AKVARYUM BALIKLARI VE YETİŞTİRİCİLİĞİ


foyasfgÇevrim Dışı

Kayıt: 05/07/2011
İl: Izmir
Mesaj: 154
foyasfgÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 09 Aralık 2011 05:10

AKVARYUM BALIKLARI VE YETİŞTİRİCİLİĞİ 


Canlı Doğuranlar 

Cyprinodontiformes takımı altında Poeciliidae ailesi içinde sınıflandırılmışlardır.

Bu balıklar isimlerinden de anlaşıldığı üzere canlı doğum ile ürerler. Bu doğum memelilerdeki gibi bir doğum değildir. Yumurta ve sperm dişi balığın vücudunda birleşirler. Gelişimini dişi balıkta tamamlayan yumurtalar doğum esnasında açılır ve yavrular canlı olarak dünyaya gelirler.

Poeciliidae ailesine bağlı 300'den fazla tür olmasına rağmen en çok tanınanları Lepistes (Poecilia reticulata)Kılıçkuyruk (Xiphophorus helleri)Platy (Xiphophorus maculatus)Moli (Poecilia latipinna, Poecilia sphenops)Velifera (Poecilia velifera) gibi türlerdir. Bunların yanında akvaryumlarda pek fazla beslenilmemesine rağmen çok bilinen canlı doğuranlardan olan Gambusia türleri de vardır. Gambusia affinisGambusia holbrooki gibi bazı Gambusia türleri ülkemiz de dahil olmak üzere bir çok yerde sivrisinek mücadelesi amacı ile kullanılmaktadırlar. Bu nedenle Gambusia türlerine Mosquitofish (Sivrisinek Balığı) ismi de verilmektedir.

Bu ailenin Amerika kıtasındaki Habitatı Amerika Birleşik Devletleri'nin doğusundan Kuzeydoğu Arjantin'e kadar olan bölgedir. Buralar dışında Afrika ve Madagaskar'da da yaşayan üyeleri mevcuttur. Çoğunlukla tatlısularda bulunmalarına rağmen acısulara da adapte olmuş türleri vardır. Genel olarak küçük yapılı balıklardır. En büyük yapılı üyesi 15 cm. kadar olabilen Velifera'dır (Poecilia velifera).

Lepistesler akvaryum balıkları içinde en ünlüleridir. Lepisteslere Guppy ve Gökkuşağı Balığı (Rainbow Fish) da denilmektedir. Ancak ülkemizde Lepistes ismi ile bilinmektedirler. Lepisteslerin anavatanları Güney Amerika'nın kuzey kısımlarındaki küçük göller ve ırmaklardır. Lepistesler sıcaksu balıklarıdır. 18 - 30 °C gibi geniş bir ısı aralığında yaşabilirler. Ancak ideal olarak 22 - 28 °C tercih edilmelidir. Hemen hemen bütün akvaryum balıkları gibi Lepistesler de ani ısı değişimlerinden kolaylıkla etkilenebilirler.

Lepistesler oldukça küçük yapılı balıklardır. Erkekleri 2,5 - 3 cm. civarı olmakla beraber dişileri5 cm.ye kadar ulaşabilmektedir.

Erkek Lepistes:

 

Erkek Lepistesler çok güzel renklere sahiptir. Ayrıca kuyrukları ve yüzgeçleri aşırı gelişmiştir. Dişiler ise nispeten daha soluk renklidirler ve yüzgeçleri de gelişmiş değildir. Erkek dişi ayrımı için bu kriterler yeterli olacaksa da ayrıca erkek Lepistesleri anal yüzgeçlerinin önünde gonopodium denilen üreme organları vardır.

Lepisteslerin insan eli altında üretilmiş bir çok varyeteleri vardır. Bunlar genellikle kuyruk tiplerine göre birbirlerinden ayrılırlar. (Lir kuyruk, top kuyruk, flama kuyruk, kılıç kuyruk vb.) Renk bakımından da bir çok çeşitleri vardır. (Mavi Kuyruklu Lepistes, Kırmızı Kuyruklu Lepistes, Sarı Kuyruklu Lepistes, Siyah Kuyruklu Lepistes vb.).

Lepistes akvaryumda üretilebilecek en kolay balıklardan biridir. Üretim için özel önlemler ya da yöntemler kullanmaya bile gerek olmadan kendiliğinden üreyeceklerdir. Bu balıklar yumurta ile değil yalancı bir doğum ile ürerler. Yani dişi Lepistes yavrularını doğurarak dünyaya getirir. Doğan yavrular hemen yüzebilecek kapasitedirler. 

Dişi Lepistes

Bir dişi Lepistes bir kere çiftleştikten sonra depoladığı spermler sayesinde 5 - 6 kere daha çiftleşmeden doğurabilir. Dişi Lepistes çiftleştikten 28 gün sonra doğurur. Bir Lepistes kondüsyonuna ve yaşına göre 30 - 150 arası yavru yapabilir.

Lepistesler iyi bitkilendirilmiş akvaryumlardan hoşlanırlar. Her türlü yemi de severek tüketirler. Ancak canlı yem de verilmesi iyi olacaktır. Lepistesler barışçıl balıklardır. Kendileri gibi sakin mizaçtaki ve uygun boydaki balıklarla karma akvaryumlarda tutulabilirler. Lepisteslerin üretimleri için ayrı bir parantez açmak yerinde olacaktır. Amatörce üretim için herhangi bir önlem almaya gerek yoktur. Lepistesler kendiliklerinden ürerler. Ancak kaliteli bir Lepistes üretimi için belli başlı bazı kriterler vardır.

 

Öncelikle damızlık erkek ve dişi Lepisteslerin seçimi dikkatle yapılmalıdır. Damızlıklar genç, türüne ait özellikleri belirgin olan, canlı, neşeli ve sağlıklı hayvanlar arasından seçilmelidir. Dişilerin özellikle daha önce çiftleşmemiş olması yerinde olur. Erkeklerin ise renkleri parlak ve üreme organı hareketli olanları damızlık için tercih edilmelidir. Dişilerin 4 aylıktan küçük olmamaları da iyi olacaktır.

Bir çok amatör Lepisteslerini çiftleştirmiş, yavrular elde etmiş ama yavrular maalesef anne babaları gibi renkli ve büyük kuyruklu olmamıştır. Bu durumun önüne geçmek, renk ve kuyruk bakımından çok güzel Lepistesler elde etmek için uygalanan bazı küçük yöntemler vardır. Bu yöntemler sayesinde Lepisteslerimiz daha güzel renklere ve kuyruğa sahip olacaktır.

Denilen şekilde seçilen damızlıklar iyi bir beslenme ve temiz su şartlarında hemen çiftleşecektir. Lepistesler doğan yavrularına bakan balıklar değillerdir. Bu nedenle de yavru lepisteslerimiz anne babaları tarafından bile yenilme tehlikesi ile başbaşadırlar. Yavruları bu tehlikeden korumak için ya damızlıkları akvaryumdan hemen uzaklaştırmak ya da yavruların bir yavrulukta doğumunu sağlayıp sonra başka bir akvaryuma nakletmek gereklidir. Lepisteslerimizin suyu her zaman temiz olmalıdır. Çok iyi bir havalandırma ve filtre sistemi gerekmektedir. Akvaryumun kapasitesini aşacak miktarda balık koyulmamalıdır. Az az fakat sık sık besleme yapılmalıdır. Her tür canlı yemin yanında yeşillik de verilmelidir. Kaliteli Lepistesler için sabit bir ısının önemi büyüktür. Bu nedenle ısıyı 24 - 27 °C'ye ayarlayıp burada sabit tutmak gerekir. Lepisteslerin sevdikleri su yapısı nötr sulardır. Bu nedenle suyun pH derecesi 7 olmalıdır. Lepisteslerin renklerinin ortaya çıkması açısından ışık da önemli bir yere sahiptir. Bu nedenle ışıklandırmaya önem verilmelidir. Son olarak kaliteli Lepistes üretimininde bir çok kaynakta periyodik su değişimi önerilmektedir. Bu amaçla hergün akvaryum suyunun %10'unu taze dinlendirilmiş su ile değiştirmekle daha kaliteli Lepisteslerin üretilebileceği belirtilmektedir.

Kılıçkuyruk:

Kılıçkuyrukların anavatanı Güney Meksika'dır. Poeciliidae (Canlı doğuran) ailesine mensup olan bu balık çok tanınmış bir akvaryum balığıdır. Xiphophorus cinsine bağlı bir çok tür bulunmakla beraber bizim bildiğimiz Kılıçkuyruk Xiphophorus helleri'dir. Bunun dışında Xiphophorus montezumae, Xiphophorus pygmaeus, Xiphophorus xiphidum gibi türleri vardır. Yine bu türlerden biri olan Xiphophorus maculatus yani bilinen adı ile Platy, akvaryumlarımızda sıkça görebileceğimiz bir Xiphophorus türüdür.

Kılıçkuyruk adını nereden aldıklarına dair iki söylenti vardır. Birincisi; erkek balığın vücut formundan da anlaşılacağı üzere kuyruğunun kılıç gibi uzaması nedeni iledir. Diğer söylenti ise; bu türün erkeklerinde bulunan üreme organı Gonopodium'un kılıç şeklinde olmasıdır. Kılıçkuyruklar doğada 12 cm. kadar olabilirlerse de akvaryumlarımızda genelde 6 - 7 cm. civarında olurlar. Uyumlu balıklardır denilebilir. Kendileri gibi diğer canlı doğuranlarla beraber karma akvaryumlarda tutulmalarında bir sakınca yoktur. Ancak erkek Kılıçkuyruklar bazen agresif davranışlar sergileyebilmektedirler. Bir Kılıçkuyruk akvaryumunun üstünün kapatılmasında fayda vardır. Çünkü Kılıçkuyruklar sudan dışarı zıplayabilmektedirler.

Erkek Kılıçkuyruk

Kılıçkuyrukların çok çeşitli varyeteleri vardır. Yeşil Kılıçkuyruk, Sarı Kılıçkuyruk gibi doğal türler dışında insan eli altında yapılan seleksiyon yöntemleri ile çok değişik türler ortaya çıkarılmıştır. Buna örnek olarak Simpson Kılıçkuyruk verilebilir. Bu varyetenin diğer Kılıçkuyruklardan farkı sırt yüzgeçinin de aşırı derecede gelişmiş olmasıdır. Bu varyetelerin geliştirilmesinde diğer Xiphophorus türleri ve vahşi formlar kullanılmış, belli bir özellik seleksiyona tabi tutularak genetiksel olarak devamlılık sağlanmıştır.

Simpson Kılıçkuyruk

Bu balıklar 18 - 28 C° gibi geniş bir akvaryum ısısında yaşayabilirlerse de ideal ısıları 26 - 27 C° dir. Kılıçkuyruklarda cinsiyet ayrımı çok rahatlıkla yapılabilmektedir. Belirtildiği gibi erkeklerinin kuyrukları bir kılıç şeklindedir ve erkeklerinin alt kısmında Gonodopium denilen üreme organları bulunur. 

Dişi Kılıçkuyruk

Üretimleri çok kolaydır. Kılıçkuyruklar canlı doğuran balıklardır. Üretim için özel bir çaba göstermeye gerek olmaz. Bir dişinin ve bir erkeğin olduğu yerde bir aksilik olmazsa Kılıçkuyruklar üreyecektir. Yavrularına bakmadıklarından doğumdan hemen sonra yavrularını yemek isteyeceklerdir. Doğan yavrular yüzebilme kabiliyetindedirler. Eğer akvaryumda saklanabilecekleri yerler varsa oralarda gizlenerek büyüyebilirler. Ancak yavruların yenmesi önlenmek istenirse bir yavruluktan faydalanabilinir. Yeni doğan yavrular toz şeklindeki kuru yemleri dahi yiyebilirler. Kaliteli ve kondüsyonlu bir dişi Kılıçkuyruk 100 - 150 yavru verebilir. Bu sayı türlere göre değişmektedir.

 DİĞER XIPHOPHORUS TÜRLERİ

Yazının başında bahsedilen Xiphophorus helleri (Kılıçkuyruk) dışındaki Xiphophorus türleri akvaryumlarımızda çok fazla yaygın değildir. (Xiphophorus maculatus - Platy hariç.) 

örn:  Xiphophorus xiphidum, Xiphophorus pygmaeus, Xiphophorus montezumae 

 LABİRENTLİLER

Labirentli BalıklarPerciformes takımı, Anabantoidei alt takımı altında Anabantidae,Helostomatidae ve Osphronemidae aileleri altında sınıflandırılan türleri kapsamaktadır. Bu balıkların Labirent adı verilen özel bir organları vardır. Oksijence fakir sularda yaşayan labirentli balıklar bu organ sayesinde atmosfer havasından gerekli oksijeni sağlayabilirler. Labirentli balıklar köpük yuva yaparak ürerler. Köpük yuva erkek balıklar tarafından yapılır. Çiftleşmeden sonra dişinin döktüğü ve erkeğin döllediği yumurtalar yine erkek tarafından tek tek yuvaya yerleştirilir. Bu köpük yuva vasıtasıyla oksijence fakir sularda yaşayan labirentli balıklar, yumurtaları ve daha sonra gelişecek yavruları için oksijence zengin bir ortam meydana getirirler. Ayrıca köpük içerisindeki yumurta ya da yavrular, dış etkilerden de korunabilmektedir. Anabantidae, Helostomatidae ve Osphronemidae ailelerine bağlı 150 civarında tür bulunmaktadır. Bu türler arasında en bilinenleriBettalar (Betta splendens, Betta imbellis vs.)Guramiler (Trichogaster trichopterus, Colisa lalia, Trichogaster leeri, Trichogaster chuna vs.)Cennet Balığı (Macropodus opercularis),Öpüşen Gurami (Helostoma temminkii) gibi türlerdir.

Labirentli balıklar olarak tanımlanan ailelerden Anabantidae ailesine bağlı türler Afrika, Hindistan ve Filipinler'de yayılmışlardır. Tatlısularda yaşayan türleri olduğu gibi acısu habitatlarına adapte olmuş üyeleri de mevcuttur. Helostomatidae ailesine bağlı tek tür olan Helostoma temminkii Tayland ve Endonezya'da yaşar. Bu tür tatlısuya adapte olmuştur. Osphronemidae ailesine bağlı türler ise Pakistan, Hindistan, Malezya Takımadaları ve Kore'ye kadar yayılmışlardır. Bu aileye bağlı bütün türler tatlısularda yaşarlar. Labirentli balıklar içinde boyu sadece birkaç santimetre olanların yanında 70 cm.'ye varan boyu ile Dev Gurami (Osphronemus goramy) de bulunur. 

Osphronemus goramy

BETTA - Siyam Balığı - Siamesse Fighting Fish

Betta splendens 

Betta'lar içerisinde en tanınmışı ve en güzellerinden biri Betta splendens'tir. Betta splendens dışında bilinen yaklaşık 50 civarında Betta türü vardır. Betta dimidiataBetta rutilans, Betta prima, Betta imbellis vs. Bu balıklar Siyam ve Malezya kökenlidirler. 18 - 32 °C sıcaklıklarda yaşayabilirlerse de en uygun sıcaklık 25 - 27 °C dir.

Bettalar küçük boyutlu balıklardır. Erkekler 6 - 6,5 cm. kadar olurlarsa da dişileri biraz daha küçük boyutludur. 

Bu balıklar labirentli balıklardandır. Yani ihtiyaçları olan havayı direk olarak havadan alıp labirentleri sayesinde gerekli oksijeni elde edebilirler. Bu nedenle her ne kadar tavsiye edilmese de fanusta beslenebilecek tek balık türüdür denilebilir. Diğer labirentli balıklardan Gurami türleri de bu bağlamda fanusta beslenebilirler ancak gerek daha hareketli olmaları ve gerekse de daha büyük yapıda olmaları açısından fanusta beslenmemelidirler. En iyisi küçük bir akvaryumda bir adet Betta beslemektir. Betta erkekleri birbirleri ile kavga ettiklerinden dolayı ayrı tutulurlar. Dişiler ise kendi içlerinde bir arada tutulabilirler. Üreme zamanları dışında dişi ve erkek Betta'yı da bir araya koymak tehlikeli olabilir. Bir dişi bir erkek Betta aynı tankta beslenmek isteniyorsa 25-30 Litrelik bir akvaryum iyi bitkilendirilmeli ve dişinin saklanabileceği bir çok girinti, çıkıntı, oyuk oluşturulmalıdır. Çünkü yumurtlamak için hazır olmayan Betta dişisi erkek tarafından zorlanır ve bu sırada da hırpalanabilir. Bu nedenle akvaryumda sığınabileceği alanlar olmalıdır. Ancak bu tavsiye edilen bir uygulama değildir. Çünkü erkeğin dişiyi aşırı derecede hırpalaması her zaman imkan dahilindedir.

Erkek Betta

Dişi ve erkeklerin birbirlerinden ayırt edilmeleri çok kolaydır. Erkekler çok gelişmiş yüzgeçlere sahiptir ve renk olarak daha parlak ve güzeldirler. Dişiler ise daha soluk renkli balıklardır. Yüzgeçleri erkeklere oranla çok daha az gelişmiştir.


Dişi Betta

Betta üretimi kolay olmakla beraber bazı hususlara dikkat etmek gerekir. Üretim için 35-40 litrelik bir akvaryum yeterlidir. Bu akvaryum 15 cm.'ye kadar su ile doldurulur. Sıcaklığın 25 - 27 °Colması sağlanır. Su üstü bitkilerinden koyulma imkanı varsa iyi olur. Havalandırma ya da filtreleme yapılmaz çünkü bu işlemler erkeğin yapacağı yuvayı bozabilir. Bu şekilde hazırlanan akvaryum bir cam ile iki bölüme ayrılır ve büyük bölüme erkek diğer bölüme de dişi Betta yerleştirilir. Dişi ve erkek camın arkasından birbirlerini görürler. Hazır olan erkek yuva yapmaya başlar. Bu yuvanın malzemesi erkeğin ağzı ile aldığı havayı tükürük benzeri bir madde ile sararak oluşturduğu köpüklerdir. Bu köpüklerden yaklaşık 2 cm. kalınlığında ve 10 - 12 cm2 alanında bir yuva teşekkül eder.

Erkek Betta'nın Yaptığı Köpükten Yuva

 

Erkek Betta yuva yapımından sonra camın ardından dişiye kur yapmaya başlar. Dişi de yumurtlamaya hazırsa bu hareketlere karşılık verir. Dişinin hazır olduğu karnının şiş olması ve renklerinin daha da belirginleşmesinden anlaşılabilir. Bu durumda artık aradaki camı kaldırmanın zamanı gelmiştir. Bundan sonra erkekle dişi arasında dansa benzer çiftleşme hareketleri olacaktır. Erkek kıvrılarak yuvanın altına doğru çektiği dişiyi sarar ve bu sırada dişi yumurtları döker. Erkek bu yumurtaları hemen dölleyerek tek tek köpük yuvaya yerleştirir. Daha sonra aynı işlemler tekrar edilir.Yumurtlama bir kaç saat sürer. Yumurtlamanın bittiği anlaşıldığında dişi akvaryumdan çıkarılmalıdır. Çünkü yumurtaları korumak isteyen erkek dişiyi yaklaştırmak istemez ve oldukça da hırpalayabilir. Yumurta sayısı 100 - 500 arasındadır. Bu andan sonra yumurtaları korumak erkeğin görevidir. 

Bettaların Dansı

Bu dönemde erkek yumurtalara büyük özen gösterir. Yuvadan düşen yumurtaları yakalayarak tekrar köpük yuvaya yerleştirir. Yumurtalardan yavruların çıkması 30 - 36 saat kadar sürer. Yavrular çıkmaya başladığında erkek de akvaryumdan uzaklaştırılmalıdır. Çünkü yavrularını yiyebilir. Yumurtadan yeni çıkan yavrular oldukça hassastırlar. İlk 2 - 3 gün kendi yumurta sarılarını tüketirler. Daha sonra yem almaya başlarlar. Çok küçük yapılı olduklarından dolayı her yemi alamazlar. İlk günler çok iyi haşlanmış yumurta sarısı ve infusoria'lar verilebilir. Biraz daha büyüdükten sonra yumurtadan yeni çıkmış Artemia salina ve çok ince toz yem yiyebilirler.

Yavruların kaldığı akvaryumun üstü kapalı olmalıdır. Böylece akvaryum suyu ile dışarıdaki havanın birbirine yakın sıcaklıkta olması sağlanır. Çünkü yavrular dışarıdan hava almaya başladıklarında bu havanın soğuk olması çabuk hastalanmalarına neden olur. Yavruların gelişiminde 3. hafta en önemli dönemdir denilebilir. Zira bu haftada balıkların labirentleri gelişmektedir. 1 sene sonucunda yavru Bettalarımız erişkin ve türünün özelliklerini yansıtan birer balık olacaktır. 

 

DİĞER BETTA TÜRLERİ

Betta dimidiata, Betta rutilans, Betta prima, Betta smaragdina, Betta macrostoma, Betta imbellisgibi diğer Betta türlerinin genel özellikleri ve üretimleri Betta splendens ile benzerlik göstermektedir. Betta splendens dışındaki Betta türleri ülkemizde pek bilinmemekte ve akvaryumcularımızda da bulunmamaktadır. 

Betta dimidiata, Betta rutilans, Betta prima, Betta smaragdina, Betta macrostoma, Betta imbellis, Betta splendens

 

GURAMİLER

Guramiler Osphronemidae ailesine bağlı balıklardır. Aynı aileye bağlı Betta ve Macropodus (Cennet Balıkları) cinsleri de bulunmaktadır. Osphronemus, Helostoma, Sphaerichthys, Colisa, Trichogaster, Trichopsis cinslerine bağlı türler Gurami olarak isimlendirilmektedir.

Genel Özellikleri: Guramiler labirentli balıklardır. Yani Labirent ismi verilen organları sayesinde su dışındaki havayı alarak yaşayabilirler. Bu balıklar köpük yuva yaparak ürerler. Tıpkı bir diğer labirentli balık olan Bettalarda olduğu üzere erkekler yumurtalara özen gösterir ve yavrular çıkana kadar aşırı ilgilidir. Genel karakter olarak sakin huylu balıklardır. Bu nedenle küçük boyutlarda olanları karma akvaryumlarda tercih edilirler. Guramiler Güneydoğu Asya kökenlidirler.

Üremeleri: Çikolata Gurami dışında bütün Guramiler aynen Betta'larda olduğu gibi köpük yuva yaparak ürerler. Bazı türler mutlak surette bitkilerden destek alarak yapmak eğilimindedir. Bu nedenle üretim için bitkili akvaryumların hazırlanması her zaman daha iyidir. Özellikle su yüzeyinde yüzen bitkiler tercih edilmelidir. Suyun yüksekliği düşük tutulmalıdır. 15 - 20 cm. civarı su yüksekliği yeterlidir. Isıtıcı ile su sıcaklığını 28 C° civarında sabit tutulması iyi olacaktır. Ayrıca su sıcaklığı ile dışarıdaki hava arasında fazla sıcaklık farkı olmaması için akvaryumun üstü kapatılmalıdır. Filtreleme ya da havalandırma yapılmamalıdır. Bu işlemler erkeğin yapacağı yuvayı bozabilir. Dişi ve erkek kondüsyon arttırıcı bir beslenmeye tabi tutulduktan sonra üremeleri için hazırlanmış akvaryuma alınırlar. Herşey yolunda giderse, dişi ve erkek de hazırsa üreme hazırlıkları başlar. Erkekler köpükten bir yuva yapmaya başlarlar. Bu köpüğün ana malzemesi balığın su dışından aldığı havadır. Balık bu havayı bir nevi salgı ile küre şekline getirir ve belirlediği köşeye bırakır. Bu şekilde binlerce köpük küresinden yuva oluşturulur. Daha sonra dişiyi bu köpük yuvanın altına gelmeye zorlar. Tam yuvanın altında, dişinin karnı yuvaya dönükken erkek dişiyi sarar ve bir miktar yumurta dökülür. Erkek yere düşen yumurtaları hemen alarak köpük kürelerinin içine yerleştirir. Bu işleme bir çok kez dişiyi sararak yumurtlamasını sağlayarak devam eder. Yumurtlama işlemi bittikten sonra dişi akvaryumdan uzaklaştırılmalıdır. Çünkü yumurtaları korumak eğiliminde olan erkek dişiyi hırpalayarak ölümüne sebebiyet verebilir. Erkek köpük kürelerinden düşen her bir yumurtayı büyük bir özenle tekrar yerlerine yerleştirir. Türlere göre değişmekle beraber 1-2 gün arasında yumurtalardan yavrular çıkar. Bu andan itibaren erkek de akvaryumdan uzaklaştırılmalıdır.

Dev Gurami - Osphronemus goramy: Malezya ve Endonezya kökenli bir balıktır. Dev Gurami, gurami türleri içinde en büyük olanıdır. 70 cm.ye ulaşabilen boyu ile diğer guramiler gözönüne alındığında gerçekten bir devdir. Erkeklerin sırt yüzgeçleri ve anal yüzgeçleri noktalıdır. Osphronemus cinsine bağlı Osphronemus laticlavius türü ise kuyruk ve yüzgeçlerinin uç kısımlarının kırmızı olması ile dikkat çeker. Osphronemus laticlavius da Dev Gurami (Osphronemus goramy) gibi çok büyük yapılı bir balıktır ve 50 cm. civarında bir boya ulaşabilir.

Öpüşen Gurami - Helostoma temminkii

Endonezya, Malezya ve Tayland orijinli bir balıktır. Bu balık Osphronemidae ailesine değil Helostomatidae ailesine bağlıdır ancak gerek Gurami olarak isimlendirilmesi, gerekse Guramilerle olan benzer özellikleri nedeni ile burada ele alınmıştır. Açık pembe renkli bir balıktır. Genel olarak 20 cm. civarı bir boya ulaşabilirler. Bazen iki balık karşılıklı dudaklarını birbirine doğru uzatarak öpüşme benzeri hareketler yaparlar ki bu da Öpüşen Gurami ismini almasına neden olmuştur.

Cüce Gurami - Colisa lalia

Hindistan ve Bengal'in balığıdır. Çok güzel renklere sahiptir. Bu türün erkekleri daha güzel ve parlak renklere sahip olmaları ile dişilerinden ayrılabilirler. Ayrıca erkeklerin sırt yüzgeçi dişilere nazaran daha sivri bir biçimde sonlanır.

Çikolata Gurami - Sphaerichthys osphromenoides

Asya orijinli bir balıktır. Çikolata Gurami erkeklerinin anal yüzgeçlerinin kenarı boyunca sarı ya da beyaz bir çizgi bulunur. Fakat kesin ayrım için yeterli değildir. Bu tür ağızda kuluçka yapması ile diğer gurami türlerinden ayrılır. Bazı zamanlar diğer guramiler gibi köpük yuva yapmasına rağmen yavrular ağızda gelişmektedir. Çikolata Guramilerde yavruları ağızda tutma görevini erkek bireyler yerine getirir.

İnci Gurami - Trichogaster leeri:

 Malezya, Endonezya ve Tayland orijinli bir balıktır. Dişi erkek ayırımı yapmak nispeten kolaydır. Erkekler dişilere göre daha renkli olmalarının yanında sırt yüzgeçleri de dişiye göre daha uzundur. Ayrıca erkeklerin boğaz bölgeleri turuncu bir renktedir.

Üç Benekli Gurami - Trichogaster trichopterus:


Hindistan, Burma ve Vietnam'ın balığıdır. Vücut üzerinde göz ile aynı hizada 2 adet benek bulunur. Balığın gözü ile beraber 3 benek gibi göründüğü için Üç Benekli Gurami ismi verilmiştir. Bu türün erkeklerinin sırt yüzgeçleri dişilere göre daha uzun ve geniştir.

Snakeskin Gurami - Trichogaster pectoralis:


 Snakeskin ismi dilimize Yılan Derili olarak çevrilebilir. Bu türün erkeklerinin sırt yüzgeçleri noktalıdır. Dişilerde bu özellik görülmemektedir.

Bal Gurami - Trichogaster chuna:


 Hindistan kökenli olup, küçük yapılı ve ürkek bir balıktır. Üreme zamanlarında erkeklerin boğaz ve karın kısımlarının koyu mavi bir renk alması ile dişilerinden ayrılabilirler.

Cichlidler :


Cichlidler, Perciformes takımı altında, Labroidei alt takımı altında, Cichlidae ailesine mensup türleri kapsar. Cichlidae ailesine bağlı 1500'den fazla tür tanımlanmıştır ve daha bir çok türün tanımlanmadığı ya da henüz keşfedilmediği bilinmektedir. Cichlidler dünyada geniş bir yaşama alanına sahiptirler. Öncelikli olarak Afrika ve Amerika kıtasında çok yayılmış olmalarına rağmen, Asya kıtasında da Etroplus cinsine ait 3 tür cichlid bulunmaktadır. Doğal olarak Avrupa ve Okyanusya (Avustralya) kıtalarında cichlidae ailesine bağlı türler bulunmamakla birlikte özellikle Avustralya'da insan eli ile kıtaya getirilen cichlid türleri ortama adapte olmuş ve yaşamaktadır. Cichlidler türlere göre değişmekle beraber belirli bir döneme kadar yavrularına bakan balıklardır. Bazı cichlid türlerinde dişi bireyler yavrular gelişene kadar yumurtaları ağzında saklarlar ve yavruların gelişimi tamamlandıktan sonra da bir süre daha yavruları ile ilgilenirler. Kimi türlerde ise yumurtalara ana ve baba bekçilik ederek yumurtaların gelişimini garanti altına almaya çalışırlar. Cichlidae ailesine bağlı türler yaşam alanlarına göre aşağıdaki şekilde gruplandırılabilir :

  1. Amerikan Cichlidleri. Bu grup altındaki türler 2 kısım altında incelenebilir.

Orta Amerika Cichlidleri

Güney Amerika Cichlidleri

  1. Afrika Cichlidleri. Bu grup altındaki türler de 5 kısım altında incelenebilir.

Malawi Cichlidleri

Tanganyika Cichlidleri

Victroia Cichlidleri

Madagascar Cichlidleri

Diğer Afrika Cichlidleri

  1. Asya Cichlidleri.

Amerikan Cichlidleri içerisinde en bilinen türlere örnek olarak, Discus (Symphysodon aequifasciatus, Symphysodon discus), Melek (Pterophyllum altum, Pterophyllum leopoldi, Pterophyllum scalare), Zebra Cichlid (Archocentrus nigrofasciatus), Astronot (Astronotus ocellatus) sayılabilir.

Afrika Malawi Cichlidleri için, Sarı Prenses (Labidochromis caeruleus), Yunus Cichlid (Cyrtocara moorii), İmparator türleri (Aulonocara spp.) örnek olarak gösterilebilir. Afrika Tanganyika Cichlidlerine örnek olarak, Frontosa (Cyphotilapia frontosa), Tropheus türleri (Tropheus spp.), Leptosoma (Cyprichromis leptosoma), Calvus (Altolamprologus calvus) gösterilebilir. Afrika Victoria Cichlidleri ülkemizde pek tanınmamakla birlikte bu gruba örnek olarak, Haplochormis türleri (Haplochromis spp.) gösterilebilir. Bir çok Haplochromis türü Victoria Gölü'ne endemiktir. Afrika Madagascar Cichlidleri ülkemizde pek bilinmemektedir. Örnek olarak, Paratilapia polleni verilebilir.
Diğer Afrika Cichlidlerinden en bilinenleri Kribensis (Pelvicachromis pulcher), Mücevher Cichlid (Hemichromis bimaculatus) olarak sayılabilir. Asya Cichlidleri yukarıda da belirtildiği üzere bir cins altında 3 türdür. 

ASTRONOT - OSKAR - OSCAR FISH - Astronotus ocellatus


Amazon Nehri orijinli bir Amerikan Cichlididir. Çoğu akvaryumseverler tarafından Astronotus genusuna (cins) bağlı tek tür olarak bilinmesine rağmen bu genusa (cins) bağlı Astronotus crassipinis de bulunmaktadır. Bu türde 2 adet burun deliği vardır. Bazılarında 4 adet de olabileceği belirtilmiştir. Önceleri Astronotus cinsine bağlı olduğu kabul edilen türlerin birçoğu başka cinslere bağlanmış, Astronotus orbiculatus isimli tür ise Astronotus ocellatus olarak kabul edilmiştir. Böylece Astronotus cinsine bağlı olarak sadece Astronotus ocellatus ve Astronotus crassipinnis kalmıştır.

Cichlidlerin özelliklerini gösteren balıklardır. Yumurta ve yavrularına özen gösterirler. Tür ismi olan ocellatus, balığın vücudunun bitip kuyruğunun başladığı yerde bulunan göze benzer şekil nedeni ile verilmiştir. Astronotus ise Latince Astro (Yıldız) ve Notus (Sırt) kelimelerinden gelmektedir. Bu da gövdesindeki turuncu-sarı yıldız biçimli lekelerden ileri gelmektedir.

Oskarların çeşitli varyeteleri bulunmaktadır. Tiger, Red Tiger, Red, Albino, Albino Red, Sunshine Albino, Lemon, Gold, Patternless Green gibi varyeteleri vardır. Bunlar içinde Tiger, Red Tiger ve Albino en çok bilinenleridir.

Oskarlar çok büyük yapılı balıklardır. Akvaryumlarda 30 cm.'ye kadar hatta daha da fazla büyüyebilmektedirler. Bu nedenle büyük akvaryumlarda beslenmeleri gerekmektedir. Çok hızlı büyüyen balıklar olduklarından, küçükken alınan Oskarların kısa sürede büyüyecekleri ve 20 cm.'yi aşacakları hesap edilmeli ve tutulacakları akvaryum buna göre olmalıdır. 5 - 6 cm. iken aldığınız bir Oskar, 1 sene sonunda 20 cm.'yi rahatlıkla geçecektir. Bu nedenle bir çift Oskarın rahat etmesi için 150 - 200 litrelik bir akvaryum kullanılması yerinde olur. Sayı arttıkça akvaryumun kapasitesi de orantılı olarak arttırılmalıdır. Oskarların beslenecekleri akvaryumun seçiminde dikkat edilecek bir başka nokta da akvaryumun enidir. 30 cm.'lik bir Oskarın rahatça dönüş yapabilmesi için 45- 50 cm.lik bir genişlik uygun olacaktır.

Oskar akvaryumlarına bitki koymanın bir manası yoktur. Çünkü hemen söküp atacaklardır. Akvaryum, bu balıkların büyüklükleri göz önüne alınarak rahatlıkla hareket edebilecekleri şekilde düzenlenmelidir. Ayrıca ısıtıcı da ulaşamayacakları bir şekilde konulmalıdır. Çünkü çok meraklı olan Oskarlar ısıtıcıyı da kafa darbeleri ile kırabilmektedirler. Akvaryumun üstü de kalınca bir camla kapatılmalıdır. Sudan dışarı zıplama özellikleri olduğundan bu gereklidir. Çok kuvvetli sıçradıklarından camın kalın olması iyi olacaktır. İnce camı kırabilirler.

Oskarlar kendileri ile uygun su şartlarında yaşayabilen ve uygun boyutlardaki balıklarla bir arada tutulabilirler. Kendi boyutlarındaki balıklara karşı bir saldırganlık göstermezler. Küçük boyutlu balıklar için oldukça tehlikelidirler. Açlığa tahammülsüz olduklarından, aç kaldıklarında büyük boyutlu balıklara da saldırabilme ihtimalleri vardır. En iyisi Oskarların kendi türleri ile beraber beslenmesidir.

Oskarların besleneceği akvaryumun suyu hafif asitten alkaliye kadar değişebilir. pH 6,5 - 8,0 arasında problem çıkmadan yaşayabilirler. 24 - 25 °C sıcaklıktan hoşlanırlar. Yumuşak ve sert sulara uyum sağlayabilirler.

Bu balıkların beslenmesinde her tür yem kullanılabilir. Çeşitli balık etleri, karides, midye ve yengeç gibi kabuklu hayvan etleri, solucanlar, sinekler, kuru ve granül yemlerle beslenebilirler ve hiçbirine hayır demezler. Hatta haşlanmış ıspanak bile yerler. Canlı balık yemekten hoşlanırlarsa da bu gerekli değildir. Oskarların diyetlerini %60 protein ağırlıklı olarak düşünebiliriz. Devamlı hayvansal besin vermek sindirim bozukluklarına yol açacaktır.

Oskar balıkları çok sağlam yapılı balıklardır. Her tür mantar hastalığına karşı oldukça dirençlidirler. Kolay kolay hasta olmazlar, olurlarsa da çabuk iyileşirler. Tedaviye hemen cevap verirler. Bu balıklar bazen kendi istekleri ile yan yatmaktadırlar. Bu da tabi ki yetiştiriciyi heyecanlandırmakta ve balığının hasta olduğunu düşündürmektedir. Her ne kadar Oskar bunu kendi isteği ile yapıyorsa da bazı rahatsızlıklarda da bu belirti görülebileceğinden dikkat etmek gereklidir. Oskarlar uzun ömürlü balıklardır ve iyi bakılan bir Oskar 10 - 12 seneye kadar yaşayabilir.

Oskar balıklarının akvaryumlarında kullanılacak filtre sistemi çok kuvvetli olmalıdır. Çünkü bu balıklar oldukça etrafı pisletirler. Yem yeme esnasında önce yemi parçalar ve etrafa dağıtırlar. Sonra dağılan parçaları tekrar ağızlarına alırlar. Ayrıca iri yapılı olduklarından dışkıları da bununla orantılıdır. İşte bu nedenlerle güçlü bir dış filtre sistemi kurmak uygun olur. Haftada bir %20 - 25'lik su değişimi uygundur. Dipte kalmış dışkı ve yem artıklarını da sifonla uzaklaştırmak çok önemlidir.

Dişi ve erkek ayrımı yapmak üreme zamanı dışında imkansızdır denilebilir. Yumurtlama esnasında üreme tüplerine bakıldığında dişinin üreme tüpünün genişçe ve ön ucunun yuvarlak olduğu, erkeğin üreme tüpünün ise nispeten daha dar ve sivri uçlu olduğu görülür. Bunun dışında erkeklerin yüzgeçleri biraz daha genişcedir ve yanlarda daha fazla kırmızı renge sahiptir. Ancak bu şekilde cinsiyet ayrımı yanıltıcı olmaktadır.

Üretim kolay olmakla beraber büyük akvaryumlarda yapılabilir. Oskarlar eş seçen balıklardır. Bu nedenle de birbirlerini eş tutmuş bir çiftle üretim yapılabilir. Eş tutabilmeleri için 7 - 8 adet genç Oskarı bir akvaryuma koyup beklemek tavsiye edilebilir. Eş tutmuş bir çift Oskar iyi bir besleme ile kondüsyon kazandırıldıktan sonra 300 litre ve mümkünse daha da büyük bir akvaryuma konulursa bir zaman sonra yumurtlayacaklardır. Yumurtlama genellikle düz bir taşın üzerine yapıldığından akvaryumda bu şekilde bir kaç taş bulunması iyi olacaktır. Yumurta sayısı 300'den 1000'e kadar değişen sayılarda hatta daha da fazla olabilir. Yumurtlama anından itibaren ana ve baba yumurtalarına özenle bakmaya başlarlar. Büyükçe olan yumurtalarını devamlı olarak yüzgeçleriyle havalandırırlar. Balıkları bu dönemlerde rahatsız etmemek gerekir. Çünkü kendi yumurtalarına zarar verebilirler. Yumurtalardan yaklaşık 8 gün sonra yavrular çıkar. Yavrular ilk günler Artemia salina larvaları ile daha sonra kıyılmış karides ile beslebilirler. İyi bir beslenme ile çok hızlı büyüyeceklerdir. Yavrular uzun süre ana babaları ile kalırlarsa yenilme tehlikeleri vardır. Bu yeni bir yumurtlamaya işaret sayılabilir.

                 Bir önemli konu da yumurta alınmış çiftlerin yerlerinin değiştirilmemesi gerektiğidir. Yerleri değiştirilen çiftler bir daha asla yumurtlamayabilirler.

DİĞER ASTRONOTUS TÜRLERİ

Giriş kısmında da belirtildiği üzere Astronotus türleri arasında Astronotus ocellatus dışında Astronotus crassipinnis bulunmaktadır. Astronotus crassipinnis akvaryumlarda çok fazla ele alınan bir tür değildir. Astronotus crassipinnis'in genel özelliklerinin Astronotus ocellatus ile benzerlik göstermesi muhtemeldir.

Astronotus crassipinnis, Astronotus ocellatus, 


KRIBENSIS - Pelvicachromis pulcher - Rainbow Krib - Purple Cichlid :


Cichlidae Ailesine bağlı bu balığın ana yurdu Afrikanın hızlı akan nehirleri, özellikle de Nijer Irmağı Deltası'dır. Kribensisler oldukça güzel renkli balıklardır. Özellikle üreme mevsiminde renkleri daha da güzelleşir. Küçük yapılı bir balık olan Kribensisin erkeği 9 - 10 cm boylarına ulaşabilirse de dişileri 7 - 8 cm. den uzun olmaz. Bu küçük yapılarından dolayı Kribensis ve benzeri türlere Cüce Cichlid (Dwarf Cichlid) denilmektedir.  

Kribensisler suda meydana gelen kimyasal değişimlere karşı çok fazla hassas değildir. 5 - 8 pH değerleri arasında sorun olmamaktadır. Beslenmeleri de kolaydır. Her tür yemi almayı kabul ederler. En önemlisi Kribensisleri üretmek çok kolaydır. Bu nedenlerden dolayı ilk kez Cichlid beslemek isteyenlere tavsiye edilecek balıklardan biri de Kribensisdir. Kribensislerin sevdiği su sıcaklığı 25 - 26 C° dir.

Üretim için orta boy bir akvaryum yeterli olacaktır. 25 - 75 litrelik bir akvaryum kullanılabilir. Erkek dişi ayrımı oldukça kolaydır. Erkeklerin kuyruk yüzgeçlerinin üst kısmında sarı bir halka ile çevrilmiş bir ya da birkaç siyah nokta bulunur. Bu nadiren dişilerde de bulunabildiğinden ayrıca erkeğin karın kısmında solgun bir kırmızılık bulunduğunu ve erkeklerin daha iri yapılı olduklarını da unutmamak gerekir. Üretim için kullanılacak olan Kribensisler öncelikle iyi bir yemlenmeye tabi tutulmalıdır. Bu şekilde kondüsyon kazanan balıklar üreme için hazırlanırlar. Bu balıklar doğal yaşamda oyuk, kaya yarığı tarzı yerlere yumurtlamaktadırlar. Bu nedenle üreme için kullanılacak olan akvaryumda da bunlara benzer mekanlar oluşturulmalıdır. Bunun en kolay yöntemi de akvaryumun bir köşesine çiçek saksısı yerleştirmektir. Yerleştirilen bu küçük saksı bir mağaracık işlevi görecektir. İyi bitkilendirilmiş, kayalarla ve çeşitli materyallerle girintili çıkıntılı şekilde dekore edilmiş akvaryumlarda saksıya bile gerek olmadan üreyeceklerdir.

Çeşitli kur yapma safhalarından sonra dişi kendine yuva olarak seçtiği yere gider ve yumurtlar. Erkek de spermlerini dökerek yumurtaları döller. Bu aşamadan sonra erkek akvaryumdan çıkarılabilir. Dişi yumurtalara bakacaktır. Yine de erkeğin yumurtalara zarar vermeyeceğini düşünüyorsanız akvaryumda bırakmak daha yararlıdır. Yumurtlamadan yaklaşık 4 gün sonra yavrular çıkar ve bundan sonra ağızlarına sığabilecek her şeyi yiyebilirler. Bazı durumlarda yavrular yumurtadan çıktıktan sonra da dişiyi akvaryumdan almak gerekebilir. Yavrular için haşlanmış yumurta sarısı hazırlanabilir. Ancak yumurta sarısının akvaryum suyunu çok çabuk kirlettiğini unutmamak gerekir. Kribensisler ortalama olarak 5 sene kadar yaşarlar.

DİĞER PELVICACHROMIS TÜRLERİ :

Pelvicachromis cinsine bağlı olarak Pelvicachromis pulcher (Kribensis) haricinde; Pelvicachromis humilis, Pelvicachromis roloffi, Pelvicachromis rubrolabiatus, Pelvicachromis subocellatus, Pelvicachromis signatus, Pelvicachromis taeniatus türleri bulunmaktadır. Bu balıklar 8 - 12 cm. arasında değişen boylara sahip küçük boylu Cichlidlerdir. Pelvicachromis rubrolabiatus ve Pelvicachromis signatus türleri 2004 yılında yeni türler olarak tanımlanmış ve bilimsel literatürdeki yerini almıştır.

SAZANLAR (CYPRİNİDLER) :

Sazangiller, Cypriniformes takımı altında Cyprinidae ailesine bağlı türleri kapsar.

Avustralya (Okyanusya), Antartika ve Güney Amerika hariç bütün kıtalarda yaygınlık gösterirler. Bu aile yumurta dökerek ürer ve büyük bir kısmı yumurtalarını korumaz. Tamamına yakını tatlısularda yaşar. Bir kısmı da acısuya adapte olmuştur. Denizlerde yaşayan bir üyesi yoktur. Çok geniş bir aile olan sazangiller'e bağlı 2500 kadar tür bulunmaktadır. Bu türler arasında 3 metreye varan boyutlara sahip türler olduğu gibi, birkaç santimetre kadar olanları da vardır. Cyprinidae ailesine bağlı türlerden akvaryum dünyasında en bilineni şüphesiz ki Japon Balığı'dır. (Carassius auratus auratus) Diğer bilinen türler ise Zebra Danio (Danio rerio), Tinfoil (Barbonymus schwanenfeldii), Crossocheilus siamensis (SAE), Epalzeorhynchos bicolor (Labeo), ülkemiz sularında da sıkça rastlanan Rhodeus sericeus (Acı Balık), Trigonostigma heteromorpha (Harlequin rasbora), Tanichthys albonubes (Kardinal Balığı) gibi türlerdir. Bunlar dışında akvaryumlar ele alınmamasına rağmen çok bilinen üyeleri de mevcuttur. Bunlara örnek olarak Cyprinus carpio carpio (Adi Sazan) ve 2006 yılında keşfedilerek literatürdeki yerini alan, dünyanın en küçük balığı olarak bilinen, yalnızca 1 cm. boyundaki Paedocypris progenetica verilebilir.


Dünyanın En Küçük Balığı Paedocypris progenetica

 ZEBRA - Danio rerio - Brachydanio rerio - Zebra danio


Zebra, Danio cinsine bağlı bir türdür. Balığın bu ismi almasının nedeni vücudunda boydan boya 7 - 9 adet lacivert çizgi bulunmasındandır. Anavatanı Hindistan'dır. Suyun üst kısımlarında gezmeyi seven çok hareketli balıklardır. Karma tropikal akvaryumlar için uygundur. Gerek kendi cinsine gerekse başka balıklara karşı saldırganlık göstermez.

Zebralar sürü halinde yaşamaktan hoşlanırlar. Bu nedenle akvaryumda hiç olmazsa 4 - 6 adetlik küçük bir sürü halinde tutulması daha iyi olacaktır. Küçük yapılı balıklardır. Dişiler 5 cm. kadar olabilir. Erkekler biraz daha küçüktür.

Zebra balıkları su sıcaklığı bakımından geniş bir yelpazede yaşayabilir. 18 - 30 °C aralığında bir sorun olmadan hayatını sürdürebilmektedir. İdeal sıcaklık olarak 24 °C civarında tutulmalarında fayda vardır. Nötr sulardan hoşlanırlarsa da hafif asidik ya da hafif alkali sularda da yaşayabilirler. Zebraların ömürleri ortalama 2,5 - 3 yıl kadardır. Yem konusunda seçici değillerdir. Her tür kuru yemi kabul ederler. Ancak mümkünse ara sıra canlı yem verilmesi balığın kondüsyonu açısından yararlı olacaktır. Zebralarda dişi ve erkek ayrımı kolay sayılabilir. Dişiler erkeklerden daha iricedir ve daha kalındırlar. Erkekler nispeten küçük ve ince yapılıdırlar.

Zebra balıklarının üretimi oldukça kolaydır. Üretimde 1 dişiye 2 erkek ya da 2 dişiye 3 - 4 erkek oranı uygulanır. Üremeden önce dişiler ve erkekler 1 - 2 hafta ayrı tutulup iyi şekilde beslenirlerse döl almak kolay olur.

Üretim için kullanılacak akvaryum biraz uzun olmalıdır. 40 - 50 cm. uzunluk yeterli olacaktır. Sıcaklık 26 °C de sabit tutulur. Akvaryuma bitki konulmasına gerek yoktur. İyi bir ışıklandırma yapılmalıdır. Zebralar yumurtlamadan sonra kendi yumurtalarını yiyeceklerinden akvaryumun dibi 2 - 3 cm.lik çakıl taşları ya da cam misketlerle döşenir. Akvaryum suyunun yüksekliği de 10 - 12 cm. tutulursa yumurtaların kısa sürede dibe düşmeleri sağlanır. Bu şekilde hazırlanmış bir akvaryuma dişi ve erkekler alınır. Dişilerin döl vermeye hazır olduğu karınlarının şiş olmasından anlaşılabilir. Eğer herşey yolunda giderse erkekler dişiyi kovalamaya başlarlar. Erkek Zebra dişiye çarpar ve sarılır. Bu sırada dişi yumurtalarını bırakır ve erkek de döller. Bu şekilde yumurtlama aralıklarla devam eder. Yumurtlama süresi değişebilir. Yumurtlama bittiğinde ortalama 250 kadar yumurta elde edilir. Bu sayının 1000'e vardığı da görülmüştür. Yumurtalar iri yapılıdırlar.

Yumurtlama işleminin bittiği anlaşıldığında dişi ve erkek akvaryumdan uzaklaştırılır. Çünkü hemen kendi yumurtalarını arayıp yemeye çalışırlar. Sıcaklığa bağlı olmakla birlikte 1 - 2 gün içinde yumurtalar açılır. Yavrulara ilk günler çok iyi haşlanmış yumurta sarısı ve infusorialar verilebilir. Akvaryumda oluşmuş yosunları da yiyebilirler. Yavrular biraz büyüdükten sonra Artemia salina da iyi bir yem olacaktır. Yaklaşık 2 hafta sonunda ince toz yemleri de yiyecek kadar büyümüş olurlar.

Zebraların bir özelliği de genetiksel araştırmalarda çok sık kullanılmasıdır. Hatta bu genetik araştırmalar neticesinde Kırmızı Zebra ya da Yeşil Zebra'lar da ortaya çıkmıştır. Bu Zebralar, Mürekkep balıklarının florasan geninin Zebra yumurtalarına enjekte edilmesi ile elde edilmektedir. Ülkemizde pek bilinmemekle beraber Yeşil ve Kırmızı Zebralar yavaş yavaş akvaryumlarda yayılmaktadırlar. Bu renkli balıklar Glofish adı ile bilinmektedirler. Glofish tescilli bir markadır ve bu renkli balıklar da genetiğiyle oynanmış olduğu halde alenen satılan ilk hayvanlardır.

DİĞER ZEBRA DANIO TÜRLERİ :

Danio cinsine bağlı balıkların bir kısmı daha önceleri Danio rerio (Zebra danio) da dahil olmak üzere Brachydanio cinsine bağlı idiler. Bu nedenle Zebra Danio, Brachydanio rerio olarak da bilinir. Ayrıca Danio cinsine bağlı olduğu kabul edilen bazı türler de artık Devario cinsine bağlı kabul edilmektedirler.

Danio ve Devario cinslerine bağlı Devario malabaricus (Malabar Danio), Devario devario (Bengal Danio), Devario aequipinnatus (Dev Danio), Danio kerri (Mavi Danio), Danio nigrofasciatus (Noktalı Danio), Danio albolineatus (İnci Danio) gibi türler de yer almaktadır. Önceleri Danio frankei (Leopar Danio) olarak tanımlanan türün, Danio rerio'nun (Zebra Danio) bir varyetesi olduğu düşünülmektedir ve ayrı bir tür olarak kabul edilmemektedir.

Dev Danio 15 cm. kadar büyüyebilen bir türdür. Bu nedenle kendinden küçük türler için tehlikeli olabilir. Bu türün dişileri daha iridir. Ayrıca vücudun ortasındaki mavi bant kuyruğa yaklaştıkça yukarı doğru eğilir. Erkeklerde ise düz devam eder. Danio nigrofasciatus (Noktalı Danio) evvelden Zebra Danio ile Leopar Danio arasında bir tür olarak görülmekteyken artık ayrı bir tür olarak kabul edilmektedir. Bu türün karın kısmı Leopar Danio gibi beneklerle kaplı olmasına rağmen üst kısımları Zebra danio gibi çizgilidir.

Bu türlerin genel özellikleri, beslenmeleri ve üretimleri Zebra danio ile benzerlik göstermektedir.

Zırhlı Kedibalıkları – Loricariidae :


Zırhlı Kedibalıkları Siluriformes takımı altında Loricariidae ailesi içinde yer alan türleri kapsamaktadır. Loricariidae ailesine bağlı türlerin en önemli özelliği vücutlarının üst kısımlarının kemik plakalar ile kaplı olmasıdır. Bu plakalar nedeniyle de Zırhlı Kedibalıkları ismi ile anılırlar. Bir başka önemli özellikleri de ağız yapılarının emici yapıda olmasıdır. 

 Genel olarak suyun dip kısımlarını kullanan balıklardır. Yaşam alanları Kostarika, Panama ve Güney Amerika'dır. Loricariidae ailesinin tüm üyeleri tatlısularda yaşarlar. Acısu habitatlarında yaşayan bir üyesi yoktur. Bu türler arasında boyu 135 cm.ye varan Lasiancistrus guacharote'den 2 cm. civarında bir boya sahip olan Ancistrus salgadae'ye kadar çeşitli boylarda türler mevcuttur. Bu aileye bağlı 750 civarında tür bulunmaktadır. İçlerinde akvaryum dünyasında çok tanınmış üyeler de bulunmaktadır. Bunlara örnek olarak; Vatoz (Hypostomus plecostomus), Fırça Burunlu Vatoz (Ancistrus dolichopterus), Cüce Vatoz (Otocinclus affinis) gösterilebilir. Bu aileye bağlı bazı türler nadir bulunan balıklardır yüksek fiyatlarla alıcı bulabilmektedir. Bunlardan en bilineni Zebra Vatoz (Hypancistrus zebra)'dır.

Loricariidae ailesi türleri için bilimsel sınıflandırma yönteminin yanında Alman akvaryumculuk dergisi Datz (Die Aquarien- und Terrarienzeitschrift) tarafından başlatılan L sistemi ile yapılan yarı bilimsel sayılabilecek bir yöntem daha kullanılmaktadır. Yeni bulunan balık bilimsel ismi tanımlanana kadar bu yöntemle isimlendirilir. Bu sisteme göre türlere L001, L002 gibi L ile başlayan kodlar verilir. Buradaki L harfi de Loricariidae'nin başharfinden alınmıştır. Yukarıda bahsedilen Zebra Vatoz (Hypancistrus zebra) için L046 ya da L46 kodu kullanılmaktadır. Yine aynı şekilde Fırça Burunlu Vatoz'un (Ancistrus dolichopterus) kodu da L183'tür. Balığın bilimsel ismi verildikten sonra L sistemindeki ismi de misyonunu tamamlamış olur. Ancak bilimsel isim verildikten sonra da bu sisteme göre verilmiş isimler de kullanılmaya devam edilmektedir. L sistemine benzer bir başka sistem de Alman akvaryumculuk dergisi Das Aquarium'un çabaları ile ortaya çıkan LDA sistemidir. Burada numaralandırma sistemi LDA01, LDA02 şeklindedir. Bu sistemlere benzer kodlama sistemleri, bizim Çöpçü Balıkları olarak bildiğimiz Callichthyidae ailesi için C kodlama sistemi ve bir çok türü Victroia Gölünde yaşayan bir cichlid cinsi olan Haplochromis'ler için Ch kodlama sistemi şeklinde kullanılmaktadır. Zırhlı Kedibalıkları (Loricariidae) ailesine bağlı türlerin en tanınmışı olan, bizim bildiğimiz ismi ile Vatoz, bilimsel ismi ile Hypostomus plecostomus türüdür.


VATOZ - Hypostomus plecostomus - Zırhlı Kedi Balığı - Vantuz Ağızlı Kedi Balığı – Pleco

Ülkemizde ağız yapısı emici biçimde olan balıkların hemen hepsi Vatoz olarak isimlendirilmektedirler. Halbuki gerçek vatozlar denizlerde yaşayan ve çok büyük boyutlara ulaşabilen canlılardır. Bu yanlış tanımlama akvaryumlarımızda yaşayan Vatozların ağız yapısının ifade edildiği kelime olan "Vantuz" kelimesinin hatalı bir ifade ile Vatoz olarak söylenmesinden kaynaklanıyor olabilir.

Vatoz ismi ile ifade edilen balıkların hepsi Loricariidae ailesine dahil balıklardır. Akvaryumlarda bu aileye bağlı Ancistrus, (Dikenli Vatoz, Fırça Burunlu Vatoz, Cüce Vatoz) Ototinclus, (Cüce Vatoz) Panaque, Hypostomus cinslerine bağlı balıklar yaygındır. Bu aileye mensup bütün türler Güney Amerika kökenlidirler. En çok bilinen Vatoz, Leopar Vatoz olarak da tabir edilen Hypostomus plecostomus'tur. Hypostomus cinsine bağlı olarak 2,5 cm. den 60 cm. ye kadar değişen boyutlarda türler mevcuttur. En bilinen tür olan Hypostomus plecostomus ise genel olarak 50 cm. kadar büyüyebilir.

Hypostomus cinsine bağlı türler 20 - 28 derece arası sıcaklıklarda yaşamlarını sürdürebilirler. Yaşam alanlarında pH derecesi 6 - 8 arasındadır. Su sertliği açısından problemli balıklar değillerdir. 1 - 30 dH dereceleri arasında problem olmamaktadır. Vatozlar geceleri yemlenen balıklardır. Bu nedenle gündüzleri akvaryumun fazla ışık almayan bir köşesinde hareketsizce durabilirler. Geceleri ise hareketlenirler. Akvaryum ortamına alıştıktan sonra gündüzleri de hareketli olduklarını gözlemleyebilirsiniz.

Bu balıklar çoğunlukla akvaryumda oluşan algleri ve yenilmeyip dibe düşen yem artıklarını tüketmeleri için akvaryumlarda tutulurlar. Ancak akvaryumda alg olmaması ya da fazla balık olmadığından dibe düşen yem oranının az olması gibi bir durumda özel olarak dip yemleri ile beslenmeleri gerekebilir.

Vatozlar barışcıl balıklardır. Bu nedenle alg problemi olan akvaryumlarda çok tercih edilirler. Hemen her tür balık ile birlikte beslenebilirler. Bazı büyük Vatozlar Discus gibi enli balıklara yapışmaya çalışarak rahatsız edebilirler. Yine Japon Balıklarının geniş kuyruklarına yapışarak delinmesine sebebiyet verebilirler. Ancak bu söylenilenler nadir gelişen durumlardır ve Vatozlar çok büyük olmadıkça herhangi bir sorun söz konusu değildir. Hypostomus plecostomus türü Vatozlarda cinsiyet ayrımı dış görünüşe bakılarak sağlıklık bir şekilde yapılamamaktadır. Zaten bu balıklar akvaryum ortamında üretilememektedirler. Bazı kaynaklarda büyük havuzlarda toplu halde üreme durumu bildirilmiştir. Vatozlar son derece dayanıklı balıklardır. Diğer balıklara nazaran kötü su şartlarına çok daha fazla tahammül gösterebilirler. Eğer herhangi bir sorun olmazsa Vatozlar 15 sene civarında yaşayabilirler.

ÇÖPÇÜLER (CALLİCHTHYİDAE) :


Çöpçüler, Siluriformes takımı altında Callichthyidae ailesine bağlıdırlar.

Habitatları Panama ve Güney Amerika'dır. Tamamı tatlısularda yaşar. Vücutlarında pul yerine kemik plakalar bulunmaktadır. Bu aileye bağlı 200' yakın tür bulunmaktadır. Bu türlerin çok büyük bir kısmı Corydoras cinsine aittir. En büyük türü 24 cm.'lik boyu ile Hoplosternum littorale'dir.


Callichthyidae Ailesine Bağlı En Büyük Tür Hoplosternum littorale

Bu aileye bağlı türlerin tamamı suyun dip kısımlarında yaşayan balıklardır. Ağız yapıları da buna uygun olarak aşağı doğrudur. Callichthyidae ailesine bağlı türlerden akvaryum dünyasında en bilinenleri Corydoras türleridir. Bunlara örnek olarak; Bronz Çöpçü (Corydoras aeneus), Komando Çöpçü (Corydoras paleatus), Panda Çöpçü (Corydoras panda) gösterilebilir. Callichthyidae ailesinde, Loricariidae ailesinde olduğu gibi bir kodlama sistemi de kullanılmaktadır. C kodlama sistemi diyebileceğimiz bu sisteme göre bu aileye bağlı türler C001, C002 gibi kodlar ile tanınırlar. Yine buna benzer bir şekilde CW kodlama sistemi diyebileceğimiz bir başka sistem de kullanılmaktadır. 

ÇÖPÇÜ - Corydoras

Corydoraslar, Callichthydae ailesine bağlıdırlar. Bu aileye bağlı Aspidoras, Brochis, Callichthys, Dianema, Hoplosternum, Lepthoplosternum, Megalechis ve Scleromystax cinsleri de bulunmaktadır. Ancak bunlar akvaryumlarda fazla ele alınan balıklar değillerdir.

Corydorasların 150 civarında tür ve alttürü bulunmaktadır. Akvaryumlarımızda genellikle Corydoras aeneus, Corydoras paleatus, ve Corydoras panda türleri bulunur. Bunlar dışındaki Corydoras türleri ülkemizde nadir rastlanmaktadır.

Bu balıkların Çöpçü olarak isimledirilmelerinin nedeni akvaryum tabanında devamlı bir arayış içerisinde olmalarıdır. Corydoraslar her ne kadar akvaryum tabanına düşmüş yemleri yerlerse de kesinlikle çöp ya da pislik yemezler. Corydoraslar için bitkisel ve protein içerikli yemler kullanmak iyi olur. Çeşitli dip yemleri bu amaçla kullanılabilir. Diğer yemler de dibe batmaları sağlanabilirse Corydoraslar tarafından tüketilirler.

Corydorasların tamamı Güney Amerika orijinlidir. Hepsi benzer su şartlarında yaşarlar. pH 6 - 8 arası sulardan hoşlanırlar. Suyun yumuşak olması da iyi olur. Su sıcaklığı 20 - 28 C° arasında olmalıdır. Bu değerler türlere göre az çok değişiklik gösterebilir.

Corydorasların 2 cm.den 8 - 9 cm.ye kadar değişen boyutlarda türleri vardır. Bilinen en küçük Corydoraslardan olan Corydoras pygmaeus 2 cm.yi biraz geçer. Corydoras macropterus ise 9 cm. ye ulaşır.

Corydorasların vücutları pullarla değil, kemik benzeri plakalarla kaplıdır. Bu nedenle bazı yabancı kaynaklarda Zırhlı Kedi Balığı ismi ile de anılmaktadırlar. Bu zırh sayesinde büyük balıklara karşı bir nevi savunma sistemleri vardır. Ayrıca Corydorasların sırt yüzgeçi diken gibidir. Corydoraslar son derece barışcıl ve sakin balıklardır. Bu nedenle karma tropikal akvaryumlarda çok tercih edilirler. Sürü balıkları olduklarından 6-8 arası sayıda tutulmaları hem rahat hareket etmeleri için hem de seyir zevkimiz için daha uygun olacaktır.

Corydoraslar bazen ani olarak su yüzeyine çıkıp tekrar dibe inerler. Bu refleks olarak gerçekleşen bir harekettir. Bu balıkların bulundukları sular genellikle oksijence fakir sulardır. Corydoras su yüzeyine çıkarak bir miktar hava yutar. Bu hava bağırsaklarından emilerek kılcal damarlar vasıtası ile kana karışır. Bu şekilde oksijen ihtiyaçlarını karşılarlar. Ortamda oksijen yeterli olsa bile Corydoraslar bu hareketi yaparlar. Dakikada 1 ile 45 kere arası su yüzeyine çıkıp hava aldıktan sonra tekrar dibe inerler.

Corydoraslar iyi bir bakımla 8 yıl hatta daha fazla yaşayabilirler.

Dış görünüşlerine bakılarak dişi erkek ayrımı yapmak mümkün olabilir. Dişi Corydoraslar erkeklerden daha iridirler. Karın kısımları daha şişmanca görülür. Erkeklerin sırt yüzgeçleri daha sivri ve uzundur. Ayrıca hemen her balık türünde olduğu gibi Corydoraslarda da erkekler daha parlak renklere sahiptirler.

Doğal ortamlarında yağmur mevsimlerinde üreme siklusu içerisine giren Corydoraslar için akvaryum şartlarında gerekli koşullar hazırlandığında her zaman üreme mümkündür. Su sıcaklığının birkaç derece düşürülmesi üreme sürecinin başlamasını tetikler. Üretim için bir dişiye iki erkek oranı önerilmektedir. Dişi, erkekler arasında herhangi bir tercih yapmaz. Dişi yumurtaları genellikle cam ya da bitki gibi akvaryum materyallerine yapıştırır. Yumurta yapıştırma işlemi tüm yumurtalar bitene kadar devam eder. Genellikle yumurtalarını yemezler ama yumurtlama tamamen bittikten sonra dişi ve erkeklerin akvaryumdan alınmasında fayda vardır.

Yumurtalar türlere, sıcaklığa ve diğer çevre şartlarına bağlı olarak 3-5 gün içinde çatlarlar. Yavrular çıktıktan sonra yumurta sarıları bitene kadar yem verilmesine gerek yoktur. Yumurta sarıları bittikten sonra ağızlarına sığabilecek yemleri yiyebilirler. Yumurtadan yeni çıkmış Artemia salina yeni doğan yavrular için her zaman kaliteli ve büyütücü bir yemdir. Bu nedenle tavsiye edilir. Ancak temin edilemezse de toz yemle de beslenebilirler.

AROWANALAR – OSTEOGLOSSİDAE :


Arowanalar bilimsel sınıflandırmada Osteoglossiformes takımı altında Osteoglossidae ailesi altında yer alırlar. Yunanca Osteon kemik, Glossa ise dil manasına gelmektedir. Yani Osteoglossidae, Kemik Dilliler Ailesi anlamındadır. Tabi bu isim dil yapılarının kemiksi bir oluşum şeklinde olmasından ileri gelmektedir. 

Güney Amerika, Asya ve Avustralyada yaşayan türleri vardır. Tamamı tatlısularda yaşamaktadır. Bu aileye bağlı 8 tür bulunmaktadır. En büyük türü Osteoglossum bicirrhosum 120 cm.kadar olabilir. En küçük yapılı tür ise Scleropages formosus'tur.

Arowanalarda yumurtalar ve yavrular belli bir boya gelene kadar erkek bireylerin ağzında korunurlar. Etçil bir tabiata sahip olan Arowanalar su yüzeyine yakın yerlerde dolaşırlar. Arowanalar genel olarak pahalı sayılabilecek türlerdir. Özellikle bazı renk varyasyonları binlerce dolara alıcı bulabilmektedir. Singapur'da düzenlenen Aquarama fuarında bu sene (2007) Aro Dynasty isimli platin renkli Arowana 80.000 $ fiyatla alıcı bularak dünyanın en pahalı balığı ünvanını ele geçirmiştir.


Dünyanın En Pahalı Balığı 80.000 $'lık Aro Dynasty

Akvaryumlarda ele alınan türler genellikle Güney Amerika Arowanası (Osteoglossum bicirrhosum) ve Asya Arowanası'dır.

AROWANALAR GENEL BİLGİ (Osteoglossidae) :

Arowanalar Osteoglossidae familyasına bağlı türleri kapsar. Güney Amerika'da Amazon Nehri, Asya ve Avustralyada yaşayan Arowana türleri vardır. Ayrıca Arapaimidae familyasına bağlı Heterotis niloticus da Afrika Arowanası olarak bilinmektedir. Arowanalar eski çağlardan bugüne dek pek değişmeden gelmiş balıklardır. Çok iri bir balıktır. Doğada 100 cm.yi aşabilmektedirler. Akvaryumlarda bu boyutlara ulaşabilmeleri pek mümkün olmamakla birlikte oldukça büyük akvaryumlarda beslenmelidirler.

Kendinden küçük balıkları rahatlıkla yediklerinden, en az kendileri kadar olan balıklarla beraber beslenmelidirler. En iyisi tek beslenmeleridir. Arowana et ile beslenmektedir. Bu nedenle yem olarak kurtlar ya da iyi kıyılmış kıyma verilebilir. Kuru yem de alabilirler ancak haftada 1 - 2 günden fazla kuru yem verilmemesi iyi olur.

Arowanalar'ı guruplandırmak gerekirse;

1 - Güney Amerika Arowanaları

- Gümüş Arowana (Osteoglossum bicirrhosum)

- Siyah Arowana (Osteoglossum ferreirai)

2 - Asya Arowanaları

- Scleropages formosus

- Scleropages legendrei

- Scleropages macrocephalus

- Scleropages aureus

Scleropages formosus, bilinen Asya Arowanasıdır. Çeşitli renk varyasyonları bulunmaktadır.

- Gold Back Arowana

-        Red Tailed Gold Arowana

-         Red Arowana

-         Green Arowana

3 - Avustralya Arowanası

- Noktalı Arowana (Scleropages leichardti)

- Jardini Arowana (Scleropages jardini)

4- Afrika Arowanası (Heterotis niloticus)

-        Asya Arowanaları içinde tanınmış olanı Scleropages formosus'tur. Scleropages legendrei, Scleropages macrocephalus ve Scleropages aureus 2003 yılında tanımlanarak bilimsel literatürdeki yerlerini almışlardır.

Arowanalar oldukça pahalı balıklardır ve bazı türleri binlerce dolara alıcı bulabilmektedir.
Arowanaların sevdiği su ısısı 24 - 26 C° dir. Suyun bir kısmının sık sık alınarak taze su ile değiştirilmesi faydalıdır.

Arowanaların insan eli altında üretilmesi mümkün olmakla birlikte çok büyük bir akvaryuma, yeterli bilgiye ve sabıra ihtiyaç vardır. Erkek Arowanalar dişi Arowanalardan "Anal Kuyruklarının" daha uzun olması ile ayrılırlar. Arowanalar yumurta ve daha sonra da yavrularını koruyan balıklardır. Yumurta ve belli bir boya gelinceye kadar yavrular erkek Arowana'nın ağzında korunurlar.

Afrika Arowanası dışında Arapaimidae familyasına bağlı olarak Arapaima gigas da (Pirarucu) bulunmaktadır. Ancak bu tür akvaryumculuk açısından fazla ilgiye haiz değildir. Bunun nedeni de 4 metreyi geçebilen boyudur.

 TERS YÜZENLER – MOCHOKİDAE :


Ters Yüzenler Siluriformes takımı altında Mochokidae ailesine bağlı olarak sınıflandırılmışlardır. Ters Yüzenler olarak bilindiği gibi Squeaker'lar olarak da bilinirler. Bütün türleri Afrika'da ve tatlısularda yaşarlar. Bu aileye bağlı 190 civarında tür bulunmaktadır. Bu türlerin çok büyük bir kısmını Synodontis cinsine bağlı olanlar oluşturur. Mochokidae ailesine bağlı türlerden en büyük olanı 80 cm. civarındaki boyu ile Synodontis xiphias'tır. Chiloglanis cinsine bağlı bir çok tür ile Microsynodontis türleri 2,5 - 10 cm. arası boya sahiptirler. Ters Yüzenlerin tamamı dip bölge balığıdır ve ağızlarıda buna uygun olarak alt kısımdadır. Ayrıca türlere göre değişebilen sayılarda bıyıklara da sahiptirler.
Mochokidae ailesinde yumurtaları koruma şeklinde bir içgüdü yoktur. Ancak bazı türler yumurtalarını ağızda kuluçka yapan kimi cichlid türlerinin yumurtaları ile değiştirmeyi başarırlar ve kendi yumurtalarını anne cichlidin ağzına almasını sağlarlar. Böylelikle yumutalarının ve yavrularının bakımını cichlid türüne yüklerler. Ayrıca cichlid yumurtalarından daha hızlı gelişen yumurtalardan çıkan yavru Mochokid'ler anne cichlidin ağzındaki cichlid yumurtalarını ve yavrularını yiyerek gelişmeye devam ederler. Böylelikle Guguk Kuşuna benzer bir sistem ile bir nevi parazitik üreme yapmış olurlar. Bu tarz parazit üreme yapan türler dışındaki türler yumurtalarını kovuk ya da mağara benzeri kısmen korunaklı yerlere bırakırlar ve bir daha yumurtaları ile ilgilenmezler.

Mochokidae ailesine bağlı türlerden özellikle Synodontis cinsine ait olanlar akvaryumlarda ele alınmaktadırlar. En bilindik türler, Synodontis nigriventris, Synodontis eupterus ve Synodontis angelicus gibi türlerdir.

TERS YÜZENLER - Synodontis - Upside Down Catfih

Synodontis'ler Mochokidae ailesine bağlı Afrika orijinli balıklardır. Afrikanın Orta ve Güney bölgelerinde çok geniş bir alana yayılmışlardır. Görünüm olarak ülkemizde Vatoz olarak isimlendirilen Hypostomus'lara benzerler. Synodontislerin 100'den fazla türü bulunmaktadır. Genel olarak 22-28 C° arası sulardan hoşlanırlar. Afrika'da çeşitli nehir ve göllerde bulunduklarından her türün hoşlandığı sıcaklık derecesi, pH ve dH dereceleri değişir.


En Bilinen Synodontislerden Synodontis eupterus

100'den fazla Synodontis türü içerisinde 5 cm.lik Synodontis marmoratus'tan, 80 cm.lik Synodontis xiphias'a kadar çeşitli büyüklüklerde olabilirler. Synodontisler geceleri yemlenme alışkanlığına sahiptirler. Doğada küçük balıkları ve diğer canlıları yiyerek beslenirler. Akvaryumlarda kuru yem almaya da alışırlar. Camlarda ya da akvaryum dekorunda oluşan algleri de tüketebilirler. Kuru yemlerle de beslebilirlerse de arasıra marul, salatalık gibi taze sebzeler de verilmesi yararlı olur. Yem seçmek gibi bir huyları yoktur. Her tür yemi alabilen iştahlı balıklardır. 

ADI

BOY (cm)

HABİTAT

Synodontis angelicus

55

Kongo nehir sistemi.

Synodontis decorus

32

Kongo havzası.

Synodontis eupterus

30

Beyaz Nil, Çat, Volta ve Nijer havzaları.

Synodontis flavitaeniatus

19,5

Kongo Cumhuriyeti'nin Merkezi bölgeleri.

Synodontis multipunctatus

27,5

Tanganyika Gölü.

Synodontis nigriventris

10

Merkezi Kongo havzası.

Synodontis njassae

19,2

Malawi Gölü.

Synodontis notatus

26,5

Kongo Havzası.

Synodontis petricola

10,2

Tanganyika Gölü.

Synodontis robertsi

10

Lukenie nehri, Merkezi Kongo.

Synodontis ocellifer

49

Senegal, Gambiya, Volta, Çad, Nijer havzaları.

 

 Bazı Synodontis Türlerinin Boyutları ve Yaşam Alanları :

Cinsiyet ayrımları çok güçtür. Dişilerin daha şişmanca, daha soluk renkli, tıknaz ve yuvarlakça bir vücut şekilleri olduğu söylenebilir. Bu vücut şekli özellikle yumurtlama döneminde çok daha belirgin olur. Bazı Synodontis türlerinin akvaryumlarda üretilebildiklerine dair az sayıda kayıt vardır. Birçok Synodontis türü akvaryumlarda üretilememiştir. Akvaryumlarda üretim için hormonal takviye de kullanılmıştır.

Synodontislerde türlere göre birkaç çeşit üreme görülür. Bazı Synodontisler yumurtalarını bir mağara ya da oyuğa bırakırlar ve onlarla ilgilenmezler. Kimi Synodontis'ler ise parazit üreme şekline sahiptirler. Mesela üstteki resimde görebileceğiniz Synodontis multipunctatus kendi yumurtalarının Afrika Cichlidlerinin ağzında gelişmesini sağlayarak bir tür parazit üreme yöntemi uygular. Çiftleşen Cichlidlerin etrafında gezinerek yumurtalarını bırakır. Döllenen yumurtaları ağzına alan dişi Cichlid, farkında olmadan Synodontis multipunctatus yumurtalarını da ağzına alır. Bu şekilde Synodontis multipunctatus yumurtası dişi Cichlidin ağzında gelişmeye başlar. 48 - 72 saat içerisinde açılan bu yumurtadan çıkacak olan yavru Synodontis multipunctatus, dişi Cichlidin ağzındaki diğer yumurtalar ve yeni çıkan yavru Cichlidler ile beslenir.

Ülkemizde en bilinen Synodontis türleri Synodontis nigriventris ve Synodontis eupterus'tur. Özellikle Synodontis nigriventris Ters Yüzen olarak tanınmakla beraber Synodontislerde genel bir ters yüzme eğilimi mevcuttur. İlginç bir şekilde resimdeki gibi baş aşağı yüzebilirler.

DİĞER SYNODONTİS TÜRLERİ

Yaklaşık 120 civarı Synodontis türü bulunmaktadır.Synodontis njassae, akvaryum sevenler için önemli bir yeri olan Malawi Gölü'nde yaşayan tek Synodontis türü olması açısından ilginçtir.

 

 İZİN ALINMADAN KULLANILAMAZ 

Kaynakça: (Su Ürünleri Yetiştiriciliği Bölümü Öğretim Üyesi Ali Türker)

Lütfen Yorumlarınızı esirgemeyin.

foyasfg2011-12-10 01:22:30

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

sevimli balıkÇevrim Dışı

Kayıt: 05/11/2014
İl: Yurtdisi
Mesaj: 99
sevimli balıkÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 09 Ocak 2015 21:57

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ColdglaveÇevrim Dışı

Kayıt: 01/02/2015
İl: Istanbul
Mesaj: 9
ColdglaveÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 02 Şubat 2015 22:44
Tebrik ederim. Gerçekten çok iyi bir yazı olmuş. Elinize sağlık. Yanlız şunu söylemeden edemeyeceğim. Ülkemizde yetiştirilen , akvaryumlarımızda beslediğimiz türler ile ilgili biraz daha detaylı bilgi yazabilirseniz eminim herkes çok şey öğrenip daha sağlıklı , profosyonelce hobilerini devam ettirebilirler. Tekrardan emeğinize sağlık.

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir

ozkanayhanÇevrim Dışı

[B]12122,3[/B]
Kayıt: 17/04/2011
İl: Istanbul
Mesaj: 522
ozkanayhanÇevrim Dışı
Gönderim Zamanı: 03 Şubat 2015 19:47
Faydalı bi yazı dizisi. şimdiye kadar bi sürü balık besledim bu bilgilerle daha da sağlıklı bi hal olacak teşekkürler

Üye imzalarını sadece giriş yapan üyelerimiz görebilir