür (pek çok diğer bakteri 1 saat veya daha az zamanda bölünür).
Kültürünün ¨negatif¨ olması için 6-8 hafta beklenmesi gerekir.
Löwenstein-Jensen besiyerinde yetiştirilebilir. Bu özel besi yeri yumurta ve patates gibi farklı içeriklere sahiptir.
M. tuberculosis zorunlu aerobdur.
Bakterinin hücre duvarında 3 farklı uzun zincirli lipid bulunur. Bunlar, mikolik asit, wax D ve kazeöz nekrozda rol oynayan fosfatidlerdir.
M. tuberculosisin belirlenmesi için PPD testi yapılır.
M. tuberculosis asit ve bazlara karşı dirençlidir. Örneklerdeki M. tuberculosis konstantrasyonunu arttırmak için sodyum hidroksit kullanılır. Bu madde diğer canlı hücre ve bakterileri yok ederken M. tuberculosise zarar vermez.
M. tuberculosis susuz koşullara dayanıklıdır ve kuru balgamda hayatta kalabilir. Bu özelliği bulaşıcılığını arttırır.
Pek çok ¨MDR¨ M. tuberculosis suşu tespit edilmiştir. ¨MDR¨ "Çoklu ilaç dayanıklılığı olan" bakteri demektir. Bu suşların izoniazide dayanıklı olmaları dünya çapında problem teşkil etmektedir.

[B]Neisseria catarphalis
Phytomonas tumefaciens

Proteus vulgaris[/B]
İnsan dışkısında ve lağım sularında bulunan, hastane virüsü diye de adlandırılan bakteridir.

[B]Pseudomonas aeruginosa:[/B]
Çoğu toprak ve suda bulunur. Glikozu oksidasyon yoluyla parçalayan fakat fermentasyon yapmayan bakterilerdir.
Katalaz (+), insan patojeni, gram (-), sitrat (+), metil kırmızısı (-), Voges Proskauer(-), aerobik, polar flagellası (0,5*1,5-3 mikron boyutlarında) ile hareket edebilen çubuk şekilli bakterilerdir. Ekseriye tek hücreler halinde görünürler, fakat bazen üreme esnasında birkaç hücre bitişik kalarak kısa zincirler teşkil ettikleri görülür. Genç kültürler, üzerinde büyüyebildiği ortamlarda genellikle mavi-yeşil bir pigment çıkarır. Kültür yaşlandıkça bu renkler kahverengine döner. Proteolitik ve lipolitik aktivite göstermektedirler. Aerobik olmaları nedeni ile gıdaların yüzeyinde hızlı gelişebilmeleri sonucu okside ürünler ve mukoz madde oluştururlar. Kendi gelişmeleri için gerekli gelişme faktörleri ve vitaminleri sentezleme yeteneğindedirler.
Diğer Pseudomonadlar gibi Pseudomonas aeruginosa da piyosiyanin {mavi-yeşil), piyorubin (kırmızı-kahverengi) ve flöressein (yeşil-sarı ve flöresan) gibi pigmentler üretir. Flöresseini tüm Pseudomaslar oluşturabilirken; piyosiyanini sadece Pseudomonas aeruginosa oluşturabilir. Pseudomonadların pigment üretimlerini arttırmak için Pseudomonas agar P-F gibi özel besiyerleri geliştirilmiştir. Hemoglobini tam olarak hemoliz ettiğinden kanlı agar besiyerindeki kolonilerin etrafında temiz ve berrak zon oluşturur. Pseudomonas aeruginosa in-vitro koşullarda, inci beyazı koloni görüntüsü ve üzümsü kokusuyla tanınır. Organizmanın kesin tanısı 42 °C de üreme yetisinin ve pigment üretiminin incelenmesiyle konur. Kurumaya dirençlilikleri zayıftır. Pseudomonas aeruginosa motorin ve karosen içinde büyüyebilir. Süt içinde de iyi ürer, sütün pıhtılaşmasında ve çıkardığı pigmentten dolayı yeşil renk almasına neden olur. Bu özelliği sayesinde “hidrokarbon kullanan bakteriler (HUM)“ ünvanını kazanmıştır. HUM bakterileri mikrobiyal korozyona sebep olurlar. HUM bakterileri, hidrokarbon bazlı yakıtların üzerinde bazen yanlışlıkla “algae“ olarak adlandırılan, koyu yeşil ve jölemsi katmanlar oluştururlar.

[B]Pseudomonas fluorescens

Salmonella enteritis[/B]
Salmonella, tifo, paratifo ve gıda zehirlenmesine yol açabilen, çubuksu, Gram-negatif bir enterobakteri cinsidir.[1] Salmonella türleri hareketlidir (motildir), hidrojen sülfür üretirler.
Tarihçe
Salmonella Amerikalı bir patolog olan Daniel Elmer Salmon'a atfen adlandırılmıştır, ancak aslında bakteriyi 1885'te domuzlarda ilk keşfeden onun ortağı Theobald Smith'tir (Smith anafilaksi üzerine çalışmalarıyla daha iyi bilinir). [3][4]

Mikrobiyoloji
Salmonella Gram-negatif bir bakteridir. Klinik laboratuvarda genelde MacConkey agar, XLD agar, XLT agar, DCA agar, veya Önöz agar ile izole edilir. Bağırsak enfeksiyonuna neden oldukları ve sağlıklı bağırsakta bulunan diğer bakteriler çok daha fazla sayıda olduğu için, ilk izolasyonunda seçici (selektif) bir ortam kullanılması gerekir. Klinik nümunelerde salmonella sayıları o kadar düşük olabilir ki dışkı rutin olarak bir zenginleştirme kültürüne tabi tutulur, örneğin selenit buyyonu veya Rappaport Vassiliadis soya pepton buyyonu. Bu ortamlar normal bağırsak florasının büyümesine engelleyicidir ama salmonella turlerinin çoğalmasını sağlarlar. Ardından, zenginleştirme ortamını birincil seçici ortama inoküle ederek salmonellalar izole edilir. Kan agarında 2-3 mm caplı, nemli koloniler oluştururlar. Hücreler uzun süre 25-28 °C aralığında büyütüldükleri zaman bazı türler bir biyofilm oluştururlar, bu biyofilm karmaşık karbonhidratlar, selüloz ve proteinlerden oluşur. Salmonellalar genelde laktoz fermantasyonu yapmazlar; çoğu hidrojen sülfür üretir, ferrik amonyum sitrat içeren ortamda bu gaz tepkiyerek kolonilerin ortasında siyah bir nokta oluşmasına neden olur.

[B]Salmonella parathyi[/B]
Tifo, paratifo ve tetanos’a karşı bağışıklık oluşturma amacıyla uygulanan, ölü Salmonella typhi, Salmonella paratyphi A. Salmonella paratyphi B ve tetanos toksoidinden oluşan aşı; tifo-paratifo-tetanos aşısı
TABT vaccine
Tifo ve paratifo’ya karşı bağışıklık oluşturma amacıyla uygulanan, ölü Salmonella typhi ile Salmonella paratyphi A ve B kültüründen hazırlanmış aşı; tifoparatifo aşısı
TAB vaccine
Bir serotipi (Salmonella typhi) tifo’ya, bazı serotipleri (Salmonella paratyphi A, B ve C) paratifo’ya sebep olmak üzere çok sayıda serotip içeren bir Salmonella türü.
[B]Salmonella enteritidis [/B]
Salmonella enteritidis’in Salmonella paratyphi A, B ve C serotiplerinin sebep olduğu, tifo’ya benzer belirtilerle -fakat ona oranla daha hafif- seyreden akut enfeksiyöz hastalık; [B]paratifo
paratyphoid fever

Salmonella typhimurium
Serratiamartescens

Shigella dysenteriae:[/B]
Enterobakteriler (Enterobacteriaceae) familyasına ait, dizanteriye sebep olan bir bakteri türü.
Çubuk şeklinde, gram negatif bir bakteridir. Seçici olarak oksijenli ya da oksijensiz solunum yapabilir, hareketsizdir, spor üretmez.
Kalın bağırsağa yerleşen bu bakteri, dizanteri hastalığına yol açar. Şiddetli ishal, kusma, halsizlik, karın ağrısına sebep olur. Antibiyotikle tedavi edilir.

[B]Shigella flexneri
Shigella paradysenteriae
Spirillum mbrum
Staphyiococcus albus
Staphyiococcus aureus
Staphyiococcus hemolyticus
Staphyiococcus lactis
Staphyiococcus viridans
Vibrio comma MANTARLAR
Common yeast cake
Bakers yeast cake
Brewer's yeast cake
Saccharomyces cereviciae
Saccharomyces ellipsoideus
Saccharomyces spores
Torula sphaeica VİRÜSLER

Bacteriophage[/B]
Bakteriyofaj (Antik Yunanca βακτήριον baktérion bakteri ve φαγεῖν phageín , 'yemek' fiilinden türetme), bakterileri enfekte eden bir virüstür. Terim genelde kısaltılmış hali olan faj olarak kullanılır.
Ökaryotları (hayvan, bitki ve mantarları) enfekte eden virüsler gibi fajlarda da büyük bir yapısal ve işlevsel çeşitlilik vardır. Tipik olarak proteinden oluşan bir kabuk ve içinde yer alan genetik malzemeden oluşurlar. Genetik malzeme DNA veya RNA olabilir, ama genelde 5 - 500 kilo baz çifti uzunluğunda çift sarmallı DNA'dan oluşur. Bakteriyofajlar genelde 20 ila 200 nm arası büyüklükte olurlar.
Fajlar her yerde mevcutturlar ve bakterilerin yaşadığı ortamlarda, örneğin toprakta veya hayvan bağırsaklarında bulunabilirler. Faj ve diğer virüslerin en yoğun doğal kaynaklarından biri deniz suyudur. Deniz yüzeyinde mililitrede 109 etkin faj taneciği (virion) bulunmuştur ve deniz bakterilerinin %70'i fajlar tarafından enfekte olmuş olabilirler.

[B]infectious heptitis[/B]

[B]influenza[/B]
Grip, influenza veya enflüanza, viral bir hastalıktır. Sağlıklı insanlarda ortalama bir haftada geçmesine rağmen; vücut direncini düşüren kronik hastalığı olan kişilerde (şeker, kalp-akciğer hastalıkları, AIDS vb.) ve yaşlılarda pnömoni (zatürre), meningoensefalit (beyin iltihabı), miyokardit (kalp kası iltihabı) gibi ölümle sonuçlanabilecek hastalıklara yol açabilir. Bu tür risk grubundaki kişilere "yüksek risk grubundaki kişiler" denir.
Grip virüsü Orthomyxoviridae familyasına mensup örtülü bir RNA virüsüdür. Virüsteki nükleik asit 8 tane negatif anlamlı RNA'dan oluşur. RNA'nın kopyalanmasında hata oranı yüksek olduğu için, virüs genomu sürekli değişim halindedir. Ayrıca, aynı hücreyi birden fazla virüsün enfekte etmesi durumunda viral RNA parçaları birbirleriyle karışıp yeni genetik kombinezonlar oluşturabilirler. Bu nedenlerden dolayı vücudun bir grip türüne karşı kazandığı bağışıklık ertesi yıl ortaya çıkan yeni bir salgına karşı genelde etkisiz olur.

[B]Poliomyelitis KÜF SPORLARI
Oospora lactis[/B]

[B]Chiorella vulgaris [/B]
Chlorella. Yeşil algler grubunda yer alırlar. 2 - 8 mikrometre boyutundadırlar. Küre ya da elips biçimindedirler. Tatlı su yosunları da denir. Klorofil taşıdıkları ve fotosentez yaptıklarından bitkilere çok miktarda benzerler. Yani büyümekte olan türlerinde protein oluşur. Yaşlandıkça karbonhidrat ve yağ üretimleri artar. Bu nedenle besin değeri vardır.

Chlorella tek hücreli, yeşil bir tatlı su yosunudur. Fosil kalıntılarının gösterdiğine göre 2,5 milyar yıldır genetik yapısı hiç değişmeyen ender bir canlı türüdür. Chlorella'nın tek hücreli yapısı; onun eşsiz türünün ve vitamin, protein, mineral, amino asitler, nükleik asitler (RNA, DNA), temel yağ asitleri, enzimler ve karotenoidlerin yoğun bir kaynağı olmasına büyük bir avantaj sağlamaktadır. Chlorella bu besinleri saf, katkısız ve doğal olarak mükemmel bir denge içerisinde barındırır ve tek başına bile tam bir besindir. Chlorella, 20'den fazla vitamin ve mineralin yanı sıra bol miktarda doğal beta-karoten'de içermektedir. Chlorella, %50-60 oranında proteinden oluşmakta olup klorofilin doğada bilinen en yüksek oranlı kaynağıdır. Ayrıca demir, iyod, çinko, magnezyum, fosfor ve kalsiyum da içermektedir. Chlorella, sığır karaciğerinin içermekte olduğu B12 vitamininden daha fazlasını içerir.
Chlorella, hücre seviyesindeki vücut fonksiyonlarının dengeli ve kararlı olmasına yardım eder. Sadece vücudun gereksinim duyduğu besinleri en üst seviyede sağlamakla kalmaz aynı zamanda vücudu zararlı maddelerden de temizler. chlorella bilinen en zengin klorofil kaynaklarındandır. Kolorofil, özellikle sindirim sisteminde kötü koku yaratan bakterileri yok ederek sindirim sistemine yardımcı olur. Ayrıca klorofil hemoglobine çok benzer bir yapıda olup, kan yapımını arttırdığı da düşünülmektedir.
Chlorella'nın içerisindeki nükleik asitler (RNA ve DNA), bu tek hücreli bitkinin (yosunun) çok hızlı bir şekilde çoğalmasını ve onun kendine özgü hücrelerinin gençleştirilmesini sağlamaktadır. Biz Chlorella'yı vücudumuza aldığımızda bu hızlı hücre yenilenmesinden sorumlu nükleik asitleri de alıyoruz. Chlorella içerisindeki nükleik asitler, vücut enzimleri, protein ve enerji üretimini düzenlemektedirler. Bu nükleik asitler aynı zamanda proteinlerin parçalanarak amino asitlere dönüşmesine de yardım etmektedir. Chlorella'daki bileşiklerin hücreleri çeşitli toksik maddelerin etkilerine karşı detoksifiye ettiği de (arındırdığı) bulunmuştur. Bu etkinin özellikle içeriğindeki enzimler ve aminoasitlerden geldiği düşünülmektedir. Ayrıca araştırmalar göstermiştir ki; Klorella'nın selüloz çeperi sindirim sistemindeki ağır metallere (kurşun, civa, kadmiyum gibi) ve zararlı kimyasal maddelere yapışarak onların vücuttan atılmasını sağlamaktadır[1]
Not: İngilizce okunuşu Klorella şeklindedir.[2]

[B][K]Ultraviyole ışığı [/K][/B]
Ulraviyole ışığına kısa dalga boylu ışık veya UV-C ışığı denmektedir. 200 nm (nanometre) ile 280 nm arasın UV-C bandına girmektedir. Fakat dezenfeksiyon için gerekli olan ışığın dalga boyu 253.4 nm (0.0002534 mm) dir. 253.4 nm dalga boylu ulraviyole ışığını veren UV-C lambaları üretilmektedir.
Bu lambalar kullanılacakları ortamlara göre değişik şekillerde aplikasyonu yapılarak sterilizatör olarak kullanılmaktadır.
Ultraviyole, ülkemizde ve gelişmiş ülkelerde yaygın olarak su ve hava ortamlarındaki mikropların yok edilmesi için kullanılmaktadır.

[B]Uv ışığına maruz kalmış bakteri:[/B]
Uygun dozajda ve uygun sürede mikropların UV-C ışığına maruz bırakılması onların DNA yapılarının kırılarak yok olmalarını sağlamaktadır.

[B]Zararlı Işıklar:[/B]
Güneşin zararlı ışınlarının (Radyasyon ) insan cildi üzerindeki zararlarını birçok kimse bilmektedir, Uzmanlar, güneş ışıklarının dik olarak geldiği yaz aylarında bu ışıklardan korunmanın gerekliliğine dikkat çekmektedirler.

[B]Güneşin dünyaya ulaştırdığı zararlı ışığın çoğu UV-B dır."Middle wawe UV"[/B]
Canlıların derileri üzerinde zararı daha büyük olan ise UV-C ışığıdır. Güneş ten gelen bu tür zararlı ışınları ozon tabakası filtre etmektedir.

Ultraviyole cihazlarında, temel olarak bu zararlı ışık, dezenfeksiyon işlemi için kullanılır.

İlk olarak, ışıkla dezenfeksiyon işlemi 1910 yılında Fransa da Backer tarafından gerçekleştirilmiştir.

Dalga boyu 200 nm den daha küçük olan ışıklara "Vakum UV" denmektedir, 200nm ile 280nm arasına UV-C, 280nm ile 315nm arasına UV-B, 315 ile 400nm arsında kalan ışığa da UV-A denilmektedir. Bu ışıklar bu gün çeşitli alanlarda kullanılmaktadır.

[B]Ultraviyole ile Dezenfeksiyon:[/B]
Su ortamındaki Mikropların yok edilmesi amacı ile UV cihazları (Stalizatör) çok yaygın olarak kullanılmaktadır.
Cihazın ışık kaynağından verilen UV-C ışınları, su ortamındaki bakterilerin, virüslerin, mantarların, alg vs. tüm mikro organizmaların hücre yapılarının (DNA) bozulması sureti ile etkisiz hale getirerek onların tamamen yok olmasını sağlamaktadır.

Ulraviyole cihazları suyun içindeki mikro organizmaların %99,99 nu gibi çok yüksek bir arıtma verimi ile çalışmaktadır. Bu oran Klor ile veya başka bir dezenfeksiyon yöntemine göre çok daha iyidir.
Ultraviyole ile dezenfeksiyon da suya hiçbir kimyasal madde ilave edilmez, yani suyun tadına, rengine, kokusuna vs. olumsuz bir etkisi yoktur.

Diğer Dezenfeksiyon yöntemlerine göre ekonomiktir. (Kimyasal fiyatları ve nakliyesi oldukça pahalıya gelmektedir. Ayrıca suya uygun dozda kimyasal vermek biraz problemlidir.) Paslanmaz çelik gövdeden imal olduğu için ömürleri çok uzundur. Cihazın tatbiki çok kolay olması, problemsiz bir şekilde çalışması, sağlıklı olması nedeniyle en iyi dezenfeksiyon yöntemi kabul edilmektedir.

Bilinmelidir ki akvaryumlarımıza karşılaştığımız çeşitli hastalıklar, bakteriler, çeşitli alg ve mantarlar, yetersiz ve bilinçsiz filtrasyon nedeniyle oluşmaktadır. Açık konuşmak gerekirse, hiçbir biyolojik ve kimyasal filtrasyon, tüm hastalık ve bakterilerle tek başına mücadele edebilecek güçte değildir. Yani hiçbir biyolojik ya da kimyasal filtrasyon, hastalıklara, çeşitli mantarlara, alglere ve yosunlaşmaya neden olan bakterilerin ortayın çıkmasına, üremesine tek başına engel olamaz. Takdir edersiniz ki, öncelikli olan hastalıkları tespit edip tedavi aramak değil, hastalıklara sebep olabilecek bakterilerin üremesini engellemek, tankımıza çeşitli sebeplerle dışardan gelebilecek bakterileri imha edebilmektir.

İşte tam bu noktada, yukarıda bahsettiğimiz bakterileri tamamen imha eden, hatta yalnızca akvaryumlarımızdaki balıklarımızın değil, evlerimizdeki içme suyumuzun sağlığı için bile kullanılması aslında elzem olan, insan sağlığı için de son derece önemli olan UV filtreler devreye giriyor.

Hele bir de çoğumuzun evinde arıtma veya ozmos cihazı olmadığı gerçeğini düşünürsek, karşılaşabileceğimiz kötü sonuçları ortaya sermeye çalıştım!..

Son olarak unutulmaması gereken bir not daha paylaşalım;

UV lambalar (filtreler), makalenin tümünde görüldüğü üzere, aslında kullanımı önemli olduğu kadar, sürekli kullanımı da önemli. Akvaryum canlılarımızın sağlığı açısından, son derece komplike bir sistem olarak kurup sürdürmeye çalıştığımız akvaryum hobisi içerisinde, elektrikten tasarruf etmeyi düşünerek UV lambayı kapatmak, UV lambanın kullanım ömrünü azaltacağı gibi, suyumuz üzerindeki etkisinin de azalmasına sebep olacaktır. Nasıl ki dış filtrelerimizi kapatamıyorsak, UV lambanın da sürekli aktif çalışır vaziyette olması önemli bir gerekliliktir.

Beğenenler: [T]12097,GLOSTERKANARYA[/T][T]188740,Engin_35[/T][T]195420,SevimliHaya1et[/T][T]96764,iwagumi[/T]
Teşekkür Edenler: [T]195420,SevimliHaya1et[/T][T]232591,Andaç Azak[/T][T]96764,iwagumi[/T]
+1: [T]195420,SevimliHaya1et[/T][T]232591,Andaç Azak[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

GLOSTERKANARYAÇevrim Dışı

Kayıt: 20/06/2006
İl: Istanbul
Mesaj: 10
GLOSTERKANARYAÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 31 Ocak 2017 15:41
Eheim UV taktım sorunu çözdüm

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

cuncurÇevrim Dışı

Kayıt: 20/06/2014
İl: Istanbul
Mesaj: 56
cuncurÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 26 Şubat 2017 05:13
Bahsedilen ürün Polidialilamonyumklorür içeren bir topaklayıcı. Şu anda piyasada 120 ml'si 20-25 tl'ye satılıyor. Düzenli kullanımda yeşil su problemini yok ediyor. 100 litre için 10 ml öneriliyor ve genellikle tek kullanım yeterli gelmiyor. Bakteri sürekli üreme egililiminde olduğu için 4-5 kullanım şart. Tanka yandan baktığınızda yeşerme fark ettiğinizde ikinci ve sonraki dozları 100 litreye 5 ml olarak vermeniz yeterli. Konuya asıl cevap verme sebebim ürüne daha ucuza ulaşabilecek olmanız. İnternet üzerinden veya herhangi bir havuzcudan havuz çökertici veya topaklayıcı diye çok daha ucuza satın alabilirsiniz. 10 kg'ı 30 lira civarı. Polidialilamonyumklorür olduğundan emin olunuz. Bakteriyi topaklar ve kum üzerine kahverengi yumak halinde bırakır. Yeşerme başladığı anda sonraki doza başlamadan önce dip çekimi önerilir.

Havuzcularda satılan "parlatıcı" adlı ürünle karıştırmayınız. Parlatıcı çok daha ince partikülleri ve tüm bakterileri topaklar.

Tanka kimyasal sokmam derseniz uv filitre şart. Her gün yüzde otuz klorlu şebeke suyuyla değişim yaparak yeşil su sorununu çözenler de mevcut.

Bu arada, yeşil suya sebep olan etken bazılarının söylediği gibi gübre fazlalığı değildir. Tek başına gübrenin yosun veya yeşil suya neden olduğunu kanıtlayan hiç bir ciddi bilimsel makaleye rastlamadım. Işıklandırmanın süresi/şiddeti veya türü yeşil suya neden olur.[EDIT]cuncur,2017-02-26 05:37:41[/EDIT]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

AtsızkovboyÇevrim Dışı

Ziyaretçi Engelli
Kayıt: 26/02/2017
İl: Gaziantep
Mesaj: 134
AtsızkovboyÇevrim Dışı
Ziyaretçi
Gönderim Zamanı: 22 Mart 2017 19:57
Suyun bu kadar yeşil ve bulanık olması için özel bi çabanız oldu mu? Çünkü ilk defa bu kadar bulanık ve kötü bi su şartları gördüm.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir