Benim genç evlatlar ve abi ve ablalarıyla tanışmal

 

Sayın Can Bakır ve sevgili arkadaşlar, öncelikle discuslarda fazla bir tecrübemin olmadığını tecrübelerimin daha çok diğer tatlı su türlerinde olduğunu, aşağıda yazdıklarımın genel bilgilerimden çıkarımlar olduğunu bilimsel olmadığını, dolayısıyle tartışmaya açık olduğunu belirtmek isterim.

 

 Birçok canlıda (daha çok pek tabii ki memelilerde, ama diğer türlerde de geçerli) canlıların ilk oluşum süreçlerinde ebeveynlerin beslenmeleri değil, genetik şifreleri yavrunun oluşumunu etkiler. İlk başlarda yeni oluşum genetik şifrenin etkisinde gelişir, daha sonra anne, yumurta, vb'den beslenmeye başlar... Bu evreden sonra beslenmenin önemi başlar. Pek tabii ki yumurtanın besleyiciliği ise yine genetikle ve ek olarak da beslenmeyle bağlantılıdır. Ve genetik şifrelerin ani şekilde değişimleri için yoğun bir radyasyon ya da aşırı hormonel ya da kimyasal değişimler gerekmektedir. Yani kısmi yaşamsal faaliyetler (yeme, giyinme, barınma, ortam) kısmi değişimlere neden olur ama sert değişimler değildir bu farklılıklar. Kalıtım sadece anne ve babadan değil ciddi anlamda atadan da gelmektedir. Bütün bunlar da iyi bir soydan gelen kötü beslenmiş bir nesil nasıl olur da bütün geçmişi silebilir sorusunu akla getiriyor.

 

Bu kötü şartlarda yaşam nesilden nesile geçtiği taktirde ve şartların kötülüğü devam ediyorsa soy bozulabilir, ancak bence kötü şartlarda yetişmiş tek bir neslin bir sonraki nesle etkisinin sınırlı olacağı kanaatindeyim. Yani bir nesil sonrası ebeveynlerinden çok daha iyi, atalarına çok yakın yavrular elde etmek mümkün diye düşünüyorum.

Ve bunu discuslara yakın olarak düşüneceğimiz melek balıklarında yaşadım...

 

Fazla müdahelede bulunmadığım bitkili tankımdaki eşlerden aldığım ve ayırmadan büyüttüğüm yavrular, camacam bir akvaryumda yaşayan eşlerden ürettiğim  yavrulara göre bariz küçük kaldılar. (bunların sebebi olarak; o zamanlar yeni kurulmuş olan bitkili akvaryumdaki dengelerin tam kurulamamış olması, o zamanki su değerleri, az müdahele ve bitkilere güven psikolojisiyle daha az yem atmış olabilmem, camacam akvaryumlara daha sık su tazeleme oranım, bitkilide yavruları ebebeynlerden ayırmamam, diğerinde ayırmam etkin olmuş olabilir.) Bu ilk dönemde birşekilde diğerlerine göre yanık kalan yavrulardan oluşan yine aynı bitkili akvaryumda doğup gelişen yavrular yine özel bakım sergilediğim camacam akvaryumdaki yeni eşlerimin yavrularından çok daha hareketli ve iri oldular. (sanıyorum geçen süre zarfında bitkili akvaryumumda dengeler oturdu ve hiç ölçmediğim su değerleri düzeldi, nitrat azaldı, besin zinciri tamamlandı.) Yani yanık sayılabilecek ana ve babalardan camacam akvaryumun gürbüz ana babasının yavrularından çok daha iri ve hareketli bir nesil çıktı. Ve bu yavrular büyüdüklerinde yanık ana babanın yavrularında normal melek balıklarına ve ebeveynlerine göre çok daha fazla renklenme oluştu. (tabii ki bu gelişim sürecinde olağan ve durağan olmayan birçok etken bunlara sebep olmuştur)

 

 Buradan sürekliliği olmayan tek nesilde oluşmuş yanıklığın çok da önemli olmayabileceği savını çıkarabiliriz gibime geliyor. Ya da yanık kalmış nesillerin birkaç ya da daha fazla nesilde büyük bir oranda sağlıklı nesillere dönüşmesi de sağlanabilir diye düşünüyorum...

 

Tabii ki bu dışardan gelene değil ama dışarı çıkana kapalı havzalar için ve ehil eller için önerebilirim. Buradaki arkadaşımızın da dışarıya balık vermeden koşulları iyi tutarak bunu denemesinde pek sakınca görmüyorum açıkçası... (arkadaşlarımızın balıkları birkaç nesildir kötü şartlarda kaldıysa ve soy bozulduysa bile eğer doğru bakım uygularsa her yeni nesli daha iyi hale getirebileceğini ve gitgide daha sağlıklı nesiller yaratabileceğine inanıyorum. Tabii ki 75 lt de değil!!!)

 

(Ps1: Benim aldığım yavru boxer diğer kardeşlerinden daha küçük kaldı ama en zekisi o.. (ya da bana öyle geliyor, :) ençok sevdiğimin o olduğu kesin...)

 

(Ps2: Bir tanıdığımızın ikizleri var (sanıyorum aynı yumurta ikizleri) doğum sırasındaki bir anormallikten birinin gelişimi diğerine göre daha yavaş olmuş, ama anne baba her ikisini de çok seviyor, ve her ikisi için de benzeri gelecek planları yapıyorlar... ;) )

 

Tabii fikirlerinizi de değerlendirip yanlış düşüncelerim varsa düzeltmekten hiç çekinmeyeceğimi de belirtmek isterim... 

 

 Sevgi ve saygılarımla...

 

Form bozukluğu sadece yanıklıktan değil de bozulmuş/niteliksiz/kırık ata/soy da ciddi anlamda etkense durum biraz daha vahim... (discus'lardan çok iyi anlamadığımı belirtmiştim.. )

 

Ancak arkadaşımızın henüz tecrübesiz olduğunu (bende böyle bir izlenim yarattı değilse özür dilerim) düşünürsek ve tecrübe kazanıp, akvaryum sevgisini de geliştirmesi açısından bu balıkları ticari bir üretim düşüncesi gütmeden, dışarı balık vermeden beslemesini tavsiye edebilirim...

 

Çünkü ben de bu hobiye, 8-9 canlıdoğuranla başlamıştım ve hiç unutmam; bunlardan biri de formu ve yüzüş sitili çok bozuk hafif kambur uzun ince bir dişi lepistesti... Bu lepistesimi forma kavuşturmak ve ölmesini engellemek için birçok araştırma yapmış bu sayede akvaryum balıklarıyla ilgili; hastalıklar, genetik, beslenme bozuklukları ve su değerleri hakkında çok değerli bilgiler edinmiştim. (o zamanlar araştırmak bu kadar kolay değildi, internetin i'si yoktu.) Sonraları o balığı kaybettim ama edindiğim bilgiler, erken teşhis sayesinde birçok balığımı kurtarmamı ve daha erken tecrübe kazanamı sağladı... ;)