Resif Canlıları Akdenizi İstila ediyor
Çütre, kornet, balon ve diğerleri. Süveyş Kanalı’ndan geçip Türk karasularına girdiler. Ne kadar kalacakları, nereye kadar yayılacakları, başkalarının gelip gelmeyeceği hava durumuna bağlı.
Çütre taze mi, iyi ver iki kilo. Yanına bir tane de orta boy kornet tart. Balıkçıdan yakında böyle balık isteyeceğiz. İnanmadınız mı? Öyleyse takın şnorkeli göstereyim: Bakın şu sağdaki balon balığı. Aslında hep böyle gezmiyor, bizden korktuğu için şişti. Tadı kötü, yenmez. Ama şu altımızdaki parlak kırmızılar, naylon balığı. Onlar yenir. Sol taraftakini farkettiniz mi? Göçmen denizanası, sakın ellemeyin. Eğer değerse deriniz kızarır, gözleriniz yanar. Türkiye’den Portekiz’e kadar yayıldılar. Onlar yüzünden kuzeyli turistler Akdeniz’e gelmiyor. Yılda 200 milyon insan ağırlayan Akdeniz turizmi şu tek hücreli yaratıktan illallah dedi. Küresel ısınma, Akdeniz’i banyo küveti gibi ısıttıkça, daha sıcak denizlerde yaşayan balıklar bu mavi küveti mesken tutmaya başladılar. Normalde Hint Okyanusu ve Kızıldeniz’de yaşayan türlerden 59’u kuzeye doğru harekete geçti, Süveyş Kanalı’nı geçti Akdeniz’e giriş yaptı. Bunlardan 33’ü adaptasyonunu tamamladı ve Türk sularına girdi.
Daha düne kadar belgesellerde görebileceğimiz balıklar bugün dalsanız; Saros’ta, Gökova’da, Finike’de fink atıyor. Hatta İskenderun gibi güney illerinde balıkçı tezgahlarını süslemeye başladı.
KİMİ HİNDU, KİMİ YAMYAM, KİMİ BİLMEM NE BELA
İstanbul Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi’nin Temmuz ayında çıktığı 1 aylık Doğu Akdeniz araştırma gezisinin sonuçları bunlar. Araştırmanın başında Dekan Prof. Dr. Bayram Öztürk var. Türkiye’de ilk defa böyle bir araştırma seferi yürütüldüğünü söylüyor Öztürk. Onun başkanlığındaki 10 kişilik ekip, 9 Temmuz’da Finike’den başlayıp, Kıbrıs-Lübnan-Suriye üçgeninde devam eden sefer sırasında, 27 istasyonda demir attı, oşinografik ölçüm yaptı. 500 metredeki hayatı inceleyen ekip, son 20 yılda su sıcaklığının 0,4 derece arttığını tespit etti.
Hiç
de önemsiz değil bu rakam: Akdeniz’in su sıcaklığıyla Hint Okyanusu
arasındaki farkın 2 dereceye düşmesi demek. Ve bir şey daha: Bu sıcak
sularla birlikte palamut, torik gibi ata yadigarı balıklar azalırken,
Kızıldenizli, Hint Okyanuslu yepyeni balıklar ortaya çıkıyor.
Renklerinin güzelliği sizi aldatmasın. Eskilerin ne tadı var, ne ahlakı
bunlarda: Sokuyor, ısırıyor, kızartıyorlar! Bugün İskenderun’da avlanan
balıkların yüzde 30’u Kızıldeniz’den gelen renkli, güzel, parlak
balıklar. Bu balıkları artık İstanbul balık halinde bile
görebilirsiniz. Bu bizim için tehlikeli bir süreç. Türkiye
sularına giren balıklar arasında zehirli olanlar var. Eskiden böyle
zehirli balıklar yoktu, yani ısınmanın kötü etkisi nedir diye sorulacak
olursa, birincisi bu. Eskiden bizim sularımızda olmayan, zehirli, besin
değeri düşük, lezzetsiz olanlar Akdeniz sularına giriyor. Bu yeni gelen
canlılar, milyonlarca yıldır Akdeniz’de yaşayan türleri tehdit ediyor.
Çünkü bu canlıların üreme ve beslenme alanlarını kullanıyorlar. Yaşam
alanlarına ortak oluyorlar. Besin zincirini bozup onları yokoluşa
zorluyorlar.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Saygılarımla.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Bir ara Hatayda yellow tang görülmüştü. Nadiren olan şeyler olsada ilginç geliyor.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Göçmen denizanası, sakın ellemeyin. Eğer değerse deriniz kızarır, gözleriniz yanar. Türkiye’den Portekiz’e kadar yayıldılar. Onlar yüzünden kuzeyli turistler Akdeniz’e gelmiyor. Yılda 200 milyon insan ağırlayan Akdeniz turizmi şu tek hücreli yaratıktan illallah dedi.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir