Hobide Yanlış Bilinenler ve Ezbercilik


Koksal GurkanÇevrimiçi

Özel Üye
Kayıt: 19/10/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 6973
Koksal GurkanÇevrimiçi
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 04 Temmuz 2010 05:22
Hepimizin bildiği veya duyduğu gibi hobide pek çok garip, asılsız, kaynağı belirsiz ve arkası desteklenmeyen uygulamalar vardır. Hatta bunlarla ilgili çeşitli konular görmek bile mümkündür.

Hobiciler arasında yaygınlaşan,  tamamen ezberciliğe dayanan ve kuşaktan kuşağa taşınan bir hal almış uygulamalar aslında yersiz, tamamen sonradan geliştirilmiş ve hatta bazıları "batıl" sayılabilecek bir takım uygulamalardır.

Yazdıklarımda uygu olmayan bir durum varsa düzeltmeye açıktır.


* Yunuslar için en az 300 litre hacim gerekir!!!


Yunuslar veya diğer bir çok tür için 300 litre hacim kavramı balıkların boyu, geniş hareket alanı gereksinimi ve x cm için y litre su genel olarak bilinen bir takım standartlar nedeniyle ortaya atılmıştır. Ayrıca 300 litre demek uygun bir ölçü olacağını garanti etmek demek değildir. 50*50 taban alanı ve 120 cm yüksekliğinde akvaryum da 300 litre yapar. Ama kesinlikle uygun değildir. Taban alanı hareket için gerekli bir kriterdir. Ayrıca su kalitesi hacimden çok daha önemlidir. Yüksek hacimdeki akvaryumlarda denge daha oturmuş olacağı için yapılan yorumda bir parça bunun etkisi vardır. Ama su değişimi olmayan, filtrelemesi yetersiz bir akvaryum ne kadar yüksek hacim olursa olsun uygun değildir.

Son zamanda daha resmi ağızdan gelen bir yorum balıkların ufak akvaryumlarda da büyüyebileceği ve normal boyutlarına ulaşabileceğidir. Ama bunun için sürekli su değişimi gereklidir. Sürekli su değişimi bir yerden girip diğer taraftan çıkacak şekilde yeni su ile akıntı oluşturmak olarak düşünülebilir. Sump sadece kendi içerisinde döndürmektedir. Sürekli akıntıda ise dinlenmiş yeni su ile sürekli değişimden bahsedilmektedir. BUnu yapacak kişi sayısı da çok az olduğundan pratikte dikkate alınmamaktadır. Bir de ufak alan balıklara hareket kısıtı getireceğinden stres yaratabilir.

Bir başka konu da bakılacak balık sayısı ve balık boyudur. Kaç adet ve hangi boy balık için 300 litre gerektiği ayrı bir konudur. 300 litrede 30 tane yetişkin balık olmaz. Ama 30 değil çok daha fazla 1-2 cm yavru belirli bir süre bakılabilir. 1E3D veya 1E4D gibi yetişkin bir koloni için 300 litre ancak yetecektir.

Doğru İfade:

Yetişkin balıklar geniş taban alanı ve yüksek hacimli akvaryumlarda, düzenli su değişimi ve iyi filtreleme ile bakılması gerekir.



* Piranhalar, Discuslar, vs 6'lı gruplar halinde beslenir!!!


Bu tip balıklar sürü balıklarıdır. Bu nedenle az sayıda bakıldıklarında sürü psikolojisini yaşayamadıkları için strese girmeleri çok daha kolay olmaktadır. Strese giren ballıklar da diğerlerine göre daha kolay hastalandığı ve devamında kaybedildiği için sayıca fazla bakılmaları önerilmektedir. Buna karşılık balıklardaki sürü sayısının "6" olması gibi bir kural yoktur. Önemli olan sürü havasını yaşatabilecek yüksek sayılardır. Elbette beslenilen akvaryumun boyutları sayıya etki eder ama buna göre akvaryum alınması gerekir. 6 değil 5 olsa veya 8 olsa olay çok değişmez ve sürü ortamı yakalanır. Ama tek veya 2 adet gibi beslendiklerinde (eş discus çifti hariç) sürü konumundan uzak olurlar. 5-6 adet bile sürü kavramı için yeteli olmayabilir.

Doğru İfade:
Sürü psikolojisi içerisinde yaşaması gereken balıklar için sürü kavramını oluşturacak yüksek sayıda balık beslenmeli ve akvaryum buna göre seçilmelidir. Önemli olan sayısın yüksek olmasıdır.



* Balıklar 1 erkek 3 dişi alınmalıdır!!!


Tür ve boylarına bakılmaksızın bir çok kişi tarafından hemen her türde balık bu kritere göre alınmaya başlanmıştır. Balıkların doğal ortamındaki koşullar ve normal bir balığın olması gereken davranışları gözardı edilmektedir. Ezberlenmiş bu ifadenin temel kökeni malawi türlerinin genelde benzer bir şekilde akılmasından kaynaklıdır. Malawiler son yıllarda yaygınlaştığından ve bu balıklar alınırken 1E3D uygulanmaya çalışıldığından belirtilen ifade de ezbere yerleşmiştir.

Aslında malawiler için bile tam olarak doğru olmayan bu oran ezberci zihniyetin temel örneklerindendir. Yeri geldiğinde 1e20d şeklinde koloniler bile olabilir. Ancak akvaryumlar göreceli olarak ufak olduğundan, 1e1d veya 1e2d gibi oranlar da çoğu erkek balık için yeterli gelmeyeceğinden 1e3d gibi daha kabul edilebilir bir oran aktif olarak ele alınmaktadır. Üstelik doğada normal şartlarda erkek ve dişi oranı birbirine eşittir.

Doğru İfade:
Beslenecek balıkların türü, hatta varyetesine göre detaylı inceleme yapılmalı ve dişi-erkek oranı bu detaya göre belirlenmelidir. Diğer yandan akvaryum mümkünse baştan bu balıklara göre seçilmelidir.
Corydoras'lardaki 4e1d oranından Tropheus'ların bazı türlerindeki 1e20d oranına kadar çok değişken oranlar mevcuttur. Bu açıdan bakıldığında 1e3d bazı türler için yanlış bazı türler içinse yetersiz kalacaktır. Mutlaka türe özgü orana dikkat edilmelidir.



* Tubifeks iç parazit yapar!!!

Tubifeksler genel olarak bataklık gibi yerlerde, kanalizasyon çıkışlarında yani kirli ve pis ortamlarda yetişir. Kullanım amacıyla da buralardan toplanarak getirilip satılır. Bu açıdan bakıldığında içerisinde çeşitli bakteri ve parazitleri taşıması kaçınılmazdır. Toplandğı haliyle kullanıldığı takdirde balıklara parazit bulaşması kesin bile denebilir. Ama tubifekler toplandıktan sonra belirli bir süre sürekli sudan geçirilir ve akıntı ile ölenler aralarından temizlenirse kurtların içinde birikmiş olan parazitler de temizlenir.
Bu yöntemi kullanarak yavru veya yetişkin balıklarını sağlıklı şekilde büyüten çok kişi vardır. Bunlar arasında çok büyük üretimhanesi olan ve özel türler yetiştiren yabancı üreticiler de vardır.

Doğru İfade:
Tubifeksler toplandığı gibi kullanılmadığı ve yeterince uzun süre sürekli akıntı ile içlerindeki parazitlerin temizlenmesi sağlanırsa balıklarda parazit yapmayacaktır.



* Balıklar Koloni olarak bakılmalı veya alınıp satılmalıdır!!!

Balık alımlarında ve satışlarında ezberlenmiş bir ifade olan "koloni" kavramının kullanımı yaygındır. Bazı türlerde koloni diye bir kavram bulunmamaktadır. Buna rağmen yaygın bazı türlerin koloni olarak yaşamasından dolayı ortada koloni ifadesi sürekli bulunmaktadır. Her türün kendi yapısı gereği ayrı mantıkla ele alınmalıdır.

Doğru İfade:
Bir çok balık türü  olup her birinin farklı bakım şekli vardır. Kimi tek beslenmeli, kimi 1e1d eşleşmiş çift olmalı, kimileri ise erkek-dişi oranı uygun şekilde ayarlanmış kalabalık gruplar halinde bakılması gerekir. Koloni ifadesi de sadece bu çekilde yaşayan balıklar için kullanılmalıdır.



* İyi beslenemeyen balık yanık kalır!!!

Yanık kavramı balığın ideal gelişimini gösteremeyip normal bakılan bir balığa göre ufak kalmasını ifade eder. Ancak bu durum beslenme veya iyi bakmaktan değil su şartlarından (sudaki nitrit/nirat dengesinin bozulmasından) kaynaklanır. Aşırı şekilde bu tip bozulmaya maruz kalan balıklar, su değişimi çok az yapılan akvaryumlarda olan balıklar yanık kalır. Sadece beslanme eksikliği yanık kalma nedeni değildir ama durumu arttırır.

Doğru İfade:

Her ufak balık yanık değildir. Henüz genç olabilir. Gelişimini sürdürmekte olup daha zamana ihtiyacı olabilir. Balıklar temel olarak su değerlerindeki sorunlar nedeniyle yanık kalır.




Bu ve benzeri örnekler çoğaltılabilir. Hatta isteyen (açıklamasını yapmak ve/veya referans göstermek kaydıyla) farklı örnekleri paylaşabilir.
Açıklamalardan da görülebileceği üzere hemen her birinin arkasında yatan ezberlenmiş nedenlerle bunlara dair çözümler var. Buna karşılık çözümlerin bazıları pratik ve uygulanabilir olmadığı için gözardı edilmiş.

"Batıl" kelimesine takılmamdaki neden aşağıda paylaşacağım bilimsel bir çalışma ve sonuçlarıdır. Akvaristlerin bazıları da aynı konuda bahsedilen güvercinler gibi davranışlar geliştirmiştir. Aslında konu akvaristlerle de sınırlı değildir. Hayatın hemen her noktasında bu durumla karşı karşıyayız.


LÜTFEN BİR YORUM YAPARKEN GERÇEKTEN BU ŞEKİLDE OLUP OLMADIĞINI ÖNCE SORGULAYIN.
NEDEN VE NASIL OLMASI GEREKTİĞİNİ İNCELEYİN.
EZBERCİLİKTEN KAÇININ.



http://www.elyadal.org/pivolka/17/batil.htm

Skinner ve Güvercinleri


Psikoloji biliminin öncülerinden olan Skinner (1948) batıl davranışı “güvercinlerin verdikleri tepkilerin şans eseri pekiştireçlerle ilişkilendirilmesinden kaynaklanan stereotipik ve yinelenen davranışlar olduğunu” ifade eder. Amerikalı Psikolog Skinner’ın tanımından da anlaşılabileceği gibi batıl inançlar sadece insanlara özgü değildir ve bir batıl inancın ortaya çıkması zaman zaman bahsedilen temel psikolojik öğrenme mekanizmalarıyla açıklanabilmektedir. Skinner tarafından 1948’de yapılan çalışma batıl davranış ile ilgili psikoloji literatüründe ilk deneydir.

Bahsedilen motivasyonel sebeplerden dolayı vücut ağırlığı normalin % 75’ine getirilmiş bir güvercin yiyecek gözü olan bir kutuya konmuştur. Aç güvercin gözün içindeki yiyecekleri görmektedir, fakat hiçbir şekilde yiyeceklere direk olarak ulaşamamaktadır. Yalnız önceden belirlenen sabit bir sıklıkla (30 sn) birkaç parça yiyecek güvercine verilmektedir. Deney sonucunda Skinner, güvercinin yiyecek verilmeden hemen önceki davranışını tekrarladığını bulmuştur: tek ayak üstünde durma, zıplama, etrafında dönme gibi. Oysa bu davranışlarla yiyeceğin verilmesi arasında hiçbir ilişki yoktur. Güvercin tek ayak üstünde dururken yiyeceğin verilmesi tamamen bir rastlantıdır, fakat bu davranış güvercin tarafından tekrar edilmektedir. Bu davranış Skinner tarafından batıl olarak tanımlanmıştır. İnsanlar da batıl inançları benzer şekilde öğrenebilmektedir. Mavi Rotring kalemimizle girdiğimiz ÖSS denemesinde en yüksek puanımızı alırsak, bu rastlantısal olayın kalemin mistik pozitif bir etkisine atfedebiliriz. Başka bir örnek olarak hepimizin hayatımızda en az bir kez yaptığı, en azından aklından geçirdiği, bir davranışı gösterebiliriz: Çalışmayan bir elektronik ya da mekanik aygıta yumruk atmanın onu çalışır hale getireceği inancı… Hiçbir mantıksal olasılık ilişkisi içermeyen böylesine bir inanç taklit ederek öğrenme denen sürecin sonunda ortaya çıkabilmektedir. Elektronik ve mekanik bilgisi olmayan bir kişi yumruk atmanın aygıtı çalışır hale getireceğine nasıl inanabilmektedir? Bu açıdan bakıldığında batıl inançları açıklamak için temel alınabilecek kuramlardan biri de bilgi kuralıdır (law of knowledge) ve temel olarak organizmadaki bilgi seviyesi ile olaylara dair anlayışın ve kontrolün bir sebep sonuç ilişkisi içinde olduğu ifade edilir. Daha net bir ifade ile, organizmanın bilgi seviyesi arttıkça olay üzerindeki kontrolü de artacaktır. Bu açıdan bakıldığında batıl inançlar daha kolay anlaşılır ve batıl davranışlar gösteren insanları yargılamanın pek de doğru olmadığı ortaya çıkar. Pek tabii ki bilgi edinmek uzun bir süreçtir ve bilginin işlenebilmesi de ileri seviyede bilişsel yetenekleri gerekli kılar. Bilişsel yetenekler ise kullanıldıkça ve işlendikçe ileri bir seviyeye gelir. Bu kural en çok da insanlar için uygun düşmektedir. Bilgiye dayanmayan ve irrasyonel olan varsayımların tümünü batıl inanç olarak tanımlamak acımasızlık olarak görünse de uygun düşmektedir. Kendilerini mantıklı tanımlayan insanlar bile yaşamlarında çoğu kez batılın tuzaklarına düşebilmektedirler. Geçersiz hipotezine aşık olmuş bir bilim insanı ve günlük astroloji yorumunu okuyan bir fizik öğretmeninden yağmur duasına çıkan köylülere kadar değişen bir aralıkta batıl inanç kurbanlarına rastlanmaktadır. Bütün vakaların temeli araştırıldığında karşımıza aynı sebepler çıkacaktır: Bilgi ve anlayış eksikliği…


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

aliarifÇevrim Dışı

Kayıt: 01/06/2010
İl: Konya
Mesaj: 402
aliarifÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 04 Temmuz 2010 09:38
Çöpçüler Yerdeki Vatozlar Camdaki Dışkıları Toplar
 
 
Doğrusu:
 
Çöpçü Yerdeki Yem Kalıntıları Vatoz Camdaki Yosunları Toplar

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

reverseÇevrim Dışı

Özel Üye
[B]6467,3[/B]
Kayıt: 29/08/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 2725
reverseÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 04 Temmuz 2010 10:05
Köksal Bey çok faydalı ve yerinde bir yazı olmuş.
Bu tip 'basmakalıp' ifadeler bazen çok yanlış yerlere gidiyor ve can sıkıcı olabiliyor.
Dikkatimi çok fazla çeken ezberlenmiş davranışların bir tanesi de sanırım dip çekimi ile ilgili. Bunda yanlış bilinen şey ise, en büyük amonyak kaynağının, dipteki balık dışkıları olduğunun sanılması galiba. Bu konuyla ilgili Onur (unotim123) arkadaşımız birkaç şey yazarsa iyi olur aslında.
reverse2010-07-04 10:05:44

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

dr.aquaÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 19/06/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 901
dr.aquaÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 04 Temmuz 2010 11:38
Bu ezbercilik mantığı insanların olduğu yerde saymasına, gelişememesine neden oluyor. Hayatın her dalı için geçerlidir. Düşünce tembelliği yapan, sorgulamayan ve olaylar hakkında neden-sonuç ilişkisi kuramayan veya kurmak istemeyen her insan gelişmeye kapalıdır. Hobiye döndüğümüzde bildiklerimizin, bilmediklerimize oranla daha az olduğu gerçeği heralde inkâr edilemez. Tabiri caizse hobi cahilliği yaşanıyorken bir çoğumuz öğrenmeye kapalıyız. Bu duruma maymunlar bile güler herhalde.. Doğru bilgi edinmek adına, ezbercilik mantığı dışında bir de hemen karar vermek durumu çoğu zaman yanıltıcı olur. Benim bazı zamanlarda kendime hatırlattığım bir söz var. ''Henüz keşfedememiş olmamız bir şey hakkında karar vermeyi gerektirmez'' (Bu söz bana ait) Böylece öğrenilecek, keşfedilecek çok şey olduğunun, herkesin her zaman herşeyi bilemeyeceğinin de farkında olarak, bir şeyi duyar duymaz kural niteliğinde kabullenmiş olmam. Bir şeyi hemen reddetmemek veya kabullenmemek gerekir. Akıllı insan DÜŞÜNür.
dr.aqua2010-07-06 10:54:58

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

tayfun29Çevrim Dışı

Kayıt: 16/06/2010
İl: Ankara
Mesaj: 49
tayfun29Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 06 Temmuz 2010 10:48

Bizim bu yapımız sadece akvaryum yada balıklarla ilgili değilki hayatımızın her yerinde her zaman her konuda ezbercilik yapıyoruz. Siyasi liderlerimiz buna en iyi örnek çünkü onları biz seçiyoruz :) -O kötü o niye kötü neden kötü sorma yok.


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

RüzgardegirmeniÇevrim Dışı

Kıdemli Akvarist
Kayıt: 12/04/2006
İl: Manisa
Mesaj: 5919
RüzgardegirmeniÇevrim Dışı
Kıdemli Akvarist
Gönderim Zamanı: 06 Temmuz 2010 11:08

Nitrat suda homojen çözünür ve dibe toplanmaz.Bu yüzden dipten çekmek zorunluluğu yoktur.İsteğe bağlıdır.

Dışkılar amonyak kaynağı değildir,balıklar amonyağı solungaçları ve böbrekleri yoluyla atarlar.
 
Her türlü hastalığa metilen mavisi iyi gelmez.O sadece belirli bakterilere ve bazı tür mantarlara karşı bir dezenfektan olarak kullanılır.Tedavi edici etkisi genelde zayıftır.Hastalığın önce tanısı konmalı daha sonra tedavisi yapılmalıdır.Her şeye metilen mavisi damlatılmaz.
 
Şimdilik aklıma gelenler bunlar.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

wertasdÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 08/11/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 331
wertasdÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 15 Ekim 2010 11:33
Merhaba,
Konuya Köksal Beyin imzasından ulaştım. Konunun Aktif olması için mesaj yazma gereği duydum.
Tüm paylaşımlar için teşekkür ederim.
 
Selamlar.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

bayMKÇevrim Dışı

Kayıt: 01/11/2008
İl: Balikesir
Mesaj: 347
bayMKÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 15 Ekim 2010 12:28
Yanlışım varsa düzeltin...Bildiğim kadarıyla balık türlerinin özellik ve gereksinimleri ilgili başlıkta özellikle hacim konusunda özel açıklama yapılmadıkça koloni baz alınarak yazılmıştır.Örneğin maksimum boyutlara ulaşmış Yunuslar için 1e 4d lik koloniye minimum 300 lt gerekirken,1 adet yetişkin erkek Texas için minimum 250 lt olması gibi...
 
Bu arada çokgüzel ve yararlı olacak bir başlık...Bu bilgi aktarımlarının devamını ve sonrasındada bu bilgiler toparlanarak tek bir başlık altında ilgili forumda sabitlenmesi isterim...
bayMK2010-10-15 14:20:58

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

Koksal GurkanÇevrimiçi

Özel Üye
Kayıt: 19/10/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 6973
Koksal GurkanÇevrimiçi
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 15 Ekim 2010 13:17
[QUOTE=bayMK]...Bildiğim kadarıyla balık türlerinin özellik ve gereksinimleri ilgili başlıkta özellikle hacim konusunda özel açıklama yapılmadıkça koloni baz alınarak yazılmıştır...[/QUOTE]
Maalesef genel kanı ve ezbere yorumlarda 3-5 tane yavru balık için bile minimum 300 litre gerekir diye daha balığın adını duyar duymaz atlayanlar var.
Her konu ve her durum kendi içinde ele alınmalıdır. Genel kurallar elbette geçerlidir ama işin özeline inildiğinde farklı uygulamalarla karşılaşılması doğaldır.
Kimse imkanı yok veya bilmiyor diye özel kabul edilemez. Özel durumlar uygulamanın gereksinimlerinden kaynaklanır.

Örnek verecek olursak, 10 cm malawiye cama cam 4 litre akvaryumda, tek olarak, 3 ay baktım. Sadece 2 günlüğüne bende kalacakken süre 3 ay oluverdi.
O kadar dar yerde strese girmesi, gelişiminde bozukluk olması, hastalanması, hatta ölmesi gereken balığım sürenin sonunda hemen her türlü yemi yiyen, capcanlı, hareketli, geldiği zamana göre çok daha sağlıklı ve iri haldeydi.
Elbette o kadar dar yer olduğundan sık su değişimi, 24 saat filtreleme, düzenli beslenme, sürekli takip gibi ekstralar gerekti. Normalde olsa bu kadar uğraşılmazdı. Bu örnek Ad Konings'in seminerde soru üzerine bahsettiği uygulamanın aynısı sayılır.
Yaptım. Zorunlulukla başlayan bir deneme oldu. Başarılıydı. Ama kimseye de önermem. Normal koşullarda o balığa minimum 30-40 litre hacim ve yanına kendi türünden balıklar gerekir. Öyleyken bile bakamayıp öldüren çok olur.

[QUOTE=bayMK]...Örneğin maksimum boyutlara ulaşmış Yunuslar için 1e 4d lik koloniye minimum 300 lt gerekirken,1 adet erkek Texas için minimum 250 lt olması gibi...[/QUOTE]
Maalesef sizin yazdığınız bu kısmın ifade şekli de ezber mantığına yakındır. Çünkü 4-5 cm boyunda bir adet erkek teksas için 250 litre gerekmez. Ancak yetişkin boya ulaşmış balıklar için yaklaşık 250 litre gerekir.
"1 adet yetişkin (~20 cm) teksas için minimum 250 litre" şeklindeki ifade çok daha doğru olurdu. Yazımın amacı hem ifadelerin doğru olmasını sağlamak hem de çok daha önemlisi kişilerin bilinçli yaklaşmasını sağlamaktır.
Bu arada bu kısmı paylaşmamın nedeni sizin yanlış biliyor olmanız değil sadece şans eseri denk gelen güzel bir örnek olduğu içindir.

Teşekkürler.
kgurkan2010-10-15 14:23:21

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

burak_06Çevrim Dışı

[B]6633,2[/B] [B]6955,3[/B]
Kayıt: 12/04/2009
İl: Ankara
Mesaj: 1731
burak_06Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 15 Ekim 2010 14:27
[QUOTE=kgurkan]


* Tubifeks iç parazit yapar!!!

Tubifeksler genel olarak bataklık gibi yerlerde, kanalizasyon çıkışlarında yani kirli ve pis ortamlarda yetişir. Kullanım amacıyla da buralardan toplanarak getirilip satılır. Bu açıdan bakıldığında içerisinde çeşitli bakteri ve parazitleri taşıması kaçınılmazdır. Toplandğı haliyle kullanıldığı takdirde balıklara parazit bulaşması kesin bile denebilir. Ama tubifekler toplandıktan sonra belirli bir süre sürekli sudan geçirilir ve akıntı ile ölenler aralarından temizlenirse kurtların içinde birikmiş olan parazitler de temizlenir.
Bu yöntemi kullanarak yavru veya yetişkin balıklarını sağlıklı şekilde büyüten çok kişi vardır. Bunlar arasında çok büyük üretimhanesi olan ve özel türler yetiştiren yabancı üreticiler de vardır.

Doğru İfade:
Tubifeksler toplandığı gibi kullanılmadığı ve yeterince uzun süre sürekli akıntı ile içlerindeki parazitlerin temizlenmesi sağlanırsa balıklarda parazit yapmayacaktır.


* İyi beslenemeyen balık yanık kalır!!!

Yanık kavramı balığın ideal gelişimini gösteremeyip normal bakılan bir balığa göre ufak kalmasını ifade eder. Ancak bu durum beslenme veya iyi bakmaktan değil su şartlarından (sudaki nitrit/nirat dengesinin bozulmasından) kaynaklanır. Aşırı şekilde bu tip bozulmaya maruz kalan balıklar, su değişimi çok az yapılan akvaryumlarda olan balıklar yanık kalır. Sadece beslanme eksikliği yanık kalma nedeni değildir ama durumu arttırır.

Doğru İfade:

Her ufak balık yanık değildir. Henüz genç olabilir. Gelişimini sürdürmekte olup daha zamana ihtiyacı olabilir. Balıklar temel olarak su değerlerindeki sorunlar nedeniyle yanık kalır.





[/QUOTE]
 
 
Selamlar;
 
Öncelikle tubifex'i ne kadar temizlerseniz temizleyin(kimyasal kullanmadan) sıfır parazitsiz hale getiremezsiniz.Eğer bunu görmek istiyorsanız bahsettiğiniz yöntemlerde tubifexleri temizleyin ve daha sonra bir mikrobiyoloji labaratuvarında incelettirin,bu sizin merakınızı giderecektir.
 
 
Yanık balık diğer balıklardan küçük olan balık demek değildir.Örnek vermek gerekirse 10 adet discusum var.8 tanesi 14-16 cm aralığında diğer ikisinden birtanesi 5-6 cm diğeri ise 9 cm civarlarında.Ve bu balıkların hepsi kardeş.Şimdi bu her iki balığa yanık demek doğru olmaz.9 cm olan balık kardeşlerine göre daha yavaş gelişmiş bir balık.Bunuda yavruluk döneminde geçirdiği herhangi bir rahatsızlığa bağlayabiliriz.
 
Bana geldiğinde bu balık yem yemiyordu.Belli ki bir rahatsızlığı vardı.Tedavi ettim ve diğerlerinden daha fazla yem yiyor ve gelişimide hızlandı.Kardeşlerine yetişemesede aradaki farkı azda olsa kapatacak.Gelelim diğer 5 cmlik balığa.Bu balıkta yem yemiyordu aynı tedaviyi onada uyguladım ve hepsinden önce yeme atlayacak duruma geldi.Ama bu balıkta boyut olarak bi değişiklik yok.Çünkü yanık kaldı ve artık büyümesi hemen hemen durmuş durumda.Büyüse bile çok çok büyüyemez ve kesinlikle ideal boya gelemez.
 
Gelelim yanık kalma sebeplerine;
 
Yanıklık sadece sudaki amonyak,nitrit,nitrat gibi durumlardan oluşmaz.Balık yavruyken yeterli beslenemezse ve vücut direnci zayıflarsa hasta olur ve büyümesi durur.Bu durumda bu balık ya ölür yada devamlı problemi olduğu için yanık kalır.Aynı zamanda akvaryumdaki stres ve hiyerarşi'ninde balıkların büyümesinde büyük etkisi vardır.Hacim,filtrasyon,balık sayısı,stres,bir arada bakılan balıkların boyutları gibi bir çok etmen balıkların gelişimine etki eder.O yüzden temel olarak olayı su'ya bağlamak tanımlayıcı olmaz.
 
Sağlıklı Balıklar,

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

badboy87Çevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 26/08/2009
İl: Ankara
Mesaj: 400
badboy87Çevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 17 Ekim 2010 21:56
[QUOTE=unotim123]

Nitrat suda homojen çözünür ve dibe toplanmaz.Bu yüzden dipten çekmek zorunluluğu yoktur.İsteğe bağlıdır.

Dışkılar amonyak kaynağı değildir,balıklar amonyağı solungaçları ve böbrekleri yoluyla atarlar.
 
Her türlü hastalığa metilen mavisi iyi gelmez.O sadece belirli bakterilere ve bazı tür mantarlara karşı bir dezenfektan olarak kullanılır.Tedavi edici etkisi genelde zayıftır.Hastalığın önce tanısı konmalı daha sonra tedavisi yapılmalıdır.Her şeye metilen mavisi damlatılmaz.
 
Şimdilik aklıma gelenler bunlar.
[/QUOTE]

+1

Yaklaşık 7 aydır dip çekimi yapmıyorum, üstten çekiyorum, sump kullanıyorum sumpta bile temizlik vs. yapmadım sumpın dibi yeşil yosunumsu birşey kapladı, 10 kırmızı burun 2 sterbai 3 Glass Bloodfin Tetra 10 rasbora 2 kribensis 1 cüce vatoz 2 elma salyangozu var hepsinin formları yemesi büyümesi gayet güzel, bu durumda iken test alıp test yapmayı düşünüyorum anormal birşey çıkacağınıda sanmıyorum....
bahtiyar2010-10-18 00:53:39

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir