İlk kez akvaryum kuracaklar için...
İlk kez akvaryum kuracaklar için….
1.Öncelikle en az 200-
2.Beslemek istediğiniz balık türünü belirleyin.
3.Beslemek istediğiniz tür için gerekli akvaryum ortamını ve su değerlerini araştırın.
4.Akvaryumu ayak altı olmayan ve güneş görmeyen bir yere koyun.
5.Akvaryumu koyduğunuz sehpanın sağlamlığını mutlaka araştırın.
6.Akvaryum yeni ise mutlaka bol kaya tuzu eritilmiş suda 2-3 gün bekletin.
7.Akvaryuma kumu,dekor malzemelerini,ısıtıcıyı,filtreleri,hortumları dikkatlice yerleştirin.
8.Daha sonra suyu dekoru bozmayacak şekilde dikkatlice doldurun.
9.Su dolduktan sonra ısıtıcıyı,filtreleri ve diğer elektrikle çalışan malzemeleri çalıştırın.
10.En az 3 gün akvaryumdaki su bu şekilde beklesin.
11.Bakteri kültürü ekleyin.(Ucuza getirmek için güvenilir bir akvaryumda çalışan filtrenin süngerini suya sıkmalısınız.)
12.Bu şekilde 2 gün daha çalışsın.Bu arada suya biraz yem atın.
13.İlk başta dayanıklı balıkları ekleyin eğer tek tür ekleyecekseniz balıkların hepsini bir anda eklemeyin.Birer ikişer ve iki üç gün arayla ekleyin.
14.Balıkların hepsini güvendiğiniz akvaryumcudan alın.
15.Haftalık su değişimi yapmak için su bekleteceğiniz bir kap alın.
16.Her hafta tembellik yapmadan mutlaka dip çekimi yaparak,%15-20 su değişimini yapın.
17.Alacağınız ürünlerin bütçenize göre en kaliteli ürünler olmasına dikkat edin.
18.Mutlaka kaliteli bir dış filtre ve kaliteli filtreleme malzemeleri alın.
19.Deneyim kazanmak için ilk başta çok çabuk strese girmeyen türlerden başlayın.
20.Akvaryuma kalitesiz yapay malzeme koymayın.
21.Balığın doğasında bulunmayan kum ve dekor malzemeleri kullanmayın.
22.Biyolojik filtrasyona çok önem verin.
23.Kaliteli ve çeşitli yemler kullanın.Balıkların beslenme diyetine dikkat edin.
24.Fiyat araştırması yapmadan akvaryumcudan bir şey almayın.
25.Balık hastalıkları,üremeleri,büyümesi,sağlıklı yaşaması gibi konularda bulduğunuz bütün makaleleri üşenmeden okuyun.
26.Tuza hassas olan türler dışında her dip çekiminde kaya tuzu ekleyin.
27.Eğer çok büyük hacim isteyen balık besleyecekseniz gerekli akvaryum hacmini sağlayın.
AKLIMA GELDİKÇE ÖNEMLİ GÖRDÜĞÜM ŞEYLERİ MADDE MADDE EKLEYECEĞİM.SİZİN KATKILARINIZI DA BEKLİYORUM.
NOT: Bunları yazmamın sebebi ilk başlayan herkesin aynı soruları sormadan rahatça ilk başta bilmesi gereken bilgilere topluca ulaşması…
İsteyen alıntı yapabilir.İzin almaya gerek yoktur.
FİLTRE MALZEMELERİ
1- zeolit: sudaki zararlı maddeleri absorbe eder. kokuyu alır. ph düşürücü etkisi vardır. tatlı ve tuzlu su için kullanılır.forumda birçok başlık altında tartışılmıştır.
36- biyolojik seramik toplar-aquael bioceramax (aquael) : bakteriler için geniş bir alan sağlayan filtre malzemesidir. ph olarak nötr dür. kolaylıkla temizlenip kullanılabilir.tatlı ve tuzlu su için uygundur.
37-Fermente edilmiş yosun önleyici arpa samanı-jbl bioferm (jbl): yosun çoğalmasına karşı, organik olarak yetiştirilmiş ve fermente edilmiş arpa samanı içerir.Kimyasal bir katkı içermez.Yüzen alglere karşı da etkilidir.balıklar ve bitkiler üzerinde negatif bir etkisi yoktur.30 gramı 250 litreye kadar olan akvaryumlar için yeterlidir.3 ay etkilidir.tatlı su içindir.
FİLTRE MALZEMELERİ İLE İLGİLİ YAZI İÇİN FORUM ÖZEL ÜYESİ MEHMET YILDIZ'A TEŞEKKÜRLER.
Akvaryum ürünleri alınırken,tavsiye edilen EN KALİTELİ markalar genelde EHEIM,FLUVAL,JBL,TETRA....
Beğenenler: [T]178511,ZebraFISH123[/T][T]183760,Seya[/T][T]182254,mymodamusic[/T][T]181830,bariskaraturk[/T][T]182608,Akvaryumcuaga[/T][T]184682,tarikbinziyad[/T][T]189458,izmit[/T][T]188296,feversea[/T][T]140355,kuman[/T]
Teşekkür Edenler: [T]178936,fatih0515[/T]
+1: [T]189458,izmit[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
20-60 Litreye kadar olan akvaryumlar; İç filtre, şelale filtre,küçük dış filtre
60-100 Litreye kadar olan akvaryumlar; İç filtre, şelale filtre, dış filtre
100-500 Litreye kadar olan akvaryumlar; dış filtre
500 Litre üzeri akvaryumlar; Sump sistemi
Basitçe biyolojik filtrasyon, akvaryum iç malzemeleri üzerinde kolonileşen bir dizi bakteri grubunun suyu arındırması işlemidir. Farklı grup ve türde olan bu çalışkan işçilerimizin farklı ortam ve şartlarda yaşaması mümkündür. Yuvarlak, oval, çubuk şeklinde olabilir, boyları 200 nanometreden 10 mikrometreye kadar değişir. Her bakteri grubu suda belirli noktalarda tutunur ve gazları işleyebilir. Aslında buna belirli enerji kaynaklarını kullanır dersek, daha doğru olur. Bakterilerin yaşaması ve çoğalması zincirin halkaları gibi birbirine bağlıdır.
Akvaryuma atılan yemlerin, çürüyen parça ve bitkilerin, balıkların oluşturdukları dışkıların, açığa çıkardığı asit ve üre neticesi ilk zararlı gaz, amonyak olarak karşımıza çıkar.
Bu dönüşümü yani nitrifikasyonu en yalın şekliyle aktarmaya çalışacağım.
Akvaryum ortamında ilk açığa çıkan zehirli gaz, amonyak ( NH3 ) dır. Suda iyonize olmuş haline amonyum (NH4 +) denir. Akvaryumdaki canlılarımız için son derece zararlıdır. Ortamdaki yoğunluğun artması, ölümle sonuçlanabilir. İşte bu aşamada devreye nitrosomonas bakterileri girer, yeterli miktarda koloni oluşturmuş bu bakteri grubu amonyağı enerji olarak kullanır ve daha az zehirli olan nitrit (NO2)’e dönüştürür. Bu noktada “Peki bu bakteriler ortamda yeterli miktarda var mıdır?” sorusu akla gelecektir.
Yeni kurulmuş bir akvaryum için cevap hayır olacaktır. Bu nedenledir ki, akvaryumların daha önceden kurulup boş çalıştırılması önerilir, gerekli oksijenin sağlanması için filtre çalıştırılmalı, ısı akvaryum ısısı seviyesine getirilmeli, bakterilerin oluşabilmesi için az miktarda yem, bitki vs. gibi atık oluşturacak maddelerin akvaryuma bırakılması gerekir. Elbet hazır bakteri kültürü kullanılabilir. Bakteri oluşumunu hızlandıracaktır. Yine temiz sağlıklı bir akvaryumdan alınacak biostater adı verilen su takviyesi ile aşılama da yapılabilir. Eğer bakteri oluşmamış bir akvaryuma balık ve özellikle fazla miktarda eklenirse, sonuç “yeni tank sendromu”dur. Akvaryum sisli, bulutlu bir görüntü içerisine girer, görüntü bize ilk atık olan amonyağın aşırı miktarda olduğunu gösterir.
Suyu temizlemeye devam ediyoruz. Dönüşüm sonucu nitrosomonasların açığa çıkardığı nitrit, amonyak kadar olmasa da yine balıklar için zehirli bir maddedir. Gözle görülebilecek en büyük belirtisi yeni kurulmuş akvaryumlarda balıkların vücutlarını cisimlere sürtmesidir. Bu aşamada imdadımıza nitrobacter grubu bakteri türleri girer. Nitriti nitrifikasyonun son ürünü olan nitrat (NO3)’a dönüştürürler. Nitrat amonyak ve nitrit kadar zararlı değildir. Fakat ortamdaki miktarı belirli oranı geçmemelidir.“Peki akvaryumdaki nitrat ne oluyor?” sorusunu cevaplayalım.
Bu noktada denitrifikasyona değinmemiz gerekiyor. Yukarıda bahsettiğimiz tüm bakteri grupları aeorobiktir. Yani oksijenli ortamda beslenirler, denitrifikasyon bakterileri yani pseudosomonas’lar ise anaeorobik yani oksijensiz ortamda bulunur. Akvaryumlarımızda özellikle bu dönüşüm için oksijensiz ortam oluşturmak her zaman mümkün değil, ancak taban malzemesi yüksek olan ortamlarda ve substrat gibi filtre malzemelerinin iç bölümlerinde bu bakteriler koloni oluşturabilir. Oluşum ve aktif hale geçmeleri aerobik bakteriler kadar kolay olmayıp, aylarla ifade edilebilecek süre gerektirir. Kullandıkları nitratı, azot (N2) gazına dönüştürürler ve sirkülasyon vasıtasıyla havaya karışarak akvaryumdan uzaklaşır. Denitrifikasyon bakteri popülasyonunu kontrol altında tutmak önemlidir. Çünkü aşırı miktarda çoğaldığında açığa çıkaracakları hidrojen sülfür son derece zararlıdır.
Denitrifikasyonun oluşmadığı akvaryumlarda her zaman tavsiye edilen kısmi su değişimi ile nitrat miktarı kontrol altında tutulur. Eğer akvaryumda bitki varsa önemli bir avantajdır. Bitki yoğunluğuna göre nitrat bitkilerce kullanılır.
Şu ana kadar anlatılanları grafik üzerinde görelim. Değişken şartlar göz önünde bulundurulduğunda zaman ve miktarın sayısal girilmesi doğru olmaz. Süre ve miktar farklılık gösterebilir. Yeni bir akvaryumda döngünün nasıl dengelendiği basitçe aktarılmaktadır.
MALAWİ AKVARYUMU
GÜNEY AMERİKA AKVARYUMU
ORTA AMERİKA AKVARYUMU
CANLI DOĞURAN AKVARYUMU
JAPON BALIĞI AKVARYUMU
TANGANYİKA AKVARYUMU
BETA AKVARYUMU
AKVARYUM HOBİSİNDE YAPILAN YANLIŞLAR..
1. Çoğu arkadaşlar tuzun sadece doğru oranda yararlı olduğunu ve akvaryumdan alınmış bir miktar suda eritilip ara ara atılması gerektiğini bilmiyor.
2. Gece havalandırma ve filtrelerin kapatılması.
3. Yemleme yaparken iç filtre ve hava motorunun kapatılması ve açılmasının unutulması.
4. Sadece buharlaşan suyu tamamlayıp dip çekimi ve haftalık düzenli su değişimlerinin yapılmaması.
5. Filtre temizlerken akvaryum suyuyla temizlenmemesi.
6. Yeni alınan bitkilerin güzelce yıkanmadan akvaryuma konması. Salyangoz yumurtalarını akvaryumunuza taşıyabilir.
7. İlaçlama (mantar,beyaz benek ilacı v.b) yapıldıktan sonra motorun açık tutulması
8. Su değişimlerinde ısıtıcının fişinin çekilmemesi sonucu camlarının çatlaması, elektrikli aletler şakaya gelmez...
9. Bir çok akvaryumcunun tavsiyesi olan su hazırlamakta metilen mavisi kullanımı.
10. Hastalıklar için ana tankta ilaç kullanarak biyolojik dengenin alt üst edilmesi ve sağlıklı balıklarında olumsuz etkilenişi.
11. Su değişimleri dinlendirilmemiş su ve de akvaryum suyuyla aynı derecede olmaması balıklara yapılan beyaz benek, mantar, stres vb. oluşumu kaçınılmaz.
12. Kum kazan cichlidlerin bulunduğu akvaryumlarda kayaların üst üste desteksiz yığılması.
13. Dış filtrede uzun süre aktif karbon kullanımı.
14. Bitki ve vatoz bulunan akvaryumlarda tuz kullanılması...
15. Akvaryumu kurduktan sonra su kokana kadar kendi halinde bırakmak, düzenli su değişimini aksatmak..
16. Sivri uçları ile balıklara zarar verecek mercanlarların tatlı su akvaryumlarında dekor olarak kullanılması.
17. Sert su seven cichlidlere çeşme suyu yerine damacana su kullanımı...
18. Akvaryum malzemelerinin temizliğinde deterjan v.b. kimyasalların kullanımı...
19. Israrla en ufak şüphede dezenfektan kullanımı.
20. Dış filtreyi çok sık temizlemek.
21. Farklı göl balıklarını bir arada beslemeye çalışmak.
22. Küçük bir karantina akvaryumu edinmemek.
23. Filtre seçiminde akvaryum hacmi , balıkların akıntı ihtiyacı veya tam tersi , dikkate alınmaması , biyolojik filtrasyon düşünülmeden iç filtre kullanımı, filtrede gözlerin yanlış doldurulması.
24. Arka fon kullanılmaması nedeniyle balıkların boşluk hissinde kalması
25. Balık türü ile uyumlu dekorasyonun yapılmayışı ,uygun olmayan kum seçimi.
26. Otçul, etçil, balıkların bir arada bakılması.
27. Yemleme yapılırken yemlerin, birden aynı bölgeye boca edilmesi...
Doğrusu yediklerini görerek, dibe düşmeyecek şekilde, azar azar, yemi farklı bölgelere dağıtarak yemlemek..
28. Otçul balıkları sürekli protein ağırlıklı yemler ile beslemek, beslenen türlerin etçil mi yoksa otçul mu beslendiğinin araştırılmaması...
29. Akvaryum kurulurken altına strafor konulmaması , sarsıntıdan balıkların ürkmesi ve ısı kaybı nedeni
30. Hava hortumlarına chek-valf konulmaması , su odaya boşalabilir.
31. Büyük tanklarda zemin araştırması yapılmaması ve kolonlara yakın konulmaması.
32. Buhar camının olmayışı , ısı kaybı ve elektrik kontağı riski.
33. Akvaryuma müdahale ederken ellerin yıkanmaması ve akvaryuma el soktuktan sonra ellerin ykanmaması.
34. Tedavinin yeterli süre sürdürülmemesi.
35. İç hastalıkları dış parazit ilaçları ile iyileştirmeye çalışmak.
36. Arızalı ısıtıcıyı ısrarla tamir ettirmeye çalışmak.
37. Birlikte yaşayamayacak türlere dalıp akvaryum sayısını abartmak
38. Tanka balıkları aynı anda koymamak , yeni alınan balık veya bitkiyi karantinada tutmadan akvaryuma almak,
39. Nasılsa bulurum deyip koloni veya eş almamak.
40. Tanka konulan balıklarda boylara dikkat etmemek , küçük balığın yem alamaması.
41. Akvaryumcuların kavanozda betta satması. Ve bettaların fanus balığı diye tanıtılması.
42. Akvaryuma yeni kum koyarken gerekli şartları sağlamadan kumu boca etmek suyu bulanık hale getirmek.
43. Suyun sıçradığı akvaryum kapağındaki suyun metalleri topladıktan sonra geri düşmesini engellememek
44. Akvaryumda balıklar varken ısıyı birden yükseltmek ve balıkları şoka sokmak
45. Balık işte sığar deyip küçücük akvaryumlara onlarca balık yerleştirmek.
46. Balıklarında ihtiyaçları olabileceğini unutup onları sadece süs olarak düşünmek.
47. Bakamayacağı cinste ve sayıda balık almak.
48. Sadece heves uğruna alınıp ihmalkarlık edilerek ölen balıkların sorumlularının yaptığı hatalar.
49. Kuma sabun bulaştırıp yıkamaktan usanarak sabunlu suda balık beslemek.
50. Onların canlı olduğunu unutmak.
51. Dış filtrenin çıkış borusunun kelepçe ile sıkıştırılmaması sonucu filtrenin akvaryumdan aldığı kirli suyu temizleyerek gevşeyen borunun akvaryum dışına temiz suyu bırakması.
52. Akvaryumun güneş ışını ile sürekli temas edeceği bir noktaya kurulması...
53. Yeni alınan bir balığın akvaryum suyuna alıştırılmadan akvaryuma koyulması.
54. Yeni alınan balığın getirildiği poşetteki suyla beraber akvaryuma koyulması.
55. Kalitesiz ürünleri ucuz diye almak .
56. Kafamızda tasarladığımız akvaryumumuzu yapmak istememiz veya şöyle diyelim Her şeyden evvel, cam kesimi ve akvaryum yapımı, profesyonellere bırakılması gereken bir iştir, ustalık ve tecrübe ister. Ufak ölçüm ve yapyıştırma hataları felaketlere yol açar, bu yüzden az bir ekonomi sağlamak için akvaryumu bilinçsiz kendimiz yapmaya, yapıştırmaya çalışmak kaçınılmaz büyük hata bu söylediklerime elektrik tesisatı da dahil.
57. Dış filtrede elyafı değiştirdiğimizde devridaimi kovaya yapmadan akvaryumun içine yapmak ve akvaryuma elyaf parçalarının kaçıp akvaryumu kirletmesi.
58. Su değişimi ile dış filtre temizliğini aynı anda yapmak.
59. Her su değişiminde iç filtre temizliğini yapmamak.
60. Akvaryum balıklarını devamlı aynı yemle beslemek
61. En büyük hata.Biyolojik dengesi oturmuş bir akvaryumun,arada bir suyunu tamamen değiştirip,kumlarını iyice yıkamak yapılabilecek en büyük hata.Çok önemli bir sorunla karşılaşmadıkça akvaryum suyu asla değişmez.Kumlar asla yıkanmaz.
62. Balıkların ne gibi su şartları istediğini araştırmadan sadece görünüşüne bakıp alıp sonra da su şartlarını sağlayamayıp öldürmek
63. Bir hata da her su değişiminde metilen mavisi eklemek,ben eskiden yapıyordum
64. Tek tip yemleme yapmak,kalitesiz ve açık yem kullanmak.
65. Akvaryumu sadece mekana dekor olsun diye alıp koymak.
66. Akvaryumdakilierin de birer canlı olduğunu düşünmeden davranmak.
67. Akvaryumcuya gidip ucuza bir fanus alıp içine de gözüne hoş görünen bir veya iki renkli balık koymak.
68. Bir akvaryum alıp içine kum ve su ile bir kaç kaya ve bitki koyduktan sonra gözüne hoş gelen renkli balıklardan çok sayıda doldurmak.
69. Akvaryumda az görünüyor diyerek çok sayıda balık eklemek.
70. Balıkların uyumuna ve yaşam şekillerine bakmadan alıp akvaryuma eklemek.
71. Aklına estikçe bol miktarda yem vermek.
72. Bulduğu her yemi uyup uymadığını kontrol etmeden balıklarına vermek.
73. Balıklar durgunlaşıp hastalanınca veya bir balık ölünce akvaryuma bol miktarda ilaç doldurmak.
74. Kulaktan dolma bilgilerle tuz ve su düzenleyicileri sürekli akvaryuma eklemek.
75. Balıkları izleyebilmek için gece gündüz sürekli ışığı açık bırakmak.
76. Akvaryumu temizlerken herşeyi boşaltıp sıfırdan suyunu doldurarak yeniden kurmak.
77. Filtre temizlerken herşeyi musluk suyu ile yıkamak.
78. Daha iyi temizlensin diyerek zaman zaman akvaryumun kumunu karıştırmak.
79. Sık sık elini akvaryuma sokmak.
80. Yeni alınan balığı veya bitkiyi karantinaya almadan akvaryuma direk eklemek.
81. Dekor olsun ve ucuza gelsin diye dışarıda bulduğu kaya veya kökleri sadece biraz suya tutarak yıkayıp akvaryuma eklemek.
82. Yaz kış ısıtıcıyı açık bırakmamak ve suyun sıcaklığını aynı seviyede tutmamak.
83. Akvaryumu sürekli ve direk güneş alan bir yere kurmak.
84. Akvaryumun ışığını karanlıkta aniden açmak.
85. Balıkları hareketlendirmek için sık sık akvaryumun camına vurmak.
86. Bilmeden veya hakkında araştırma yapmadan etrafından duyduğu her fikri akvaryumunda ve balıkarı üzerinde uygulamak ve denemek.
87. Bir kaç ay beslediği balık hakkında uzman kesilmek.
88. Bir veya iki kere yavru aldığı balıklar için kendini üretici olarak görmek.
89. Sürekli beslediği türleri ve balıkları değiştirmek.
90. Hobiye "hobi" gözüyle bakmayıp alırken "hobici" satarken "ticari" kimliğe bürünmek.
91. Akvaryumda ölen balıgı almayıp öteki balıkların onu yemesini izlemek.
92. Akvaryumda kavga eden balıkları büyük bir zevkle izlemek. ( Bu durum uygun olmayan türlerin aynı akvaryumda barındırılması , dişi erkek dagılımının düzensiz olması ve betta gibi agresif balıkların kavga ettirilmesidir.)
93. Vatozları camsil veya çöpcü sanmak.. Dip çekimi yapan, pislik yiyen balık yoktur.
94. Her konuda akvaryumcuya danışmak, ne söyleseler inanmak..Unutmayalım ki, biz onlar için müşteriyiz, satış yapmak tek amaçları..
95. Bozulan elektirkli ekipman tamir edilmez, filtre, kafa motoru, ısıtıcı gibi..
96. Her balık ışığı aynı oranda sevmez, ışık ihtiyaçları düşünülerek aydınlatma yapılmalı.. Kendi zevkimize göre renk renk ışıklandırmayı rastgele seçmek büyük hata..
97. Kabuklular da birer canlıdır, onları cansız materyaller gibi görmek.. Unutmayalım ki onların da gereksinimleri ve zayıf noktaları var.
98. Bir balık öldüğünde "bu kadar balığın içinde biri öldü, önemli değil" deyip ölüm sebebiniş araştırmamak, bir hastalık varsa diğerlerini tedavi etmek için geç kalmış olmak..
99. Japon balıklarını, lepistesleri veya zebra cichlid yavrularını canlı yem olarak görmek..
100. Doğru bildiği şeyler varken, çevresindeki hatalı hobicileri uyarmamak, bilgilerini aktarmamak..
bilyap.com'a teşekkürler.
__________________
Balık ve Stres
Stresi kısaca tanımlarsak, kötü şartların organizma üzerindeki fizyolojik ve psikolojik etkisidir diyebiliriz.
Örneğin iş stresi, yolculuk stresi gibi kavramlar kullanıldığında tam tanımını bir anda yapamasak da, ne kastedildiğini çok iyi anlarız. Yoğun ve yorucu bir tempoda çalışan kişinin, istememesine karşın, zorunlu olduğu için çalışması gerekir. Bunun sonucu olarak ruhen ve fiziken yıpranır. Keyfi olarak yapılmayan, bir yerden başka bir yere zorunlu olarak seyahat etmekte bir başka örnek… Halk otobüsü ile sıkış tıkış, ayakta 2 saatlik bir yolculuk ya da uçakla yapılacak 10 saatlik bir mecburi yolculuk sıkıcı ve yorucudur. İşte, zorlayıcı bu gibi faktörler sonucu insan üzerinde görülen olumsuz etkilere stres diyebiliriz. Günümüzde mücadele için bilim oldukça geniş çaplı olarak konuyu araştırmakta ve giderme yolları üzerinde somut adımlar atmaktadır.
Peki ya balıklarımız… Bizim yorucu bir günün ardından, stres atmak için karşısına geçtiğimiz akvaryumdaki balıkların da stres yaşayabileceğini biliyor musunuz? Şimdi balık ve stres ilişkisini sebep ve sonuçları ile ele alacağız.
Balıkta Stresin Sonuçları Nelerdir?
Farkında olmadan balığımızın strese maruz bırakılması, beraberinde istenmeyen sonuçları da beraberinde getirir. Akvaryumda hoşnut olmadığımız bir durumun, açıklayamadığımız bir balık hareketinin belki de sebebi strestir. Şimdi sonuçlarını sıralayalım;
1- Stresin en önemli sonucu immün yani bağışıklık sisteminin zayıflamasıdır. Ortamdaki istenmeyen zorlayıcı koşullar, yani stres sebepleri bağışıklık sistemine olumsuz etki yapar. Bunun sonucu olarak da balıklarımız direncini kaybeder. Hastalıklara açık hale gelirler. Akvaryum ortamında bulunan aynı tür balıklardan biri veya birkaçı hastalanırken, diğerlerinde hastalık belirtisi görülmez. Aradaki fark bağışıklık sisteminin gücü ile açıklanabilir. Stresin en kötü sonucu balığın ölümüdür.
2- Stres altında olan balık renklerini sergileyemez. Her zaman canlı görmek isteğimiz balıklarımızın renkleri solar, üzerinde normal olmayan lekeler oluşur.
3- Doğrudan beslenme, geniş ortam, kaliteli su ile alakalı olsa da, strese maruz kalan balık dolaylı yoldan normal bir gelişim gösteremez. Olması gerekenden daha küçük kalır.
4- Uygun koşulların sağlanamaması sebebi ile balık üreme görevini yerine getiremez. Bunu pek çok stres sebebine bağlayabiliriz. Kötü su koşulları, güven duygusunun yerleşmediği ortam, saldırgan türlerin bulunmasını örnek olarak verebiliriz.
Stres Nasıl Teşhis Edilir?
Strese girmiş bir balığı teşhis etmek çokta zor değildir. Ancak bunun yolu beslediğimiz türü özellikleri ile tanımamız ve iyi bir gözlem yapmaktan geçer. Hal ve hareketlerindeki, fiziki görünümündeki değişimler balığımızın stres altında olduğunun göstergesidir. Yukarıda sıraladığımız sonuçlarda aslında teşhisin kendisidir. Konuyu biraz daha açarsak şu şekilde bir sıralama yapabiliriz.
1- Balığımız üreme seremonisi sonrası yumurtaları tükürüyor, yutuyor ya da yiyorsa etrafında buna sebep olan mutlaka bir stres faktörü vardır. Bu faktör her tür için ayrı olabilir. Örneğin yumurta döken ebeveyn bir süre sonra yumurtaları yer. Yavrularının güvende olamayacağını hisseder, yani güvenlik faktörü sebebi ile böylesi bir hareket sergiler. Ağzında yumurta tutmuş bir balık yeterli kaçış alanı ve saklanma ortamı bulamazsa oluşan stres sebebi ile yumurtaları yutar ya da atar.
2- Balıklar ya da akvaryumdaki herhangi bir balık sürekli olarak saklanma eğilimi gösterir.
3- Sürü halinde yaşamlarını sürdüren türler, guruptan ayrılarak yalnız kalmayı tercih ederler. Bu kimi zaman bir hastalık sebebi ile görülse de, guruptan ayrı kalan balığın bir süre sonra guruba katıldığı görülür. Net açıklaması olmamakla birlikte, sürü psikolojisi içerisinde değerlendirilmesi gereken bu hareket bir stres faktörüne bağlanabilir.
4- Koloni balıkları içerisinde kimi türler saklanmadan gruptan ayrı kalmayı tercih ederler. Zaman zaman hareketli olurlar, yem yemelerinde problem yoktur. Fakat ciddi bir ayrı duruş balığın stres altında olduğunun göstergesidir.
5- Balık sıra dışı anormal hareketler sergiler. Bu akvaryumda bulunan diğer balıkların sergilemediği bir hareket olmalıdır. Ani hareketlilik, sürekli aynı noktada kalma, hızlı solungaç hareketleri, ağzın sıklıkla açılıp kapanması örnek olarak sıralanabilir.
6- Stres altındaki balığın hastalıklara açık hale geldiğini belirtmiştik. Aynı şekilde tedaviye geç cevap vermesi ya da tedavi sonrası hastalığın yeniden nüksetmesi, ortamda bir stres faktörünün varlığını gösterir.
Strese Neden Olan Faktörler ve Önlemleri Nelerdir?
Strese neden olan faktörler özünde, normal şartlarda yerine getirilmesi gereken temel düzenlemelerin yapılmamasından kaynaklanır. Yapılan araştırmalar, balıkların bağışıklık sistemlerinin çok güçlü olduğunu ve farklı ortamlara ayak uydurmalarının pek çok canlıya göre daha kolay olduğunu ortaya koymuştur. Stresten en uzak balık elbette ki kendi doğal habitatında yaşamını sürdüren balıktır. Eğer biz onlara evlerimizde kurduğumuz mini ekolojik sistemlerde yeterli imkanları sağlayamazsak, eksik kalan her bir nokta stres faktörü olarak karşımıza çıkacaktır. Doğal ortamlarını ne kadar birebir taklit edersek, stres faktörlerini de o kadar azaltmış oluruz. Şimdi sırlayacağımız maddeler, aslında sürekli olarak akvaristlerin birbirlerine vermiş olduğu tavsiyelerden başka bir şey değildir. Ancak farkında olunmayan her birinin potansiyel stres faktörü olduğudur. Biz kendimize görsel bir dünya hazırlarken, onlar için büyük hatalar yapıyor olabiliriz. Stres faktörlerini üç temel başlık altında ele alacağız.
A. Dış Faktörler
Akvaryumlara etki eden temel dış faktör insan unsurudur. Akvaryumlarımızı ne kadar iyi izole eder, ne kadar az müdahalede bulunursak o kadar fazla stresten uzak tutmuş oluruz.
1- Akvaryumlar ani hareketlere açık, orta alanda olmamalıdır. Dış hareketlilik balıkları rahatsız edecektir. Nispeten hareketliliğin uzak olduğu bölgeler akvaryum kurulumu için uygundur.
2- Akvaryum titreşim yaracak unsurlardan uzak olmalıdır. Yüksek şiddette yayın yapan ses sistemleri gürültü açısından etki yaratabileceği gibi, oluşturacakları titreşim balıkları olumsuz etkiler.
3- Aynı balık üzerinde abartılı sayıda flaşlı fotoğraf çekimi yapmakta bir başka stres kaynağıdır.
4- Uygun olmayan balık transferi stres faktörüdür. Balık nakli başlı başına bir konu olsa da, akvaryumlara yeni alınan balıklar adaptasyon sorunu yaşamaktadır. Bu süreç onlar için oldukça yorucu ve uzun olabilir. Konumuz çerçevesinde değerlendirilmeli ve gerekli tedbirler alınmalıdır.
5- Balıkların sürekli ortam değişikliğine maruz kalması stres faktörüdür. Özellikle yumurta tutmuş ya da hamile balıkların yavru alma kaygısı ile sürekli ortam değiştirmeleri yanlış bir uygulamadır. Bu işleme bir kez karar verilmeli ve sık müdahaleden uzak durulmalıdır.
6- Gereksiz kimyasal kullanımı ve dozunda kullanılmayan ilaçlar stres faktörüdür. Balıkta görülen rahatsızlığın tedavisi mümkün olduğunca farklı bir ortamda yapılmalıdır. Özellikle bulaşıcı bir hastalık değilse ana tankta tedavi uygulanması son derece yanlıştır. Bir balığı kurtarmak için uğraş verirken, diğer balıklar gereksiz yere rahatsız edilmiş olur. Tedavide karantina tankı kullanılmalıdır.
B. Ortam Faktörleri
Ortam faktörleri, balığın yaşam alanındaki olumsuz etkenler olarak karşımıza çıkmaktadır.
1- Türün uygun olmayan hacim ve alanda beslenmesi stres faktörüdür. Balık demek yüzmek demektir. Yeterli alan bulamayan balık stres altında kalır. Taban balıkları içinde yeterli dolaşma alanı yaratılmalıdır.
2- Kötü su şartları stres faktörüdür. Düzenli su değişimi yapmak ve uygun yaşam alanını oluşturmak gerekir.
3- Uygun su değerlerinin olmaması bir başka faktördür. Beslediğimiz türün hangi sertlikte, hangi ısıda suya ihtiyaç duyduğunu iyi bilmek gerekir.
4- Gerektiğinden fazla şiddette ışık kullanımı stres faktörüdür. Bizim gözümüze hitap eden bir ışık düzeni balıkları aşırı rahatsız edebilir. Yine buna bağlı olarak ani açılan ışık balıklarda stres yaratır. Kimi zaman bu durum kalıcı hale gelir ve saklanan balıklar bulundukları ortamdan çıkmazlar. Bunu en aza indirmek için önce oda ışığı ve akvaryumda birden fazla lamba varsa kademeli olarak açılması gerekir. Bitkili akvaryumlarda nispeten yüksek şiddette ışık kullanılır. Yeterince gölgelik alan yaratılmasına özen gösterilmelidir.
5- Işıkların gece boyunca açık kalması stres faktörüdür. Unutulmamalıdır ki balıklarda uyur. Bu süreç onların metabolizmalarını güçlendirmesi ve enerji toplaması için gerekli bir zaman dilimidir. Yine gece dolaşan ve avlanan türler, sürekli ışıklı bir ortamda rahat edemez ve yaşamsal etkinliklerini yerine getiremezler.
6- Uygun olmayan taban malzemesi stres faktörüdür. Doğada rastlamadığımız pembe, mor renkle boyalı, iri taneli taban malzemelerinden uzak durmak gerekir. Balığımıza uygun kalınlıkta ve özellikte taban malzemesi tercih edilmelidir. Türüne göre, üreme bölgelerini kumları şekillendirerek belirlediklerini, saklanma alanları oluşturduklarını ve hatta yaşamlarının bir bölümünü kum altında geçirdiklerini unutmamak gerekir.
7- Bize göre dekor, onlara göre yaşam alanı olan malzemeler mutlak suretle bulundurulmalıdır. Bu malzemeler türe göre değişir. Bitkiler, kayalar, kütükler, hatta salyangoz kabukları bile bazı türler için vazgeçilmez ve olmazsa olmazlardandır.
8- Gereğinden fazla sirkülasyon olmamalıdır. Balığın fiziksel olarak yorulmasına neden olduğu gibi, bu zorlu ortam stres faktörü olarak karşımıza çıkmaktadır. Akvaryumlarımıza uygun, ergonomik filtre ve dalga motorları kullanılmalıdır.
C. Sosyal ve Fiziki Faktörler
Türümüzün sosyal davranışlarına uygun ortam yaratılmalı ve yaşam alanı içerisindeki fiziki olumsuzlukların önüne geçilmelidir.
1- Balıklar tür olarak birbiri ile uyumlu olmalıdır. Çok geniş kapsamlı olan bu konuda, aynı habitattan olmayan türlerin aynı ortamda bakılmasının, herhangi biri için stres faktörü doğuracağı vurgusunu yapmakla yetineceğiz.
2- Erkek ve dişi sayısının orantılı olmasına dikkat edilmelidir. Baskı altında kalan balığın sürekli panik halinde olduğu unutulmamalıdır.
3- Sürü balıklarının yeterli sayıda bir arada bulundurulması gerekir. Yalnız kalmaları üzerlerinde bir baskı oluşturacak, kimi zaman bu baskı diğer türlere yansıyacaktır. Bazı türler korumasız kalırlar, bazı türler agresif tavırlar sergilerler, bazı türlerde saklanarak ortamdan uzaklaşırlar.
4- Aynı habitattan olmalarına karşın farklı mizaçlı balıklar bir arada bulundurulmamalıdır. Sürekli baskıcı saldırgan bir tür, daha uysal türleri rahatsız edecek ve akvaryumda bir stres faktörü olarak yerini alacaktır.
5- Eş tutan ve üreme dönemine girmiş balıklar türdeşlerine göre saldırgan bir tavır içine girerler. Bu gibi durumlarda eşlerin olduğu kadar, eş tutmamış balıklarda stres altında kalacaktır. Mümkün olduğunca eşler ayrı bir ortamda bakılmalıdır.
6- Çevik ve hareketli balıklar ile, hantal yavaş hareket eden balıklar bir arada bulundurulmamalıdır. Sürekli yüzen bir balık etrafında karşılaşacağı diğer balıklardan etkilenir. Aynı şekilde durağan bir balık kendisine çarpılmasından veya sürekli etrafının hareketlilik olmasından hoşlanmaz. Karma akvaryumlarda türe göre taban, orta alan ve yüzey balıkları doğru tercih edilmelidir. Aynı bölgede yoğunlaşacak fazla sayıda türden uzak durulmalıdır.
Görüldüğü gibi bir veya birden fazla neden balıklarımızı, akvaryumlarımızı ve dolayısıyla bizleri etkiler. Birden fazla stres faktörünün bir araya gelmesi ile telafisi mümkün olmayan durumlar karşımıza çıkabilir. Anlam veremediğimiz pek çok durumun cevabı yukarıdaki satır aralarında gizlidir. Stressiz bir ortam yaratmanın temel koşulu beslediğimiz türün özelliklerini iyi bilmekte yatar. “Benim akvaryumumda her şey yolunda, hiçbir tür diğeri ile uğraşmıyor” ya da “Bu kadar şey yazılmış, fakat benim hiç sorunum yok” diyenler olabilir. Ancak şu var ki her şey siyahsa, içinde beyazı görmek mümkün olamaz.
Stres tedavisi mümkün olmayan bir rahatsızlık olmamakla birlikte, temel koşulların sağlanması stres sonucu erozyona uğramış bir balığı, normal hayatına döndürmekten daha zor değildir.
Stres, siz ve balıklarınızdan uzak olsun…
Sayın Murat SAĞDIÇ'a teşekkürler
Beğenenler: [T]65081,ukbe_oymak[/T][T]116630,DaSKaPiTaL[/T][T]98928,emirsultan[/T][T]114012,vivaldi[/T][T]99842,volkanserezli[/T][T]122732,crimson comet[/T][T]126319,djshadow[/T][T]89303,Akın AKSOY[/T][T]121410,EmreYıldızdal[/T][T]126906,ERDEVREN[/T][T]119604,Gsmturen[/T][T]124437,ZaLiMBeRDuS[/T][T]127565,silpelit[/T][T]81903,FurkanSehit[/T][T]132562,suku mu lao[/T][T]133384,Aykut Gny[/T][T]45659,swatt[/T][T]147278,Alparslan639[/T][T]149452,can mahmud[/T][T]149970,makara95[/T][T]149814,Sercandoruk[/T][T]136919,ebayir[/T][T]139656,nailton[/T][T]12249,ESED[/T][T]101710,onuryilmaz[/T][T]151404,by.catamak[/T][T]171176,demircan ankara[/T][T]169839,cihangir79[/T][T]150381,stronghammer[/T][T]151883,dpsKinG_[/T][T]175524,beycan[/T][T]181830,bariskaraturk[/T][T]184682,tarikbinziyad[/T][T]182304,AhmetEmre[/T][T]208917,Etimesgut06[/T]
Teşekkür Edenler: [T]182304,AhmetEmre[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
BALIKLARDA HASTALIĞA NEDEN OLAN ETKENLER:
• Bakteriler
• Virüsler
• Parazitler
• Mantarlar
• Çevrenin fiziksel ve kimyasal özellikleri
• Yanlış yemlemenin neden olduğu metabolizma bozuklukları
• Genetik yapıya bağlı bozukluklar ve diğer faktörlerdir
TEŞHİS İÇİN BALIKLARIN SU İÇİNDEKİ GENEL DAVRANIŞLARINI GÖZLEMLEYİN
Balık Hastalıkları Teşhis ve Tedavisi
Balıkların normal davranışlarını takip etmiş olanlar hasta oldukları zamanın da sezinleyebilirler. Genelde hasta bir balığın semptomları şunlardır:
* Balık yorgun bitkin ve uyuşuk durumda mı?
* Balık aynı noktada bir ileri bir geri anlamsız bir şekilde sallanıp durur.
* Kaçma refleksi var mı?
* Yem alıyor mu?
* Yüzerken yan veya sırtüstü mü sersem vaziyette Başı aşağı doğru mu duruyor?
* Yüzgeçleri yapışmış halde mi?
* Tank tabanında kayıyor halde mi yüzüyor?
* Tabanda yüzerken ürküyor mu?
* Suyun yüzeyinde mi kalıyor?
* Su yüzeyinden ağzını açarak hava yutuyor mu?
* Çabuk ve sık solunum yapıyor mu?
* Sudan dışarıya sıçrıyor mu?
* Balık yan yatmış mı? ve filtrenin çekim gücüyle tankın içinde bir oraya bir buraya sürükleniyor mu?
* Balığınız sürekli dipte kuma veya kaya dibine tutunmaya çalışıyormu?
* Balığınızın gözlerinde beyaz noktalar varmı?
• Bu ve benzeri belirtiler dikkatlice incelenir ve kaydedilir.
Suyun Neden Olduğu Zehirlenmeler :
Genel Bilgi
Malawi ve Tanganyika tanklarında ısı ve pH yüksek olması gerektiğinden dikkat etmediğiniz taktirde aşağıdaki 3 zehirlenme şekli başınıza gelmesi yüksek bir olasılıktır. Bunlar silikonamonyum ve nitrit-nitrat zehirlenmeleridir. Acemi iseniz ve tankınızın kuruluşu yeni ise balıklarda bir terslik görürseniz ilk olarak sudan dolayı meydana gelebilecek zehirlenmeler üzerine yoğunlaşın.
Silikon Zehirlenmesi:
Sağlıklı olduğundan emin olarak bir balık aldınız. Balığı tanka koyduğunuzun ilk gününde en geç ikinci gününde yem yemeyi kesmişse ve aniden cansızlaşmışsa pulları ve yüzgeçleri erimeye başlıyorsa aklınıza gelecek ilk tehlike silikon zehirlenmesi olmalı. Silikonun iki çeşidi vardır. İlki normal balıkları öldüren silikon. Diğeri DIY storelarda (Bauhaus Bricolage hatta Carrefour süpermarketinde bile bulabilirsiniz) da satılan akvaryum silikonu zaten tüplerin üzerindeki balık resimlerinden de anlarsınız. Tankınızı imal eden kişi bundan haberdar olmayabilir satın aldığında yanında gözlüğü olmadığından balık resimlerini görmemiş olabilir veya 'yanlışlıkla' daha ucuz diye normal silikon almış olabilir. Neden her ne ise kabak balıklarınızın başına patlayacak demektir. Bu belirtileri fark ettiğinizde balıkları tanktan çıkartın. Su sıcaklığı cichlidler ve tropik balıklar için 24 C'dan başlayacağı için ısı dolayısıyla silikondan sızan gazlar balıklarınızı yavaş yavaş öldürüyor demektir. Cansızlık ilk günden itibaren başlar fakat gazlara karşı aşırı bir tepki gelişmez. Ölüm yaklaştığında balığınızın pulları soluk ve erimiş olur yüzgeçleri ya yırtık gibidir ya da erimiştir ve zor nefes alarak yan yatmış bir şekilde oradan oraya sürüklenir. İzlenecek tek yol balıkları başka bir tanka koymak. İmkanınız varsa daha iyi ve güvenebileceğiniz marka bir tank alın yoksa tankınızı tamir edin. Bir çakı veya bisturi yardımıyla kenarlardaki silikonları en ufak bir parça kalmayacak şekilde kazıyın. Eğer parça kalırsa hava kabarcığı yapar ve tankınız bittiğinde sızdırır hatta tankınızı patlatabilir. Ardından tankı yıkayın ki silikon zerrecikleri gitsin. Kazdığınız yerlere aseton sürün böylece hem daha iyi temizlenecek yüzey hem de silikon daha iyi tutacak. Akvaryum silikonu kenarlara sıkın başparmağınızla üzerine sadece bir kez bastırın ikinci defa üzerinden geçmeye kalkarsanız silikon pütürlenir ve kabarcık oluşabilir içinde. Tankı en az 24 saat kuru olarak bekletin. Eğer tankınız 100 lt'den büyükse en az 2 gün bekletin. Sonra denemek amacıyla içine su doldurun ve en az bir gün bekletin. Boşluk bırakmışsanız su kenarlardan sızmaya başlayacaktır sızarsa yapılacak tek şey tekrar kazıyıp silikonlamaktır.
Amonyum Zehirlenmesi:
Balığınız sürekli olarak su yüzeyinde yüzüp ağzını sonuna kadar açıp nefes almaya çalışıyorsa buna rağmen boğuluyormuş izlenimi veriyorsa üstüne üstlük tankın suyu da koyu sarı ise balık amonyumdan zehirleniyor demektir. Balık çoğunlukla yarı bilinçsiz ve halsiz olur etrafınada neler olup bittiğinin farkında değilmiş gibi görünür. Suyun yüzeyinden sanki hava almaya çalışıyor gibi olduktan sonra dibe çöker yavaşça ardından tekrar ani bir fırlayışla su yüzeyine çıkar. Tüm bu süreçte ağzını hep sonuna kadar açar ve solungaçları normalden çok fazla çalışır. Gözler normalden koyudur ve balığın bütün rengi olabilecek en koyu rengi alır.
Bu çok ciddi sonuçları olan bir zehirlenme şekli balıklarınızın tümü ölebilir. Test kitiniz yoksa amonyum patlamasını en iyi şekilde sararımış sudan anlarsınız su koyu sarı olduğunda ve bulanıklık başlamışsa balıklarınız zehirlenmeye başlıyor demektir. Biraz garip bir örnek olabilir ama kafanızda daha iyi canlanması için idrar rengini düşünün idrara rengini ve genel olarak kokusunu veren amonyumdur. İdrar kana bulaştığında zehirlenme meydana gelir buna da en büyük etken amonyumdur. Akvaryumlarda da durum çok farklı değildir. Amonyum en çok yiyecek atıklarından ve pisliklerden açığa çıkar. Düzenli dip temizliği yapmazsanız pislikler birikir ve gazlar sızmaya başlar. Su idrar rengi ve kokusunu alır. Test kitiniz varsa aklınızda bulunsun amonyum seviyesi 1 ppm değerini kesinlikle aşmamalı. Tabii ısı ve pH yükseldikçe amonyum değeri daha da az çıkmalı. Bu tip zehirlenme en çok amonyumu parçalayacak aerobic bakterilerin henüz oluşmadığı veya çok az sayıda olduğu yeni kurulmuş tanklarda görülür. Daha geniş bir açıklama ve burada bahsedilen zehirlenme türlerini nasıl önleyebileciğinzi öğrenmek için Yeni Tank Sendromu sayfasına bakın.
Balıklarınız amonyumdan zehirlendiyse bu tamamen sizin suçunuz sayılır. Zehirlenmeye davetiye çıkartan ve özellikle yeni başlayanların en çok tekrarladığı hatalar şunlardır:
Tanka gereğinden fazla yem atılması balıklar doyunca dibe çöken yemler.
Çok az miktarda ve düzensiz su değişimleri.
Tankı daha ilk kurulduğunda ağzına kadar balıkla doldurmak.
Yetersiz kalan filtreleme veya havalandırma.
Amonyum zehirlenmesinin tedavisi yok sadece durumu farkettiğinizde acil önlem alabilirsiniz. Seçebileceğiniz 3 yol var. İlk yol hemen balıkları temiz tamamen yeni suyun bulunduğu bir tanka almak. Alabileceğiniz başka tankınız mevcut değilse ikinci yola başvuracaksınız demektir. Balıkların bulundukları tanka vakit geçirmeden su değişimi yapın. Değişim miktarı en az %70 olmalı. Yeni suyun ısıtılmış olması çok iyi olurdu ama durumun aciliyetini göz önüne alarak suyunuz sıcak değilse ısıtmayı beklemeyin soğuk su kullanın. Suyu mutlaka dipten çekin NH bileşikleri sudan ağır olduğundan dipte birikiyorlar yüzeyden alırsanız amonyum sifonlanmış olmayacak sadece suya dağılmış olacak. Amaç amonyumu en az seviyeye getirene kadar inceltmek. Balıklar kendilerini boğulur gibi hissettiğinden çok güçlü bir havalandırma koyun. Üçüncü yol amonyum nitrit ve nitrat seviyelerini 'anında' düşürdüğünü iddia eden ilaçlar kullanmak. Sakın bunun için Tetra Aquasafe kullanmaya kalkmayın sivrizekanız burada pek işe yaramaz. Aquasafe sadece su değişimlerinde kullanılan suyun klor ağır metal ve amonyumunu yok ettiğini iddia ediyor tankın içinde birikmiş olan amonyumda kesinlikle kullanılmamasını tavsiye ediyor. Bu yollar içinde en az güvenebileceğiniz yöntem kimyasal yöntemdir. İlaçlar seviyeleri kısa süre için düşürürler ama tekrar yükselmesine de genelde engel olamazlar. O nedenle ilaçları sadece geçici olarak kullanın yani ilaçtan hemen sonra büyük bir su değişimi uygulayın. Bu tip bir zehirlenmede işinizi şansa bırakmayın ve en güvenilir olan ilk iki yolu tercih edin. Amonyum seviyelerini düşürdükten sonra beklemekten başka yapabileceğiniz birşey kalmıyor. Kurtulan kurtulacaktır ama çoğunluk büyük bir ihtimalle ölecektir.
Nitrit-Nitrat Zehirlenmesi:
Yine tank kurulduğunun ilk haftalarında meydana gelebilecek bir zehirlenme türü. Sağlıklı olarak aldığınızdan emin olduğunuz balıklarınız birden cansızlaştığında yem yemeyi kestiğinde sorun büyük bir ihtimalle nitrit zehirlenmesidir. Tankınız oturmuşsa ve aynı belirtileri görürseniz o zaman zehirlenme nitrat zehirlenmesi şeklinde olur çünkü zincir oluşmuştur fakat en son ürün olan nitrat temizlenmemektedir. Sebebler genellikle fazla balık fazla yem az su değişimi az filtreleme veya havalandırmadır. Amonyum zehirlenmesinden farklı olarak bu iki zehirlenme türünde balıkları kurtarma ihitmaliniz çok daha yüksek tabii önlem alamazsanız öleceklerdir. Belirtiler genellikle halsizlik; yeme ilgisizlik: hiç yememesi veya yediğini tükürmesi; stres belirtileri: yüzgeç erimesi pul erimesi rengin normalden koyu olması veya normalden açık olması gözlerin kararması; bir köşede durma veya saklanma çabalarıdır. Tankın suyu genellikle açık veya çok açık sarı rengindedir. Bu zehirlenme şekli özellikle yüksek pH isteyen balıkların başına gelebilir çünkü her türlü amonyumnitrit veya nitrat yükselmesine karşı çok hassaslar. Yukarıda bahsedilen belirtileri farkedersenizsularınız da sarımsı renkte ise vakit kaybetmeden %40 ile %50 arası su değiştirin. Ardından da 2 hafta boyunca 2-3 günde bir %20 su değiştirin. Suları dipten çekmeye özen gösterin. Bunun dışında bir ilaç kullanmayın. Amaç balığı mümkün olduğunca daha fazla strese sokmadan zehirlenmeyi atlatmasını sağlamak. Balığığınızı güçlendirmek için bir conditioner kullanmanız iyi olur. Genellikle balığınız çok hassas bir tür değilse ilk su değişimini takip eden ilk günlerde düzelir. Ancak düzelme belirtiler görseniz bile 2 hafta boyunca yukarıda belirtildiği şekilde değişim yaparak tam sağlına kavuşmasını sağlayın.
Yüzgeç Erimesi
Yüzgeçlerde özellikle kuyrukta erime varsa eriyen yüzgecin ucunda pamuğumsu veya koyu renk bir şerit varsa buna yüzgeç erimesi (İngilizce adı fin rot) denir. Yüzgeç erimesi özellikle stresten olur ve önemli bir sebebin sonucu olarak gelişir. Yapılacak ilk iş balığı tedavi etmeden önce yüzgeçlerinin erimesine sebep olacak kadar onu strese sokan sebebi bulmaktır. Sebepler arasında nitrit-nitrat zehirlenmesi saldırgan bir balık ciddi bir şekilde hastalanması veya uzun bir yolculuğa çıkması sayılabilir. Bunları kontrol edin.
Balıkların vücudunu kaplayan koruyucu tabakaları vardır. Onları elinizde tuttuysanız vücutlarının kaygan olduğunu ve balığı salsanız bile kayganlığın bir süre parmaklarınızdan gitmediğini fark etmişsinizdir. Bu koruyucu tabaka suda doğal olarak var olan birçok mantar veya bakteriyi uzak tutar. Balık strese girdiğinde tabakanın salgılanması sekteye uğrar veya tamamen engellenir. Zaten özellikle bu nedenden dolayı balığınızı stresten uzak tutun denir çok yerde. Balığın doğal kalkanı zayıfladığında veya yok olduğunda hastalıklara karşı savunmasız hale geliyor. En çabuk kaptığı enfeksiyon da yüzgeçlerde gösterir kendini.
Yüzgeç erimesini saldırgan bir balığın yüzgeçleri parçalaması ile karıştırmayın lütfen. Bu tip saldırılar sonrası için yapılacak tedavi için Yaralanmalar kısmına bakabilirsiniz. Yukarıda yüzgeç erimesine sebep olabilecekler arasında saldırgan bir balığı kastemin nedeni 'saldırı hareketlerinin diğer balık üzerinde yarattığı stresten dolayı oluşan erimedir'. Sürekli kaçmak zorunda kalmaktan veya saklanmaktan dolayı balık strese girerbir köşeye sıkışıp kalır ve yem yiyemeyecek cesareti bile bulamaz kendinde. Genelde bu belirtileri erime takip eder. Oysa yüzgeçler ısırıldığında uçları parçalanmış gibi durur ama parçalanmış kısımların ucunda pamuğumsu oluşumlar veya koyu kırmızı renkte bir şerit yoktur. Erime görürseniz öncelikle fungal mı yoksa bakteriyel bir enfeksiyon mu ona karar verin. İkisinin tedavisi birbirinden farklı olacaktır. Fungal enfeksiyonlar genelde saldırı sonrası stresi veya vücutta meydana gelen bir yaralanma sonrası meydana gelirler ve bulaşıcı değillerdiryani tüm tankı bu durumda ilaçlamanıza gerek yoktur. Enfeksiyon oluşturabilecek mantarlar arasında saprolegnia achyla aphanomyces branchiomyces ıchtyophonus ve pythium gibi mantarlar vardır. Fungal enfeksiyonlarının görünüşleri beyaz veya kirli sarı bir pamuğa benzer. Zaten Columnaris dışında vücutta oluşan tüm pamuğumsu oluşumlar bir fungal enfeksiyondur. Tedavisi bakteriyel enfeksiyonlarla karşılaştırıldığında nispeten kolaydır. Balık elle tutulacak kadar büyükse onu elinize alın ve etkilenen bölgelerin üzerine bir pamuk yardımıyla nazikçe metilen mavisi sürün. Piayasada metilen mavisi bir Türk malı olan Contra- Ichthyo ismi altında satılıyor. Mercurochrome da kullanabilirsiniz. Mercurochrome'u sadece haricen kullanın suya damlatmaya kalkmayın. Suya damlatarak yapılan tedavi ileride deneyimli olduktan sonra uygulayabilirsiniz çünkü çok dikkat gerektiriyor. Mercurochrome'u bir pamuğa damlatın balığı elinize alın veya ıslak bir bez üzerine koyduktan sonra aynı metieln mavisi gibi yavaşça etkilenen bölgelere sürün ardından temiz su dolu tedavi tankına bırakın. Yüzgeçler çok fazla erimişse veya balık elle tutulamayacak kadar küçükse tedavi tankına alınçünkü metilen mavisini suya damlatacaksınız bu durumda. Her 10 litre suya 2 damla metilen mavisi damlatın ve balığı 24 saat boyunca bu ilaç banyosunda tutun. Tankı iyi havalandırmayı unutmayın.
İkinci gün %50 su değişimi yapın. Erime durduysa ve pamuklar yok olduysa ki büyük bir ihtimalle öyledir metilen mavisini kesin. Pamuklar hala varsa tekrar metilen mavisi damlatın ama bu sefer 10 litreye 1 damla ve gene 24 saat bekleyin. Tekrar %50 su değişimi yapın. Bu süre sonunda fungal enfeksiyon tamamen yok olacaktır. Tüm bunları uygularken balığınızı yemlemeyi unutmayın. Tedavi bitse bile balığı bir süre tedavi tankında tutun kendine gelsin orada.Yüzgeçlerin ucunda siyah veya koyu kırmızı kiremit rengi bir şerit varsa ve yüzgeç çok hızlı eriyorsa enfeksiyonun bakteriyel olduğuna şüphe yoktur. Bakteriyel enfeksiyonlar genelde kötü su koşullarında veya ülke içi veya uluslararası nakliyat sırasında ortaya çıkarlar. Tanka yeni koyduğunuz bir balık da sizin suyunuza alışmakta zorlanabilir ve bakteriyel enfeksiyon kapabilir. Bu nedenle tedavi ile birlikte su kalitesini de acilen yükseltin. Yüzgeçler tahmin edebileceğinizden daha hızlı erir öyle ki 24 saat sonra yüzgeç tamamen yok oluyor. Yüzgeç erimesi ile beraber deride yaralar (lezyonlar) oluşuyorsa ve bu yaraların çevresi koyu kırmızı ise bu enfeksiyon Furunculosis'tir. Yaralar aslında derinin o noktada çürüdüğünü gösterir. Buna yol açan çeşitli bakterilerdir ama ortak noktaları deride nekrotik lezyonlar (furuncul) açmak olduğundan hastalık bu adını alıyor. Goldfishlerde koilerde veya japon gibi soğuk su balıklarında bakteriyel yüzgeç erimesi oluştuğunda buna genelde Salmonidae familyasından Aeromonas salmonicidia neden olur. Yüzgeçlerden kısa sürede vücuda atlar ve kırmızı-kiremit rengi ülserler oluşturur. Aynı bakteri sıcak suda tropik balıkların üzerinde de etkili olur ama onlarda daha çok furuncul oluşturur.
Bakteriyel enfeksiyonlu bir yüzgeci kendi halinde bırakmayın. Bu tip enfeksiyonlar özellikle Furunculosis bulaşıcıdır. Tankta yüksek oranda ölümlere sebep olurlar. Enfeksiyon kapmış balığı tedavi tankına koyun ve antibiyotik haricinde hiçbir ilaç koymayın metilen mavisi veya malachite yeşili gibi ilaçların hiçbir etkisi olmaz. Aynı şekilde doğal tedavi olarak kullanabileceğiniz tuzun da bir faydası olmaz. Özellikle Nitrofurozan içeren gram negatif ve gram pozitif bakterilere karşı etkili olduğunu iddia eden antibiyotikleri alın. Kullanımdan önce su değişimini unutmayın ve filtrenin süngerini çıkartın. İlk günden sonra iyileşme belirtileri görseniz bile antibiyotiğe en az 3 gün devam edin. Tedaviyi yarıda keserseniz tekrar başa dönme olasılığınız yüksek. Üç günün sonunda şerit tamamen yok olmamışsa antibiyotiğe 2 gün daha devam edin. İlacın etkili olup olmadığını nasıl anlarsınız? Gözlemlerime göre yüzgeçler parça parça olmaya başlar ve uçlarından ince beyaz şeritler sarkar. Bu şeritler ölen bakterilerin olduğu deri parçalarıdır tankta sağlayacağınız çok güçlü bir havalandırma onların daha çabuk kopmasını sağlayacaktır. Üç günün sonunda şeritler artık sarkmıyorsa ve yüzgeçlerin ucu temizse antibiyotiği o zaman kesin şeritler sarkıyorsa hala iki gün daha devam edin. Bakteriler genelde gözle görebildiğinizden daha derine yerleşmiş olduklarından yüzgecin büyük çoğunluğu şerit şerit kopacaktır. Tedavi bittikten sonra %50 su değiştirin ve balığı tanktan çıkarmayın. Tekrar yüzgeçlerinin çıkmasını bekleyin. Onu o halde ana tanka atarsanız manevra kabiliyeti olmayan hantal bir balık olacağından ne diğerlerinin ona yapacağı 'hoş geldin' kovalamacasın dan kaçabilir ne de yem için mücadeleye girişebilir.
Beyaz Benek:
Beyaz benek suda yaşayan bir protozoandır. Protozoa suda yaşayan ve hayvansal özellikler gösteren ve bazen büyük koloniler kurabilen tek hücreleri canlılara verilen ortak isimdir. Latince adı Ichthyophthirius multifiliis'tir. İngilizce kaynaklarda kısaca Ich diye tanımlanır. Bu asalakların çok azının bile tanka bulaşması tüm tankı dezenfekte etmeyi gerektirir. Balığın üzerine tutunarak noktadan balığın kanını emmeye başlar. en sık girdiği yerler balıkların pullarının arası solungaçlardır. Üremeye hazır olduklarında balığın üzerine jelatin bir keseciğin kapladığı yumurtalarını bırakırlar. Kesecikler pulların arasında ise gözle görülemez ama çoğaldıkça yüzgeçlerde de kesecik oluşacağından gözle görülecek hale gelirler. Ortalama üç gün içinde patlayan keseciklerden bir sürü minik aç protozoan dibe düşer ve oradan dağılıp başka balıkların üzerine atlarlar. Yumurtalarını sadece balığın üzerine bıraktıklarını iddia etmek doğru değil nereye bulurlarsa oraya bırakırlartankta balıktan sonra özellikle kumların arasına kistlerini bırakabiliyorlar. Balığın beyaz benek olduğundan keseleri görmeden de şüphelenebilirsiniz. Sürekli olarak tank ve dekorasyonlara sürtünme eğilimi vardır; kendisini oradan oraya silkeler sanki üzerinde olan birşeyi atmak istiyormuş gibi davranır; rengi streste olduğu gibi koyulaşmaz aksine solar özellikle renkli bir balığınız varsa size çok görünmeye başlar; hızlı kaşınma dışında normal olarak yaptığı tüm hareketleri yavaşlar; yeme ilgisi çok azalmaya başlar isteksiz yer. Bu belirtilerden kısa bir süre sonra da çok büyük bir ihtimalle kesecikleri görürsünüz. Dikkat edin pseudotropheus türlerinde pullar çok sıkı olduğundan ve vücutları çok kaygan olduğundan keseleri balığın üzerinde göremezsiniz. Bu da keselerin özellikle kumların arasında veya akvaryum camına yapışık olduğu anlamına gelir. Pseudotropheuslarda yukarıdaki belirtileri görürseniz özellikle bölge belirlemek için sürtündükleri kayalara çok daha haşin ve sık sürtündüklerini ve çok sık silkelendiklerini fark ederseniz bu beyaz benektir. Diğer balık türlerinde keseleri en kolay yan yüzgeçlerde ve kuyrukta fark edersiniz. Hiçbir pamuğumsu görüntüleri yoktur daha çok tuz veya şeker kristellerine benzerler ışıkta da onlar gibi parlıyorlar. Birkaç gün sonra yok olduğunu yerine farklı noktada başkasının oluştuğunu fark edersiniz.
En kesin tedavisi ısı-tuz-ve metilen mavisi birleşimidir. Tanka 5 galona (19 lt) 1 çorba kaşığı tuz ekleyin. Ekleyin derke asla tankın içine direkt olarak atmayın yoksa balıkların ciğerlerini yakarsınız.Bir kaba tanktan su alın tuzu içinde çözün ve tanka bir kısmını çok yavaş dökün bir süre bekleyin ve tuzlu suyu tekrar ekleyin. Eğer zaten tankınızda ve su değişimlerinde tuz kullanıyorsanız bu işleme gerek yok. Ardından ısıyı yükseltin dayanıklı türler için 30C daha hassas türler için 28C. Her balığa 30C uygulayamazsınız tedavi edeceğim diye hayvanı fazla sıcaktan öldürebilirsiniz. Isı en az üç gün yüksek kalmalı emin olmak için mümkünse 4 gün sürdürün ısıyı. Sıcaklığın daha çok dolaylı olarak asalaklara etkisi vardır. Metilen mavisinin veya tuzun tesirli olabilmesi için parazitlerin keseden çıkmasını sağlamak gerekiyor. Kesede oldukları sürece hiçbir ilaç etkili olmaz. Isı yükseldikçe içindeki yavrular evrimleri daha çabuk tamamlayacaklarından kese normalden daha kısa zamanda patlayacaktır. Bu nedenle ısıyı ille de 30C'a çıkarmanız şart değil balık türlerini göz önünde bulundurursak sadece balığın dayanabileceğinden emin olduğunuz bir ısıya çıkarın. Bu işlem de bittikten sonra metilen mavisi kullanın. Akvaryumcularda Contra-Ichthyo diye satılıyor. Prospektusunda yazdığı gibi aynen savsaklamadan kullanın. İlk gün için 3 damla ardından 2 gün boyunca 1 damla tabii ısı yükseltemiyorsanız 1 gün daha 1 damlaya devam edin. Tabii bu tedavi sadece tropik balıklarda uygulanabilir. Soğuk su balığı tetra veya cory gibi yüksek ısıya ve tuza karşı çok hassas balığınız varsa sadece metilen mavisini uygulayın tuz kullanmayın ısıyı da normalden biraz daha fazla yükseltin. Bu gibi durumlarda metilen mavisini yukarıda belirtildiği gibi normalden daha uzun süre uygulayın. Metilen mavisini kullanırken tüm filtre süngerlerini ve varsa karbonları çıkarmayı unutmayın ve ölü protozoanları balıkların üzerinden uzaklaştırmak için tankı iyi havalandırın. Tedavi bittiğinde tanka %50 su değişimi yapın ve sonraki haftalarda su değişimlerini normalde yaptığınızdan daha sık aralıklarla yapmaya dikkat edin. Beyaz benek gibi protozoal enfectionlarda unutmamanız gereken bir nokta daha var bulaşma riski yüksek olacağındanenfeksiyon kapmış tankta kullandığınız malzemeleri dezenfekte etmeden diğer tanklarda kullanmayın.
Yaralanmalar:
Özellikle cichlid gibi sert veya orta sert balıklarınız varsa yaralanmalara hazırlıklı olmalısınız. Genelde yaranın enfeksiyon kapmaması için kullanabileceğiniz en doğal ve yan etkisiz ilaç tuzdur. Yara çok derin değilse tuzu ekledikten sonra yaranın kendiliğinden iyileşmesini bekleyin. Yüzgeçler ısırıldığında da aynı yolu izleyin. Zaten bu tür balıklar bölgesel olduklarından bölgelerine giren her türlü yabancıyı ısırma eğilimindedirler en kolay ısırılan yerler de yan yüzgeçler kuyruk ve anal yüzgeçler. Bu tip yaralanmalar zaman zaman meydana geliyorsa ve balık canlılığından birşey kaybetmemişse normal olarak karşılayın. Yara derin veya büyük olabilir fakat balık streste olmadığı müddetçe uzun sürse de kendiliğinden kapanır. Yüzgeçleri ve yaralanmış bölgeleri sık sık pamuk oluşumlar ve kırmızı şeritler için kontrol edin. Öyle bir durum varsa Yüzgeç Erimesi bölümüne göz atın. İltihap kapmasını önlemek için balık elle tutulacak kadar büyükse bir pamuk vasıtasıyla yaranın üzerine mercurochrome bazlı bir ilaç veya tentürdiyot sürebilirsiniz. Yara size fazla derin geldiyse ayrı bir tanka alıp 10 litreye 1 damla metilen mavisi veya malachite yeşili damlatarak balığa duruma göre 2 veya 3 gün tedavi uygulayın böylece balığınızın hem kafası dinlenmiş olacak hem de yaranın enfeksiyon kapma riski azalmış olacaktır.
Eğer balığınız sürekli saldırıya uğruyorsa bir köşeye sinmişse strese girmeye başlamış demektir bu durumda yapılacak tek sağlıklı iş onu tanktan çıkarmaktır. Saldırılar genelde durmaz daha çok artarak devam eder bu genelde balığın tanktaki diğer balıklara oranla daha sakin karakterli olduğunu ve onlarla başa çıkamadığını gösteriyor. Sakin bir balığın farklı bir türden olması gerekmezçok sert bir türün de sakin yapılı fertleri olabilir.
Dropsy:
1)Kötü su koşulları: Balığın başa çıkamayacağı kadar yüksek nitrat seviyeleri ile yem artıklarından ve dışkıdan kaynaklanan çözünmüş organik bileşikler.
2)Uyum stresi: yeni gelen balığın yaşadığı uyum sorunu veya tanktaki heyrarşinin en altlarında bulunan bir balığın sürekli olarak diğer fertler tarafından yapılan saldırılara maruz kalması.
3)Suda yaşanmış olan ani değişiklikler: pH'nın fazla düşmesi veya yükselmesi akvaryumcudan farklı şartlarda veya pH'da beslenmiş bir balığın sizin tankınıza geldiğinde daha farklı değerlere alışmak zorunda kalması.
Bu tür etkenler balıkta ya suyun sindirim sisteminde birikmesine ve orada zehirli gazlar oluşmasına yol açar ya da sindirim siteminde bakteriyel/viral enfeksiyonlara sebep olur. Balık çıkardığından daha hızlı su yuttuğu için karın bölgesi şişer. Dropsy. tıpkı bloat gibi nadiren tankın diğer sakinlerine bulaşır. Ancak tedavi için siz etkilenmiş balığınızı gene de ayrı bir tanka alın. Erken bir tedavi ile balığınızın kurtulma şansı yüksektir. Dropsy'nin ilk safhalarında balık karnı şiş olmasına rağmen yemesini sürdürür. Balığınıza pellet türü yem veriyorsanız pelletları bu dönemde ıslatıp beklettikten sonra yedirin böylece sindirim sistemini zorlamamış olursunuz. Bir kapta akvaryum suyu ile beklettiğiniz pelletlara buzdolabınızda bulabileceğiniz vitamin komplekslerinden birini ekleyinözellikle C vitamini olan bir kompleks olsun. Pelletleri 10 dakika kadar suda beklettikten sonra balığınıza yedirin. Aynı işlemi pul yem ile de yapın. Yemde bir değişiklik yapmayın her zaman ne veriyorduysanız onu verin. Antibiyotik içeren yemler de kullanabilirsiniz. Tedavi için kullanacağınız ilaçlar metronidazole veya geniş spectrumlu gram negatif ve gram pozitif bir antibiyotiktir. Piyasada metronidazole içeren ilaçlardan biri Flagyl 500mg (Eczacıbaşı) adı ile satılıyor. Metronidazole'u her 50 litre için 1 hap olacak şekilde suda eritip tanka dökün. 24 saat sonra en az %50 su değiştirin ve tekrar aynı dozajı uygulayın. 3 günlük tedavi sonrası balığınızın şişliği inmemişse tekrar aynı işlemi uygulayın.
Gyrodcatylus
GYRODACTYLUS TEDAVİ YOLLARI
1. Formalin kullanımı: 30 dakika boyunca tercihen ayrı bir karantina akvaryumunda 10 litre suya 2-4 ml Formalin kullanın. Balık stres emareleri gösterirse tedaviyi durdurun. Alternatif olarak Formalin 15-20 ppm dozda akvaryumda uzun tedavide kullanılabilir. Su 3 gün sonra değiştirilmelidir.
2. Methylen mavisi : 100 ml suya 1 gram stok solüsyonuyla başarıyla kullanılabilir. Bu stok solüsyonundan bir litre suya 3-6 damla dökün.
Bu tedaviyi ana akvaryumda kullanmayın. Methylen mavisi nitritleyici bakteriler üstünde yan etkileri vardır ve akvaryumun silikon yapıştırıcısı mavileşebilir.
3. Acriflavine : Acriflavine de çok etkilidir ve 100 litreye 1 gram olacak şekilde kullanılmaktadır.
Benzalkonium chloride Chloramine ve Potassium antimonyl tartrate.gibi tedavilerinde etkin kullanıldığı rapor edilmiştir. Fakat bunların kullanımı hakkında literatürde yeterince bilgi yoktur. Bu sebepten kesin deliller buluncaya kadar bunları önermem.
Özetleyecek olursak Gyrodactylus birçok durumda en sık rastlanan parazittir balık iyi durumdatemiz suda ve stressizse hiçbir soruna yol açmaz. Fakat herhangi bir sebepten durum daha kötüye giderse hastalık patlar ve erkenden görülürse kolayca ve çabucak önlem alınabilir.
Gyrodactylus karantina tankında prophylactic tedavinin bu tip hastalıkları önlemede kullanılmasında en mükemmel örnektir.
Bloat :
Bloat hem belirtiler açısından hem de nedenlerinden dolayı temelde dropsy ile benzerlikler gösterir. Bloat daha çok afrika menşeili cichlidlerin başına gelir. Özellikle herbivore (otçul) bir beslenme stiline sahip olan yani doğada daha çok kayalardan yosunları (aufwuchs) sıyıran veya yosun ve küçük kabuklularla beslenen Malawi mbuna türleri ve bazı Tanganyika türleri bloat olmaya yatkındırlar. Zaten bu nedenle diğer adı da Malawi bloat'tur (Latince adı Crybtobia). Dropsy'ye neden olan sebebler bloat'a da götürebilir bir balığı özellikle de Malawi ve Tanganyika cichlidlerini. Ancak bloat daha çok mide bölgesinde ve yemek borusunda oluşan bir enfeksiyon olduğundan farklı nedenler de bir balığı hasta edebilir. Bloat'a yatkın olan balıkların sindirim sistemi etçil beslenen türlere göre daha uzundur. Yani mide borusu ve bağırsaklar olması gerekenden daha uzundur. Bunun bir sebebi var elbette. Yeşilliklerin ve otların sindirimi daha zordur ve daha uzun sürer. Protein ağırlıklı yemleme bakteri deposu olan kurtlarla besleme çözünmüş ve tekrar dondurulmuş yiyeceklerle beslemek veya suda ıslatılmadan büyük miktarlarda verilen pellet yemler bu sistemi tıkayabilir. Her kurt veya pellet verişinizde olmaz ama birgün gelir tıkanacğı tutar. Son yıllarda yapılan araştırmalar bloat olarak tanımlanan hastalığın genelde bakterilerden (Aeromonas türü bakteriler özellikle Aeromonas hydrophilia) veya bağırsak parazitlerinden (Hexamita salmenis ve Spironucleus türleri) kaynaklandığı fikri giderek yaygınlık kazanıyor. Ayrıca bloat'tan etkilenen Afrika cichlidleri üzerinde yapılan araştırmada balıkların midelerinde kamçılı bir tek hücreli canlı olan Cryptobia jubilans keşfedildi. Bu parazitin Malawi gölünden akvaryumlara taşındığı yönünde güçlü bulgular vardır. Bu asalak Hexamita(Hexamita salmenis)ve Spironucleus gibi parazitlerle yakın akrabadır. C. jubilans ve hexamita gibi etnteroparazitik (içte yaşayan parazitler) canlıların üremeleri için başka canlılara ihtiyaç duymadıkları ve opportunistik asalaklar oldukları tahmin ediliyor. Bu bahsedilen parazitlerin ve Aeromonas türü bakterilerin balığa nasıl bulaştıkları henüz bilinmiyor ancak balığın bloat'a yakalanmasının yukarıda belirtilen su koşulları ve beslenmede yapılan hatalar ile yakından ilişkili olduğu tahmin ediliyor.
Bloat'a yakalanmış bir balığı ayırt etmeniz mümkün. İlk günlerde cansızlaşır yemek ister yemi ağzına alır fakat dışarı tükürür. Sanki yemek istediği halde yutamıyormuş gibi bir hali vardır.Zamanla rengi koyulaşır hastalık ilerledikçe en koyu rengini almaya başlar ve Afrika cichlidlerine has siyah çizgiler ortaya çıkar. Gözleri koyulaşmaz anormal bir görüntüleri de yoktur. Ortalıkta dolaşmadığı gibi sürekli saklanmayı tercih eder. İlk günlerden sonra karnın ya çok hafif şiştiğini ya da içeri göçtüğünü fark edersiniz. Özellikle karnın alt kısımlarına dikkat edin. Bu belirtileri fark ettiğinizin ilk günlerinde harekete geçin. Geçen vakit balığı kurtarma şansınızı azaltacaktır. Çok temiz suyun bulunduğu ve ısının da ana tank ile aynı olduğu tedavi tankına aldıktan sonra balığınızı iki şekilde tedavi edebilirsiniz. Ya 38 litreye bir metronidazole eritin ya da 38 litreye bulabildiğiniz en güçlü balık antibiyotiğini kullanın. İkisini yarım dozlarda birlikte de kullanabilirsiniz. Balık son evrelerde ise yani tabiri caizse gözünün feri gitmişse İnsanlar için kullanılan penisilin kullanın ama bu sefer 50 litreye bir tane eritin. Unutmayın penisilini sadece son çare olarak kullanın asla yaşama şansı biraz daha fazla bir balığı penisilin ile tedavi etmeyin. Hangisini seçerseniz seçin ancak 24 saat sonra en az %50 su değiştirip aynı dozajı tekrar uygulayın. 3 gün boyunca aynı yöntemi uygulayın 3 gün sonunda balığın rengi açılmışsa ortalıkta yüzmeye başlamışsa ve yem yiyorsa köşeyi döndü demektir. Eğer yarı yarıya bu belirtiler varsa ortalıkta dolaşıyor ve hala yem yemiyorsa (bunu anlamak için 1 gün bekleyin) tedaviye bir 3 gün daha başlayın. Zaten 3 günlük tedavi sonrası4.günde hala inatla yaşıyorsa kurtulma şansı yüksektir.
Fungal Hastalıklar ve Columnaris :
Funguslar: Yüzgeç erimesi kısmımda da belirtildiği gibi pamuk oluşumların neredeyse tümü mantardır. Akvaryum ortamlarında en sık rastanılan fungus saprolegnia'dır. Fungal enfeksiyonların arkasında her zaman bir sebeb arayın çünkü suda zaten var olan funguslar sağlıklı bir balık için tehdit değildir.Funguslar genelde bulaşıcı değildir bu nedenle birden fazla balığınızda pamuğumsu oluşumlar varsa bu ya Columnaris'tir ya da su koşulları kötü olduğundan çok sayıda balık etkilenmiştir. Vücut fungusların tedavisi yüzgeç erimesine neden olan fungusların tedavisi ile aynıdır. Balık elle tutulabiliyorsa ve fungus olan bölge solungaçlara uzaksa bir pamuğa tentürdiyotmercurochrome malachite yeşili veya metylene mavisi damlatın bölgeye bastırmadan ve solungaçlardan kesinlikle uzak tutarak sürün. Balık küçükse veya fungus çok yaygınsa tedavi tankına 10 litreye 2 damla malachite yeşili veya metilen mavisi damlatın 24 saat sonra su değiştiringeçmemişse tekrar aynı işlemi uygulayın.
Columnaris: Pamuğumsu bir görüntü görüntü veren bu gram negatif bakterinin Latince ismi Flexibacter columnaris'tir. Özellikle soğuk su balıklarında (Cloumnaris'ten dolayı ölen goldfish için ve canlı doğuranlar bu bakteriye karşı hassaslar. Her tür suda yaşayabilen bakteriler genelde bu balıkları etkiler. Bunun nedeni columnaris'in Kuzey Amerika'ya has bir bakteri türü olması ve daha ziyade bu menşeili balıkları etkilemesidir. Eski kıtanın balıklarını çok fazla etkilemez. Canlı doğuranlar grubundan mollylerde pamuk oluşumlar görürseniz ilk olarak columnaris'ten şüphelenin. Mollyleri etkileyen columnaris'in bir çeşididir ve onlardaki bu hastalık 'Black Molly Hastalığı' diye adlandırılıyor. Isı farkı su kalitesinin düşmesi nitratların yükselmesi diyetlerinde yetersiz yeşilliktankta yetersiz tuz miktarı gibi durumların ardından mollylerde columnarisi bekleyin. Pamuklanma genelde ağız ve göz çevresinde başlar bazen de vücudun herhangi bir yerinde zamanla gözün üzeri tamamen pamuk ile kapanır balık göremez hale geliyor. Vücudunun diğer bölgelerine yayıldığında balık ölmeye başlıyor.
Xiphophorus grupları (kılıçkuyruk ve platyler) ve lebistes grupları da kolayca bu bakteriden etileniyorlar. Bu gruplarda pamuğumsu görünütler de oluşabilir veya alt yüzgeçler ve kuyrukta sararmalarla kendini gösterir sadece. Columnaris bu durumda pamuklar büyük bölgeleri kaplamıyorgenelde vücudun çeşitli yerlerinde ufak ufak pamuklanmalarla gösteriyor kendini. Bu gruplarda belirgin bir renk solması olur. Soğuk su balıklarında kendini daha çok ülserlerle gösterir. Pamuk oluşumlar meydana gelmez. (Columnaris'e yakalanmış bir goldfishi görmek için bu resime bir göz atın). Canlı doğuranlarda columnaris bulaşıcıdır ve tankta yüksek sayıda ölümlere sebeb olur. Balıklarınızda fungus olduğunu sandığınız oluşumlar varsa ve birkaç gün içinde ikişer üçer ölümler oluyorsa columnaris'ten şüphelenin. Soğuk su balıklarında columnaris kendini farklı şekilde gösteriyor ve daha yavaş ölüme götürüyor. Balıkların özellikle karın bölgelerinde ülserler oluşuyor.
Columnaris'i fungus'tan ayırmak tecrübe ister. Çok yakından bakıldığında şekil ve renk olarak birbirlerinden ayırt edilebilirler. Siyah mollylerin haricindeki balıklarda columnaris daha küçük pamuklanmalar yapar ve tümünde yaptığı pamuklanmalar karbeyazıdır. Fungus daha çok hafif sarımsı veya griimsidir. İkisini ayırt etmenin en emin yolu ölümlerin meydana gelmesinin anlaşılmasıdır. Fungus tedavisini çok fazla sallamadığınız sürece balığı oldürmez ama columnaris çok hızlı öldürüyor. Diğer bir nokta da columnaris'in fungus için kullanacağınız ilaçlardan etkilenmemesidir. Tedavi için antibiyotik kullanmaya bakın. Piyasada satılan sıvı antibiyotik Mikofish'i de kullanabilirsiniz. Kullanacağınız antibiyotiğin özellikle bakteriyel tedaviye uygun olup olmadığına dikkat edin. Columaris'in bulaşıcı olması tedaviyi ayrı bir tankta yapmanız daha bir emniyet taşıyor. pamuklar yok olana ve balık canlana kadar tedaviyi sürdürün su değiştirin ve balığı bir süre o tankta dinlendirin.
Kanlı Yüzgeçler:
Yüzgeçler başka bir balığın saldırısına uğrayıp zarar görmediği halde üzerlerinde kanlı şeritler varsa bunu bir parazit yapıyor demektir. Özellikle kuyrukta şeritleri fark edersiniz. Kuyruk başlangıcından bitimine kadar kırmızı şerit oluşturan parazite Gyrodactylus denir. Sert ve orta sert balıklar da birbirlerinin yüzgeçlerini ısırarak kanlanmasına yol açarlar ama gyrodactylus'un görüntüsü daha farklıdır. Sağlam yüzgeçte kanlanma olur özellikle kuyruğun başlangıç kısımlarında. Tedavisi kolaydır. Piyasada satılan herhangi bir parazit-fungus solusyonu veya metilen mavisi kullanabilirsiniz. Kırmızı şeritler yok olana kadar tedaviye devam edin.
Solungaç Parazitleri:
Normal olan balık birdenbire akvaryumun tabanında saklanmaya başlar. Olduğu yerde sallanabilirrengi koyulaşmıştır gözleri kararmıştır ve çok sık nefes alıyordur. Bazen tabandan fırlar özellikle solungaç kısımlarını dekorasyonlara sürter. Alt ön yüzgeçlerini (ventralislerini) oynatır. Bazen yüzeye yakın çıkar ve hareketsiz durarak daha iyi nefes almaya çalışır. Solungaçlar ilk zamanlarda çok açılır son devrelerde ise balık solungaçlarını açmadan nefes almaya çalışır. Solungaçlara çok yakından baktığınızda parçalanmış kısımlara rastlayabilirsiniz. Bu semptomlardan kısa bir süre sonra balıklar ölmeye başlar. Dışta gözle görülür bir anormallik olmaz genelde belki balığın zayıf düşmesine bağlı olarak mantar-bakteriyel enfeksiyonlar gelişebilir ama genelde bu enfeksiyonlar balığın ölmesine yakın oluşur.
Yukarıda belirtilen semptomlardan özellikle göz kararması ve sık nefes almaya dikkat edin. Balığın üzerinde bunun dışında beyaz veya sarı noktalar yoksa solungaç parazitlerinden şüphelenin. Genelde bu parazitler ya Dactylogyrus ailesindendir ya da ergasilus türü solungaç kurtlarıdır. Dactylogyrus türü parazitler monogenetic trematod olarak sınıflandırılırlar ve her türlü suda bulunurlar yaşamak ve çoğalmak için bir aracıya ihtiyaç duymazlar. Büyük parazitler sadece 2 mm. uzunluktadır ve gözle görülemezler. Yumurtaları 1-5 gün arası kuluçkaya yatar. Kancalarla balığın solungacına tutunup mukoza deri bazen de kan ile beslenmeye başlarlar. Bu parazitlere özellikle cichlid akvaryumlarında rastlarsınız. Normalde suda yaşadıklarından bir köpeğin üzerinde her zaman var olan birkaç pire kadar zarar verirler balığa- rahatsız edicidirler ama acil müdahaleye gerek yoktur. Bu parazitler yavru tankına bulaşırlarsa sorun var demektir. Yavruların savunma sistemi tam gelişmediğinden hepsini birkaç gün içinde yok edebilir. Yeni çıkmış veya birkaç aylık yavruların özellikle nefes alışlarını kontrol edin. Bir gün içinde birkaç yavru birden öldüğünde tedaviye geçin. Solungaç parazitleri normalde yetişkinlere zarar vermeseler de kötü su koşulları bakımsız bir akvaryum veya tankın kaldıramayacağı kadar çok balık sayısı sayılarında tam anlamıyla bir patlama yaratır. Zaten bu tür tanklarda stres seviyesi de yükselmiş olacağından balıkların onlarla başa çıkması zorlaşır. Tanka yeni bir balık alacağınız zaman da solungaç parazitlere dikkat edin. 2 hafta karantinada tuttuğunuz halde temiz olduğunu sandığınız balıklar ana tanka eklendiğinde yukarıdaki belirtilere neden olabilirler. Bu da yeni gelen balıklarda var olan parazit nüfusun stres dolayısıyla patladığını gösterir. Balıklar sık nefes almaya ve saklanmaya başladıklarında tanktaki parazit sayısı çok fazla demektir.
Tedavi:
Solungaç parazitlerinden kurtulmak için tankta tuz kullanmıyorsanız en az 3 hafta boyunca tuz kullanın 19 litreye bir çorba kaşığı tuz ölçüsünde. Ancak sadece tuzu kaldırabildiğinden emin olduğunuz balıklarda. Ardından %50 oranında özellikle tabandan su çekin filtrenin süngerlerini temizleyin kumları tuz ile yıkayıp iyice durulayın ve tank camının iç kısmını bez ile silin ve oksijeni arttırın. Bunlar parazit populasyonunu büyük oranda azaltacaktır. Ardından ilaç tedavisine geçin. Piyasadan bulabilirseniz çinkosu olmayan bir formalin-malachite yeşili solusyon alın. Bulamıyorsanız çinko içermeyen formalin alın ve her 4 litreye 10-15 damla damlatın. Hassas balıklar için 10diğerleri için 15 damla kullanın. Formalin'i en fazla 30 dakika çok iyi havalandıracağınız tankta bırakın ardından %70 oranında su değiştirin. Tanktaki balıkların birkaç saat kafalarının dinlenmesini bekleyin ve ilk 2 gün 10 litreye 2 damla malachite yeşili damlatın. Üçüncü gün 10 litreye 1 damla malachite yeşili damlatın ve gene %50 oranında su değiştirin. Beş gün bekleyin ve malachite yeşilini aynı oranlarla uygulayın tekrardan. Bunun nedeni 5 güne kadar kuluçkaya yatmış olan yumurtalar varsa çıktıklarında tekrar çoğalabilirler. Hiçbir ilaç yumurta evresinde olan bir parazite etki etmez. Eğer yavrularınızın parazitlerden etkilendiğinden şüpheleniyorsanız onları 4 litreye 3 damla formalin veya malachtite yeşili damlatılmış temiz su dolu bir kapta 10 dakika bekletin. Süre 10 dakikayı geçmesin. Banyodan sonra tamamı temiz su dolu bir tanka alın yavruların çoğu kurtulacaktır.
Oodinium:
Oodinium'u bir balıkta tanımanız için onun ne olduğunu bilmeniz gerek öncelikle. Tatlı sularda yaşayan Oodinium limnectum bir Dinoflagellate'tır. Yani aslında okyanuslardaki plantonların grubundan parazitik bir algaedir. Zoologlar onu 'protozoa' ailesine dahil ediyorlar buna karşılık botanistlere göre Oodinium bir 'algae'. İnce saç benzeri uzantıları olduğundan protozoandırlar ancak yeşil klorofil pigmentleri nedeniyle daha çok algae olarak sınıflandırılırlar. Balığın en yumuşak dokusuna uzantılarını yerleştirir ve içinde bulunan renk pigmentleri vasıtasıyla ışığı kullanarak dokuyu yiyeceğe çevirir. Balığın en yumuşak dokusu solungaçlarının iç kısımları olduğundan parazit ilk olarak oraya yerleşme eğilimindedir. Birkaç günlük beslenme sonrasında uzantılarını çıkartıp tankın dibine düşer ve bir kist oluşturur. Kistin içinde 250 veya daha fazla dinaspor oluşurkist çatlar ve dinasporlar serbest yüzer safhaya geçip yeniden av aramaya başlarlar. Oodinium aracı bir canlı olmadan çoğalamaz ancak yetişkin bir parazit türüne göre 28 saat ile 1 ay arası aracısız kendi başına yaşayabilir. Tüm yaşam döngüsünü (dinoflagellate-kist-dinospor safhaları) 6 ile 12 gün gibi uzun bir devrede tamamlar. Bu döngüde ilaca karşı en hassas safhası kistten çıkıp sebest yüzen dinosporlara dönüştüğü safhadır.
Parazitler ilk olarak solungaçlara yerleştiğinden ilk belirtiler balığın enfeksiyon kaptığı 6-8 saat içerisinde sık nefes almaya başlamasıdır. Bir balığın normal nefes alıp vermesi dakikada 60-90 iken sık nefes alıp vermesi ile sayı dakikada 200-300'e çıkıyor. Normalde gözle görülemeyecek kadar küçük parazitler balığın vücudunu kaplayıp o bildik sarı pudra görüntüsünü meydana getirdiklerinde hastalık oldukça ileri bir safhadadır. Gene de oodinium'u en iyi tanıma imkanı balığı neredeyse tümden kaplayan sarı pudra şekeri veya altın sarısı toz şeklindeki görüntüdür. Bu tozlar aslında parazitin kist oluşturup balığa yaptışığını gösterir. Yani her bir toz zerreciği içinde yüzlerce dinspor barındıran bir kist. Beyaz benek ile karıştırılabildiği söylense de bu pek doğru değil. Beyaz benek beyaz kristal tuzu andırır ve kistler genelde yüzgeçlerdedir. Oodinium sarıdır kistler çok daha miniktir ve yüzgeçlerden önce vücutta büyük alanları kaplar. Oodinium'un akvaryumlara nasıl bulaşabildiği kesin olarak saptanamamıştır fakat deneyimler gösteriyor ki parazit özellikle nitrit-nitrat seviyeleri yükseldiğinde çoğalma eğilimi gösteriyor. Özellikle yavru tanklarında oodinium'a dikkat edin. Yavrularda çok yüksek ölüm oranlarına yol açabilir. Bunun dışında uzun süre soğuk suya maruz kalmış balıklarda ve uluslararası-yurtiçi nakil edilen balıklarda da oodinium'a çok sık rastlanıyor.
Tedavisi:
İlk belirtileri olan sık nefes almayı fark etmeseniz bile sarı toz bölgeleri gördüğünüz an harekete geçin. İlaçtan önce akvaryumu her türlü ışıktan uzak tutun. Oodinium parazitleri fotosentez yaparak beslendiğinden ilk olarak tankın etrafını koyu renkli bir kağıt ile kaplayarak ışığı kesin. Işık almayan bir köşeye balıkların durumunu izleme imkanı verecek bir pencere açın. Piyasada oodinium'u tedavi ettiğini belirten ilaçlar vardır. Asla deniz canlıları için hazırlanmış oodinium ilaçlarını satın almayın çünkü tuzlu sulardaki oodinium (Amyloodinium ocellatum) bakır bazlı ilaçlar ile yok ediliyor ve bakır tatlı su balıkları için yüksek oranda zehirli bir madde. Piyasada satılan oodinium ilaçlarının özellikle formalin-malachite yeşili bir karışımdan oluştuğunu kontrol edin. Bulamıyorsanız kendiniz ayrı ayrı alacağınız formalin ile malachite yeşilini karıştırın. Yumuşak sularda 10 litreye 1 mg sert sularda 10 litreye 2 mg seklinde en az 5 gün kullanın. İlk günlerde iyileşme belirtisi görseniz bile ilacı kesmeyin. Tüm hastlıklarda olduğu gibi filtre süngerini ve aktif karbonu çıkarın tedavi boyunca. Formalin kullanırken sularınızın çok temiz olduğuna dikkat edin. Ayrıca tedavi boyunca ilaç kullanımından önce her gün en az %20 su değiştirin çünkü oodinium oodinium yukarıda belirtildiği gibi nitrit-nitratların varlığında ilerleme eğilimi gösteriyor. Tam iyileşme gördüğünüzde tedaviyi kesin 1 hafta sonra tekrar 3 günlük bir tedavi uygulayın. Yukarıda belirtilen hiçbir ilacı bulamıyorsanız antibiyotik uygulayın. Ancak antibiyotiğin bakteriyel etkili değil daha çok parazitik etkili güçlü bir antibiyotik olmasına dikkat edin. Tedaviyi en az 4 gün sürdürün ve aynı formalin-malachite yeşili tedavisinde olduğu gibi her gün su değiştirmeye gayret edin. Tedavi bittikten sonra %50 su değiştirin 1 hafta sonra 3 günlük tedavi tekrar uygulayın.
Tüberküloz:
Necrosisli Tümörlü Bir Tüberkülozlu balık görüyorsunuz...
Dalağa yayılmış tüberkülozlu bir kist görüyorysunuz...
Büyümüş tümör gelişmesi ile Tübörkülozlu bir balığın net görünüşü...
Tüberküloz akvaryumlarda meydana gelebilecek en ölümcül hastalıktır. Son yıllarda çok fazla yaygınlaştığı kabul ediliyor. Kapalı bir ortamda yaşayan insanlar arasında tüberküloz ne kadar yaygın olabiliyorsa kısıtlı bir alan olan akvaryumlarda tüberküloz o kadar bulaşıcıdır. Fish TB olarak da bilinen hastalığa yol açan bakteriler Mycobacterium tuberculosis veya Norcadia ailesinden gram pozitif bakterilerdir. Mycobacterium türü bakteri sadece 1-10 kadar az bir sayı ile enfeksiyonu başlatacak kadar güçlüdür çünkü kaygan ve kalın zırhına ne mide asitleri ne de safra taşları etki ettiğinden vücudun savunma sistemlerinden kolayca geçer. Bakteri vücuda girdiğinde herhangi bir organa veya dokuya yerleşir ve çoğalmaya başlar. Hücrelere girerek onları öldürür ve sonuçta organ veya dokulardaki sağlıklı hücrelerin yerini tüberkülozlu hücreler alır.
Tanklara nasıl bulaştığı veya balıktan balığa nasıl bulaştığı kesin olarak saptanamadı. Çeşitli ihtimaller üstünde duruluyor: tüberküloz taşıyıcı balıklarla temas; deri veya soluma yoluyla bakteriyi sudan kapmak; bakteri taşıyan yemin veya suyun ağızdan yutulması; veya bakteriyi taşıyan balığın ölümü halinde diğer balıklar tarafından yenmesi. Canlı doğuranlarda dişiler TB kapmaları halinde bunuyavrularına anne karnında geçirebiliyorlar.
TB semptomları aylarca sürebilir. Semptomlar hastalığın yerleştiği yere göre değişiklik gösteriyor. Bakteri böbrek karaciğer veya safra kesesine yerleşmişse balık yem yediği halde aşırı kilo kaybı olur. Birkaç hafta içinde karın öyle içeri göçmüştür ki karın bölgesinde içeriye doğru bir kavis belirir. Balığın hareketleri gittikçe yavaşlar saklanma eğilimindedir ve sonuçta ölür. (Balığın nasıl göründüğünü anlamak için tıklayın). Bakteri karın kaslarına yerleştiğinde balık tıpkı bir balon gibi şişer. Ancak dropsy'dekinden daha fazla şişer ve şişlik balık ölmeden haftalarca devam edebilir. Bu şişlik bakteriye tepki olarak gelişen ve karın bölgesinin kenarında oluşan bir iltihaptır (peritonitis). /Nasıl göründüğünü merak ediyorsanız şu resime bir göz atın). Bakteri gözün arkalarına yerleşmişse gözler zamanla dışarı fırlar. Gözün üstünde açık kahverengi noktalar oluşur. Bu olduğunda balığın ölmesini beklemeden siz öldürün zira buna 'açık' tüberküloz denir ve bakteriler göz vasıtasıyla sürekli dışarı salınırlar. Bakteri karın bölgesinin daha içerilerine yerleşmişse ilk haftalar karın bölgesi civarında şişlikler meydana gelebilir. TB en sonunda iyice çoğalarak karın zarını deler balığın karnında bir delik oluşur ve ölür. (Resim için tıklayın). Ve son olarak bakteri omurga bölgesine yerleşmişse balık zamanla kambur olur. Omurga dışarı doğru tam bir kavis oluşturur. Bütün bunlarla beraber ortak semptomlar balığın yaşlanmaya başlaması yüzgeçlerini sürekli olarak sıkıca vücuduna yapıştırması saklanma ve yalnız kalma ihtiyacı yaşlanma belirtilerirenk solması ve yırtık yüzgeçlerdir. Özellikle karın bölgesi yırtılmış ölü bir balığınızı bulursanız tankta karın bölgesinde kavis olan bir balığınız varsa veya omurgası sağlam olan bir balığınız kamburlaşmaya başlarsa ve bu semptomlar haftalar boyunca yavaş gelişiyorsa tüberkülozdan şüphelenin. Canlı doğuranlar grubunda ve soğuk su balıklarında tüberküloz oldukça yaygınlaşmıştır.
Tüberkülozun tedavisi çok zordur. Hücreleri etkileyen bir bakteri olduğundan diştan verilen en güçlüantibiyotiğin bile pek faydası olmaz. Kolayca yerine koyabileceğiniz bir balığınız etkilenmişse onu öldürün. Sizin için değerli bir balık etkilenmişse mutlaka ayrı bir tanka alın ve günde 3-5 defa küçük miktarlarda antibiyotikli bir yem ile besleyin. Antibiyotikli yem bulamıyorsanız Kanamycin veya Erythromycin içeren bir antibiyotiği suda eritin yemi içinde 10-15 dakika bekletin ve balığa az miktarlarda verin. Hangi tedaviyi uygularsanız uygulayın balığınızın kurtulma şansı çok düşük olacaktır. Karnı delinmiş bir balığı tanktan çıkardığınızda tankın da enfeksiyon kaptığını unutmayınçünkü bakteriler oradan sızmıştır. Bu durumda tüm balıkları ya öldürün ya da temiz su dolu yeni bir tanka alın. Eski tankı ve tüm malzemelerini kaynar su ile yıkayın ve birkaç hafta boş olarak bekletin. Yeni tanka aldığınız balıkları antibiyotikli yem ile besleyin uzun bir süre ve sık su değiştirin. Tabanda kum varsa çıkartın filtreleri ve süngerlerini haftada bir kaynar su ile yıkayın. Tabandan her gün su çekin ve sünger ile silin ardından süngeri kaynar sudan geçirmeyi unutmayın. Bulaşığı olduğu için bu işlemleri muhakkak bir eldiven giyerek yapın.insanlara bulaşabilir
İlaçlar ve Dozajları:
Potasyum Permanganate
1 gr./100 litre su oranı ile kullanılır. Bu yoğunlukta balıklar 10-30 dakika banyo yaptırılır. Bazı balıklar Potasyum Permanganata karşı hassastırlar. Bu nedenle uygulama sırasında balık dikkatlice izlenir ve herhangi bir aksilik görülür ise banyo hemen durdurulur ve balık normal akvaryumuna geri konulur. Larnea hastalığında %0.1 eriyiği ile lokal (balığın üzerindeki belli bir bölge) tedavi yapılır.
Potasyum İodide ve İodine
Bu madde uzun süreli banyo için kullanılır. 1gr. iodine ve 100gr. potasyum iodide 1 litre suda eritilir. Bu eriyikten her litre akvaryum suyuna 0.5 ml. hesabı ile ilave edilir.(10 litre su için 5ml)
Concurat
Bir firmanın çıkardığı özel ilaç ismidir. İlaç 2.3.5.6 tetrahvdro-6-phenyl imidazo (21-6) thiazol hydrochlorides ihtiva eder.Capillaria'nın kontrolü için bu ilaçtan 2-4 gr. 1 litre suya konulur. Bu su içerisinde tubifex (canlı yem) konulur ve kurtlar ölmeye başladığı an veya ölmeye başlayacakları hissedildiği an kurtlar alınır ve hasta balıklara yedirilir.
Bakır Sülfat
Mavi kristaller şeklinde olan bakır sülfat (CuSo4-5H2O) 1 gramı 1 litre suda eritilir ve bu eriyikten 1.5cm3'ü akvaryumdaki her 1 litre su için verilir. Bu uzun süreli banyolar için önerilir. Tatlı su akvaryumlarında bakır sülfat çok dikkatli olarak kullanılmalıdır. Deniz akvaryumlarında ise bakır suyun kirliliğine bağlı olarak süratle çökeltilir. Bu nedenle uygulamanın 3-5 ve 7.gününde tekrarlanmasında fayda vardır. Eğer deniz suyu taze ise uygulama bir iki defa daha yapılabilir. Eğer su eski ise uygulamalar daha az yapılır. Bakır sülfat uygulamalarından amaç sudaki bakır sülfat oranını litrede 1-1.5 mg. dolaylarında tutmak içindir. Özellikle oodinium dış parazitine karşı 0.1-0.4 ppm ortamında devamlı banyo etkili olur.
Lindane
Lindane çok etkili bir haşere ilacıdır. Suda çözülmez zehirli bir maddedir. Balık üzerine bulaşmış bazı parazitlerin imhasında kullanıla bilinir ise de akvaryum balıklarında dikkatli kullanmak gerekir. Direkt olarak akvaryum içerisine kullanmak uygun olmayacaktır. Parazitli balık dışarıda ayrı bir kapta veya karantina akvaryumunda ilaçlanmalıdır. Bu amaçla balık içi su dolu bir kaba alınır. Suyun üzerine çok az lindane serpilir ve balık burada 10-15 dakika tutulduktan sonra tekrar akvaryuma döndürülür.
Malagit Yeşili
Malagit yeşili cholorid ve oxalate halinde pazarlanır. Oxalate olarak pazarlananları balıklar için daha zehirli fakat parazitler ile mücadele için daha etkilidir. Önerilen doz 0.03 mg/litredir. Standart olarak 1.5 gr. malagit yeşili bir litre suda eritilir. Bu eriyikten 2ml/100 litre suya uygulanır. 2 ppm dozlu eriyikte balıklar 30 dakika banyo yapılır ise dış pazazit ve mantarlara karşı etkili mücadele yapılmış olur.
Metronidazol
Metronidazol (1-b(hydroxyethyl)-2-methyl-5 nitroi-midazol) formülündedir. İnsanlar içinde kullanıldığından kimyasal madde satılan yerlerden veya eczanelerden temin edile bilinir. Akvaryumlara 15g/litre olarak 3-4 gün süre uygulanıla bilinir (250mg olarak satılan tabletler 38-40 litre suya bir adet şeklinde uygulana bilinir.). Bu süre sonunda su aktif karbon kömürlü filtreler ile temizlenmeli veya bu mümkün değil ise akvaryum suyunun yarısı kullanım bittikten sonra ilk gün %25'i ise üçüncü gün değiştirilmelidir. Metraljil adı ile eczanelerde satılan ilaçla bu tedavi yapılabilmektedir.
Nitrofuran İhtiva Eden İlaçlar
Bakteriyel ve bazı durumlarda mantar hastalıkları için çok etkili olan bir maddedir. Bakteriyel enfeksiyonlar için 20 ppm'lik solusyonda 4-5 gün banyo önerilebilir. Nifurpirinol ile 500 litre suya 1gr. olacak şekilde tedavi amacı ile veya 1.000 litre suya koruma anacı ile konulabilinir. Bu ilaç veya grubundan kullanıcak ilaçlar çok etkili ilaç olup akvaryum içinde tatbik ettiğinizde biyolojik ortamı yok ettiğinden ilacı tedavi amacı ile karantina akvaryumunda su değiştirilmeden 5 gün süre ile kullanılması kesinlikle uygun olacaktır. 5 gün sonunda balık karantina akvaryumundan çıkarılarak normal akvaryuma geri konulur.
Rivanol
100 mg. rivanol 100cm3 sıcak suda eritilir. Eriyik soğutulur. Balıkların yaraları üzerine pamukla sürülür. Gerekli gürülür ise 48 saat sonra tedavi tekrarlanılabilinir. Uygulama sırasında balığın gazlamalarına ve gözüne ilacın kaçmamasına dikkat edilmelidir. Bunun için balığın üzerine ilaç sürülürken balığın kuyruk hizası yere bakacak şekilde elde tutulup yaranın üzerine bu şekilde sürülebilinir.
Sülfanomidler
Akvaryumda hastalık amili olan bakterilerden antibiyotik ve sülfanomidli ilaçlara dayanabilmeleri hemen hemen yok gibidir. Sulfanilamide veya sülfathizol kullanımında hasta balıklar 2-3 gün süre ile 100mg./Litre oranındaki suda tutulurlar.Eğer uygulama bu oranda akvaryuma yapılır ise 3 gün sonunda suyun %50'si değiştirilmelidir. Bu maddeler suda pek iyi erimedikleri için suda bulanık bir görüntü yaratabilir ve bu durum balıklara bir zarar vermez.
Trichlophon
Bu maddenin kullanılacağı akvaryumlarda su sıcaklığının 20-22 dereceden aşağı 27-28 dereceden yukarı olamaması lazımdır. 0.2-0.3 mg./Litre oranındaki suda hasta balıklar 3-4 gün banyo edilir.
Antibiyotikler
Bakteriyel hastalıkların tedavisinde çok yararlı olan antibiyotiklerin dış ülkelerde pek çok çeşidi akvaryum balıkları hastalıkları için piyasaya çıkarılmış bulunmaktadır. Ülkemizde de bu konuda bazı girişimler vardır. Akvaryumlarda en çok kullanılan antibiyotiklerden bir kaçı aşağıdadır.
Terramycin
10-20 mg./Litre
Eriyikte balıklar uzun süre banyo yaptırılabilinir.
Chloromycetin
50-80 mg./Litre
Eriyikte balıklar uzun süre hasta balıklar tutulabilir.
Oxytetracycline
5-8 mg./Litre
Eriyikte balıklar uzun süre hasta balıklar tutulabilir.
Bactrim
1 tablet/100 Litre
3 gün boyunca uygulanır.Sonunda %50 su değiştirilir.
Kinin
Litrede 0.001 gr.=1 mg. oranında uygulanabilir. (Akvaryuma bu kadar küçük dozda vermek için önce 1 gr. kinin 1 litre suda eritilir.Daha sonra litre başına 1 ml. gelecek şekilde uygulanır.
Formalin
0.1ml/litre oranındaki karışımda balıklar 1 saat banyo yaptırılır. Dış parazitler için akvaryumlara 100 litre su için 1 ml. kullanıla bilinir.
Tuz
%3-5 ihtiva eden suda balıklar 2 dakika tutulur ise bu tedavi sülüklerden kurtulmak için tuz birebirdir.
Yavruların sağlıklı olması , gelişmesi ve büyümesi için esas olan 3 temel unsur vardır.
1-)Hacim
2-)Balık sayısı ve farklı türler
3-)Doğru ve düzenli beslenme
Tabi yalnızca bunlarla sınırlı kalmayıp adeta bir ağacın dalları gibi konulara ayrılmaktadır.
1-)HACİM
Aşağıda yavru akvaryumundan bahsedeceğim fakat kabaca burada yer vermek istiyorum.
Akvaryumlarımızda beslediğimiz her türün hacmi aynı değildir bunu hepimiz biliyoruz.Örneğin bir sarıprenses'i 120 litrede besleyebiliriz fakat bir frontosa'yı 120 litrede beslemek balığı hem strese sokar hemde gelişimine engel olur.
Bu durumun özellikle yavrular için önemi büyüktür.Hacim ne kadar fazla olursa yavrular o kadar hızlı gelişirler.Onun için yavru akvaryumu edinirken yavruların ilk batın değil 2. ve 3. batın'ını düşünerek yada ulaşabileceğiniz maksimum yavru sayısını ve bu yavruların büyümüş hallerini varsayarak yavru akvaryumu edinmelisiniz.
Hatta son dönemlerde yavruları boylandırmak için havuzlar yada büyük su tankları kullanılmaya başlandı.Gerçi çiftliklerde zaten işler bu şekilde yürüyor.Hacmi küçük olan akvaryumlarda ve balık sayısının fazla olduğu akvaryumlarda yavrular yanık kalırlar.Yani büyüyemezler.Mesela , 5-6 aylık olduklarında bile hala normal olması gereken boyutun yarısına ancak ulaşabilirler.Onun için yavruların sağlıklı olmaları , hızlı gelişip büyümelerinin sırrı hacimdir.
Aşağıda 2 adet yavru büyütme havuzu görünmektedir.
Yavru büyütme için su tankları
2-)BALIK SAYISI VE FARKLI TÜRLER
2. bir diğer etkende akvaryumda bulunan balık sayısı ve uygunsuz türlerdir.Hacim ile balık sayısı orantılı olmalıdır.
Örneğin ; (rakamları ve hacimleri örnek veriyorum) 300 litrelik tank dukça iyi bir yavru tankı olur gibi görünüyor fakat 300 litrelik bir tanka 400-500 tane yavru koyacak olunursa o zaman o 300 litrelik tankın hiçbir anlamı kalmamaktadır.
30 litrede 3 yavru büyütmek çok daha mantıklı ve sağlıklı olur.Onun için her zaman elimizdeki mevcut yavru tankındaki balık sayımızı kontrol altında tutmalıyız.
Farklı türler konusuna gelince ise ; bilindiği gibi akvaryumda tek tür balık beslemek en idealidir.Bende dahil olmak üzere bir çok akvarist akvaryumlarda tek tür balık olmasından yanadır.Aksi takdirde uyumsuz türler birbirlerinden hemen etkilenirler.Yavrulardada bu durum çok kritiktir.Çünkü akvaryumunuzdaki farklı yavrular zaman ilerledikçe farklılıklar gösterecektir.
Örneğin bir venüstüs , sarıprensesten oldukça hızlı büyüdüğü için ilerde sarıprenses'lere rahat vermeyecek huzurunu bozacak ve strese sokacaktır.
Yada yunus , sarıprensesten daha yavaş büyüdüğü için sarıprensesler hemen gelişip yunuslardan daha baskın olacak ve yemlerden büyük payı sarıprensesler alacaktır.Bu durumda yunuslar yeteri kadar beslenemeycek ve sağlıksız kalacaklardır.
Tabi yanık kalmalarıda cabası.
3-)DOĞRU VE DÜZENLİ BESLENME
Yavru bakımındaki en önemli konulardan birisi yavruların doğru ve düzenli bir şekilde beslenmesidir.Yavrular büyümelerini , renklenmelerini onlara verdiğimiz yemlere borçludurlar.Onun için her zaman gerek yarularımıza gerekse diğer balıklarımıza kaliteli yemler vermeliyiz.Biz insanlar nasıl yemeklerimizin temiz,sağlıklı ve kaliteli olmasını istiyorsak aynen bu durum balıklar içinde geçerlidir.O yüzden sorumluluğunu üzerimize aldığımız balıkların sağlıklı ve kaliteli beslenmesi bir nevi zorunluluktur.
Yavrularınızı günde 5-8 kez yemleyebilirsiniz.Ben genelde 6 kez falan yemliyorum ve şuana kadar hiçbir problem çıkmadı , aksine balıklarım oldukça renklendiler ve büyüdüler.(Maaşallah)
Temel 3 unsuru kısaca açıkladım , aşağıda daha ayrıntılı bir şekilde anlatmaya çalışacağım.
1-)İLK AŞAMADA YAVRULAR , YAPMAMIZ GEREKENLER VE UYGUN ORTAMIN HAZIRLANMASI
Balıklarımız üreme döneminde çiftleşirler ve yumurtalarını ağızlarında tutmaya başlarlar.
Africa cichlidlerinde genelde dişiler yumurtalarını 18-25 gün arası ağızda kuluçka yaparlar.Fakat bizler hem dişi balığımız aç kalmasın , hemde yavru sayısının biraz daha fazla olması açısından dişi balığımızı 13. günde aknı akvaryumun suyundan doldurulmuş bir kap'a kustururuz.
Anne'nin ağızında 8. günde yavrular oluşmaya başlar.13. gün kusturulan dişilerin bazılarında yavrular keseli bazılarında kesesiz olmaktadır.Bu tamamen dişinin bulunduğu akvaryum ile ilgilidir.Su sıcaklığının bu konu üzerinde etkisi büyüktür.
Örneğin ; 22 derece sıcak suda bulunan dişinin 13. günde yavruları keseli olurken , 28 derece sıcak suda bulunan dişinin yavruları kesesiz olabilir.
Eğer akvaryumumuzda balık besleyipte , o balıklardan yavru bekliyor isek , o halde mutlaka ayrı bir akvaryumunuzun bulunması gerekli.Buna yavru akvaryumu denir.
Yavrular 2 türlü doğarlar.
1-Keseli yavrular
2-Kesesiz yavrular
Keseli yavrular ;
Yavrularımız ilk doğduklarında savunmasız ve narindirler.Fakat keseliler kesesizlere göre biraz daha narin ve çelimsizdir.Bu yüzden keseli yavrularımıza gerekli özeni gösterip ilk aşamada keselerinden kurtulmalarını sağlamalıyız.
Peki bunu nasıl yaparız ?
Piyasada , Sera gibi ünlü markaların tül yavrulukları mevcuttur fakat bu gibi basit ürünlere para vermek yerine sıfır maliyet yerine kendi yavruluğumuzu yapabiliriz.
Tül yavruluğu kullanıpta memnun olanlar var fakat ben tavsiye etmiyorum ve kendimde olmasına rağmen kullanmıyorum.
Bu ürünlerin yerine 5 litrelik bir pet şişeyi kesip yada kullanmadığınız temiz bir leğenden basit bir yavruluk yapabilir ve ilk aşamada yavruların keselerinden kurtulmalarını burada sağlayabiliriz.
Aşağıdaki resimde 10 litrelik pet şişeden yaptığım yavruluk görünmektedir.İçerisinde 120 adet yeni doğan yavru 1 hafta boyunca rahatlıkla kalabiliyor.
Ayrıca birşey daha belirtmek istiyorum , tül yavruluğa koyduğumuz yavruları ana tankımızda bulunan balıklarımız potansiyel bir yem olarak görüp yemek isteyeceklerdir.Biz her ne kadar yavrularımızı güvende hissetsekte , yavruluktaki deliklerden yavruların çıkamayacağını tahmin etsekte büyük anaçların yavruluğa vurup yavrulara zarar vermesi yavruları olumsuz etkileyecektir.
Ben pet şişeden yaptığım yavrulukların taban kısmına ve yanlardanda ilk 7.5 cm'lik kısıma delik delmiyorum dolayısı ile ana tankımdaki balıklar ne yavruları çekebiliyorlar nede vurabiliyorlar.
Hatta en güvenli yol ; yavruluğumuzu yavru akvaryumua yerleştirmemiz olacaktır.Yavrular keselerinden kurtulduktan sonra kendi akvaryumlarına salabiliriz.
Efe Bey'in (efege) pet şişeden yaptığı yavruluk ;
http://www.akvaryum.com/Forum/5_lt_pet_siseden_yavruluk(4_aylik_sp_yav)_k66642.asp
Yavuz Bey'in (yslmturan) leğenden yaptığı yavruluk ;
http://www.akvaryum.com/Forum/tam_güvenli_yavruluk_fotolu_anlatim_k162886.asp
Ekrem Bey'in (ekremkarakurt) plexiglas'tan yaptığı yavruluk (Bu biraz maaliyetli) ;
http://www.akvaryum.com/Forum/pilexiden_yavruluk_yapimi(yeni_resimler_2sayfada_k166985.asp
Yavruluğu yaptık peki sonra ne yapmamız gerekir ?
Yavrularımıza zarar vermeden yavruluğun içine koyup hava hortumunu yavruluğun içine sabitleyip yavrularımıza hava verip hareketli olmalarını sağlamalıyız.
Fakat buradaki en önemli konu ise ; havanın ayarının iyi yapılmasıdır.Aksi takdirde hava fazla verildiğinde suda çok fazla akıntı olup yavruların devamlı sürüklenmesi yada akıntıya bir süre karşı koyma durumuna itecektir ve böylelikle bir süre sonra yavrular zerre kadar olan güçlerini yitirip yenik düşecektir.Tabi bu sefer yavru kayıpları kaçınılmaz olur.
Onun için hava ayarına balıkların hareketini sağlayacak fakat onları sürüklemeyecek , istedikleri zaman durduklarından akıntıya karşı koymalarını engelleyecek şekilde hava verilmelidir.
Keseli yavruların diğer bir risk'i ise mantarlaşmalarıdır.Keseli yavrulara yem vermek onlara yapacağınız büyük bir hatadır.Suda bekleyen ve zamanla mantarlaşmaya başlayan yemler balıklarınıza oldukça büyük zararlar verir.Onun için balıklar keselerinden tamamen kurtulmadan yem vermeyiniz.Aksi takdirde mantarlaşma bir çok yavrunun olduğu gibi sizinde yavrularınızın kaçınılmaz sonu olur.
Tahmini 4 veya 5 gün sonunda yavrular keselerinden kurtularak normal görünümlerine kavuşacaklardır.
Kesesiz yavrular ;
Yavrularımız keselerinden kurtulduklarından sonra artık yavru akvaryumuna salabilirsiniz.Tabi yavru akvaryumu deyince 10-15 litrelik akvaryumlardan ziyade 50-100 hatta 150 litre bile olur.
Unutmayın ki yavrular için yemlemeden ziyade hacim çok önemlidir.Hacminiz ne kadar büyük olursa yavrularınız o kadar sağlıklı ve hızlı büyürler.
2-)YAVRULARIN BAKIMI , GELİŞMESİ VE BESLENMESİ
Yavrularımız için gerekli olan ilk yapmamız gerekenleri yaptık ve sıra geldi bakımlarına.
Peki yavru akvaryumu nasıl olmalı ve ekipmanları nelerdir ?
Yavrularınızın sayısına göre bir yavru akvaryumu edinmelisiniz.
Üretimci olmayan , ev ortamında balık besleyipte üreten bir akvariste ortalama 100 - 200 litrelik bir yavru uygundur.Onun yanında bir tanede 30-50 litrelik bir tank oldukça ideal olacaktır.
Zaten üretim setleri 3'lü setlerden oluşur genelde.En üst katta damızlıklar , orta katta genç balıklar ve en alt katta yavrular bulunur.
Benim 2 adet yavru akvaryumum bulunmakta.İlk doğan yavruları 1 hafta kadar yavrulukta gözlemledikten sonra 30 litrelik akvaryuma alıyorum ve 2 hafta burada misafir ediyorum.2 haftanın sonunda 110 litrelik asıl yavru akvaryumuma geçiriyorum ve bundan sonraki yaşamlarına burada devam ediyorlar
Yavru akvaryumlarımızda dış filtre , iç filtre yada şelale filtre gibi temizlik ve filtrasyon ekipmanları kullanmak , yavrularımız belirli bir boya ulaşana ve güce sahip olana kadar bir müddet tehlike arz ederler.
Onun için yavru akvaryumumuzda pipo filtre kullanmak en isabetli karardır.
Akvaryumumuza hava vermenin yanı sıra suda mekanik temizlik yapar ve hatta biyolojik ortam bile olarak kullanılabilir.
Aşağıda pipo filtrenin biyolojik etkisini ayrıca açıklayacağım.
Pipo filtre
1'den fazla çıkışlı hava motorları çok kullanışlıdır.Araştırırsanız eğer piyasada diğer motorlara göre daha makul fiyata 6 çıkışlı hava motorları bulabilirsiniz.
2 ana çıkışın birini ana akvaryuma hava vermekte , diğerini 110 litrelik (ana) yavru tankımda kullanıyorum.
Yardımcı çıkışların 1.sini artemia çıkartmada , 2.sini 30 litrelik geçici yavru tankımda , 3.sünü pipo filtrede 4. yardımcı çıkışı ise yavrular için dinlendirdiğim suların içinde kullanıyorum.Böylece toplam 6 çıkışta işime yarıyor.
Akvaryumunuzu 100 litre olarak farzedersek eğer , 100 watt'lık bir ısıtıcı işinizi görecektir.
Yavrular anne babaları gibi dayanıklı ve dirençli olamadıklarından sebep ısı karşı töleransları çok düşüktür.Ani sıcaklık değişimleri tahmin ettiğinizden daha fazla etkilemektedir yavrularınızı.Onun için su değişimlerinde ekleyeceğiniz taze suyun akvaryumdaki su ile aynı sıcaklıkta olmasına özen göstermelisiniz.Aksi takdirde kayıp vermek kaçınılmaz olur.
Akvaryum ekipmanlarıda hazır peki şimdi ne olacak ?
Akvaryumumuza suyu doldurup en az 24 saat dinlendirmeliyiz ama siz garantiye alın 48 saat civarı bekletin.Suya hareket vererek bu süreyi kısaltabilirsiniz.Biyolojik döngü oluşturmak için bakteri kültürü eklenebilir.
Not:Bakteri kültürü eklendikten en az 24 saat sonra balıklar akvaryuma salınır.
Yavru akvaryumunda zehirlenme
Yavru akvaryumlarında kum kullananlar var fakat pek tavsiye edilmez.Çünkü kumlar sizin gözünüze küçük gibi görünsede yavrularımız için oldukça büyüktürler ve aralarına giden yemleri ya bulamazlar yada bulsalarda alamazlar.Böylece akvaryumda amonyak oluşur ve balıklarımız için tehlike çanları çalmaya başlar.Eğer gerekli önlemi almazsak ertesi gün büyük bir hevesle kalkıp balıklarımıza bakmak istediğimizde o kötü manzara ile karşılaşırız.
Pipo filtrenin görevi akvaryumdaki oluşan biyolojik döngünün elemanları olan nitrifikasyon bakterilerine ev sahipliği yapmaktır.Bakteriler filtrede kolonileşirler ve suyun biyolojik döngüsüne yardımcı olurlar.Amonyum/Amonyak/Nitrit ve Nitrat gibi zehirli maddelerden kurtulmanın en sağlıklı yolu su değişimi yapmaktır.
Yavru akvaryumunda bitki
Varsayalımki akvaryumunuzda biyolojik döngü başladı ve amonyak nitrite , nitritte nitrata dönüşüyor.Bilindiği gibi nitrat yavruların büyümesini , gelişmesini olumsuz olarak çok fazla etkilemektedir.Yukarıda Amonyum/Amonyak/Nitrit ve Nitrat gibi zehirli maddelerden kurtulmanın en sağlıklı yolu su değişimi yapmaktır demiştik.Nitrat ne kadar az olursa yavrularınız o kadar sağlıklı olurlar ve hızlı büyürler.Su değişiminin yanı sıra akvaryumunuzda bitki kullanarakta nitratı azaltabilirsiniz.
Lemna minor (Su mercimeği) biyolojik arıtma yönüyle oldukça ünlü bir bitkidir.Hem bakımı kolay , hem töleransı fazla hemde çabuk çoğalmaları ile gözde bir bitkidir.Ayrıca balıklarınız içinde besin kaynağıdır.
Tabi Lemna Minor'un yanında tilki kuyruğu gibi diğer su üstü bitkilerindende kullanabilirisiniz.Yalnız su üstü bitkilerine değinmemin sebebi ; yavru akvaryumunuza kum koymadığınız içindir.
Bitkiler akvaryumda nitratı emmekten ziyade yavrular içinde iyi bir besin kaynağıdır.
Lemna Minor'u tanıyalım:
Yeterli seviyede tutulduğunda çok iyi bir biyolojik filtrasyon yardımcısıdır. Ülkemizde su mercimeği adıyla satılmaktadır. Labirentli balıkların yuva yapmaları için ideal bir ortam oluşturur. Ayrıca yavru balıkların saklanmaları için ve bitkisel olarak beslenmeleir için çok uygundur. Özellikle ışık gördükleri zaman yapıları koni biçimini alır. Akvaryumda doğal bir gölgeleme yaparlar ve ışık oyunlarıyla çok daha dekoratif bir ortam yaratırlar. Özellikle üstü açık akvaryumlarda tercih edilirler. Uygun ortamı bulduklarında çok hızlı yayılırlar. (Ana sayfadan alıntıdır)
Gene forumda Onur Bey'in (unotim123) Lemna Minorun Faydaları hakkında bir konusu bulunmaktadır.
Link'i: http://www.akvaryum.com/Forum/lemna_minorun_faydalari_k182851.asp
Lema minor yanında diğer su bitkilerindede kullanabilirsiniz demiştim.Bunların birkaçına örnek verelim.
Riccia fluitans
Ceratopteris thalictroides
Azolla caroliniana
Bitki konusu biraz hassas bir konu olduğundan yavruların haricinde birde bitkinin bakımı vardır.
Necdet Bey'in (nyucel) Bitkili tankların bakım bilgisi isimli makalesi mevcuttur.
Link'i: http://www.akvaryum.com/Forum/bitkili_tanklarin_bakim_bilgisi_k183928.asp
Yavruların gelişmesi ve su değişimleri
Yukarıda nitrat'ın yavrular üzerindeki etkisini anlatıp , en sağlıklı yolun su değişimi olduğunu belirtmiştim.Su değişiminin balıklar üzerinde çok fazla etkisi vardır.Suyunuz tazelendikle balıklarınızda farkedilir şekilde boylanma görülür.Kısa sürede boy atmaya başlarlar.Herkesin su değişim oranı ve süre farklıdır.
ilk 1 hafta %15 sonraki 3 hafta %10 ve takip eden 1 ayda %5 şeklinde hergün su değişimleri yapabilirsiniz.Çok fazla su gidiyor gibi görünsede küçük bir yavru akvaryumunda o kadarda fazla gitmiyor.Tabi bu kadar sık su değişimi olmazsa olmaz değildir.Kısacası ne kadar taze su o kadar sağlıklı balık demektir.
Yavruların yemlenmesi
Çeşitli yemler ile yemleme şekillerini aşağıda resimli olarak anlatacağım.
Öncelikle artemia'nın önemi çok büyüktür.
Onun için artemia nedir önce onu bir tanıyalım.
Artemia Salina naupli-Artemias salinas, Tuzlu sularda, tuz göllerinde, tuzlalarda yaşayan bir tür eklembacaklıdır. Okyanuslarda yaşamaz. Amerika'da halk arasında deniz maymunu (sea-monkey) adıyla da bilinir. Akvaryumculukta yavru balıkların beslenmesinde çok değerli bir canlı yemdir.
Yavrularımız için artemialar çok lezzetli ve yarayışlı bir besindir.
Piyasada Sera yada diğer markaların artemiaları mevcuttur.
Piyasada artemia'nın kabuksuzuda mevcuttur.
Peki artemia nasıl çıkarılır ?
Mehmet Bey (SİLİVRİLİ) oldukça açık ve net bir şekilde resimler ile destekleyerek anlatmıştır.
Link'i:http://www.akvaryum.com/Forum/artemia_çikartmak_resimli_anlatim(silivri_k127125.asp
Ben yavrularıma ilk 1 ay artemia , sonraki 1 ay hem artemia hem diğer yemlerden ezip veriyorum.Yani ilk 2 ay artemia kullanıyorum ve faydasını çok güzel bir şekilde görüyorsunuz.Tabi isterseniz daha uzun sürede verebilirsiniz balıklarınıza.
Yavrularınıza artemia dışında ünlü markaların yavru büyütme yemi yada diğer balıklarınıza verdiğiniz yemleri ezerek verebilirsiniz.Yalnız balıklarınız daha yavru olduğundan çeneleri ve gırtlakları yumuşak olduğundan dolayı mümkün olduğunca sert yem vermemeye çalışın.Pul yada granül yemler isabetli bir karardır.
Bazı markaların yavru büyütme yemleri ;
Sera Micron
Sera Micropan
Sera Microgran
Tetra Baby
Tetra Junior
Yavrularımıza bir başka alternatif olarak diğer balıklarımıza verdiğimiz yumuşak ve granül yemlerden verebiliriz demiştik buda oldukça basit bir yöntemdir.Bitkisel yemler yavrularımızın doğal ve canlı renklere sahip olmasını sağlar.
Ayrıca önemli bir noktayada değinmeden geçmeyeceğim ,
Yavrularınızı yemlerken hep aynı noktadan yem vermeyin ve yemi oldukça fazla verin.Tabi yemlenmenin sonunda dipten artık yemleri çekmeyi unutmayın.Aksi takdirde yukarıdaki zehirlenme konusunda anlattıklarım gerçekleşir.
Piyasadaki ünlü markaların pul ve granül yemlerini balıklarınıza ezerek verebilirsiniz.
Sera Flora
Sera Vipan
Sera Vipagran
Tetra vegetable
Tetra phyll
Tetra pro gibi yemleri verebilirsiniz.Haftada 1 gün Sera Sprulina tablette veriyorum severek yiyorlar.
Sera Spruline yerken ;
Elek,sineklik,süzgeç vs. bu malzemelerin herhangi birini kullanarak yemlerimizi rendelermiş gibi minik parçalara ayırabilirsiniz.
Ardından bir kapta muhafaza edebilir ve gerektiğinde tekrardan kullanabilirsiniz.
Bu şekilde yemleme yapmak için gerekli olan malzemelerin maliyeti neredeyse sıfırdır.
Minik bir süzgeç
Boş bir kap (bitmiş yem kabınız olur)
Şırınga ve içinde su ve yemi karıştırabileceğiniz minik bir kap.
Bunlar benim malzemelerim , yem kutusunun içindeki Sera Flora
Minik parçalara ayırdığınız yemlerden balıklarınıza yetecek kadar minik boş bir kaba dökün ardından akvaryumdan şırınga ile su çekip yem dolu kaba boşaltın ve karıştırdıktan sonra kaptaki suyla beraber karışık olan yemi şırıngaya çekin ve yavaş yavaş , balıklarınızın yemelerini gözlemleyerek akvaryumunuza basın.Burada şırınga kullanılmasının sebebi , yemlerin çok küçük olduğundan dolayı dibe batmayıp su yüzeyinde kalmasıdır ve balıkların yeteri kadar beslenememesidir.Şırınga ile yemleri istediğiniz direk olarak balıklarınıza ulaştırabiliyorsunuz.
Yavrularımı anlattığım şekilde yemlerken ;
Balıklarınızın biraz daha büyüyüp artık diğer yemlerdende yiyebileceklerine kanaat getirdiğiniz zaman Sera granügreen , granümeat , Tetra cichlid stick vs. yemlerdende kırarak parçalar halinde verebilirisiniz.
akvaryumum.blogcu.com'a teşekkürler..Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Beğenenler: [T]114093,oscarus[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Akvaryumlarda sıkça rastlanılan bir sorundur. Özellikle çiklitlerin popüler olmasından sonra daha fazla farkedilmiş bir problemdir. Ancak çoğu zaman nedeni doğru tanımlanmayarak dış parazit hastalığı olarak algılanır ve buna uygun tedaviler denenir. Gerçekte dış parazitlerin büyük çoğunluğu zaten gözle görülebilir boydadır ve oldukça nadirdirler. Sık ve özellikle ithal balık eklenmeyen, doğadan canlı veya yem girmemiş bir akvaryumda dış parazit nedeniyle sorun yaşanması oldukça nadir görülen bir durumdur. Balıklarda görülen sürtünme sorununun en sık nedeni sudaki yetersiz biyolojik dönüşümün sonucu olarak yükselen nitrit değerleridir.
Nitrit değerlerinin yüksekliği basit bir akvaryum testiyle ölçülebilir. Bunun için üretilmiş suya daldırılan şeritler vardır. Renk reaksiyonu esasına dayanan bu basit testler bize sudaki nitrit seviyeleri hakkında bilgi verir. İdeal bir akvaryumda nitrit ölçülemeyecek kadar düşük olmalıdır.
Nitrit sorunu yaşanan bir akvaryumda test yapmadan bile sorunu farketmek olasıdır. Balıklar kuma veya dekorasyon malzemesine çoğu zaman yan yatarak sürtünürler. Bunu genelde titreme benzeri hareketler izler. Yüzgeçler kapanıp açılarak titreştirilir. Bu belirtiler yemleme sonrası iyice artar. Bakteri kültürü eklenmesi sorunu dramatik olarak düzeltir. Ancak yeni kurulan bir akvaryumla karşı karşıya değilsek, kültürün eklenmesi genellikle sadece geçici bir çözüm olacaktır. Asıl sorunu yani suda yüksek nitrit değerleri oluşturan hatayı bulmak esas hedef olmalıdır.
Kalabalık, yeterli su hareketi olmayan, kalitesiz yemlerle bolca yemlenen, düzenli olarak kısmi (%20 gibi) su değişimleri yapılmayan her akvaryum, yüksek nitrit riskiyle karşı karşıyadır. Su sıcaklığındaki ani düşüşler de biyolojik dönüşümü bozarak sorun yaratabilir.
Dış filtrelerin yüksek yüzey alanına sahip (biyolojik dönüşüm için gerekli) substrat olmaksızın çalıştırılması da bu sorunun sık karşılaşılan bir nedenidir. Su geçirgenliği olmayan mercan kırığı ve bunun gibi maddelerin filtereye doldurulması kaba mekanik filtrasyondan ileri gidilmesini engeller. Açıkcası oldukça pahalı olan orjinal substrat kullanılamayacaksa süngerin tercih edilmesi diğer tüm malzemeden üstün sonuç verecektir.
Yüksek nitrit değerlerinin bir diğer nedeni de taban kumunda biriken artıklardır. Özellikle bitki gelişimine uygun ortam yaratmak için kalınca kum serilmiş akvaryumlar bu riski daha fazla taşırlar. Akvaryumda kumu karıştıran balık türlerine yer verilmesi bu riski azaltır (botya, tarak balığı gibi). Su değişimlerinde dip süpürgesi ile taban kumunun vakumlanması bu riski ortadan kaldırır.
Akvaryum hobisinin aspirini kabul edebileceğimiz tuz (iyotsuz kalın tuz) nitrit zehirlenmelerini de engelleyebilir. Bu nedenle su değişimleriyle beraber akvaryuma az miktarlarda bile tuz eklenmesi faydalı olacaktır.
GÖZ FIRLAMASI: Göz fırlaması bakteriyel bir hastalıktır. Genel olarak kalitesiz, uygun olmayan su şartları sebebiyle oluşur. Ayrıca, göz ve çevresinde meydana gelen, mantar benzeri rahatsızlıklar veya yaralanmalar sonucu bölgede oluşan enfeksiyonlar sebebiyle de ortaya çıkabilir. Bu yüzden, benzer rahatsızlıklardan sonra, balık tedavi edilmiş görülse bile gözlenmesi ve gerekirse ilaç tedavisine devam edilmesi faydalıdır. Temel belirtisi, gözün yuvasından dışarı çıkmaya başlamasıdır. Eğer zamanında müdahale edilmezse, göz tamamen yerinden çıkabilir ve hatta düşebilir. Göz fırlaması ölümcül bir rahatsızlık değildir. Göz düşse bile balık yaşamına devam edebilir. Ancak, göz çevresinde oluşan enfeksiyonun yayılma ve diğer organları da tehdit etme riski vardır.
Uygun şartlar oluşturulduğunda ve tedavi yapıldığında, göz normale dönecektir. Tedavisi için, öncelikle balık karantinaya alınmalıdır. Göz fırlaması bulaşıcı bir hastalık olmasa da, tedavi sürecinde hem balığın daha güvenli bir ortamda olmasına hem de tedavi sürecinde ilaç kullanımı ve su şartlarının belirlenmesine yardımcı olur. Eğer balık zaten izole bir akvaryumdaysa ve tedavi bu akvaryumda uygulanacaksa, ilk etapta büyük çaplı bir su değişimi yapılması ve suyun uygun koşullara getirilmesi yararlı olur.
Göz fırlaması bakteriyel bir rahatsızlık olduğundan, antibiyotik kullanımı yeterli olur. Tedavi sürecinde ve sonrasında suyun temiz tutulması önemlidir.. Oluşumunun engellenmesi çok kolaydır; suyun uygun şartlarda ve temiz tutulması yeterlidir. Akvaryum suyuna düşük miktarda tuz eklenmesi de oluşumunu engelleyebilir. Ancak, temiz su kesinlikle önemlidir. Yüzgeç çürümesi ve göz fırlaması, betanızın bulunduğu akvaryumun gerektiği kadar temiz olmadığının en belirgin işaretleridir. "
KORKAN VE SAKLANAN BALIK İÇİN
- Bir-iki gün aç bırakmak, daha sonra azar azar yem vermek
- Günde bir öğün vermek, azar azar çoğaltmak
- Yemi toz haline getirmek, filtrenin önüne bırakmak. Balıklar suyun her yerine yem karışınca ne yapacaklarını şaşırıyorlar. özellikle New Life Spectrum tavsiyemizdir.
- Artemia vermek. Hiçbir balık hayır diyemez.
3-) Ek Balık : Bazen yeni balık eklediğinizde, son gelende diğerlerine benzemezse, diğerlerinin ortaya çıkmasına vesile oluyorlar. Akvaryumda, cam kenarında bir aşağı bir yukarı hareket ettikleri için diğerleride etkileniyor. İşte o an toz yem ve artemia takviyesi yapılabilir.
4-) Boş Akvaryum : Akvaryumdaki tüm dekorları boşaltabilir ve yukarıdaki yöntemlerle destekleyebilirsiniz. Saklanacak yer kalmaması bazen işe yarayabiliyor.EN SEVDİĞİM BALIK OLAN OSCARLAR İÇİN TECRÜBELER
Oscarlarla ilgili tecrübelerim
Tanktan alınan 250 ml suya 6 flagyl tablet eritilir.
(İlaçlanacak balık sayısına göre su ve ilaç oranı ayarlanmalı. Suyu ve ilacı daha az veya çok v.b.)
Şırıngaya bu sudan çekilir. (Şırıngadaki su biraz beyaz olsun, ne koyu ne çok açık)
Aşağıda ayrıntılı olarak tarif edeceğim şekilde balığa sıkılır.(İki kez) 7-10 gün boyunca bu şekilde devam edilir.
Ben günde 1 kere yapabildim ama vakit bulabilirseniz günde 4-5 kereye kadar tekrar edebilirsiniz.
Bu tedavi yönteminde, ek olarak suyu ilaçlamaya gerek yok.
Tedavi sonrasında özellikle ağızdan şırıngaladağım balıklar bariz farketti. (Canlılık, iştah açılması, dışkı düzelmesi v.s.)
Ağızdan tedavi yönteminde dikkat edilmesi gerekenler.
* Çekiniyorsanız, eliniz ayağınız birbirine dolaşıyorsa, panik biriyseniz hiç denemeyin daha iyi. Elbet ilk kez yaptığınızda biraz acemilik çekersiniz, bu normal. 3. denemeden sonra olayın ne kadar basit olduğunu göreceksiniz.
Eğer çıplak elle bir balığa ilk kez dokunacaksanız bu tedavi için olmasın. Önce suyun içindeyken dokunun.
* Yapılan bir yanlış (İlk zamanlarda kendimde yapıyordum) balık ilacı almadan (Yutmadan) bırakmak. Suyun dışında 1.5-2 dakikaya kadar sorunsuz kalabilirler. (Nemli bir bez üzerinde tutmak, arada ilaçlı suyla ıslatmak, balığı ıslak tutmak şartıyla)
15-20 sn balık debelendi, ağzını açmadı diye ağzının kenarına bir iki isabetsiz sıkıştan sonra geri koymayın, panik yok.
*Bazı balıklar 1 dk'ya kadar tam olarak ağızlarını açmayabilirler, bazıları hemen açarlar. Ağzını açmayan balığın ağız çeperlerine ağzını açması için şırıngayla baskı uygulamayın. Sabırla bekleyin, ağzını açıp kapamaya başlamadan müdahale etmeyin, bir müddet sonra mecburen nefes almak için ağzını açıp kapatmaya başlayacaktır, böylece ilacı daha rahat hedefe sıkabilirsiniz.
Eğer sabırsızlık ederseniz hem hayvanı hem kendinizi strese sokar, zedelersiniz.
* İsabetli bir sıkıştan sonra ilacın bir bölümünün solungaçlarından boşaldığını göreceksiniz, gerekirse tekrarlayın. Maksimum 2,5'luk şırıngayla iki kez.
Bir sıkıştan sonra balığı minumum 15 sn daha dışarda tutun, hemen akvaryuma geri salarsanız ilacı yutmadan kustuğunu görürsünüz.
Elde var = 0 olur.
*** Burası çok önemli, balığın ağzına zaman zaman da vücuduna sıkacağınız ilaçlı su mutlaka akvaryumda ki su ile aynı ısıda olmalı, ilaç karıştırılacak su akvaryumdan alınmalı. Gidip çeşmeden daha sıcak veya soğuk suyla ilaç hazırlarsanız balığı telef edersiniz.
* Çok sayıda balık ilaçlayacaksanız ilaçlı su bir müddet sonra soğumaya başlayacaktır, arada suyun ısısını kontrol edin. Eğer soğumuşsa şurup şişesi v.b. ile akvaryuma bırakıp ısıyı eşitleyebilirsiniz.
* Bir temel yanlışta balık yem yemeye başladıktan sonra iyileşti diyerek tedaviyi kesmek. Bu sağ kalan ama populasyonları azaldığından balığı etkilemeyen parazitlere bağışıklık sağlayabilir. Tekrar çoğalmaya başladıklarında bu sefer tedavi etmeniz çok daha zor olur. Tedavi min 7-10 gün sürmeli.
Başarılı bir tedavi sonrasında sarımsaklı yemlemeyle onu bu hastalığın tekrarından koruyabilirsiniz.
* Şırınganın iğnesini çıkartın. 2,5 luk şırınga veya balık büyükse daha büyük boyda şırınga kullanabilirsiniz.
* Bu noktalara dikkat edildiğinde strese girmesi, hırpalanması söz konusu olmaz. Elbette tedavi sırasında çok mutlu olacağını söyleyemeyiz ama tedaviden iyileşerek çıktığında çok mutlu olacağını söyleyebiliriz.
* Tedavi sonrası ve her daim önlem olarak; Haftada iki gün, bir çay tabağı bits (granül) yeme 6-7 diş sarımsağın suyunu emdirin ve balıkları 1 gün bu yem ile yemleyin. (Sadece sarımsağın suyu! Posası olmasın. Suyunu süzmek için sarımsağı havanda dövdükten sonra ithal temizlik bezlerini yahut tülbent kullanabilirsiniz.)
Çay tabağı dedim ama kendinize göre bir günlük yetecek miktarca hazırlamalı, 6 veya daha fazla öğüne bölmelisiniz. Sakın bir anda tüm hazırladığınız yemi boca etmeyin.
Bits kabul etmeyen balıklarınız için ise yürek+bits (ezilmiş, toz halinde) + sarımsak karışımı uygulayabilirsiniz.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Bu problemi çözmek için
BEĞENDİĞİM KENDİN YAP FİLTRELER
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
I- Seramik-Bioball-Sünger-Elyaf
II- Seramik-Bioball-İnce Tabaka Elyaf-Sünger-Elyaf
III- Bioball-Sünger-Elyaf
IV- Seramik-İnce Tabaka Elyaf - Sünger-Elyaf
V- Seramik-Sünger Elyaf
VI- Seramik-Bioball-Sünger
VII- Seramik-Bioball-Sünger - Substrat - Elyaf
VIII- Bioball-Substrat-Elyaf
IX- Seramik-Sünger-İnce Kat Elyaf- Aktif Karbon - Elyaf
X- Seramik-İnce Kat Elyaf- Sünger -İnce Kat elyaf- Zeolit -İnce Kat Elyaf
Örnekler çoğaltılabilir. Görüldüğü üzere eldeki malzeme çeşitliliği ve miktarına göre dizilim değişmektedir. Amaç en verimli şekilde sıralamaktır. Dikkat edilirse şöyle bir mantık görülebilir. Sıralamada en çabuk tıkanacak malzeme en son eklenmelidir. Filtrenin tıkanmadan uzun süre işlev görmesi önemli bir husustur. Elbet filtrasyon kalitesi göz ardı edilmeden… Mevcut haznemizi tamamen seramik yüzük ile doldurarak hiç tıkanmamasını sağlayabiliriz. Fakat istediğimiz su kalitesi ve temizliği asla yakalayamayız.
Benim tavsiyem
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir