Felsefeyi Mizahla Anlamak - Her Gün Bir Fıkra
Gönderim Zamanı: 19 Eylül 2010 11:01
Merhaba arkadaşlar,
Şu an okumakta olduğum ve çok eğlendiğim "Platon Bir Gün" adlı kitaptan alıntı fıkraları sizinle paylaşmak istedim. Elimden geldiğince hergün bir fıkrayı eklemeye çalışacağım umarım sizin için de benim için olduğu gibi eğlenceli olur okuması. (Kitap ile ilgili tanıtım linki:http://www.idefix.com/kitap/platon-bir-gun-kolunda-bir-ornitorenkle-bara-girer-thomas-cathert/tanim.asp?sid=NKI7JK018B8B7CBEUZXW)
Hadi başlayayım o zaman :)
Sunuş: Felsefespri (Dünyanın Şekli)
-Dimitri: Dünyayı Atlas taşıyorsa Atlas'ı ne taşıyor?
-Tasso: Kaplumbağa.
-Dimitri: İyi de, kaplumbağa neyin üstünde duruyor peki?
-Tasso: Bir diğer kaplumbağanın.
-Dimitri: Peki, o kaplumbağa neyin üstünde?
-Tasso: Sevgili Dimitri, ondan sonrası ta dibine kadar hep kaplumbağa işte!
------------------------------------------------------------------------------
Dünya hakkında ne tür bilgiye bel bağlayabiliriz?(Duyusal Deneyimin Üstünlüğü)
Morty eve geldiğinde en yakın dostu Lou'yu yatakta karısıyla yakalar. Daha Morty bir şey demeye kalmadan Lou yataktan fırlar ve " Bir şey söylemeden önce cevap ver eski dostum" der. " Bana mı inanacaksın, gördüklerine mi?"
Devamı gelecek....:))
Bugün ilk gün olduğundan bonus ekleyeyim:)
Analojiye Dayalı Kanıtlama:Analoji,iki farklı şey arasındaki benzerlik(ler)ten hareket edilerek birisi için dile getirilenlerin diğeri için de söz konusu olduğunu ileri sürmektir. Astronomi, antropoloji, psikoloji gibi daha çok benzetmeler yoluyla sonuca gitmek zorunda kalınan bilgi dallarında kullanılan bir problem çözme/sonuca ulaşma yöntemidir.
Doksan yaşında bir adam doktora gider ve "Doktor," der, "on sekiz yaşındaki karım hamile"
Doktor, "Size bir öykü anlatayım," der. "Adamın birisi ava gitmiş yanına tüfeğini alacağına dalgınlıkla şemsiyesini almış. Birden bir ayı saldırınca adam can havliyle şemsiyesini doğrultmuş, ateş etmiş ve ayıyı vuruvermiş."
"Ama imkansız bu, doktor!" der yaşlı adam. "Mutlaka başkası vurmuştur."
Doktor gülümser: "Ben de onu diyordum."
Soleares 2010-09-19 20:04:23
Şu an okumakta olduğum ve çok eğlendiğim "Platon Bir Gün" adlı kitaptan alıntı fıkraları sizinle paylaşmak istedim. Elimden geldiğince hergün bir fıkrayı eklemeye çalışacağım umarım sizin için de benim için olduğu gibi eğlenceli olur okuması. (Kitap ile ilgili tanıtım linki:http://www.idefix.com/kitap/platon-bir-gun-kolunda-bir-ornitorenkle-bara-girer-thomas-cathert/tanim.asp?sid=NKI7JK018B8B7CBEUZXW)
Hadi başlayayım o zaman :)
Sunuş: Felsefespri (Dünyanın Şekli)
-Dimitri: Dünyayı Atlas taşıyorsa Atlas'ı ne taşıyor?
-Tasso: Kaplumbağa.
-Dimitri: İyi de, kaplumbağa neyin üstünde duruyor peki?
-Tasso: Bir diğer kaplumbağanın.
-Dimitri: Peki, o kaplumbağa neyin üstünde?
-Tasso: Sevgili Dimitri, ondan sonrası ta dibine kadar hep kaplumbağa işte!
------------------------------------------------------------------------------
Dünya hakkında ne tür bilgiye bel bağlayabiliriz?(Duyusal Deneyimin Üstünlüğü)
Morty eve geldiğinde en yakın dostu Lou'yu yatakta karısıyla yakalar. Daha Morty bir şey demeye kalmadan Lou yataktan fırlar ve " Bir şey söylemeden önce cevap ver eski dostum" der. " Bana mı inanacaksın, gördüklerine mi?"
Devamı gelecek....:))
Bugün ilk gün olduğundan bonus ekleyeyim:)
Analojiye Dayalı Kanıtlama:Analoji,iki farklı şey arasındaki benzerlik(ler)ten hareket edilerek birisi için dile getirilenlerin diğeri için de söz konusu olduğunu ileri sürmektir. Astronomi, antropoloji, psikoloji gibi daha çok benzetmeler yoluyla sonuca gitmek zorunda kalınan bilgi dallarında kullanılan bir problem çözme/sonuca ulaşma yöntemidir.
Doksan yaşında bir adam doktora gider ve "Doktor," der, "on sekiz yaşındaki karım hamile"
Doktor, "Size bir öykü anlatayım," der. "Adamın birisi ava gitmiş yanına tüfeğini alacağına dalgınlıkla şemsiyesini almış. Birden bir ayı saldırınca adam can havliyle şemsiyesini doğrultmuş, ateş etmiş ve ayıyı vuruvermiş."
"Ama imkansız bu, doktor!" der yaşlı adam. "Mutlaka başkası vurmuştur."
Doktor gülümser: "Ben de onu diyordum."
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 19 Eylül 2010 17:03
İnşallah devamı gelcektir.Sonuncu karikatür güzeldi anladım ama diğer karikatürler karmaşık anladım ama zor anladım desem yalan olmaz :)
TurkisHGhenc 2010-09-19 17:06:28
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 20 Eylül 2010 20:31
Metafizik
Dimitri: Son zamanlarda canımı sıkan bir konu var, Tasso.
Tasso: Neymiş?
Dimitri: Tüm bunların anlamı ne?
Tasso: Tüm bunlar derken?
Dimitri: İşte...Yaşam, ölüm, aşk...Şu aşurenin içine koyulabilen ne varsa...
Tasso: Bunların bir anlamı olduğunu da nereden çıkardın?
Dimitri: E, olmalı çünkü. Yoksa yaşam şey olurdu...
Tasso: Ne?
Dimitri: Ben iki tek atayım...
-------------------------------------------------
Yaşamın anlamı
Hayatın anlamını arayan bir adam, guruların en bilgesinin Hindistan'ın en yüksek dağının zirvesinde yaşadığını öğrenir. Uzun uğraşlardan sonra dağı bulup tırmanmaya bşlar. Dağ öylesine diktir ki defalarca kayar, yuvarlanır, düşer. Ama sonunda doruğa ulaşır. Her yanı yara bere içindedir ama hiç aldırmaz. İşte hayatın sırrını bilen o yüce guru bağdaş kurmuş, karşısında oturmaktadır.
"Ey bilgeler bilgesi," der adam, "sana hayatın sırrını soymaya geldim."
"Ha, evet, hayatın sırrı," der guru. "Hayatın sırrı, harçtır."
"Harç mı? Ne yani, ben onca eziyete katlandıktan sonra şimdi sen bana hayatın sırrı harç mı diyorsun?"
Guru omuz silker."Yoksa değil mi?"
Soleares 2010-09-20 20:35:30
Özcülük:
Yetmişine merdiven dayayan Thompson, daha uzun yaşayabilmek için yaşam tarzını tamamen değiştirmeye karar verir. Sıkı bir diyete başlar, koşar, yüzer ve güneşlenir. Üç ay içinde on kilo verir, göbeği on santim daralırken göğüs kafesi beş santim genişler.. İyice dinçleşen ve bronzlaşan Thompson başarısını yepyeni bir saç modeliyle taçlandırmaya karar verir. Yeni saç modeliyle berberden çıkıp karşıdan karşıya geçerken bir otobüsün altında kalır.
Son nefesini verirken, "Tanrım," diye haykırır, "nasıl yapabildin bunu bana?"
Yukarıdan yanıt gelir: "Valla kusura bakma Thompson; tanıyamadım seni."
Dimitri: Son zamanlarda canımı sıkan bir konu var, Tasso.
Tasso: Neymiş?
Dimitri: Tüm bunların anlamı ne?
Tasso: Tüm bunlar derken?
Dimitri: İşte...Yaşam, ölüm, aşk...Şu aşurenin içine koyulabilen ne varsa...
Tasso: Bunların bir anlamı olduğunu da nereden çıkardın?
Dimitri: E, olmalı çünkü. Yoksa yaşam şey olurdu...
Tasso: Ne?
Dimitri: Ben iki tek atayım...
-------------------------------------------------
Yaşamın anlamı
Hayatın anlamını arayan bir adam, guruların en bilgesinin Hindistan'ın en yüksek dağının zirvesinde yaşadığını öğrenir. Uzun uğraşlardan sonra dağı bulup tırmanmaya bşlar. Dağ öylesine diktir ki defalarca kayar, yuvarlanır, düşer. Ama sonunda doruğa ulaşır. Her yanı yara bere içindedir ama hiç aldırmaz. İşte hayatın sırrını bilen o yüce guru bağdaş kurmuş, karşısında oturmaktadır.
"Ey bilgeler bilgesi," der adam, "sana hayatın sırrını soymaya geldim."
"Ha, evet, hayatın sırrı," der guru. "Hayatın sırrı, harçtır."
"Harç mı? Ne yani, ben onca eziyete katlandıktan sonra şimdi sen bana hayatın sırrı harç mı diyorsun?"
Guru omuz silker."Yoksa değil mi?"
Özcülük:
Yetmişine merdiven dayayan Thompson, daha uzun yaşayabilmek için yaşam tarzını tamamen değiştirmeye karar verir. Sıkı bir diyete başlar, koşar, yüzer ve güneşlenir. Üç ay içinde on kilo verir, göbeği on santim daralırken göğüs kafesi beş santim genişler.. İyice dinçleşen ve bronzlaşan Thompson başarısını yepyeni bir saç modeliyle taçlandırmaya karar verir. Yeni saç modeliyle berberden çıkıp karşıdan karşıya geçerken bir otobüsün altında kalır.
Son nefesini verirken, "Tanrım," diye haykırır, "nasıl yapabildin bunu bana?"
Yukarıdan yanıt gelir: "Valla kusura bakma Thompson; tanıyamadım seni."
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Eylül 2010 10:35
Süreç Felsefesi
Alvin dükkanında çalışırken yukarıdan gür bir ses işitir:
"Alvin, işini devret!" Alvin aldırmaz ama aynı ses günlerce devam eder: "Alvin, işini 3 milyona devret." Haftalar sonra Alvin pes eder ve işini devreder.
Aynı gür ses bu sefer, "Alvin, Las Vegas'a git," der.
"Neden?" diye sorar Alvin.
"Alvin, 3 milyon dolarını al ve Las Vegas'a git. Hemen!"
Alvin boyun eğer, Las Vegas'a gider ve bir kumarhaneye girer.
Ses, "Alvin," der, "yirmi bir masasına git ve tüm parayı tek elde oyna."
Alvin tereddüt eder ama yine boyun eğer. Krupiye dağıtır, Alvin'e on sekiz gelir. Krupiyenin önündeki açık bir kartsa altılıdır.
"Alvin, kart al."
"Ne?Ama kasada..."
"Kart al dedim!"
Alvin krupiyeden bir kart ister ve önüne bir as gelir. On dokuz... Derin bir nefes alır.
"Alvin, bir kart daha al."
"Ne?"
"BİR KART DAHA AL!"
Alvin bir kart daha ister. Yine bir as gelir. Elinde yirmi vardır şimdir.
Ses bir kez daha,"Alvin, bir kart daha al," buyurur.
"Yirmi var elimde yahu!" diye bağırır Alvin.
Ses bu sefer iyice gürler: "BİR KART DAHA DEDİM!"
"Bir kart daha," der Alvin. Ve krupiye önüne bir as daha verir.
Yirmi bir!
Aynı anda yukarıdaki ses gürler: "Vay be, adamdaki şansa bak!"
Alvin dükkanında çalışırken yukarıdan gür bir ses işitir:
"Alvin, işini devret!" Alvin aldırmaz ama aynı ses günlerce devam eder: "Alvin, işini 3 milyona devret." Haftalar sonra Alvin pes eder ve işini devreder.
Aynı gür ses bu sefer, "Alvin, Las Vegas'a git," der.
"Neden?" diye sorar Alvin.
"Alvin, 3 milyon dolarını al ve Las Vegas'a git. Hemen!"
Alvin boyun eğer, Las Vegas'a gider ve bir kumarhaneye girer.
Ses, "Alvin," der, "yirmi bir masasına git ve tüm parayı tek elde oyna."
Alvin tereddüt eder ama yine boyun eğer. Krupiye dağıtır, Alvin'e on sekiz gelir. Krupiyenin önündeki açık bir kartsa altılıdır.
"Alvin, kart al."
"Ne?Ama kasada..."
"Kart al dedim!"
Alvin krupiyeden bir kart ister ve önüne bir as gelir. On dokuz... Derin bir nefes alır.
"Alvin, bir kart daha al."
"Ne?"
"BİR KART DAHA AL!"
Alvin bir kart daha ister. Yine bir as gelir. Elinde yirmi vardır şimdir.
Ses bir kez daha,"Alvin, bir kart daha al," buyurur.
"Yirmi var elimde yahu!" diye bağırır Alvin.
Ses bu sefer iyice gürler: "BİR KART DAHA DEDİM!"
"Bir kart daha," der Alvin. Ve krupiye önüne bir as daha verir.
Yirmi bir!
Aynı anda yukarıdaki ses gürler: "Vay be, adamdaki şansa bak!"
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Eylül 2010 16:59
Holmes, Watson'la birlikte kamp yapmaktadır. Gecenin geç bir saatinde Holmes uyanır ve Dr.Watson'ı dürter. "Watson," der, "göğe bak ve bana ne gördüğünü söyle.
Bir salyangoz, iki kaplumbağa tarafından soyulmuştur. Polis, salyangoza olayın nasıl cereyan ettiğini sorar. "Bilemiyorum," der salyangoz, "her şey o kadar hızlı oldu ki..."
"Milyonlarca yıldız görüyorum Holmes," der Watson.
"Peki bundan ne sonuca varıyorsun, Watson?"
Watson biraz düşünür, sonunda "Şey" der, "astronomik açıdan milyonlarca galaksi ve muhtemelen milyarlarca gezegen bulunduğu sonucuna varıyorum.. Astronomik açıdan Satürn'ün Aslan burcuna girdiğini görüyorum. Zamansal açıdan saatin yaklaşık üçü çeyrek geçtiğini kestirebiliyorum. Meterolojik açıdan yarının harika geçeceğini düşünüyorum. Teolojik açıdansa Tanrı'nın her şeye gücünün yettiğini ve bizim minnacık olduğumuzu çıkarabiliyorum. E, peki sen ne sonuca vardın, Holmes?"
"Birisi çadırımızı çalmış, dostum."
"Filler neden büyük, gri ve kırışıktır?"
"Çünkü ufak,beyaz ve yuvarlak olsalardı aspirin olurlardı.
Bir salyangoz, iki kaplumbağa tarafından soyulmuştur. Polis, salyangoza olayın nasıl cereyan ettiğini sorar. "Bilemiyorum," der salyangoz, "her şey o kadar hızlı oldu ki..."
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 28 Eylül 2010 22:59
Mantık dışı akıl yürütme:
Bir İrlandalı, Dublin'de bir bara girer, üç bardak bira ısmarlar; önce birinden, sonra diğerinden daha sonra da üçüncüsünden birer yudum alır ve bu sırayla içerek üç bardağı bitirir. Ardından üç bardak daha ısmarlar. Meraklanan barmen, "Her seferinde bir bardak alıp içsen, diğerleri ısınmaz." der.
Bunun üzerine adam," Biliyorum," der. "Ama benim iki kardeşim var; biri Amerika'da, diğeri Avustralya'da oturuyor. Birbirimizden ayrılırken, birlikte içtiğimiz günlerin şerefine hep böyle içeceğimize söz verdik. Yani bardakların ikisi kardeşlerim, benim için."
Barmen duygulanır, "Ne kadar hoş." der.
Adam kısa süre içinde barın müdavimi olur ve her gece aynı şekilde içer. Derken günün birinde adam gene bara gelir ve bu sefer iki bardak ısmarlar. Barmen biraları verir ve içten bir üzüntüyle, "Başınız sağ olsun." der.
Adam gülümser, "Yok, yok," der. "kardeşlerim hayatta...Yalnız ben din değiştirip Mormon oldum; o yüzden alkolü bıraktım."
Soleares 2010-09-29 17:19:59
Bir İrlandalı, Dublin'de bir bara girer, üç bardak bira ısmarlar; önce birinden, sonra diğerinden daha sonra da üçüncüsünden birer yudum alır ve bu sırayla içerek üç bardağı bitirir. Ardından üç bardak daha ısmarlar. Meraklanan barmen, "Her seferinde bir bardak alıp içsen, diğerleri ısınmaz." der.
Bunun üzerine adam," Biliyorum," der. "Ama benim iki kardeşim var; biri Amerika'da, diğeri Avustralya'da oturuyor. Birbirimizden ayrılırken, birlikte içtiğimiz günlerin şerefine hep böyle içeceğimize söz verdik. Yani bardakların ikisi kardeşlerim, benim için."
Barmen duygulanır, "Ne kadar hoş." der.
Adam kısa süre içinde barın müdavimi olur ve her gece aynı şekilde içer. Derken günün birinde adam gene bara gelir ve bu sefer iki bardak ısmarlar. Barmen biraları verir ve içten bir üzüntüyle, "Başınız sağ olsun." der.
Adam gülümser, "Yok, yok," der. "kardeşlerim hayatta...Yalnız ben din değiştirip Mormon oldum; o yüzden alkolü bıraktım."
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 29 Eylül 2010 16:49
İki adam kahvaltı etmektedir. Biri, ekmeğine yağ sürerken, "Hiç dikkat ettin mi?" der "kızarmış ekmek yere düştüğünde daima yağ sürülü yüzü alta geliyor."
İkinci adam, "Hayır bence yağlı yüz alta geldiğinde temizlik meselesi can sıkacağı için hep öyle düşüyormuş gibi geliyor... Her iki yüzünde aynı oranda altta kaldığına bahse girebilirim."
Beriki, "Ya, öyle mi? İzle o zaman," der ve elindeki ekmeği yere bırakır. Ekmek yağlı yüzü üstte kalacak şekilde düşer.
İkinci adam, "Ya,demedim mi?" der.
Bunun üzerine diğeri "A, anladım," der . "Tereyağını yanlış yüze sürmüşüm."
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 29 Eylül 2010 17:19
Şuana kadar okuduğum en iyi ve en çok güldüğüm fıkraları en sevdiğim sitede okumak oldukça zevkli . Paylaşım için çok teşekkürler, devamını bekliyorum heycanla.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 29 Eylül 2010 17:58
Tilki bir yarış motoru almıış tavşana bin bakalım seni gezdireyim demiş tilki gaza oyle bir basmışki epey gittikten sonra arkasına dönüp tavşana işedinmi diye sormuş tavşan çok korktugu için işedim demiş ....Tavşanda gidip kendine yarış motoru almış Tilkiye bin bakalım seni gezdireyim demiş tavşan gaza bir basmış ki epey gittikten sonra arkasına dönüp işedin mi diye sormuş tilkide çok korkmuş evet işedim demiş TAVŞANDA ŞİMDİ SIÇÇAKSIN ÇÜNKÜ FRENLERİM TUTMUYOR ..
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 02 Ekim 2010 10:37
Tümdengelim:
Yaşlı bir kovboy bara girer ve bir içki ısmarlar. Barda oturmuş viskisini yudumlarken genç bir kadın gelip yanına oturur.
Kovboya döner ve "Size gerçek bir kovboy musunuz?" diye sorar.
Kovboy "Eh" der, tüm hayatımı çiftlikte at sürülerini güderek, çit tamir ederek ve sığır damalayarak geçirdim. Yani öyleyim herhalde."
Bunun üzerine kadın, "Bense bir lezbiyenim," der, "hayatım boyunca hep kadınları düşündüm. Sabah kalkar kalkmaz işim kadınları düşünmektir. Duş alırken veya TV izlerken her şey aklıma kadınları getirir."
Kadın gittikten sonra bu sefer genç bir çift gelir ve yaşlı kovboya, "Afedersiniz," derler, "siz gerçek bir kovboy musunuz acaba?"
Adam çifte bakar. "Vallahi," der, "bu yaşıma kadar öyle biliyordum ama lezbiyenmişim meğer."
Yaşlı bir kovboy bara girer ve bir içki ısmarlar. Barda oturmuş viskisini yudumlarken genç bir kadın gelip yanına oturur.
Kovboya döner ve "Size gerçek bir kovboy musunuz?" diye sorar.
Kovboy "Eh" der, tüm hayatımı çiftlikte at sürülerini güderek, çit tamir ederek ve sığır damalayarak geçirdim. Yani öyleyim herhalde."
Bunun üzerine kadın, "Bense bir lezbiyenim," der, "hayatım boyunca hep kadınları düşündüm. Sabah kalkar kalkmaz işim kadınları düşünmektir. Duş alırken veya TV izlerken her şey aklıma kadınları getirir."
Kadın gittikten sonra bu sefer genç bir çift gelir ve yaşlı kovboya, "Afedersiniz," derler, "siz gerçek bir kovboy musunuz acaba?"
Adam çifte bakar. "Vallahi," der, "bu yaşıma kadar öyle biliyordum ama lezbiyenmişim meğer."
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 02 Ekim 2010 20:19
Avcı silahını alır ayı avına gider dere tepe yukarı aşagı derken ayı karşısına çıkar nefes nefese silahı dogrutur güüüüümm ayıyı ıskalar avcı önden ayı arkadan ayı avcıyı yakalar aynen şey yapar serbest bırakır avcı ikinci günü yine ayıyın peşine düşer yine ıskalar aynı olay yine avcının başına gelir 3 gün avcı hırslı bir şekilde yıne peşine düşer tabi nefese ayıyı yine ıskalar AYIDA AVCIMISIN YOKSA İBNEMİSİN ....
i.oktar 2010-10-02 20:21:57
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 03 Ekim 2010 09:24
Post hoc ergo propter hoc: Sonra gelen önceki yüzündendir
Yaşlı bir Yahudi, genç bir kızla evlenir. Birbirlerini çok sevmektedirler. Ancak adam ne yaparsa yapsın eşini bir türlü orgazma ulaştıramaz. Yahudi kadınlarının cinsel haz almaya hakları olduğundan, çift Hahama danışmaya karar verir. Haham dinler, sakalını sıvazlar ve şu öneride bulunur:
"Şöyle güçlü kuvvetli bir delikanlı bulun. Siz ikiniz sevişirken bu delikanlı bir havlu alıp sağa sola sallasın. Bu hanımın fantazi kurmasına yardım edecek ve orgazmı sağlayacaktır.
Eve giderler ve Hahamın tavsiyesin, uygularlar. Yağız bir delikanlıya para verirler ve sevişirlerken havluyu sallamasını sağlarlar. Ancak yöntem işe yaramaz; kadın hala tatmin olmamaktadır.
Şaşıran çift bir kez daha Hahama başvurur. "Peki," der Haham adama, "o zaman tersini deneyelim. Delikanlı hanımla sevişsin, sen üzerlerine havlu salla."
Çift bir kez daha adamın önerisine uyar; delikanlı hanımıyla yatağa girerken yaşlı adam havlu sallamaya koyulur. Delikanlı pek cevvaldir ve çok geçmeden kadın bağıra çağıra orgazma ulaşır.
Yaşlı koca gülümser, delikanlıya bakar ve "Akılsız!" der, "havlu işte böyle sallanır!"
Yaşlı bir Yahudi, genç bir kızla evlenir. Birbirlerini çok sevmektedirler. Ancak adam ne yaparsa yapsın eşini bir türlü orgazma ulaştıramaz. Yahudi kadınlarının cinsel haz almaya hakları olduğundan, çift Hahama danışmaya karar verir. Haham dinler, sakalını sıvazlar ve şu öneride bulunur:
"Şöyle güçlü kuvvetli bir delikanlı bulun. Siz ikiniz sevişirken bu delikanlı bir havlu alıp sağa sola sallasın. Bu hanımın fantazi kurmasına yardım edecek ve orgazmı sağlayacaktır.
Eve giderler ve Hahamın tavsiyesin, uygularlar. Yağız bir delikanlıya para verirler ve sevişirlerken havluyu sallamasını sağlarlar. Ancak yöntem işe yaramaz; kadın hala tatmin olmamaktadır.
Şaşıran çift bir kez daha Hahama başvurur. "Peki," der Haham adama, "o zaman tersini deneyelim. Delikanlı hanımla sevişsin, sen üzerlerine havlu salla."
Çift bir kez daha adamın önerisine uyar; delikanlı hanımıyla yatağa girerken yaşlı adam havlu sallamaya koyulur. Delikanlı pek cevvaldir ve çok geçmeden kadın bağıra çağıra orgazma ulaşır.
Yaşlı koca gülümser, delikanlıya bakar ve "Akılsız!" der, "havlu işte böyle sallanır!"
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir