Betta Çiftleşme Sorunu


trabzon_61Çevrim Dışı

Kayıt: 14/01/2012
İl: Istanbul
Mesaj: 427
trabzon_61Çevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 06 Mayıs 2012 19:48
Arkadaşlar benim 1 dişi 1erkek Bettam var. Tabikide ayrılar. Dün sabah erkek Bettam büyük bir köpük kümesi yaptı. Dişiyi yanına aldım. Hep dişi kaçtı erkek kovaladı. En sonunda durdular. Dişi köşeye çekildi. Bende yorulmuştur diye yerine koydum. Neden dişi erkekten kaçtı anlamıyorum. Size sormak istedim. Cevaplarınızı bekliyorum. vuslat2012-05-07 09:20:17

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

muslim kavakÇevrim Dışı

Özel Üye
Kayıt: 22/05/2009
İl: Istanbul
Mesaj: 3448
muslim kavakÇevrim Dışı
Özel Üye
Gönderim Zamanı: 06 Mayıs 2012 20:31

    Beta üretiminin ilk safhası, tabi ki dişi ve erkek bireyleri ayırt edebilmek ve üremeye uygun bir çift oluşturabilmektir.
    Bazı vahşi betaları ve kısa kuyruk varyetesini bir kenara bırakırsak, betalar dişi ve erkek ayrımının en kolay yapılabileceği akvaryum balıklarından biridir. Erkekler göz alıcı renklere ve uzun, alımlı yüzgeçlere sahipken, dişiler genelde daha soluk renkli ve kısa yüzgeçli olurlar. Ancak, bu bir genellemedir ve yüzde yüz olumlu sonuç vermesi beklenemez. Çünkü, özellikle son yıllarda oldukça güzel renklere sahip dişiler de üretilmeye başlanmıştır. Aşağıdaki fotoğraflarda, yarım ay, çift kuyruk ve taç kuyruk varyetelerinden dişi betalar görülmektedir.



    Ayrıca, nadiren de olsa, ülkemizde kısa kuyruk betalara ya da Betta imbelis ve Betta smaragdina türlerinin bireylerine rastlanmaktadır. Bu betalarda erkek ve dişiler birbirine yakın görünümdedir ve dişi Betta splendense oldukça benzerler. Bu yüzden, karıştırılmaları kolaydır. Eğer üretim hedefleniyorsa en garantili yöntem, dişilerin yumurta noktasına sahip olup olmadığının belirlenmesidir. Anatomi bölümünde bahsettiğimiz yumurta noktası, üremeye hazır dişi betalarda rahatça farkedilebilir. Erkek bireylerin seçimi ise zaten rahatlıkla yapılabilir.
    Erkek ve dişi balık belirlense de, üretim için bir süre beklemek yerinde olacaktır. Üremeye hazır görünseler bile, 10-15 günlük bir süre boyunca balıkları gözlemek ve sıkı bir diyete tabi tutmak, üretimde verimi arttıracaktır. Yapılan gözlem esnasında, balıkların herhangi bir sağlık probleminin veya anatomik deformasyonunun olmadığı belirlenir. Sağlıklı olduğundan emin olunan balıklar, canlı yemler ve protein ağırlıklı kuru yemlerle beslenerek kondüsyon kazanmaları sağlanır. Bu süre zarfında çiftleşmenin gerçekleşeceği uygun bir ortam hazırlanır.

    Üretim akvaryumu hazırlanırken dikkat edilmesi gereken bazı önemli noktalar vardır.

    • Akvaryum zemininin çıplak olması önemlidir. Kum, çakıl veya benzeri malzemeyle dolu bir zemin, çiftleşme esnasında veya sonrasında erkek balığın yumurtaları bulmasını zorlaştıracaktır. Ayrıca, yumurtadan çıkan larvalar da zaman zaman yuvadan düşerek bu malzeme içinde kaybolabilirler. Serbest yüzmeyi beceremeyen yavrularda bu olay, büyük ihtimalle ölümle sonuçlanacaktır.
    • Filtrasyon genelde önerilmez. Bunun yerine, gerekli durumlarda az miktarda dip çekimi ve su değişimi ile temizlik sağlanır. Ancak, eğer gerekli olduğu hissedilirse bir pipo ya da sünger filtre kullanılabilir. Filtre, suyu olabildiğince az hareketlendirecek şekilde yerleştirilmelidir. Aksi takdirde hem yuvanın yapımı zorlaşır hem de yumurta ve yavruların yuvadan uzaklaşarak kaybolması riski artar.
    • Havalandırmaya da gerek olmamakla birlikte, yuvanın bulunduğu kısma uzak bir köşede, küçük bir havataşı yardımıyla, az miktarda hava verilebilir.
    • Işıklandırma, balıkları rahatsız edecek düzeyde yüksek olmamalıdır. Buna karşın, fazla karanlık bir ortam da çiftleşmeyi ve yuva bakımını zorlaştıracaktır. Bu yüzden çiftleşme için hazırlanan tankın yerleştirileceği nokta ve aydınlatma önemlidir. Direk gün ışığı almayan, ancak gündüz saatleri boyunca aydınlıktan faydalanabilecek bir nokta uygun olacaktır. Ayrıca, düşük wattlı bir lamba ile akvaryuma sürekli loş bir ışık sağlanması, özellikle çiftleşmeden sonra gerekli olacaktır.
    • 26-28ºC  sabit sıcaklık, üreme tankı için uygundur. Eğer sürekli bu sıcaklık değerinin sabit olduğu bir ortamda bulunmuyorsa, tankta ısıtıcı kullanılması zorunludur. Bunun için 25-50 wattlık bir ısıtıcı tankın arka camına yatay olarak yerleştirilebilir.
    • Çiftleşmenin verimli olmasında su kalitesi de önemli rol oynar. Erişkin bireyler farklı su şartlarını rahatlıkla tolere edebilse de yumurta ve yavrular bu kadar dayanıklı değillerdir. Suda amonyum ve nitrit bulunmamalı, nitrat oranı ise olabildiğince düşük olmalıdır. Ayrıca, KH 4'ün altında ve pH 6,5-7,5 aralığında olursa verim yükselir.
    • Yumurtaların mantarlaşması riskini azaltmak için, suya düşük dozajda antifungal kimyasallardan eklenebilir (her akvaryumcuda bulabileceğimiz mantar ilaçları kullanılabilir.).

    Tüm şartlar hazırlandıktan sonra, üretim için belirlenmiş olan çift tanka alınabilir. Bu aşamada dikkat edilmesi gereken önemli bir konu da balıkların aklimatizasyonudur. Eğer imkan varsa, balıkların daha önce içinde bulundukları su kullanılmalı ya da ölçümler yapılarak üretim tankındaki su aynı değerlere getirilmelidir. Değerleri ölçme imkanı yoksa, balıklar yavaş ve dikkatli biçimde üretim tankındaki suya alıştırılmalıdır. Özellikle pH'daki ani yükselme veya sıcaklık farklılığı, balıkların üremesini engelleyebileceği gibi, sağlıklarını da ciddi biçimde tehdit eder.

    Balıklar üretim tankına güvenli biçimde alındıktan sonra, bir süre dikkatle izlenmeleri gerekir. Bazen, dişi balık hazır görünüyor olsa da erkeğe ilgi göstermez ve çiftleşmeyi reddeder. Böyle durumlarda erkek, dişiyi çiftleşmeye zorlamak için hırpalayabilir ve hatta ölümüne sebep olabilir. Nadir rastlanan bazı durumlarda ise dişi saldırgan bir tutum takınır ve erkeğin yüzgeçlerini parçalayabilir. Bu yüzden, uyumsuz görünen çiftlerin bir araya konmaması ya da derhal ayrılması gerekir.

    Erkek balık dişiyi gördüğünde kendine has kur dansına başlar. Rengini koyulaştırır, tüm yüzgeçlerini olabildiğince açar, sakalını gösterir ve vücuduna 'S' biçimi vererek
dişiyi etkilemeye çalışır. Aslında görünüm ve davranış olarak, rakipleriyle mücadeleye hazırlandığı anlara çok benzer. Bu aşamada eğer dişi balık da çiftleşmeye hazırsa rengi canlı bir hal alır. Erkeği izleyerek onun hareketlerine karşılık vermeye, kur dansına katılmaya başlar. Ayrıca, koyu renkli bireylerde, dikine, açık renk çizgiler görülür. Bu çizgiler dişinin çiftleşme anında salgıladığı hormonlardan kaynaklanır ve açık renk bireylerde görülmez. Yandaki fotoğrafta yer alan dişinin açık renk çizgileri rahatlıkla görülebilir. Erkek balık, bir yandan dişiyle ilgilenmeye devam ederken, diğer yandan köpük yuvayı hazırlamaya koyulur.
    Bu köpük yuva birçok labirentli türünde rastlanan bir özelliktir. Balık, yüzeyden aldığı havayı bir ağız salgısıyla sararak oluşturduğu baloncukları su yüzeyine dizer. Çapı 30, kalınlığı 6 santimi bulan köpük yuvalar görülmüştür. Ancak genel olarak, 20-30 cm² alana sahip ve 1-2 cm kalınlığında olurlar. Betaların yaşadığı doğal ortam göz önüne alındığında sağladığı avantajlar da azımsanamayacak kadar fazladır. Öncelikle, yumurta ve yavrular gelişebilmek için bol oksijene ihtiyaç duyarlar. Yuva köpükleri, içinde bulundukları sulardan çok daha yüksek oranda oksijen ihtiva ederek bu ihtiyacın karşılanmasını sağlar.
Ayrıca, yuvanın özel yapısı, birçok parazit ve bakteri türünün yerleşmesine imkan tanımayarak, yavruları erken dönemde rastlanabilecek bazı hastalıklardan korur. Erkek betanın yumurtaları ve yeni çıkan yavruları daha rahat göz önünde bulundurmasına ve bir
arada tutabilmesine olanak verir. Yerleşik bir yuva ve yavrular, dış etkenlere karşı savunmayı da daha kolay bir hale getirir.

    Köpük yuvanın da tamamlanmasıyla çiftleşme ritüeli başlar. Bu noktada dişilerin davranışları bireyden bireye farklılık gösterir. Bazıları kaçmaya ve saklanmaya çalışır gibi görünür ve erkek balığın kendilerini yuvaya gitmeye zorlamasını bekler. Ancak genelde, yuvanın bitip bitmediğini kontrol eder ve bittiğinde teslimiyetçi biçimde yuvanın altına gelerek başını hafifçe öne doğru eğer. Erkek balık dişiyi yavaşça itmeye ve ters yüzer bir hale getirmeye çalışır. Bu esnada kendisi de 'U' biçimi alarak dişiyi sarar ve 'kucaklaşma' denilen pozisyonu alırlar. İlk kez çiftleşen bireylerde bu aşama biraz zor olabilir. Balıklar, yumurtlamak için doğru pozisyonu almakta zorlanabilirler. Ayrıca, ilk birkaç kucaklaşmada çoğunlukla yumurta dökülmez. Ancak birkaç seferin sonunda dişi yumurtalarını bırakmaya başlar. Bırakılan her parti yumurta, erkek tarafından hemen döllenir. Erkek, kucaklaşmayı bırakarak hızla döner ve aşağı inmekte olan veya zemine düşen yumurtaları ağzıyla toplamaya başlar. Dişi balık bir süre daha, hareketsiz ve ters biçimde durmaya devam eder. Eğer erkek yumurtaları toplamayı ve yuvaya yerleştirmeyi bu süre zarfında tamamlarsa, çiftleşme kaldığı yerden devam eder. Ancak bazen süre uzar ve dişi canlanır. Kendine gelir gelmez erkeğin yanına inerek düşen yumurtaları aramaya başlar. Erkeğin aksine, dişi balık bulduğu yumurtaları genelde yer. Nadiren yumurtaların yerleştirilmesinde erkeğe yardımcı olur. Böyle durumlarda erkek, dişiyi yeniden yuvanın altına yönlendirir ve yumurtlama işlemi yeniden başlar.

    Az rastlanan bir diğer durum da erkek betanın yuva yapmadan çiftleşmeyi başlatmasıdır. Çiftleşme sonucu dökülen yumurtaları toplar ve bu yumurtaları köpükle sararak yüzeye yollar. Yani yuvayı çiftleşme öncesinde değil, çiftleşme esnasında oluşturur. Dişinin ayrılmasından sonra ise yuvayı genişletmeye devam eder. 

    Çiftleşme esnasında genelde dişi balığın yüzgeçleri zarar görür. Erkek balığın kovalamaları ve yuvaya yönlendirmeleri buna sebep olur. Ancak bunlar hafif yaralanmalardır ve kolayca iyileşirler. Yine de, dişi balığın temiz bir akvaryuma alınarak gözlenmesi, kaliteli yemlerle beslenerek ve gerekirse vitamin katkılarıyla desteklenerek sağlığına kavuşturulması yerinde olacaktır.



    Fotoğraflarda, çiftleşme anı ve erkeğin saçılan yumurtaları toplayarak yuvaya yerleştirmesi görülüyor.

    Yumurtlama 2-6 saat sürer. Dişinin boyutuna ve kondisyonuna bağlı olmakla birlikte, genelde 50-200 arası yumurta dökülür. Çiftleşme tamamlandıktan sonra erkek, dişiyi yuva ve yumurtalar için bir tehdit olarak algılar ve gördüğü yerde saldırmaya başlar. Bu yüzden dişinin hemen ayrılması gerekir. Pek sık rastlanmasa da, bazı erkekler de yumurtalarını veya çıkan yavruları yiyebilirler. Ayrıca, bazen erkek balık yuva ve yumurtalarla ilgilenmeyi bırakır. Köpük yuva zamanla dağılır ve yumurtalar tabana düşerek bozulmaya başlar. Özellikle ilk kez baba olan bireylerde bu durumlara daha sık rastlanır. Ancak genelde erkek betalar ilgili ve şevkatli babalardır. Sürekli yuvayı gözler, köpükleri düzeltir ve takviye ederler. Köpüğünden düşen yumurta ve yavruları nazikçe alarak yeniden yuvaya yerleştirirler.

    Beta üretiminde uygulanabilecek çeşitli yöntemler geliştirilmiştir. Birçok üretici, genel olarak kabul gören şartları yerine getirmek koşuluyla, kendilerine has bazı teknikler ortaya çıkarmıştır. Örneğin, bazı üreticiler 4-5 litrelik kavanozlarda başarıyla üretim yaparken, bazıları 80-100 litrelik tanklarda daha fazla verim alınabileceğini savunur. Hatta son yıllarda, çiftleşme sonrası babanın da yuvadan ayrıldığı bazı yöntemler uygulanmaya başlamıştır. Bunları ve benzer birçok yöntemi ayrı ayrı incelemek mümkün değildir. Yine de, uzun süredir uygulanan, en yaygın üretim metodlarının bazılarından bahsetmek faydalı olacaktır.


    GENEL METOD: Ülkemizde en bilinen ve sık kullanılan üretim metodudur. Çiftleştirilecek dişi ve erkek balık belirlendikten sonra 15-20 litrelik, nispeten ince uzun bir akvaryum hazırlanır. Uygun şartlarda suyla 10-12 cm yüksekliğinde doldurulan bu tank, orta kısmından bir cam veya şeffaf plastik ile ikiye ayrılır. Kum, bitki veya herhangi bir dekorasyon malzemesi kullanılmaz. Tercihen bir miktar su üstü bitkisi konulabilir. Bu bitkiler erkeğe köpük yuva yapımında yardımcı olur. Akvaryumun loş bir ışıkla aydınlatılması sağlanır.
    Akvaryumun hazırlanması tamamlandıktan sonra, önce dişi balık kendine ait bölmeye bırakılır. Birkaç saat süre verilerek akvaryuma alışması beklenir. Daha sonra erkek balık da kendine ayrılan bölmeye koyulur. Dişi balığın da çiftleşmeye istekli olup olmadığı gözlenir. Eğer dişi balık da çiftleşmeye hazır ise, aradaki cama doğru yüzer ve erkeğin kur yapma davranışlarına karşılık vermeye başlar. Birçok üretici, tam da bu anda aradaki bölmeyi kaldırarak dişi balığın yuva yapımında erkeği yönlendirmesini sağlar. Yumurtlama gerçekleştikten hemen sonra dişi balık akvaryumdan alınır ve yumurtalar ve yuvanın bakımı erkek balığa bırakılır.

    Genel metod, aslında geçerliliği kabul edilmiş bir yöntem olsa da, bazı dezavantajları da vardır. Öncelikle, dekorsuz bir akvaryumda, erkek balığın yuvayı hazırlayacağı nokta belirlenemez. Yuva sıklıkla akvaryumu ayıran camın yakınına yapılır ve bu cam alınırken yuvanın bozulmasına sebep olur. Bu durum erkeğin yeni bir yuva hazırlamak için uğraşmasına, çiftleşme esnasında kendisine gerekli olan enerjiyi boşa harcamasına sebep olacaktır. Sık rastlanmasa da, bazı durumlarda dişi balık erkeği görür görmez yumurtlamaya başlar. Balıklar ayrı bölmelerde olduğu için bu yumurtalar boşa gider. Ayrıca, dişi balığın saklanabileceği bir yer olmaması, erkek balık tarafından hırpalanmasına sebep olabilir.

    TAYLAND METODU: Bugün Tayland, vahşi betaların bulunabildiği ülkelerin başında gelir. Günümüzde hala yapılan dövüşler sayesinde, betalar ülkenin en popüler türü olmuştur. Kaçınılmaz olarak Tayland, dünyanın en fazla beta üreten ülkelerinden biridir. Bu ülkede üretim ilkel denebilecek, geleneksel yöntemlerle yapılmaktadır.

    Bu üretim yönteminde, üretici tarafından seçilen çift, birkaç litrelik, yarı şeffaf bir leğen ya da benzeri bir kaba alınır. Su yüksekliği genelde on santimi geçmez. Suyun temiz olup olmaması bile fazla önemli değildir. Hatta bir kapta peşpeşe birkaç çiftin yumurtlaması sağlanabilir. Su yüzeyine bir kaç yaprak bırakılarak yuvanın tutunması kolaylaştırılır. Leğenin üstü bir karton yardımıyla kapatılır ve gerisini doğanın halletmesi beklenir. Her 3-4 saatte bir yumurtlamanın gerçekleşip gerçekleşmediğini kontrol etmek için bu karton hafifçe kaldırılır. Bu kontroller dışında çift rahatsız edilmez. Eğer takip eden dört gün içinde yumurtlama hala gerçekleşmemişse, çift kaptan çıkarılarak ayrılır. Ancak genelde, çiftleşme ilk birkaç saat içinde gerçekleşir. Köpük yuvada yumurtalar görüldüğü an, dişi balık elle yakalanarak çıkarılır. Erkek beta, yavrular serbest yüzmeye başlayana dek kapta bırakılır.
    Yavrular serbest yüzmeye başladıklarında, erkek beta da kaptan alınır. Yavrulara verilen ilk yem, üreticiye bağlı olarak değişse de, genelde yumurta sarısı usaresidir. Bu yemle birkaç saatte bir beslenen yavrular, yüksek protein oranı sayesinde hızlı bir büyüme gösterirler. Uygun boya geldiklerinde, yumurtadan yeni çıkarılmış artemia, rotifer ve toz yemlerle beslenmeleri desteklenir.
    Ancak bu besi süreci kısa sürer. Bir süre sonra yavrular toplu halde havuzlara alınır ve üretici yemlemeyi durdurur. Açık havada bulunan büyütme havuzları, kendiliğinden oluşan su piresi, sivrisinek larvası
ve diğer küçük omurgasızlar ile zengin bir yem kaynağıdır. Ayrıca, beta yavrularında kanibalizm (yamyamlık) sık görülen bir olaydır. Bu yüzden, bir arada büyüyen yavrular sayıca azalır ve en güçlü bireyler hayatta kalır. Aslında bu durum üreticilerin hedeflerinden biridir. Yavrular, erkeklerin ayrı kavanozlara alınmasını gerektirecek boya ulaşana kadar bu havuzlarda tutulurlar.

    Üstte yer alan fotoğraflarda, Tayland'lı üreticilerin kullandığı bir üretim kabı ve yavru büyütme havuzları görülmektedir.


    Taylandlı üreticiler, üretimde kullanacakları çifti seçerken iki özelliği dikkate alırlar. Erkek betanın yaptığı köpük yuvanın genişliği ve dişinin canlı renklere sahip olması... Seçilen balıklar özenli biçimde beslenerek hem sağlıklı olmaları hem de çiftleşmeden yüksek performans elde edilmesi sağlanır. 

   Tayland metodu, ilkel görünmesine ve ülkemiz şartları açısından oldukça zor olmasına karşın, Güney Asya ülkelerinde hala en geçerli üretim yöntemidir. Bu ülkelerdeki üreticiler birçok avantaja sahiptir. Öncelikle, kullanılan su zaten betaların doğal olarak yaşadıkları ve üredikleri sulardan farklı değildir. Mevcut doğal kaynakların ve akarsuların kullanımına dayalı basit sistemler, su değişimi, filtrasyon gibi gereklilikleri ortadan kaldırmıştır. Ayrıca, bölgeye hakim olan tropik muson iklimi, ısıtıcı kullanımını da gereksiz kılar.
    
    AMERİKAN METODU: ABD, dünyanın en fazla beta üreticisine sahip ülkelerinden biridir. Bu ülkede yapılan üretim genelde, yeni renk veya kuyruk varyetelerinin ortaya çıkarılmasına ve ortaya çıkan ırkların iyileştirilmesine yöneliktir.
    Bu üretim metodunda genellikle 30-35 litre hacme sahip, uzunluk ve derinliği birbirine yakın bir tank kullanılır. Akvaryum, 15-18 cm yüksekliğe kadar su ile doldurulur. Taban kumsuzdur. Birkaç parça kaya, saksı, PVC parçası benzeri malzeme kullanılarak, gerektiğinde dişinin saklanabileceği yerler hazırlanır. Bazı kısımlara birkaç kök canlı bitki eklenebilir. Bu bitkiler dişinin saklanması için alan sağladığı gibi, infüzvuar ve alg oluşumunu hızlandırarak doğacak yavrular için de besin sağlarlar. Su yüzeyinde, erkek betanın yuvayı oluşturması için genişçe bir yaprak (Tercihen Hint bademi (Terminalia catappa) ağacının yaprakları. Bu yapraklar, yurtdışındaki birçok akvaryumcuda satılmaktadır.) veya plastik ya da strafordan yuvarlak bir parça konulur (alt kısmı suya gelecek şekilde yerleştirilmiş, yarım bir
kavanoz kapağı veya boyuna kesilmiş, yarım bir strafor bardak gibi..). Erkek beta daha korunaklı olduğunu düşündüğü için, genelde yuvayı bu nesnenin altına yapacaktır. Bu yüzden yuvayı rahatça gözleyebileceğimiz bir noktanın seçilmesi önemlidir. Ancak bu gözlem sırasında balıkların rahatsız olmaması veya erkek balığın strese kapılıp yuvayı dağıtmaması için, kullandığımız nesnenin biraz arka kısma yerleştirilmesi uygun olacaktır. Fotoğrafta, üretim için hazırlanmış örnek bir akvaryum görülüyor.
    Gerekli su sıcaklığı ve diğer şartlar sağlandıktan ve dekorasyon aşaması tamamlandıktan sonra, sıra balıkları yerleştirmeye gelir. Sıkça kullanılan yöntem, erkek balığın akvaryuma alınması, dişi balığın ise akvaryum içinde ayrı bir haznede tutularak bir süre daha erkekten korunulmasıdır. Bu esnada erkek balığın dişiyi sürekli görmesi sağlanır. Bunun için de cam bir sütun ya da dar bir cam kavanoz kullanılabilir (Fotoğrafta,sağ köşedeki sünger filtrenin önünde bulunan cam kavanoz bu amaçla yerleştirilmiştir.). Dişi akvaryuma bırakılmadan önce, çiftleşmeye hazır olduğundan emin olunmalı ve erkek balığın yuvayı tamamlaması beklenmelidir. Ancak genel yöntemde olduğu gibi, bu üretim yönteminde de dişinin yumurtaları hemen bırakmaya başlaması olasıdır.
    Genellikle, dişi balığın akvaryuma bırakılmasını izleyen 3-4 saat içerisinde çiftleşme gerçekleşir. Dişi balık bu aşamada tanktan alınır.

    Amerikan metodu, birçok yönden en garantili ve verimli üretim yöntemidir. Ancak, uygun akvaryumun kurulması ve çiftlerin hazırlanması, özen ve zaman gerektiren bir süreçtir. Büyük çapta üretim yapılması düşünülüyorsa bu yöntem pek de kullanışlı olmayacaktır. Bu yüzden daha çok, amatör çapta üretim veya seçilen özel çiftlerin üretimi için tercih edilir.
 
 
 
 
 
KAYNAK:www.izmirakvaryum.com
http://www.akvaryum.com/Forum/betta_hakkinda_hersey_k229181.asp Alıntıdır.

Beğenenler: [T]245302,Şefonun hadesi[/T]

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir