bitkili akvaryum yeni 70*41*36(y)
Kıdemli Akvarist
[B]6033,1[/B] [C]3,2,38529[/C]
Kayıt: 13/12/2007
İl: Istanbul
Mesaj: 2469
Konu Neritina sp.' den açılmış madem bende kısaca birkaç şey yazayım: Evet, benim tankımda bir süre bu canlıya ev sahipliği yaptı. Gerçekten çok gezen, yeşil nokta alg yiyen ama benim gözlemlerime göre biraz yavaş yiyen ve kesinlikle çok güzel görünen bir canlı. Tankımdan ayrılma sebebi ise kök-dal vb. yüzeylere çok sık yumurta bırakması ve rengi bayaz olan (veya beyazlaşan) bu yumurtaların bir süre sonra bana ciddi anlamda görüntü kirliliği olarak gözükmeye başlaması (tatlısuda yavru çıkmıyor ve bildiğim kadarıyla zaten eşeyli ürüyor). Birde yumurtaları çok uzun zamanda yok oluyor (veya neredeyse hiç olmuyor, zira hala bazı köklerimde bolca var) ve çıkarmak için bıçak vb. keskin birşeyle kazımanız gerekiyor.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Mustafa bey, neritina ile ilgili yazdıklarınız çok iyi olmuş, almadan önce düşünmek lazım. Erkeğini ayırt edebilirsek uygun olabilir.
Dün gece akaryum tabanına bir şiş yardımıyla salatalık koydum. Cüce vatoz ve Elma salyangozlarının pek hoşuna gitti. Sabah salatalığın durumu;
Sabah cüce vatozlar hareketli ve keyifliydiler, biri taşların üzerinde oynuyordu;
Her iki Siyah molide beyaz benek (parazit hastalığı) vardı. Dün gece düşündüm, siyah molinin beya beneğe yakalanması konusunu. Siyah Moli, Platiye göre çok çabuk sterese giriyordu. Bunu birkaç defa gözlemledim. Akvaryuma ilk geldiği gün hatırlıyorumda ben yüksek sesle konuşmaya başlayınca çok korkmuştu, suyun tam ortasında onu gizleyecek hiç birşey yoktu ve donup kalmış bize doğru bakıyordu, adeta suda asılıydı, öyle korkmuştu ki kaçıp bitkilerin altına saklanacağına suda asılı kalmıştı...
Evden çıktım. Ögleden sonra döndüm ve siyah molilerden biri kuma oturmuş durumdaydı, diğer moli ve platiler su yüzeyindeydiler, cüce vatozlardan ikisi ağızları mümkün olduğunca açık ve hareketsiz duruyorlardı. Dipte ve cam kenarındaydılar.
CO2 normalden biraz fazla açıktı, dış filtre çok az su yüzey hareketi oluşturuyordu.
Siyah molinin dipte oturmuş olması diğer balıklara dikkat etmemi engelliyordu. Siyah moliyi kepçeyle dışarı aldım, ölmüştü.
Hemen dış filtre çıkış borusunu mümkün olduğunca yüzey hareketi yaratacak şekilde ayarladım, %20 su değişimi yaptım. Cüce vatozları dipten yukarı çıkarmam gerekiyordu, ikisi cam dibindeydiler ve şişle onlara dokunduğumda ikiside tepki vermediler, tamamen herektsizlerdi, ikisinide kepçeye aldım ve yüzeye dış filtre borusunun oksijen oluşturduğu alanda tutmaya çaıştım, bu arada 3. cüce vatosun parvulaların aarsında kumda harektesiz gördüm, onuda kepçeye aldım. 45 dakika kadar elimde kepçe, cüce vatozlar içinde bekledim. Biri hafif hareketliydi, 15 dk sonra diğeride hafif hareketlenme oldu, diğerinde ise hiç hareketlenme olmadı. Aşağı bıraktım. Dikkatimi çeken her üçüde ağızları sonuna kadar açıktı ve kapatamıyorlardı, felçliydiler. Birinin son derece yüzeyel bir solunumu vardı. Yaklaşık üç saatte üçüde kendine geldi, ağızları yavaş yavaş kapandı. Solunumları düzeldi.
Cüce vatozların oksijen eksikliğine çok hassas olduklarını okumuştum. CO2 entoksikasyonu kendilerine gelmelerini çok zorlaştırdı.
Beyaz Beneğe yakalanan siyah moli ise hasta olduğu için O2 eksikliği ve CO fazlalığından için ilk etkilenmişti.
İlk işim havamotoru ve beyaz benek ilaçları ısmarlamak oldu.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Hava motoru-O2-Dış filtre-CO2
Bi
tkili akvaryumlar için yüzey ajitasyonu CO2 gazını kaçıracağı için pek önerilmez. Dış filte daha çok bu nedenle önerilir zaten. Yani yüzey ajitasyonunu iç filtreler kadar çok yapmayıp, c02 kaçırmasın diye. Yine aynı nedenle bitkili akvaryumlarda hava motorunun sürekli kulanılması önerilmez. Oysa dış filtrelerin en önemli avantajı yeteri kadar dolaşım sağlamasıdır. Böylece ortama verilen besinler (c02, diğer) tüm bitkilere eşit dağılabilirler. CO2 gazının yoğunluğunu isterseniz 1000 ppm e kadar çıkarabilirsinbiz. Oysa aynı şey O2 için geçerli değil. O2 balıklar ve bakteriler için çok önemli. Hava motoru yarattığı yüzey ajitasyonun C02 gazını kaçırdığı ama bunun çok önemli miktarlarda olmadığını öğrendim. Bu nedenle artık hava motoru 24 saat açık kalacak.Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Kıdemli Akvarist
[B]6033,1[/B] [C]3,2,38529[/C]
Kayıt: 13/12/2007
İl: Istanbul
Mesaj: 2469
"Ammonia alert" gerçekten güzel bir ürün ancak üreticisi (Seachem) asidik sularda kullanımının sağlıklı olmayacağını belirtiyordu diye kalmış aklımda. Seachem' in sitesinden bunu bir araştırın isterseniz.
CO2-O2 konusuda da birkaç şey söylemek istiyorum izninizle:
Nasıl CO2' yi arttırma yönünden tabiri caizse abartılı olmamak gerekiyorsa azaltma yönünden de aynı şekilde fazla temkinli olmamak gerekiyor. Bitkiler ve balıklar arasında bir denge kurmak lazım. Litre hacme göre az balık-çok bitki ve tüplü sistem gibi stabil CO2 çıkışı sağlayan bir sistemle bu dengeyi hava motoru kullanmadan kurmak zor değil.
(Elbette (her yerde de dile getiriyorum) bitki akvaryumuda olsa bir akvaryum kurarken hazırda mutlaka kurulu bir hava motoru bulunmalı. Bu gibi acil durumlarda çok gerekli olabilecek bir ekipman.)
Benim size tavsiyem CO2 konsantrasyonunu 20-30 ppm arasında olacak şekilde ayarlamanız olur. Bu aralıkların dışına çıkmadığınız müddetçe hava motoru kullanmasanızda ne balıklarınız nede bitkileriniz için bir problem söz konusu olmayacaktır. CO2' nin maksimum olduğu zamanı sabah ışıklar yanmadan önce ölçebilir, minimum olduğu zamanıda (periyotluysa öğleden sonraki periyotta) ışıklar yandıktan 3-4 saat sonra ölçebilirsiniz. Ölçüm için KH değerinizi bilmeniz gerektiğini ve ölçümüde pH ölçerek yapacağınızı biliyorsunuzdur sanırım.
İçinizin rahat etmesi açısından sürekli hava motoru kullanma taraftarıysanız; birinci seçenek olarak yazdığınız gibi her ikiside (CO2 ve O2) sürekli açık kalır. Her ikisindende düzenli bir çıkış ve bitkilere yeterli CO2 sağladığınız taktirde dediğiniz gibi bu, gece gündüz arasında oluşacak farkıda minimuma indirerek daha stabil bir sistem sağlayabilir. Dezavantajı; daha fazla CO2 harcarsınız. İki litrelik bir tüpün 7/24 kullanımla yaklaşık 6 ay gittiğini ve 5 ytl ye doldurulduğunu düşünürsek harcadığınız fazlalığında pek bir önemi kalmıyor aslında.
Son birşey; Glossostigma' ları çok güzel dikmişsiniz; en kısa zamanda tabanı sarmaları dileğiyle..
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Mustafa bey değerli yorumlarınız için teşekkürler.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Kıdemli Akvarist
[B]6033,1[/B] [C]3,2,38529[/C]
Kayıt: 13/12/2007
İl: Istanbul
Mesaj: 2469
Düzenli CO2 verilen sistemlerde hava motoru kulanmak, veya farklı bir mekanizmayla yüzey hareketi sağlama gibi yöntemler CO2 verilmeyen bir sistemde yapmaya göre tercih edilmesi çok daha mantıklı olan yöntemler. Hatta sırf bu yüzden (genel kanının aksine) şelale filtre yada sump kullanılan tanklarda dışarıdan düzenli CO2 verilmesi durumunda sağlıklı bitki yetiştirilmesi mümkün oluyor. Tabi bu konuda da dikkat edilmesi gereken şeyler var; gazların sudaki çözünürlükleri. Bu anlamda da CO2 ve O2 arasında bir rekabet var. Dolayısıyla verilen O2 ve CO2 oranını çok iyi ayarlamak gerekiyor.
Maksimum sınırın üzerinde CO2 vermediğiniz sürece gündüzleri fotosentezin kabarcık halinde görünmesi aslında o şartlar altında suyun O2' ye doyduğunun bir göstergesi. Yani artık bitkilerin çıkardığı O2' nin bir kısmı suda daha fazla çözünemiyor ve kabarcık halinde yüzeye çıkıyor. Bu durumda gündüz için hava motoru kullanmasanızda balıklarınız açısından oksijensiz kalma yönünden bir sorun olmayacağı ortada. Gece ise O2 üretimi durduğu için, sürekli azalan O2 ile (bitkiler CO2 kullanmasalarda) sudaki CO2 çözünürlüğü artıyor. Birçok balık türü gece uyku moduna geçtiğinden O2 kullanımları azalıyor. Az balık olduğu sürece ve gece ışıkların kapalı olduğu periyodu çok uzun tutmadımız sürece bu durum problem teşkil etmiyor. Ancak söz konusu Ancristus, Otocinclus gibi gece aktif olabilen türler olunca işler değişiyor. Bu durumda en azından ilk zamanlarda, balıklar yeni ortamlarına, su değerlerine vs. alışıp kondisyon kazanana kadar yüksek CO2 ve düşük O2' ye maruz kalmamaları (ve tabiki stres yapacak diğer tüm faktörlerden mümkün olduğunca uzak kalmaları) çok daha iyi oluyor. Alıştıktan sonra geceleri en fazla az miktarda stres belirtileri gösterebiliyorlar.
Tabi tüm bu yazdıklarım benim kullandığım ve başarı sağladığım yöntemler. Bunun dışında oranlarını çok iyi ayarlayabilirseniz sürekli CO2 ve O2 vererek benim yöntemimden daha başarılı bir yöntem oluşturmanız mümkün gözüküyor. Burada en önemli nokta yeterli CO2' yi sağlayıp sağlayamayacağınız. Her nekadar drop checker "yeterli CO2 var" göstersede en azından ilk ayarlamada drop checker yerine doğrudan test yapıp tablo yada ilgili formül yardımıyla CO2 konsantrasyonunu sayısal değer olarak hesaplama şeklinde bir yol izlemeniz çok daha doğru olur diye düşünüyorum. Gerçi teyit ettim dediğinize göre bunu yaptınız sanırım; acaba sonuçları bizimle paylaşabilir misiniz? (KH, pH ve CO2 değerleri) Drop checker ise bana göre daha sonraki dönemlerde sürekli gözlem yapılabilmesi ve pratik olması yönünden belirgin bir durumu (az yada fazla CO2) anlayabileceğiniz faydalı bir ekiman.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Kıdemli Akvarist
[B]6033,1[/B] [C]3,2,38529[/C]
Kayıt: 13/12/2007
İl: Istanbul
Mesaj: 2469
Benim dış filtre çıkışımda aşağıda ve hiçbir zaman tankımın yüzeyinde herhangi bir çalkalanma yada hareketlilik olmuyor. CO2' de sürekli açık. KH değerim 5 . Sabah ışıklar yanmadan öçtüğüm pH değeri 6,7 ; fotosentez optimum şekilde iken ölçtüğüm değer 7,0 imiş. Dolayısıyla CO2 konsantrasyonuda 15-30 ppm arasında değişiyormuş.
Ph ve KH dışında birde GH değerinizi ölçmenizi öneririm.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Mustafa bey GH ve KH testlerini yeni yaptım, KH=5dH GH=8dh
Aşağıdaki fotoğraflar
bu sabah ile bu akşam arasında CO2 drop checker fotoğrafları. Hava motoru hiç kapanmadı...1
.foto 2ocak sabah, drop checkerin içindeki su boşaltılıp, akvaryum suyu ile yeni test yapıldı. Beklenildiği gibi akşam CO2 uçmuş.2
.foto 2ocak saat 17:30, işten eve geldiğimde.Akvaryum içindeki checkerin reaksiyonu kötü olduğu için yeni test yapılmıştır. PH testi yaptım; 6,4 mü daha mı az anlayamadım. Cüce vatozlar yine baygın, 5 gün önce yaşananların aynısı yaşandı, İnce ayar vanası kaliteli olmadığı için ev halkı CO2 ayarını yine fazla kaçırmış.
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Kıdemli Akvarist
[B]6033,1[/B] [C]3,2,38529[/C]
Kayıt: 13/12/2007
İl: Istanbul
Mesaj: 2469
En kısa zamanda CO2-O2 dengesini oturtmanız dileğiyle..
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Altı gündür herhangi birşey yazmamışım. 06-01-09 tarihinde maltepe pet ten yeni bitkiler aldım.
1-Hemianthus callitroides (minik saksı) 2-Lilaeopsis brasiliensis (minik saksı)Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir