Sarı prenses ve mavi prenses
Gönderim Zamanı: 18 Eylül 2007 01:25
[QUOTE=Yunus Emre][QUOTE=abdullahbestil]Bu konuda hakkaten önemli. Benim kafama takılan bir ikinci soruda; biyolojide tatlı su balıkları su sıkıntısı olmadığı için amonyak atarlar ve amonyakta sıvı olur diye biliyordum. Ama balıklar katı yapıyorlar. Acaba bunu açıklayabilicek biri varmı? Saygılar...[/QUOTE]
Abdullah Bey mesela kuşlarda su sıkıntısı ençok çeken hayvanlardır.Sıralamaya göre.Bu nedenle amonyağın en son hali olan ürik asit atarlar.Kuşların dışkılarındaki beyazlıklarda ürik asitmiş.Ben sadece amonyağı uzaklaştırmak için memelilerin özel sistemlerinin olduğunu biliyorum.Ama şöyle birşeyde var.Balıklarında,kuşlarında böbrekleri var.Amonyağın vücuttan atılımıda böbrekler yardımıyla olur.Belkide biz görmüyoruz ama balıklarda, kuşlarda idrarlarını yapıyorlardır.Bu konu hakkında bir bilgim yok.
Balıkların kanlarındaki amonyağın çoğu solungaçlardan difüzyon yolu ile suya geçer. Boşaltım sistemi deniz ve tatlı su balıklarında değişkenlik gösterir.
Memelilerdeki o bahsettiğiniz işlemi karaciğer gerçekleştirir. Amonyak suda çok daha iyi çözünen ve çok daha az zararlı olan üreye çevrilir. Bu üre böbreklerde kandan süzülür ve idrar ile atılır.
Kuşlar idrar yapmaz. Vücutlarındaki amonyak birkaç aşamadan sonra ürik aside çevrilir. Ürik asit dışkı ile atılır ve dışkıda yoğun olarak bulunur.
Verdiğim bilgiler sizi tatmin ettiyse lütfen konuyu açan Ali Bey'in sorusuna cevap verelim ve konuyu daha fazla dağıtmayalım.
Ali Bey; ikisi beraber beslenebilir fakat çiftleşme konusunda yorum yapmasam iyi olur.
encort 2007-09-18 01:27:22
Saygılar...
[/QUOTE]Balıkların kanlarındaki amonyağın çoğu solungaçlardan difüzyon yolu ile suya geçer. Boşaltım sistemi deniz ve tatlı su balıklarında değişkenlik gösterir.
Memelilerdeki o bahsettiğiniz işlemi karaciğer gerçekleştirir. Amonyak suda çok daha iyi çözünen ve çok daha az zararlı olan üreye çevrilir. Bu üre böbreklerde kandan süzülür ve idrar ile atılır.
Kuşlar idrar yapmaz. Vücutlarındaki amonyak birkaç aşamadan sonra ürik aside çevrilir. Ürik asit dışkı ile atılır ve dışkıda yoğun olarak bulunur.
Verdiğim bilgiler sizi tatmin ettiyse lütfen konuyu açan Ali Bey'in sorusuna cevap verelim ve konuyu daha fazla dağıtmayalım.
Ali Bey; ikisi beraber beslenebilir fakat çiftleşme konusunda yorum yapmasam iyi olur.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 18 Eylül 2007 01:51
Onur Bey bilgiler için teşekkür ederim.Haklısınız Ali Beye ayıp oluyor.Oda bizi bağışlar umarım.Kusura bakmayın Ali Bey konunuzu meşgul ettik.Merakımı bağışlayın.Yalnız sp ile mpnin çiftleşme konusunda kafam hala karışık.Bunuda belirteyim.
Saygılar...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 18 Eylül 2007 04:28
Ali bey, Sarı prensesle,mavi prensesi birlikte bakılmasına karşıyımdır her zaman.Sarı prenses tamamen proteinsel olarak beslenir.Mavi prenses ise otçul beslenir.Aynı tankta bakıldıkları doğrudur.Bakanlar var.Ama balıkların bloat olma olanağı yüksektir.Eziyet olarak görüyorum ben.Ayrı ayrı bakılmasında her zaman fayda var. Çiftleşme konusuna gelince de o konuda ben de karasızım.
Saygılar...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 18 Eylül 2007 05:09
Burak Bey sarı prenses tamamen "proteinsel" olarak beslenmez , hem etçil hem otçul hayvanlardır , tersine bitkisel yemler ağırlıklı olarak tercih edilmelidir .
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 18 Eylül 2007 11:11
[QUOTE=encort] [QUOTE=Yunus Emre][QUOTE=abdullahbestil]Bu konuda hakkaten önemli. Benim kafama takılan bir ikinci soruda; biyolojide tatlı su balıkları su sıkıntısı olmadığı için amonyak atarlar ve amonyakta sıvı olur diye biliyordum. Ama balıklar katı yapıyorlar. Acaba bunu açıklayabilicek biri varmı? Saygılar...[/QUOTE]
Abdullah Bey mesela kuşlarda su sıkıntısı ençok çeken hayvanlardır.Sıralamaya göre.Bu nedenle amonyağın en son hali olan ürik asit atarlar.Kuşların dışkılarındaki beyazlıklarda ürik asitmiş.Ben sadece amonyağı uzaklaştırmak için memelilerin özel sistemlerinin olduğunu biliyorum.Ama şöyle birşeyde var.Balıklarında,kuşlarında böbrekleri var.Amonyağın vücuttan atılımıda böbrekler yardımıyla olur.Belkide biz görmüyoruz ama balıklarda, kuşlarda idrarlarını yapıyorlardır.Bu konu hakkında bir bilgim yok.
Balıkların kanlarındaki amonyağın çoğu solungaçlardan difüzyon yolu ile suya geçer. Boşaltım sistemi deniz ve tatlı su balıklarında değişkenlik gösterir.
Memelilerdeki o bahsettiğiniz işlemi karaciğer gerçekleştirir. Amonyak suda çok daha iyi çözünen ve çok daha az zararlı olan üreye çevrilir. Bu üre böbreklerde kandan süzülür ve idrar ile atılır.
Kuşlar idrar yapmaz. Vücutlarındaki amonyak birkaç aşamadan sonra ürik aside çevrilir. Ürik asit dışkı ile atılır ve dışkıda yoğun olarak bulunur.
Verdiğim bilgiler sizi tatmin ettiyse lütfen konuyu açan Ali Bey'in sorusuna cevap verelim ve konuyu daha fazla dağıtmayalım.
Ali Bey; ikisi beraber beslenebilir fakat çiftleşme konusunda yorum yapmasam iyi olur.
[/QUOTE]
Saygılar...
[/QUOTE]Balıkların kanlarındaki amonyağın çoğu solungaçlardan difüzyon yolu ile suya geçer. Boşaltım sistemi deniz ve tatlı su balıklarında değişkenlik gösterir.
Memelilerdeki o bahsettiğiniz işlemi karaciğer gerçekleştirir. Amonyak suda çok daha iyi çözünen ve çok daha az zararlı olan üreye çevrilir. Bu üre böbreklerde kandan süzülür ve idrar ile atılır.
Kuşlar idrar yapmaz. Vücutlarındaki amonyak birkaç aşamadan sonra ürik aside çevrilir. Ürik asit dışkı ile atılır ve dışkıda yoğun olarak bulunur.
Verdiğim bilgiler sizi tatmin ettiyse lütfen konuyu açan Ali Bey'in sorusuna cevap verelim ve konuyu daha fazla dağıtmayalım.
Ali Bey; ikisi beraber beslenebilir fakat çiftleşme konusunda yorum yapmasam iyi olur.
[/QUOTE]
Onur bey verdiğiniz bilgiler doğru tamam yalnız ben hala; balıklar solungaçlarından amonyak attığı halde o katı dışkıların ne olduğunu anlayamadım. Yoksa onlar solunum artığı değilde sindirim artığımıdır?
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 18 Eylül 2007 23:57
Sindirim artığıdır Abdullah Bey. Az da olsa amonyak da barındırır fakat bu sindirilen malzemenin içindeki parçalanan aminoasitlerden dolayıdır. Metabolizmada oluşan(kandaki) amonyakla çok fazla alakalı değildir.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 19 Eylül 2007 14:58
Onur bey peki o zaman şunu diyebilirmiyiz; Dip çekimi suyun bozulmaması için yapılır. Yani artık yemden çok farklı değildir.
Eğer bu doğruysa akavryumda esas ola biyolojik filtrasyondur. Eğer biyolojik fitrasyon kuvvaetli ise mekanik filtrasyona gerek bile kalmaz. Yani erir giderler. Bunu teorik olarak birde pratikte cevaplarsanız sevinirim.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 19 Eylül 2007 15:03
[QUOTE=acemi41]Maviprensesler tamamen otçuldur ,
Sarıprensesler ise hem etçil, hem otçuldur. Bu nedenle aynı akvaryumda beslenmede problem çıkabilir.
Saygılar.
[/QUOTE]
Burda katıldıgım nokta otcul olması dogrudur.Ama diger otcullardan daha dayanıklı bagırsak sistemi var.Kabızlık olarak daha uzun bagırsak sistemine mevcut.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 21 Eylül 2007 17:49
[QUOTE=abdullahbestil]Onur bey peki o zaman şunu diyebilirmiyiz; Dip çekimi suyun bozulmaması için yapılır. Yani artık yemden çok farklı değildir.
Evet biyolojik filtrasyon kuvvetli ise mekanik filtrasyonun önemi azalır ama tamamen yok olmaz. Tabii biyolojik filtrasyon ile amonyak nitrata dönüşecek ama nitrat da tehlikesiz değil. Su değişimi veya başka bir yöntemle nitrat etkisiz hale getirilecekse dipteki dışkılar çekilmeyip erimesi beklenebilir. Ama su değişimi az yapılırsa, bu sefer nitrat başa bela olur. Su değişimi yapılmadan nitrat tutucu kimyasallarla nitrata çözüm olsa bu sefer fosfat dert olur ve yosun patlaması baş gösterir. Yani su değişimi yaparken dipteki pislikleri de çekerseniz aslında uzun vadede işiniz çok daha kolay olur.
Eğer mekanik temizlik derken filtreden bahsediyorsanız; pisliklerin filtrede erimesini beklemek başka bir sorunu beraberinde getirir. Malum, biyolojik fitrasyon da temelde filtrede yapılıyor ve burada birikecek pislikler temizlenmezse uzun vadede filtrasyonun verimini ciddi oranda düşürür.
Dipteki pislikleri dip çekimi ile almadan bırakmak birim zamanda daha fazla amonyağın ortaya çıkmasına sebep olur. Bu da akvaryumda fazladan balık beslemek gibidir. Tabii azot bakımından konuşuyorum. Eğer hastalık oluşturabilecek bakteri ve mantarların çoğalmasını, sülfatları, fosfatı sayarsak iş değişebilir. Fakat dediğiniz gibi, teoride güçlü biyolojik filtrasyonda dipteki pislikleri çekmeden de sistem yürür. Yeter ki ortaya çıkacak nitrat problem çıkarmasın.
Tabii bu yorumlar dediğiniz gibi çok güçlü bir filtrasyon için geçerli. Yani dışkı, balık, çürüyen biitki parçası hatta ölen balık akvaryumdan alınmasa bile ortaya çıkacak yüksek miktardaki amonyağı kısa sürede dönüştürebilecek bir sistem üzerine yorum yapıyorum.
Eğer bu doğruysa akavryumda esas ola biyolojik filtrasyondur. Eğer biyolojik fitrasyon kuvvaetli ise mekanik filtrasyona gerek bile kalmaz. Yani erir giderler. Bunu teorik olarak birde pratikte cevaplarsanız sevinirim.
[/QUOTE]Evet biyolojik filtrasyon kuvvetli ise mekanik filtrasyonun önemi azalır ama tamamen yok olmaz. Tabii biyolojik filtrasyon ile amonyak nitrata dönüşecek ama nitrat da tehlikesiz değil. Su değişimi veya başka bir yöntemle nitrat etkisiz hale getirilecekse dipteki dışkılar çekilmeyip erimesi beklenebilir. Ama su değişimi az yapılırsa, bu sefer nitrat başa bela olur. Su değişimi yapılmadan nitrat tutucu kimyasallarla nitrata çözüm olsa bu sefer fosfat dert olur ve yosun patlaması baş gösterir. Yani su değişimi yaparken dipteki pislikleri de çekerseniz aslında uzun vadede işiniz çok daha kolay olur.
Eğer mekanik temizlik derken filtreden bahsediyorsanız; pisliklerin filtrede erimesini beklemek başka bir sorunu beraberinde getirir. Malum, biyolojik fitrasyon da temelde filtrede yapılıyor ve burada birikecek pislikler temizlenmezse uzun vadede filtrasyonun verimini ciddi oranda düşürür.
Dipteki pislikleri dip çekimi ile almadan bırakmak birim zamanda daha fazla amonyağın ortaya çıkmasına sebep olur. Bu da akvaryumda fazladan balık beslemek gibidir. Tabii azot bakımından konuşuyorum. Eğer hastalık oluşturabilecek bakteri ve mantarların çoğalmasını, sülfatları, fosfatı sayarsak iş değişebilir. Fakat dediğiniz gibi, teoride güçlü biyolojik filtrasyonda dipteki pislikleri çekmeden de sistem yürür. Yeter ki ortaya çıkacak nitrat problem çıkarmasın.
Tabii bu yorumlar dediğiniz gibi çok güçlü bir filtrasyon için geçerli. Yani dışkı, balık, çürüyen biitki parçası hatta ölen balık akvaryumdan alınmasa bile ortaya çıkacak yüksek miktardaki amonyağı kısa sürede dönüştürebilecek bir sistem üzerine yorum yapıyorum.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 21 Eylül 2007 17:58
Teşekkürler onur bey. Akvaryumda filtrasyonu yeni yeni anladım gerçek mânâda. Mekanik filtrasyon yapmamak biyolojik filtrasyonu yormaktan başka bir işe yaramayacaktır. Saygılar...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 21 Eylül 2007 18:01
Son nokta benden olsun.2 senedir aynı akvaryumda sarı-mavi-snow beslemekte ve sürekli yavru almaktayım.Bir kere bile mavi ile sarı prenses bir araya gelmemiştir,zaten gelmez tür farkı mevcuttur.dolayısıyla sarı-mavi kırması dediğiniz balıkların mavi kırması olmadığı kanaatindeyim.Snow erkek aynı grup olmasına rağmen dişi mavilere hiç yanaşmamış,ama erkek mavinin 1-2 kere dişi snowları eşlediğini biliyorum.Kırma yavrularımda mevcut.Tabii yanlızca snow prenseslerde.....
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir