Evde Kertenkele Buldum

Umarım istediğiniz gibi bir paladium kurup canlıyı beslersiniz, ben bunu başarıcağınıza inanıyorum çünkü bütün canlıların ortak dili sevgi ve hepimiz bunun farkındayız.

[QUOTE=bettasever16]Umarım istediğiniz gibi bir paladium kurup canlıyı beslersiniz, ben bunu başarıcağınıza inanıyorum çünkü bütün canlıların ortak dili sevgi ve hepimiz bunun farkındayız.[/QUOTE]

Siz de şirin laflar edince doğruyu söylediğinizi sanıyorsunuz sanırım. Hiç bir canlının senin sevgine ihtiyacı yok. Hele doğadaki hiç bir hayvanın sevgiye ihtiyacı yok. Saygıya ihtiyacı var.
Mesela Yunus balığının senin sevgine ihtiyacı yok.. Saygına ihtiyacı var. O saygı da denizlerini kirletmemek olabilir mesela. Yahut Belgal kaplanının sevgiye ihtiyacı yok.. Saygıya olan ihtiyacı da, ormanlarını kesmemek olabilir mesela. Bence vahşi diskusun da sevgiye ihtiyacı yok..Saygıya ihtiyacı var.. o saygı da yaşam alanını amazon nehrini doğada tutarak gösterilir. Baraj yaparak, kimyasal atık atarak gösterilmez. Ben doğadan kopardığımız balıklar için de kendimi eleştiriyorum.

Ne doğa sevgi pıtırcığı laflarla ayakta duruyor ne de siz haklı oluyorsunuz bu deyimlerle. Şu süleymancığın da sevginize ihtiyacı yok kesin. Onun ihtiyacı evin duvarındaki sivrisinekti.. Ona da niyetlendiğine pişman olmuş gibi... Hakkında en ufak bilgisi dahi olmadığı canlıya, nasıl beslendiğini bile bilmediği hayvana elini uzatıp parmağının arasında dolandıran birini güzelce yönlendirmek yerine ne güzel destek olmuşsunuz.. İki üç gün hevesini alıp instagramda hikaye yapacak.. Ortak dilmiş,, sevgiymiş.. başaracakmış.. Ya başaramaz sa ? Canlı hayatı kumar mı ? Farkındaymış.. Kusura bakmayın bence bu konuda hiç bir şeyin farkında değilsiniz..

Bu arada tepkim konu hakkında savunduğunuz görüşedir..

Çok severim kertenkeleleri sevimli hayvanlar [:)] Bakımı muhtemelen zor olur. Siz serbest bırakın takılsın kendi kafasına göre [:iyi:]

[EDIT]brownorum,2020-12-28 00:51:20[/EDIT]

[QUOTE=beyzabetulcelik]Merhabalar. Ankarada yaşıyorum. Evde yavru kertenkele buldum. Eğer mümkünse beslemeyi çok istiyorum. Türünü ve ne ile beslendiğini bilmiyorum. Yardımcı olabilirseniz çok sevinirim.[/QUOTE]

Merhaba, yakaladığınız zaman kuyruğunu bırakmadıysa sizden çok da korkmamış demektir. Çünkü bu kertenkeleler korktukları zaman düşmanlarının dikkatini dağıtmak ve zaman kazanmak için kuyruklarını bırakıp kaçıyorlar.

Yem olarak Kızılay Pet Marketten canlı un kurdu alıp 2 günde 1 yarısını verebilirsiniz. Bu kurtlar bir süre sonra pupaya dönüşür, kabuğu sertleşir ve ilerleyen günlerde içlerinden böcek çıkar. Pupa evresine girmeden önce kabukları yumuşak ve kertenkeleler için sindirilebilirdir. Alacağınız paketteki un kurtlarının evde bir süre sonra bu şekilde geliştiğini göreceksiniz. Onları doğaya bırakır, yeni bir paket un kurdu alırsınız. Yanlış hatırlamıyorsan 5-7 TL arası bir fiyatı vardı.

[QUOTE=Akvarist Görkem]

Merhaba, yakaladığınız zaman kuyruğunu bırakmadıysa sizden çok da korkmamış demektir. Çünkü bu kertenkeleler korktukları zaman düşmanlarının dikkatini dağıtmak ve zaman kazanmak için kuyruklarını bırakıp kaçıyorlar.

Yem olarak Kızılay Pet Marketten canlı un kurdu alıp 2 günde 1 yarısını verebilirsiniz. Bu kurtlar bir süre sonra pupaya dönüşür, kabuğu sertleşir ve ilerleyen günlerde içlerinden böcek çıkar. Pupa evresine girmeden önce kabukları yumuşak ve kertenkeleler için sindirilebilirdir. Alacağınız paketteki un kurtlarının evde bir süre sonra bu şekilde geliştiğini göreceksiniz. Onları doğaya bırakır, yeni bir paket un kurdu alırsınız. Yanlış hatırlamıyorsan 5-7 TL arası bir fiyatı vardı.[/QUOTE]
Çok teşekkür ederim yararlı yorumunuz için. İçinden böcek çıkması kaç gün sürüyor acaba, yani ne zamanda bir almam lazım paketi? Bir de evde böcek çıkmasını engeleyerek saklama şansım var mı?

[QUOTE=beyzabetulcelik]
Çok teşekkür ederim yararlı yorumunuz için. İçinden böcek çıkması kaç gün sürüyor acaba, yani ne zamanda bir almam lazım paketi? Bir de evde böcek çıkmasını engeleyerek saklama şansım var mı?[/QUOTE]

Aldığınız un kurdunun hangi durumda olduğuna bağlı. Kısmen yumuşakken böcek olma süresi 15 - 20 gün arasıdır. Böcek çıkmasını engelleyemezsiniz. Paketi aldıktan sonra bir yoğurt kabına koyunuz. Kertenkeleye verirken bakarsınız, böcekler çıkmaya başlar. Aynı zamanda un kurtları da yaşamına devam eder, hepsi aynı gün böcek olmazlar. Kalan un kurtlarını vermeye devam edersiniz. Bu arada, böcekler en son kanatlanıyor, çok uzun süre evde tutmayın [:D]

[QUOTE=capo di capi]

Siz de şirin laflar edince doğruyu söylediğinizi sanıyorsunuz sanırım. Hiç bir canlının senin sevgine ihtiyacı yok. Hele doğadaki hiç bir hayvanın sevgiye ihtiyacı yok. Saygıya ihtiyacı var.
Mesela Yunus balığının senin sevgine ihtiyacı yok.. Saygına ihtiyacı var. O saygı da denizlerini kirletmemek olabilir mesela. Yahut Belgal kaplanının sevgiye ihtiyacı yok.. Saygıya olan ihtiyacı da, ormanlarını kesmemek olabilir mesela. Bence vahşi diskusun da sevgiye ihtiyacı yok..Saygıya ihtiyacı var.. o saygı da yaşam alanını amazon nehrini doğada tutarak gösterilir. Baraj yaparak, kimyasal atık atarak gösterilmez. Ben doğadan kopardığımız balıklar için de kendimi eleştiriyorum.

Ne doğa sevgi pıtırcığı laflarla ayakta duruyor ne de siz haklı oluyorsunuz bu deyimlerle. Şu süleymancığın da sevginize ihtiyacı yok kesin. Onun ihtiyacı evin duvarındaki sivrisinekti.. Ona da niyetlendiğine pişman olmuş gibi... Hakkında en ufak bilgisi dahi olmadığı canlıya, nasıl beslendiğini bile bilmediği hayvana elini uzatıp parmağının arasında dolandıran birini güzelce yönlendirmek yerine ne güzel destek olmuşsunuz.. İki üç gün hevesini alıp instagramda hikaye yapacak.. Ortak dilmiş,, sevgiymiş.. başaracakmış.. Ya başaramaz sa ? Canlı hayatı kumar mı ? Farkındaymış.. Kusura bakmayın bence bu konuda hiç bir şeyin farkında değilsiniz..

Bu arada tepkim konu hakkında savunduğunuz görüşedir..[/QUOTE]

Öncelikle yazınızı saygı ile sonuna kadar okudum , oda laflarınızı çok kibar seçmenizden ötürü. Normalde olsa olay ile alakalı olmadığını anladığım anda bırakırdım okumayı ama bu laflarınızın kibar oluşu kırıcı olmadığı anlamanı gelmiyor malesef. Süleymancık denen bu canlıda sizin evinizde beslediğiniz balıklar gibi saygıyı hak ediyor bu konuda haklısınız. Bence tek yanlış kısım genelleme yapmanız akvaryumunuzda beslediğiniz balıklarda doğada serbest bulunan canlılardı ama siz onları alıp ortalama 500 litrelik bir tanka hapsettiniz. Denizlerde nehirlerde binlerce litrelik sular varken 500 litrede tıkılıp kaldılar. Bu sözüme cevap olarak verebiliceğinizi düşündüğüm bir cümleyede peşin olarak yanıt vermek istiyorum izninizle. "Ben bu balıkları derelerden yada nehirlerden yakalamadım petshoptan aldım ve onlara daha iyi bir yaşam alanı sundum" daha önce çokca duyduğum bir cümle kendisi. Peki siz bu akvaryum hobisini bıraksanız o petshoplar müşreti bulamayınca kime satıcaklar kimseye onlar satamayınca toptancılardan ve üreticilerden satın almıyacak ve böyle böyle bu balıkların f0 denen direk yaşam ortamından alınıp satılmasına ve üretilmesine sebep olan pazar ortadan kalkmış olucak. Cümle biraz dağınık oldu kusura bakmayın. Cümlelerimi toplamam gerekirse saygı duymak denen şey çok önemli ama sevgi de bu hayvanlar için önemli. Sevgi olursa saygıda onu takip eder bence. Amacım sizle tartışmak değil . Sanırım son zamanlarda sıkca duydugumuz hayvanlara yapılan eziyet ve işkence konularının sizde açtığı derin yaralardan burda bahsetmek ve farkındalık oluşturmak istemişsiniz. Tepkinize sonuna kadar destek veriyorum ama bu konu ile olan ilgisini göremiyorum .

Yazım biçimi ve akıcılığının kötü olduğunun farkındayım hepinizden özür diliyorum.

İyi günler

[QUOTE=bettasever16]

Bence tek yanlış kısım genelleme yapmanız akvaryumunuzda beslediğiniz balıklarda doğada serbest bulunan canlılardı ama siz onları alıp ortalama 500 litrelik bir tanka hapsettiniz.[/QUOTE]

Bu konuda benim anlayamadığım bir detay var mıdır acaba diye düşünüyorum, çünkü 2. Sefer akvaryum balıkları örnek veriliyor ve vicdan referansları kullanılıyor. Değerli arkadaşlar, türün endemik olmasına karar verenler ""Bu tür endemik, vicdanın varsa beslemezsin, beslersen de senin yaptığına ayıp derler"" DEMİYOR. Tür endemik, "BESLEYEMEZSİN" diyor. Bu işlere yıllarını vermiş insanların tür hakkındaki kararı ve otoritenin de onayı sonrası konuyu nasıl akvaryumculardaki balıklara getirebiliyoruz?. Benim kaçırdığım bir detay varsa şimdiden affola. Herkese iyi günler. [:iyi:][EDIT]lazarusv20,2019-09-26 11:41:55[/EDIT]

[QUOTE=capo di capi]

Bence vahşi diskusun da sevgiye ihtiyacı yok..Saygıya ihtiyacı var.. o saygı da yaşam alanını amazon nehrini doğada tutarak gösterilir. Baraj yaparak, kimyasal atık atarak gösterilmez. Ben doğadan kopardığımız balıklar için de kendimi eleştiriyorum.


[/QUOTE]

Burda uzun yazınıza siz örnek vermeden cevap verdim duruşumu sergiledim. Çünkü akvaryum balığından kıyaslama yapılacağını biliyordum. Onda da haklısınız kendimi eleştiriyorum derken, eleştirdiğim nokta da bu zaten. Bu işin vicdani kısmı..

Bir de tür soyunun endişe kısmı var. Bu da işin bilimsel kısmı. Bir tür doğada dışsal nedenlerden dolayı yok olma tehlikesinde ise buna bir derece koyarlar. Bu dereceye göre türün koruma altına alınması , türün dokunulmazlığı, türün çoğaltılması gibi önlemler alırlar.

Örneğin panda türü yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olunun bir tür. Bu yüzden Avlaması yasaklandı. Beslenmesi yasaklandı ve son olarak kontrollü çoğaltma yuygulandı. Bugün dünyada bir panda yavrusu doğduğunda haberlere çıkmasının nedeni sevimli olmaları değil aslında.. Yok olmamaları :)
Bunu bir malawi cichlid için söylemememizin nedeni yok olması değil aksine üreyebilitesidir. İşin vijdani boyutunu katmıyorum dikkat edin.. Biyolojik bir hadise.. Soyunun devamı sağlanıyor.

Süleymancık da bu gidişle tehlikeye giriyor. Bunu himmet usta söylemiyor, makaleler araştırmalar takipler söylüyor. Doğadaki sivrisineğin bile döngüden kaybolması o çevrede ne tahribatlara yol açıyorken, halkadan süleymancığı koparmak ne kadar ciddi bir iş. Saygı derken bunu demek istedim. Doğaya saygı.

Size arıların belgeselini izlemenizi tavsiye ederim. Amerikada 90-100 tane arı aynı anda ölünce (milyarlarca arı var) adamlar ulusal araştırma enstitülerini devreye soktular, bilim adamları araştırdı... Bu toplu bir ölüm mü, diğer arılara da bulaşır mı diye.. Nedeni ise, arı bir döngüdür.. O ufak canlı polen yaymasa heryer çöl olur. Bu alakasız bahisteki amacım, ufak şeylerin doğal döngü için önemini vurgulamaktı. Ama bazıları ne yapıyor, duvarda görse gazete kağıdını dürüp vıcığını çıkartmayı düşünüyor. Dolayısıyla 1 arıyı öldürürken 3000den fazla çiçeği de koparmış sayılıyor. O yüzden diyoruz ki egolu insnlarız ama en azından bazı kritik canlılar doğada kalsın..
Siz hangisisiniz ?

[QUOTE=capo di capi]

Burda uzun yazınıza siz örnek vermeden cevap verdim duruşumu sergiledim. Çünkü akvaryum balığından kıyaslama yapılacağını biliyordum. Onda da haklısınız kendimi eleştiriyorum derken, eleştirdiğim nokta da bu zaten. Bu işin vicdani kısmı..

Bir de tür soyunun endişe kısmı var. Bu da işin bilimsel kısmı. Bir tür doğada dışsal nedenlerden dolayı yok olma tehlikesinde ise buna bir derece koyarlar. Bu dereceye göre türün koruma altına alınması , türün dokunulmazlığı, türün çoğaltılması gibi önlemler alırlar.

Örneğin panda türü yok olma tehlikesi ile karşı karşıya olunun bir tür. Bu yüzden Avlaması yasaklandı. Beslenmesi yasaklandı ve son olarak kontrollü çoğaltma yuygulandı. Bugün dünyada bir panda yavrusu doğduğunda haberlere çıkmasının nedeni sevimli olmaları değil aslında.. Yok olmamaları :)
Bunu bir malawi cichlid için söylemememizin nedeni yok olması değil aksine üreyebilitesidir. İşin vijdani boyutunu katmıyorum dikkat edin.. Biyolojik bir hadise.. Soyunun devamı sağlanıyor.

Süleymancık da bu gidişle tehlikeye giriyor. Bunu himmet usta söylemiyor, makaleler araştırmalar takipler söylüyor. Doğadaki sivrisineğin bile döngüden kaybolması o çevrede ne tahribatlara yol açıyorken, halkadan süleymancığı koparmak ne kadar ciddi bir iş. Saygı derken bunu demek istedim. Doğaya saygı.

Size arıların belgeselini izlemenizi tavsiye ederim. Amerikada 90-100 tane arı aynı anda ölünce (milyarlarca arı var) adamlar ulusal araştırma enstitülerini devreye soktular, bilim adamları araştırdı... Bu toplu bir ölüm mü, diğer arılara da bulaşır mı diye.. Nedeni ise, arı bir döngüdür.. O ufak canlı polen yaymasa heryer çöl olur. Bu alakasız bahisteki amacım, ufak şeylerin doğal döngü için önemini vurgulamaktı. Ama bazıları ne yapıyor, duvarda görse gazete kağıdını dürüp vıcığını çıkartmayı düşünüyor. Dolayısıyla 1 arıyı öldürürken 3000den fazla çiçeği de koparmış sayılıyor. O yüzden diyoruz ki egolu insnlarız ama en azından bazı kritik canlılar doğada kalsın..
Siz hangisisiniz ? [/QUOTE]

Haklısınız diyip size teşekkür edeyim bende o zaman çünkü farklı bir bakış açısı sundunuz. Bu bağlamda dedikleriniz doğru bencede, Hatamı düzeltiyorum o zaman.

Doğadaki canlılar bırakın doğada kalsın kendi başının çaresine bakabilir ve ev ortamında mutlu olamaz.

İyi günler

Konuya biraz farklı yaklaşayım.

Endemik tür nasıl doğada endemik tür oldu sizce? İnsanlar topladığı için mi?

Endemik tür olan bir canlıyı bakarak ve çoğalmasını sağladıktan sonra gerekirse salsak nasıl olur?.. Biraz olsun endemik tür olmasının önüne geçmiş olmaz mıyız?

[QUOTE=Ladres]Konuya biraz farklı yaklaşayım.

Endemik tür nasıl doğada endemik tür oldu sizce? İnsanlar topladığı için mi?

Endemik tür olan bir canlıyı bakarak ve çoğalmasını sağladıktan sonra gerekirse salsak nasıl olur?.. Biraz olsun endemik tür olmasının önüne geçmiş olmaz mıyız?[/QUOTE]

Tabii ki... Mesela kardelenler bu şekilde kurtuldu ama süleymancıkta daha da büyük problem şu ki bu hayvan esaret altında yaşayamıyor. Gezgin olduğu için, biz insanlardan bile geniş alana ihtiyacı var öncelikle.

Artı olarak üreme konusu var ki bunu zaten sağlamamız mümkün değil ve avlanarak beslenmeyi tercih eder, verilen yemleri kabul etmez.

Bunlar gibi daha pek çok nedenle evde beslemeye uygun değildir, bir müddet yaşatılabilse bile bu süre hayvana sadece eziyet olacaktır.

Bu sülüman ne endemiktir ne de nesli tehlikededir, bağda bahçede her yerde yüzlercesine denk gelebileceğiniz alalade bi hayvandır. Dağdaki çoban sülüman bile bundan daha endemiktir nesli daha tehlikededir.