Dolandırıcı Doğan Ateş...
Gönderim Zamanı: 07 Ağustos 2011 11:45
İnşallah hakkını alırsında o sekilde sonuçlanır.Emniyetten ilgilenecekler adamla irtibata geçip herşey tespit edildi telefonun burdan gönderildiği oradan senin teslim aldığın karşılığını ödemediğin işte hakkında şu kadar hırsızlıktan karar var gibi bu tarz bir komployla yola getirebilirsin belki.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 07 Ağustos 2011 12:09
[QUOTE=bycan]Tolga sahibinden.com dan filitre aramayı bırak. Kocaeli' nde bir çok arkadaş Akvaryum.com sitesinde filitre satıyor görerek elden al. Ailen ile gidersin görürsünüz pazarlığını yaparsın 10-15 tl kargo üçretide vermezsin. [/QUOTE]
Abi maalesef kocaelinde akvaryum sektörü biraz pahallı filtrelerde çok pahallı ama bundan sonra ptt kargo karşı ödeme sistemini kullanıcam işi garantiye alıcam.Ve haklısın akvaryum.com dan alışveriş yapıcam.
[QUOTE=tosyalı]İnşallah hakkını alırsında o sekilde sonuçlanır.Emniyetten ilgilenecekler adamla irtibata geçip herşey tespit edildi telefonun burdan gönderildiği oradan senin teslim aldığın karşılığını ödemediğin işte hakkında şu kadar hırsızlıktan karar var gibi bu tarz bir komployla yola getirebilirsin belki. [/QUOTE] İnşallah abi ben mübarek ramazan ayında kimsenin hakkının kimsede kalmayacağına inanıyorum ve öylede olacak bunu herkes görecek.
[QUOTE=tosyalı]İnşallah hakkını alırsında o sekilde sonuçlanır.Emniyetten ilgilenecekler adamla irtibata geçip herşey tespit edildi telefonun burdan gönderildiği oradan senin teslim aldığın karşılığını ödemediğin işte hakkında şu kadar hırsızlıktan karar var gibi bu tarz bir komployla yola getirebilirsin belki. [/QUOTE] İnşallah abi ben mübarek ramazan ayında kimsenin hakkının kimsede kalmayacağına inanıyorum ve öylede olacak bunu herkes görecek.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Ağustos 2011 16:32
TLF faturasıyla savcılıga başvur çalındı de çalan kişide bu de isim soyisim ver tşf numarasını sahibindne.comdaki ıp adres dökümanını ver ozaman varya onu :D nese dedigimi yap.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Aralık 2011 21:45
Konu açılalı uzun zaman olmuş, durum çözüldü mü, netice ne oldu bilgi verilmemiş. Ben ufak bir hukuki eksikliği düzeltmek istiyorum sadece, bu tür sorunlar yaşayan arkadaşlar da faydalanabilirler bu sayede.
[QUOTE=aykutayhan]Tolga bey eğer yaşınız doğru ise zaten sınırlı ehliyetsizsiniz borçlar kanununa yasal temsilcinizin izni olmadan kendınızı yukumluluk altına sokan sözleşmede bulunmazsınız. .
yasal temsılcınızın ıznı olmadan dava açamazsınız sıze sıkı sıkıya bağlı olan haklar hariç. .Mutlaka işin peşine düşeceğim diyorsanız savcılığa yasal temsılcınız ile başvurupbsuç duyurusunda bulunun fakat ıddanızı ıspat etmenız ıçın elınızde belge olmalı.
o mıktarda bır ucretın peşine duşersenız astarı yuzunu geçer ancak kısının gerçek kımlığını tespıt ettırıp sıcılıne işleticem dıyorsanız sızın kararınız. [/QUOTE]
Aykut Bey'in de dediği gibi rüştüne ermemiş kimselerin yine kanundan kaynaklanan özel durumları yoksa, kanunen sınırlı ehliyetsiz kategorisine girerler ve kendilerini borç altına sokacak sözleşmelere taraf olamazlar ( Sözleşmeler illaki yazılı imzalı olmak zorunda değildir, örneğin bakkaldan aldığınız sakız zımni bir satım sözleşmesidir bilgi almak isteyen olursa konunun detayına girerim - bakkal sakız hadisesini sadece örnek olarak verdim bakkalınıza dava açmaya kalkmayınız )
Peki sınırlı ehliyetsizlerin yaptığı satım sözleşmelerine ne olur? Edimini (borcunu) yerine getiren reşit olmayan kişinin, bunun üstüne su mu içmesi gerekir? Kesinlikle hayır. Sözleşmenin tarafları; sözleşmenin kurucu unusuru olduğundan, yapılan bu sözleşmeler butlan ile sakattır. Yani yapılmamış sayılır. Bu durumda edimini yerine getiren taraf kim olursa olsun, sözleşme yapılmamış sayıldığı için, yerine getirdiği edimin iadesini talep edebilir, karşı taraf iade etmekle yükümlüdür. Aynen ifa mümkün değilse (malzeme satıldıysa, kısa zamanda bozulacak bir ürünse vs.), paraya çevrilmesine karar verilir, iade bu şekilde gerçekleşir.
Hmm.. Kolay yoldan anlatmanın yolunu bulmaya çalışıyorum. Örnek vermek gerekirse, A kişisi 20 yaşında, B kişisi 17 yaşında bir satım sözleşmesi yaptılarsa,A 'nın, B'nin reşit olmadığını bilip bilmemesine göre değişen durumlar vardır. Taraflar karşılıklı borçlarını yerine getirmişlerse, reşit olmayan kişinin kanuni temsilcisinin sonradan vereceği onay, sözleşmeyi geçerli kılar. Ancak A, B'nin reşit olmadığını biliyorsa, iyiniyet ortadan kalkar. Bu durumda ister edimler yerine getirilmiş, ister getirilmemiş olsun, taraflar iadeyle yükümlüdür (konuyu çok özet şekilde geçiyorum kafa karışıklığı oluşmaması için, eksik görecek arkadaşlar vardır bu konularla ilgili bulunan, ekleme ve düzeltmelere kapım açık parça parça olacağından anlaşılması da kolay olur)
İyiniyetin ortadan kalkması kolaydır; elinizde kimlik bilgilerinizin de yer aldığı dekontlar varsa, karşı taraf kişinin ehliyetini öğrenebilecek durumdaysa, kişi kimlik nosu gibi bilgileri paylaşmışsa, iyiniyet ortadan kalkar. Somut olayda daha kolay yardımcı olabilirim. Şuan sadece teknik bilgileri, belirgin örnekleri veriyorum.
Noterden imzalı ihtar çekmek, yapılacak en kolay ve ucuz işlemdir. İhtar ile karşı tarafa belirli bir süre verilir, bu süre içinde iade istenir (zorunlu olduğu ve olmadığı durumlar vardır ama en kolay yöntemdir ve delil olarak kullanılır). Süre bitiminde yerine getirilmezse, dava açılır.
Mesela 100 lira için dava açılır mı? Açılır. Akla gelen ilk durum, dava giderleri ve avukat masraflarıdır. Dava dosyasına eklemeniz gereken, iadenin yanısıra dava masraflarının da giderilmesidir, kazandığınız takdirde dava için harcadığınız parayı karşı taraf ödeyecektir. Unutmayın, her şekilde zarara uğrayan sizsiniz. Hukuk bunu az ya da çok koruyor. Şuanki düzende vekalet ücretleri (avukat masrafları) karşı tarafa ödettiriliyor. Dava açarken yatırdığınız harç masrafları da az ya da çok aynı şekilde geri dönüyor. Dava açtığınız takdirde borcunuzun ifası gerçekleşir, zarara uğrarmıyız derseniz, cebinizden eksilen paranın bir miktarı geri dönmeyebilir. Bunlar dediğim gibi harç masraflarıdır.
İyi bir avukatla görüştüğünüz takdirde bu eksilme riski çok aza indirgenir, ben 100ün 200ün derdinde değilim, karşı taraf hak ettiğini bulsun diyorsanız, dava açmak için çekinmeniz gereken bir durum yoktur.
Önemli Not: Dava açarken görüştüğünüz avukata vekalet ücretini ödeyip, dava kazanılması halinde geri alma gibi çetrefilli işlere girmeyin. Her sektörde olduğu gibi bu sektörde de insanlar haybeye laf sallayabilir. Kazanamayacağı davaya ''Kesin kazanırız'' diyerek davayı alan çok avukat var. Ne de olsa onlara birşey olmuyor, her şekilde vekalet ücretlerini icra zoruyla alırlar. Bunun yerine anlaşmanız şu şekilde olmalıdır; Kesin kazanırız diyen bir avukatla görüşüyorsanız, '' Davayı kazandığın vakit ücretini karşı taraftan alacaksın'' diyerek anlaşmaya varmaya çalışın. İşini iyi yapan avukatlar kabul edecektir. Yapmayanlar ise yan çizecektir. İkinci durumda orayı terkedin
Bu şekilde anlaşırsanız, avukat parasını karşı taraftan en hızlı şekilde almak için davaya daha çok asılacaktır. Bu da sizin işinize gelir. Ancak düşük meblalı işlere büyük bürolar bakmaz. Onların işleri büyük(!) neticede. Sizden alacağı vekalet ücretinin iki katını başka işten aldıklarından, kovalamakla uğraşmazlar. Yine de şansınızı deneyin. Malum ekonomik kriz var
( Merak edenlere; Hukuk fakultesi son sınıf öğrencisiyim ve bu piyasayı yakından takip ediyorum )
[QUOTE=aykutayhan]Tolga bey eğer yaşınız doğru ise zaten sınırlı ehliyetsizsiniz borçlar kanununa yasal temsilcinizin izni olmadan kendınızı yukumluluk altına sokan sözleşmede bulunmazsınız. .
yasal temsılcınızın ıznı olmadan dava açamazsınız sıze sıkı sıkıya bağlı olan haklar hariç. .Mutlaka işin peşine düşeceğim diyorsanız savcılığa yasal temsılcınız ile başvurupbsuç duyurusunda bulunun fakat ıddanızı ıspat etmenız ıçın elınızde belge olmalı.
o mıktarda bır ucretın peşine duşersenız astarı yuzunu geçer ancak kısının gerçek kımlığını tespıt ettırıp sıcılıne işleticem dıyorsanız sızın kararınız. [/QUOTE]
Aykut Bey'in de dediği gibi rüştüne ermemiş kimselerin yine kanundan kaynaklanan özel durumları yoksa, kanunen sınırlı ehliyetsiz kategorisine girerler ve kendilerini borç altına sokacak sözleşmelere taraf olamazlar ( Sözleşmeler illaki yazılı imzalı olmak zorunda değildir, örneğin bakkaldan aldığınız sakız zımni bir satım sözleşmesidir bilgi almak isteyen olursa konunun detayına girerim - bakkal sakız hadisesini sadece örnek olarak verdim bakkalınıza dava açmaya kalkmayınız )
Peki sınırlı ehliyetsizlerin yaptığı satım sözleşmelerine ne olur? Edimini (borcunu) yerine getiren reşit olmayan kişinin, bunun üstüne su mu içmesi gerekir? Kesinlikle hayır. Sözleşmenin tarafları; sözleşmenin kurucu unusuru olduğundan, yapılan bu sözleşmeler butlan ile sakattır. Yani yapılmamış sayılır. Bu durumda edimini yerine getiren taraf kim olursa olsun, sözleşme yapılmamış sayıldığı için, yerine getirdiği edimin iadesini talep edebilir, karşı taraf iade etmekle yükümlüdür. Aynen ifa mümkün değilse (malzeme satıldıysa, kısa zamanda bozulacak bir ürünse vs.), paraya çevrilmesine karar verilir, iade bu şekilde gerçekleşir.
Hmm.. Kolay yoldan anlatmanın yolunu bulmaya çalışıyorum. Örnek vermek gerekirse, A kişisi 20 yaşında, B kişisi 17 yaşında bir satım sözleşmesi yaptılarsa,A 'nın, B'nin reşit olmadığını bilip bilmemesine göre değişen durumlar vardır. Taraflar karşılıklı borçlarını yerine getirmişlerse, reşit olmayan kişinin kanuni temsilcisinin sonradan vereceği onay, sözleşmeyi geçerli kılar. Ancak A, B'nin reşit olmadığını biliyorsa, iyiniyet ortadan kalkar. Bu durumda ister edimler yerine getirilmiş, ister getirilmemiş olsun, taraflar iadeyle yükümlüdür (konuyu çok özet şekilde geçiyorum kafa karışıklığı oluşmaması için, eksik görecek arkadaşlar vardır bu konularla ilgili bulunan, ekleme ve düzeltmelere kapım açık parça parça olacağından anlaşılması da kolay olur)
İyiniyetin ortadan kalkması kolaydır; elinizde kimlik bilgilerinizin de yer aldığı dekontlar varsa, karşı taraf kişinin ehliyetini öğrenebilecek durumdaysa, kişi kimlik nosu gibi bilgileri paylaşmışsa, iyiniyet ortadan kalkar. Somut olayda daha kolay yardımcı olabilirim. Şuan sadece teknik bilgileri, belirgin örnekleri veriyorum.
Noterden imzalı ihtar çekmek, yapılacak en kolay ve ucuz işlemdir. İhtar ile karşı tarafa belirli bir süre verilir, bu süre içinde iade istenir (zorunlu olduğu ve olmadığı durumlar vardır ama en kolay yöntemdir ve delil olarak kullanılır). Süre bitiminde yerine getirilmezse, dava açılır.
Mesela 100 lira için dava açılır mı? Açılır. Akla gelen ilk durum, dava giderleri ve avukat masraflarıdır. Dava dosyasına eklemeniz gereken, iadenin yanısıra dava masraflarının da giderilmesidir, kazandığınız takdirde dava için harcadığınız parayı karşı taraf ödeyecektir. Unutmayın, her şekilde zarara uğrayan sizsiniz. Hukuk bunu az ya da çok koruyor. Şuanki düzende vekalet ücretleri (avukat masrafları) karşı tarafa ödettiriliyor. Dava açarken yatırdığınız harç masrafları da az ya da çok aynı şekilde geri dönüyor. Dava açtığınız takdirde borcunuzun ifası gerçekleşir, zarara uğrarmıyız derseniz, cebinizden eksilen paranın bir miktarı geri dönmeyebilir. Bunlar dediğim gibi harç masraflarıdır.
İyi bir avukatla görüştüğünüz takdirde bu eksilme riski çok aza indirgenir, ben 100ün 200ün derdinde değilim, karşı taraf hak ettiğini bulsun diyorsanız, dava açmak için çekinmeniz gereken bir durum yoktur.
Önemli Not: Dava açarken görüştüğünüz avukata vekalet ücretini ödeyip, dava kazanılması halinde geri alma gibi çetrefilli işlere girmeyin. Her sektörde olduğu gibi bu sektörde de insanlar haybeye laf sallayabilir. Kazanamayacağı davaya ''Kesin kazanırız'' diyerek davayı alan çok avukat var. Ne de olsa onlara birşey olmuyor, her şekilde vekalet ücretlerini icra zoruyla alırlar. Bunun yerine anlaşmanız şu şekilde olmalıdır; Kesin kazanırız diyen bir avukatla görüşüyorsanız, '' Davayı kazandığın vakit ücretini karşı taraftan alacaksın'' diyerek anlaşmaya varmaya çalışın. İşini iyi yapan avukatlar kabul edecektir. Yapmayanlar ise yan çizecektir. İkinci durumda orayı terkedin
Bu şekilde anlaşırsanız, avukat parasını karşı taraftan en hızlı şekilde almak için davaya daha çok asılacaktır. Bu da sizin işinize gelir. Ancak düşük meblalı işlere büyük bürolar bakmaz. Onların işleri büyük(!) neticede. Sizden alacağı vekalet ücretinin iki katını başka işten aldıklarından, kovalamakla uğraşmazlar. Yine de şansınızı deneyin. Malum ekonomik kriz var
( Merak edenlere; Hukuk fakultesi son sınıf öğrencisiyim ve bu piyasayı yakından takip ediyorum )
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 06 Mart 2012 21:11
[QUOTE=Toradora]Konu açılalı uzun zaman olmuş, durum çözüldü mü, netice ne oldu bilgi verilmemiş. Ben ufak bir hukuki eksikliği düzeltmek istiyorum sadece, bu tür sorunlar yaşayan arkadaşlar da faydalanabilirler bu sayede.
[QUOTE=aykutayhan]Tolga bey eğer yaşınız doğru ise zaten sınırlı ehliyetsizsiniz borçlar kanununa yasal temsilcinizin izni olmadan kendınızı yukumluluk altına sokan sözleşmede bulunmazsınız. .
yasal temsılcınızın ıznı olmadan dava açamazsınız sıze sıkı sıkıya bağlı olan haklar hariç. .Mutlaka işin peşine düşeceğim diyorsanız savcılığa yasal temsılcınız ile başvurupbsuç duyurusunda bulunun fakat ıddanızı ıspat etmenız ıçın elınızde belge olmalı.
o mıktarda bır ucretın peşine duşersenız astarı yuzunu geçer ancak kısının gerçek kımlığını tespıt ettırıp sıcılıne işleticem dıyorsanız sızın kararınız. [/QUOTE]
Aykut Bey'in de dediği gibi rüştüne ermemiş kimselerin yine kanundan kaynaklanan özel durumları yoksa, kanunen sınırlı ehliyetsiz kategorisine girerler ve kendilerini borç altına sokacak sözleşmelere taraf olamazlar ( Sözleşmeler illaki yazılı imzalı olmak zorunda değildir, örneğin bakkaldan aldığınız sakız zımni bir satım sözleşmesidir bilgi almak isteyen olursa konunun detayına girerim - bakkal sakız hadisesini sadece örnek olarak verdim bakkalınıza dava açmaya kalkmayınız )
Peki sınırlı ehliyetsizlerin yaptığı satım sözleşmelerine ne olur? Edimini (borcunu) yerine getiren reşit olmayan kişinin, bunun üstüne su mu içmesi gerekir? Kesinlikle hayır. Sözleşmenin tarafları; sözleşmenin kurucu unusuru olduğundan, yapılan bu sözleşmeler butlan ile sakattır. Yani yapılmamış sayılır. Bu durumda edimini yerine getiren taraf kim olursa olsun, sözleşme yapılmamış sayıldığı için, yerine getirdiği edimin iadesini talep edebilir, karşı taraf iade etmekle yükümlüdür. Aynen ifa mümkün değilse (malzeme satıldıysa, kısa zamanda bozulacak bir ürünse vs.), paraya çevrilmesine karar verilir, iade bu şekilde gerçekleşir.
Hmm.. Kolay yoldan anlatmanın yolunu bulmaya çalışıyorum. Örnek vermek gerekirse, A kişisi 20 yaşında, B kişisi 17 yaşında bir satım sözleşmesi yaptılarsa,A 'nın, B'nin reşit olmadığını bilip bilmemesine göre değişen durumlar vardır. Taraflar karşılıklı borçlarını yerine getirmişlerse, reşit olmayan kişinin kanuni temsilcisinin sonradan vereceği onay, sözleşmeyi geçerli kılar. Ancak A, B'nin reşit olmadığını biliyorsa, iyiniyet ortadan kalkar. Bu durumda ister edimler yerine getirilmiş, ister getirilmemiş olsun, taraflar iadeyle yükümlüdür (konuyu çok özet şekilde geçiyorum kafa karışıklığı oluşmaması için, eksik görecek arkadaşlar vardır bu konularla ilgili bulunan, ekleme ve düzeltmelere kapım açık parça parça olacağından anlaşılması da kolay olur)
İyiniyetin ortadan kalkması kolaydır; elinizde kimlik bilgilerinizin de yer aldığı dekontlar varsa, karşı taraf kişinin ehliyetini öğrenebilecek durumdaysa, kişi kimlik nosu gibi bilgileri paylaşmışsa, iyiniyet ortadan kalkar. Somut olayda daha kolay yardımcı olabilirim. Şuan sadece teknik bilgileri, belirgin örnekleri veriyorum.
Noterden imzalı ihtar çekmek, yapılacak en kolay ve ucuz işlemdir. İhtar ile karşı tarafa belirli bir süre verilir, bu süre içinde iade istenir (zorunlu olduğu ve olmadığı durumlar vardır ama en kolay yöntemdir ve delil olarak kullanılır). Süre bitiminde yerine getirilmezse, dava açılır.
Mesela 100 lira için dava açılır mı? Açılır. Akla gelen ilk durum, dava giderleri ve avukat masraflarıdır. Dava dosyasına eklemeniz gereken, iadenin yanısıra dava masraflarının da giderilmesidir, kazandığınız takdirde dava için harcadığınız parayı karşı taraf ödeyecektir. Unutmayın, her şekilde zarara uğrayan sizsiniz. Hukuk bunu az ya da çok koruyor. Şuanki düzende vekalet ücretleri (avukat masrafları) karşı tarafa ödettiriliyor. Dava açarken yatırdığınız harç masrafları da az ya da çok aynı şekilde geri dönüyor. Dava açtığınız takdirde borcunuzun ifası gerçekleşir, zarara uğrarmıyız derseniz, cebinizden eksilen paranın bir miktarı geri dönmeyebilir. Bunlar dediğim gibi harç masraflarıdır.
İyi bir avukatla görüştüğünüz takdirde bu eksilme riski çok aza indirgenir, ben 100ün 200ün derdinde değilim, karşı taraf hak ettiğini bulsun diyorsanız, dava açmak için çekinmeniz gereken bir durum yoktur.
Önemli Not: Dava açarken görüştüğünüz avukata vekalet ücretini ödeyip, dava kazanılması halinde geri alma gibi çetrefilli işlere girmeyin. Her sektörde olduğu gibi bu sektörde de insanlar haybeye laf sallayabilir. Kazanamayacağı davaya ''Kesin kazanırız'' diyerek davayı alan çok avukat var. Ne de olsa onlara birşey olmuyor, her şekilde vekalet ücretlerini icra zoruyla alırlar. Bunun yerine anlaşmanız şu şekilde olmalıdır; Kesin kazanırız diyen bir avukatla görüşüyorsanız, '' Davayı kazandığın vakit ücretini karşı taraftan alacaksın'' diyerek anlaşmaya varmaya çalışın. İşini iyi yapan avukatlar kabul edecektir. Yapmayanlar ise yan çizecektir. İkinci durumda orayı terkedin
Bu şekilde anlaşırsanız, avukat parasını karşı taraftan en hızlı şekilde almak için davaya daha çok asılacaktır. Bu da sizin işinize gelir. Ancak düşük meblalı işlere büyük bürolar bakmaz. Onların işleri büyük(!) neticede. Sizden alacağı vekalet ücretinin iki katını başka işten aldıklarından, kovalamakla uğraşmazlar. Yine de şansınızı deneyin. Malum ekonomik kriz var
( Merak edenlere; Hukuk fakultesi son sınıf öğrencisiyim ve bu piyasayı yakından takip ediyorum )
[/QUOTE]
[QUOTE=aykutayhan]Tolga bey eğer yaşınız doğru ise zaten sınırlı ehliyetsizsiniz borçlar kanununa yasal temsilcinizin izni olmadan kendınızı yukumluluk altına sokan sözleşmede bulunmazsınız. .
yasal temsılcınızın ıznı olmadan dava açamazsınız sıze sıkı sıkıya bağlı olan haklar hariç. .Mutlaka işin peşine düşeceğim diyorsanız savcılığa yasal temsılcınız ile başvurupbsuç duyurusunda bulunun fakat ıddanızı ıspat etmenız ıçın elınızde belge olmalı.
o mıktarda bır ucretın peşine duşersenız astarı yuzunu geçer ancak kısının gerçek kımlığını tespıt ettırıp sıcılıne işleticem dıyorsanız sızın kararınız. [/QUOTE]
Aykut Bey'in de dediği gibi rüştüne ermemiş kimselerin yine kanundan kaynaklanan özel durumları yoksa, kanunen sınırlı ehliyetsiz kategorisine girerler ve kendilerini borç altına sokacak sözleşmelere taraf olamazlar ( Sözleşmeler illaki yazılı imzalı olmak zorunda değildir, örneğin bakkaldan aldığınız sakız zımni bir satım sözleşmesidir bilgi almak isteyen olursa konunun detayına girerim - bakkal sakız hadisesini sadece örnek olarak verdim bakkalınıza dava açmaya kalkmayınız )
Peki sınırlı ehliyetsizlerin yaptığı satım sözleşmelerine ne olur? Edimini (borcunu) yerine getiren reşit olmayan kişinin, bunun üstüne su mu içmesi gerekir? Kesinlikle hayır. Sözleşmenin tarafları; sözleşmenin kurucu unusuru olduğundan, yapılan bu sözleşmeler butlan ile sakattır. Yani yapılmamış sayılır. Bu durumda edimini yerine getiren taraf kim olursa olsun, sözleşme yapılmamış sayıldığı için, yerine getirdiği edimin iadesini talep edebilir, karşı taraf iade etmekle yükümlüdür. Aynen ifa mümkün değilse (malzeme satıldıysa, kısa zamanda bozulacak bir ürünse vs.), paraya çevrilmesine karar verilir, iade bu şekilde gerçekleşir.
Hmm.. Kolay yoldan anlatmanın yolunu bulmaya çalışıyorum. Örnek vermek gerekirse, A kişisi 20 yaşında, B kişisi 17 yaşında bir satım sözleşmesi yaptılarsa,A 'nın, B'nin reşit olmadığını bilip bilmemesine göre değişen durumlar vardır. Taraflar karşılıklı borçlarını yerine getirmişlerse, reşit olmayan kişinin kanuni temsilcisinin sonradan vereceği onay, sözleşmeyi geçerli kılar. Ancak A, B'nin reşit olmadığını biliyorsa, iyiniyet ortadan kalkar. Bu durumda ister edimler yerine getirilmiş, ister getirilmemiş olsun, taraflar iadeyle yükümlüdür (konuyu çok özet şekilde geçiyorum kafa karışıklığı oluşmaması için, eksik görecek arkadaşlar vardır bu konularla ilgili bulunan, ekleme ve düzeltmelere kapım açık parça parça olacağından anlaşılması da kolay olur)
İyiniyetin ortadan kalkması kolaydır; elinizde kimlik bilgilerinizin de yer aldığı dekontlar varsa, karşı taraf kişinin ehliyetini öğrenebilecek durumdaysa, kişi kimlik nosu gibi bilgileri paylaşmışsa, iyiniyet ortadan kalkar. Somut olayda daha kolay yardımcı olabilirim. Şuan sadece teknik bilgileri, belirgin örnekleri veriyorum.
Noterden imzalı ihtar çekmek, yapılacak en kolay ve ucuz işlemdir. İhtar ile karşı tarafa belirli bir süre verilir, bu süre içinde iade istenir (zorunlu olduğu ve olmadığı durumlar vardır ama en kolay yöntemdir ve delil olarak kullanılır). Süre bitiminde yerine getirilmezse, dava açılır.
Mesela 100 lira için dava açılır mı? Açılır. Akla gelen ilk durum, dava giderleri ve avukat masraflarıdır. Dava dosyasına eklemeniz gereken, iadenin yanısıra dava masraflarının da giderilmesidir, kazandığınız takdirde dava için harcadığınız parayı karşı taraf ödeyecektir. Unutmayın, her şekilde zarara uğrayan sizsiniz. Hukuk bunu az ya da çok koruyor. Şuanki düzende vekalet ücretleri (avukat masrafları) karşı tarafa ödettiriliyor. Dava açarken yatırdığınız harç masrafları da az ya da çok aynı şekilde geri dönüyor. Dava açtığınız takdirde borcunuzun ifası gerçekleşir, zarara uğrarmıyız derseniz, cebinizden eksilen paranın bir miktarı geri dönmeyebilir. Bunlar dediğim gibi harç masraflarıdır.
İyi bir avukatla görüştüğünüz takdirde bu eksilme riski çok aza indirgenir, ben 100ün 200ün derdinde değilim, karşı taraf hak ettiğini bulsun diyorsanız, dava açmak için çekinmeniz gereken bir durum yoktur.
Önemli Not: Dava açarken görüştüğünüz avukata vekalet ücretini ödeyip, dava kazanılması halinde geri alma gibi çetrefilli işlere girmeyin. Her sektörde olduğu gibi bu sektörde de insanlar haybeye laf sallayabilir. Kazanamayacağı davaya ''Kesin kazanırız'' diyerek davayı alan çok avukat var. Ne de olsa onlara birşey olmuyor, her şekilde vekalet ücretlerini icra zoruyla alırlar. Bunun yerine anlaşmanız şu şekilde olmalıdır; Kesin kazanırız diyen bir avukatla görüşüyorsanız, '' Davayı kazandığın vakit ücretini karşı taraftan alacaksın'' diyerek anlaşmaya varmaya çalışın. İşini iyi yapan avukatlar kabul edecektir. Yapmayanlar ise yan çizecektir. İkinci durumda orayı terkedin
Bu şekilde anlaşırsanız, avukat parasını karşı taraftan en hızlı şekilde almak için davaya daha çok asılacaktır. Bu da sizin işinize gelir. Ancak düşük meblalı işlere büyük bürolar bakmaz. Onların işleri büyük(!) neticede. Sizden alacağı vekalet ücretinin iki katını başka işten aldıklarından, kovalamakla uğraşmazlar. Yine de şansınızı deneyin. Malum ekonomik kriz var
( Merak edenlere; Hukuk fakultesi son sınıf öğrencisiyim ve bu piyasayı yakından takip ediyorum )
[/QUOTE]
Verdiğiniz bilgiler için ok teşekkür ediyorum aradan uzun zaman geçti unutup gittim o ara akvaryumdanda soğudum ve uzun bi süre kurmadım şimdi yeni maceraya başlıyorum tropheus besleyecem.Ben dolandırıcının cezasını bulduğun düşünüyorum.Bundan sonra herkes bilinçli olsun kimse bu tuzaklara düşmesin düşsede dava açsın bizde destek olalım buradan.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 28 Mart 2012 22:36
[QUOTE=tolgafb5]Neyse o dış filtreyi unutmam lazım sanırım.Ama lütfen o adamı şikayet edin başkasını dolandırmasın çünkü ilanı hala duruyor.[/QUOTE]
korrsan 2012-03-28 22:38:53
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir