dıy gübre
Gönderim Zamanı: 19 Kasım 2011 13:06
Arkadaşlar gittigidiyor.com diy sıvı bitki gübresi buldum. İşe yarar mı acaba
http://urun.gittigidiyor.com/ev-dekorasyon-bahce/diy-akvaryum-bitki-gubresi-500ml-47767866
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 19 Kasım 2011 13:19
Deneme açısından alınıp kullanılabilir. Fiyat olarak uygunmuş zaten. Etkisiz bir gübre ise fiyat olarak kaybedilecek bir meblağ değil. Kullanırsanız bu başlık altında görüş belirtirseniz seviniriz.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 20 Kasım 2011 16:31
[QUOTE=ercantiga]Arkadaşlar gittigidiyor.com diy sıvı bitki gübresi buldum. İşe yarar mı acaba
Valla satanın da rünle ilgili bilgisi olduğunu zannetmiyorum.
Birincisi rubidyum varmış ki bir insan bunu neden ürüne koyar, koymayı bırakın nereden bulur aklım almadı.
İkincisi vanadyumu kim kaybetmiş de bu kişi eklemiş onu da anlamadım. Tamam, çok eser miktarlarda kullanlabilirliği vardır ama mg düzeylerinde zehirlidir. Aynı bitkiler tarafından nikelin kullanılıyor olması ama akvaryuma mg düzeyinde bile eklendiğinde zehirleyici etki yapması gibi. Tamam, mantarlar tarafından falan kullanılıyor olabilir ama gübreye eklenecek dozdaki vanadyum toksik etki de yapabilir.
Ben bunları eklediğini sanmıyorum ama eklemiş olması ihtimaline karşı ihtiyatlı olmak lazım.
Buna ek olarak "İçerisinde bulunan partiküllerin çökmesi için filtrenizi kapatınız.Kullanmadan önce şişeyi çalkalayarak uygulayabilirsiniz.yarım litrelik pet şişe içerisinde geönderilecektir" ifadesi kafamı karıştırdı. Sıvı gübredeki kimyasalların suda tam olarak çözünmesi gerektiğinden çökelti oluşmaması lazım. Yok çok yoğun da o yüzden çözküyor deniyorsa o zaman derişimi ayarla da öyle sat denir. Ayrıca çökelme genellikle şelatlanmamış karışımlarda gözlenir. Mesela demir için EDTA-Demir yerine demir sülfat veya demir klorür kullanılırsa demirin diğer maddelerle iyon değişimi veya oksitlenmesi sonucu çökelmesi sıklıkla görülür. Bu durum da zamanla akvaryumda çözünmeyen metaloksit ve diğer metal bileşikleri birikimine gider. Bir gün pH düşer veya başka bir olay olur da aniden çözünürlerse o zaman da metal zehirlenmesi ile karşı karşıya kalabilirsiniz.
Adı sanı bilinmeyen, kendini kanıtlamamış gübreleri alırken bu riskleri de aldığınızı gözönünde bulundurun. Ülkemizde aklına gelen bu tip şeylerden para kazanmaya gayret ettiğinden bilen bilmeyen vereceği zararı umursamadan bu işlere giriyorlar. İnternet üzerinden "Bitkilerin azot eksiğini giderip muhteşem büyüme sağlayan formül." diye amonyum nitrat ve üre karışımı satanları da gördük.
Ayrıca gübre eser elementlere ek olarak potasyum ve fosfor da içeriyor. Hiç bir şey olmasa bunların oranlarının doğru olup olmadığını bilmek lazım.
onuruygun 2011-11-20 16:35:54
http://urun.gittigidiyor.com/ev-dekorasyon-bahce/diy-akvaryum-bitki-gubresi-500ml-47767866
[/QUOTE]Valla satanın da rünle ilgili bilgisi olduğunu zannetmiyorum.
Birincisi rubidyum varmış ki bir insan bunu neden ürüne koyar, koymayı bırakın nereden bulur aklım almadı.
İkincisi vanadyumu kim kaybetmiş de bu kişi eklemiş onu da anlamadım. Tamam, çok eser miktarlarda kullanlabilirliği vardır ama mg düzeylerinde zehirlidir. Aynı bitkiler tarafından nikelin kullanılıyor olması ama akvaryuma mg düzeyinde bile eklendiğinde zehirleyici etki yapması gibi. Tamam, mantarlar tarafından falan kullanılıyor olabilir ama gübreye eklenecek dozdaki vanadyum toksik etki de yapabilir.
Ben bunları eklediğini sanmıyorum ama eklemiş olması ihtimaline karşı ihtiyatlı olmak lazım.
Buna ek olarak "İçerisinde bulunan partiküllerin çökmesi için filtrenizi kapatınız.Kullanmadan önce şişeyi çalkalayarak uygulayabilirsiniz.yarım litrelik pet şişe içerisinde geönderilecektir" ifadesi kafamı karıştırdı. Sıvı gübredeki kimyasalların suda tam olarak çözünmesi gerektiğinden çökelti oluşmaması lazım. Yok çok yoğun da o yüzden çözküyor deniyorsa o zaman derişimi ayarla da öyle sat denir. Ayrıca çökelme genellikle şelatlanmamış karışımlarda gözlenir. Mesela demir için EDTA-Demir yerine demir sülfat veya demir klorür kullanılırsa demirin diğer maddelerle iyon değişimi veya oksitlenmesi sonucu çökelmesi sıklıkla görülür. Bu durum da zamanla akvaryumda çözünmeyen metaloksit ve diğer metal bileşikleri birikimine gider. Bir gün pH düşer veya başka bir olay olur da aniden çözünürlerse o zaman da metal zehirlenmesi ile karşı karşıya kalabilirsiniz.
Adı sanı bilinmeyen, kendini kanıtlamamış gübreleri alırken bu riskleri de aldığınızı gözönünde bulundurun. Ülkemizde aklına gelen bu tip şeylerden para kazanmaya gayret ettiğinden bilen bilmeyen vereceği zararı umursamadan bu işlere giriyorlar. İnternet üzerinden "Bitkilerin azot eksiğini giderip muhteşem büyüme sağlayan formül." diye amonyum nitrat ve üre karışımı satanları da gördük.
Ayrıca gübre eser elementlere ek olarak potasyum ve fosfor da içeriyor. Hiç bir şey olmasa bunların oranlarının doğru olup olmadığını bilmek lazım.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Kasım 2011 02:01
Ürünlerin içeriklerinin doğruluğu tabiki muallak bir konu. Bende 7 Yıldır DIY gübre satan biri olarak bunun garantisini sadece söz iile verebilirim. Zİra içeriğin doğru olup olmadığını ancak o gübreyi kullanarak anlıyabilir. Zira içeriği iyi olan gübre gerçekten işe yarar ve işe yarıyorsa içeriğinide düşünmeye bence fazla gerek kalmaz.
Rubidyum bitkiler için önemli elementler statüsüne 2006 yılında girmiştir. ışığın bitkiler tarafından kullanımına etki eden bir maddedir. Elektronlar üzerinde ciddi etkileri olan bir maddedir. Vanadyum çok daha eskiden beriyararları bilinen maddeler. Zaten bu iki madde seachem gibi bir çok büyük firma tarafından gübrelerde kullanılıyor.
Benimde gübrelerimde bu 2 madde mevcut. Yalnız şunu belirtmek gerekirki , kimya setifikam ile yurtdışından özel getirtiyorum bu maddeleri zira direk satışı yasak maddeler ve fiyatı inanılmaz pahalı maddeler. Ayrıca bu 2 maddeyi gübreye doğru miktarda koyabiilmek içinde 0,00001 hassasiyetinde tartı kullanıyorumki bu hasaslıkta bir tartıya gübre yapmak için kimse para veremez sanıyorum. Anlıyacağınız ancak bu şekilde doğru bir ölçeklendirme mümkün oluyor. Bu nedenle bana ilandaki içerik çokta doğru gelmedi. Zaten element sayısı çok düşük. Çok fayda alınabileceğinden emin değilim ama denemeden bilinmez tabiki.
Rubidyum bitkiler için önemli elementler statüsüne 2006 yılında girmiştir. ışığın bitkiler tarafından kullanımına etki eden bir maddedir. Elektronlar üzerinde ciddi etkileri olan bir maddedir. Vanadyum çok daha eskiden beriyararları bilinen maddeler. Zaten bu iki madde seachem gibi bir çok büyük firma tarafından gübrelerde kullanılıyor.
Benimde gübrelerimde bu 2 madde mevcut. Yalnız şunu belirtmek gerekirki , kimya setifikam ile yurtdışından özel getirtiyorum bu maddeleri zira direk satışı yasak maddeler ve fiyatı inanılmaz pahalı maddeler. Ayrıca bu 2 maddeyi gübreye doğru miktarda koyabiilmek içinde 0,00001 hassasiyetinde tartı kullanıyorumki bu hasaslıkta bir tartıya gübre yapmak için kimse para veremez sanıyorum. Anlıyacağınız ancak bu şekilde doğru bir ölçeklendirme mümkün oluyor. Bu nedenle bana ilandaki içerik çokta doğru gelmedi. Zaten element sayısı çok düşük. Çok fayda alınabileceğinden emin değilim ama denemeden bilinmez tabiki.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Kasım 2011 02:34
Tunç Bey; mesajımda dediğim gibi nikel de önemlidir ama çok çok düşük miktarlarda kullanıldığı için eklenmesine gerek yoktur su değişimi ile gelen nikel yeter de artar bile. Rubidyum ve vanadyum için de aynısı geçerlidir. Çok az miktarlarda ve doğru olarak eklenirse sorun olmaz da özellikle vanadyumun dozaşımı kolay olacaktır ve gübre içeriğinde bunun miktarını bilme şansımız da üretenin bilgisine güvenme şansımız da yok. Herkes sizin gibi hassas ölçümler yapmıyor olabilir.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 24 Kasım 2011 15:16
Bu konuda yanıldığınızı söylemek zorundayım. Bir maddenin çok az konuluyor olmasa onu gereksiz kılmaz öyle olsa idi gübredeki elementlerin yarısını gübreye eklemeye gerek yok. Çokta ucuza mal olur işimizede gelir. Böyle bir denklem kurmak çok yanlış olacaktır.
Su ile gelen elementleri bilmenize ve ölçmenize imkan yoktur. Nikel sularla taşınan basit elementlerden değildir , zira rubidyum, vanadyum, molibden bunlarda sularda olmaz olması zaten mümkün değildir. Suyun geldiği kaynakta element zenginliğini ciddi biçimde değiştirir.
Elementlerin tümü birbiri ile bağlantılıdır. hepsinin suda belli oranda olması ancak iyi gelişimi sağlayabilir. Bu nedenle gübrelerde bu kadar hassas bir denge vardır. Ben şuanki formülümü 5 yılda geliştirdim bu kadar uzun sürmesinin nedenide bu durumdur.
Suya katılan maddelerin hepsi suda bir miktar birikir ne katarsanız katın , zaten haftalık su değişimlerininde önemi bundan kaynaklanıyor bireken maddeleri uzaklaştırmak için. Bu maddelerin toksik olacak seviyeye gelmesi neredeyse imkansızdır.
Kimsenin hasas ölçüm yapmasına gerek yok ben zaten gübrelerimi hasas ölçümler ile hazırlayarak bunu hallediyorum.Size sadece üzerinde yazan dozu kullanmak kalıyor , zaten bütün ticari gübrelerde bu şekilde değilmi ?. Diğer DIY gübre satanlar için birşey söyleyemem ne şekilde hazırladıklarını bilmiyorum..
yasmut 2011-11-24 15:17:47
Su ile gelen elementleri bilmenize ve ölçmenize imkan yoktur. Nikel sularla taşınan basit elementlerden değildir , zira rubidyum, vanadyum, molibden bunlarda sularda olmaz olması zaten mümkün değildir. Suyun geldiği kaynakta element zenginliğini ciddi biçimde değiştirir.
Elementlerin tümü birbiri ile bağlantılıdır. hepsinin suda belli oranda olması ancak iyi gelişimi sağlayabilir. Bu nedenle gübrelerde bu kadar hassas bir denge vardır. Ben şuanki formülümü 5 yılda geliştirdim bu kadar uzun sürmesinin nedenide bu durumdur.
Suya katılan maddelerin hepsi suda bir miktar birikir ne katarsanız katın , zaten haftalık su değişimlerininde önemi bundan kaynaklanıyor bireken maddeleri uzaklaştırmak için. Bu maddelerin toksik olacak seviyeye gelmesi neredeyse imkansızdır.
Kimsenin hasas ölçüm yapmasına gerek yok ben zaten gübrelerimi hasas ölçümler ile hazırlayarak bunu hallediyorum.Size sadece üzerinde yazan dozu kullanmak kalıyor , zaten bütün ticari gübrelerde bu şekilde değilmi ?. Diğer DIY gübre satanlar için birşey söyleyemem ne şekilde hazırladıklarını bilmiyorum..
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Kasım 2011 01:25
[QUOTE=yasmut]
Bu konuda yanıldığınızı söylemek zorundayım. Bir maddenin çok az
konuluyor olmasa onu gereksiz kılmaz öyle olsa idi gübredeki
elementlerin yarısını gübreye eklemeye gerek yok. Çokta ucuza mal olur
işimizede gelir. Böyle bir denklem kurmak çok yanlış olacaktır.
Su ile gelen elementleri bilmenize ve ölçmenize imkan yoktur. Nikel sularla taşınan basit elementlerden değildir , zira rubidyum, vanadyum, molibden bunlarda sularda olmaz olması zaten mümkün değildir. Suyun geldiği kaynakta element zenginliğini ciddi biçimde değiştirir.
Elementlerin tümü birbiri ile bağlantılıdır. hepsinin suda belli oranda olması ancak iyi gelişimi sağlayabilir. Bu nedenle gübrelerde bu kadar hassas bir denge vardır. Ben şuanki formülümü 5 yılda geliştirdim bu kadar uzun sürmesinin nedenide bu durumdur.
Suya katılan maddelerin hepsi suda bir miktar birikir ne katarsanız katın , zaten haftalık su değişimlerininde önemi bundan kaynaklanıyor bireken maddeleri uzaklaştırmak için. Bu maddelerin toksik olacak seviyeye gelmesi neredeyse imkansızdır.
Kimsenin hasas ölçüm yapmasına gerek yok ben zaten gübrelerimi hasas ölçümler ile hazırlayarak bunu hallediyorum.Size sadece üzerinde yazan dozu kullanmak kalıyor , zaten bütün ticari gübrelerde bu şekilde değilmi ?. Diğer DIY gübre satanlar için birşey söyleyemem ne şekilde hazırladıklarını bilmiyorum..
[/QUOTE]
Tunç Bey; sizin deneyiminize pek itirazım yok, bunu bilirsiniz. Çünkü zamanında hakkınızda epey bir araştırma yaptım. Yıllar önce sorduğunuz kişilerden EDTA-sodyum ile nasıl demir şelatlanacağını sorduğunuzu da aldığınız cevabı da biliyorum. Buna ek olarak işe başlarken yıllarını gübre sanayine harcamış bir üstadın yardımını ve önerilerini aldığınızı da biliyorum. Zaten bu sebeple bu konudaki gibi "Dikkatli olun, ne olduğunu bilmiyoruz" cümlelerini sizin için kullanmadım.
Ne dediğimi ya ben anlatamadım ya da siz anlamadınız. Sonuçta ortada bir iletişim sorunu var galiba. Derdimi elimden geldiğince açık anlatmaya çalışacağım. Bu elementler diğer pek çok element ile kıyaslanması mümkün olmayan maddelerdir. Çok ama çok az miktarda ortamda bulunmaları yeterlidir ki bunu sanırım siz de biliyorsunuzdur.
Ben o mesajı neden yazdım ona bir bakınız; özellikle yüksek derişimde ciddi sorunlar çıkartabilecek pek çok elementin bahsedilen gübrede hangi oranda kullanıldığı bilinmiyor. Bu dediğim demir için de fosfor için de vanadyum için de geçerlidir.
Gelelim söylediğiniz elementlerin su ile taşınmasına. Hepsi suda az da olsa bulunur. Özellikle vanadyum ve rubidyum suda nikele kıyasla hayli hayli bulunur. Doğada suda çözünebilir halde pek çok bileşikleri vardır. Kullanılabilir olma durumuna birazdan değineceğim.
Olayın molibdenden farkı bu elementlerin bitkilerce çok ama çok az mikatarda kullanılıyor olması, çok düşük miktarda suda bulunsa yeterli olmalarıdır. Mesela demir için mg/litre düzeylerinden bahsedebilecekken vanadyumun 1-50 mikrogram/litre düzeyinde olması yeterlidir. Bitki için verimli değerini bir kenara bırakırsak yaşamsal gerekliliği karşılamak açısından vanadyumun suda 10 nanogram/litre kadar olması bile yeterlidir.(miligramın yüzbinde biri)
Bu denli az miktarda kullanılan elementlerin şelatlanmasına da gerek yoktur. Su içerisindeki kimyasal tepkimelerde kullanılabilir forma geçenleri yeterli olmaktadır. Özellikle tabanda redox değerinin düşük olduğu ortamlarda yeterli miktarda kullanılabilir hale geçebilir ve kök vasıtası ile alınabilirler. Zaten alımı doğada çok az bulunmasından dolayı belki de en zor olan nikelin kullanılma şekli de budur. Doğada bitkiler bu metali su içerisinde kullanılabilir formda bulamazlar ama tabanda düşük redox değeri olan ortamda nikel bitki tarafından kullanlabilir forma dönüşür. Akvaryum için de bu aynıdır. Sonuçta bu elementleri mesela demirden ayıran ihtiyacın çok çok az olması, bunu karşılayacak miktarın suda bile bolca bulunmasıdır.
Tabii verimin yükseltilmesi için bir miktar eklenmesi işe yarayabilir ama bunun hangi düzeyde olduğu önemlidir. Benim bahsedilen gübre ile değindiğim nokta da budur. Sizin gübrenize gelince; zararlı olmayan bir değerde eklendiğinde sorun çıkartması da beklenemez.
Toksik olma ile ilgili cümleme gelince; orada belirtmişim zaten bahsedilen çöken malzeme. Siz suya demir eklediniz ama bir kısmı da çöküp tabana karıştı diyelim. uzun bir süre suda ortalama bir demir ölçersiniz ve zararını da görmezsiniz. Fakat bir gün tabanda organik maddelerin çürüme hızı artarsa o tabanda biriken demir birden toksik etki yapar. Bahsettiğim tabana çöken partiküllerin yapacağı birikim, dikkatinizi çekerim.
onuruygun 2011-11-25 01:33:52
Su ile gelen elementleri bilmenize ve ölçmenize imkan yoktur. Nikel sularla taşınan basit elementlerden değildir , zira rubidyum, vanadyum, molibden bunlarda sularda olmaz olması zaten mümkün değildir. Suyun geldiği kaynakta element zenginliğini ciddi biçimde değiştirir.
Elementlerin tümü birbiri ile bağlantılıdır. hepsinin suda belli oranda olması ancak iyi gelişimi sağlayabilir. Bu nedenle gübrelerde bu kadar hassas bir denge vardır. Ben şuanki formülümü 5 yılda geliştirdim bu kadar uzun sürmesinin nedenide bu durumdur.
Suya katılan maddelerin hepsi suda bir miktar birikir ne katarsanız katın , zaten haftalık su değişimlerininde önemi bundan kaynaklanıyor bireken maddeleri uzaklaştırmak için. Bu maddelerin toksik olacak seviyeye gelmesi neredeyse imkansızdır.
Kimsenin hasas ölçüm yapmasına gerek yok ben zaten gübrelerimi hasas ölçümler ile hazırlayarak bunu hallediyorum.Size sadece üzerinde yazan dozu kullanmak kalıyor , zaten bütün ticari gübrelerde bu şekilde değilmi ?. Diğer DIY gübre satanlar için birşey söyleyemem ne şekilde hazırladıklarını bilmiyorum..
[/QUOTE]
Tunç Bey; sizin deneyiminize pek itirazım yok, bunu bilirsiniz. Çünkü zamanında hakkınızda epey bir araştırma yaptım. Yıllar önce sorduğunuz kişilerden EDTA-sodyum ile nasıl demir şelatlanacağını sorduğunuzu da aldığınız cevabı da biliyorum. Buna ek olarak işe başlarken yıllarını gübre sanayine harcamış bir üstadın yardımını ve önerilerini aldığınızı da biliyorum. Zaten bu sebeple bu konudaki gibi "Dikkatli olun, ne olduğunu bilmiyoruz" cümlelerini sizin için kullanmadım.
Ne dediğimi ya ben anlatamadım ya da siz anlamadınız. Sonuçta ortada bir iletişim sorunu var galiba. Derdimi elimden geldiğince açık anlatmaya çalışacağım. Bu elementler diğer pek çok element ile kıyaslanması mümkün olmayan maddelerdir. Çok ama çok az miktarda ortamda bulunmaları yeterlidir ki bunu sanırım siz de biliyorsunuzdur.
Ben o mesajı neden yazdım ona bir bakınız; özellikle yüksek derişimde ciddi sorunlar çıkartabilecek pek çok elementin bahsedilen gübrede hangi oranda kullanıldığı bilinmiyor. Bu dediğim demir için de fosfor için de vanadyum için de geçerlidir.
Gelelim söylediğiniz elementlerin su ile taşınmasına. Hepsi suda az da olsa bulunur. Özellikle vanadyum ve rubidyum suda nikele kıyasla hayli hayli bulunur. Doğada suda çözünebilir halde pek çok bileşikleri vardır. Kullanılabilir olma durumuna birazdan değineceğim.
Olayın molibdenden farkı bu elementlerin bitkilerce çok ama çok az mikatarda kullanılıyor olması, çok düşük miktarda suda bulunsa yeterli olmalarıdır. Mesela demir için mg/litre düzeylerinden bahsedebilecekken vanadyumun 1-50 mikrogram/litre düzeyinde olması yeterlidir. Bitki için verimli değerini bir kenara bırakırsak yaşamsal gerekliliği karşılamak açısından vanadyumun suda 10 nanogram/litre kadar olması bile yeterlidir.(miligramın yüzbinde biri)
Bu denli az miktarda kullanılan elementlerin şelatlanmasına da gerek yoktur. Su içerisindeki kimyasal tepkimelerde kullanılabilir forma geçenleri yeterli olmaktadır. Özellikle tabanda redox değerinin düşük olduğu ortamlarda yeterli miktarda kullanılabilir hale geçebilir ve kök vasıtası ile alınabilirler. Zaten alımı doğada çok az bulunmasından dolayı belki de en zor olan nikelin kullanılma şekli de budur. Doğada bitkiler bu metali su içerisinde kullanılabilir formda bulamazlar ama tabanda düşük redox değeri olan ortamda nikel bitki tarafından kullanlabilir forma dönüşür. Akvaryum için de bu aynıdır. Sonuçta bu elementleri mesela demirden ayıran ihtiyacın çok çok az olması, bunu karşılayacak miktarın suda bile bolca bulunmasıdır.
Tabii verimin yükseltilmesi için bir miktar eklenmesi işe yarayabilir ama bunun hangi düzeyde olduğu önemlidir. Benim bahsedilen gübre ile değindiğim nokta da budur. Sizin gübrenize gelince; zararlı olmayan bir değerde eklendiğinde sorun çıkartması da beklenemez.
Toksik olma ile ilgili cümleme gelince; orada belirtmişim zaten bahsedilen çöken malzeme. Siz suya demir eklediniz ama bir kısmı da çöküp tabana karıştı diyelim. uzun bir süre suda ortalama bir demir ölçersiniz ve zararını da görmezsiniz. Fakat bir gün tabanda organik maddelerin çürüme hızı artarsa o tabanda biriken demir birden toksik etki yapar. Bahsettiğim tabana çöken partiküllerin yapacağı birikim, dikkatinizi çekerim.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 25 Kasım 2011 18:27
İlk cümlelerinizi tam olarak anlayamadım (sanırım yeni ameliyat olduğum için hala sersem olmamdan kaynaklanıyor). Çok fazla insansandan yardım aldım bu seyiyeye gelinceye kadar kimya sektöründen arkadaşlar, öğretim görevlileri sağolsun kendimi geliştirmemde emeği geçen çok fazla insan var gerçekten. En yakın arkadaşımın kimya fabrikası sahibi olması ekipmanlar ve sınırsız bilgi konusunda bana en büyük desteği sağladı.
Benim takıldığım nokta şu zaten bu elementleri eklemeye gerek yok demenize takıldım. Zira bu güne kadar hem bu maddeleri eklemeden hem bu maddeler ile istanbulun biirçok yerinde yıllarca deneme akvaryumlarında arkadaşlarımın tanklarında sonuçları test ettim. Gübreme vanadyum, rubidyum, nikel gibi çok az kullanılan elementleri eklemediğim zaan performans %15-20 oranında düşüyor bu çok büyük bir rakam, heleki molibdeni saymıyorum onu koymadan bir gübre olamaz. Söylemek istediğim suyle gelsin gelmesin bu maddelerin gübreye eklenmesi gerekiyor. Sanırım sorun şununla ilgili suyla gelen elementler sürekli değişiyor. her elementin aynı zamanda suda olma ihtimalı düşüyor veya uygun oranda olma ihtimali.
Bu elementlerin suda ne oranda bulunduğunu bilmek veya ölçmekte çok zor bir durum bu nedenle varsaymak yerine gübreye ekleyip işi şansa bırakmamak daha mantıklı geliyor. Zaten böyle olmasa 5 Gramı 800 dolar olan bir ürünü kullanmaya bile uğraşmam :).
Şunuda belirtmek isterim bu elementler gerektiğinden fazla eklendiğindede performans düşüyor, tam çözemediğim biir konu ama elementlerin oranı herşeyi ciddi oranda etkiliyor. Hatta bu nedenle yetersiz su değişimide performansa çok etki ediyor.
Dediğiniz gibi bir çok elementi şelatlamaya gerek yoktur. Bunun ince bir dengesi var , birbirine bağlanabilecek maddeleri şelatlamak yeterli olmaktadır.
Gübrelerin dibindeki çökeltinin ne olduğu çok önemli, Sudaki demir çöküyorsa bbu hatalı şelatlama veya şelatlarak yapılan uygulama hatalarıdır, Çok büyük dert yaratmaz bu demir oksitlenir suda kolay çözünmez bir forma dönüşür. Dozlama hatalarına yol açar bu istenmayan bir durum tabiki.
Bir diğeri ise kullanılan kimyasalların içinde bulunan suda çözünmeyen maddelerdir. Bunlarda çöker topraktan bir farkı yoktur bir zararı olmaz. Zira hazırladığım demir gübrelerinde demir glukonatın bir kısmı suda çözünmez ve toz şeklinde dipte kalır, bu bir çok kimsayasal maddede olur, ticarı firmalar gübreleri micro filtreden geçirerek bu tortuları ayırırlar. Ben filtrasyon kullanmıyorum çok zahmetli bir iş, pahalı makinalarınız yok ise bu nedenle demir ve potasyum gübrelerinde çözünmeyen maddeler görmek mümkündür. Dikkat edilecek şey micro element gübrelerinde çökmüş maddenin çok olmamasıdır.
Saygılar
Benim takıldığım nokta şu zaten bu elementleri eklemeye gerek yok demenize takıldım. Zira bu güne kadar hem bu maddeleri eklemeden hem bu maddeler ile istanbulun biirçok yerinde yıllarca deneme akvaryumlarında arkadaşlarımın tanklarında sonuçları test ettim. Gübreme vanadyum, rubidyum, nikel gibi çok az kullanılan elementleri eklemediğim zaan performans %15-20 oranında düşüyor bu çok büyük bir rakam, heleki molibdeni saymıyorum onu koymadan bir gübre olamaz. Söylemek istediğim suyle gelsin gelmesin bu maddelerin gübreye eklenmesi gerekiyor. Sanırım sorun şununla ilgili suyla gelen elementler sürekli değişiyor. her elementin aynı zamanda suda olma ihtimalı düşüyor veya uygun oranda olma ihtimali.
Bu elementlerin suda ne oranda bulunduğunu bilmek veya ölçmekte çok zor bir durum bu nedenle varsaymak yerine gübreye ekleyip işi şansa bırakmamak daha mantıklı geliyor. Zaten böyle olmasa 5 Gramı 800 dolar olan bir ürünü kullanmaya bile uğraşmam :).
Şunuda belirtmek isterim bu elementler gerektiğinden fazla eklendiğindede performans düşüyor, tam çözemediğim biir konu ama elementlerin oranı herşeyi ciddi oranda etkiliyor. Hatta bu nedenle yetersiz su değişimide performansa çok etki ediyor.
Dediğiniz gibi bir çok elementi şelatlamaya gerek yoktur. Bunun ince bir dengesi var , birbirine bağlanabilecek maddeleri şelatlamak yeterli olmaktadır.
Gübrelerin dibindeki çökeltinin ne olduğu çok önemli, Sudaki demir çöküyorsa bbu hatalı şelatlama veya şelatlarak yapılan uygulama hatalarıdır, Çok büyük dert yaratmaz bu demir oksitlenir suda kolay çözünmez bir forma dönüşür. Dozlama hatalarına yol açar bu istenmayan bir durum tabiki.
Bir diğeri ise kullanılan kimyasalların içinde bulunan suda çözünmeyen maddelerdir. Bunlarda çöker topraktan bir farkı yoktur bir zararı olmaz. Zira hazırladığım demir gübrelerinde demir glukonatın bir kısmı suda çözünmez ve toz şeklinde dipte kalır, bu bir çok kimsayasal maddede olur, ticarı firmalar gübreleri micro filtreden geçirerek bu tortuları ayırırlar. Ben filtrasyon kullanmıyorum çok zahmetli bir iş, pahalı makinalarınız yok ise bu nedenle demir ve potasyum gübrelerinde çözünmeyen maddeler görmek mümkündür. Dikkat edilecek şey micro element gübrelerinde çökmüş maddenin çok olmamasıdır.
Saygılar
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Kasım 2011 15:26
Tunç Bey; orada kastım sizin ürettiğiniz ürünü ortaya çıkartıncaya kadar ne kadar çalıştığınızı ve kimlerden yardım aldığınızı bildiğimdir. Fakat internetten bahsedilen ürünü satan kişi hakkında bilgimiz yok. Bu sebeple size karşı bir çekincem yokken o ürünü satan kişiye karşı var çünkü ne denli bu işle uğraştığını ve gübreyi yaparken ne kadar bilgi sahibi olduğunu bilmiyoruz. Bu arada büyük geçmiş olsun, umarım ciddi bir sağlık sorununuz yoktur.
Molibdene lafım yok çünkü bitki tarafından alımının zor olduğunu biliyorum. Ayrıca diğer bahsettiğimiz elementlere göre bildiğim kadarıyla daha yoğun kullanılıyor.
Sudaki ölçümlerine gelince; dediğiniz gibi tayini biraz zordur. En sağlıklı olarak atomik kütle spektometresi ile yapılabilir ki her an el altında bulunacak bir cihaz değildir.
İlgili performans deneylerinde oturmuş bir tank mı kullanıyorsunuz yok yeni bir tank mı? En aşağı birkaç aylık bir taban mı var yoksa tabana bağlı olmayan bitkilerle taban malzemesi olmadan mı deney yapıyorsunuz? Bunları sormamın sebebi şudur; şebeke suyundaki az miktardaki nikelin kullanılabilir olması için anoksik ve düşük redox değerli ortam gerekir. Bu da en rahat tabanda karşılacak bir ortamdır. Bahsettiğim metal toksisitesine yeniden değineceğim, bunun sebebine orada değiinirim.
Fazla eklendiğinde performans düşmesi görülmesi gayet doğal. Özellikle vanadium makro boyutlu tatlısu yosunları üzerinde yapılan deneylerde 1-50 mikrogram/litre değerlerinde maksimum fayda sağlar. Bu değerler aşıldıkça klorofil düzeyleri düşüşe geçmeye başlar. 0,5 mg/litre değerinden sonra toksik etki başlar ve 250-500 mg/litre değerlerinde kısa sürede ölümcül etki gösterir. Yani maksimum faydanın sağlandığı değerin üzerine eklenen her vanadyum toksik etki gösterir, verimi düşürür. Tabii bunlar yosun için olan değerler ve bitkilerde değişiklik gösterebilir. Ayrıca toksik etkisini de söyleyeyim; vanadyum çok yoğun miktarda olursa demirin girdiği metabolik tepkimelere girerek bu süreçleri inhibe eder. Aynen fazla potasyumun kalsiyum metabolizmasının çalışmasını etkilemesi gibi.
Çöken maddelere gelince; özellikle çürüme süreçlerinde ortaya çıkan fulvik ve hümik asitler gibi organik maddeler düşük redox değerine sahip noktalarda(tabandan 1 cm ve daha aşağısı) kullanılabilir formda olmayan metalleri kullanılabilir hale getirirler. Bu gübrenizdeki demir glukonat da olabilir, demir nitrat veya demir oksit de hatta metalik demiri de... Diyelim ki tabanda çok fazla ama kullanılabilir formda olmayan metaliniz var. Eğer akvaryum tabanı oturmuşsa, ortamda bolca organik atık varsa ve taban da yeterince kalınsa gübrenin içinde olan ama çözünmeden dibe çöken metal bileşikleri kullanılabilir forma gelirler.
Bu olay suda kullanılabilir formda olmayan ama tabana diffüze olan diğer metallerde de geçerlidir. Deneylerinizde kullandığınız sistemi bundan dolayı sormuştum.
ÖNEMLİ NOT: Önceki mesajımda vanadyum için verdiğim 10 nanogram/litre değeri yaşamı idame için yeterli miktar değil, vanadyumun hücre içine alınması ve hücre içi tepkimelerde işe yaraması için gerekli minimum miktardır. Mesajı yazdığım saatten dolayı kafa biraz gitmiş. Düzeltmek istedim.
onuruygun 2011-11-26 15:27:57
Molibdene lafım yok çünkü bitki tarafından alımının zor olduğunu biliyorum. Ayrıca diğer bahsettiğimiz elementlere göre bildiğim kadarıyla daha yoğun kullanılıyor.
Sudaki ölçümlerine gelince; dediğiniz gibi tayini biraz zordur. En sağlıklı olarak atomik kütle spektometresi ile yapılabilir ki her an el altında bulunacak bir cihaz değildir.
İlgili performans deneylerinde oturmuş bir tank mı kullanıyorsunuz yok yeni bir tank mı? En aşağı birkaç aylık bir taban mı var yoksa tabana bağlı olmayan bitkilerle taban malzemesi olmadan mı deney yapıyorsunuz? Bunları sormamın sebebi şudur; şebeke suyundaki az miktardaki nikelin kullanılabilir olması için anoksik ve düşük redox değerli ortam gerekir. Bu da en rahat tabanda karşılacak bir ortamdır. Bahsettiğim metal toksisitesine yeniden değineceğim, bunun sebebine orada değiinirim.
Fazla eklendiğinde performans düşmesi görülmesi gayet doğal. Özellikle vanadium makro boyutlu tatlısu yosunları üzerinde yapılan deneylerde 1-50 mikrogram/litre değerlerinde maksimum fayda sağlar. Bu değerler aşıldıkça klorofil düzeyleri düşüşe geçmeye başlar. 0,5 mg/litre değerinden sonra toksik etki başlar ve 250-500 mg/litre değerlerinde kısa sürede ölümcül etki gösterir. Yani maksimum faydanın sağlandığı değerin üzerine eklenen her vanadyum toksik etki gösterir, verimi düşürür. Tabii bunlar yosun için olan değerler ve bitkilerde değişiklik gösterebilir. Ayrıca toksik etkisini de söyleyeyim; vanadyum çok yoğun miktarda olursa demirin girdiği metabolik tepkimelere girerek bu süreçleri inhibe eder. Aynen fazla potasyumun kalsiyum metabolizmasının çalışmasını etkilemesi gibi.
Çöken maddelere gelince; özellikle çürüme süreçlerinde ortaya çıkan fulvik ve hümik asitler gibi organik maddeler düşük redox değerine sahip noktalarda(tabandan 1 cm ve daha aşağısı) kullanılabilir formda olmayan metalleri kullanılabilir hale getirirler. Bu gübrenizdeki demir glukonat da olabilir, demir nitrat veya demir oksit de hatta metalik demiri de... Diyelim ki tabanda çok fazla ama kullanılabilir formda olmayan metaliniz var. Eğer akvaryum tabanı oturmuşsa, ortamda bolca organik atık varsa ve taban da yeterince kalınsa gübrenin içinde olan ama çözünmeden dibe çöken metal bileşikleri kullanılabilir forma gelirler.
Bu olay suda kullanılabilir formda olmayan ama tabana diffüze olan diğer metallerde de geçerlidir. Deneylerinizde kullandığınız sistemi bundan dolayı sormuştum.
ÖNEMLİ NOT: Önceki mesajımda vanadyum için verdiğim 10 nanogram/litre değeri yaşamı idame için yeterli miktar değil, vanadyumun hücre içine alınması ve hücre içi tepkimelerde işe yaraması için gerekli minimum miktardır. Mesajı yazdığım saatten dolayı kafa biraz gitmiş. Düzeltmek istedim.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir