Su piresi ve dondurulmuşkarides hakkında
Gönderim Zamanı: 10 Ağustos 2012 19:02
Şimdi bu iki besin de oldukça değerli, balıklarımıza faydası yadsınamaz.. Evet bu görüşe aynen katılyorum.. Ama böcek fobisi olan biri olarak acaba bunları edinsem yani su piresini kültüralıp üretsem ve karidesi de marketten alsam sizce kullanabilir miyim? Dahaönce hiç su piresini canlı görmedim, acaba çok mu itici bi görüntüsü var? Sudan hasat yaparken tiksinme olasılığı nedir? Nasıl hasat yapılırsa el değmemiş olur? Karidesleri doğramak gerekecek, elleyince insana verdiği his nedir? Yani bi tavuk eti vs ellemek gibiyse sorun yok... Ama emin olamıyorum.. Bunu daha önce kullananlardan deneyimlerini yazmalarını rica ediyorum.. Teşekkürler, iyi hobiler..
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 10 Ağustos 2012 19:28
Su piresi kullanmıştım böcekle alakası yok gayet rahat besleyip kullanabilirsiniz Su piresi böcekten çok bulanık bi suda uçuşan minik protein depoları gibi Dondurulmuş karides yem kullanmadım ama 20den fazla karides besliyorum ve ciddi anlamda böceğe benziyorlar dışlarında çıtır çıtır kabukları var antenleri, bisürü ayakları fln derken böcek fobisi olanlara uygun değildir bence En azından canlısı öle
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 11 Ağustos 2012 00:04
Oğuz kardeşim, bu marketlerde satılan ve yemek malzemesi olan yani kabuklarından ayrılmış sadece et kısmı olan karideslerden bahsetmiştim ben... Acaba o etin dokunma hissi kaygan mıdır? İıııığğyyy, sümüklü böcek gibiyse yandım ben..
Ama su piresi hakkındaki görüşlerin için teşekkür ederim. Hatta sende varsa kültüründen edinmek isterim..
Ama su piresi hakkındaki görüşlerin için teşekkür ederim. Hatta sende varsa kültüründen edinmek isterim..
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 11 Ağustos 2012 00:33
Bende yok malesef Çok uğraşmama rağmen yaşatmayı beceremedim su pirelerini, sadece bikaç günlük öğünlerini karşıladı balıkların sora lavaboya boca oldu
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 15 Eylül 2012 19:19
Hazır ayıklanmış karides.
Discus besleyen ( ciddi anlamda besleyen) hobiciler kilo ile alıyorlar bunu biraz araştırırsanız bulabilirsiniz.
Su piresi hakkında bilgi :
Su piresi gerek az bir kültür ile kısa zamanda masrafsız şekilde çoğalabilmesi gerekse de besleyici olduğundan, üreme çağında olan balıklara pozitif katkı yapmasıyla ideal bir canlı yemdir...
Tubifex vb canlı yemler gibi sağlıksız da değil aynı zamanda besin olarak daha değerli...
Eski kültürümün bir fotosunu yükledim, şu an elimde yok ama fikir vermesi açısından ekliyorum, üretimi ve bakımı kolaydır, balkona koyup unuturdum ihtiyacım oldukça tül kepçe ile alır verirdim balıklara, hiç bitmezdi... (hava motoru, filitrasyon, yemleme vs gerektirmez, bedava canlı yem)
5 litrelik petlerde dahi su piresi üretebilirsiniz, hazır çorba veya spirulina ile besleyebilir yahut güneş alan bir yerde pet şişeyi yosunlandırarak doğal bir beslenme ve üreme ortamı oluşturabilirsiniz...
İmkanınız varsa 25cm derinlik 50cm uzunluk 50cm genişlikte bu iş için bir akvaryum edinmek en iyisi olur kanımca, ben bu iş için eski 70 litrelik akvaryumumu ve 3 tane banyo kovası kullanıyordum... Su seviyesi az olursa daha süratli ürüyorlar...
Su piresi kültürünü tanıdığınız hobicilerden yahut çok cüzzi rakamlarla (3-5tl) akvaryumculardan temin edebilirsiniz... Su olarakta dip çekimi yaptığınız suyu kullanırsınız... Uygun ortamda kısa sürede çoğalırlar...
Forumda su piresi hakkında bol bol makale de mevcut ilgilenirseniz...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 16 Eylül 2012 00:59
Ulvi hocam, dondurulmuş karidesi marketlerde görüyorum da ele verdiği hissi bilemediğim için cesaret edemiyordum. Fakat şuan elimde yeterli miktarda yem çeşidi olduğu için onu erteliyorum. Su piresini de üretmeye çalıştım, hiç de öyle tiksinç veye ne bileyim börtü böcük () havası yok, baya sevimli canlılarmış.. Ama maalesef kültürüm çöktü başaramadım.. Verdiğiniz bilgiler için teşekkür ederim.. Ansiklopedi gibi..
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 16 Eylül 2012 01:41
Karides öyle vıcık vıcık değildir, tavuk eti gibidir, belki biraz daha serttir. Ben taze kullanıyorum, dondurulmuş almadım hiç. Kayganlık hissi vermiyor, rahat olun:)
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 16 Eylül 2012 03:27
Evet vıcık vıcık bir durum yok, kaldı ki diğer malzemelerle birlikte blenderdan geçirereksiniz zaten. Birebir ellemek durumunda kalmazsınız.
Sonrasında donduracak küp şeklinde keserek vereceksiniz.
Bu başlık altında malzemeler farklı ama resimlerle desteklediğim bir anlatım var, fikir edinmeniz açısından. Çok değişik malzemelerle protein veya bitkisel ağırlıklı beslenen balık türlerine uygun yemler yapılabilir. Discus beslerken 3 çeşit birbirinden farklı malzemelerle farklı yemler hazırlıyordum mesela (vitaminli, proteinli, bitkisel, ilaçlı vb çeşitler çoğaltılabilir.)
Yemlerinizi gördüm evet, birazda bu yüzden tavsiyede bulundum. Hem maliyetlerinizi azaltmak hem taze, kaliteli yemleme için.
Su piresine gelince, evet ilk başlarda "pire" diyince bende huylanmıştım :) ama faydaları ve balık aşkı üstün geldi. Dediğiniz gibi Allah yaratmış, çokta sevimli canlılar.
Sizin gibi ilk başladığımda bir kaç kez kültürüm çökmüştü.
Daha sonra işi çözüp üstteki görüntüyü sağlamayı başardım. İşin püf noktası kültürle çok oynamamak :) Havalandırmaydı, yemdi, suyuydu, ısıtıcı vs diyerek üstlerine düşünce çöküveriyor kültür. Özellikle öyle gözümüze az geliyor ama onlara göre çok fazla besin atıldığında farketmeden sularını bozuyoruz.
Teknik detaya girmeyeceğim ama püf noktası yosunlandırma (biraz spirulina tozu serpip suyun kaplarının güneşte yosunlanması) ile kendi hallerine bırakmak. Hobiye ara verdiğimde bile balkondaki akvaryumda son kalan pirelerim 2 sene kendi başlarına hayatta kaldılar. Sonrasında öldürmek istemesem de mecburen ben bozdum kültürü.
Kolay gelsin.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 16 Eylül 2012 13:17
[QUOTE=Ulvi Özuğur]Evet vıcık vıcık bir durum yok, kaldı ki diğer malzemelerle birlikte blenderdan geçirereksiniz zaten. Birebir ellemek durumunda kalmazsınız.
Ulvi hocam, gerçekten ansiklopedik bilgi kaynağı gibisiniz.. Maalesef çoğunu bildiğim bu bilgileri bu şekilde derlenmiş halde forumda bulabileceğimi bilmiyordum. Aramaya da vakit bulamamışım demek ki.. Arşiv niteliğinde bilgi deposu bu konuyu favorilerime ekliyorum. Ve tekrardan teşekkür ediyorum..
Su piresine gelinceeee.... Evet yosunlanma, evet güneş.. Ama bi miktarı olmalı heralde.. Yoksa hali hazırda bunlar varken neden çöksün ki kültür? Isıtıcı kullanmayacağım, kullanmayı da düşünmüyorum. Doğada hiç evimizde oluşturmaya çalıştığımız kadar stabil şartlarda yaşamıyorlar çünkü. Gece-gündüz ısı farkına da ihtiyaçları var. Yazın güneşten faydalanmak ne ölçüde olmalı mesela? Aşırı ısınmayacak kadar mı, yoksa ısınsa da fark etmez mi? Biri görse bana diyecek ki biz evimizi ilaçlıyoruz böcek var diye sen yaşatabilmek için ne yaparım diye kafa patlatıyosun.
Sonrasında donduracak küp şeklinde keserek vereceksiniz.
[/QUOTE]Bu başlık altında malzemeler farklı ama resimlerle desteklediğim bir anlatım var, fikir edinmeniz açısından. Çok değişik malzemelerle protein veya bitkisel ağırlıklı beslenen balık türlerine uygun yemler yapılabilir. Discus beslerken 3 çeşit birbirinden farklı malzemelerle farklı yemler hazırlıyordum mesela (vitaminli, proteinli, bitkisel, ilaçlı vb çeşitler çoğaltılabilir.)
Yemlerinizi gördüm evet, birazda bu yüzden tavsiyede bulundum. Hem maliyetlerinizi azaltmak hem taze, kaliteli yemleme için.
Su piresine gelince, evet ilk başlarda "pire" diyince bende huylanmıştım :) ama faydaları ve balık aşkı üstün geldi. Dediğiniz gibi Allah yaratmış, çokta sevimli canlılar.
Sizin gibi ilk başladığımda bir kaç kez kültürüm çökmüştü.
Daha sonra işi çözüp üstteki görüntüyü sağlamayı başardım. İşin püf noktası kültürle çok oynamamak :) Havalandırmaydı, yemdi, suyuydu, ısıtıcı vs diyerek üstlerine düşünce çöküveriyor kültür. Özellikle öyle gözümüze az geliyor ama onlara göre çok fazla besin atıldığında farketmeden sularını bozuyoruz.
Teknik detaya girmeyeceğim ama püf noktası yosunlandırma (biraz spirulina tozu serpip suyun kaplarının güneşte yosunlanması) ile kendi hallerine bırakmak. Hobiye ara verdiğimde bile balkondaki akvaryumda son kalan pirelerim 2 sene kendi başlarına hayatta kaldılar. Sonrasında öldürmek istemesem de mecburen ben bozdum kültürü.
Kolay gelsin.
Ulvi hocam, gerçekten ansiklopedik bilgi kaynağı gibisiniz.. Maalesef çoğunu bildiğim bu bilgileri bu şekilde derlenmiş halde forumda bulabileceğimi bilmiyordum. Aramaya da vakit bulamamışım demek ki.. Arşiv niteliğinde bilgi deposu bu konuyu favorilerime ekliyorum. Ve tekrardan teşekkür ediyorum..
Su piresine gelinceeee.... Evet yosunlanma, evet güneş.. Ama bi miktarı olmalı heralde.. Yoksa hali hazırda bunlar varken neden çöksün ki kültür? Isıtıcı kullanmayacağım, kullanmayı da düşünmüyorum. Doğada hiç evimizde oluşturmaya çalıştığımız kadar stabil şartlarda yaşamıyorlar çünkü. Gece-gündüz ısı farkına da ihtiyaçları var. Yazın güneşten faydalanmak ne ölçüde olmalı mesela? Aşırı ısınmayacak kadar mı, yoksa ısınsa da fark etmez mi? Biri görse bana diyecek ki biz evimizi ilaçlıyoruz böcek var diye sen yaşatabilmek için ne yaparım diye kafa patlatıyosun.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 16 Eylül 2012 20:54
Su pirelerinde ortamı önceden hazırlıyordum genellikle sonradan ekliyordum kültürü.
Benim yaptığım su piresi kültürü kurulumu şöyle ;
- Bir kap (veya akvaryum) seçilir, akvaryumdan o kaba su doldurulur. (derin değil yayvan bir kap veya akvaryum daha iyi sonuç veriyor)
- Ardından akvaryumdan dış filtre, iç filtre süngeri veya elyaf alınarak bu suyun içerisine sıkılır, bir süre sonra balık pislikleri tabaka halinde dibe çöker. (bitkiler (yosunlar) için gerekli besin/nitrat kültürü)
- Bir miktar spirulina tozu (kaba göre 2-3 çay kaşığı) yosunlaşmaya kültür olması açısından kaba dökülür, karıştırılır.
- Kap yosunlaşması için güneşe bırakılır. Hava şartlarına göre kap bir kaç gün içerisinde yosunlaşır. (kabın kenarları yosunla kaplanır)
- Su pireleri kaba aktarılır. Balık aktarır gibi önce su ısısı eşitlenir sonra kaptan su aşılanarak şartlar eşitlenir, su pireleri kaba aktarılır.
- Kap kenarlarında debelenen su pirelerinin yosunları tüketmesi zevkle izlenir :)
- Düzenli olarak pireler hasat edilir (balıklara verilir), hasat etmezseniz büyükler bir süre sonra ölüyorlar zaten (bir hafta), dipte ölülerini görebilirsiniz. (ellemeyin kalsınlar)
- Gözlemlerinizde büyüklerden çok, daha küçük boyutlarda yavru pirelerine dikkat eder görürseniz kültürünüzün sağlıklı olduğunu, doğru yolda gittiğinizi anlayabilirsiniz.
- Gerisi tecrübe ve gözlem, daha iyi yollar keşfederseniz bizimle de paylaşın.
Bizde daha eski akvarist abilerimizden öğrendik bu tür şeyleri, bazılarını kendimiz uydurduk tecrübelerimizi aktardık, derli toplu olsun diye resimli anlatımlarla destekleyerek envanterler haline getirmiştik. Faydalı olduysa, olacaksa ne mutlu.
Kolay gelsin.
Ek- Pire yakalama kepçesini iri gözenekli seçerseniz kültürün sağlığı açısından gelecek nesilleri (yavruları) hasat etmemiş olursunuz.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 17 Eylül 2012 01:01
Teşekkürler hocam. Bidonum hala balkonda bakalım, İçine spirulina da aşıladım gene. Isı konusunda kafam karışık, ama yosunlanma için almıyorum güneşten, yoksa baya bi ısı yükseliyor amaneyse ki içinde pire yok. Yeniden pire edindiğim takdirde umarım suyum hazır olmuş olur.
NOT: Sadece kendi fobilerimden kaynaklı endişelerimi gidermek için açmış olduğum konu, oldukça değerli bilgilerle donatılmaya başladı. Mini bir arşiv mi oluyor ne?
NOT: Sadece kendi fobilerimden kaynaklı endişelerimi gidermek için açmış olduğum konu, oldukça değerli bilgilerle donatılmaya başladı. Mini bir arşiv mi oluyor ne?
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Eylül 2012 08:12
2008'de yazdığım yazıları buldum, aktarayım buraya.
Konuya Ek : Su pireleri koku yapmaz, birkaç başlıkta gördüm bu tür şikayetler. Koku varsa suyunuzdan ya da verdiğiniz yemlerden/besinlerden kaynaklanıyordur.Ulvi Özuğur 2012-09-25 09:52:16
Gözlemlerimi paylaşayım.
1-) Bizdeki canlılar aslında 2 farklı türmüş. Zıplayarak yüzen canlılar su pireleri, daha yuvarlak ve doğrusal yüzen canlılar "bosmina". Doğada yaşam alanları ortakmış.
Bu bosmina
Buda su piresi
Bosmina 100 um
Su piresi 500 um
Bu konuda ege üni'de yapılan bir araştırma
http://jfas.ege.edu.tr/pdf/20_Aygen_22_3-4_2005.pdf
Yine okuduğum kadarıyla formu daha yuvarlak, boyut olarakta su piresinden küçük bu canlının (Bosmina longirostris) daha dayanıklı olduğunu öğrendim. (İlk kültürü çökerttiğimde tecrübe de etmiştim, bosminalar ölmedi.)
Şartları daha iyi tolere ediyorlar. Aya vurulduğunda "temmuz, ağustos, eylül ve kasım aylarında su pireleri fazla gözlenmezken" bosmina tüm aylarda hayatta kalıp gözleniyor.
Bu canlıların hepsi Cladocera familyasına ait.
Bosminalar "protozoa" ve algler ile besleniyorlar. Su piresi ise alg, tek hücreli canlılar ve bazı bakterilerle besleniyor.
Bu elde ki kültürde daha farklı canlı türleri olma olasılığı da var. Geniş bir familya.
2-) Çok çok dikkatli bakıldığında bosmina yavrularının yine anaçları gibi doğrusal, su piresi yavrularının da aynı anaçları gibi salto atarak yüzdüklerini gördüm. 1 hafta içinde olgunluk dönemine erişip 2 hafta içinde yavruluyorlar. 30-45 gün arası ömürleri var
Bosmina erkekleri çok daha küçük su piresi erkekleri ile dişileri arasında fazla boy farkı yok.
3-) Yaz yumurtası ve kış yumurtası olarak iki şekilde yumurta taşıyorlar. Bosminaların buna ihtiyacı yok çünkü zati çok dayanıklılar. Su pirelerinde yaz şartlarında erkeğin döllemesi olmadan yumurtalar açılıyor. Şartlar iyi olmadığında erkek su pireleri dişileri döllüyor ve kış yumurtaları oluşuyor. Kış yumurtaları hayli dayanımlı ve sert oluyor, şartlar uygun olduğunda açılıyorlar.
4-)
Bu Copepoda sanki bizdeki kültürde gördüm, ikisindende çok daha küçük bir canlı. Ayıklanarak kültüre alınsa artemia gibi verilebilir. Bu da bizimkilerle ortak yaşam alanlarında bulunuyor. Araştırmalarda aynı bitki çevresinde dolaşan 8 + 5 türe sıklıkla rastlanmış. Bunların arasında bizimkilerde var.
5-) Bu canlılara hava vermeye gerek yok.
1-) Bizdeki canlılar aslında 2 farklı türmüş. Zıplayarak yüzen canlılar su pireleri, daha yuvarlak ve doğrusal yüzen canlılar "bosmina". Doğada yaşam alanları ortakmış.
Bu bosmina
Buda su piresi
Bosmina 100 um
Su piresi 500 um
Bu konuda ege üni'de yapılan bir araştırma
http://jfas.ege.edu.tr/pdf/20_Aygen_22_3-4_2005.pdf
Yine okuduğum kadarıyla formu daha yuvarlak, boyut olarakta su piresinden küçük bu canlının (Bosmina longirostris) daha dayanıklı olduğunu öğrendim. (İlk kültürü çökerttiğimde tecrübe de etmiştim, bosminalar ölmedi.)
Şartları daha iyi tolere ediyorlar. Aya vurulduğunda "temmuz, ağustos, eylül ve kasım aylarında su pireleri fazla gözlenmezken" bosmina tüm aylarda hayatta kalıp gözleniyor.
Bu canlıların hepsi Cladocera familyasına ait.
Bosminalar "protozoa" ve algler ile besleniyorlar. Su piresi ise alg, tek hücreli canlılar ve bazı bakterilerle besleniyor.
Bu elde ki kültürde daha farklı canlı türleri olma olasılığı da var. Geniş bir familya.
2-) Çok çok dikkatli bakıldığında bosmina yavrularının yine anaçları gibi doğrusal, su piresi yavrularının da aynı anaçları gibi salto atarak yüzdüklerini gördüm. 1 hafta içinde olgunluk dönemine erişip 2 hafta içinde yavruluyorlar. 30-45 gün arası ömürleri var
Bosmina erkekleri çok daha küçük su piresi erkekleri ile dişileri arasında fazla boy farkı yok.
3-) Yaz yumurtası ve kış yumurtası olarak iki şekilde yumurta taşıyorlar. Bosminaların buna ihtiyacı yok çünkü zati çok dayanıklılar. Su pirelerinde yaz şartlarında erkeğin döllemesi olmadan yumurtalar açılıyor. Şartlar iyi olmadığında erkek su pireleri dişileri döllüyor ve kış yumurtaları oluşuyor. Kış yumurtaları hayli dayanımlı ve sert oluyor, şartlar uygun olduğunda açılıyorlar.
4-)
Bu Copepoda sanki bizdeki kültürde gördüm, ikisindende çok daha küçük bir canlı. Ayıklanarak kültüre alınsa artemia gibi verilebilir. Bu da bizimkilerle ortak yaşam alanlarında bulunuyor. Araştırmalarda aynı bitki çevresinde dolaşan 8 + 5 türe sıklıkla rastlanmış. Bunların arasında bizimkilerde var.
5-) Bu canlılara hava vermeye gerek yok.
http://www.fisheriessciences.com/tur...com2007007.pdf
Bu çalışmada, Ocak 2000- Eylül 2003 tarihleri arasında Bafra Balık Gölleri’nden çeşitli ağlar ve oltalar yardımıyla 173 adet havuz balığı örneği yakalanmıştır. Bu örneklerin sindirim sistemi içeriği analizleri sonucunda tespit edilen organizmalar;
Geometrik Önem İndeksi (GII) metodu kullanılarak incelenmiştir.
Havuz Balığı’nın sindirim sisteminde baskın olan bitkisel besin çeşitlerinden bazıları Navicula, Amphora ve Cymbella’dır. Hayvansal olanlar ise; Daphnia, Bosmina ve
Copepoda üyeleridir.
Kış mevsiminde yine en fazla tüketilen besin çeşidi Copepoda’dır. Bunu Navicula ve Bosmina izlemektedir.
Bu çalışmada, Ocak 2000- Eylül 2003 tarihleri arasında Bafra Balık Gölleri’nden çeşitli ağlar ve oltalar yardımıyla 173 adet havuz balığı örneği yakalanmıştır. Bu örneklerin sindirim sistemi içeriği analizleri sonucunda tespit edilen organizmalar;
Geometrik Önem İndeksi (GII) metodu kullanılarak incelenmiştir.
Havuz Balığı’nın sindirim sisteminde baskın olan bitkisel besin çeşitlerinden bazıları Navicula, Amphora ve Cymbella’dır. Hayvansal olanlar ise; Daphnia, Bosmina ve
Copepoda üyeleridir.
Kış mevsiminde yine en fazla tüketilen besin çeşidi Copepoda’dır. Bunu Navicula ve Bosmina izlemektedir.
Tevafuk eseri yeni bir şey keşfettim. Su pirelerinin beyaza olan ilgileri.
Bir dondurma kasesi (Beyaz) suya ters ya da yan gelecek şekilde koyun ve yüzdürün. 15-20 dakika sonra su piresi kültürünüzün %40-50'si yavrularda dahil bu kabın ya içine girecek ya da dışında debeleniyor olacak.
Aynı eğilim bosminalarda yok, iki türü birbirinden ayırmak veya kültürünüzün durumunu yavru miktarını öğrenmek için bu yöntemi kullanabilirsiniz. İşte sabah çektiğim resimleri.
Resimde kum gibi gözükenler yavruları nispeten beyaza yakınlar, pek seçilmiyor.
Bunlarda kabın içine toplaşanlar.
Bu resimlerde kültürün genel görünümü. Eskimiş sünger filtre süngeri 3-4 günde tamamen yosunla kaplandı. Camlarda aynı şekilde, besin kaynakları. İhtiyaç olmasada 3-4 günde 1 kez bir çay kaşığı mantar çorbası veriyorum.
Bir dondurma kasesi (Beyaz) suya ters ya da yan gelecek şekilde koyun ve yüzdürün. 15-20 dakika sonra su piresi kültürünüzün %40-50'si yavrularda dahil bu kabın ya içine girecek ya da dışında debeleniyor olacak.
Aynı eğilim bosminalarda yok, iki türü birbirinden ayırmak veya kültürünüzün durumunu yavru miktarını öğrenmek için bu yöntemi kullanabilirsiniz. İşte sabah çektiğim resimleri.
Resimde kum gibi gözükenler yavruları nispeten beyaza yakınlar, pek seçilmiyor.
Bunlarda kabın içine toplaşanlar.
Bu resimlerde kültürün genel görünümü. Eskimiş sünger filtre süngeri 3-4 günde tamamen yosunla kaplandı. Camlarda aynı şekilde, besin kaynakları. İhtiyaç olmasada 3-4 günde 1 kez bir çay kaşığı mantar çorbası veriyorum.
* Hacim küçük olduğunda (1-2 litre) güneşin ortasına koymayın, su çabuk ve fazla ısındığından ölüyorlar, sabah tecrübe ettim ve yine bosminalar ölmediler.
Konuya Ek : Su pireleri koku yapmaz, birkaç başlıkta gördüm bu tür şikayetler. Koku varsa suyunuzdan ya da verdiğiniz yemlerden/besinlerden kaynaklanıyordur.
Oturmuş akvaryumun suyu nasıl yağmur sonrası toprak kokusu gibi kokuyorsa (Mis gibi) "doğru" su piresi kültürünün suyu da bunun gibi kokar.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Eylül 2012 11:04
Oturmuş akvaryumun suyu nasıl yağmur sonrası toprak kokusu gibi
kokuyorsa (Mis gibi) "doğru" su piresi kültürünün suyu da bunun gibi
kokar.
Evet Ulvi hocam, o kokuyu çok da seviyorum. Bazen insanlar soruyorlar, akvaryumu kurdum suyum oturmuş mudur? Nasıl anlarım?.... Diyorum ki ıslak toprak gibikokuyorsa ve camlarda baloncuk yoksa işlem tamamdır. Bu kokuyu yok etmek için onlarca kimyasal kullananlar da oluyor maalesef.
Ama su pirelerinin yahut da yeşil suyun koku yapmadığını bilmiordum ve öğrendiğim iyi oldu. Hatta benim yeşil suyum hala normal akvaryum suyu/dere/göl vs gibi kokmaya devam ettiği için bişeyler yanlış gidiyor sanıyordum.. Meğer olması gereken buymuş. Tek sıkıntı, yeşil suyumun içinde hala canlı olmaması. Ostracodalarımı lavaboya dökmüştüm geçen yaz, pirelerim de öldü. Bosmina dediğiniz şeyi ise hiiiç görmedim..
Evet Ulvi hocam, o kokuyu çok da seviyorum. Bazen insanlar soruyorlar, akvaryumu kurdum suyum oturmuş mudur? Nasıl anlarım?.... Diyorum ki ıslak toprak gibikokuyorsa ve camlarda baloncuk yoksa işlem tamamdır. Bu kokuyu yok etmek için onlarca kimyasal kullananlar da oluyor maalesef.
Ama su pirelerinin yahut da yeşil suyun koku yapmadığını bilmiordum ve öğrendiğim iyi oldu. Hatta benim yeşil suyum hala normal akvaryum suyu/dere/göl vs gibi kokmaya devam ettiği için bişeyler yanlış gidiyor sanıyordum.. Meğer olması gereken buymuş. Tek sıkıntı, yeşil suyumun içinde hala canlı olmaması. Ostracodalarımı lavaboya dökmüştüm geçen yaz, pirelerim de öldü. Bosmina dediğiniz şeyi ise hiiiç görmedim..
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Eylül 2012 23:09
Bu mesajlar, bahsettiğim gibi 2008 yılına ait bir başlıkta bilgilendirme yaptığım mesajlar. O dönemde bizlerin elden ele dolaştırdığı bir kültürümüz vardı, o kültür içerisinde iki tür su piresi vardı ona yönelik bir açıklama, eminim bosminalar pek çok kişinin su piresi kültürlerinde halen vardır, yumurta veya zararlı zannediliyordur.
Ulvi Özuğur 2012-09-25 23:26:09
Kokuya gelince sanırım insanların şikayet ettiği koku bizim bahsettiğimiz koku değildir, salonu kokutuyor, ev halkı şikayet ediyorlar vs yazılmış çünkü.
Maya ile, çorba ile vb beslenen kültürlerde doğal olarak ağır, ekşi, değişik rahatsız edici bir koku olabiliyor.(Çürükçül ortam) Acemiliği attıktan sonra bu tür beslemeler yapmadım.
Yeşil su konusunda ise, dikkatli bakarsanız eğer bendeki sular aslında yeşil su sayılmaz tam olarak, kovaların ve akvaryumun kenarlarında yosunlaşma olduğundan su yeşil gibi gözükse de burda gördüğüm yeşil sular gibi değil. Berrak bir su.
Pirelerin çoğalmasına bağlı olarak o yeşil tabaka azalıyordu bir kaç günde, tepişe tepişe yiyorlardı o yosunları kenarlardan. Hasat etmezsem bitiyordu tabaka ve spirulina ekliyordum, hasat edersem yosunlaşma devam ettiğinden devamlı yeşil tabaka kalmaya devam ediyordu.
Yoğun yeşil sularda da bir koku olabilir, tam hatırlamasam da o tarz bir kültürü koklamıştım, rahatsız edici yoğun bir koku vardı. (tam tarif edemiyorum)
Bir diğer konu oksijen verme. İlk mesajda köpük gibi gözüken su yüzeyindeki kabarcıklar fotosentez kabarcıkları (yosun kaynaklı). Yeşil filtre süngerinden çıkan kabarcıkları net olarak görebiliyordum mesela.
Sonuç olarak pireler çürükçül bir ortamda beslenirse çürükçül bir koku alınır, havalandırılmaz ise koku artarak odaya yayılır :) Akvaryum suyu ile doğal bir tatlı su ortamı oluşturulabilirse mis gibi bir koku alınır, havalandırmaya ihtiyaç olmaz.
Pireler doğada balıkların yaşadığı ortamlarda yaşlar, suyu süzerler, balıklara yem olurlar.
Çürükçül ortamda yapılan havalandırmanın kokuyu azaltmasının sebebi de ortamın birazda olsa oksijenlenerek döngüye girmesini sağlaması, yanlış olan havalandırma yapmak değil, kültürün çürükçül ortamı. Bu ortamı değiştirmek varken, iyileştirmek için havalandırma yapılması anlamsız oluyor bu durumda (Anlatabildim mi bilmiyorum)
Akvaryumlarda olan kokuşma hali de bakterilerin popülasyonlarının yetersiz kalarak çevrimi yeterli yapamamaları zaten.
Kısaca ortamın dengeden çürükçüle doğru geçtiğinin kanıtıdır koku.
Görüşmek üzere.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir