Discuslarım Hastamı?
Gönderim Zamanı: 01 Ekim 2010 12:58
Arkadaslar herkese selam fatih ben buarada.300 litrelik tankımda irili ufaklı 8 adaet diskus besliyorum.içlerinden 1 tanesi (red map) 12 cm cıvarında, 2 gündür hep dipte oturuyor gibi duruyor,saglıklı oldugunu düşünmüyorum gelelı 2 hafta oldu normaldı. 1 tanede 7 cmlık blu cobalt var oda sureklı ısıtıcının yanında saklınıyor dıger balıklarım gayet saglıklı yemlere kosuyolar ama bu ıkısı pek ıyı gozukmuyor,düskus tankıma gecelı 1 ay oldu bıraz acemıyım anlıyacagınız sızce balıklarımın sorunu ne olabılır,garıp bır dıskı parazıt gozlemlemedım , tetra bits ve specturum kullanıyorum. yardımcı olursanız sevınırım
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 01 Ekim 2010 15:19
Alıntıdır...
Makale Oliver Krug isimli bir discussevere ait, bilgiler sadece şahsi görüşlere değilde büyük
bir araştırmaya dayanan verilerden ibarettir.
Uzun bir süre sorunsuz ve başarılı bakılan discus tanklarından toplanan bakım şartlarının bir birikimi olarakda görebiliriz.
Discus bakımı için gerekli ön koşullar
Ön söz:
Discusa yeni başlayanın karşısına çıkan ilk sorun, akvaryumum büyüklüğü ne kadar olmalı,
bir akvaryumda kaç discus besleyebilirim, zemin için hangi kumu seçmeliyim, köklermi kulanayım
ve/veya bitkiler mi, yem olarak ne vereyim, iyi bir discusu nasıl tanıyabilirim,....?
Bu soruları cevaplamak için discus bakımı için gerekli olan ön koşullarını burda topladık.
Yazılmış uygulamalar noksansızlık iddiasını taşımaz, discusseverlerin büyük bir kısmının yaşadığı
tecrübeyi yansıtır.
Discusakvaryumu için gerekli ön koşullar
Tavsiye edilen değerlerin ortalaması:
Akvaryum boyutları
Uzunluğu 140
Derinliği 50
Yüksekliği 60
Hacim 420
Su değerleri:
max. GH 9,00
max. KH 5,00
min. pH 6,00
max. pH 7,00
Nitrat 25,00
Nitrit 0,00
PO4 0,20
Demir 0,30
Bakır 0,00
Max. CO2 20,00
Diğerler:
Discus başı düşen su miktarı 60
Haftalık su değişim miktarı 50%
Yemleme 2-3
Bitki oranı 30%
Bunlardan ayrılan akvaryum boyutları
Tecrübelerin verdiği sonuclar ideal bir akvaryumun 130x60x60 olduğunu gösteriyor.
Daha ufak akvaryumlarda discus beslemek genel olarak münkün, yalnız 120x40x50 (240l) veya
100x50x50 (250l) altna düşmemeli.
Derinlik 40cm (daha iyisi 50 ve 60cm) ve yükseklik en azından 50cm (daha iyisi 60cm) olmalı.
Derinlik ilk bakışda fazla önem taşmıyor gibi gelebilir ama discusun hareket alanını ciddi olarak etkilemekdedir.
Discusa yeni başlayanlar için en mantıklı akvaryumlar 300 litreden (100x50x60 veya 120x50x50) veya 360 l (120x50x60) başlar.
Zemin
Zemin olarak inçe kum seçilmeli, böyle bir zemin discusların doğal yem alma şekilerini ve discus ile beraber beslediğimiz corylerinde yemlemelerini kolaylaştırır. Kumun kenarları kesinlikle keskin olmamalı ve bitki olan bölümlerde 5cm veya daha iyisi 8cm olmalı.
Çakıl kulanmak istenirse bunlarında kenarları keskin olmamalı ve fazla iri seçilmemeli, yoksa aralarına yem artıkları kaçar ve discuslarımızı günde birden fazla beslediğimizide düşünürsek bunun su kalitesini olumsuz etkileyeceği kesin.
İnçe kumda yem ve dışkı artıkları kumun üstünde kalır ve yemlemeden sonra kolaylıkla çekilebilir.
Ufak yuvarlak salyangozlarında akvaryumda bulunmasını yadırgamamak gerekiyor, bu ufak hayvançılar su kalitesinin ve aşırı yemlemenin birer göstergesidirler.
Aşırı bir şekilde çoğalıyorlarsa yemlemeyi abartdığımızı gösterir, salyangozlar toplu halde su yüzeyine çıkmaya çalışıyorlarsa sudaki zararlı maddelerin çoğaldığını gösterir.
Ufak yuvarlak salyangozlardan daha faydalı ve yararlı olan minare salyangozlarını beslemekde fayda var.
Yazmış olduğum faydaların yanısıra bu türler kumu tarla gibi sürerler ve kumun sertleşmesini ölerler.
Kökler
Kökler discuslar altında dinlendikleri ve saklanmalıları için uygundur, yalnız her kök uygun olmaz
akvaryumcudan temin edilen özel kökler kulanılmalı.
Çoğu zaman köklerin suda çürüdüğü söylenir ve böylece suya kötü salınım yapıp discusları rahatsız
(kararma) etiği hakında tartışılır. Burda bir tavsiyede bulunmak istiyorum:
''Kökleri akvaryuma koymadan önce kaynatmanın bir faydası olmaz.''
Hertürlü ağaç ısıtıldığında genişler ve içinde yırtılmalar oluşur, böylece ağacın raksiyon yüzeyi kat ve kat artar.
Kök suda yüzüyorsa veya mantarlar oluşmuş ise veya humin salınımların hızlanması arzu ediliyorsa,
prensip tersine döndürülür, buda osmoz basınçını yükseltmekle olur. Yani kök sudan çıkartılır ve yüksek tuz oranı barındıran bir suya konulur (15litre suya 500gr jod içermeyen tuz).
Kök bu suda 2-3 gün bekletilir ve sonra iyice temiz suda yıkanır.
Işıklandırma
Çoğu akvaristler güçlü bir ışıklandırma kulanıyorlar ve bu güçlü ışık discusları korkutmuyor,
Aksine akvaryumda nekadar çok/güçlü ısık olursa discuslar etrafında bir o kadar az kölge görürler
ve böylece doğal kaçma refleksleri hiç oluşmuyor. Discuslar en güzel renklerini güneş ışığında gösterirler, diğer tarafdan güneş ışığı yosunların aşırı çoğalmasına yol açar.
Amazondaki ışık suyun renginden dolayı filtrelenmiş bir vaziyetde ama aydınlığı bakımından (Lux gücü) çok güçlü bununda nedeni ekvatora yakın olmasındandır.
Bitkiler
Bitki olarak Anubias, Cryptocoryn, Echinodorus ve Vallisneriıe ile olumulu sonuçlar alınır.
Bitkiler mantıken biolojik bir görev görmeli, hızlı büyümeli ve bol miktarda oksijen üretmeli.
İstenilen özelikleri anubias ve bazı crptorcoryn türleri yerine getirmiyorlar, bunların yerine Echinodorus ve Vallisnerie ve su üstünde yüzen (su merçimeği) hızlı çoğalan bitkiler seçilmeli.
Su merçimeği gibi su yüzeyinde yaşayan bitkiler suyun kalitesini çok güzel gösterirler, aşırı çoğalıyorlarsa su değerlerini (nitrat) kontrol etmekde fayda var.
Heiko Bleherin discusbiotop olarak tavsiye etdiği bir akvaryumda sadece kum, kökler ve su yüzeyinde yüzen bitkiler vardir. Böyle bir akvaryumda discuslar kendilerini çok rahat ve güvende hissederler.
Filtre
Su değişimi
Haftalık su değişimlerinde dikkate alınması gereken bir husus, haftaya yayılmış olarak iki defa 25%
su değişimin bir kere yapılan 50%'den daha iyi olmasıdır
Amonyum/Amonyak, Nitrit ve Nitrat
Tartışılmaz amonyak ve nitrit'in Hiçbir akvaryumda bulunmaması gerekiyori, her ikiside balıklar için zehirlidir. Bu maddeler yeterli bir filtrelemede zaten suda bulunmaz bulunsa bile sadece iz olarak çok düşük değerlerde bulunur.
Nitrat ise zehirli değildir ama nitrifikasyonun son halkası olduğu için akvaryumlarımızda kalır ve kayde değer olarakda azalma görünmez. Bu maddeyi akvaryumlarımızdan sadece su değişmleri yaparak uzaklaştırabiliriz.
Nitratın balıklara ne derecede olumsuz etki yaptığı bugün bile tartışma konusu oluyor.
Akvaryum litaratürü zaman zaman Nitrat için üst seviyeler yayınlıyor ve bunları kaynak vermeden yapdığı için bay Patriz Hilsenbeck bir sürü enstitülere Nitrat değerin balıkların büyümesi hakında veya uzun zaman ne gibi bir etki yaptığı hakında sorular içeren yazılar yazdı.
Sonuclar kendisini baya bir şaşırtdı, bu konu hakında tatmin edici araştırmalar yapılmamış.
Gölcülükde bu konu fazla bir önem taşımıyor, balıklarda aşırı nitrat ile bağlantılı bir büyüme depresiyonu ispat edilmemiş.
Patriz symposiumtoplantısında Prof. Dr. Greven' e nitratın balıklara olan etkisini sormuş.
Grevenin görüşü nitratın herhangi bir sorun teşkil etmediği şeklinde imiş, sadece türler arasında yüksek nitrat değerlerine alışma döneminde farklılıklar olduğunu belirtmiş.
Nitratın toksik olduğunu ispatlayan herhangi bir araştırma sonucuda yokmuş, sadece az sayıda sazan balıkların 2000mg/l çok üstünde olan Nitrat değerlerinde öldüklerini belirtmiş.
Üretimtanklarında 100mg/l üstünde nitrat değerleri oluşabilir, yinede 50mg/l akvaristler için üst değer olarak kabul edilmeli. Patriz yavru büyümesinde nitratın etki yaptığını gözlemlememiş.
Onun tecrübelerine göre yemlemenin ve su değişimlerin (mineraller) daha fazla etki yapıyormuş.
Normal bir akvaristin Nitrat değeri 25-50mg/l arası değilse bunun nedenini sorgulaması gerekiyor.
Balık sayısı normal olan ve su değişim oranı iyi olan akvaryumların nitrat değeri 50mg/l geçmez.
Bunun aksine Frank Tinnes ve bazı discus severlerin edindiği tecrübeler nitrat değerinin 50mg üstüne çıktığında discusların büyümesini yavaşlatdığı yönünde olmuş.
Suyun nitrat değeri üretimde münkün olduğu kadar düşük tutulmalı. Bacto W1'i test ederken düşük
nitratan etkisini aynı batımdan olan yavruları karşılaştırdığında farkını görmüş.
Lorenz Huber'in sürekli su değişimi gerçekleştiği setlerini test ettiğindede yavruların sürekli taze suda yaşadıklarından dolayı gelişimlerinin çok iyi olduğunu görmüş, bu tanklardada nitrat değeri 20mg'ın üstüne çıkmıyordu.
Tabi bunlar eskidende biliniyordu, o zamanlar nitrat filtreler çoğu üretimhanelerde bulunurdu, bu filtrelere bağlı olan bazı sorunlardan ötürü bu tip filtreler bugün unutulmuş ve kulanılmamakda.
Birçok üreticilerde yavruların sağlıklı büyümesinde ve nitrat değerin düşüklüğünde bir bağlantı görüyorlar. Frank, balık çiftliklerinde edilen tecrübeleri (gıda balıkcılık) bizler için örenk olarak görmüyor, çünkü onların hedefleri bizimkinden farklı. Tabağındaki balığı kim incelerki,
formunda yığılma/orantısızlık veya solungaçkapakların kalın olması veya sırt kısmın kambur olması tüketiçinin önem verdiği unsurlar değil.
Unutmamalıyızki akvaryumda nitrat değeri kendi/tek başına değerlendirilmemeli, nitrat değeri aynı
zamanda birçok ölcülmeyen maddelerinde bir göstergesidir. Nitrat ile birlikde bu maddelerde birikir ve bunlarda nitrat ile beraber ançak su değişimi yaparak akvaryumdan uzaklaşır.
Sonuc olarak birçok discus bakıcı ve üretiçi kendi tecrübelerini topluyor, nitratın discus bakımında
veya üretimindeki etkisi bilimsel olarak araştırılmamıştır. Bu yüzden yukarıda yazılı olan su parametreleri baz alırsanız yanlış yapmış olmazsınız.
İletkenlik, KH ve GH
İletkenlik değeri suda cözünmüş olan bütün tuzların toplamıdır.
Dünyadaki tatlısuların bileşimi standart iyonlar dengesine göredir, sadece farklı yüksekliklerde
iletkenlik değişebilir ama coğunlukla temeli standart iyonlar dengesine bağlıdır.
Katyon tarafı:
Calsiyum 64,4%
Natiyum 18,4%
Magnesium 10,6%
Kalyum 6,6%
Diğer tarfda:
Hydrojencarbonat (KH) 80,0%
Sulfat 13,7%
Klorid 6,3%
Hızlı hesaplar için kaba bir formül vardır, buna göre iletkenliğin bir değeri 33GH'ya eşittir ve Gh'nın
da 80% KH dır.
Sertliği etkiliyen maddeler sadece Calciyum, Magnesiyum ve hydrojenkarbonatlardır.
Bu nedenden dolayı düşük GH ve KH değeri olsa bile iletkenlik yüksek olabiliyor.
Frankfurtdaki çeşme suyumda iletkenlik 600 ve GH 14 idi, aslında iletkenli değerim 462 olması gerekiyordu. KH değerin payıda 80% olarak kabul edersek benim KH derğerim 11,2 olmalıydı ve benim çeşme suyumda ne var...............................4,5.
Şimdi kaldığım yerde (Herrsching) çeşmemden sıvı beton akıyor, bunu mutlaka ozmos suyu ile karıştırmak gerekiyor.
Ama burda standart iyon değeri dogru gibi. Ölçmüş olduğum değerler pH 7,2 (24saat sonra pH 8,2)
KH 14 ve GH 17 iltekenlik değerim ise 660.
Sonuç: İletkenlik ile GH ve KH değeri hakında bir fikir yürtmek istiyorsak çeşme suyun standart iyon dengesi doğuru olmalı, bunuda ançak suyu aldığımız yerden su analizi istiyerek bilebiliriz.
İletkenlik değerin kendi başına GH ve KH değeri hakında bir ifade vermediği için mutlaka çok önem taşıyan (üretim) KH değerinide ölçmeliyiz. Damla testleri ile KH 3'e kadar çok iyi ölçümler yapabiliyoruz, bunun altındada güvenilir ölçüm yapmak münkün, ama bu şekilde:
100ml su alıyoruz, pH değerini ölçüyoruz, sonra damla damla (sayın) suya KH sıvısı koyuyoruz.
Nezamanki pH değeri 4,3'ün altına düşdü suya damlatılan damlaların sayısını 0,05 ile carpızoruz ve KH değerini elde ediyoruz. 50ml su kulanıçaksak damalasayısını 0,1 ile carpmalıyız. Önemli olan kulanacağımız damla testleri 5ml suda 1 KH gösterenlerden olmalı.
İletkenli suyun ozmos basıncını çiddi mağnada belirler. İletkenlik suyun temizliği hakında bir bilgi vermez, düşük iletkenlik değerlerdede suda iletkenliğe yansımayan zehirler olabilir.
KH – CO2 – pH Üçgeni
Çoğu zaman karşılaştığımız bir soru, iletkeniğin ve KH'nın düşük olduğu halde pH değerin yüksek olmasının nedeni (örnek iltekenlik 220, KH 1,8 ve pH 8,2). Bu kombinsyon münkün, ama ozaman
olağan dışı durumlarda vardır.
Bizim tanımladığımız üçgentakımzıldız vardır:
KH – CO2 – pH
Bu tip kominasyonların suda neredeyse yok sayılacak kadar az CO2 bulunmasına dayanır ve böylece pH değeri yükselir, yumuşak suyumuz oldu halde pH değeri yüksek olur.
Düşük CO2'nin sebebi güçlü bir havalandırma, şelale filtre, az balık sayısı, bol miktarda bitki veya bütün bunların kombinasyonu.
Bu tip sular sabit değildir, bir anda suya CO2 girerse, pH değeri aşırı düşebiliyor. Böyle akvaryumlar birde aşırı bitkiliyse, gündüz bitkiler CO2 çeker ve pH değeri üykselir, gece ise bitkler suya CO2 verir ve pH değeri düşer. Bu pH değerin sürekli yükselip düşmesine yol açabilir ve discusların sağlığı açısından iyi olmaz.
Tamponlayıcı olarak KH
Bir arkaşımın söylediğine göre, torf kulanmanın bir avantajı karbontamponu bulunmadığında bu tamponu humidik asitler üstleniyormuş. Bu söylentiyi bir çok kez duymuşduk ama humidik asitler nasıl tamponlayıcı görevi gördüğü pek bilinmez.
Bunun üzerine bay Werner Krafczyk anlaşılır bir şekilde bunun nedenlerini açıkladı.
KH neden bir tamponluyucu?
Diyelimki bir suda natriumkarbonat cözüyoruz, o zaman aşağıdaki reaksiyonu elde ederiz
(kimyasal olarak yazılışı tam doğru değil)
Na2CO3 + H2O ↔ 2NaOH + H2CO3
Denge raksyonunda oluşan sodyum/natriumhydroksid güçlü bir elekrolitdir ve böylece geniş bir ölçüde iyonlara ayrılmış durumdadır.
NaOH ↔ Na++OH-
Yani denge sağ tarafa yoğunlaşmış durumda. Karbonik asit zayıf bir elektrolitdir,
bu yüzden H2CO3 ↔ 2H++CO2-- dengenin sol tarafında kalır.
Özetlemek gerekirse böyle bir reaksyon denklemi oluşur:
2Na++CO3-- + 2H2O ↔ 2Na++ 2OH- + H2CO3
Sağ taraf cözeltide bir çok hidroksid-iyonları içerir, yani cözeltinin reaksiyonu bazik (pH>7).
Şimdi sadece zayıf asit ve güçlü bazdan oluşmuş olan (örneğimiz: karbonik asit ve sodalı su) tuzlar ayrılır, veya tersi güçlü bir asitden ve zayıf bir bazdan. Güçlü bir asitden ve zayıf bir bazdan oluşan tuzlar kayda değer bir ayrıma/parçalanmaya (dissoziation) mağdur kalmaz.
Yemek tuzunu (NaCl) suda cözersek pH değeri değişmez, çünkü bu tuz güçlü bir asitden (hidroklorik asit) ve birde güçlü bir bazdan (sut kostik/sodalı su) oluşmuş.
Şimdi böyle bir sistemin tampon etkisi nasıl var oluyor?
Hidroklorik asit eklersek
2Na++ 2OH- + H2CO3 + 2HCl ↔ 2NaCL + 2H2O + H2CO3
sağ tarafda güçlü asit içeren bir tuz ve güçlü bir baz (NaCl) olduğunu görürüz bu tuz ayrılmamış olduğu için pH değerini etkilemez, H2O sudur ve geriye sadece karbonik asit (H2CO3) kalır.
Bu durum yukardada vardı, H2CO3 ↔ 2H++ CO3-- zayıf bir elektrolid olarak sadece az miktarda ayrılır, pH değeri hatırladığıma göre yaklaşık 4,3.
Bu tampon aslında şu mağnaya geliyor:
Sodyum/natriumkarbonatdan oluşan bir çözeltiyi suya eklersek pH düşüşü 4,3 kadar yavaşlatılmış bir halde düşeçek. Asit vermeye devam edersem, hidrojen-iyonları çok hızlı coğalaçak ve pH derin lere düşeçek. Humidik asitlerdede benzer bir durum oluşuyor, sadece bunlar karbonik asitden daha zayıf olduğu için tamponlama güçü daha az, doğru hatırlıyorsam humidik asitlerin pH değeri yaklaşık 3,5.
Peki akvaryumda tomponlara neden ihtiyaç duyulur, normalde akvaryumlarımıza asit dökmüyoruzki?
Takbiki döküyoruz, direk olarak olmasada, yemlemeler ile ve balıklarımızın yemlemeden dolayı oluşan dışkılarla, yahut yem artıkların parçalanması ile de asit oluşur, suda tampon olmaz ise asitler pH'nın hızlı düşmesine neden olur. Bu duruma sık rastlanmamanın sebebi sudaki tamponun ve su değişimin etkisi büyük. Bütün su-kimyası çok daha kompleks ve ben burada basit bir örnek ile suyun tampon etkisini anlatmaya çalışdım, bu yüzden olasılıklı ufak kimyasal hataları lütfen fazla büyütmiyelim.
Ozmos suyunu sertleştirmek
Ozmoz suyununu sertleştirmeye sadece natriumhydrojenkarbonatın yeterli geldiği çok yaygın bir düşence. Böyle bir sertleştirme tek başına uygun değil, çünkü KH' ya (Magnezium veya Kalziyum) karşı gelen önemli tarafın eksikliği yaşanır. Sadece Natriumhydorjenkarbonat ile sertleştirirsek, bir tarafdan doğal olmayan bir İyon dengesi elde ederiz, diğer tarafdan kalsiyum ve magnesiyum (Gh'nın parçaları) eksikliği yaşanır, buda çok daha olumsuz bir durum.
Natriumhydrojenin var olma yeteneği olmadığından tamponlama görevini yapamıyor.
Natriumhydrojenkarbonat aşırı ve ani bir pH düşüşünü engelemek için kulanılabilir.
Torf
Torf akvaryum suyunu hazırlamak için güzel ve faydalı bir filtremedyumu teşkil eder.
Asitli beyaz torf Kalziyum ile birleşdiğinde Karbonatsertliğini (KH) düşürebiliyor, su yumuşuyor ve böylece iletkenliğide düşüyor. Torfun verdiği tabaka-asit salınımından dolayı suyun pH değerinide düşürüyor ve suyun organik özlerini zenginleştiriyor. İçerdiği hümin maddeler, tabaka asitler ve yağasitler mantarlaşmayı engeleler ve sudaki mikrop sayısını düşürür.
Yüksek KH sertliğini sadece torf ile düşürmek pek mantıklı değil, yüksek KH değerlerinde çok miktarda torf kulanmak gerekiyor. Torf kulanmadan önce ozmoz suyu ile karıştırılmış bir su hazırlamak daha mantıklı olur.
Yaklaşık 100litre suya 0,5-1l ıslak beyaz torf kulanılır, iki haftalık aralıklarla bu torf değiştirilir.
Bu işlemlerde herzaman su değerlerini (pH ve nitrit) kontrol etmeli. Cama cam akvaryumlarda dış filtrede torf kulanılıyorsa nitriti nitrata ceviren bakterilerin torfun antibakteriyel etkisinden dolayı etkilenebiliyorlar ve sonuc olarak suda nitrit birikebiliyor. Bu yüzdende dış filtrelerde torf kulanılaçaksa en son kısımda kulanılmalı. Torf ile filtre ediliyorsa aşırı Ph düşüşünü engelemek için
KH serliğinin 2° altına düşmemesini sağlamalıyız.
Torf ilk saatlerde gösterdiği etki ile uzun süre kulanıldığı zamanki etkisi farklıdır.
Torf birkaç saat kulanılaçaksa KH ve pH değeri düşer ama suyun rengi az biraz kahverengi olur.
Dört gün sonra suyun rengi baya bir koyulaşır, bunun nedeni torfdan çıkan hümin maddelerdir.
Bitkilerin büyümesinide farklı olarak etkiliyor. Yosunlar çoğunlukla çok çabuk kayıp oluyor,
kölge seven bitkilerin gelişimi artıyor ve yüksek ışığa ihtiyaç duyan bitkilerin büyümesi yavaşlıyor.
Discus sorunlu bir balıkmı?
Mağlesef çoğu zaman discus hassas ve sorunlu bir balık olarak tanımlanıyor, bunun en büyük nedenleri beslemeden önceden bilgi edinmediği ve gerekli ön koşulların sağlanmamasından kaynaklarnıyor.
Besleyiçinin birde interneti varsa çeşitli forumlarda hasta, karamış, beyaz dışkılı, zayıflamış discuslar hakında birsürü konular bulur. Tabi hasta olan discusa çağre aramak ve araştırmalarda bulunmak gerekiyor ama sanki çoğu akvaryumlarda sadece hasta discuslar yüzüyormuş gibi bir görüntü oluşuyor.
Mutlaka discus basit bir balık değil, ama benim gözümde sorunlu bir balıkda değil sadece birkaç kuraları esasa almak gerekiyor.
1. Discusa iyi bakım koşuları sunmak gerekiyor,
2. Satın alacağımız yeri iyi seçmeliyiz,
3. Balıkturizimine kapılmamalıyız (bir balık burdan bir balık ordan),
4. Sağlam bir karantina uygulamak
Çoğunlukla meydana gelen sorunlara bakım şartlarında bir değişiklik sebep oluyor,
kendim bu olumsuzlukları daha net analize edebilmek için bir akvaryum günlüğü tutuyorum.
Günlüğe yapmış olduğum bütün değişiklikleri not alıyorum, sonradan çoktan unutulmuş veya akıla gelmeyen değişikliklerin farkına kolayca varılabiliyor.
Karantina ve discusların alışması
Özenli bir alıştırma ve sağlam bir karantinaya mağlesef yeterince önem verilmiyor.
Karantinadaki baş hedef balıkları takip etmek, su değerlerine alıştırmak ve ana tank ile karşılıklı su aşılamalarıdır.
Discuslar gelmiş oldukları ortamın biolojik dengesine ve ordaki mevcud bakteriler ve virüslerle uyum içinde yaşamaya alışmışdırlar. Yani discus belirli stres faktörlerle yaşamaya uyum sağlamıştır.
Şimdi yeni gelen discuslar karantina uygulanmadan yeni bir ortama atıldığında ek olarak yeni bir biolojik dengeye ve değişik bir su yapısına (su sertliği, ısı, pH...) mağruz kalır. Buda zaten discusların mücadele vermek oldukları stresin üstüne stres katar. Büyük bir ihtimal akvaryuma yeni gelen discuslar eski discuslar tarafından bastırılaçaktır ve akvaryumun hiyeraşisinde kendilerine yer kazanmak zorunda kalaçaklardır, yani mevcud streslere yeni stresler ekleniyor.
Bunun üstüne birde discusların tanımadığı yeni virüsler eklenirse (mevcud discusların alışık oldukları) bu bardağı taşıran son damla olabilir. Bu risk tankın eski discus halkı içinde gecerli,
ama onların avantajı hazırda olan su parametrelerine alış olmalarıdır. Onlar için sadece bir olumsuzluk (stres) ekleniyor. Tabi bu herzaman yeni gelen bakteri, parazit, virüs kültürlerini hoş karşılayaçak demek değildir. Riski hem akvaryuma yeni giren, hemde eski discuslar taşırlar
ama muhtemelen yeni discusların bu durmla (stresler) daha çok zorlanacaklardır.
Eksik bir alıştırmadan oluşan olumsuzluklar kendini ektoparazitlerin gösterebilir. Görünüşde hiçbir zarar görmeselerde bağışık sistemlerin muvakkat olarak zorlanmasından dolayı ilerleyen zamanlardada sorunlar yaşanabilir. Bağırsak parazitlerin çoğalması bu geç belirtilerden bir tanesi.
Isı tedavisi:
Isı tedavinin tesiri discusun mukoza üretiminin yanısıra genel metabolizmanın hızlanmasına ve bağşıklık direncinin artmasına yol açar. Memelilerin ateşlenmesi ile kıyaslanabilir. Kılavuz değer olarak balığın alışık olduğu su sıcaklığını 10°C yükseltmek gerekiyor. Balığın türüne göre bu değer değişebilir. Yalnız bu 30°C de beslediğimiz discuslarımızın 40°C ye dayanacağı anlamına gelmez.
Isının yükselmesi oranı ile balığın oksijen ihtiyacı neredeyse iki katına çıkar, aynı zamanda kanın taşıyabileceği oksijen miktarı düşer ve suyun ısısı yükseldikce suda cözünmüş oksijen değeride düşer. Üst sınır 35°C 'yi geçmemeli, bu sıcaklığa coğu balık türleri dayanamazlar.
Böyle aşırı sıçaklıklarda fizolojik dengenin tekrar normala dönmesi haftalar alabilir. Isı tedavisinin discusa verdiği yük küçümsenmiyecek kadar ağır.
Discus ısı tedavisinden dolayı çok zorlandığı için bu yöntemi gerekmediği takdirde uygulamamak gerekiyor. Isı tedavisi bağırsak parazitlerine karşı uygulanır ve burda uygulamak mantıklıdırda.
Balığın dışkısı beyaz olur ve iştahsızlık görünür. Ichtyoya karşıda uygulanabilir, sıcaklık beş gün için 32°C yükseltilir ve sonra sıcaklık yavaşca (bir hafta) düşürülür.
Parazitlerin gelişimi hızlanır ve taşıyıcıdan daha erken düşerler, sıcaklığın etkisinden dolay oksijen yetersizliğinden ölürler. Costiaya karşıda ısı tedavisi uygulanabilir, discusun mukoza üretimi ve bağışıklığı artar. Isı tedavisi her türlü solungaç hastalıklarına karşı kulanılmamalı, Oodinin solungaçlarada yayıldığı için ısı tedavisi uygulanmaz.
Discusun organisması ısı tedavisinden zorlandığı için ısıyı yavaş yavaş 2-3 günde 6-7°C yükseltmek (max.35°C) ve akvaryumu çok iyi havalandırma gerekiyor. Sıcaklık beş gün boyunca sabit tutulur ve ilk günlerde yemlense bile çok az ve ballast (safra) değerleri yüksek olan besinler sunulmalı.
Akvaryumda oksijen değeri sıcaklık nedeniyle çok az çözünmüş durumda, yemlemede zaten düşük olan oksijen oranını dahada düşürür. Tedavinin bitmesine yakın discusların iştahları tekrar yerine gelmesi gerekiyor, yoksa tedavi birkaç gün daha uzaltılabilinir. Tedavi sona erdikten sonra ısı tekrar yavaşca düşürülmeli, günlük bir derece.
Adet sayısı ve sosyal davranışlar:
Önkoşuların devamı gelecek
Oliver Krug
[QUOTE=Fatih Pekin]Arkadaslar herkese selam fatih ben buarada.300 litrelik tankımda irili ufaklı 8 adaet diskus besliyorum.içlerinden 1 tanesi (red map) 12 cm cıvarında, 2 gündür hep dipte oturuyor gibi duruyor,saglıklı oldugunu düşünmüyorum gelelı 2 hafta oldu normaldı. 1 tanede 7 cmlık blu cobalt var oda sureklı ısıtıcının yanında saklınıyor dıger balıklarım gayet saglıklı yemlere kosuyolar ama bu ıkısı pek ıyı gozukmuyor,düskus tankıma gecelı 1 ay oldu bıraz acemıyım anlıyacagınız sızce balıklarımın sorunu ne olabılır,garıp bır dıskı parazıt gozlemlemedım , tetra bits ve specturum kullanıyorum. yardımcı olursanız sevınırım[/QUOTE] tankınız ve balıkların geliş tarihi bakım koşullarıyla alakalı bilgi vermezseniz( tankın bulunduğu yer güneş ışık alması eklenen maddeler sıcaklık su değişikliği oran ve zamanı ph iletkenlik nitrat vb.) yardımcı zor olunur...
Makale Oliver Krug isimli bir discussevere ait, bilgiler sadece şahsi görüşlere değilde büyük
bir araştırmaya dayanan verilerden ibarettir.
Uzun bir süre sorunsuz ve başarılı bakılan discus tanklarından toplanan bakım şartlarının bir birikimi olarakda görebiliriz.
Discus bakımı için gerekli ön koşullar
Ön söz:
Discusa yeni başlayanın karşısına çıkan ilk sorun, akvaryumum büyüklüğü ne kadar olmalı,
bir akvaryumda kaç discus besleyebilirim, zemin için hangi kumu seçmeliyim, köklermi kulanayım
ve/veya bitkiler mi, yem olarak ne vereyim, iyi bir discusu nasıl tanıyabilirim,....?
Bu soruları cevaplamak için discus bakımı için gerekli olan ön koşullarını burda topladık.
Yazılmış uygulamalar noksansızlık iddiasını taşımaz, discusseverlerin büyük bir kısmının yaşadığı
tecrübeyi yansıtır.
Discusakvaryumu için gerekli ön koşullar
Tavsiye edilen değerlerin ortalaması:
Akvaryum boyutları
Uzunluğu 140
Derinliği 50
Yüksekliği 60
Hacim 420
Su değerleri:
max. GH 9,00
max. KH 5,00
min. pH 6,00
max. pH 7,00
Nitrat 25,00
Nitrit 0,00
PO4 0,20
Demir 0,30
Bakır 0,00
Max. CO2 20,00
Diğerler:
Discus başı düşen su miktarı 60
Haftalık su değişim miktarı 50%
Yemleme 2-3
Bitki oranı 30%
Bunlardan ayrılan akvaryum boyutları
Tecrübelerin verdiği sonuclar ideal bir akvaryumun 130x60x60 olduğunu gösteriyor.
Daha ufak akvaryumlarda discus beslemek genel olarak münkün, yalnız 120x40x50 (240l) veya
100x50x50 (250l) altna düşmemeli.
Derinlik 40cm (daha iyisi 50 ve 60cm) ve yükseklik en azından 50cm (daha iyisi 60cm) olmalı.
Derinlik ilk bakışda fazla önem taşmıyor gibi gelebilir ama discusun hareket alanını ciddi olarak etkilemekdedir.
Discusa yeni başlayanlar için en mantıklı akvaryumlar 300 litreden (100x50x60 veya 120x50x50) veya 360 l (120x50x60) başlar.
Zemin
Zemin olarak inçe kum seçilmeli, böyle bir zemin discusların doğal yem alma şekilerini ve discus ile beraber beslediğimiz corylerinde yemlemelerini kolaylaştırır. Kumun kenarları kesinlikle keskin olmamalı ve bitki olan bölümlerde 5cm veya daha iyisi 8cm olmalı.
Çakıl kulanmak istenirse bunlarında kenarları keskin olmamalı ve fazla iri seçilmemeli, yoksa aralarına yem artıkları kaçar ve discuslarımızı günde birden fazla beslediğimizide düşünürsek bunun su kalitesini olumsuz etkileyeceği kesin.
İnçe kumda yem ve dışkı artıkları kumun üstünde kalır ve yemlemeden sonra kolaylıkla çekilebilir.
Ufak yuvarlak salyangozlarında akvaryumda bulunmasını yadırgamamak gerekiyor, bu ufak hayvançılar su kalitesinin ve aşırı yemlemenin birer göstergesidirler.
Aşırı bir şekilde çoğalıyorlarsa yemlemeyi abartdığımızı gösterir, salyangozlar toplu halde su yüzeyine çıkmaya çalışıyorlarsa sudaki zararlı maddelerin çoğaldığını gösterir.
Ufak yuvarlak salyangozlardan daha faydalı ve yararlı olan minare salyangozlarını beslemekde fayda var.
Yazmış olduğum faydaların yanısıra bu türler kumu tarla gibi sürerler ve kumun sertleşmesini ölerler.
Kökler
Kökler discuslar altında dinlendikleri ve saklanmalıları için uygundur, yalnız her kök uygun olmaz
akvaryumcudan temin edilen özel kökler kulanılmalı.
Çoğu zaman köklerin suda çürüdüğü söylenir ve böylece suya kötü salınım yapıp discusları rahatsız
(kararma) etiği hakında tartışılır. Burda bir tavsiyede bulunmak istiyorum:
''Kökleri akvaryuma koymadan önce kaynatmanın bir faydası olmaz.''
Hertürlü ağaç ısıtıldığında genişler ve içinde yırtılmalar oluşur, böylece ağacın raksiyon yüzeyi kat ve kat artar.
Kök suda yüzüyorsa veya mantarlar oluşmuş ise veya humin salınımların hızlanması arzu ediliyorsa,
prensip tersine döndürülür, buda osmoz basınçını yükseltmekle olur. Yani kök sudan çıkartılır ve yüksek tuz oranı barındıran bir suya konulur (15litre suya 500gr jod içermeyen tuz).
Kök bu suda 2-3 gün bekletilir ve sonra iyice temiz suda yıkanır.
Işıklandırma
Çoğu akvaristler güçlü bir ışıklandırma kulanıyorlar ve bu güçlü ışık discusları korkutmuyor,
Aksine akvaryumda nekadar çok/güçlü ısık olursa discuslar etrafında bir o kadar az kölge görürler
ve böylece doğal kaçma refleksleri hiç oluşmuyor. Discuslar en güzel renklerini güneş ışığında gösterirler, diğer tarafdan güneş ışığı yosunların aşırı çoğalmasına yol açar.
Amazondaki ışık suyun renginden dolayı filtrelenmiş bir vaziyetde ama aydınlığı bakımından (Lux gücü) çok güçlü bununda nedeni ekvatora yakın olmasındandır.
Bitkiler
Bitki olarak Anubias, Cryptocoryn, Echinodorus ve Vallisneriıe ile olumulu sonuçlar alınır.
Bitkiler mantıken biolojik bir görev görmeli, hızlı büyümeli ve bol miktarda oksijen üretmeli.
İstenilen özelikleri anubias ve bazı crptorcoryn türleri yerine getirmiyorlar, bunların yerine Echinodorus ve Vallisnerie ve su üstünde yüzen (su merçimeği) hızlı çoğalan bitkiler seçilmeli.
Su merçimeği gibi su yüzeyinde yaşayan bitkiler suyun kalitesini çok güzel gösterirler, aşırı çoğalıyorlarsa su değerlerini (nitrat) kontrol etmekde fayda var.
Heiko Bleherin discusbiotop olarak tavsiye etdiği bir akvaryumda sadece kum, kökler ve su yüzeyinde yüzen bitkiler vardir. Böyle bir akvaryumda discuslar kendilerini çok rahat ve güvende hissederler.
Filtre
Su değişimi
Haftalık su değişimlerinde dikkate alınması gereken bir husus, haftaya yayılmış olarak iki defa 25%
su değişimin bir kere yapılan 50%'den daha iyi olmasıdır
Amonyum/Amonyak, Nitrit ve Nitrat
Tartışılmaz amonyak ve nitrit'in Hiçbir akvaryumda bulunmaması gerekiyori, her ikiside balıklar için zehirlidir. Bu maddeler yeterli bir filtrelemede zaten suda bulunmaz bulunsa bile sadece iz olarak çok düşük değerlerde bulunur.
Nitrat ise zehirli değildir ama nitrifikasyonun son halkası olduğu için akvaryumlarımızda kalır ve kayde değer olarakda azalma görünmez. Bu maddeyi akvaryumlarımızdan sadece su değişmleri yaparak uzaklaştırabiliriz.
Nitratın balıklara ne derecede olumsuz etki yaptığı bugün bile tartışma konusu oluyor.
Akvaryum litaratürü zaman zaman Nitrat için üst seviyeler yayınlıyor ve bunları kaynak vermeden yapdığı için bay Patriz Hilsenbeck bir sürü enstitülere Nitrat değerin balıkların büyümesi hakında veya uzun zaman ne gibi bir etki yaptığı hakında sorular içeren yazılar yazdı.
Sonuclar kendisini baya bir şaşırtdı, bu konu hakında tatmin edici araştırmalar yapılmamış.
Gölcülükde bu konu fazla bir önem taşımıyor, balıklarda aşırı nitrat ile bağlantılı bir büyüme depresiyonu ispat edilmemiş.
Patriz symposiumtoplantısında Prof. Dr. Greven' e nitratın balıklara olan etkisini sormuş.
Grevenin görüşü nitratın herhangi bir sorun teşkil etmediği şeklinde imiş, sadece türler arasında yüksek nitrat değerlerine alışma döneminde farklılıklar olduğunu belirtmiş.
Nitratın toksik olduğunu ispatlayan herhangi bir araştırma sonucuda yokmuş, sadece az sayıda sazan balıkların 2000mg/l çok üstünde olan Nitrat değerlerinde öldüklerini belirtmiş.
Üretimtanklarında 100mg/l üstünde nitrat değerleri oluşabilir, yinede 50mg/l akvaristler için üst değer olarak kabul edilmeli. Patriz yavru büyümesinde nitratın etki yaptığını gözlemlememiş.
Onun tecrübelerine göre yemlemenin ve su değişimlerin (mineraller) daha fazla etki yapıyormuş.
Normal bir akvaristin Nitrat değeri 25-50mg/l arası değilse bunun nedenini sorgulaması gerekiyor.
Balık sayısı normal olan ve su değişim oranı iyi olan akvaryumların nitrat değeri 50mg/l geçmez.
Bunun aksine Frank Tinnes ve bazı discus severlerin edindiği tecrübeler nitrat değerinin 50mg üstüne çıktığında discusların büyümesini yavaşlatdığı yönünde olmuş.
Suyun nitrat değeri üretimde münkün olduğu kadar düşük tutulmalı. Bacto W1'i test ederken düşük
nitratan etkisini aynı batımdan olan yavruları karşılaştırdığında farkını görmüş.
Lorenz Huber'in sürekli su değişimi gerçekleştiği setlerini test ettiğindede yavruların sürekli taze suda yaşadıklarından dolayı gelişimlerinin çok iyi olduğunu görmüş, bu tanklardada nitrat değeri 20mg'ın üstüne çıkmıyordu.
Tabi bunlar eskidende biliniyordu, o zamanlar nitrat filtreler çoğu üretimhanelerde bulunurdu, bu filtrelere bağlı olan bazı sorunlardan ötürü bu tip filtreler bugün unutulmuş ve kulanılmamakda.
Birçok üreticilerde yavruların sağlıklı büyümesinde ve nitrat değerin düşüklüğünde bir bağlantı görüyorlar. Frank, balık çiftliklerinde edilen tecrübeleri (gıda balıkcılık) bizler için örenk olarak görmüyor, çünkü onların hedefleri bizimkinden farklı. Tabağındaki balığı kim incelerki,
formunda yığılma/orantısızlık veya solungaçkapakların kalın olması veya sırt kısmın kambur olması tüketiçinin önem verdiği unsurlar değil.
Unutmamalıyızki akvaryumda nitrat değeri kendi/tek başına değerlendirilmemeli, nitrat değeri aynı
zamanda birçok ölcülmeyen maddelerinde bir göstergesidir. Nitrat ile birlikde bu maddelerde birikir ve bunlarda nitrat ile beraber ançak su değişimi yaparak akvaryumdan uzaklaşır.
Sonuc olarak birçok discus bakıcı ve üretiçi kendi tecrübelerini topluyor, nitratın discus bakımında
veya üretimindeki etkisi bilimsel olarak araştırılmamıştır. Bu yüzden yukarıda yazılı olan su parametreleri baz alırsanız yanlış yapmış olmazsınız.
İletkenlik, KH ve GH
İletkenlik değeri suda cözünmüş olan bütün tuzların toplamıdır.
Dünyadaki tatlısuların bileşimi standart iyonlar dengesine göredir, sadece farklı yüksekliklerde
iletkenlik değişebilir ama coğunlukla temeli standart iyonlar dengesine bağlıdır.
Katyon tarafı:
Calsiyum 64,4%
Natiyum 18,4%
Magnesium 10,6%
Kalyum 6,6%
Diğer tarfda:
Hydrojencarbonat (KH) 80,0%
Sulfat 13,7%
Klorid 6,3%
Hızlı hesaplar için kaba bir formül vardır, buna göre iletkenliğin bir değeri 33GH'ya eşittir ve Gh'nın
da 80% KH dır.
Sertliği etkiliyen maddeler sadece Calciyum, Magnesiyum ve hydrojenkarbonatlardır.
Bu nedenden dolayı düşük GH ve KH değeri olsa bile iletkenlik yüksek olabiliyor.
Frankfurtdaki çeşme suyumda iletkenlik 600 ve GH 14 idi, aslında iletkenli değerim 462 olması gerekiyordu. KH değerin payıda 80% olarak kabul edersek benim KH derğerim 11,2 olmalıydı ve benim çeşme suyumda ne var...............................4,5.
Şimdi kaldığım yerde (Herrsching) çeşmemden sıvı beton akıyor, bunu mutlaka ozmos suyu ile karıştırmak gerekiyor.
Ama burda standart iyon değeri dogru gibi. Ölçmüş olduğum değerler pH 7,2 (24saat sonra pH 8,2)
KH 14 ve GH 17 iltekenlik değerim ise 660.
Sonuç: İletkenlik ile GH ve KH değeri hakında bir fikir yürtmek istiyorsak çeşme suyun standart iyon dengesi doğuru olmalı, bunuda ançak suyu aldığımız yerden su analizi istiyerek bilebiliriz.
İletkenlik değerin kendi başına GH ve KH değeri hakında bir ifade vermediği için mutlaka çok önem taşıyan (üretim) KH değerinide ölçmeliyiz. Damla testleri ile KH 3'e kadar çok iyi ölçümler yapabiliyoruz, bunun altındada güvenilir ölçüm yapmak münkün, ama bu şekilde:
100ml su alıyoruz, pH değerini ölçüyoruz, sonra damla damla (sayın) suya KH sıvısı koyuyoruz.
Nezamanki pH değeri 4,3'ün altına düşdü suya damlatılan damlaların sayısını 0,05 ile carpızoruz ve KH değerini elde ediyoruz. 50ml su kulanıçaksak damalasayısını 0,1 ile carpmalıyız. Önemli olan kulanacağımız damla testleri 5ml suda 1 KH gösterenlerden olmalı.
İletkenli suyun ozmos basıncını çiddi mağnada belirler. İletkenlik suyun temizliği hakında bir bilgi vermez, düşük iletkenlik değerlerdede suda iletkenliğe yansımayan zehirler olabilir.
KH – CO2 – pH Üçgeni
Çoğu zaman karşılaştığımız bir soru, iletkeniğin ve KH'nın düşük olduğu halde pH değerin yüksek olmasının nedeni (örnek iltekenlik 220, KH 1,8 ve pH 8,2). Bu kombinsyon münkün, ama ozaman
olağan dışı durumlarda vardır.
Bizim tanımladığımız üçgentakımzıldız vardır:
KH – CO2 – pH
Bu tip kominasyonların suda neredeyse yok sayılacak kadar az CO2 bulunmasına dayanır ve böylece pH değeri yükselir, yumuşak suyumuz oldu halde pH değeri yüksek olur.
Düşük CO2'nin sebebi güçlü bir havalandırma, şelale filtre, az balık sayısı, bol miktarda bitki veya bütün bunların kombinasyonu.
Bu tip sular sabit değildir, bir anda suya CO2 girerse, pH değeri aşırı düşebiliyor. Böyle akvaryumlar birde aşırı bitkiliyse, gündüz bitkiler CO2 çeker ve pH değeri üykselir, gece ise bitkler suya CO2 verir ve pH değeri düşer. Bu pH değerin sürekli yükselip düşmesine yol açabilir ve discusların sağlığı açısından iyi olmaz.
Tamponlayıcı olarak KH
Bir arkaşımın söylediğine göre, torf kulanmanın bir avantajı karbontamponu bulunmadığında bu tamponu humidik asitler üstleniyormuş. Bu söylentiyi bir çok kez duymuşduk ama humidik asitler nasıl tamponlayıcı görevi gördüğü pek bilinmez.
Bunun üzerine bay Werner Krafczyk anlaşılır bir şekilde bunun nedenlerini açıkladı.
KH neden bir tamponluyucu?
Diyelimki bir suda natriumkarbonat cözüyoruz, o zaman aşağıdaki reaksiyonu elde ederiz
(kimyasal olarak yazılışı tam doğru değil)
Na2CO3 + H2O ↔ 2NaOH + H2CO3
Denge raksyonunda oluşan sodyum/natriumhydroksid güçlü bir elekrolitdir ve böylece geniş bir ölçüde iyonlara ayrılmış durumdadır.
NaOH ↔ Na++OH-
Yani denge sağ tarafa yoğunlaşmış durumda. Karbonik asit zayıf bir elektrolitdir,
bu yüzden H2CO3 ↔ 2H++CO2-- dengenin sol tarafında kalır.
Özetlemek gerekirse böyle bir reaksyon denklemi oluşur:
2Na++CO3-- + 2H2O ↔ 2Na++ 2OH- + H2CO3
Sağ taraf cözeltide bir çok hidroksid-iyonları içerir, yani cözeltinin reaksiyonu bazik (pH>7).
Şimdi sadece zayıf asit ve güçlü bazdan oluşmuş olan (örneğimiz: karbonik asit ve sodalı su) tuzlar ayrılır, veya tersi güçlü bir asitden ve zayıf bir bazdan. Güçlü bir asitden ve zayıf bir bazdan oluşan tuzlar kayda değer bir ayrıma/parçalanmaya (dissoziation) mağdur kalmaz.
Yemek tuzunu (NaCl) suda cözersek pH değeri değişmez, çünkü bu tuz güçlü bir asitden (hidroklorik asit) ve birde güçlü bir bazdan (sut kostik/sodalı su) oluşmuş.
Şimdi böyle bir sistemin tampon etkisi nasıl var oluyor?
Hidroklorik asit eklersek
2Na++ 2OH- + H2CO3 + 2HCl ↔ 2NaCL + 2H2O + H2CO3
sağ tarafda güçlü asit içeren bir tuz ve güçlü bir baz (NaCl) olduğunu görürüz bu tuz ayrılmamış olduğu için pH değerini etkilemez, H2O sudur ve geriye sadece karbonik asit (H2CO3) kalır.
Bu durum yukardada vardı, H2CO3 ↔ 2H++ CO3-- zayıf bir elektrolid olarak sadece az miktarda ayrılır, pH değeri hatırladığıma göre yaklaşık 4,3.
Bu tampon aslında şu mağnaya geliyor:
Sodyum/natriumkarbonatdan oluşan bir çözeltiyi suya eklersek pH düşüşü 4,3 kadar yavaşlatılmış bir halde düşeçek. Asit vermeye devam edersem, hidrojen-iyonları çok hızlı coğalaçak ve pH derin lere düşeçek. Humidik asitlerdede benzer bir durum oluşuyor, sadece bunlar karbonik asitden daha zayıf olduğu için tamponlama güçü daha az, doğru hatırlıyorsam humidik asitlerin pH değeri yaklaşık 3,5.
Peki akvaryumda tomponlara neden ihtiyaç duyulur, normalde akvaryumlarımıza asit dökmüyoruzki?
Takbiki döküyoruz, direk olarak olmasada, yemlemeler ile ve balıklarımızın yemlemeden dolayı oluşan dışkılarla, yahut yem artıkların parçalanması ile de asit oluşur, suda tampon olmaz ise asitler pH'nın hızlı düşmesine neden olur. Bu duruma sık rastlanmamanın sebebi sudaki tamponun ve su değişimin etkisi büyük. Bütün su-kimyası çok daha kompleks ve ben burada basit bir örnek ile suyun tampon etkisini anlatmaya çalışdım, bu yüzden olasılıklı ufak kimyasal hataları lütfen fazla büyütmiyelim.
Ozmos suyunu sertleştirmek
Ozmoz suyununu sertleştirmeye sadece natriumhydrojenkarbonatın yeterli geldiği çok yaygın bir düşence. Böyle bir sertleştirme tek başına uygun değil, çünkü KH' ya (Magnezium veya Kalziyum) karşı gelen önemli tarafın eksikliği yaşanır. Sadece Natriumhydorjenkarbonat ile sertleştirirsek, bir tarafdan doğal olmayan bir İyon dengesi elde ederiz, diğer tarafdan kalsiyum ve magnesiyum (Gh'nın parçaları) eksikliği yaşanır, buda çok daha olumsuz bir durum.
Natriumhydrojenin var olma yeteneği olmadığından tamponlama görevini yapamıyor.
Natriumhydrojenkarbonat aşırı ve ani bir pH düşüşünü engelemek için kulanılabilir.
Torf
Torf akvaryum suyunu hazırlamak için güzel ve faydalı bir filtremedyumu teşkil eder.
Asitli beyaz torf Kalziyum ile birleşdiğinde Karbonatsertliğini (KH) düşürebiliyor, su yumuşuyor ve böylece iletkenliğide düşüyor. Torfun verdiği tabaka-asit salınımından dolayı suyun pH değerinide düşürüyor ve suyun organik özlerini zenginleştiriyor. İçerdiği hümin maddeler, tabaka asitler ve yağasitler mantarlaşmayı engeleler ve sudaki mikrop sayısını düşürür.
Yüksek KH sertliğini sadece torf ile düşürmek pek mantıklı değil, yüksek KH değerlerinde çok miktarda torf kulanmak gerekiyor. Torf kulanmadan önce ozmoz suyu ile karıştırılmış bir su hazırlamak daha mantıklı olur.
Yaklaşık 100litre suya 0,5-1l ıslak beyaz torf kulanılır, iki haftalık aralıklarla bu torf değiştirilir.
Bu işlemlerde herzaman su değerlerini (pH ve nitrit) kontrol etmeli. Cama cam akvaryumlarda dış filtrede torf kulanılıyorsa nitriti nitrata ceviren bakterilerin torfun antibakteriyel etkisinden dolayı etkilenebiliyorlar ve sonuc olarak suda nitrit birikebiliyor. Bu yüzdende dış filtrelerde torf kulanılaçaksa en son kısımda kulanılmalı. Torf ile filtre ediliyorsa aşırı Ph düşüşünü engelemek için
KH serliğinin 2° altına düşmemesini sağlamalıyız.
Torf ilk saatlerde gösterdiği etki ile uzun süre kulanıldığı zamanki etkisi farklıdır.
Torf birkaç saat kulanılaçaksa KH ve pH değeri düşer ama suyun rengi az biraz kahverengi olur.
Dört gün sonra suyun rengi baya bir koyulaşır, bunun nedeni torfdan çıkan hümin maddelerdir.
Bitkilerin büyümesinide farklı olarak etkiliyor. Yosunlar çoğunlukla çok çabuk kayıp oluyor,
kölge seven bitkilerin gelişimi artıyor ve yüksek ışığa ihtiyaç duyan bitkilerin büyümesi yavaşlıyor.
Discus sorunlu bir balıkmı?
Mağlesef çoğu zaman discus hassas ve sorunlu bir balık olarak tanımlanıyor, bunun en büyük nedenleri beslemeden önceden bilgi edinmediği ve gerekli ön koşulların sağlanmamasından kaynaklarnıyor.
Besleyiçinin birde interneti varsa çeşitli forumlarda hasta, karamış, beyaz dışkılı, zayıflamış discuslar hakında birsürü konular bulur. Tabi hasta olan discusa çağre aramak ve araştırmalarda bulunmak gerekiyor ama sanki çoğu akvaryumlarda sadece hasta discuslar yüzüyormuş gibi bir görüntü oluşuyor.
Mutlaka discus basit bir balık değil, ama benim gözümde sorunlu bir balıkda değil sadece birkaç kuraları esasa almak gerekiyor.
1. Discusa iyi bakım koşuları sunmak gerekiyor,
2. Satın alacağımız yeri iyi seçmeliyiz,
3. Balıkturizimine kapılmamalıyız (bir balık burdan bir balık ordan),
4. Sağlam bir karantina uygulamak
Çoğunlukla meydana gelen sorunlara bakım şartlarında bir değişiklik sebep oluyor,
kendim bu olumsuzlukları daha net analize edebilmek için bir akvaryum günlüğü tutuyorum.
Günlüğe yapmış olduğum bütün değişiklikleri not alıyorum, sonradan çoktan unutulmuş veya akıla gelmeyen değişikliklerin farkına kolayca varılabiliyor.
Karantina ve discusların alışması
Özenli bir alıştırma ve sağlam bir karantinaya mağlesef yeterince önem verilmiyor.
Karantinadaki baş hedef balıkları takip etmek, su değerlerine alıştırmak ve ana tank ile karşılıklı su aşılamalarıdır.
Discuslar gelmiş oldukları ortamın biolojik dengesine ve ordaki mevcud bakteriler ve virüslerle uyum içinde yaşamaya alışmışdırlar. Yani discus belirli stres faktörlerle yaşamaya uyum sağlamıştır.
Şimdi yeni gelen discuslar karantina uygulanmadan yeni bir ortama atıldığında ek olarak yeni bir biolojik dengeye ve değişik bir su yapısına (su sertliği, ısı, pH...) mağruz kalır. Buda zaten discusların mücadele vermek oldukları stresin üstüne stres katar. Büyük bir ihtimal akvaryuma yeni gelen discuslar eski discuslar tarafından bastırılaçaktır ve akvaryumun hiyeraşisinde kendilerine yer kazanmak zorunda kalaçaklardır, yani mevcud streslere yeni stresler ekleniyor.
Bunun üstüne birde discusların tanımadığı yeni virüsler eklenirse (mevcud discusların alışık oldukları) bu bardağı taşıran son damla olabilir. Bu risk tankın eski discus halkı içinde gecerli,
ama onların avantajı hazırda olan su parametrelerine alış olmalarıdır. Onlar için sadece bir olumsuzluk (stres) ekleniyor. Tabi bu herzaman yeni gelen bakteri, parazit, virüs kültürlerini hoş karşılayaçak demek değildir. Riski hem akvaryuma yeni giren, hemde eski discuslar taşırlar
ama muhtemelen yeni discusların bu durmla (stresler) daha çok zorlanacaklardır.
Eksik bir alıştırmadan oluşan olumsuzluklar kendini ektoparazitlerin gösterebilir. Görünüşde hiçbir zarar görmeselerde bağışık sistemlerin muvakkat olarak zorlanmasından dolayı ilerleyen zamanlardada sorunlar yaşanabilir. Bağırsak parazitlerin çoğalması bu geç belirtilerden bir tanesi.
Isı tedavisi:
Isı tedavinin tesiri discusun mukoza üretiminin yanısıra genel metabolizmanın hızlanmasına ve bağşıklık direncinin artmasına yol açar. Memelilerin ateşlenmesi ile kıyaslanabilir. Kılavuz değer olarak balığın alışık olduğu su sıcaklığını 10°C yükseltmek gerekiyor. Balığın türüne göre bu değer değişebilir. Yalnız bu 30°C de beslediğimiz discuslarımızın 40°C ye dayanacağı anlamına gelmez.
Isının yükselmesi oranı ile balığın oksijen ihtiyacı neredeyse iki katına çıkar, aynı zamanda kanın taşıyabileceği oksijen miktarı düşer ve suyun ısısı yükseldikce suda cözünmüş oksijen değeride düşer. Üst sınır 35°C 'yi geçmemeli, bu sıcaklığa coğu balık türleri dayanamazlar.
Böyle aşırı sıçaklıklarda fizolojik dengenin tekrar normala dönmesi haftalar alabilir. Isı tedavisinin discusa verdiği yük küçümsenmiyecek kadar ağır.
Discus ısı tedavisinden dolayı çok zorlandığı için bu yöntemi gerekmediği takdirde uygulamamak gerekiyor. Isı tedavisi bağırsak parazitlerine karşı uygulanır ve burda uygulamak mantıklıdırda.
Balığın dışkısı beyaz olur ve iştahsızlık görünür. Ichtyoya karşıda uygulanabilir, sıcaklık beş gün için 32°C yükseltilir ve sonra sıcaklık yavaşca (bir hafta) düşürülür.
Parazitlerin gelişimi hızlanır ve taşıyıcıdan daha erken düşerler, sıcaklığın etkisinden dolay oksijen yetersizliğinden ölürler. Costiaya karşıda ısı tedavisi uygulanabilir, discusun mukoza üretimi ve bağışıklığı artar. Isı tedavisi her türlü solungaç hastalıklarına karşı kulanılmamalı, Oodinin solungaçlarada yayıldığı için ısı tedavisi uygulanmaz.
Discusun organisması ısı tedavisinden zorlandığı için ısıyı yavaş yavaş 2-3 günde 6-7°C yükseltmek (max.35°C) ve akvaryumu çok iyi havalandırma gerekiyor. Sıcaklık beş gün boyunca sabit tutulur ve ilk günlerde yemlense bile çok az ve ballast (safra) değerleri yüksek olan besinler sunulmalı.
Akvaryumda oksijen değeri sıcaklık nedeniyle çok az çözünmüş durumda, yemlemede zaten düşük olan oksijen oranını dahada düşürür. Tedavinin bitmesine yakın discusların iştahları tekrar yerine gelmesi gerekiyor, yoksa tedavi birkaç gün daha uzaltılabilinir. Tedavi sona erdikten sonra ısı tekrar yavaşca düşürülmeli, günlük bir derece.
Adet sayısı ve sosyal davranışlar:
Önkoşuların devamı gelecek
Oliver Krug
Stres nedir?
Balıklar çoğu koşula ve ortama uyum sağlayabilen hayvanlardır ancak bu her ortamda, habitatlarında ki kadar(yada geldikleri yerde ki kadar) sağlıklı yaşayabilecekleri anlamına gelmez. Bir balığı, uygun olmayan koşullarda beslerseniz balık yaşamına devam eder ancak balığın vücut fonksiyonları bu yaşamın sürerliğini sağlamak için ya yavaşlar, ya da hızlanır. İşte bu fonksiyon değişimine stres denilmektedir. Stres balığın hastalıklara karşı direncini düşürürken, balığın yaralanma gibi durumlarda kendisini tedavi etmesinde engel olur. Bütün bunların üzerine stres balıkta solunum sorunlarına da yol açabilmektedir. Belirli bir seviyede stres tedavi edilebilir ve ölümcül olmayabilir ancak yüksek parametrelerdeki stres kesinlikle ölümcül olabilir.
Stresin sebebi nedir?
1. Tank içerisinde balık başına düşen suyun litre cinsinden değerinin balığın gereksinim duyduğundan az olması stres kaynağıdır.
2. Suyun ph ve kh durumunun (dGh ve ms çok önemli değil)türe uygun olmaması stres kaynağıdır.
3. Bazı türler az miktarda tuzlu sularda yaşarken bazıları tuzu tolere edemezler. Tuz dengesindeki yanlışlık stres kaynağıdır.
4. Barışçıl ve saldırgan türlerin bir arada beslenmesi stres kaynağıdır.
5. Dinlendirilmemiş su kullanımı stres kaynağıdır.
6. Su koşullarındaki ani değişimler stres kaynağıdır.
7. Sürü yaşamı sergileyen türlerin yalnız bakılması stres kaynağıdır.
8. Suda çözünen oksijen miktarının azlığı stres kaynağıdır.
9. Kullanılan yemin içeriği ve besin değerlerinin uygun olmaması stres kaynağıdır.
10. Yüksek miktarda ilaç kullanımı stres kaynağıdır.
11. Sudaki amonyak, nitrit ve nitrat oranlarında ki yükselme stres kaynağıdır.
12. Suyunuzun sıcaklığının beslediğiniz türe göre yüksek yada alçak olması stres kaynağıdır.
Stresin belirtileri nelerdir?
Kısaca balıkta davranış bozuklukları diyebiliriz. Balığın normal davranışlarını bilmeyen bireylerinde teşhis koyabilmesi için bu kısa özeti genişletme gereksinimi hissettim.
1. Balık suyun yüzeyinde nefes almaya çalışır vaziyette duruyorsa
2. Balık sürekli saklanıyorsa
3. Açık yaraları iyileşmiyorsa, yüzgeçlerinde erime varsa
4. Balıkta dış parazit hastalığı varsa
balığınızda stres olması kuvvetle muhtemeldir.
5. Yeni alınan balıklarda 3-5 gün sonra beyaz dışkı görülüyorsa buda stres kaynağıdır
Stres nasıl giderilir?
Stresi gidermek, ona engel olmaktan daha zordur. Kısacası yukarıda 12 maddede verdiğim stres sebeplerinin önüne geçilmesi gerekmektedir. Strese girildikten sonra ise, yine yukarıdaki 12 madde arasından hangisinin stres kaynağı olduğunun tespiti, akabinde bu kaynağın giderilmesi yolu ile tedavi edilir.
(Anonim)
Balıklar çoğu koşula ve ortama uyum sağlayabilen hayvanlardır ancak bu her ortamda, habitatlarında ki kadar(yada geldikleri yerde ki kadar) sağlıklı yaşayabilecekleri anlamına gelmez. Bir balığı, uygun olmayan koşullarda beslerseniz balık yaşamına devam eder ancak balığın vücut fonksiyonları bu yaşamın sürerliğini sağlamak için ya yavaşlar, ya da hızlanır. İşte bu fonksiyon değişimine stres denilmektedir. Stres balığın hastalıklara karşı direncini düşürürken, balığın yaralanma gibi durumlarda kendisini tedavi etmesinde engel olur. Bütün bunların üzerine stres balıkta solunum sorunlarına da yol açabilmektedir. Belirli bir seviyede stres tedavi edilebilir ve ölümcül olmayabilir ancak yüksek parametrelerdeki stres kesinlikle ölümcül olabilir.
Stresin sebebi nedir?
1. Tank içerisinde balık başına düşen suyun litre cinsinden değerinin balığın gereksinim duyduğundan az olması stres kaynağıdır.
2. Suyun ph ve kh durumunun (dGh ve ms çok önemli değil)türe uygun olmaması stres kaynağıdır.
3. Bazı türler az miktarda tuzlu sularda yaşarken bazıları tuzu tolere edemezler. Tuz dengesindeki yanlışlık stres kaynağıdır.
4. Barışçıl ve saldırgan türlerin bir arada beslenmesi stres kaynağıdır.
5. Dinlendirilmemiş su kullanımı stres kaynağıdır.
6. Su koşullarındaki ani değişimler stres kaynağıdır.
7. Sürü yaşamı sergileyen türlerin yalnız bakılması stres kaynağıdır.
8. Suda çözünen oksijen miktarının azlığı stres kaynağıdır.
9. Kullanılan yemin içeriği ve besin değerlerinin uygun olmaması stres kaynağıdır.
10. Yüksek miktarda ilaç kullanımı stres kaynağıdır.
11. Sudaki amonyak, nitrit ve nitrat oranlarında ki yükselme stres kaynağıdır.
12. Suyunuzun sıcaklığının beslediğiniz türe göre yüksek yada alçak olması stres kaynağıdır.
Stresin belirtileri nelerdir?
Kısaca balıkta davranış bozuklukları diyebiliriz. Balığın normal davranışlarını bilmeyen bireylerinde teşhis koyabilmesi için bu kısa özeti genişletme gereksinimi hissettim.
1. Balık suyun yüzeyinde nefes almaya çalışır vaziyette duruyorsa
2. Balık sürekli saklanıyorsa
3. Açık yaraları iyileşmiyorsa, yüzgeçlerinde erime varsa
4. Balıkta dış parazit hastalığı varsa
balığınızda stres olması kuvvetle muhtemeldir.
5. Yeni alınan balıklarda 3-5 gün sonra beyaz dışkı görülüyorsa buda stres kaynağıdır
Stres nasıl giderilir?
Stresi gidermek, ona engel olmaktan daha zordur. Kısacası yukarıda 12 maddede verdiğim stres sebeplerinin önüne geçilmesi gerekmektedir. Strese girildikten sonra ise, yine yukarıdaki 12 madde arasından hangisinin stres kaynağı olduğunun tespiti, akabinde bu kaynağın giderilmesi yolu ile tedavi edilir.
(Anonim)
alıntıdır...
bu aralar şahsi işlerimin yoğunluğu var kendim daha kolay ve yalın dille paylaşmayı isterdim ama kıyamıyorumda kimse mutsuz ve hiçbir discus sağlıksız olmasın bundan dolayı alıntılarla cevapladım...
saygılarımla...
[QUOTE=Fatih Pekin]Arkadaslar herkese selam fatih ben buarada.300 litrelik tankımda irili ufaklı 8 adaet diskus besliyorum.içlerinden 1 tanesi (red map) 12 cm cıvarında, 2 gündür hep dipte oturuyor gibi duruyor,saglıklı oldugunu düşünmüyorum gelelı 2 hafta oldu normaldı. 1 tanede 7 cmlık blu cobalt var oda sureklı ısıtıcının yanında saklınıyor dıger balıklarım gayet saglıklı yemlere kosuyolar ama bu ıkısı pek ıyı gozukmuyor,düskus tankıma gecelı 1 ay oldu bıraz acemıyım anlıyacagınız sızce balıklarımın sorunu ne olabılır,garıp bır dıskı parazıt gozlemlemedım , tetra bits ve specturum kullanıyorum. yardımcı olursanız sevınırım[/QUOTE] tankınız ve balıkların geliş tarihi bakım koşullarıyla alakalı bilgi vermezseniz( tankın bulunduğu yer güneş ışık alması eklenen maddeler sıcaklık su değişikliği oran ve zamanı ph iletkenlik nitrat vb.) yardımcı zor olunur...
discus kolay ama bilgisel paylaşım gerektiren bir balık olduğundan ve forumumuzdaki arkadaşlarımızdan net doneler alabilmek için bunlarıda paylaşırsanız daha çabuk mutlu balıklarınız olacaktır...
saygılarımla...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 02 Ekim 2010 00:43
Ali bey öncelikle verdiğiniz ayrıntılı bilgiler için cok tesekkurederım,acıklıyıcı olmadıgım dogru biraz telaş yaptım sanırım. RED MAP DİSKUSUM 13-14cm geleli 2 hafta oldu,dıs gorunusu muhtesem dıyebılırım formu parazıt vs kararma gıbı bı sorunuda yok,beyaz dıskıda gozlemlemedım, sadece dipte oturur gibi takılıyor arada bı cıkıp yuzuyor,yüzerkende sankı zıplaya zıplaya gıder gıbı yuzuyor:S Akvaryumum cama cam 320 lt , mango koklerım var 4*5 tane 8 dıskus 3 ramırezı 15 tanede neon,haftada 80 lt su degıstırebılıyorum cok yogun calısan bırıyım,su ısısı 30 derece ph 6,5 cıvarında dıs fılıtrem eheım 2217 verebıldıgım ve olcebıldıgım degerler bunlar.yeme ılgısız degıl balık arada bı dıger red map durtuyor ozman yuzuyor zaten,anlamadım gıttı.inanın maddı boyutunda degılım sonucta bır can kaybetmek ıstemem duzeltebılecegım bısey varmı ogrenmek ıstıyorum.saygılar
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 02 Ekim 2010 11:24
İnanın maddı boyutunda degılım sonucta bır can kaybetmek ıstemem duzeltebılecegım bısey varmı ogrenmek ıstıyorum.saygılar
çok hoşuma gitti yaklaşımınız her akuvaristin başına aynı hisler...
özelden mesajınızı cevapladım tekrardan iyi haftasonları...
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir