Yem Çeşitliliği Konusu [ Abartıyor Muyuz? ]
Gönderim Zamanı: 15 Ekim 2012 16:07
Arkadaşlar merhaba, geçen gün bu bölümde açılan bir başlık üzerine kafamda şimşekler çaktı. Nasıl bir düşünce seline kapıldıysam ilginç tespitler yaptım kendi kendime. Bunu tartışalım istiyorum. Bakalım çoğunluk nasıl düşünüyor.
reverse 2012-10-15 16:42:52
Yazdığım cevap o konu içerisinde kaybolup gideceği için ayrı bir başlık açmak istedim. Çünkü fikirlerinizi merak ediyorum.
Öncelikle, mesajı yazdığım konunun linki:
Lafı fazla uzatmadan ve tekrar yazma işine girmeden o başlığa yazdığım mesajı buraya kopyalıyorum:
''Ben de zamanında ''ne kadar çok çeşit yem = o kadar iyi'' görüşünü savunuyordum. Sonra biraz düşününce bunun doğru olmayabileceği fikri oluştu kafamda. Belki de bu düşünce yem üreticilerinin veya bu işin ticaretini yapan kesimlerin empoze etmesidir?!...
Birkaç çeşit yeme karşı değilim. En azından 2-3 çeşit yem kullanılmalı ama 10-12 çeşit?
Bir düşünelim, bu hayvanlar doğasında neyle besleniyor? Kaya üzerinde oluşan yosunlarla ve bu yosunların arasında yaşamakta olan türlü böcek denebilecek canlılarla. Ama hep aynı şeylerle. Peki 10-12 çeşit yem sunmanın dayanağı nedir öyleyse? Kaldı ki, piyasadan satın alacağınız iyi bir yem zaten birçok malzemenin birleşimiyle oluşuyor. Yani tek bir yem bile başlı başına belli bir miktar çeşitlilik sunuyor.
İmkanı olan alsın kullansın tabi ama balıklarınıza illa da şu kadar çeşit yem sunacağım diye kendinizi sıkıntıya sokmayın. Merak etmeyin 2-3 çeşit yemle de balıklar gayet güzel gelişiyor ve sağlıklı oluyorlar. Yemler bittikçe yenisini alırken farklı bir yem alıp çeşitlendirmeyi bu şekilde yaparsınız. Bu tip detaylara takılırken hobinin kendisinden zevk almamaya başlıyoruz. 10 çeşit yemden birisi tükendiğinde huzursuzlanıyoruz gereksiz yere.
Bu şuna benziyor; audiophile denilen kişiler mevcut. Tahmin edileceği üzere bu kişilerin de hobisi müzik dinlemek. Ama olay öyle bir boyuta geliyor ki, o mükemmel sesi verecek sistemi kurma çabasındayken artık müziği değil, hoparlörlerden çıkan ''sesi'' dinliyorlar. Binlerce dolar harcanıyor sistemlere, oda akustiği ile uğraşılıyor, hoparlörleri doğru yerleştirme, doğru konumda oturma, sesi gerektiği kadar açma, hangi enstrüman nereden geliyor, sahne derinliği vs. vs. derken adam müzik dinlemeyi çoktan unutmuş oluyor. Hatta çoğu sadece kurduğu sistemin nasıl tepki verdiğini görebilmek için artık sevdiği tarzdaki müzikleri değil, o sistemde dinlenebilecek en uygun işte yok dinamik aralığı geniş vs. vs. müzikleri dinlemeye başlıyor. Sanmıyorum ki, sarı çizmeli mehmet ağanın çilingir sofrasında, çay bardağına rakı içerken dinlediği küçük cızırtılı el radyosundan aldığı zevki alsın.
Devir ekonomi devri, paraları sokağa dökmeyelim.''
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 15 Ekim 2012 23:24
Size kesinlikle katılıyorum ama demek istediğim bir kaç şeyde var öncelikle farklı yemlere yönelmenin sebebi farklı markaların farklı oranlarda besin değeri ilave etmesi ikinci olarak canlıların diyetleri mevsime dayalı olarak değişir balıkların çeşitliliğin çok olduğu mevsimlerde büyüme ve onarım hızları normalin üstüne çıkar bundandır ki doğadaki canlıların belirli bir üreme dönemi vardır.ama size kesinlikle katılıyorum 10-12 yem çeşidi fazla tabi imkanı olanlar istediklerini yapabilir herkes imkanı doğrultusunda hobiyle uğraşıyor zaten.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 16 Ekim 2012 23:24
"Sanmıyorum ki, sarı çizmeli mehmet ağanın çilingir sofrasında, çay bardağına rakı içerken dinlediği küçük cızırtılı el radyosundan aldığı zevki alsın."
Benzetme cuk oturmuş Arman ama akşam akşam eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmeseydin keşke.
Not: Abartılması belki doğru değil ama genel olarak bu yem çeşitliliği konusundaki görüşlerine katılmıyorum. Aklımda karbuz kabuğu olmadığı bir başka gün uzun uzun yazarım sebebini.
Benzetme cuk oturmuş Arman ama akşam akşam eşeğin aklına karpuz kabuğu düşürmeseydin keşke.
Not: Abartılması belki doğru değil ama genel olarak bu yem çeşitliliği konusundaki görüşlerine katılmıyorum. Aklımda karbuz kabuğu olmadığı bir başka gün uzun uzun yazarım sebebini.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 16 Ekim 2012 23:37
Birçok bitkisel yem birbirlerine benziyor zaten. Yemleri çok çeşitlendirmenin gereği yok. Önemli olan kaliteli ek besinleri çeşitlendirmek. Örneğin balık yumurtası, balık karaciğeri ve kalbi, çeşitli canlı yosunlar, böcek larvaları vs. gibi. Diğer kaliteli dediğimiz yemler bile aşırı miktardaki un ve doldurucu madde içeriğinden dolayı üzerinde gösterilen matematiksel değerler kadar etki göstermiyorlar.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 17 Ekim 2012 11:32
İzzet abi bazı şeyler için bahane arama, niyetin varmış zaten.
Yorumlarını merakla bekliyorum. Benimkisi sadece bir fikir. Çok da iddalı değilim söylediklerimde. İstiyorum ki karşıt görüşler çarpışsın, beyin fırtınası kopsun, çıkan fikirlerden bütün akvaristler faydalansın.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 17 Ekim 2012 11:41
Tespitler son derece yerinde diyebilirim,zaten kaliteli yemler bize geniş yelpazede gerekli besin değerlerini sunarken neden yem çeşitliliğini arttırıyoruz ki,2 farklı protein ağırlıklı,2 farklı bitkisel ağırlıklı yem kullanıyorum ve çok memnunum
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 17 Ekim 2012 18:13
Arman abi bence yem çeşitliliği bir yana yemlerin içindeki bu kadar yüksek miktarda doldurucu kullanılmasını tartışmalıyız.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 17 Ekim 2012 18:26
Farklı ihtiyaçlara sahip türler beslediğimizden karşıt görüşteyim. Otobur balıklarda yem çeşitliliği daha az tutulabilir ama etobur balıklarda yemi çeşitlendirmek iyidir diye düşünüyorum. Bloat riski yüzünden otobur bir balığa yüksek protein içeren bir yem vermek doğru değildir ama etobur beslenen balıklara spirulina içeren yemler de verilmelidir. Zaten tropheus'lar genelde tek tür bakılırlar ama benim ilgilendiğim apistogramma gurubu akvaryumlarında canlı doğuranlar, vatozlar, corydoras türleri, discuslar, melekler, balta balıkları, kalem balıkları, tetra türleri, mesonauta türleri, cüce acaralar, dicrossuslar ve ram'ler bakılabilir. Habita da uygundurlar. Bu durum yemde çeşitlendirmeyi gerktirir. Bir kere canlı yem sağlamak lazımdır. Su piresi, sivrisinek larvası, artemia, kan kurdu vb canlı yemler diyetlerinde mutlaka olmalıdır. Karma akvaryumlarda suyu çok bulandırmayan kaliteli bir pul yem mutlaka ana yemlerden biri olarak kullanılmalıdır. Akvaryumun farklı yüzeylerinden beslenen farklı tür balıklara ulaşırlar. Özellikle baskı altındaki balıkların beslenmesinde önemlidir pul yem. Cipsler nitrata hassas türlerin diyetlerinde olmalıdır. Benim de favori yemimdir. Hiç eksik etmem. Pul yemlere göre daha zengindirler. Tabletler ve dip yemlerini akvaryumumda vatoz ve corydoras türleri için kullanmaktayım. Bırak gerçekten çok sevmemi bir yana akvaryumlarımızdaki en pahalı türler L serileri olmuş durumda. Adolfoi, habrosus vb corydoras'lar da hiç yabana atılmayacak fiyatlara satılıyorlar. Diyetlerine ekstra dikkat etmek gerekiyor. Bu türlere verilecek bezelye ,salatalık vb yem çeşitlerine hiç girmiyorum. Canlı yem her zaman sağlayamadığım için açığı önemli oligo-elementler , vitaminler, proteinler ve yağlar içeren jöle yemler ya da güneşte veya soğukta kurutulmuş su mikroorganizmaları içeren doğal yemler ile kapatmaya çalışıyorum. Listeye tatil ve renklendirici yemlerini de ekleyin. Doğan Bey'in belirttiği gibi üretim amaçlı özel besleme, farklı markaların farklı yem içerikleri gibi konular da göz önüne alınmalıdır. Akvaryumlarıma mutlaka otomatik yemleme makinesi bağlasam ve ana yemleri bu şekilde versem de evde olduğum zamanlarda aynı saatlerde, aynı yerden yem vererek elden yem yemlerini sağlamaya açlışıyorum. Bu çok keyifli. İmkanlarım dahilinde yemde çeşitlendirmeye giderek onların da keyifle yem yemelerini sağlamaya çalışıyorum. Senin de en başta yazdığın gibi illa kendini sıkıntıya sokmanın bir anlamı yok belki ama özellikle değişik diyetlere sahip balıkların beslendiği karma akvaryumlarda ve etobur balıklarda imkanlar dahilinde yemde çeşitlilik sağlanmalıdır. Yazdıklarımda ben de iddaalı değilim. Zaten amaç yıllardır edindiğimiz ve doğru bildiğimiz bazı alışkanlıklarımızın Onur gibi işin ilmine de sahip kardeşlerimiz tarafından tartışılmasıdır. Sonunda faydalı bilgiler edineceksek ben en sonunda haksız çıkacağımı da bilsem, tartışmaya varım. En nihayetinde Beşiktaşlıyım. ÇARŞI HERKESE KARŞI
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 17 Ekim 2012 18:53
Abi bence de doğru söylüyorsun yemlerin içeriğine bakarak almak gerekir mesela bir yem alıcaksın onun spirilunası fazla diyorsun ki burdan spiriluna ihtiyacını karşılıyorum sonra başka bi tane alıyorsun bakıyorsun sebzeli tamam burdan da sebze ihtiyacı sonra başka alıyorsun bakıyorsun sarımsak özlü tamam bu da iyidir sonrada bakıyorsun bi tane de protein yemi alıyım onu da güzel marka sadece su ürünlerinden yapılmış bir yem alıyorsun 4 çeşit yem ile balıkların mutlu oluyor. Benim görüşüm böyle ama nedense 10-12 çeşit yem aldım :D. Ayrıca abi demişsin ki balıkların ihtiyacıyla uğraşırken hobiden zevk alamıyoruz ben nedense balıklardan çok balıkların ihtiyaçlarıyla uğraşmaktan zevk alıyorum malzemesiymiş ışığıymış su değişimiymiş bunlar bana balıkları izlemekten daha çok zevk veriyor değişik karakterli bi insanım :D.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 17 Ekim 2012 20:01
Ben de tropheusların hayvansal yemlerden değil, una karşı bağırsaklarda meydana gelen alerjik reaksiyon ve suya kaya tuzu adı altında atılan ama esasen bizim önerdiğimiz doğal kaya tuzuyla alakası olmayan saflaştırılmış sodyum klorür kristalleri nedeniyle bloat olduğunu iddia ediyorum.
Pul yem olayına değineyim. Pul yem yüksek ısıl işlemlerle elde edildikten sonra besleyici değeri gerçekten ciddi oranda düşüyor. Balıklar almamaları gerektiği halde, ısıl işlemle yapısı değişip trans yağlara dönüşen yağları vücutlarına alıyorlar. Herkes proteinden konuşur ama vücudun asıl dayanak kurduğu nokta yağlardır. Kaliteli bir doymuş ve doymamış yağ kompleksi kaliteli bir hayat demektir. Bahsettiğimiz bu yozlaşma hemen tüm yemlerde mevcut. Zaten bu yüzden hiçbir kuru yem canlı yemin yerini tutamıyor. Yoksa içerisine konan besinlerin, matematiksel protein, yağ, vitamin vs. oranlarıyla canlı yemlerin oranları çok farklı değil. Ancak değişen esas unsur kuru yemlerdeki fazlaca bulunan karbonhidrat(yemin şişmesi bunun en büyük göstergesidir, suda daha az şişen yemler daha az karbonhidrat içerirler.)içeriğidir. Yine başta da bahsettiğim gibi ısıl işleme maruz bırakılan besinler değerlerini yitirmekle kalmayıp zararlı formlara dönüşmektedirler.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir