Akvaryumda Doğal Flora,Probiotikler ve Bakteri Çatışması
Gönderim Zamanı: 29 Temmuz 2016 16:56
Öncelikle bir tıp hekimi olarak bu konuda bir şeyler yazmak elbette bana düşmez.Ama bir hobici ve bir pozitif bilim insanı olarak sadece bildiğim doğruları ve tecrübeleri aktarmak da görevim diye düşünüyorum.Bugün dahili tıp bilimlerinin belki de yeniden yapılandırılacağını çeşitli sempozyumlardan öğreniyorum.Nedeni “mikrobiota” dediğimiz vücudumuzda ve özelliklede bağırsaklarımızda yaşayan bakteriler.Önemli görevlerini,aksaklığındaki sıkıntıları son yıllarda keşfetmeye başladık.Vücudumuzdaki toplam hücre sayısının 10 katı bakteriye ev sahipliği yapıyoruz.Bunlara bir çok vitamini ,enzimi ve bazı yağ asitlerini yaptırıyoruz aslında. Vücudumuzun işçileri bir nevi onlar.Vücut direncimiz yükseliyor.Bir çok hastalıktan korunuyoruz. Onların kalitesi de bizim sağlığımızı belirliyor.
Evet hemen hepimiz ,akvaryumcudan alınmış ,sıfır malzemelerle,ilk kez akvaryum kurduğumuzda bir süre sonra balıklarımızın hareketlerinin durgunlaşarak ,ölmesi sorununu tecrübe etmişizdir.Hatta akvaryumcuya gidip çeşit çeşit ilaç önerisini uygulamış yine de istenmeyen sonu üzülerek izlemişizdir.Bizzat yaşayarak gördüğümüz bu durumun “yeni akvaryum sendromu” olarak adlandırıldığını da duymuşsunuzdur.
Akvaryumdaki balıklarımızın da mikrobiotaları var.Birde yaşadıkları suda mikrobiotalar var.Yeni kurulmuş akvaryumda bu mikrobiotalar üremeden,bizim balıklarımız tehlike altında oluyorlar.Özellikle de nitratı kullanan,akvaryumdaki nitrat seviyesini düşüren bakteriler daha ürememişse.Tabiatta nitrat gibi azotlu bileşikler (amonyak,üre,ürik asit) canlı organizmalardan atılıyor.Canlılar için toksik bileşikler.Akvaryumumuzdaki balıklar da vücudundan atıyor (ayrıca yem artıkları da sorumlu) ama akvaryumda bunları yok edecek mikrobiota yoksa,bu durum yaşamla bağdaşmıyor.İşte “yeni akvaryum sendromunun” bilimsel açıklaması bu oluyor.
Balıkların vücutlarındaki mikrobiotalar farklılık gösterir mi sorusu aklınıza gelebilir.Aynı akvaryumda doğup büyümüşlerse aynıdır diyebiliriz.Aynı üretim hanede yetişenler bile zamanla eşitlenir bir şekilde.Çünkü aynı akvaryum avadanlıkları,en azından aynı el,aynı hava vs. eşitleniyor.Ama bir akvaryumcuda farklı kaynaklardan temin edilmiş balıklarda,farklılık doğaldır.Gelelim sizin yeni satın aldığınız balıklarla,eski balıklarınız arasında bir fark olur mu sorusuna.Elbette ki fark olması doğaldır.Hep aynı üretim haneden alsanız bile balıklarınızı, zamanla farklılık gösterecektir.Bakteri çatışması denen şey de bu farklılıktan doğar zaten.Farklı mikrobiotalara sahip balıklar aynı akvaryuma konunca,genellikle yeni gelenler (nadiren eskiler ) rahatsızlanıp ölebilirler.Bu durumda mikrobiotayı oluşuran gram pozitif ve gram negatif bakterileri öldürmek için tetrasiklin veya oksitetrasiklin,ayrıca anaeorb bakteri ve protozoaları öldürmek için metranidazol kullanılabilir.Ama balıkların mikrobiotalarını tamamen bozacağınız,faydalı bakteri grubunun yok olmasıyla yerine zararlı bakterilerin gelme ihtimali ve akvaryumdaki nitrat parçalayan bakterileri de yok edebileceğiniz için olay giderek karmaşıklaşabilir ve balıklarınızı kurtaramayabilirsiniz.Faydalı bakterilerin sayılarını arttırabileceğimiz yegane yöntem,akvaryuma probiotik verilmesi olabilir.Her zaman akvaryumun tamamına ilaç kullanmak yerine hastalanan grubun tedavisini karantina akvaryumunda yapmak daha risksiz bir durumdur.Kurtulanlar için ayrı bir akvaryum oluşturmak daha akılcıdır.
Probiotikler yoğurt,kefir gibi ürünlerin mayasını teşkil eden bakterilerdir ki,faydalı bakteri dediğimiz grubun içindedir.Bir çok çalışma yapılmış akvaryum balıklarında.Yavruların hayatta kalma oranını %70 lerden,%90 lara çıkardığı ifade ediliyor.Bir çok forumda yavrularına azar azar yoğurt ve kefir verip,dirençlerini yükselten arkadaşlar olduğunu görüyorum.Tabiki su değerlerini bozmayacak derecede küçük miktarlarda kullanmak gerekiyor.
Ergün Şahin
Evet hemen hepimiz ,akvaryumcudan alınmış ,sıfır malzemelerle,ilk kez akvaryum kurduğumuzda bir süre sonra balıklarımızın hareketlerinin durgunlaşarak ,ölmesi sorununu tecrübe etmişizdir.Hatta akvaryumcuya gidip çeşit çeşit ilaç önerisini uygulamış yine de istenmeyen sonu üzülerek izlemişizdir.Bizzat yaşayarak gördüğümüz bu durumun “yeni akvaryum sendromu” olarak adlandırıldığını da duymuşsunuzdur.
Akvaryumdaki balıklarımızın da mikrobiotaları var.Birde yaşadıkları suda mikrobiotalar var.Yeni kurulmuş akvaryumda bu mikrobiotalar üremeden,bizim balıklarımız tehlike altında oluyorlar.Özellikle de nitratı kullanan,akvaryumdaki nitrat seviyesini düşüren bakteriler daha ürememişse.Tabiatta nitrat gibi azotlu bileşikler (amonyak,üre,ürik asit) canlı organizmalardan atılıyor.Canlılar için toksik bileşikler.Akvaryumumuzdaki balıklar da vücudundan atıyor (ayrıca yem artıkları da sorumlu) ama akvaryumda bunları yok edecek mikrobiota yoksa,bu durum yaşamla bağdaşmıyor.İşte “yeni akvaryum sendromunun” bilimsel açıklaması bu oluyor.
Balıkların vücutlarındaki mikrobiotalar farklılık gösterir mi sorusu aklınıza gelebilir.Aynı akvaryumda doğup büyümüşlerse aynıdır diyebiliriz.Aynı üretim hanede yetişenler bile zamanla eşitlenir bir şekilde.Çünkü aynı akvaryum avadanlıkları,en azından aynı el,aynı hava vs. eşitleniyor.Ama bir akvaryumcuda farklı kaynaklardan temin edilmiş balıklarda,farklılık doğaldır.Gelelim sizin yeni satın aldığınız balıklarla,eski balıklarınız arasında bir fark olur mu sorusuna.Elbette ki fark olması doğaldır.Hep aynı üretim haneden alsanız bile balıklarınızı, zamanla farklılık gösterecektir.Bakteri çatışması denen şey de bu farklılıktan doğar zaten.Farklı mikrobiotalara sahip balıklar aynı akvaryuma konunca,genellikle yeni gelenler (nadiren eskiler ) rahatsızlanıp ölebilirler.Bu durumda mikrobiotayı oluşuran gram pozitif ve gram negatif bakterileri öldürmek için tetrasiklin veya oksitetrasiklin,ayrıca anaeorb bakteri ve protozoaları öldürmek için metranidazol kullanılabilir.Ama balıkların mikrobiotalarını tamamen bozacağınız,faydalı bakteri grubunun yok olmasıyla yerine zararlı bakterilerin gelme ihtimali ve akvaryumdaki nitrat parçalayan bakterileri de yok edebileceğiniz için olay giderek karmaşıklaşabilir ve balıklarınızı kurtaramayabilirsiniz.Faydalı bakterilerin sayılarını arttırabileceğimiz yegane yöntem,akvaryuma probiotik verilmesi olabilir.Her zaman akvaryumun tamamına ilaç kullanmak yerine hastalanan grubun tedavisini karantina akvaryumunda yapmak daha risksiz bir durumdur.Kurtulanlar için ayrı bir akvaryum oluşturmak daha akılcıdır.
Probiotikler yoğurt,kefir gibi ürünlerin mayasını teşkil eden bakterilerdir ki,faydalı bakteri dediğimiz grubun içindedir.Bir çok çalışma yapılmış akvaryum balıklarında.Yavruların hayatta kalma oranını %70 lerden,%90 lara çıkardığı ifade ediliyor.Bir çok forumda yavrularına azar azar yoğurt ve kefir verip,dirençlerini yükselten arkadaşlar olduğunu görüyorum.Tabiki su değerlerini bozmayacak derecede küçük miktarlarda kullanmak gerekiyor.
Ergün Şahin
Beğenenler: [T]81103,Kınayu[/T][T]41753,ringo[/T][T]13566,shark[/T][T]107995,SuperSport[/T][T]179213,SoHighSoLow[/T][T]112546,capo di capi[/T][T]187526,NeutronRase[/T][T]195540,Gökdeniz0660[/T]
Teşekkür Edenler: [T]41753,ringo[/T][T]111197,Iskarmoz[/T][T]179213,SoHighSoLow[/T][T]187526,NeutronRase[/T][T]195540,Gökdeniz0660[/T]
+1: [T]187526,NeutronRase[/T][T]195540,Gökdeniz0660[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 31 Temmuz 2016 02:10
Merhabalar.Bağışıklık sistemimizin temelinde bağırsak sağlığının diğer parametreler gibi yadsınamaz bir gerçek olduğu son yıllarda daha da yüksek sesle dile getirilmeye başladı ve bu bağlamda ibn-i Sina'dan da bayağı örnek veriliyor.Gerek kendim gerek ailem sıkça kefir kullanmaktayız ve bunu alışkanlık haline getirdik.Hatta yavru balıklar üzerinde yapılan çalışmayı daha önce okumuştum sanırım Ege Üniversitesinde yapılmıştı.Evimde ki 3 akvayumda da kefiri az az kullanmaktayım.Haftada bir kez 3 akvaryuma da birkaç damla damlatıyorum.Özellikle yavru çöpçü balıklarımın sıkça kefir kültürlerinin etrafına toplandığını ve eşelediklerini gözlemledim.Hatta limon tetraların bile tırtıkladıklarını gördüm.Probiyotiklerin düzenli aralıklarla eklenmesiyle birlikte daha sağlıklı akvaryum şartlarının oluşacağını düşünüyorum.Tetraların üretimine yoğunlaşıp kefirin büyümeleri üzerine etkisini gözlemlemeyi düşünüyorum.
Sağlıklı Balıklar.
Sağlıklı Balıklar.
Beğenenler: [T]158822,drergun[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 03 Ağustos 2016 00:37
Peki acaba kefiri yada doğal yoğurtları balıklarımıza nasıl verebiliriz. Sonuçta akışkan maddeler suda zarara sebeb olma imkanı var mı?
Teşekkür Edenler: [T]158822,drergun[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 03 Ağustos 2016 03:10
[QUOTE=leonidas1057]Peki acaba kefiri yada doğal yoğurtları balıklarımıza nasıl verebiliriz. Sonuçta akışkan maddeler suda zarara sebeb olma imkanı var mı?
[/QUOTE]
Mustafa bey, neticede organik maddeler olduklarından suyu elbette bozarlar.
Düzenli bir kullanıma gerek olduğunu sanmıyorum, yani sağlıklı balıklarınız var ise farklı çeşitteki yemler ile dengeli besliyorsanız kullanılmasının ekstra bir yarar sağlaması en azından benim bildiğim kadarıyla herhangi bir yarar sağlamayacaktır.
Mesela doğru düzgün işleyen bir sindirim sisteminiz var ise ektra yoğurt ve kefir tüketmeseniz de bir problem yaşamazsınız.
Sindirim sisteminde, daha açık tabir ile bağırsak floresanında bozukluğunuz olduğu takdirde yoğurt ve kefir gibi besinlerden alternatif olarak yararlanma yoluna gidersiniz.
Balıklarda da böyle düşünmek gerekir.
Bağırsak floresanı bozan mahfeden en önemli olay ise antibiyotik kullanımı. Eskiden antibiyotik sonrası bağırsak floresı tamiri için yoğurt kullanımı vesair tavsiye edilirmiş. Çoğu zaman bilinsizce biz de antibiyotik kullanabiliyoruz. Biraz araştırınca anlıyorsunuz ki, antibiyotikler bir yarar yanında iki zarar oluşturabiliyor. Gerçekten çok bilinçli kullanmak gerek.
Balıklarda da özellikle flagly gibi, iç parazitler için bir antibiyotik kullanılmışsa, artık o hayvanın sindirim sisteminde bağırsak florasında yararlı bakterilerinde devre dışı kaldığını, sindirim sisteminin düzgün işlemeyeceğini düşünmek gerek. Yani bu tür uygulamalar antibiyotik tedavilerinin ardından yapılması daha doğru olabilir. Ya da gerçekten hayvanın bağırsak florasında bir problem olduğunu bilmek gerek. Bu zor bir olay. Ara ara kullanım önleyici bir tedbir gibi de düşünülebilir ancak düzgün beslenen sağlıklı bir balık için yapılacak uygulama eklenen ürünün suyu bozması kirletmesi vesair hususlarla birlikte değerlendirince yarardan ziyade zararlı da olabilir.
Genelde bağırsak floresındaki yararlı bakteriler, oksijensiz soluyan cinslerden olduklarından ve oksijenli ortamlarda hayatlarını devam ettiremediklerinden olayı suya biraz yoğurt karıştıralım şeklinde de düşünmemek gerekir.
Bağırsak florası sanırım canlılarda benzer oluyor (bu kısımla bilgisi olanlar paylaşırsa sevinirim) yani bir insanın sindirim sistemi ile bir hayvanınki bir balığınki arasında benzerlikler bulunuyordur. Yani oralarda faaliyet gösteren bakteri grupları da benzer olsa gerek. İnsanda b vitamini sentezleyen bakteriler diğer canlılarda da aynı şekilde mi işliyor tam bilemiyorum ancak bağırsak florası kavramı geniş bir kavram yani yoğurt ye kefir ye herşey düzene girsin gibi de düşünmemek gerekir. Bir sistem bozulmuş ise bunun tamiri aylar sürebilir. Ancak bu sistemi bozan en önemli unsurlardan birinin antibiyotik kullanımı olduğunu herkesin özellikle bilmesi gerek.
[/QUOTE]
Mustafa bey, neticede organik maddeler olduklarından suyu elbette bozarlar.
Düzenli bir kullanıma gerek olduğunu sanmıyorum, yani sağlıklı balıklarınız var ise farklı çeşitteki yemler ile dengeli besliyorsanız kullanılmasının ekstra bir yarar sağlaması en azından benim bildiğim kadarıyla herhangi bir yarar sağlamayacaktır.
Mesela doğru düzgün işleyen bir sindirim sisteminiz var ise ektra yoğurt ve kefir tüketmeseniz de bir problem yaşamazsınız.
Sindirim sisteminde, daha açık tabir ile bağırsak floresanında bozukluğunuz olduğu takdirde yoğurt ve kefir gibi besinlerden alternatif olarak yararlanma yoluna gidersiniz.
Balıklarda da böyle düşünmek gerekir.
Bağırsak floresanı bozan mahfeden en önemli olay ise antibiyotik kullanımı. Eskiden antibiyotik sonrası bağırsak floresı tamiri için yoğurt kullanımı vesair tavsiye edilirmiş. Çoğu zaman bilinsizce biz de antibiyotik kullanabiliyoruz. Biraz araştırınca anlıyorsunuz ki, antibiyotikler bir yarar yanında iki zarar oluşturabiliyor. Gerçekten çok bilinçli kullanmak gerek.
Balıklarda da özellikle flagly gibi, iç parazitler için bir antibiyotik kullanılmışsa, artık o hayvanın sindirim sisteminde bağırsak florasında yararlı bakterilerinde devre dışı kaldığını, sindirim sisteminin düzgün işlemeyeceğini düşünmek gerek. Yani bu tür uygulamalar antibiyotik tedavilerinin ardından yapılması daha doğru olabilir. Ya da gerçekten hayvanın bağırsak florasında bir problem olduğunu bilmek gerek. Bu zor bir olay. Ara ara kullanım önleyici bir tedbir gibi de düşünülebilir ancak düzgün beslenen sağlıklı bir balık için yapılacak uygulama eklenen ürünün suyu bozması kirletmesi vesair hususlarla birlikte değerlendirince yarardan ziyade zararlı da olabilir.
Genelde bağırsak floresındaki yararlı bakteriler, oksijensiz soluyan cinslerden olduklarından ve oksijenli ortamlarda hayatlarını devam ettiremediklerinden olayı suya biraz yoğurt karıştıralım şeklinde de düşünmemek gerekir.
Bağırsak florası sanırım canlılarda benzer oluyor (bu kısımla bilgisi olanlar paylaşırsa sevinirim) yani bir insanın sindirim sistemi ile bir hayvanınki bir balığınki arasında benzerlikler bulunuyordur. Yani oralarda faaliyet gösteren bakteri grupları da benzer olsa gerek. İnsanda b vitamini sentezleyen bakteriler diğer canlılarda da aynı şekilde mi işliyor tam bilemiyorum ancak bağırsak florası kavramı geniş bir kavram yani yoğurt ye kefir ye herşey düzene girsin gibi de düşünmemek gerekir. Bir sistem bozulmuş ise bunun tamiri aylar sürebilir. Ancak bu sistemi bozan en önemli unsurlardan birinin antibiyotik kullanımı olduğunu herkesin özellikle bilmesi gerek.
Beğenenler: [T]158822,drergun[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir
Gönderim Zamanı: 03 Ağustos 2016 10:46
Yoğurt veya kefirin suya karıştırılmasından dolayı suyun bozulacağı muhakkak.ringo arkadaşımızın dediği gibi antibiotik tedavileri gerek ortamın, gerekse balığın bağırsağının florasını bozacaktır.Ortamın florasını kefir,yoğurt gibi probiotik kaynaklarıyla düzeltemeyiz.Bunun için zaten piyasada hazır bakteri kültürleri var.Gerçi başka sağlıklı bir akvaryumun filtresinden elde edeceğimiz bakterileri de bu konuda kullanmamız olası ama,bakteri çatışması olasılığı da var.Bunlardaki bakterilerin bir kısmı da balıkların bağırsaklarına yerleşecektir.Yerleşenlerin hepsi bizim istediğimiz,balığa faydalı bakteriler olmayabilir.Şöyle açıklayalalım;bağırsaklarda sanki bakterilerin oturacakları sandalyeler olduğunu düşünün.Oturan kalkmıyor,yerinde kalıyor.Bakteriler öldükçe,ortamdan gelen iyi,yada kötü tabir edebileceğimiz bakteri gelip oturuyor.Ölene kadar da orada kalıyor.Burdaki bakterileri hızla öldüren şey antibiotik tedavisi.Antibiotik tedavisinden sonra probiotik kullanınca,balıklarımızın barsaklarına yerleşecek bakterilerin, iyi bakteriler olması olasılığını arttırmaya çalışıyoruz.Antibiotik tedavisi dışında ,her şey akvaryumda normalken de ara sıra probiotik verilmesinin nedeni,normal şartlarda zamanla balıkların barsaklarında ölen bakterilerin yerine yerleşeceklerin istediğimiz yönde olması için.Bizlerdeki barsak florasıyla,balıkların ki elbette aynı değil.Ama bizim probiotiklerimizdeki iyi bakteriler uzun zamandır deneniyor.Balıkların hareketliliklerinde,yeme olan ilgilerinde artış erken dönemde gözlemlenebiliyor.Uzun vadede vücut direncinde,yaşam süresinde artış bekleniyor.Kullandığımız probiotiklerdeki bakteriler bire bir balık için iyi bakteri vasfında olmasa bile,en azından barsağında yer işgal ederek kötü bakterilerin yerleşmesine engel olduklarını düşünüyorum.
Gelelim nasıl probiotik vereceğiz sorusuna.Suya katmak yerine doğrudan balığa yedirmek gerekiyor.Aslında tatlı su balıklarında bir çok ilacında böyle verilmesi gerekliği artık bilinen bir gerçek.Çünkü biliniyor ki tatlı su balıkları deniz balıkları gibi ortamdaki suyu yutmuyorlar.Tek yemlemede balıklarımıza yetecek kadar granül yemi,ağzı kapanabilen bir kaba koyalım.Granül yemleri nemlendirecek kadar (asla ıslanıp,erimemeli) probiotik (ben enterogermina flakon kullanıyorum.eczanelerde var.piyasada satılan değil,evde mayalanmış doğal yoğurt veya kefirde olabilir) katalım.Kabın kapağını kapatıp bir süre sallama,çalkalama yapalım.Bunu 24 saat içinde ara ara tekrarlayalım ki,probiotik iyice yeme nüfuz etsin.Ertesi gün yeminizi balıklarınıza verebilirsiniz.
Herkese başarılı hobiler dilerim.ERGÜN ŞAHİN
Gelelim nasıl probiotik vereceğiz sorusuna.Suya katmak yerine doğrudan balığa yedirmek gerekiyor.Aslında tatlı su balıklarında bir çok ilacında böyle verilmesi gerekliği artık bilinen bir gerçek.Çünkü biliniyor ki tatlı su balıkları deniz balıkları gibi ortamdaki suyu yutmuyorlar.Tek yemlemede balıklarımıza yetecek kadar granül yemi,ağzı kapanabilen bir kaba koyalım.Granül yemleri nemlendirecek kadar (asla ıslanıp,erimemeli) probiotik (ben enterogermina flakon kullanıyorum.eczanelerde var.piyasada satılan değil,evde mayalanmış doğal yoğurt veya kefirde olabilir) katalım.Kabın kapağını kapatıp bir süre sallama,çalkalama yapalım.Bunu 24 saat içinde ara ara tekrarlayalım ki,probiotik iyice yeme nüfuz etsin.Ertesi gün yeminizi balıklarınıza verebilirsiniz.
Herkese başarılı hobiler dilerim.ERGÜN ŞAHİN
Teşekkür Edenler: [T]41753,ringo[/T]
Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir