Cüce Amerikan Dünyası
Gönderim Zamanı: 26 Ağustos 2014 22:54
Tolga, bu akvaryumuna bir de kardinal neon sürüsü eklesen nasıl olur? Akvaryumuna bakarken gözümde kardinallerin yüzdüğü canlandı, güzel olurdu.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Ağustos 2014 23:19
Aynı şeyi Cenk de söylemişti ama o akvaryumun ilk kurulum amacı doğal bir ortam oluşturup apistoların çift halinde takılmalarıydı.Sadece apistolar olacaktı.Sonradan endler attım içine.Fotoğraflamadan önce aklıma gelmedi değil ama sadece fotoğraf için canlı almak pek hobi etiğine uygun gelmedi bana.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 26 Ağustos 2014 23:51
İzlemesi de keyifli olur, sadece fotoğraf için söylememiştim ama sen bilirsin tabi.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2014 08:49
[QUOTE=batuhanbayram] Kurtulamadım şu trifasciatadan...
[VID]https://www.facebook.com/photo.php?v=10152652781577048[/VID]
[/QUOTE]Bunu da yeni gördüm, Batuhan bey üreyen hayvandan herhalde bitkili tank dolayısı ile mi kurtulmak istiyorsunuz ? Sanırım co2 verilen bir tank bu...Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2014 09:09
[QUOTE=ELPRESACANARİO]Tolga, bu akvaryumuna bir de kardinal neon sürüsü eklesen nasıl olur? Akvaryumuna bakarken gözümde kardinallerin yüzdüğü canlandı, güzel olurdu.[/QUOTE]
Aynen katılıyorum. Tam kardinal tetranın kendini göstereceği ortam.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2014 10:27
[QUOTE=Eldurmaz][QUOTE=darkaura][QUOTE=Eldurmaz][QUOTE=darkaura]Oooo konu kızıştı. Karşılıklı restleşmeler [/QUOTE]
[/QUOTE]
Ben de varım
Güzel bir çalışma olmuş. Tam gerçek amazon biotopu. Yüzey bitki, altı dark water. Bitkide echinodorus cinsi tam güney amerikan.
Nemi nasıl koruyorsun. Kapalı dolapdamı duruyor.
[/QUOTE]
O çok büyük sıkıntı işte.Bebekler için oda nemlendirici cihazlarla ve arada gelip geçerken de su spreyleyerek 2 hafta kadar güzel yaşattım.Ama ufaktan formdan düşmeye başladı.Belki ufak sis makineleri iş görür ya da timerla basit bir spreyleme sistemi kurulabilir.Ya da eski haline getirebilirim.Daha tam bir karar vermedim.
[/QUOTE]
Echinodoruslar zaten sudan çıkıp dışarda da formunu bulan bitkiler. Nemlendirmeye ne gerek var anlamadım. Su hemen altında zaten, onun nemi yeter normalde. Yani su dışına çıkan bir sürü echinodorusum oldu, hala da var, herhangi bir nemlendirme işlemi yapmıyorum. Sıkıntı yok, sürekli de dışarı yaprak veriyorlar. Ancak bu bitkiler kendiliğinden çıkmadıysa ve suyun içinden alınıp bu şekilde konulduysa o zaman farklı bir durum olabilir tabi.
Ebay'de 15-20 tl ye sis yapıcılar var, arka tarafa bitki grubunun ortasına ufak bir tane yerleştirip zamanlayıcıya bağladı mı hem işlevsel hem basit hem de görsel olarak çok iyi olur bence.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2014 10:39
[QUOTE=darkaura][QUOTE=Eldurmaz]
fahrisinan 2014-08-27 10:42:33
O çok büyük sıkıntı işte.Bebekler için oda nemlendirici cihazlarla ve arada gelip geçerken de su spreyleyerek 2 hafta kadar güzel yaşattım.Ama ufaktan formdan düşmeye başladı.Belki ufak sis makineleri iş görür ya da timerla basit bir spreyleme sistemi kurulabilir.Ya da eski haline getirebilirim.Daha tam bir karar vermedim.
[/QUOTE]
Bir ara arkadaslarla paludaryuma baya kafa yormustuk. En iyi cozum marketlerde yesillik reyonuna koyduklari fisfis sistemi gibi. Hatta onu ureten firmayida arayip bulmustuk ama sonradan oyle kaldi, gelismedi. Yanlis bilmiyorsam yurdisindan bu is icin yapilmis ozel nemlendirme kitleride vardi ama biraz pahaliydi.
[QUOTE=Cüneyt ERGÜN]
2 gün önce ebramı kaybettim, akv.dan çıkardığım da kafasının üzerinde şişlik olan kısmın patladığını ve o kısımda et parçasının olmadığını boşluk olduğunu gördüm.
[/QUOTE]Yazik olmus, uzuldum. Pamuk gibi bir kitleyse, eti yiyerek yayiliyorsa buyuk ihtimal columnaristir. Ozellikle bu mevsimlerde cosuyor. Sicagi seviyor. Alincan ilk tedbirlerden biri su sicakligini dusurmektir ama bu mevsimde mumun olan bir seyde degil. Aslinda ebayden kanaplex alip kenara koymak lazim. Bu illet durup durup geliyor.
[/QUOTE]
Geçen sene akvaryumumun canına okuyan columnaris, bu sene UV filtre olduğu için sanıyorum henüz çıkmadı. Bir de öncesinde damacana ve şimdi de RO su eklemeye başladım artık, bu da etkili olmalı.
Allah korusun diyelim de
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2014 12:03
Bence ithal gelen bir çok cüce cichlidlerde parazit mevcut. En ufak bir zayıf düşmede açığa çıkıyor. Ben buna inanıyorum. Çünkü cücelerden başka hiç bir balıkta görmediğim hastalık bir anda çıkıveriyor. Genelde de erkeklerde oluyor, dişilerde hiç rastlamadım. Dişiler daha dayanıklı herhalde.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2014 13:08
[QUOTE=-doctore-]
[/QUOTE]
[QUOTE=fahrisinan]
darkaura 2014-08-27 13:12:57
Echinodoruslar zaten sudan çıkıp dışarda da formunu bulan bitkiler. Nemlendirmeye ne gerek var anlamadım. Su hemen altında zaten, onun nemi yeter normalde. Yani su dışına çıkan bir sürü echinodorusum oldu, hala da var, herhangi bir nemlendirme işlemi yapmıyorum. Sıkıntı yok, sürekli de dışarı yaprak veriyorlar. Ancak bu bitkiler kendiliğinden çıkmadıysa ve suyun içinden alınıp bu şekilde konulduysa o zaman farklı bir durum olabilir tabi.
Ebay'de 15-20 tl ye sis yapıcılar var, arka tarafa bitki grubunun ortasına ufak bir tane yerleştirip zamanlayıcıya bağladı mı hem işlevsel hem basit hem de görsel olarak çok iyi olur bence.
Akvaryumda baktığımız pek çok bitki aslında karasal bataklık bitkileriler. Bataklık ortamında su altındada yaşamaya uyum sağlamışlar ama asıl doğal yaşam alanları nemli bataklık ortamı. Yoksa su altında yaşayan bir bitki niye kuvvetli gövde ve kök yapısına ihtiyaç duysun. Tüm besinleri su taşıyor zaten, gövdenin ağırlığınıda su taşıyor. Cabomba gibi gerçek sucul bitkiler yaprak ve gövde yapılarından hemen belli oluyor. Bu yüzden su dışında emers olarak daha hızlı gelişeceklerdir ama hemen hepsi nemli ortam bataklık bitkileri olduğundan evlerimizin kuru havası onlara pek yaramıyor. Genelde bir nemlendirme sistemi gerekiyor. Bende eskide sadece sudan çıkan nem yetmezmi derdim ama bir kaç çalışmayı gördükden sonra yetmediğini anladım.
[QUOTE=fahrisinan]
Geçen sene akvaryumumun canına okuyan columnaris, bu sene UV filtre olduğu için sanıyorum henüz çıkmadı. Bir de öncesinde damacana ve şimdi de RO su eklemeye başladım artık, bu da etkili olmalı.
Allah korusun diyelim de
[/QUOTE]
Su kalitesindeki artışın illaki faydası olmuştur. Uv de iyi koruma sağlar şüphesiz ama bir bedeli olur. Balık uzun süre uv li steril ortamda kalınca bağışıklığı hızla düşüyor. Sonrasında uv siz suya aldığınızda ciddi problem olacaktır.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2014 13:29
[QUOTE=darkaura][QUOTE=-doctore-]
[/QUOTE]
[/QUOTE]
Echinodoruslar zaten sudan çıkıp dışarda da formunu bulan bitkiler. Nemlendirmeye ne gerek var anlamadım. Su hemen altında zaten, onun nemi yeter normalde. Yani su dışına çıkan bir sürü echinodorusum oldu, hala da var, herhangi bir nemlendirme işlemi yapmıyorum. Sıkıntı yok, sürekli de dışarı yaprak veriyorlar. Ancak bu bitkiler kendiliğinden çıkmadıysa ve suyun içinden alınıp bu şekilde konulduysa o zaman farklı bir durum olabilir tabi.
Ebay'de 15-20 tl ye sis yapıcılar var, arka tarafa bitki grubunun ortasına ufak bir tane yerleştirip zamanlayıcıya bağladı mı hem işlevsel hem basit hem de görsel olarak çok iyi olur bence.
Akvaryumda baktığımız pek çok bitki aslında karasal bataklık bitkileriler. Bataklık ortamında su altındada yaşamaya uyum sağlamışlar ama asıl doğal yaşam alanları nemli bataklık ortamı. Yoksa su altında yaşayan bir bitki niye kuvvetli gövde ve kök yapısına ihtiyaç duysun. Tüm besinleri su taşıyor zaten, gövdenin ağırlığınıda su taşıyor. Cabomba gibi gerçek sucul bitkiler yaprak ve gövde yapılarından hemen belli oluyor. Bu yüzden su dışında emers olarak daha hızlı gelişeceklerdir ama hemen hepsi nemli ortam bataklık bitkileri olduğundan evlerimizin kuru havası onlara pek yaramıyor. Genelde bir nemlendirme sistemi gerekiyor. Bende eskide sadece sudan çıkan nem yetmezmi derdim ama bir kaç çalışmayı gördükden sonra yetmediğini anladım.
[/QUOTE]
Su içinde gelişen yaprakları direkt su dışında kullanınca dakikalar içinde form düşüşünü görebilirsiniz.Kendi kendine suyun dışına çıkan filizler daha dayanıklı oluyorlar ama bir yere kadar.Daha önce limon ve anubias türlerinde denemem oldu ama bir süre sonra sonuç yine hüsran.Rasim Abi'de bir echinodorus türü vardı geniş yapraklı.Latincesini bilmiyorum ama kuraklığıa dayanıklı bir tür.O kullanılabilir alternatif olarak.Plantago Aquatica diye tüm Avrasya'ya yayılmış bir tür var.Görseniz ilk aklınıza echinodorus bleheri gelir.Su kenarlarında yaşar.Güzel çiçek açar.Terkos gölü kıyısından 2-3 kök getirmiştim.Ufak bir yerli biyotop paludaryumu kurarım diye ama hem sınav dönemime denk gelmişti ilgilenememiştim hem sucul bitkileri yaşatamamıştım.Aquatica'nın da yapraklarına gül bitleri musallat oldu.İlaçlama yaptıktan sonra bitki ölmüştü.Yaşam şartlarına bakınca Terkos'un tuzlu 0 numara sedimentinde kök salabilmiş,soğuğa ve sıcağa dayanıklı,çamuru seven bir bitki.Bence üstü açık paludaryumlarda kullanılabilinir.Mevzu cüce cichlidlerden saptı diye uyarı mesajları gelmeden önce bu konuyu başka bir başlığa taşımak daha faydalı olabilir.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2014 14:21
[QUOTE=darkaura][QUOTE=-doctore-]
[/QUOTE]
[QUOTE=fahrisinan]
fahrisinan 2014-08-27 14:34:05
Echinodoruslar zaten sudan çıkıp dışarda da formunu bulan bitkiler. Nemlendirmeye ne gerek var anlamadım. Su hemen altında zaten, onun nemi yeter normalde. Yani su dışına çıkan bir sürü echinodorusum oldu, hala da var, herhangi bir nemlendirme işlemi yapmıyorum. Sıkıntı yok, sürekli de dışarı yaprak veriyorlar. Ancak bu bitkiler kendiliğinden çıkmadıysa ve suyun içinden alınıp bu şekilde konulduysa o zaman farklı bir durum olabilir tabi.
Ebay'de 15-20 tl ye sis yapıcılar var, arka tarafa bitki grubunun ortasına ufak bir tane yerleştirip zamanlayıcıya bağladı mı hem işlevsel hem basit hem de görsel olarak çok iyi olur bence.
Akvaryumda baktığımız pek çok bitki aslında karasal bataklık bitkileriler. Bataklık ortamında su altındada yaşamaya uyum sağlamışlar ama asıl doğal yaşam alanları nemli bataklık ortamı. Yoksa su altında yaşayan bir bitki niye kuvvetli gövde ve kök yapısına ihtiyaç duysun. Tüm besinleri su taşıyor zaten, gövdenin ağırlığınıda su taşıyor. Cabomba gibi gerçek sucul bitkiler yaprak ve gövde yapılarından hemen belli oluyor. Bu yüzden su dışında emers olarak daha hızlı gelişeceklerdir ama hemen hepsi nemli ortam bataklık bitkileri olduğundan evlerimizin kuru havası onlara pek yaramıyor. Genelde bir nemlendirme sistemi gerekiyor. Bende eskide sadece sudan çıkan nem yetmezmi derdim ama bir kaç çalışmayı gördükden sonra yetmediğini anladım.
[QUOTE=fahrisinan]
Geçen sene akvaryumumun canına okuyan columnaris, bu sene UV filtre olduğu için sanıyorum henüz çıkmadı. Bir de öncesinde damacana ve şimdi de RO su eklemeye başladım artık, bu da etkili olmalı.
Allah korusun diyelim de
[/QUOTE]
Su kalitesindeki artışın illaki faydası olmuştur. Uv de iyi koruma sağlar şüphesiz ama bir bedeli olur. Balık uzun süre uv li steril ortamda kalınca bağışıklığı hızla düşüyor. Sonrasında uv siz suya aldığınızda ciddi problem olacaktır.
[/QUOTE]
UV'siz ortama atıldığında bağışıklık sorunu olur belki ama, asıl UV'li ortam tabiattaki su kalitesini ancak sağlayabilir o da belki. Metreküpteki zararlı canlı organizma miktarı ile ilgili bir yazı koymuştum foruma, akvaryumdaki ordan Amazon'un herhangi bir taze su kaynağı alan ortamındakinin çok çok üstünde.
O sebeple F0 ve hassas balıkları yaşatamıyoruz. Bence hassas türler için elzem UV filtre.
Üretim yapmıyoruz, satmıyoruz, UV'siz ortama aktardığım birkaç çiftte henüz bir negatif durum gelişmedi ama risk artıyor tabii. Bir de bağışıklık sistemi hafızalıdır, mikropla tanışmışsa tanışmıştır, tanışmamışsa tanışmamıştır. UV'li ortamda tanışma ihtimali düşüyor tabii.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2014 14:41
Canlılar ;
1 çift red agassizi.
1e 2d kakadu
1 çift stealblue
2 dişi. 1e1d de olabilir tam anlamadım panduro.
1 çift keyhole
panduro ve stealblueları 100litreye ayırmayı ve 20-25 neon eklemeyi düşünüyorum.
Beğenenler: [T]186525,mirat[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2014 15:15
[QUOTE=ELPRESACANARİO]Bence ithal gelen bir çok cüce cichlidlerde parazit mevcut. En ufak bir zayıf düşmede açığa çıkıyor. Ben buna inanıyorum. Çünkü cücelerden başka hiç bir balıkta görmediğim hastalık bir anda çıkıveriyor. Genelde de erkeklerde oluyor, dişilerde hiç rastlamadım. Dişiler daha dayanıklı herhalde. [/QUOTE]
İthal gelen balıkların hepsi sonuçta farklı ülkelerin sularındaki bakterileri taşır. F0 olanları daha da doğadan bakterilerle gelir. Onların buradaki sulara adapte edilmesi başta satıcının, sonrasında alan kişinin çabaları ile gerçekleşecektir. Maalesef bir çok balık geldiğinin ertesi günü satışa çıkmakta ve hobici akvaryumlarına girmektedir. Hemen satılmayanları da farklı akvaryumcuların akvaryumlarında yerlerini almaktadır. Karantina ve alıştırma süreci olmadığından ister istemez farklı bakteri floralarının çakışması ile adaptasyon sorunları baş göstermekte, hatta kısa sürede ölümler olabilmektedir. Konu türden bağımsız olsa da cüce türler ufak yapıları ile daha hassas oluyor. Karantina sürecinde uygulanacak makul ilaçlar, özel bakteri kültürleri, probiyotikler, su değişimi adaptasyonu balıkları daha dayanıklı hale getirir. Kendi adıma bu şekilde bir sürecin oturması için oldukça çabalıyorum.
Sonuçta, aldığınız balığın nereden geldiğini, ne zaman ithal edildiğini, ne gibi süreçlerden geçtiğini öğrenme şansınız olursa hayatta tutmak için o kadar fazla kaynak sağlamış olursunuz.
İthal gelen balıkların hepsi sonuçta farklı ülkelerin sularındaki bakterileri taşır. F0 olanları daha da doğadan bakterilerle gelir. Onların buradaki sulara adapte edilmesi başta satıcının, sonrasında alan kişinin çabaları ile gerçekleşecektir. Maalesef bir çok balık geldiğinin ertesi günü satışa çıkmakta ve hobici akvaryumlarına girmektedir. Hemen satılmayanları da farklı akvaryumcuların akvaryumlarında yerlerini almaktadır. Karantina ve alıştırma süreci olmadığından ister istemez farklı bakteri floralarının çakışması ile adaptasyon sorunları baş göstermekte, hatta kısa sürede ölümler olabilmektedir. Konu türden bağımsız olsa da cüce türler ufak yapıları ile daha hassas oluyor. Karantina sürecinde uygulanacak makul ilaçlar, özel bakteri kültürleri, probiyotikler, su değişimi adaptasyonu balıkları daha dayanıklı hale getirir. Kendi adıma bu şekilde bir sürecin oturması için oldukça çabalıyorum.
Sonuçta, aldığınız balığın nereden geldiğini, ne zaman ithal edildiğini, ne gibi süreçlerden geçtiğini öğrenme şansınız olursa hayatta tutmak için o kadar fazla kaynak sağlamış olursunuz.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 27 Ağustos 2014 16:11
[QUOTE=Köksal Gürkan][QUOTE=ELPRESACANARİO]Bence ithal gelen bir çok cüce cichlidlerde parazit mevcut. En ufak bir zayıf düşmede açığa çıkıyor. Ben buna inanıyorum. Çünkü cücelerden başka hiç bir balıkta görmediğim hastalık bir anda çıkıveriyor. Genelde de erkeklerde oluyor, dişilerde hiç rastlamadım. Dişiler daha dayanıklı herhalde. [/QUOTE]
İthal gelen balıkların hepsi sonuçta farklı ülkelerin sularındaki bakterileri taşır. F0 olanları daha da doğadan bakterilerle gelir. Onların buradaki sulara adapte edilmesi başta satıcının, sonrasında alan kişinin çabaları ile gerçekleşecektir. Maalesef bir çok balık geldiğinin ertesi günü satışa çıkmakta ve hobici akvaryumlarına girmektedir. Hemen satılmayanları da farklı akvaryumcuların akvaryumlarında yerlerini almaktadır. Karantina ve alıştırma süreci olmadığından ister istemez farklı bakteri floralarının çakışması ile adaptasyon sorunları baş göstermekte, hatta kısa sürede ölümler olabilmektedir. Konu türden bağımsız olsa da cüce türler ufak yapıları ile daha hassas oluyor. Karantina sürecinde uygulanacak makul ilaçlar, özel bakteri kültürleri, probiyotikler, su değişimi adaptasyonu balıkları daha dayanıklı hale getirir. Kendi adıma bu şekilde bir sürecin oturması için oldukça çabalıyorum.
Sonuçta, aldığınız balığın nereden geldiğini, ne zaman ithal edildiğini, ne gibi süreçlerden geçtiğini öğrenme şansınız olursa hayatta tutmak için o kadar fazla kaynak sağlamış olursunuz.
[/QUOTE]
İthal gelen balıkların hepsi sonuçta farklı ülkelerin sularındaki bakterileri taşır. F0 olanları daha da doğadan bakterilerle gelir. Onların buradaki sulara adapte edilmesi başta satıcının, sonrasında alan kişinin çabaları ile gerçekleşecektir. Maalesef bir çok balık geldiğinin ertesi günü satışa çıkmakta ve hobici akvaryumlarına girmektedir. Hemen satılmayanları da farklı akvaryumcuların akvaryumlarında yerlerini almaktadır. Karantina ve alıştırma süreci olmadığından ister istemez farklı bakteri floralarının çakışması ile adaptasyon sorunları baş göstermekte, hatta kısa sürede ölümler olabilmektedir. Konu türden bağımsız olsa da cüce türler ufak yapıları ile daha hassas oluyor. Karantina sürecinde uygulanacak makul ilaçlar, özel bakteri kültürleri, probiyotikler, su değişimi adaptasyonu balıkları daha dayanıklı hale getirir. Kendi adıma bu şekilde bir sürecin oturması için oldukça çabalıyorum.
Sonuçta, aldığınız balığın nereden geldiğini, ne zaman ithal edildiğini, ne gibi süreçlerden geçtiğini öğrenme şansınız olursa hayatta tutmak için o kadar fazla kaynak sağlamış olursunuz.
[/QUOTE]
Yurt dışında balıklarınızı karantinada tutmadan satışa sunmak yasak diye biliyorum. Öyle tahmin ediyorum ki bizde ya bu kural yok, ya da kimse takipçisi olmadığı için her ithalatçı firmada uygulaması yok.
Bu biraz cüce amerikan konusundan uzaklaşıyor ancak konuyu eğer apistogrammalara bağlamak gerekirse kendi nacizane tecrübelerimle;
- Eğer akvaryumcuya yeni gelen balıkları alıyorsanız ülkemizde ya bekleyin balıkları gözlemleyip 1 hafta sonra alın yada sayıca fazla alıp eleme yöntemine gidin.
- Satışa sunmadan önce karantina sürecine kalmış balıklarda ise yine "ölmez" garantisi yok ama en azından 1 hafta balığı beklemek veya topluca fazla almak zorunluluğu daha az. Yine de apistogrammada 1 çift yerine 2 çift alınmasını tavsiye ederim. Yoksa birisi ölünce diğer eşini bulmak ızdırap olur.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir