Salda Gölü ve Aphanius Splendens


akvaryumcumuratÇevrim Dışı

Kayıt: 03/08/2007
İl: Burdur
Mesaj: 37
akvaryumcumuratÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 11 Ekim 2008 03:15
Burduricuslardan sonra projelerimden biri Aphanius splendenslerdi. Araya tilapia zilli ve aphanius chantrei girdi. Ama olsun onlarlada geçte olsa tanıştım. Sizlerle Salda Gölü ve splendensler için hazırladığım yazı, fotoğraf ve videomu paylaşmak istedim. Umarım hoşunuza gider.
 
Salda Efsaneleri
 
Salda Gölü, rengini topraktan, sudan ve gökyüzünden alan müthiş bir doğa harikası. Burada sizlere Dünyanın ikinci temiz suyundan, Mars ile toprak yapısının örtüşmesinden ve Türkiye’nin ikinci derin gölü olduğundan bahsetmeyeceğim. Tepelerden çekilmiş balık gözü fotoğrafları sergilemeyeceğim. Sizlere söylenegelen efsaneleri anlatıp, birlikte göle gireceğiz. 
 
Zaman zaman sohbetlerde anlatılan gizemli hikayeler... Kime sorsam normal bir şey söylemiyor. Kahveci Osman Usta şöyle diyor; Yağmurla karışık fırtınalı bir gündü. Sığındığımız bir kuytuda göle yamaçtan bakıyorduk. Yağmur o kadar uzun zamandır yağıyordu ki, tepelerden aşağılara seller oluşmuştu. Karşı yamaçta toprağı yararak gelen sel suları önüne ne katmışsa alıp getirmişti. Hatta bazı küçük ağaçları kökünden sökmüştü. Koca koca kütükler selle birlikte göle doğru akıyordu. Gölün ortası hep karanlıktır zaten, o gün daha bir karanlıktı. Sürüklenen kütükler gölün ortasına doğru geliyor. Birden dikiliyor ve girdap adam kalınlığındaki o kütükleri hüp içine çekiyordu. Bu girdaptan zaten hep söz edilirdi. Gözlerimle de görmüştüm yuttukları nereye gider, neden geri çıkmaz bilinmez.
 
Göl kenarında çocuklar için trambolin kuran, deve kiralayan Mahir Usta şöyle diyor; Yaz dönemi gelir göl kenarına çadır kurar burada kalırım. Bazı geceler bir uğultu ile uyanırım. Çıkarım dışarı ortada insan eseri ne bir yapı ne bir makine, çok yükseklerden akan bir şelale gibi uğuldayan bu ses beni uyutmaz. Fakat öyle her gün olmaz, ara sıra duyarım bu sesi, gölden bana doğru gelen bu ses neyin nesidir, hiç bilemedim.
 
Bir başka efsanede dev sazan balıklarıdır. Kimisi bir adam boyunda kimisi 100-150 kg... Sorarım var mı? Söylerler evet var. Sorarım gördün mü? Söylerler görmedim, duydum. Duyan çok ama görene henüz rastlamış değilim. Fakat daha mantıklı şöyle 30-40 kg lık sazan gördüğünü söyleyenlere de, adam boyundan sonra rahatlıkla inanabiliriz. Söylenene göre onlar koyu maviden asla gelmezler, sandalla açılmadan yakalamak ise mümkün değildir.
 
Gölün derinliği şöyle böyle değil. Tam 190 metre... Bu güne kadar tabana yaklaşmış bir dalgıç bulunmuyor. En fazla inen 30-40 metre. Soruyorum niye. Biri diyor ki, gölün tabanı bilek kalınlığında bir çeşit ağaç dalları ile kaplı, aralardan geçmeden dibe inemezsin, geçit vermiyor yani, kimsede o dolambaçlı yollarda yüzmeye cesaret edemiyor. Bir başkası elbette inemez, dibe indikçe su öyle soğuk oluyor ki, dayanmak imkansız. Yurt dışı araştırma ekipleri de dahil çok gelen, dalan olmuş. Fakat efsanede tabanını gören hiç olmamış. Nasıl ki Mars’a kimse ayak basamamış, Salda’da işte öyle...
 
Ve Yeşilovalı kuyumcu abimiz. İsmini hatırlayamadım. Diyorum gölde balık var mı? Ooo olmaz mı, dev gibi sazanlar var. Hiç gördün mü? Yok görmedim ama duydum. Peki ya küçük balıklar. Haa onlar mı, onlar büyümüyor, gölün her tarafında var, boz bir balık. Şöyle bir duraksıyor. Ama küçükken onlardan çok yedik diyor. Nasıl yani? Örme sepetlerle dolu dolu yakalardık. Sonra duru sudan bolca geçirir, sacın üstüne atardık. Temizlemeden mi? Ee tabi küçücük balık nasıl temizleyecen, cısır cısır kızartır sonra kaşıkla yerdik. Kendisine başka soru sormadım.
 
Diyorlar ki göl bir sıcak, bir soğuk... Bu mevsimsel veya gün ışığına bağlı bir değişim değil. Gölün kıyısında su ateş gibi, hamam suyu gibi, fakat ilerledikçe su tam tersi buz kesiyor. Ben pek ilerlemedim. Ama söylenen o ki, su iki adım soğuk, iki adım sıcak. Mantıken dipten gelen kaynak akıntıları buna sebep olabilir. Peki efsane bunun neresinde... Biz akvaryumlarda 1-2 derece ısı farkını aman balıklarım şok olmasın diye hesap ederken, o koca splendens sürüleri hangi yoldan gidip geliyor da şok olmuyor. Efsane bu işte...
 
Daha anlatacaklar var ama bu kadar kafa şişirdiğim yeter, göl kenarında buluşmak üzere...
 
 
 
akvaryumcumurat2008-10-11 03:37:04

Beğenenler: [T]148285,tekkir[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

akvaryumcumuratÇevrim Dışı

Kayıt: 03/08/2007
İl: Burdur
Mesaj: 37
akvaryumcumuratÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 11 Ekim 2008 03:19

Yüksekçe bölgelerden göle baktığınız zaman beyazdan koyu maviye doğru giden renk ahengini görebilirsiniz. Yeşilova Kasabasının hemen eteklerinde tesisler bölgesinden yaklaşıyoruz. Yol arkadaşım Süleyman ile birlikte göle doğru ilerliyoruz. O kadar hikayesini dinlediğim, yazılarını okuduğum suya doğru gidiyoruz. Gönlümde binbir tılsımla dolu bu mekana gitmesem, hep aklımda böyle mi kalsa demeden edemiyorum.

Hemen sol tarafımızda dalgaların sürüklediği belli olan kozalak parçaları ilişiyor. Ormandan gelen sel efsanesini doğrular gibi, oldukça uzak bir mesafe olmasına rağmen böyle bir yığın oluşturmuş.

Bu bölge oldukça sığ 8-10 metre dahi gitseniz su belinize ancak gelir. Ama yine de dikkat! Gölde her yıl üzücü boğulma olayları oluyor. Bunun sebebine ise birazdan değineceğim.

Sahil toprağının rengi beyaz, aslında göl içinde beyaz toprağa rastlamak pek mümkün değil. Bu magnezyumun etkisi, neyse teknik konulara girmeden devam edelim. Suyun berraklığı insanı büyülüyor. Aşağıdaki fotoğrafın su içi fotoğraf olduğunu söylersem buna şahit olmuş olursunuz.

Su içerisinde bizlere taş gibi görünen parçalar sizi aldatmasın. Aslında yumak haline gelmiş, taşlaşmaya doğru giden parçalar bunlar. Aşağıda bir numuneyi sizler için parçalıyorum.

Sahil şeridine paralel olarak giden beyaz oluşumda bunun bir benzeri, yani sert değil ve üzerine basıldığı zaman balçık kıvamında içine batıyorsunuz. Gölün değişik bölümlerindeki boğulma sebeplerinden biri budur. Yani su içinde kaya gibi gördüğünüz bir bölgenin altı bu kıvamda olabiliyor. Bir başka sebepte göl içinde dipten gelen küçük kaynak çıkışları üzeri tortu kaplı boş alanlar oluşturuyor. Sahile çok yakın bölgelerde bile bu çıkışlara şahit olduk. Bu boşluklar üzerine basıldığında beklenmedik şekilde su içinde kalıyorsunuz.

Ve Süleyman Kardeşim iş başında. Sahildeki bitki parçacıklarından yola çıkarak incelemeye devam ediyoruz.

Bullduğumuz bitkiler biraz önce bahsettiğim taşlaşmaya başlayan oluşumların hemen üzerinde, bakdığım zaman ilk aklıma bonsailer geldi. Çünkü o kadar minyatür bir güzellikli, bir ormana bir çimenliğe benziyor. Normal kum üzerinde bu bitkileri görmek mümkün değil.

Kopmuş bir parça su dışına çıktığı zaman çok kısa sürede ölüyorlar. Yani bu bizim bildiğimiz bitkilerin dışında bir olay, 3-5 dakika içinde boyunlarını büküyorlar.

Süleyman bulduğu parçaları öyle bir inceledi ki, su dışında bulunan kara bitkileri ile bile kıyasladı. Sıcak, uzak dinlemedi 100 metre gitti geldi.
Bu bitkilerin akvaryumda yaşayamayacak kadar hassas ve narin olduklarını düşünüyorum.

Salda resifinden bir görüntü.

Sahil boyunca incelemeye devam ediyoruz. Dışarıda bulduğumuz bir taş parçası, buna benzer oldukça fazla sayıda bulmak mümkün. Hayal gücünüzü zorlayın, ben Alaaddinin sihirli lambasını buldum.:) Bu magnezyum kayaçları su dışında sertleşmiş durumda, yine de elle parçalamak mümkün.

Bu sahilde herşey beyaz oluyor. Kimbilir belkide esmer olupta bronzlaşmak yerine beyazlaşmak isteyenler Salda kumsalına gelmeli.:) Aşağıda ölmüş bir bitki parçası, kahverengi olması gerekirken o da beyazlamış.

Ve ilk splendensleri görüyorum. Biri fosil olma yolunda, diğeri ise maalesef ölmüş. Ölüm sebebi nedir bilmiyorum ama doğal yollardan bir ölüm olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Bundan başka ölü balık görmedim. Netten gördüğüm fotoğraflarından daha farklı görünüyor. Bu bir erkek ve daha ince bir yapıda olduğunu düşünüyordum. Genel yapısı ince farklarla akrabası burduricusa çok benziyor. Vücut formu ölü oluşu sebebiyle değişmişte olabilir. Canlısını görmeden birşey söylemek doğru olmaz.

İlerleyen günlerde canlılarınıda görmek nasip olur inşallah diyelim.

Değişik canlıların sahilde bıraktığı izler, kuşlar, toprak altı canlıları...

Son bir görüntü bir başka canlının bıraktığı iz... Umuyorum ki insanoğlunun buraya bıraktığı iz bundan öteye geçemez. Bu kumsala bir sevda yazılmış. İlk dalga, ilk fırtına alıp götürecek, yeni sevdalar, yeni umutlar kazıncak bu kumsala...

Saygılar...


Beğenenler: [T]148285,tekkir[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

akvaryumcumuratÇevrim Dışı

Kayıt: 03/08/2007
İl: Burdur
Mesaj: 37
akvaryumcumuratÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 11 Ekim 2008 03:23

Bir sonraki keşif günümüze tepelerden başladık. Ne yaptığımızın farkına varmak, plan proje çizmek için de iyi bir mekandı. Hedefimizde elbetteki splendensler vardı. Splendens, aphanius yelpazesinin uçtan ikinci canlısıdır. Doğa derneği ansiklopedilerinde Türkiye'ye endemik, fakat Salda Gölü'ne endemik olmayan bir tür olarak görünmekte... Fakat diğer mekanını biliyorum ki, bu canlı kuvvetle muhtemel orada bulunmuyor. Yani şahsi görüşüm artık Salda Gölü'ne endemik bir tür olarak karşımıza çıkıyor.

Kendi çapında küçük bir deltada önce kuşlar karşılıyor bizi...  Yalıçapkını, balıkçıllar bizim sahile inişimizle daha güvenli bölgelere gittiler. Tatlı su ve gölün birleştiği noktada bir acı su bölgesi oluşmuş ve burada splendensleri yüzerken görmek çok heyecan vericiydi. Tabi salt balık ve tam örnek için amacımız göl içerisinden örnek almaktı. Ne varki çok uzun yürüyüşlere rağmen buna vakıf olamadık.

Aslında su girişinden örnek almak bir avantaj oldu bizim için... Göl içerisinden alacağımız balıklarla birlikte ciddi bir su kütlesinide taşımamız gerekmekteydi. Kafamdaki tüm planlara rağmen biraz da rahattım. Çünkü sıcak-soğuk su akıntıları arasında, tatlı suyun iç bölgelerine kadar giden splendensleri adaptasyon için çok güçlü görüyordum.

Dere girişinden görüntüler;

Kepçeyi her atışımda onlarcasını yakalamak mümkün oldu. Her boydan örnek alacak olmama rağmen, iri boy bulmak biraz zaman aldı.

Sıcağı sıcağına yaptığım gözlemlerde, dişilerin renk yapısının chantreiye daha çok benzediğini gördüm. Erkekler anaç dişilere oranla oldukça küçüktü ve vücudundaki bant sayısı yakın akrabası burduricustan daha fazlaydı.

Splendesler dışında efsane sazanların yavrularıda ağlarımıza takıldı.

Bu bölge aslında fauna olarak oldukça zengin... Potamon yengeçler, natrix su yılanları, kurbağalar ve su böcekleri ayrı birer güzellik olarak karşımıza çıktı. Ve birde bu yavru balık... Türünün tam olarak ne olduğunu anlayamadım. Akvaryum ortamına aldığımda sadece iki sefer görebildim. Gördüğüm birinde yaptığı hareket çok ilginçti. Hani derlerya balıklama atlamak diye işte aynen öyle... Fakat bu suya değil, kuma atladı.:) Anlık bir zamanda tüm vücudunu kumun altına alarak kayboldu. Halen kendini gizlemekte...

 

Ve bir adet corixidae familyasından kürekçeken...

 

Bölge değerleri;

Sıcaklık: 22 C derece
pH: 8,5- 8,8
Kh: 18
Gh: 22

 


Beğenenler: [T]148285,tekkir[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

akvaryumcumuratÇevrim Dışı

Kayıt: 03/08/2007
İl: Burdur
Mesaj: 37
akvaryumcumuratÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 11 Ekim 2008 03:35
 
Son olarak videomuz, süre 2 dakika 46 saniye...
 
Salda Gölü-Aphanius Splendens
 
[http://video.google.com/videoplay?docid=1415777450753697978&hl=en

Beğenenler: [T]148285,tekkir[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

hasan öztamurÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 19/09/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 954
hasan öztamurÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 11 Ekim 2008 03:46
Sayın Murat bey elinize sağlık cok güzel bir calışma  sizi takdir ediyorum.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

rastlantısalÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 25/04/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 4979
rastlantısalÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 11 Ekim 2008 04:07
Merhabalar.
Her yazınızda / araştırmanızda olduğu gibi buda oldukça teferruatlı ve muhteşem bir araştırma. Tüm satırları zevkle okudum. Size çokça teşekkür ederim.
Türünü bilmediğiniz balık, ülkemizin çeşitli yerlerinde görünen loachlardan bir tanesi.

Sevgi ve saygılarımla.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ŞAFAKÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 24/12/2006
İl: Istanbul
Mesaj: 234
ŞAFAKÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 11 Ekim 2008 04:11

Elinize emeğinize sağlık,Güzel yurdumun daha ne güzellikleri vardır ki bilinmez.Keşke bizde Malawi,Tanganyika gölü değilde yerli balıklarımızı besleyip meşhur edebilsek....

 
TEŞEKKÜRLER VE SAYGILAR...

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

tanganiKAyseriÇevrim Dışı

Kayıt: 16/10/2007
İl: Kayseri
Mesaj: 148
tanganiKAyseriÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 11 Ekim 2008 07:21
Üniversitelerin bu bölümleri ile ilgili akedemisyenleri bile oturdukları yerden kitaplardan ezbere hareket ederken sizin böyle çalışmalar yapmanız gerçekten tadire şayan.Elinize emeğinize sağlık. tanganiKAyseri2008-10-11 07:22:18

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

alpkimÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 24/02/2007
İl: Bursa
Mesaj: 1511
alpkimÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 11 Ekim 2008 08:14
Gerçekten çabanız ve heyecanınız taktir e şayan...
Teşekkür ederim.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

enginkoc34Çevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 08/11/2007
İl: Gaziantep
Mesaj: 4780
enginkoc34Çevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 11 Ekim 2008 08:32
Anlatım tarzınız harika.Çok güzel bilgiler verdiniz emeğinize sağlık.Burduricusa azda olsa benziyor.Aphanius familyasında sadece mento diğerlerine benzemiyor sanki.Favorilerime ekledim.Umarım yazının devamıda gelir.
Saygılar.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Erdal HocaÇevrim Dışı

Özel Üye
[C]2,3,10749[/C]
Kayıt: 01/05/2006
İl: Mugla
Mesaj: 5228
Erdal HocaÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 11 Ekim 2008 08:40
Murat Bey, yine şiir tadında bir tanıtım olmuş...Tüm yazıları zevkle okudum. Ben de bu değerlerin  olduğu gibi kalması ve en acımasız canlı olan insandan ( ! ) korunmasını umuyorum.
 
Elinize, emeğinize sağlık.
 
Saygılar,
Erdal Hoca2008-10-11 08:45:50

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

correct79Çevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 16/11/2007
İl: Kocaeli
Mesaj: 801
correct79Çevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 11 Ekim 2008 08:45
   Murat Bey gerçekten çok güzel belgesel tadın da bir çalışma olmuş, bu özverili çalışmalarınızdan dolayı sizi tebrik ederim. Kazanannn

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

sergunÇevrim Dışı

Kayıt: 04/10/2008
İl: Istanbul
Mesaj: 176
sergunÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 11 Ekim 2008 12:49
Ya arkadaslar kimse degerini bilmiyo şu türkiyenin o balıkların ticaretini yapsa milyonları kaldırır.Hem cografi hem iklim hem konum hem adaları ve 3 yani denizlerle çevrili olması yani milyonlarca güzellik var.Saygılar,

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

eeremreÇevrim Dışı

Kayıt: 19/01/2006
İl: Kocaeli
Mesaj: 817
eeremreÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 11 Ekim 2008 13:09

Murat bey,

Sizin sayenizde emekliliğimde Burdur'a yerleşmeyi düşünmeye başladım. Birbirinden değerli paylaşımlarınız için bir kez daha teşekkür ederim.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir