GENEL BALIK HASTALIKLARI


ofofldlrl3Çevrim Dışı

Kayıt: 08/12/2013
İl: Istanbul
Mesaj: 231
ofofldlrl3Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 08 Şubat 2014 10:55

HASTALIKLAR

Balıkların normal davranışlarını takip etmiş olanlar hasta oldukları zamanı da sezinleyebilirler. Genelde hasta bir balığın belirtileri şunlardır:

* Balık cansızlaşır ve bir köşeye çekilir, saklanır, diğer balıklardan kaçar. * Balığın karnında anormal bir şişlik oluşmuştur, tankın üstünden bakıldığında karnı balon gibi gözükür. * Balık yan yatmıştır ve filtrenin çekim gücüyle tankın içinde bir oraya bir buraya sürüklenir. * Vücudunda gözle görülür beyaz noktalar, yaralar, pamuksu maddeler oluşmuştur. * Balık aynı noktada bir ileri bir geri anlamsız bir şekilde sallanıp durur. * Balık sürekli dipte kuma veya kaya dibine tutunmaya çalışıyordur veya çok sık nefes alıp veriyordur. * Yem yemeyi reddediyordur. * Çok sık kuma veya dekorasyonlara sürtünüyordur. * Balık su yüzeyindedir ve boğuluyormuş gibi zorlukla nefes alıp veriyordur.

      Bunlar çeşitli hastalıkların dışa vurduğu belirtiler. Balığınız sonuçta size derdini anlatamaz, ama anlamanın başka yolları da var. Her hastalık çoğunlukla kendine has belirtiler gösterir ve hepsini aynı ilaçla tedavi etmek de mümkün değil. Bu nedenle önemli olan hastalığın kendisinin teşhis edilmesi ve ona uygun ilaç verilmesi. Aşağıda akvaryum hobiniz sürdükçe karşılaşabileceğiniz en muhtemel hastalıklar gruplandırılmıştır. bunlar balıklarınızın yakalanabileceği tüm hastalıklar değil, sadece bahsettiğim gibi en muhtemel olanlar, diğerlerine yakalanma olasılıkları nadirdir, olursa da ne yazık ki sizin şansızlığınız.      

Bazı hastalıkları tedavi için gereken antibiyotikleri (Balık antibiyotiği), metilen mavisi, malachite yeşili, mercurochrome gibi ilaçları ana tankta kullanmayın. Mutlaka tedaviyi yapabileceğiniz yedek bir tankınız olsun, yoksa da acil bir çözüm olarak 5 litrelik şeffaf bir pet şişesinin ağzını kesin, içine gerekiyorsa bir ısıtıcı yerleştirin ve tedaviyi orada yapın. Özellikle antibiyotikler kurulmuş tankınızdaki tüm dengeyi altüst edecek cinsten ilaçlardır. Zararlı bakterileri yok ederken yararlıları da yok ediyor ve tanktaki sağlıklı balıkları da aşırı strese sokup onları sonunda hasta edebilir. Antibiyotikleri ve diğer çözeltileri sadece ve sadece onları gerektirecek kadar ağır hastalıklarda kullanın, hafif hastalıklarda başka yöntemlere başvurun, yoksa bakteriler veya parazitler antibiyotiğe ve diğer ilaçlara dayanıklılık kazanır. Bunun önemini daha iyi anlamanız için insanlarda antibiyotik kullanımını düşünün. Her başınız ağrıdığında veya soğuk algınlığında kullanacağınız antibiyotikler zamanla onların daha ciddi hastalıklarda çok daha az etkili olmasına yol açar. Son olarak antibiyotik ve metilen mavisini kullanırken dikkat etmeniz gereken husus, tedaviden önce mutlaka %50 su değişimi yapın, özellikle güçlü antibiyotikleri asla eski, kirlenmiş suya atmayın. Tedavi bittikten sonra da %50 su değiştirin, ve sonraki iki hafta boyunca yapabildiğiniz kadar sık su değişimi yapın. Tüm bu bahsedilen ilaçları kullandığınız süre boyunca filtrenin süngerini veya varsa aktif kömürü çıkarmayı unutmayın.

Silikon Zehirlenmesi :   

   Sağlıklı olduğundan emin olarak bir balık aldınız. Balığı tanka koyduğunuzun ilk gününde en geç ikinci gününde yem yemeyi kesmişse, ve aniden cansızlaşmışsa, pulları ve yüzgeçleri erimeye başlıyorsa aklınıza gelecek ilk tehlike silikon zehirlenmesi olmalı. Silikonun iki çeşidi vardır. İlki normal, balıkları öldüren silikon. Diğeri DIY storelarda (Bauhaus, Bricolage, hatta Carrefour süpermarketinde bile bulabilirsiniz) da satılan akvaryum silikonu, zaten tüplerin üzerindeki balık resimlerinden de anlarsınız. Bu belirtileri fark ettiğinizde balıkları tanktan çıkartın. Su sıcaklığı cichlidler ve tropik balıklar için 24 C'dan başlayacağı için ısı dolayısıyla silikondan sızan gazlar balıklarınızı yavaş yavaş öldürüyor demektir. Cansızlık ilk günden itibaren başlar fakat gazlara karşı aşırı bir tepki gelişmez. Ölüm yaklaştığında balığınızın pulları soluk ve erimiş  olur, yüzgeçleri ya yırtık gibidir, ya da erimiştir, ve zor nefes alarak yan yatmış bir şekilde oradan oraya sürüklenir. İzlenecek tek yol balıkları başka bir tanka koymak. İmkanınız varsa daha iyi ve güvenebileceğiniz marka bir tank alın, yoksa tankınızı tamir edin. Bir çakı veya bisturi yardımıyla kenarlardaki silikonları en ufak bir parça kalmayacak şekilde kazıyın. Eğer parça kalırsa hava kabarcığı yapar ve tankınız bittiğinde sızdırır, hatta tankınızı patlatabilir. Ardından tankı yıkayın ki silikon zerrecikleri gitsin. Kazdığınız yerlere aseton sürün böylece hem daha iyi temizlenecek yüzey hem de silikon daha iyi tutacak. Akvaryum silikonu kenarlara sıkın, başparmağınızla üzerine sadece bir kez bastırın, ikinci defa üzerinden geçmeye kalkarsanız silikon pütürlenir ve kabarcık oluşabilir içinde. Tankı en az 24 saat kuru olarak bekletin. Eğer tankınız 100 lt'den büyükse en az 2 gün bekletin. Sonra denemek amacıyla içine su doldurun ve en az bir gün bekletin. Boşluk bırakmışsanız su kenarlardan sızmaya başlayacaktır, sızarsa yapılacak tek şey tekrar kazıyıp silikonlamaktır.

Amonyum Zehirlenmesi :

Balığınız sürekli olarak su yüzeyinde yüzüp ağzını sonuna kadar açıp nefes almaya çalışıyorsa buna rağmen boğuluyormuş izlenimi veriyorsa ve tankın suyu da koyu sarı ise balık amonyumdan zehirleniyor demektir. Balık çoğunlukla yarı bilinçsiz ve halsiz olur, etrafınada neler olup bittiğinin farkında değilmiş gibi görünür. Suyun yüzeyinden sanki hava almaya çalışıyor gibi olduktan sonra dibe çöker yavaşça, ardından tekrar ani bir fırlayışla su yüzeyine çıkar. Tüm bu süreçte ağzını hep sonuna kadar açar ve solungaçları normalden çok fazla çalışır. Gözler normalden koyudur ve balığın bütün rengi olabilecek en koyu rengi alır. Bu çok ciddi sonuçları olan bir zehirlenme şekli, balıklarınızın tümü ölebilir. Test kitiniz yoksa amonyum patlamasını en iyi şekilde sararmış sudan anlarsınız, su koyu sarı olduğunda ve bulanıklık başlamışsa balıklarınız zehirlenmeye başlıyor demektir. Biraz garip bir örnek olabilir, ama kafanızda daha iyi canlanması için idrar rengini düşünün, idrara rengini ve genel olarak kokusunu veren amonyumdur. İdrar kana bulaştığında zehirlenme meydana gelir, buna da en büyük etken amonyumdur. Akvaryumlarda da durum çok farklı değildir. Amonyum en çok yiyecek atıklarından ve pisliklerden açığa çıkar. Düzenli dip temizliği yapmazsanız pislikler birikir ve gazlar sızmaya başlar. Su idrar rengi ve kokusunu alır. Test kitiniz varsa aklınızda bulunsun, amonyum seviyesi 1 ppm değerini kesinlikle aşmamalı. Tabii ısı ve pH yükseldikçe amonyum değeri daha da az çıkmalı. Bu tip zehirlenme en çok amonyumu parçalayacak aerobic bakterilerin henüz oluşmadığı veya çok az sayıda olduğu yeni kurulmuş tanklarda görülür.

Zehirlenmeye davetiye çıkartan ve özellikle yeni başlayanların en çok tekrarladığı hatalar şunlardır:

Tanka gereğinden fazla yem atılması, balıklar doyunca dibe çöken yemler.

Çok az miktarda ve düzensiz su değişimleri.

Tankı daha ilk kurulduğunda ağzına kadar balıkla doldurmak.

Yetersiz kalan filtreleme veya havalandırma.

TEDAVİSİ: Balıkların bulundukları tanka vakit geçirmeden su değişimi yapın. Değişim miktarı en az %70 olmalı. Yeni suyun ısıtılmış olması çok iyi olurdu, ama durumun aciliyetini göz önüne alarak, suyunuz sıcak değilse ısıtmayı beklemeyin, soğuk su kullanın. Suyu mutlaka dipten çekin, NH bileşikleri sudan ağır olduğundan dipte birikiyorlar, yüzeyden alırsanız amonyum sifonlanmış olmayacak, sadece suya dağılmış olacak. Amaç amonyumu en az seviyeye getirene kadar inceltmek. Balıklar kendilerini boğulur gibi hissettiğinden çok güçlü bir havalandırma koyun.

Yüzgeç Erimesi :

   Yüzgeçlerde, özellikle kuyrukta erime varsa, eriyen yüzgecin ucunda pamuğumsu veya koyu renk bir şerit varsa buna yüzgeç erimesi (İngilizce adı fin rot) denir. Yüzgeç erimesi özellikle stresten olur ve önemli bir sebebin sonucu olarak gelişir. Yapılacak ilk iş balığı tedavi etmeden önce yüzgeçlerinin erimesine sebep olacak kadar onu strese sokan sebebi bulmaktır. Sebepler arasında nitrit-nitrat zehirlenmesi, saldırgan bir balık, ciddi bir şekilde hastalanması, veya uzun bir yolculuğa çıkması sayılabilir. Bunları kontrol edin.
Balıkların vücudunu kaplayan koruyucu tabakaları vardır. Onları elinizde tuttuysanız vücutlarının kaygan olduğunu, ve balığı salsanız bile kayganlığın bir süre parmaklarınızdan gitmediğini fark etmişsinizdir. Bu koruyucu tabaka suda doğal olarak var olan birçok mantar veya bakteriyi uzak tutar. Balık strese girdiğinde tabakanın salgılanması sekteye uğrar veya tamamen engellenir. Zaten özellikle bu nedenden dolayı balığınızı stresten uzak tutun denir çok yerde. Balığın doğal kalkanı zayıfladığında veya yok olduğunda hastalıklara karşı savunmasız hale geliyor. En çabuk kaptığı enfeksiyon da kendini yüzgeçlerde gösterir.

Bakteriyel enfeksiyonlu bir yüzgeci kendi halinde bırakmayın. Bu tip enfeksiyonlar, özellikle Furunculosis, bulaşıcıdır. Tankta yüksek oranda ölümlere sebep olurlar. Enfeksiyon kapmış balığı tedavi tankına koyun ve antibiyotik haricinde hiçbir ilaç koymayın, metilen mavisi veya malachite yeşili gibi ilaçların hiçbir etkisi olmaz. Aynı şekilde doğal tedavi olarak kullanabileceğiniz tuzun da bir faydası olmaz. Özellikle Nitrofurozan içeren gram negatif ve gram pozitif bakterilere karşı etkili olduğunu iddia eden antibiyotikleri alın. Kullanımdan önce su değişimini unutmayın ve filtrenin süngerini çıkartın. İlk günden sonra iyileşme belirtileri görseniz bile antibiyotiğe en az 3 gün devam edin. Tedaviyi yarıda keserseniz tekrar başa dönme olasılığınız yüksek. Üç günün sonunda şerit tamamen yok olmamışsa antibiyotiğe 2 gün daha devam edin. İlacın etkili olup olmadığını nasıl anlarsınız? Gözlemlerime göre yüzgeçler parça parça olmaya başlar ve uçlarından ince beyaz şeritler sarkar. Bu şeritler ölen bakterilerin olduğu deri parçalarıdır, tankta sağlayacağınız çok güçlü bir havalandırma onların daha çabuk kopmasını sağlayacaktır. Üç günün sonunda şeritler artık sarkmıyorsa ve yüzgeçlerin ucu temizse antibiyotiği o zaman kesin, şeritler sarkıyorsa hala iki gün daha devam edin. Bakteriler genelde gözle görebildiğinizden daha derine yerleşmiş olduklarından yüzgecin büyük çoğunluğu şerit şerit kopacaktır. Tedavi bittikten sonra %50 su değiştirin ve balığı tanktan çıkarmayın. Tekrar yüzgeçlerinin çıkmasını bekleyin.

Beyaz Benek

   Beyaz benek suda yaşayan bir protozoandır. Protozoa suda yaşayan ve hayvansal özellikler gösteren ve bazen büyük koloniler kurabilen tek hücreleri canlılara verilen ortak isimdir. Latince adı Ichthyophthirius multifiliis'tir. İngilizce kaynaklarda kısaca Ich diye tanımlanır. Bu asalakların çok azının bile tanka bulaşması tüm tankı dezenfekte etmeyi gerektirir. Balığın üzerine tutunarak noktadan balığın kanını emmeye başlar. en sık girdiği yerler balıkların pullarının arası solungaçlardır. Üremeye hazır olduklarında balığın üzerine jelatin bir keseciğin kapladığı yumurtalarını bırakırlar. Kesecikler pulların arasında ise gözle görülemez, ama çoğaldıkça yüzgeçlerde de kesecik oluşacağından gözle görülecek hale gelirler. Ortalama üç gün içinde patlayan keseciklerden bir sürü minik aç protozoan dibe düşer, ve oradan dağılıp başka balıkların üzerine atlarlar. Yumurtalarını sadece balığın üzerine bıraktıklarını iddia etmek doğru değil, nereye bulurlarsa oraya bırakırlar, tankta balıktan sonra özellikle kumların arasına kistlerini bırakabiliyorlar. Balığın beyaz benek olduğundan keseleri görmeden de şüphelenebilirsiniz. Sürekli olarak tank ve dekorasyonlara sürtünme eğilimi vardır; kendisini oradan oraya silkeler, sanki üzerinde olan birşeyi atmak istiyormuş gibi davranır; rengi streste olduğu gibi koyulaşmaz aksine solar, özellikle renkli bir balığınız varsa size çok görünmeye başlar; hızlı kaşınma dışında normal olarak yaptığı tüm hareketleri yavaşlar; yeme ilgisi çok azalmaya başlar, isteksiz yer. Bu belirtilerden kısa bir süre sonra da çok büyük bir ihtimalle kesecikleri görürsünüz. Dikkat edin, pseudotropheus türlerinde pullar çok sıkı olduğundan ve vücutları çok kaygan olduğundan keseleri balığın üzerinde göremezsiniz. Bu da keselerin özellikle kumların arasında veya akvaryum camına yapışık olduğu anlamına gelir. Pseudotropheuslarda yukarıdaki belirtileri görürseniz, özellikle bölge belirlemek için sürtündükleri kayalara çok daha haşin ve sık sürtündüklerini ve çok sık silkelendiklerini fark ederseniz bu beyaz benektir. Diğer balık türlerinde keseleri en kolay yan yüzgeçlerde ve kuyrukta fark edersiniz. Hiçbir pamuğumsu görüntüleri yoktur, daha çok tuz veya şeker kristellerine benzerler, ışıkta da onlar gibi parlıyorlar. Birkaç gün sonra yok olduğunu, yerine farklı noktada başkasının oluştuğunu fark edersiniz.   

En kesin tedavisi ısı-tuz-ve metilen mavisi birleşimidir. Tanka 5 galona (19 lt) 1 çorba kaşığı tuz ekleyin. Ekleyin derke asla tankın içine direkt olarak atmayın yoksa balıkların ciğerlerini yakarsınız.Bir kaba tanktan su alın, tuzu içinde çözün ve tanka bir kısmını çok yavaş dökün, bir süre bekleyin ve tuzlu suyu tekrar ekleyin. Eğer zaten tankınızda ve su değişimlerinde tuz kullanıyorsanız bu işleme gerek yok. Ardından ısıyı yükseltin, dayanıklı türler için 30C, daha hassas türler için 28C. Her balığa 30C uygulayamazsınız, tedavi edeceğim diye hayvanı fazla sıcaktan öldürebilirsiniz. Isı en az üç gün yüksek kalmalı, emin olmak için mümkünse 4 gün sürdürün ısıyı. Sıcaklığın daha çok dolaylı olarak asalaklara etkisi vardır. Metilen mavisinin veya tuzun tesirli olabilmesi için parazitlerin keseden çıkmasını sağlamak gerekiyor. Kesede oldukları sürece hiçbir ilaç etkili olmaz. Isı yükseldikçe içindeki yavrular evrimleri daha çabuk tamamlayacaklarından kese normalden daha kısa zamanda patlayacaktır. Bu nedenle ısıyı ille de 30C'a çıkarmanız şart değil, balık türlerini göz önünde bulundurursak sadece balığın dayanabileceğinden emin olduğunuz bir ısıya çıkarın. Bu işlem de bittikten sonra metilen mavisi kullanın. Akvaryumcularda Contra-Ichthyo diye satılıyor. Prospektusunda yazdığı gibi aynen savsaklamadan kullanın. İlk gün için 3 damla, ardından 2 gün boyunca 1 damla, tabii ısı yükseltemiyorsanız 1 gün daha 1 damlaya devam edin. Tabii bu tedavi sadece tropik balıklarda uygulanabilir. Soğuk su balığı, tetra, veya cory gibi yüksek ısıya ve tuza karşı çok hassas balığınız varsa sadece metilen mavisini uygulayın, tuz kullanmayın, ısıyı da normalden biraz daha fazla yükseltin. Bu gibi durumlarda metilen mavisini yukarıda belirtildiği gibi normalden daha uzun süre uygulayın. Metilen mavisini kullanırken tüm filtre süngerlerini ve varsa karbonları çıkarmayı unutmayın, ve ölü protozoanları balıkların üzerinden uzaklaştırmak için tankı iyi havalandırın. Tedavi bittiğinde tanka %50 su değişimi yapın ve sonraki haftalarda su değişimlerini normalde yaptığınızdan daha sık aralıklarla yapmaya dikkat edin. Beyaz benek gibi protozoal enfectionlarda unutmamanız gereken bir nokta daha var, bulaşma riski yüksek olacağından, enfeksiyon kapmış tankta kullandığınız malzemeleri dezenfekte etmeden diğer tanklarda kullanmayın.

Beyaz Benek 
 
Bazı akvaryumlarda bu hastalığa rastlanır. Balığın derisindeki 1 mm çapındaki beyaz yuvarlaklardan parazitlerin tanısı yapılabilir. Ichtyophthirius mikrobunun dönemsel yaşam ömrünü balığın üzerinde geçirmesi olasıdır. Bu durumda açtığı geniş deliklerden giren mantarlar hastalık yapmaya başlarlar. Daha sonra tankın dibine inen bakteri burada üzerini jelatinli bir örtüyle kapatıp, kist oluşturur. Bu kistin içinde bölünerek üremeye başlar. Daha sonra patlayan yumru yeniden sağlıklı balıklara geçer. Cryptocaryon türü, deniz balıklarında da izlenir ve bunlar kist döneminde tedaviye direnç gösterirler.

Belirtiler ve Teşhis:
    Balığın derisi ve yüzgeçleri beyaz bir örtü ile kaplıdır. Aşırı etkilenen balıklar solungaçlarını hızla açıp kapatırlar.

Tedavisi:
    
Parazit, balığın derisine girer ve kist halini alırsa tedavisi zorlaşır. Ayrıca akvaryum zeminine parazit inmeden tedavi edilmelidir. Kist oluşmasına meydan verilmemelidir. İlk önce hasta balık karantina akvaryumuna alınmalı ve daha önceden de ısı balık türüne göre 5 °C arttırılmalıdır. Piyasalardan bulabileceğiniz metilen mavisi ilaç konmuş olan karantina akvaryumunda hastalığın safhasına göre bir kaç gün burada bekletilmelidir.

Solungaç Kurtları: 
    Çok ince ufak kurtlar bu hastalığa neden olur ve  bu mikroplar çıplak göz ile zor görülür. Balığın solungaç sıvısına bulaşırlar ve bu sıvı ile beslenirler.

Belirtiler ve Teşhis:
    S olungaçlar hızlı hızlı açılıp kapanır, balığın solungaçları cerehatlı gibidir ve diğer balıklar tarafından bir kısmı yenmiştir, balık bulabildiği maddelere sürtünerek kendisini kaşır.

Tedavisi:
    Bu kurtcuklar yumurtalarını akvaryumun dibine bırakır ve bu yumurtalar ilaçlara dirençlidir. Akvaryumun çok iyi dezenfekte edilmiş olması gerekir. Balıkların bütünüyle çıkarılması ve karantina akvaryumuna formalin koyduktan sonra hasta balık(mümkün ise bütün balıklar) bu akvaryuma aktarılır. Her hafta hasta balığın bulunduğu tankın arındırılması lazımdır. Ana akvaryum mikroptan arındırıldıktan sonra balıkları koymak gerekir.

Deri Kurtları 
    Dactylogyrus paraziti bu hastalığa sebep olur. Deride barınır. Yaşam dönemleri farklı ve tedaviye fazla direnç göstermezler.

Belirtiler ve Teşhis:
    
Yüzgeçlerinde yıpranmadan dolayı sekil bozuklukları mevcuttur. Balık gövdesini akvaryumdaki maddelere sürter. Derisi kızarır.

Tedavisi:
    
Akvaryumu temiz tutup, hasta balıklar, kısa dönemli olarak, formalinli  karantina akvaryumunda tedavi edilmelidir.

Kadife Hastalığı: 
   Bu parazit hayvanın derisinde, "altın tozu" görünümündedir. Kök biçiminde balığın dokularına tutunan yaratık,  sahip olduğu boya yardımı ile ışığı alternatif enerji kaynağı diye kullanır.

Belirtiler ve Teşhis:
    
Balığın derisi ve yüzgeçleri kadifemsi altın tozu görünümünde parlak bir tabaka ile örtülür. Balık solungaçlarını çok hızlı açıp kapatır.

Tedavisi:
    
Akvaryumun suyunu % 50 değiştirmek gereklidir. Hasta balıklar, karantina havuzunda ve karanlık yada loş bir ortamda olmalıdır. Kullanılıyorsa, dış filtredeki aktif karbon çıkartılmalıdır.

Slime Hastalığı: 
Cihiclodonella, Costia ve Cyclochaeta adlı üç parazit bu hastalığa neden olur ve balığın derisinde izler bırakırlar.

Belirtiler ve Teşhis:
    B
 alığın renginin donuklaşarak yüzgeçleri tahrip olur ve yırtılır. Hayvanın zayıflayarak solungaçların zarar görür.

Tedavisi:
    
Hastalığın solungaçları etkilemeden fark edilirse akvaryumun dezenfekte edilip temizlenmesi yeterlidir. Bundan istenen sonuç alınamaz ise, parazit Cichlodonella'dır ve balık kısa süreli formalinli karantinaya alınır. Solungaçlar etkilenmiş ise ve balığınız tuzlu suya dayanıklı ise kısa süreli tuzlu suda bekletmek iyi gelebilir. Daha sonra kısa süreli formalinli karantina akvaryumuna alın.

Anchor Kurtları(lernaea): 
    Bu kurtlar çapa biçimindedir ve balığın dokularına inerler. İki yumurta kesesi arkalarında görünür. Balık üzerinde parazit kolayca görülebilir ve yara izi bırakır.

Belirtiler ve Teşhis:
    
B alık taşlara kayalara sürünerek kaşınır. Balığın gövdesinde beyaz, kıl şeklinde kurtlar görülür ve buralarda yaralar bulunur.

Tedavisi:
    
B alığınızı ıslak bir beze sararak cımbız ile kurtları temizleyin. Yaralar kapanana kadar civa kromlu veya iyotlu dezenfektan konmuş karantina akvaryumunda tutun .

Balık Biti(Argulus): 
    Akrep şeklinde ve omurgalıdır. çoğu parazit gibi bulaşıcıdır. Güçlü vantuzları ve zehiri ile deriyi deler.

Belirtiler ve Teşhis:
    B
 alık kaşınmak için etrafa sürtünür.5mm çapındaki paraziti gözle görebilirsiniz.

Tedavisi:
    
B alığınızı ıslak bir beze sararak cımbız ile kurtları temizleyin. Eğer çıkmaz ise bir litre suya 15-30 gram tuz koyarak balığı bu suda bir fırça ile tekrar deneyin. Karantina akvaryumunda uzun süre bekletilmeli ve parzitin yumurtaları olabileceği ihtimali için gözlenmelidir.

Yüzgeç Çürüğü: 
    Fazla renkli ve japon balığı gibi yelpaze kuyruklu türlerin bu hastalıklara çok duyarlı oldukları gözlenmektedir.

Belirtiler ve Teşhis:
    K irli  akvaryum yada yetersiz vitaminden kaynaklanır. Kuyruğun kısalması ve yüzgeçlerin yıpranıp bodurlaşması ile anlaşılabilir.

Tedavisi:
    
Hasta balık kısa süreli karantinaya alınır. Yara olan yerin anestezi altında kesilmesi gerekebilir.

Mantar Hastalığı: 
    En çok rastlanılanı Sabrolegnia denilen mantardır. Her balığı etkileyen bu hastalık daha çok soğuk su kökenli balıklarda rastlanır ve çok çabuk diğer balıklara bulaşır. Mantar salgını diğer hastalıklara zemin hazırlar ve başka parazit sorunlarına  sebep olabilir.

Belirtiler ve Teşhis:
    
Derinin incetüylü pamuk görünümüyle kaplanmasından anlaşılır.

Tedavisi:
    
Pamuk bir bezi ıslatarak sıkın. Bunu iyot veya civa kromu eriyiğine batırıp daha sonra hasta balığı sudan alıp üzerini ilaçlı bezle silin. Daha sonra karantina akvaryumuna alınan balık uzun süre burada bakılmalı bu arada diğer balıklar dikkatlice gözlemlenmelidir.

Ağız Mantarları: 
    Chaondorococcus colunmaris olarak bilinir. Bir mantar değildir, iplik şeklinde olun bir bakteridir. Mantardan daha ince ve kısa bir yaratıktır. Daha çok canlı doğuran balıklar buna yakalanırlar.

Belirtiler ve Teşhis:
    
Ağzın etrafında kaba pamuksu oluşum ve deride beyaz bamuksu oluşumlar gözlenir.

Tedavisi:
    B
 alığı karantina akvaryumuna aldıktan sonra, suya antibiyotik ve bir miktar tuz eklenmelidir.

Oodinium :

   Oodinium'u bir balıkta tanımanız için onun ne olduğunu bilmeniz gerek öncelikle. Tatlı sularda yaşayan Oodinium limnectum birDinoflagellate'tır. Yani aslında okyanuslardaki plantonların grubundan parazitik bir algaedir. Zoologlar onu 'protozoa' ailesine dahil ediyorlar, buna karşılık botanistlere göre Oodinium bir 'algae'. İnce saç benzeri uzantıları olduğundan protozoandırlar, ancak yeşil klorofil pigmentleri nedeniyle daha çok algae olarak sınıflandırılırlar. Balığın en yumuşak dokusuna uzantılarını yerleştirir ve içinde bulunan renk pigmentleri vasıtasıyla ışığı kullanarak dokuyu yiyeceğe çevirir. Balığın en yumuşak dokusu solungaçlarının iç kısımları olduğundan parazit ilk olarak oraya yerleşme eğilimindedir. Birkaç günlük beslenme sonrasında uzantılarını çıkartıp tankın dibine düşer ve bir kist oluşturur. Kistin içinde 250 veya daha fazla dinaspor oluşur,kist çatlar ve dinasporlar serbest yüzer safhaya geçip yeniden av aramaya başlarlar. Oodinium aracı bir canlı olmadan çoğalamaz, ancak yetişkin bir parazit türüne göre 28 saat ile 1 ay arası aracısız kendi başına yaşayabilir. Tüm yaşam döngüsünü (dinoflagellate-kist-dinospor safhaları) 6 ile 12 gün gibi uzun bir devrede tamamlar. Bu döngüde ilaca karşı en hassas safhası kistten çıkıp sebest yüzen dinosporlara dönüştüğü safhadır.

Parazitler ilk olarak solungaçlara yerleştiğinden ilk belirtiler balığın enfeksiyon kaptığı 6-8 saat içerisinde sık nefes almaya başlamasıdır. Bir balığın normal nefes alıp vermesi dakikada 60-90 iken sık nefes alıp vermesi ile sayı dakikada 200-300'e çıkıyor. Normalde gözle görülemeyecek kadar küçük parazitler balığın vücudunu kaplayıp o bildik sarı pudra görüntüsünü meydana getirdiklerinde hastalık oldukça ileri bir safhadadır. Gene de oodinium'u en iyi tanıma imkanı balığı neredeyse tümden kaplayan sarı pudra şekeri, veya altın sarısı toz, şeklindeki görüntüdür. Bu tozlar aslında parazitin kist oluşturup balığa yaptışığını gösterir. Yani her bir toz zerreciği içinde yüzlerce dinspor barındıran bir kist. Beyaz benek ile karıştırılabildiği söylense de bu pek doğru değil. Beyaz benek beyaz kristal tuzu andırır, ve kistler genelde yüzgeçlerdedir. Oodinium sarıdır, kistler çok daha miniktir ve yüzgeçlerden önce vücutta büyük alanları kaplar. Oodinium'un akvaryumlara nasıl bulaşabildiği kesin olarak saptanamamıştır, fakat deneyimler gösteriyor ki, parazit özellikle nitrit-nitrat seviyeleri yükseldiğinde çoğalma eğilimi gösteriyor. Özellikle yavru tanklarında oodinium'a dikkat edin. Yavrularda çok yüksek ölüm oranlarına yol açabilir. Bunun dışında uzun süre soğuk suya maruz kalmış balıklarda ve uluslararası-yurtiçi nakil edilen balıklarda da oodinium'a çok sık rastlanıyor.   

   İlk belirtileri olan sık nefes almayı fark etmeseniz bile sarı toz bölgeleri gördüğünüz an harekete geçin. İlaçtan önce akvaryumu her türlü ışıktan uzak tutun. Oodinium parazitleri fotosentez yaparak beslendiğinden ilk olarak tankın etrafını koyu renkli bir kağıt ile kaplayarak ışığı kesin. Işık almayan bir köşeye balıkların durumunu izleme imkanı verecek bir pencere açın. Piyasada oodinium'u tedavi ettiğini belirten ilaçlar vardır. Asla deniz canlıları için hazırlanmış oodinium ilaçlarını satın almayın, çünkü tuzlu sulardaki oodinium (Amyloodinium ocellatum) bakır bazlı ilaçlar ile yok ediliyor ve bakır tatlı su balıkları için yüksek oranda zehirli bir madde. Piyasada satılan oodinium ilaçlarının özellikle formalin-malachite yeşili bir karışımdan oluştuğunu kontrol edin. Bulamıyorsanız kendiniz ayrı ayrı alacağınız formalin ile malachite yeşilini karıştırın. Yumuşak sularda 10 litreye 1 mg, sert sularda 10 litreye 2 mg seklinde en az 5 gün kullanın. İlk günlerde iyileşme belirtisi görseniz bile ilacı kesmeyin. Tüm hastlıklarda olduğu gibi filtre süngerini ve aktif karbonu çıkarın tedavi boyunca. Formalin kullanırken sularınızın çok temiz olduğuna dikkat edin. Ayrıca tedavi boyunca ilaç kullanımından önce her gün en az  %20 su değiştirin, çünkü oodinium yukarıda belirtildiği gibi nitrit-nitratların varlığında ilerleme eğilimi gösteriyor. Tam iyileşme gördüğünüzde tedaviyi kesin, 1 hafta sonra tekrar 3 günlük bir tedavi uygulayın. Yukarıda belirtilen hiçbir ilacı bulamıyorsanız antibiyotik uygulayın. Ancak antibiyotiğin bakteriyel etkili değil daha çok parazitik etkili güçlü bir antibiyotik olmasına dikkat edin. Tedaviyi en az 4 gün sürdürün, ve aynı formalin-malachite yeşili tedavisinde olduğu gibi her gün su değiştirmeye gayret edin. Tedavi bittikten sonra %50 su değiştirin, 1 hafta sonra 3 günlük tedavi tekrar uygulayın.

BÜTÜN HASTALIKLARIN TEDAVİSİ İÇİN;

Kesinlikle bir karantina akvaryumu edinin. İlaçları bu akvaryumda uygulayın.Bu akvaryumun boyutlarının büyük olmasına gerek yoktur. Balığınızın büyüklüğüne göre   5-50 litre arasında akvaryum kullanabilirsiniz!!!

NOT:Bilgiler çeşitli sitelerden derlenmiştir. NOT2:Bazı siteler gibi sağdan soldan alıntı yapıpta "benim beslediğim balıklarla ilgili tecrübelerimi aktarıyorum "diye bilgileri kendisi yazmış gibi yutturmuyorum(hangi balığın latince ismini bildikleri için yazıyorlar çok merak ediyorum).Delikanlı gibi bilgilerin bana ait değil derleme olduğunu belirtiyorum.Akvaryumu hobi edinmiş insanlara derleme de olsa faydalı olur düşüncesiyle siteye eklemiştim.
saygilar






alıntı:http://galaksi44.tripod.com/akvaryum/hastalik.htm arkadaşımıza aittir.


Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

akvarist_33Çevrim Dışı

Kayıt: 21/12/2013
İl: Içel
Mesaj: 381
akvarist_33Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 08 Şubat 2014 16:54
Çok yararlı bilgiler teşekkür ederiz

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir